17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 HAZİRAN 2006 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Büyükşehir Belediyesi Başkanı, trafik sorununun 10 yıl içinde metro ağıyla çözüleceğini söyledi 7 GÖRÜŞ Prof. Dr. MEHMET TOMANBAY CHP Ankara Milletvekili Topbaş: Özel aracınızı kullanmayın diyemeyiz azetemizi ziyaret eden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş,artık kronikleşen trafik sorunundan Dubai Towers’a, yabancı mimarlara yaptırılan tartışmalı kentsel dönüşüm projelerinden İstiklal Caddesi’ne döşenen Çin granitlerine kadar kentin gündemindeki birçok konu hakkında önemli açıklamalar yaptı. ‘Devalüasyondan Bahsetmek Cehalettir’ Hükümet her alanda olduğu gibi ekonomide de kontrolünü giderek yitirmektedir. Bunun son örneği, geçen günlerde başlayan ve hâlâ sürmekte olan faiz ve döviz kurlarında yaşanan artışlardır. 16 Mayıs 2006 Salı günü partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Başbakan, kurlarda ve faiz oranlarında yaşanan artış sonrası yapılan eleştirileri ‘‘Dalgalı kur rejiminde devalüasyondan bahsetmek, en hafif tabiriyle cehalettir’’ diyerek yanıtladı. Kuşkusuz ‘‘devalüasyon’’ kelimesi sabit kur rejimlerine özgü bir terimdir ve sabit kur rejimlerinde para otoritesinin kararıyla, ulusal paranın değerinin düşürülmesi anlamına gelir. Son günlerde ortaya çıkan kurlardaki artış, birkaç gün içinde oldukça yüksek oranlara ulaşmıştır. Serbest kur rejimlerinde para otoritesi ekonominin yararları doğrultusunda gerek görürse piyasaya müdahale eder. Yani ya döviz satar ya da piyasadan döviz alır. Ülkemizde piyasaya müdahale edecek olan para otoritesi Merkez Bankası’dır. Merkez Bankası özerk bir kuruluştur ve ekonomiye müdahale ederken siyasal otoritenin, yani hükümetin etkisi dışında bağımsız olarak hareket etmek durumundadır, siyasi yararları değil ekonomik yararları gözetir. Bununla birlikte siyasi otorite, para otoritesi üzerine telkinlerde bulunabilir. G Hükümet seyirci Kurlarda gerçekleşen yüksek oranlı artışlar, kısa süreli dalgalanmalar olmaktan çıkmaya ve para piyasasında kalıcı bir değişikliğe dönüşmeye başlamıştır. Hükümetin, kurlarda gerçekleşen yüksek oranlı artışlar karşısında, daha önceleri kimi benzer ekonomik olaylarda olduğu gibi, para otoritesinin yetkililerine, basına yansıyan herhangi bir telkini de olmamıştır. Hükümet kurlarda ortaya çıkan yüksek oranlı artışlardan rahatsız görünmemektedir. Bu durum, uzun bir süreden beri kurların düşüklüğünden ve YTL’nin aşırı değerlenmiş olduğundan şikâyet eden ihracatçılarımız açısından olumlu bir gelişmedir. Kur artışıyla ihraç mallarımız yabancı para cinsinden ucuzlamaktadır ve bunun ihracatımıza olumlu etkilerinin olacağı açıktır. Öte yandan, kurlardaki artışın ithalatımızı olumsuz etkilemeye başlayacağı da açıktır. YTL’nin değer yitirmeye başlaması, ithal malların yerli para cinsinden yurtiçi fiyatlarını arttıracak ve taleplerini düşürecektir. Bu nedenle uzun bir süreden beri düşük kurların tadını çıkaran ve bol miktarda yurtdışından mal satın alan ithalatçılarımız, artan kurlardan huzursuz olmaya başlamışlardır. Bu konuda ithalatçılarımızın şikâyetlerinin yükselmeye başlaması gecikmeyecektir. Ekonomide önemli olan, gerçekleşen iktisadi olayın yarattığı etkilerdir. Yaşanan bir iktisadi gelişmenin ne olduğunu anlamak ve analiz edebilmek için yarattığı ekonomik etkilerine bakmak lazımdır. Uygulamaya sokulacak iktisadi politika ya da çözüm önerileri, olayın adına değil yarattığı etkilere bakılarak seçilir ve yaşama geçirilir. Bu açıdan yaşanılan iktisadi olayın adının şu ya da bu olması değil, ekonomideki etkileri önemlidir. Şu anda ekonomimizde her ne kadar dalgalı kur rejimi geçerli olsa da kısa sürede ve yüksek oranda artan kurların kalıcı hale gelmeye başlaması, aynen sabit kur rejimlerinde söz konusu olan devalüasyon etkisi yaratmaya başlamıştır. Alınacak önlemler ve uygulamaya sokulacak ekonomik politikalar bu etkilere göre belirlenecektir. Bu nedenle söz konusu gelişmelerin etkileri üzerinde konuşup, gerekiyorsa önlem almak yerine devalüasyon olup olmadığını tartışmak ve devalüasyon olduğunu söyleyenleri cehaletle suçlamak, ancak bu suçlamayı yapanların ekonomi bilgilerinin olmadığını ortaya koyar. ÖZLEM GÜVEMLİ/GÖKÇE UYGUN İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Cendere’deki sanayi bölgesinde Küçükçekmece ve Kartal’daki gibi bir kentsel dönüşüm projesi uygulanacağını belirterek ‘‘Ancak bu kez uygulanacak proje için ulusal bir yarışma açacağız’’ dedi. Topbaş, İstanbul’da her gün trafiğe 600650 civarında yeni araç çıktığını ve bunun da her gün 3 km’lik şerit kaybı anlamına geldiğini vurgulayarak, trafik sorununun ancak 10 yıl içinde, yaklaşık 200 km’lik metro ağı inşa ederek çözülebileceğini söyledi. İstanbul’un artık kanıksanmış bir sorunu haline gelen trafik keşmekeşinin 10 yıl içinde çözüleceğini ifade eden Topbaş, ‘‘Avrupa kentlerinde altyapı, trafik sorunu halledilmiş. Caddeler geniş, bulvarları var, metroları bitmiş. İstanbul 50 yılda 12 milyon göç almış ve göç almaya devam ediyor. Bu kadar göçü New York, Londra alsa onların da sistemi çöker’’ diye konuştu. Kentte şu anda İstiklal Caddesi’ndeki tramvay da dahil 47 km. uzunluğunda raylı sistem bulunduğunu anımsatan Topbaş, 72 km’lik metro inşaatının sürdüğünü söyledi. GAZETEMİZE ZİYARET İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, gazetemizi ziyaret ederek, İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk, Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız, yazarlarımız Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, Leyla Tavşanoğlu ve İstihbarat Şefi Cengiz Yıldırım’a gündemdeki birçok sorunla ilgili görüşlerini açıkladı. 500 KM’LİK RAYLI SİSTEM ŞART Topbaş, devam eden raylı sistem çalışmaları ile ilgili şu bilgileri verdi: ‘‘Nüfusu 12 milyonun üzerinde olan bir kentte yurttaşlara ‘Bireysel araba kullanma’ diyemiyorsunuz. Şu anda Olimpiyat Stadıİkitelli hattına başladık, 30 ay sonra kazı bitmiş olacak. KabataşTaksim Finiküler Sistemi için gün sayıyoruz. Bu sistem açılınca Levent’ten binilecek, Taksim’de yüzeye çıkmadan diğer istasyona geçip Kabataş’a gidilebilecek. İstanbul’un en önemli aksı kuzeygüney. DoğuBatı arasında Marmaray çalışması yapılıyor. Metronun LeventAyazağa bölümü benden önce projelendirilmişti. Göreve geldikten sonra bunun yeterli olmayacağını düşündük. Maslak’a kadar gelen sistemin Atatürk Sanayi Sitesi’ne, oradan Darüşşafaka’ya kadar gitmesini planladık. ŞişhaneYenikapı hattında Haliç geçişi için kurula verilen 11 öneri projenin hepsi reddedildi. O projelerin tarzı eski demiryolu köprüleri gibiydi. Sonra hazırlanan teklife kurul onay verdi, şu an proje tamam. Haliç’ten geçecek güzergâhta yapılan sondaj çalışmaları da bitti, inşaat yakında başlıyor. Yenikapı’daki istasyonda bir sorun çıktı. Yenikapı bir düğüm noktası. Ancak burada yok sayamayacağımız kadar önemli arkeolojik bulgulara rastlandı. Bekleme sürecine girersek 35 yıl sürebilir. Nasıl geçeriz diye araştırmalar yaptık. ‘Buraya zaten bir tünelle geleceğiz. O zaman tünelde istasyon yapalım’ diye düşündük. Kazılar bitince bulguların yerinde sergileneceği bir istasyon oluşturulacak. YenikapıTaksim hattı 23 yıla kadar hizmete girecek. 90 km’lik raylı sistemin de projeleri bitti, ihale dosyaları düzenleniyor. 10 yıl içinde hissedilir, tercih edilir bir raylı sistem kullanımı gelmiş olacak. İstanbul’un en az 500 km’lik raylı sisteme ihtiyacı var. BeylikdüzüSilivri, BeşiktaşSarıyer, ÜsküdarBeykoz, üzerinde çalıştığımız metro hatları...’’ Cendere için ulusal yarışma Topbaş, Kartal ve Küçükçekmece’deki dönüşüm projelerine yabancı mimarların çağrılması eleştirilerine ‘Bizim özgür tasarımlarımız yok’ diyerek yanıt verdi opbaş, yabancı mimarların davet yolu ile çağrıldığı yarışma sonucu Kartal ve Küçükçekmece’de uygulanacak projelerle ilgili yaşanan tartışmalar hakkında da şunları söyledi: ‘‘Kartal Sanayi Bölgesi, kendiliğinden oluşmuş, metropole bağlı olmayan bir yer. Şimdi ise kentin içinde kalmış. Oranın bir dönüşüme ihtiyacı var. İstanbul’un Anadolu Yakası’na yeni bir cazibe merkezi gerek. Bu olmazsa, kentte yaşayan herkes aynı noktaya gelirse kaos yaşanır. Küçükçekmece de sit alanı, arkeolojik bir bölge ve su havzası. Oraya da çok fazla yoğunluk getirmeden düzenlemeler yapılacak. Bu hassasiyetlerimiz var, oranın sistemi bozulmayacak. Zaten Kartal ve Küçükçekmece ile ilgili projelere davet edilen mimarlar da dünyada bu ölçekte ve bu mantıkta iş yapmış kişiler. Şimdi Cendere’deki sanayi bölgesi için ulusal bir proje yarışması açacağız. ‘Her terzi ipek kumaş dikemez’ ifadem doğru bir sözdü. Her terzi ipek di T kebilir mi? Benim burada demek istediğim ihtisas. Birisi ‘Ben her şeyi yaparım’ diyorsa yanlıştır. Yapamaz, ben de yapamam. Bir mimar olarak söylüyorum, birçok meslektaşımın masasında (belki benim de) birçok saygın mimarın yapıt modellerinin yer aldığı dergiler vardır. Bir proje gelince o dergilere bakarlar. Yani kendi özgür tasarımlarımız yok, hep böyle eklektik, devşirme şeyler yapıyoruz. Çok iyi niyetli ve doğru bir şey söyledim. Ciddi bir yanlış algılama, değerlendirme var, bunlar hoş değil. ‘Bizim mimarlarımızda cesaret yok’ dedim, buna da alındılar. Bize hep sıkıştırılmış, tanımlanmış talepler, projeler geldi. Bize bu cesaret verilmemiş. Ayrıca eserlerinin bulunduğu dergileri alıp masamıza koyduğumuz insanları buraya getirmek çok doğru değil mi? Mimarlık ustaçırak meselesi. Geçenlerde Bir Türk mimar, Japonya’da 3 bin metre boyunda bina yapabilme teknolojisini geliştirdi. Bunu Türkiye’de olsa yapamazdı.’’ GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Yazarımız Orhan Erinç tatil nedeniyle yazılarına bir süre ara vermiştir. İBB’nin sosyal projeleri Dubaililerle görüşmeler sürüyor Topbaş, İstanbul’u sanayi değil turizm merkezi yapmak için çalıştıklarını dile getirerek, Dubaililerle kurulan Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) konusunda görüşmelerin sürdüğünü belirtti. Topbaş, ‘‘Önce söz konusu bölgenin imar durumunu netleştirelim istedik. O bölgede imar hakkı brüt 3 emsali (zemin altı emsalden sayılmamak üzere) geçmeyecek şekilde düzenlendi. Şu an Dubaililer burayı almış değil. Buranın piyasa değerlendirmesini yaptıracağız. Zamanında buranın değeri 350500 milyon dolar diyenleri de masaya çağıracağız’’ dedi. GÖZTEPE’DE İKİ TARAF DA HAKLI METROMUZU KENDİMİZ YAPIYORUZ Kadir Topbaş, İstanbul’un şu anda metrosunu kendi kendine yaptığına dikkat çekerek, maliyeti çok yüksek olan metro inşaatı için kaynağa ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Devletin, raylı sistem yatırımlarına katkı yapmasının önemine işaret eden Topbaş, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘‘Örneğin Atina’nın metrosunu Avrupa Birliği yaptı. Halkın bu yatırıma gücü yetmez. Bir km. metronun maliyeti 4050 milyon dolar. Çok iyi bir maddi güç olursa yapım süresi kısaltılabilir. Görüşmeler yapıyoruz, bazı firmalara ‘Gelin mevcut raylı sistemleri size verelim. Çalışan sistemleri de alın, devam eden projeleri de siz yapın, yatırım yapın’ diyoruz. Ama metro geri dönüşümü çok fazla olan bir yatırım değil. Metro inşaatı çok pahalı ve zor. Firmalar garanti istiyor, örneğin saatte 40 bin yolcu garantisi isteyenler var. Kredilendirme imkânımız da yok. Kendi kaynaklarımız da yetmiyorsa çalışmalar gecikir elbet. Yeni bir sistem geliştirmeye çalışıyoruz hızlandırmak için. Yeni başlayacağımız, BakırköyBeylikdüzü’nün Küçükçekmece hattını, ÜsküdarAltunzadeÜmraniye hattının ihalesini yapıp başlatmak istiyoruz. Aynı şekilde birkaç hat daha var devreye sokmak istediğimiz. Üzerinde çalıştığımızı yeni modeli hayata geçirmemiz halinde 10 yıl içinde 200 km hattı geçeriz diye düşünüyorum. Kentte toplu ulaşım olmadıkça ne kadar yol yaparsanız yapın trafiği çözemezsiniz. İstanbul’da her gün trafiğe 600650 civarında yeni araç çıkıyor. Yani her gün 3 km. şerit kaybımız var.’’ B CEVAHİR’DE EL SIKIŞTIK Kadir Topbaş, Cevahir Alışveriş Merkezi’nde belediyenin hisselerinin devri konusunda prensipte anlaşıldığını kaydetti. Bedrettin Dalan döneminde yüzde 49’a yüzde 41 hisse konusunda anlaşıldığını anımsatan Topbaş, ‘‘Sonradan zararlar ortaya çıkmış. Plan değişiklikleri yapılmış. Zararın tazmini yerine hissemizden verelim denmiş. Sonra olay dönmüş dolaşmış yüzde 41 belediyeye kalmış, yüzde 59 onlara. Daha sonra davalık olunmuş. Tarafsız gözle baktık, yüzde 50 yüzde 50’ye el sıkıştık’’ dedi. Ucuz Çin graniti gitti kaliteli granit geldi adir Topbaş, İstiklal Caddesi’nde birincisi beğenilmediği için ikinci kez aynı firmaya yaptırılan çevre düzenleme çalışmaları ile ilgili de şunları anlattı: ‘‘Şu an mükemmel oluyor. En doğal ve dayanıklı olan graniti seçtik İstiklal Caddesi için. Ancak bu noktada taşın menşeini söylemek zorunda değiliz, söyleyemeyiz zaten. Yerli granit çok paha K lı olduğu için yüklenici firma graniti Çin’den getirmiş. Cadde düzenlemesinde firma, üst zemini çok iyi yapmadı. Biz de bunu kabul edemeyiz dedik. Firma çok zarar edeceğini söylese de kabul etmek zorunda kaldı. Eğer tekrar yapmayı kabul etmeselerdi işi iptal edecektik. Şu an memnuniyet var. İstanbullular maalesef sıkıntı yaşıyor ama düzelecek ve çok güzel olacak.’’ ir yönetici olarak gelen taleplere eşit mesafede durması gerektiğinin altını çizen Topbaş, Göztepe Parkı’nda yaşanan cami tartışmalarının temelinde de plansızlığın yattığını söyledi. ‘‘Bütün planlar yapılmış olsa bugün kimse kiliseyi, camiyi konuşuyor olmayacaktı’’ yorumunu yapan Topbaş, ‘‘Göztepe’de vatandaşın bir bölümü cami istiyor, bir kısmı da yeşile ihtiyacımız var diyor. İkisi de kendine göre haklı. Tüm talepleri değerlendirmek bizim görevimiz. Bu karar, CHP’nin ve diğer gruplardan, Büyükşehir Meclisi’nden hiç tartışmasız geçti. Karar oybirliği ile geçecek, sonra konuşacaksın. Böyle bir şey olur mu? Niye baştan konuşmuyorsun? Daha sonra Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk ile konuyu görüştüm. Cami yeri için yaptığı birkaç öneriyi uygun bulmadık ama son önerdiği yeri değerlendiriyoruz. Önerilen yer, yabancı uyruklu bir kişiye ait. Mülkiyet sorunları çözülmeye çalışılıyor. Ama onun da kararını yine meclis verecek.’’ Organik tarım noktası açılacak İBB Başkanı Kadir Topbaş, yürüttükleri sosyal projeleri de şöyle sıraladı: ? İstanbul’daki park ve bahçeler için çiçek ithal etmek yerine Şile köylüleri ile alım garantili bir anlaşma yaptık. ? İstanbul’un tüketim gücünün, Anadolu’nun yerel kalkınması ile buluşması için çalışıyoruz. Organik tarım projemiz var. Aralarında Kars, Ardahan, Erzurum, Artvin, Gümüşhane, Sıvas’ın da bulunduğu 11 kentte organik tarım yapan üreticilerle Halk Ekmek AŞ için alım garantili buğday anlaşması yaptık. Üreticiler sertifika almak zorunda. Bir yerli bir yabancı firma denetleyecek. Bu denetim doğru çıkarsa yüzde 15 avans, 5 yıl da alım garantisi vereceğiz. Ayrıca sertifika için gereken yıllık 2 bin 5003 bin Avro’luk bedeli de biz ödeyeceğiz. Geçen yıl bu üreticilerden 10 bin ton buğday aldık, bu yıl 20 bin tonu hedefliyoruz. Ayrıca 4 bin ton un ve 4 bin ton irmik ihracıyla ilgili anlaşma yaptık. Geçen yıl o bölgeye 5 bin YTL civarında ödeme yaptık. Bu noktadaki fiyat pazarını da biz belirledik. Gelip bir başkası oradaki üreticiye daha fazla fiyat veremez. Bu proje ile 900 aile köyüne geri dönüş yaptı. ? Temmuz ayının ortasında Metrocity’deki metro istasyonda organik tarım noktası açacağız. Tüm organik ürünlerin olacağı bu yerde, küçük bir de lokanta olacak. İnsanlar alışverişinizi yaparken, 10 dakikada istediği organik ürünle yapılmış yemeği de hazır olacak. CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle