Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 HAZİRAN 2006 CUMARTESİ 16 Mustafa Necati Evi unutulmadı Sanmasınlar ki unuttuk. Unutmadık, aklımızda. Mithatpaşa Caddesi’ndeki Mustafa Necati Evi’nin kuru fasulyeciye devri konusunda ladese gelmedik, gelmeyiz. CHP’li Mustafa Gazalcı işin peşinde. Mustafa Necati Evi’nin önünde basın toplantısı yaptı, soru önergesi verdi, TBMM’de gündem dışı konuştu... Kültür Bakanlığı ise alıştığımız uyku halinde... Gazalcı, ‘‘Ne sorulara yanıt verildi, ne açıklama yapıldı. Her türlü yoruma açık bir sessizlik var’’ diyor ve son durumu aktarıyor: ‘‘Öğrendiğimize göre henüz onay verilmemiş, ama tahsisten de vazgeçilmemiş. Unutturma politikası, sular durulunca yola devam. Yok, bu kez Mustafa Necati’yi sevenler bu konunun peşini bırakmayacaklar. Karar ona göre verilmeli. Çok mu güç iki satırlık bir açıklama yapmak? Kamuoyunun beklentisi doğrultusunda Mustafa Necati Evi’nin müze yapılacağını açıklamak? Kurtuluş Savaşı’na fiilen katılmış, başta yeni abece’nin kabulü olmak üzere laik eğitim sistemine, öğretmenlik mesleğine büyük hizmetler etmiş bir ulusal kahramanın oturduğu ev müze olmazsa orada pişecek kuru fasulye, çok sevilen bir yemek de olsa kimsenin boğazından geçmez. Daha fazla bekletmeden açıklama bekliyoruz.’’ Hiç unutmadık, uyumadık, bekliyoruz... AOÇ kampanyası SAĞANAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Haddi aşmak CHP lideri Deniz Baykal, hafta içinde biriki kez aynı sözleri yineledi, ‘‘Sakın ha’’ dedi, ‘‘Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kendi gelenekleri, yöntemleri içinde, doğal mekanizması içinde 30 Ağustos’u yaşamasını engellemeye yönelik bir tertibin, tehlikeli krizin hazırlığı ve planlaması içinde olmayın. Olursanız, Türkiye’yi çok karıştırırsınız.’’ Polisin son operasyonları sonrası Ankara’da yüksek gerilim hatlarından kıvılcım çıkıyor adeta. Yaşananları, AKP iktidarının, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın 30 Ağustos’ta Genelkurmay Başkanlığı’na getirilmesine karşı çıkışına bağlayanların sayısı az değil... Haftanın sorusu şuydu: Deniz Baykal, uyarılarını bir duyuma dayalı olarak mı yapmıştı? Açıkçası, ordunun üst kademesinde iktidarın tutumuna yönelik rahatsızlıklar Baykal’a doğrudan iletilmiş miydi? CHP’lilerle konuştuk. Onlara göre, Baykal’ın uyarısı bir bilgiye dayalı değildi. Peki, neydi? Şuydu: ‘‘Bir caydırıcılık uyarısı diyebilirsiniz. Toplumun duyarlılığını tam da bu süreçte göstermesi gerektiğini vurgulama Milyonlarca çocuğumuz peş peşe sınavlara girecek. OKS, ardından ÖSS... ‘‘a mı, b mi, c mi, d mi?’’ duygusuzluğu, mekanikliği, gençlerin geleceklerine asılıp kalacak. Hatta onlara askıntı olacak. Ülkemizin yetiştirdiği değerli aydınlardan, dilbilimci Prof. Dr. Doğan Aksan’ın son kitabı ‘‘Yaşayınca’’da anlattıkları, yakın gibi görünse de, çok, çok uzaklarda bırakıldı: ‘‘40’li, 50’li yılları anımsıyorum: Liseyi bitirecek öğrenciler, bütün derslerden yayönünde üstlenilen bir siyasi sorumluluk.’’ Yani, Baykal ‘‘bilgi almamıştı’’, ama bir ‘‘siyasi sorumluluk’’ üstlenmişti. CHP kanadında söylenenlere kulak vermeye devam: ‘‘Genel Başkan, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne dönük bir yıpratma çabası olduğunu görüyor. Ordunun yıpratılmasına yönelik bir fırsat ele geçirdiğinde iktidarın bunu kullanmaya çok hevesli olduğunu da görüyor. Bu çaba ve heveslerin 30 Ağustos atamalarına yönelik niyetlere dönüşmesi karşısında ‘Sakın ha!’ diyor. Bu açıdan uyarı görevinin üst perdeden yapılmasını düşünüyor. Demokrasiyi kurumlarla değil, toplumla yapalım, tamam da, kurumları hiç ihmal etmeyelim demek istiyor.’’ İktidar anlıyor ve ders çıkarıyor mu? Tanık olduk. Üst perdeden uyarılara, demokratik anlamda ana muhalefetin işlevini küçümseyen alt perdeden bir karşılık geldi: ‘‘Haddini bil!’’ Bu ‘‘haddi bilmek, haddi aşmak’’ gibi iddialarda bulunabilmek siyaseten istiap haddinize dayalı bir şeydir... Bir deneyimli siyasetçi, durumu yorumlarken geçmişi anımsattı: ‘‘Ana muhalefeti, CHP’yi aşağılamaya kalk mak, görmezden gelmek hiç de iyiye alamet değildir. Demokrat Parti, iktidarının son döneminde gemi azıya almış doludizgin giderken İsmet İnönü ne demişti?’’ Ne demişti? ‘‘Sizi ben bile kurtaramam’’ demişti. ğa erişip erişmediği denetleniyordu; anadiline egemenliği ortaya çıkıyordu. Fizikte, matematikte sınıf birincisi olanlardan, bu sınavlar yüzünden biriki yıl kaybedenler vardı. Bugün, belirli yerlere gelmiş, ancak düşündüğünü eksiksiz anlatamayan, yazıya dökemeyen kimseleri gördükçe, o sınavların ne kadar yararlı olduğunu anlıyorum.’’ Donuk topluma sürüklenmenin gerekçelerini bir ‘‘test’’ etsek mi? Kompozisyon pılan sınavlarda başarılı olduktan sonra üç dersten ‘Olgunluk Sınavı’na girmek zorundaydılar. Bütün okullarda, Ankara’dan gönderilen sorularla gerçekleştirilen bu sınavlardan biri ‘Kompozisyon’du. Belirlenen bir konuda öğrencinin düşündüklerini, hissettiklerini yazıya dökmesi istenirken onun anlatım, yazım açılarından belli bir olgunlu Atatürk’ün ulusuna armağan ettiği Atatürk Orman Çiftliği’ni (AOÇ) Melih Gökçek çiftliğine dönüştürme girişimlerine karşı yürütülen kampanya başarıyla sürüyor. Bine yakın yurttaş, Meclis’e yürüdü hafta ortasında. Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın’a göre, Meclis’e yürüyenlerin diriliğinin yanı sıra temsil yetenekleri önemliydi. Demokratik kitle örgütlerinin yanında CHP’den de, DYP’den de, ANAVATAN’dan da, DSP’den de, MHP’den de, SHP’den de, EMEP ve İP’den de temsilciler yürüyüşteydi. Meclis içi ve dışı muhalefetin hemen hemen tümü, AOÇ’nin Gökçek çiftliğine dönüşmemesi yönünde bir toplumsal uzlaşı içindeydi... Gökhan Günaydın, yürüttükleri kampanya konusunda çok umutlu: ‘‘İyiyiz, memnunuz. Önümüzdeki süreç içinde bu yasa önerisinin Meclis’ten geçemeyeceğini düşünüyorum. Bunu çok güçlü düşünüyorum.’’ Ankara yakında ‘‘AOÇ halkındır’’, ‘‘Bu ülke, bu toprak sahipsiz değildir’’ afişleriyle donatılacak, Melih Gökçek ve Meclis’teki destekçileri görsün diye... Trieste’nin Türkiye Köprüsü TRIESTE Trieste’nin Adriyatik Denizi’ne açılan kent meydanı ‘‘Piazza Unita’’, Floransa’nın ‘‘Piazza della Signoria’’sı ve Venedik’in ‘‘San Marco’’su ile birlikte İtalya’nın en güzel üç meydanından biri. Avusturya İmparatoru Franz Joseph’in görkemli merasim törenleriyle anılan meydanın sol köşesindeki ‘‘Caffe degli Specchi’’ yani ‘‘Aynalar Kahvesi’’ne oturduğunuzda, tarihi içinize çekiyor ve ‘‘Trieste’nin özetini’’ yaşıyorsunuz. İkinci Dünya Savaşı’nda İngiliz Deniz Kuvvetleri’nin karargâhı olarak kullanılan ‘‘kahve’’nin tam karşısındaki ‘‘Grand Hotel Duchi D’Aosta’’ oteli örneğin, Trieste’nin Avusturya Macaristan İmparatorluğu’nun limanı olduğu dönemden, 19. yüzyıldan kalma. Çatıda Latin rakamlarıyla yazılmış ‘‘MDCCLXXIII’’ (1873) tarihi göze çarpıyor. Sağ yandaki ‘‘art deco’’ bina valilik. Denizin karşı köşesini boydan boya kaplayan yapı ise ‘‘belediye sarayı’’. Belediye sarayının tepesinde, randevularını hâlâ burada, bu meydanda veren Triesteliler için her 15 dakikada bir çalan tarihi bir ‘‘saat kulesi’’ dikkat çekiyor. Meydanda Türk bayrağı flaması ‘‘Caffe degli Specchi’’nin bulunduğu bina, Avrupa’nın ikinci büyük sigorta şirketi ‘‘Assicurazioni Genaroli’’nin... Binanın üst katında ‘‘Türkiye’nin fahri konsolosu’’ Enrico Samer’in bürosu var. Oturduğunuz masadan kafanızı kaldırıp yukarı baktığınızda, ayyıldızlı Türk bayrağının flaması ile karşılaşıyorsunuz... Kentin bu en ayrıcalıklı köşesinde hemen hissedilen Türkiye’nin etkileyici varlığının ardında, İstanbulTrieste arasında Osmanlı İmparatorluğu ile AvusturyaMacaristan İmparatorluğu döneminden bugüne dek uzanan yoğun ilişkiler ağı yatıyor. ‘‘Piazza Unita’’ya deniz tarafından girerken hemen sağ koldaki ‘‘Lloyd Triestino’’ binası örneğin, vaktiyle AvusturyaMacaristan İmparatorluğu’nun denizyolları şirketiymiş. O dönemde ‘‘Lloyd Austriaco’’ diye bilinen ‘‘Lloyd Triestino’’ gemileri; Triesteİstanbul hattında mekik dokurken, bu kente hiç farkına varmadığımız ‘‘etkiler’’ taşımış. 1842’den kalma bir TürkMüslüman mezarlığı var mesela Trieste’de. 19. yüzyıl Trieste burjuvazisi evlerinde ise bir ‘‘Türk odası’’ yapmak âdettenmiş. Trieste’nin renkli ‘‘kahve kültürü’’ İstanbul’la Trieste arasındaki bu ayrıcalıklı ilişkiyle şekillenmiş... Nüfusu Alman, Macar, Avusturyalı, Slav, Yahudi, Rum, Ermeni azınlıklardan oluşan Trieste’nin, (Türkiye’den gitme) Rum, Ermeni, Yahudi kökenli yurttaşları da gene bu İstanbulTrieste arasındaki unutulmuş tarih köprüsünün uzantısı... Triesteİstanbul arasında 20. yüzyılda unutulan bu bağ, şimdi yeni bir ivme kazanıyor. 2000’ler İstanbul’u ile Trieste’sini buluşturan köprü ne artık 19. yüzyıl oryantalizmi, ne de geçmiş yüzyılların insan göçleri... Trieste bundan böyle Türkiye’nin Avrupa’ya açılan yeni kapısı ve limanı. Türkiye’nin Avrupa’ya uzanan TIR trafiği bu kentten geçiyor. Geri Adımlarla Hedefe Yaklaşma! FATMA ESİN Ortaöğretim matematik kitaplarında ‘havuz problemleri’ olarak bilinen problemler vardır. Örneğin, bir musluk bir havuzu ‘X’ saatte doldurur, başka bir musluk ise ‘Y’ saatte boşaltır. İkisi birden açık olduğunda havuz kaç saatte dolar, gibi. Problemde dolduran musluğun gücü boşaltanın gücünden fazla olduğu sürece, havuz er geç dolar. Tabii ‘X’ saatten çok daha uzun bir zamanda. Günümüz iktidarının hedefine varmak için izlediği yöntem bu havuz problemlerine benziyor. İktidara geldiği günden beri hedefine varmak için adımlar atıyor; ancak tepki ile karşılaşınca geri adım atıyor. Fakat attığı adımlar kadar değil. Üç adım attıysa, geri adımı ya iki adım oluyor, ya da bir... Tabii geri adım atmış gibi olsa da gerçek anlamda hedefine doğru yaklaşıyor, yaklaşıyor, yaklaşıyor... Son günlerde, hedef ufukta görülmüş olmalı ki, geri adım atmadan, ya da atıyormuş gibi yaparak ya da hafifçe duralayarak atak üzerine atak yapıyor. Bilindiği gibi, son aylarda bazı yerel belediyeler ve bazı vakıflar dini içerikli, bilim dışı, çağdışı, insanlık dışı fetvalar içeren kitapçıklar yayımlayarak, bunları bedava dağıtmışlardı. Kız çocuklarının 9, erkeklerin 12 yaşında evlenebilecekleri, akraba evliliklerinin zararlı olmadığına ilişkin fetvaların da yer aldığı kitapçıklar! Ancak haziran ayı başlarında, iktidar kanadından bakan Mehmet Ali Şahin bir toplantıda kısa bir uyarı yapmış bu belediyelere, ‘‘Halkı din konularında uyarmak sizin göreviniz değil. Size ne din bilgisinden?’’ demiş. Tabii benzer kitapları parlamentoda dağıtan milletvekili arkadaşına (Çankırı Milletvekili Hikmet Özdemir’e) bir şey söylememiş. Fakat kitapçıklar çoktan dağıtıldı ve işlevlerini yürütmeye koydu... Kanıtı mı? İşte bir din bilgininin (Prof. Cevat Akşit) organ nakli ile ilgili, ‘‘Kuran’da yeri yoktur; caiz değildir’’ fetvası! Acı bir şekilde 17 yaşındaki evlatlarını kaybeden bir ailenin, bu nedenle organlarını bağışlamaktan vazgeçmeleri... Yukarda adı geçen kitapçıkta, akraba evliliğinin sakıncalı olmadığı, Kuran’da yeri olmadığı gerekçesine dayandırılmıştı. Sayın profesörün gerekçesi de aynı!.. Kısaca, iktidarın dini içerikli kitapçıklar aracılığı ile çağdaş yaşamı dini kurallara dayalı yaşam biçimine dönüştürme hedefinde, Sayın Mehmet Ali Şahin’in göstermelik geri adımının etkisi olmamış, hedefe iyice yaklaşılmıştır. Bir diğer atak, kamusal alanda türban yasağının delinmesiyle yaşanmıştır. Bu, MEB Merkezi Sistem Sınav Yönergesi’ndeki ufak bir değişikliktir! Ya da mevcut yönergeden iki sözcüğün çıkarılması! ‘‘İlk ve ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören adaylar merkezi sistem sınavlarına başı açık, temiz, düzenli ve aşırılığa kaçmayan kıyafetle girerler’’ ifadesinde başı açık sözcükleri çıkarılmış. Yetkililer, ‘‘Bu madde başı açık ifadesi olmasa bile bu koşul diğer yönetmeliklerimizle sağlanır’’ diyorlarmış. O zaman neden çıkarıldı o iki sözcük yönergeden?.. Tabii, kamusal alanda türban yasağının delinmesine ilişkin güçlü bir adım atmak için. Bir diğer atak, eski İHL Mezunlar Mensuplar Derneği (ÖNDER) Genel Başkanı’ndan: Orduda din subaylığı kurumunun kurulması gerekiyormuş. Bu konuda hazırladıkları raporu Genelkurmay Başkanlığı’na sunacaklarmış. Çünkü, şehadet bilinci olmayan asker kolay kolay kurşun sıkamaz, kaçacak delik ararmış! Vatan sevgisi uğruna, vatanın bütünlüğü uğruna canlarını veren ve günümüz Türkiyesi’nde hemen her gün birkaçının cenazesini gözyaşları ile uğurladığımız gencecik evlatlar için, onların aileleri, yakınları ve tüm Türk ulusu için ne hazin, ne yürek burkan, ne acımasız sözler... Bütün bu akıl dışı, insanlık dışı, utanç verici sözler, iktidarın hedefine varması için kullanılan vasıtalar ne yazık ki... Aynı kişi tarafından Sayın Cumhurbaşkanımızın adı için söylenenlere ise değinmeye bile gerek yok. Bu sözlerle akıl düzeylerini ortaya koyuyorlar sadece. Fakat bu düzeydeki kişilerin ülkenin rejimine, ülkenin kurumlarına ilişkin konuşabilmeleri çok acı! ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com Kamyonlar limanın hâkimi HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hayatepik?mynet.com Her sabah saat 9’da limana yanaşan ve Türkiye’den TIR taşıyan ‘‘RoRo’’ gemilerini, gene ‘‘Piazza Unita’’ meydanından izleyebilirsiniz. UN denizcilik şirketine ait TIR yüklü iki gemi, günde iki kez Trieste Limanı’na giriyor. Yılda toplam 250 bin TIR, Türkiye’den Avrupa’ya geçiş için bu limanı kullanıyor. Trakya’dan RoRo’lara yüklenen Türk kamyonlarının yüzde 80’i, Yugoslav iç savaşından bu yana, Balkan karayolunu atlayarak Trieste’den doğrudan Avrupa trafiğine giriyor. Lübliyana üzerinden havayoluyla Trieste’ye ulaşan TIR şoförleri; RoRo’larla gelen kamyonları burda teslim alıyorlar ve Avrupa’nın dört bir yanına, Avusturya, Almanya, Hollanda, Belçika, İtalya buradan dağılıyorlar. Dönüş yolunda da kamyonlarını gene RoRo’lara yükleyip, hava yoluyla tekrar Türkiye’ye dönüyorlar. Trieste Limanı’nın en büyük gelir kaynaklarından biri bu TIR’lardan sağlanıyor. Türk kamyonları kısacası ‘‘limanın hâkimine’’ dönüşmüş durumda. Liman vergileri, alışveriş, masraflar derken ayyıldızlı TIR’lar Trieste’ye, yılda yaklaşık 30 milyon dolar bırakıyor. Bu ticarete ‘‘yeni ipek yolu’’ deniyor. Kamyonlar, şoförler, gemiler, kaptanlar ve yöneticileri ile Türkiye’nin son on beş yılda Trieste’de sergilediği varlık öylesine büyük ki, etkileri yağ halkaları gibi kültürel alana da yayılıyor. Trieste Üniversitesi’nde açılan ‘‘Türk kürsüsü’’ buna bir örnek. Sivil toplumla güçlenen bağlar, yalnız üniversiteyle de sınırlı değil. Kamyonların açtığı ‘‘tercihli yol’’ üniversiteler, bilim, araştırma merkezleri, ticaret ve turizmde yepyeni bir ‘‘tercihli diyalog’’ başlatmış durumda. Merkezi Trieste olan ‘‘Friuli Venezia Giulia’’ bölgesinin 2006’yı ‘‘Türk yılı’’ ilan etmesinin ardında, işte bu ‘‘ipek yolu’’ var. Devamı pazartesiye... TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 10 Haziran www.mumtazarikan.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN Esas No: 2005/434 / Karar No: 2006/299 Davacı Mehmet Şener Özdemir Vekili: Av. Bahri Sert, Meşrutiyet Cad., Anlar İş Hanı No: 174, K: 1 Şişhane/Beyoğluİstanbul. Davalı: Ayşe Suna Özdemir Dava: Boşanma Dava Tarihi: 06.05.2005 Karar Tarihi: 02.05.2006 Taraflar arasındaki boşanma davasının, mahkememizde yapılan yargılaması sonunda, mahkememizce verilen 02.05.2006 tarih ve 2005/434 Esas, 2006/299 Kararı ile, Muş, Muş Merkez, Kale Mahallesi, 2 cilt, 122 hane, BSN: 59, TC Kimlik no: 12494827636’da nüfusa kayıtlı, Hilmi ve Halise oğlu, Muş 30.05.1961 doğumlu davacı Mehmet Şener Özdemir ile, aynı hane BSN: 141, TC Kimlik no: 12320833428’de nüfusa kayıtlı, evlenerek Ordu, Ordu Merkez ilçesi, 13 cilt, 97 hane’den gelen Salih ve Vedia kızı, İstanbul 03.01.1966 doğumlu davalı Ayşe Suna Özdemir’in evlilik birliği temelden sarsılmış olması nedeni ile şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmalarına ve müşterek çocuk Tolga Asrın Özdemir’in velayetinin davalı anneye verilmesine karar verilmiştir. İş bu duyuru, yayınlandığı tarihden itibaren, 15 gün sonra yapılmış sayılacaktır. İlan olunur. 01.06.2006 (Basın: 28175) DUYURU KADIKÖY 1. AİLE MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NDEN BİLDİRİLMİŞTİR. Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. ABDULLAH ELALDI Satış No: 2005/14 Mahkemece satışına karar verilen ve tapuda, İzmirGaziemir ilçesi, Atıfbey Mah., pafta 19 M3c, parsel: 6, ada: 41704’te kayıtlı, 128 m2 alanlı, cinsi bir kargir ev olup, 9 Eylül Mah., 322. sokak, No: 1212/B Gaziemir, İzmir adreslerindeki taşınmazın ihalesi, İzmir 7. Sulh Hukuk Mahkemesi Kalemi’nde yapılacaktır. Muhammen Bedeli: 170.000,00.YTL.’dir. 1. Açık Artırma: 8 Eylül 2006 Cuma saat: 15.0015.15 arasında olup, birinci arttırmada verilecek bedel, muhammen kıymetin %60’ını ve masraflar toplamını geçmesi şarttır. 2. Açık Artırma: 18 Eylül 2006 Pazartesi saat: 15.0015.15 arasında olup, ikinci arttırmada verilecek bedel muhammen kıymetin %40’ını ve masraflar toplamanı geçmesi şarttır. Bu kayıtla ihale edilecektir. Taşınmazın cinsi tapu kaydında, 1 kargir ev olarak kayıtlı ise de halen tamamı üzerinde 4 katlı betonarme bir binanın bulunduğu, yine tapu kaydının beyanlar hanesinde ‘‘Ev İsmail Demirkol ile Hanife Zeybek’e aittir’’ şerhi bulunmakta ise de yargılama sırasında evin tamamının İsmail Demirkol’a aidiyeti konusunda mutabakat sağlandığı, yine tapu kaydının beyanlar hanesinde ‘‘3023 m2 fazlalık 12 no’lu yazı ile Defterdarlık makamına bildirilmiştir’’ şerhi mevcut ise de, tamamı 128 m2 olan bir taşınmazda 3023 m2 fazlalık olmasının mümkün olmadığı; bu şerhin dava konusu taşınmazın geldisi olan taşınmazın tapu kaydındaki şerhinin, imar uygulaması esnasında, aynen bu parsele aktarılmasından kaynaklandığı, zemin + 3 kat olmak üzere 4 katlı, betonarme karkas, 128 m2 inşaat taban alanlı, %10 yıpranmalı, her katında birer bağımsız bölüm bulunan, tamamı mesken olarak kullanılan binanın imar planında, Ticaret Seçenekli konut bölgesinde olup, bitişik nizamda 2 kat inşaata müsaadeli olduğu, zemin ve 1. kattaki dairelerin 2 oda, salon, hazır mutfak, banyowc’den ibaret, iç doğramaları ahşap olduğu, 2. ve 3. kattaki dairelerin 3 oda, salon hazır mutfak, banyo ve tuvaletten oluştuğu, döşemeleri ahşap parke, tavanları dekoratif ahşap malzeme kaplı, bütün dairelerin banyo ve tuvaletlerinin zemin ve duvarlarının fayans kaplamalı bulunduğu, mevkii, ulaşım ve taşıma imkanlarının iyi olduğu, her türlü belediye hizmetlerinden yararlandığı ve köşe başı parsel olduğu, kıymet takdir raporunda belirtilmiştir. Tapu Alım Harcı, İhale Damga Vergisi, KDV alıcısına aittir, Tellaliye 2464 sayılı Yasa hükümlerine göre alınır. İhaleye katılacakların, muhammen kıymetin %20’si olan pey akçesini mahkememizden alacakları yazıyla, Akbank 3. Sanayi Şb., İzmir Adliye’sine bağlı Şb.’ye 2005/14 satış dosyası üzerinden yatırmaları, iştirak edeceklerin, şartnameyi okumuş, kapsamını aynen kabul etmiş sayılacağı, şartnamenin ilan tarihinden itibaren herkese açık olup, bilgi almak isteyenlerin satış memurluğumuza müracaatları ilan olunur. 06.06.2006 (Basın: 28224) İLAN T.C. İZMİR 7. SULH HUKUK MAHKEMESİ T.C. İZMİR 11. AİLE MAHKEMESİ’NDEN Esas No: 2005/346 Davalı: Cavit Dülek; Mehmet ve Fatma Gül oğlu, 1955 doğumlu, İzmir ili, Urla ilçesi, Zeytinler Köyü, nüfusuna kayıtlı, 260 Sk., No: 70/3 Hatay/İzmir adresinde oturur. Davacı tarafından aleyhinize açılan Boşanma davasının yapılan yargılamasında; Mahkememizce dava dilekçesinde belirtilen adresinize, duruşma gününü bildirir davetiye çıkarılmış olup, adresinizden ayrıldığınız gerekçesiyle tebligat yapılamamıştır. Adres araştırmasından da bir netice alınmadığından, dava dilekçesi ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmiştir. Duruşma Günü: 05/07/2006 günü, saat: 09.15’te duruşmada bizzat hazır bulunmanız, veya kendinizi bir vekille temsil ettirmeniz, aksi taktirde H.U.M.K.’nun 3156 sayılı yasa ile değişik 213/2 maddesi uyarınca yargılamaya yokluğunuzda devam olunacağı hususu, Dava Dilekçesi ve duruşma günü yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 02/06/2006 Basın: 27949 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ ‘‘Aldırış et1 memek, ciddiye almamak’’ 2 anlamında ar 3 go sözcük. 2/ Sıcak bir cis 4 min verdiği 5 duyum... Ter 6 zilerin patron 7 çıkarmak için kullandıkları 8 bir çeşit say 9 dam kâğıt. 3/ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 ‘‘Mehmet ’’: Eylül 1 H O Y R A N T A romanıyla tanınmış 2 A O B P Ü R E N yazarımız... Tavlada A L A ‘‘üç’’ sayısı. 4/ Bir spor 3 T E B E R E L dalı... Bir petrol lam 4 A Z A M E T AM F İ bası. 5/ Karakter... Şa 5 M N A N A L E Z rap mahzeni. 6/ Bir ili 6 I S miz... Rütbesiz asker. 7 Ş E R E F İ Y E 7/ Çorapları dizin al 8 K A T A K U L A tında ya da üstünde 9 Ş İ F K A S A R tutmaya yarayan lastikli bağ. 8/ Denizlerde yaşayan iki çenetli ve iri bedenli yumuşakça cinsi... Bir ilimiz. 9/ Küçük mağara... Ankara yöresine özgü bir halk oyunu. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Haksızlığa uğramış olan, mağdur... Çemberin çevresinin çapına oranını gösteren sayı. 2/ Notada durak işareti... Çıkış yeri, kaynak, köken. 3/ Susamyağı. 4/ Bağışlama... Ermenistan’ın para birimi. 5/ Avustralya’da yaşayan bir cins devekuşu... Engel. 6/ Cisimleri, aleve değdirmeden ateşin etkisine uğratmak için kullanılan büyük toprak kap... Soyaçekim. 7/ ‘‘ atına binmiş çalım satıyor’’ (Türkü)... ‘‘Kumru’’ da denilen bir kuş. 8/ Başı darbelerden korumak için giyilen zırhlı başlık... İnce talaş. 9/ Yerinde yapılan ve beğenilen davranış... Uygun bulmama, geri çevirme. CUMHURİYET 16 K