19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 MAYIS 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER CHP lideri Deniz Baykal, oy kullanmayan seçmeni, sandığa gitmeye çağırdı 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Kriz sandıkta çözülecek Erdoğan AKP Grubu’nu erteledi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP’nin grup toplantısı, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yurtdışında olması nedeniyle bugüne ertelendi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yurtdışında olması nedeniyle Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül’ün grup toplantısını yapması planlanmıştı. Ancak Erdoğan’ın Danıştay’a yapılan saldırı sonrasında hükümete yönelik eleştiriler, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ve CHP lideri Deniz Baykal’ın açıklamalarına yanıt vermek istediği, bu nedenle toplantının ertelendiği öğrenildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, geçmişte kurumların güvencesi altında görünen ‘‘laikliğe’’ artık Türk toplumunun sahip çıktığını ve bunun kendisini umutlandırdığını söyledi. CHP lideri Baykal, ‘‘Türkiye’de çıkış yolu var. Siyasi krize, siyasetle çare bulacağız. Türkiye’yi bu noktaya getirenlere, demokratik yollarla, sandıkla çare bulacağız’’ dedi. Baykal, partisinin grup toplantısında Danıştay’a yönelik saldırı sonrasında yaşanan gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Baykal, Türkiye’deki siyasal sorunun kaynağının işbaşındaki iktidarın anayasal sistemin temel dengelerinde değişiklik yapma çabasından kaynaklandığını ifade etti. AKP dışında hiçbir hükümetin anayasanın 24. maddesiyle ilgili şikâyette bulunmadığına dikkat çeken Baykal, oysa bu 23 Nisan’da TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın laikliğe karşı Yanıtlanmayan Sorular... Cumhuriyet gazetesine ve Danıştay’a saldırı düzenleyen Alparslan Arslan’ın ilişki kurduğu kişilere baktığımızda ‘‘kanlı bilmece’’nin nasıl hazırlandığına ilişkin ‘‘komplo teorileri’’ gündeme oturdu. Alparslan Arslan ve üç arkadaşı tutuklanarak cezaevine konulduktan sonra ortaya atılan ‘‘komplo teorileri’’ne göre ortada tuhaf bir durum var. Danıştay’a yapılan saldırının ardından polisten bazı bilgiler, özellikle ‘‘Vakit’’, ‘‘Zaman’’ ve ‘‘Yeni Şafak’’ gazetelerine sızdırıldı... Her iki gazeteye neredeyse saat başı bilgi servisi yapıldı... Böylece kamuoyunun kafası karıştırıldı, olay bir bakıma ‘‘derin devlet’’ diye nitelendirilip üstü örtülmek istendi. Ben böyle senaryoları çok okudum... Kamuoyunda ‘‘Hedef Danıştay ve Cumhuriyet gazetesi değil, doğrudan AKP hükümetidir’’ havası yaratılıp değişik bir rüzgâr estiriliyor: ‘‘İşin içinde Susurluk çeteleriyle bağlantı var. Emekli bir paşa işin içinde. İlişki zinciri Sedat Peker’e dek uzanıyor.’’ Olayı ben de araştırıyorum... Bir istihbarat yetkilisine gazetelerde çıkan haberler üzerine sordum: ‘‘Saldırganın kimi emekli askerlerle, çetelerle bağlantısı var mı?’’ Yanıt: ‘‘Hayır yok!’’ Bir soru daha yönelttim aynı yetkiliye: ‘‘Avukat Alparslan Arslan’ın siyasi kimliği belli mi?’’ Yanıt: ‘‘Dini motifleri ağırlık kazanıyor. Vakit gazetesi okuru. İstanbul Göztepe’de cami eylemlerine katılmış.’’ Soru: ‘‘Milliyetçimuhafazakâr diyebilir miyiz?’’ Yanıt: ‘‘Diyebiliriz.’’ ??? Saldırgan Alparslan Arslan’ın mesleği avukatlık. Aynı zamanda çok iyi silah kullandığı bir gerçek. Mustafa Balbay’ın belirttiği gibi terör eğitiminin katkısıyla profesyonel bir ifade vermiş. Avukat Alparslan Arslan, evinin kirasını ödeyemezken 50 bin YTL’ye silah alıyor, ama kimden aldığını da açıklamıyor. Ankara polisi bunu hiç önemsemiyor, avukat Arslan’a silah ve el bombası alırken aracılık edenlerin adlarını öğrenmiyor... Arslan polise şöyle diyor: ‘‘İzin verin de aracıları söylemeyeyim. Silahı ve bombayı aldığım kişiyi ise tanımıyorum.’’ Ortada örgütlü ve güçlü bir terör örgütü olduğu anlaşılıyor... Cumhuriyet gazetesine üç bomba atıldı... Alparslan Arslan ifadesinde şöyle diyor: ‘‘İlk iki bombayı atan Tekin İrşi’yi tanımıyorum. Üçüncüsünü ben attım.’’ Şimdi bir soru: ‘‘Bu örgüt, birbirini tanımayan üçer kişilik hücrelerden mi kurulu?’’ Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin olayın ardından bir açıklama yapmıştı Meclis kürsüsünden: ‘‘Soruşturma aşamasında sürprizlere hazır olun...’’ Peki, sürpriz, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin mi? Yoksa Tekin’in bağlantılı olduğu, Susurluk’ta adı geçen kişiler mi? Yoksa emekli bir paşa mı? Kim? İstihbarat yetkilisi ısrarla ‘‘Olayın arkasında emekli askerler yok’’ diyor. Olayı biraz daha araştırıyorum. Şu ana dek gözaltında emekli Yüzbaşı Tekin dışında başka emekli askerin olmadığını öğreniyorum. Birden aklıma saldırgan Arslan’ın ifadesi geliyor: ‘‘Muzaffer Tekin’i tanırım ama bu eylemlerle ilişkisi yok.’’ ??? Gördüğüm kadarıyla bu olay çözülmeyecek yine. Tıpkı Susurluk gibi, Şemdinli gibi unutulup gidecek. Cumhuriyet gazetesinin bombalanması, Danıştay’ın kana bulanmasında ‘‘tetiği çek’’ komutunu veren ya da verdirenler kimse ortaya çıkarılmalı... Ayrıca ‘‘Mardinli Ö.’’ ortalıkta yok!.. Kimdir, neyin nesidir, bilinmiyor... Alparslan Arslan da zaten ‘‘Silahı ve bombaları aldığım kişiyi tanımıyorum’’ dememiş miydi? Saldırıda adı geçen kişiler değişik ifadeler verip birbirleriyle çelişkiye düşüyor. AKP ise gerilimi körükleyip kendisini kurtarmaya çalışıyor. Ortada laik rejime bir saldırı var; kim yaparsa yapsın, arkasında kim durursa dursun her şey aydınlanmalıdır. ? Türkiye’deki siyasal sorunun kaynağının işbaşındaki iktidarın anayasal sistemin temel dengelerinde değişiklik yapma çabasından kaynaklandığını ifade eden Baykal, siyasi krize siyasetle çare bulunacağını belirterek, “AKP’nin alternatifini hep birlikte çıkarmak zorundayız” dedi. ‘‘muhtıra’’ verdiğini söyledi. Baykal, AKP’nin Türkiye’yi sürüklediği gidişin iyi olmadığını belirterek Fas örneğini verdi. Fas’ta yasal zorunluluk, zorlama olmamasına karşın kadınların çağdaş kılık kıyafetlerini ‘‘toplum baskısı’’ nedeniyle giyemediğine dikkat çeken Baykal, Türkiye’nin de böyle yanlış bir sürüklenmenin içinde olduğunu belirtti. Baykal, Danıştay’a yönelik saldırının ardından ilk kez Türkiye’de laikliği ‘‘hükümete rağmen’’ savunma durumunun ortaya çıktığına dikkat çekti. Danıştay’a yönelik saldırının göz göre göre meydana geldiğini vurgulayan Baykal, şu görüşleri dile getirdi: ‘‘Cumhuriyet gazetesine bomba atılıyor, kamera kaydetmiş, sonra bu kişi Danıştay’daki saldırıyı gerçekleştiriyor... Bu kadar bilgi var. Ama Başbakan, Cumhuriyet gazetesine yapılan saldırı karşısında ‘Ne olmuş, bizim de teşkilatlarımıza saldırıyorlar’ derse, emniyet bu işi çözmek için üzerine gider mi? Başbakan mühim değil diye demeç veriyor, ama sonra Danıştay’a saldırı gerçekleşiyor...’’ Saldırıda yaşamını yitiren Danıştay 2. Daire Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’in cenazesinde toplumun ‘‘Nereye gidiyoruz’’ deyip cumhuriyete sahip çıkmasından Başbakan Erdoğan’ın ‘‘Kocatepe Türkiye değildir’’ diyerek rahatsızlığını ifade ettiğini belirten Baykal, ‘‘Aslında bundan Başbakan’ın sevinç duyması lazım. Ama bir doku uyumsuzluğu var, onu düzeltmek lazım. Neredeyse laikliğe sahip çıkanlar, toplumun suçluları haline getirilmek istendi’’ dedi. Erdoğan’ın Danıştay’a saldırıyı ‘‘hükümete komplo’’ olarak nitelendirip kendisini de bu komplonun içinde yer almakla suçladığına dikkat çeken Baykal, ‘‘Bu hezeyan, bir saçmalama. Sağduyunun kaybolduğu anlaşılıyor. Yavuz hırsız ev sahibini bastırır derler. Şimdi biz suçlu, o mağdur hale geliyor’’ diye konuştu. Ortada bir komplo olduğunu ancak bunun hükümete değil, ‘‘laikliğe karşı’’ bir komplo olduğunu vurgulayan Baykal, ‘‘Laiklik ile demokrasi birbiri nin antitezi değildir. Ama Türkiye öyle bir ortama doğru sürükleniyor ki, sanki demokrasi ile laiklik iki ayrı kavram. Yüz binlerce insan buna sahip çıkınca ona tepki gösteriyor’’ görüşünü kaydetti. ‘‘AKP’nin alternatifi yok’’ değerlendirmelerinin artık geçerliliğini yitirdiğini söyleyen Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘‘Alternatif milletin, siyasetin içindedir. Görmeyen gözler de bunu yakında görmek zorunda kalacaklardır. Bu alternatifi bir siyasi parti sloganı etrafında dondurmak istemiyorum. O alternatifi çıkarmakla hepimiz yükümlüyüz. Türkiye’nin bunca kuşatılmışlığı karşısında siyasi parti kimliğini aşan, ulusal kimliği olan bir alternatif olacaktır. Burada herkese görev düşüyor. Son seçimde sandık başına gitmemiş 9 milyona, taşıdıkları sorumlulukları hatırlatmak istiyorum. Türkiye’de kimsenin ülkenin kaderine sırtını dönme hakkı kalmamıştır.” KEMAL ANADOL ’DAN ÇAĞRI ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART 5 PKK’li teslim oldu ? ŞIRNAK (AA) Şırnak’ta terör örgütü PKK üyesi 5 terörist, güvenlik güçlerine teslim oldu. Şırnak Valiliği’nden yapılan açıklamada, terör örgütü PKK’ye mensup 5 teröristin örgütten kaçarak Silopi ilçesinde güvenlik güçlerine kendiliğinden, silahsız ve teçhizatsız olarak teslim oldukları kaydedildi. Açıklamada, teslim olan terör örgütü üyelerinin, terör örgütü içerisindeki baskı ve insanlık dışı uygulamalardan rahatsız olmaları nedeniyle kaçarak güvenlik güçlerine teslim oldukları bildirildi. ‘Arınç, bana dava açsın’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, Danıştay’a yönelik saldırının ardından gerçekleştirilen protestolarla ilgili ‘‘O kurşunu atan ile camiye gelen kalabalığın zihniyeti aynıdır’’ diyen Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe’yi istifaya çağırdı. Anadol, ‘‘İkisini aynı kefeye koyan bir zihniyet halen Bakanlar Kurulu üyesiyse demek ki laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti tehlikededir’’ dedi. Anadol, Kıyı Ege Belediyeler Birliği Başkanı Faik Tütüncüoğlu ve beraberindeki Yönetim Kurulu üyelerini, TBMM’de kabul etti. Anadol, Danıştay’daki saldırının ardından Meclis’te yaptığı gündemdışı konuşmada, Arınç’ın ‘‘Saldırı türbanla ilgili olamaz, türbanla ilgili olsaydı Ayfer Hanım kurşunlanmazdı’’ sözüne işaret ederek ‘‘Sayın Meclis Başkanı, sanığa ifadesini değiştirmesi için mesaj gönderiyor’’ dediğini anımsattı. Bunun üzerine Arınç’ın, ‘‘yargı hakkını saklı tuttuğunu’’ söylediğini ifade eden Anadol, sanığın, türban kararı nedeniyle saldırıda bulunduğunu söylediğine işaret etti. Anadol, ‘‘Hâkimin, sanığın beyanı var. Görevlerini unutup avukatlığa soyunan Bülent Arınç’ı bir an evvel, bana dava açmaya davet ediyorum. Yargı hakkını saklı tutuyordu, hiç durmasın, sözlerimde bir yanlışlık varsa hemen dava açsın’’ diye konuştu. Çevre ve Orman Bakanı Pepe’nin ise ‘‘O kurşunu atan ile camiye gelen kalabalığın zihniyeti aynıdır’’ dediğine işaret eden Anadol, Cumhuriyet hükümetinin hiçbir bakanının bu sözü söylemeye hakkı olmadığını ifade etti. Pepe’yi istifaya çağıran Anadol, ‘‘İkisini aynı kefeye koyan bir zihniyet halen Bakanlar Kurulu üyesiyse demek ki laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti tehlikededir’’ dedi. İktidarın, ‘‘yetkilerini, yerel yönetimlere devredeceği’’ sözünü bir ‘‘edebiyat’’ haline getirdiğini, demagoji yaptığını belirten Anadol, ‘‘Yetkilerini yerel yönetimlere devretmeyi bırakın, çıkardığı yasaların gereğini yerine getirmiyor. Bir eleman, araç alırken, kadro verirken, belediyeleri, kendisine bir dilenci gibi, kapısında beklemesini, yalvarmasını bir politika haline getiriyor’’ diye konuştu. Başbakanlık’tan yalanlama ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakanlık Basın Merkezi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök hakkında kurmaylarına ‘‘Deniz Baykal’dan, CHP’lilerden böyle şeyler beklenebilir. Ama Paşa’dan böyle bir çıkış beklemiyordum’’ dediğine ilişkin haberleri yalanladı. Başbakanlık Basın Merkezi’nden yapılan yazılı açıklamada, ‘‘Milliyet ve Posta gazetelerinde Abdullah Karakuş imzasıyla yayımlanan ve Sayın Başbakan’ın kurmaylarıyla yaptığı iddia edilen bir değerlendirmeye atfen haberler yayımlanmıştır. İddia konusu değerlendirme toplantısı da, ona atfen yer verilen ifadeler de gerçekdışıdır’’ denildi. [email protected] ‘AKP kadrolaşma rekoru kırdı’ EğitimSen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, iktidarın ırkçıgerici kadrolaşmasını protesto etmek amacıyla 26 Mayıs’ta Ankara’ya yürüyüş başlatacaklarını açıkladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) EğitimSen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, ‘‘Kadrolaşmanın eğitim sistemini çürütmesine dur demek için’’ 3 koldan 262728 Mayıs tarihlerinde Ankara’ya yürüyeceklerini bildirdi. Dinçer, sendika merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Cumhuriyet tarihinin en yaygın ve hızlı kadrolaşmasının AKP hükümeti döneminde yapıldığını belirterek ‘‘Eğitim alanında adeta bir kadrolaşma rekoru kırılmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı’nda yaşanan ırkçıgerici kadrolaşma o kadar ciddi boyuta ulaşmıştır ki artık, eğitimin ve toplumun geleceğini tehdit edecek aşamaya gelmiştir’’ diye konuştu. EğitimSen’in belirlemelerine göre, son 3.5 yıl içerisinde görevden alınan ve göreve atanan yönetici sayısının 10 binlerle ifade edildiğini kaydeden Dinçer, 59 ilden gelen bilgilere göre de, AKP döneminde yönetici olarak atananların sayısının 9 bin 418 olduğunu, tüm illerdeki sayılarla bu rakamın 20 binleri bulacağını söyledi. diğini belirten Dinçer, şöyle konuştu: ‘‘EğitimSen olarak, üzerimizdeki siyasi baskılara sessiz kalmayacağımızı göstermek, baskı ve soruşturmalara maruz kalan üye ve yöneticilerimize sahip çıkmak, ırkçı ve gerici kadrolaşmanın eğitim sistemini çürütmesine dur demek için üç koldan 262728 Mayıs tarihlerinde yöneticilerimizle Ankara’ya yürüyoruz.’’ 3 koldan yürüyüş Bu rakamın eğitim yöneticilerinin yüzde 30’u anlamına gel hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 Açıklama İstanbul Emniyet Müdürlüğü Basın Protokol ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü, 20 Mayıs tarihli gazetemizde yayımlanan ‘‘Taksim’de polisten ilginç uyarı’’ başlıklı haberle ilgili açıklama yaptı. Açıklamada, ‘‘Taksim’deki Cumhuriyet Anıtı’na çelenk koyma törenleri sırasında tören alanına girmek isteyen, elinde Atatürk posteri ve Nutuk bulunan bir kişiye görevli polislerce engel teşkil etmemesi için töreni vatandaşların izlediği yerden izleyebileceği şeklinde ikaz edilmiştir. Türk polisinin Atatürk posteri ve Nutuk’a karşı bir tavır için deymiş gibi gösteren haberin düzeltilmesini umarız’’ denildi. SERTEL VAKFI PANELİ Uyutulması için verilen ilaçların kesilmesinin ardından sağlık durumunda değişiklik olmadı Ecevit’in durumu kötüleşti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Geçirdiği beyin kanaması sonucu 18 Mayıs’ta Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde (GATA) ameliyat edilen eski Başbakan Bülent Ecevit’in sağlık durumu ciddiyetini koruyor. Uyutulması için verilen ilaçların önceki gün sabah kesilmesine karşın Ecevit’in durumunda beklenen değişiklikler olmadı. Ecevit’in tedavisi yaşam destek ünitesine bağlı olarak sürdürülüyor. GATA’dan dün öğle saatleBülent Ecevit’i merak eden DSP’liler, rinde yapılan açıklamada, EceGATA önünde beklemeye devam ediyor. vit’in tedavi süreci anımsatılarak şunlar kaydedildi: ‘‘Sayın Bülent Ecevit’in bugün (dün) saat 10.00’da anestezi etkisinden 28 saat uzaklaştırılmış haldeyken yapılan değerlendirme sonucunda genel durumunda beklenen değişikliklerin oluşmadığı, durumunun ciddiyetini koruduğu ve koma durumunda olduğu saptanmıştır. Halen yaşam destek ünitesine bağlı olarak solunum ve dolaşım fonksiyonları stabil olup tedavi ve bakımına Anesteziyoloji Yoğun Bakım Ünitesi’nde devam edilmesinin uygun olacağı değerlendirilmiştir.’’ Akşam saatlerinde açıklama yapan DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, Ecevit’in sağlık durumu konusunda ‘‘Ne yazık ki kritik süreç sürüyor’’ dedi. Rahşan Ecevit’in de iyi olduğunu belirten Sezer, ‘‘Rahşan Hanım metin bir şekilde gelişmeleri izliyor, gözlüyor. O da bizimle birlikte endişeli bekleyişi sürdürüyor’’ diye konuştu. Latin Amerika’da devrim tartışılacak İstanbul Haber Servisi Sertel Gazetecilik Vakfı, başta Venezüella olmak üzere pek çok Güney Amerika ülkesinde sol partilerin iktidara gelmesiyle yükselişe geçen sosyalizm konusunu masaya yatırıyor. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin Nişantaşı’ndaki yerleşkesinde bugün yapılacak olan panelde Latin Amerika’da devrim, üçüncü dünyanın kalkınma girişimi, sosyalizmin yeniden doğuşu konuları ele alınacak. Saat 13.00’te başlayacak olan panelde, gazetemiz yazarı Prof. Dr. Erol Manisalı, Sertel Gazetecilik Vakfı Başkanı Doç. Dr. Yıldız Sertel, Doç. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, Doç. Dr. Cüneyt Akalın konuşmacı olarak yer alacak. §Sertel Gazetecilik Vakfı tarafından yapılan açıklamada, bu panelde antiemperyalist direniş, alternatif kalkınma örneği, Bolivarcılık gibi konularının tartışılacağı kaydedildi. Bekleyiş sürüyor Ecevit’in durumunu merak eden partililer dün de gün boyunca GATA önünde bekleyişlerini sürdürdü. DSP Genel Merkezi’nin koordinasyonunda, Ecevit’in GATA’da kaldığı her gün belirlenen illerden DSP örgütünün yöneticileri ve temsilcileri Ankara’ya gelirken, hastanenin dünkü ziyaretçileri Gaziantep ve Sinop parti örgütlerinden gelen temsilciler oldu. Partililer, GATA önünde ‘‘Laikliğin cumhuriyetin ve demokrasinin yılmaz savunucusu Ecevit’’, ‘‘Kıbrıs fatihine acil şifalar diliyoruz’’, ‘‘Türkiye seninle gurur duyuyor Karaoğlan’’ ve ‘‘Her zaman kalbimizdesin’’ yazılı dövizler ile Ecevit ailesini yalnız bırakmadı. CUMHURİYET 05 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle