19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 MAYIS 2006 ÇARŞAMBA 2 CYPRUS MAIL, Güney Kıbrıs’ta İngilizce olarak yayımlanan, hayli saygın bir Rum gazetesi. Tıpkı İngiltere’de olduğu gibi, pazar günleri değişik adla ayrı bir gazete olarak yayımlanır. Geçen gün, orada yayımlanan Lukas Y. Haralambus imzalı bir yazının çevirisinden şu satırları Cumhuriyet’te okuduğunuz zaman içiniz burkulmuştur herhalde: ‘‘Bugün bir tarafta Kıbrıslı Türkler Türkiye’nin baskıcı nüfuzundan kurtulmak amacıyla bölünmeyi sona erdirmek için mücadele ederken diğer tarafta Kıbrıslı Rumlar bu bölünmeyle uyum sağladılar, bunu benimsediler ve kalıcı çözüm olarak da bunu istiyorlar!.. Gerçekçi olalım.’’ Nitekim, bu yazının yayımlandığı gün yapı OLAYLAR VE GÖRÜŞLER lan parlamento seçimlerinde Kıbrıs’ın gerçeği bir kez daha belli oldu: Başta Cumhurbaşkanı Papadopulos’un partisi olmak üzere Annan Planı’na karşı olanların oyları arttı; öbürleri geriledi. Güneydeki büyük çoğunluk kalıcı bölünme istiyor; Kuzey’i yönetenlerse Türkiye’den kurtulup Rumların kucağında Avrupa’ya girme uğruna bütün ödünleri verebilmek için çırpınıp durmaktalar. Böyle bir şey olabilir mi? Ama, oluyor. AÇI önetimdeki Cumhuriyetçi Türk Y Partisi, eskiden ada MÜMTAZ SOYSAL Kıbrıs’ta Daha Ne Bekleniyor? daki ‘‘bozuk burjuva düzeni’’ne karşı AKEL denen Rum Komünist Partisi’yle işbirliğinden yana olduğunu söylerdi. Acaba şimdiki ‘‘birleşme’’ aşkı böylesine bir ideolojik hevesin mi sonucudur? Dünyanın desteğiyle refaha ermiş bir Güneyde artık komünizm falan kalmadığına ve AKEL kuzeydeki ikizinden bin kat daha ‘‘milliyetçi’’ davrandığına göre, böyle bir varsayıma inanmak çok zor. O Rum gazetecinin deyimiyle Türkiye’nin ‘‘baskıcı nüfuzu’’ mudur acaba Talat ve tayfasını bu tutumlara iten? Anadolu’nun Kıbrıs Türklüğü uğruna yıllardır katlandığı özveriler bir yana, Ankara’daki iktidarın CTP’lilerle kol kola izlemeye çalıştığı politikalar da açıkça gösterdi ki ortada ‘‘baskıcı nüfuz’’ falan da yoktur. lan, KKTC’deki iktidar sahiplerinin, Türkiye’ye ihanetten de öteye, halkı Annan Planı’na ‘‘evet’’ demeye yönlendirerek kendi devletlerine ihanet edişleri ve bunu hâlâ sürdürüşleridir. Başka hukuk sistemlerinde buna ne gibi bir ceza biçildiği bilindiğine ve Rumların niyetleri de ayan beyan belli olduğuna göre, artık bu komediye bir nokta koyma zamanı gelmemiş midir? PENCERE Hal ve Gidiş?.. Suç yine bizde!.. Cumhuriyet gazetesi neden üç kez bombalandı?.. Sorulur mu!.. RTE ve AKP’yi kundaklamak için... Cumhuriyet devletinin yüksek mahkemesi Danıştay neden basıldı?.. Bir yüksek yargıç neden öldürüldü, dört yüksek yargıç neden yaralandı?.. Sorulur mu!.. Dincilere göre RTE ve AKP’ye yönelik saldırı bu!.. ? Amaç ne?.. İktidar yanlılarına göre işin içinde eski askerler var; askeri bir darbe için gerekli zemini hazırlıyorlar... Ordu bu işin içinde!.. Kimilerine göre zaten bu ülkede ne kötülük varsa, altında asker var... Her şeyin başı ve kökeni asker!.. Ya İslamcılık, dincilik, irtica, yobazlık, softalık?.. Ya takıyyeci iktidarın laik cumhuriyete saldırıları?.. Ya PKK terörü?.. Boş ver... ? Medyamız harika!.. Allem kallem etti, bombaları, silahları, saldırıları, terörü ‘Derin Devlet’e fatura etti... Ya ülkeyi saran dincilik?.. Ya takıyyeci iktidar?.. Yok öyle şey!.. ? Dincilik, şeriatçılık, İslamcılık yandaşları bir yandan iktidarda yolsuzluklarla haşır neşir olurken öte yandan da IMF faturayı topluma dayadı... Amerikan Doları yükseldi... IMF ne olduysa AKP hükümetinden ‘yeni önlemler’ almasını istedi... Ne demek ‘yeni önlemler’?.. Zaten hışırı çıkmış yoksul halk çoğunluğunun sırtına yeni yükler vurulacak demek... Takıyyeci AKP’nin dışa bağımlı ekonomik yönetiminde dincilerle yolsuzluklar özdeşleşirken halkın da canına okunuyor... Ama kime ne?.. ? Hal ve gidiş böyleyken, medya ile al gülüm ver gülüm, asker düşmanlığı ve laik cumhuriyet kundakçılığıyla Çankaya’ya çıkmaya hazırlanan AKP’nin RTE’sine ne demeli?.. Siyasette temel stratejiyi ‘Hükümet Devlet’ çatışmasına oturtan ilk Başbakan bugün iktidardadır... Hal ve gidişinden açıkça anlaşılıyor ki şöyle düşünüyor: Hükümetin başına geçtim.. Devletin başına geçeceğim!.. Çoğu kişinin aklı fikri askeri darbe kuşkusunu yayarak asıl darbeyi gözlerden saklamak... 4’te 1 oyla Meclis’in 3’te 2’sini ele geçirip Başbakanlığa ve de hükümete oturan takıyyeci iktidar, Çankaya’da Cumhurbaşkanlığı makamına da AKP damgasını vurduğu gün sivil dinci darbe gerçekleşmiş olacak... Hal ve gidiş bu... Patlayan bombaların, sıkılan kurşunların, atılan nutukların özeti de bu... Cumhuriyet Kimlere Emanet? Yasemin COŞKUN (*) Ç ocukken 19 Mayıs denilince aklıma sadece okulumun tatil olmasıyla kaytardığım bir günün tatlı sevinci ve rengârenk kıyafetleriyle TRT kanalında gösteri yapan genç kızlar, erkekler gelirdi. Artık 19 Mayıs zihnimde bunlarla canlanmıyor. Sadece bandocuların neşeli sesleri, yeşil sahalardaki gösteriler, bir günlük tatil heyecanı değil 19 Mayıs. Çökmüş bir padişahlık karşısında vatanı uğruna mücadele eden, bitkin ve fakir bir halk, tüm zorluklara göğüs geren tek adam Mustafa Kemal ve tarihimizdeki en önemli savaşımız Kurtuluş Savaşıbir ulusun, küllerinden var olması... Bandırma vapuru Samsun’a doğru ilerlerken ülke toprakları karış karış işgal altındaydı; ama padişah ve hükümet tahtını koruma mücadelesinde, kılını kıpırdatmıyordu. Ve 19 Mayıs 1919 günü Samsun’a çıkan Mustafa Kemal, hem ulusal Kurtuluş Savaşı’nın başlamasına hem de Türkiye’nin çağdaş uygarlığa açılan kapılara ulaşmasına vesile olmuştur. Gün geçtikçe etrafımdaki her şeyin toz pembe olmadığının farkına vardım. Zihnimdeki sorular daha netleşiyor, cevapları her ne kadar acı da olsa. Her yıl kutladığımız 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda, kaçımız bu günleri bizlere yaşatmak için vatan toprağını kanlarıyla sulayan insanlara gereken sorumluluklarımızı yerine getirip borcumuzu ödüyoruz? Mustafa Kemal, bir ulusun var olması için gelecek nesillerin ne kadar önemli olduğunu düşünüyordu. Bir ulusun daha da kalkınmasını sağlayacak olan kişiler gençlerdi. O, her çalışmasını gençleri düşünerek yaptı, vatanın her karış toprağını bize emanet etti. Bugünlerimizi yaşamamıza neden olan Kurtuluş Savaşı’nın fiilen başlama tarihi olan 19 Mayıs’ın gençlerinin bayramı olarak anılmasını istedi. Şimdiki bazı gençlerin, bağnaz düşüncelerle beyinlerinin yıkandığı bir dönemde, acaba bu kadar mücadele boşuna mı yapıldı diye soruyoruz? Pekiyi, şu anki kargaşada bizlere, laik yolda yürüyen Atatürkçü gençlere ne gibi görevler düşüyor? Her şeyden önce bugünlerimizin kıymetini bilmeliyiz. Bugünleri yaşarken bize bu vatanı bırakan şehitlere borcumuzu Atatürk’ün yolunda giderek ödemeliyiz. Koşullar ne olursa olsun, Mustafa Kemal’in fikirlerini sonuna kadar savunmalıyız. Ne olursa olsun kendimizi eğitmeliyiz. Unutmayalım ki bir ulusun yükselmesi için temel yol çağdaş eğitimdir. Eğer yüreğiniz Mustafa Kemal ile atıyorsa, aklınızda Mustafa Kemal’in fikirlerini yaşatabiliyorsanız, yolunuz Mustafa Kemal’in yoluysa işte bu bayram bizlerin bayramıdır. N O V I TA S Tu r i z m AğvaŞile BursaMudanyaCumalıkızık BoluAbantYedigöller Doğu Anadolu (Uçakla) KastamonuPınarbaşı İğneada Doğu Karadeniz (Uçakla) : 4 Haziran Pazar : 1011 Haziran : 1718 Haziran : 2025 Haziran : 2325 Haziran : 2425 Haziran : 0107 Temmuz İstanbul günübirlik ve diğer turlarımızı acentemizden sorunuz. Tel: 0212 251 28 08 (pbx) www.novitas.com.tr (*) Lise 3. sınıf öğrencisi CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle