23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 MAYIS 2006 CUMA 6 HABERLER Yargının zirvesi ortak açıklama yaparak saldırıların kendilerini yıldırmayacağını vurguladı BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ ‘Dünden daha kararlıyız’ Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu’nun okuduğu açıklamada, “Türk yargısı Cumhuriyetin kazanımlarını korumak için daha da ileriye götürme çabasını yılmadan sürdürecektir” denildi. Ortak açıklama, salonda bulunan hâkim ve savcılarca dakikalarca ayakta alkışlandı. (AA) ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay Başkan ve Başsavcıları, Danıştay 2. Daire üyelerine yapılan saldırıyı kınayan ortak bir açıklama yaptı. Açıklamada, ‘‘Saldırıda kimi siyasiler ve basın organlarının sorumsuzca beyan, kışkırtma ve tutumlarının ağırlıklı etkisi olduğu gerçeğini de kamuoyunun takdirine sunarız’’ denildi. Yüksek yargı organlarının başkan ve üyeleri, Anıtkabir ziyaretinin ardından Danıştay’a gitti. Burada Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, Yargıtay Başkanı Osman Arslan, Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok ve Danıştay Başsavcısı Zafer Kantarcıoğlu’nun İstanbul’dan Konya’ya... Yarın, Konya’da bir fuar başlıyor. Bu, TÜYAP Kitap Fuarlarının yeni bir halkası olacak. TÜYAP, bu geleneği 1981’de İstanbul’da başlatmıştı. Kitaplar çığır açar; İstanbul’da başlayan ışıma, daha sonra İzmir’e ve Bursa’ya ulaştı. Her yıl, oralar, kitap şenliği ile coşar oldu. Yeni bir hamle, bu yıl Konya’yla zenginleşiyor. Ama niçin Konya’yla? Anadolu’nun göbeğinde kurulmuş bu kent, son yıllarda ekonomide, şehircilikte büyük atılım örnekleri sergiliyor. Konya, çok çekmez, bir metropoldür. Ama imgelemimizdeki Konya, tarih ve kültürle yüklüdür. Her şey bir yana, Mevlâna’dır o! 13 ve 14. yüzyıllarda, Anadolu’da tutuşan Aydınlanma’nın merkezlerinden biri Konya idi ve Mevlâna büyülüyordu. Başka merkezlerde bir Yunus Emre, bir Hacı Bektaş Veli, insanı insan yapan değerlere davet ederken, Mevlâna da şöyle diyordu: Gel gel, ne olursan ol, gel, Tövbeni yüz kez bozmuşsan da gel. Umutsuzların dergâhı olmadı dergâhımız; Yine gel, ne olursan ol, yine gel... İşte, yarın Konya’ya gidiyorsak, bu yüce çağrıyı çıkaran Mevlâna’ya kavuşmak içindir önce. Konya sevdiğimiz, çok sevdiğimiz bir kentimizdir; ama Konya, bir kentten fazla bir şeydir, bir Mevlâna’dır gözümüzde. Yarından başlayarak Konya’ya doluşacak herkes, hepimiz bir anlamda Mevleviyiz; bir hafta boyunca, ham ervahın da rağmına, gözlerimiz Mevlâna’ya, o yüce kişinin ışığına dönük, çevresinde dervişler gibi döneceğiz, döneceğiz, döneceğiz... ? Son günlerde bir acımız oldu: İşçi sınıfının ve sosyalizm mücadelesinin inançlı militanı, TİP Kocaeli Senatörü ve nice yararlıkların insanı Fatma Hikmet İşmen’i kaybettik. Anısını mücadelemizde yaşatacağız... Bir başka inançlı kişinin, sevgili Mustafa Ekmekçi’nin aramızdan ayrılışının 9. yılı olacak birkaç gün sonra. Yaşasa neler derdi yaşadıklarımıza bakıp? Hele Cumhuriyet gazetesini art arda bombalayıp kayıplara karışanları düşününce? Nail Güreli, Cumhuriyet’e ‘‘Çılgın Türklerin gazetesi’’ diyor. Bu güzel ve yerinde nitelemeyi duyduğunda nasıl sevinirdi Ekmekçi? Nurlar içinde yatsın! Ama çok sevindiğimiz bir şey de oldu son günlerde: Vecihi Timuroğlu, toplumumuzun soylu aydınlarındandır; bir filozof, bir Aydınlanmacıdır, ‘‘Aklın dostu’’dur. Bu seçkin aydın ve bilgenin Aydınlanma yolunda 80 yıla varması, 6 Mayıs’ta Ankara’da kutlandı. Nice yıllara diyoruz... ? 16 Mayıs günlü gazetelerden, çok anlamlı bir yıldönümünü de öğrendik: Atatürk’ün doğumunun 125. yılındayız. Olay, uluslararası bir sempozyumda da değerlendirildi: Başbakan’ın, Anayasa Mahkemesi Başkanı, Genelkurmay Başkanı, Yargıtay Başkanı, Danıştay Başkanı ve kimi bakanlar ile kuvvet komutanlarının katıldığı sempozyumda, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in saptamaları pek önemlidir. Özellikle şu vurgulama: ‘‘Atatürk, ‘Avrupa’nın hasta adamı’ndan, tam bağımsız, ulus egemenliğine dayanan, laik, demokratik, çağdaş bir devlet kuran, devletin ve toplumun yapısını çağdaşlaştıran, cemaatten toplum, ümmetten ulus, kuldan yurttaş yaratan, Türk insanını uygarlığın kavram ve değerleriyle buluşturarak hak ve özgürlüklerine kavuşturan önderdir.’’ Atatürk, gerçekten bu kişidir. Ne var ki, eseri ihanete uğramıştır ve Cumhuriyet, içerden ve dışardan kuşatılmıştır. Ne yapmalı? Hepimiz demokrasiye inanıyoruz; ama demokrasi, sadece oy sandıkları ile mi ölçülür? Cumhuriyet kuşatılmış ise, nasıl kaldırılır bu kuşatılma? Bu sorular yanıt bekliyor. Rastlantının güzelliği: Bugün, 19 Mayıs! Hatırlattığı ne? Bir kurtuluş ve kuruluş! 19 Mayıs 1919’da, ‘‘Çılgın Türkler’’, önce yurdu işgalden kurtarıp bağımsızlığı sağladılar; ardından Cumhuriyet’i devrimlerle kurdular. Bugün, hele siyasete kan sıçradığı bir ortamda, sadece törenler günü değil; yeniden bir kurtuluş ve kuruluşu da düşünmek günü değil mi? ? Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay başkanlarının ortak açıklamasında, “katliam girişimi”nin demokratik, laik Cumhuriyete yönelmiş bir saldırı olarak kabul edildiği belirtilerek “Bu girişimi şiddetle ve lanetle kınıyoruz” denildi. katıldığı toplantıda ‘‘Yüksek Yargı Organlarının Saldırıya İlişkin Ortak Basın Açıklaması’’ başlığını taşıyan ve ‘‘Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay Başkan ve Başsavcıları’’ imzasını taşıyan 1.5 sayfalık metin kamuoyuna duyuruldu. Çörtoğlu tarafından okunan açıklamada şu görüşler vurgulandı: Katliam girişimi: ‘Katliam girişimi’ni devletimizin varlık nedeni olan demokratik, laik cumhuriyete yönelmiş bir saldırı olarak kabul ediyor ve bu girişimi şiddetle ve lanetle kınıyoruz. Bizleri sindiremeyecek: Yargıya karşı yapılan bu ve benzeri saldırı ve eylemler bizleri sindirmeyecek. Görev ve sorumluluğumuzu yerine getirmekten asla alıkoymayacak, Atatürk’ün aydınlık yolundan ayıramayacaktır. Tarihe kara sayfa: Cumhuriyet tarihimizde kara bir sayfa olarak anılacak olan bu saldırı dolayısıyla yargı dışında da laik, demokratik devlet düzenini koruma görevleriyle yükümlü olanlara bu görevlerini tekrar hatırlatıp, bu yolda verilen yargı kararlarına karşı kimi siyasiler ve basın organlarının sorumsuzca beyan, kışkırtma ve tu tumlarının ağırlıklı etkisi olduğu gerçeğini de kamuoyunun takdirine sunarız. Çağdaşlığı hedef aldı: Bu saldırı, sadece Danıştay’ı değil, tüm yargıyı ve adaleti, bu kapsamda devleti, tüm kurumları, insanımızı ve çağdaşlığı hedef almıştır. Türk yargısı Cumhuriyetin kazanımlarını korumak için daha da ileriye götürme çabasını yılmadan sürdürecektir. Anayasadan ve adına karar verdiğimiz soylu milletimizden aldığımız güçle, bugün dünden daha kararlı olarak görevimizin başındayız ve olmaya da devam edeceğiz. Sağlam duruşumuzun örnek alınacağını umuyoruz. Ortak açıklama, salonda bulunan hâkim ve savcılar tarafından dakikalarca ayakta alkışlandı. REKTÖRLER KOMİTESİ Fütursuz söylemler Meclis’te ? Rektörler Komitesi, saldırının, yargının Türkiye Cumhuriyeti’nin laik niteliğini korumaya yönelik kararlarına karşı iktidar odaklarından gelen kayıtsızlık ve yargı üzerinde baskı oluşturma amaçlı açıklamaların arkasından yapılmış olmasının çok anlamlı olduğunu vurguladı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Rektörler Komitesi, Danıştay üyelerine yapılan saldırıları sert bir dille eleştirdi. Komiteden yapılan açıklamada ‘‘Danıştay’a karşı yapılan canice saldırının, aslında Türkiye Cumhuriyeti’ne açıkça bir meydan okuma olduğu’’ belirtildi. Açıklamada, ‘‘Cumhuriyetimizin laik niteliğini çarpıtarak yok etmeye yönelik tutum ve açıklamalar artık neredeyse olağan hale getirildiği gibi bu fütursuzca eylem ve söylemler TBMM’nin çatısı altına kadar taşınabilmiştir’’ denildi. Hacettepe Üniversitesi merkez kampusunda YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç başkanlığındaki toplantıdan çıkan açıklamalar şöyle: İktidar baskılarından sonra: Katliam niteliğindeki bu saldırının uzun zamandır yargı kararlarına ve özellikle de mahkemelerimizin Türkiye Cumhuriyeti’nin laik niteliğini korumaya yönelik kararlarına karşı iktidar odaklarından gelen kayıtsızlık ve yargı üzerinde baskı oluşturma amaçlı açıklamaların arkasından yapılmış olması çok anlamlıdır. Kayıtsız kalmaları ibret verici: Bazı basın kuruluşlarının da bu doğrultuda hedef göstererek yayın yapmaları ve sorumluların buna kayıtsız kalmaları ibret ve kaygı vericidir. Öte yandan aynı çevrelerden yapay kavram karmaşaları yaratılarak Cumhuriyetimizin laik niteliğini çarpıtarak yok etmeye yönelik tutum ve açıklamalar artık neredeyse olağan hale getirildiği gibi bu fütursuzca eylem ve söylemler, TBMM’nin çatısı altına kadar taşınabilmiştir. Cumhuriyete meydan okuma: Anayasamıza göre, Türkiye Cumhuriyeti’nin tekil yapısıyla birlikte laik, demokratik, hukuk devleti niteliklerinin değiştirilemez ve hatta değiştirilmesi teklif dahi edilemez temel değerlerimizdir. Laik Cumhuriyetimize karşı tehlikenin vahim boyutlara ulaştığı bu süreçte Türk milleti adına bu değerleri korumakla yetkili kurumlardan Danıştayımıza karşı yapılan canice saldırı, aslında Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı açık bir meydan okumadır. Sorumlulukları hatırlatırız: Bu tehlikeli gidişi durdurma konusunda, başta iktidar olmak üzere herkese düşen sorumlulukları bir kez daha hatırlatırız. Danıştay’a yapılan saldırıyı protesto eylemlerinde gazetemizi taşıyan çok sayıda kişinin olması dikkat çekti. (Fotoğraflar: EMRE DÖKER/AA) Yurdun dört bir yanında düzenlenen eylemlerde Danıştay’a yapılan saldırı kınandı Türkiye tek ses, tek yürek Haber Merkezi Danıştay 2. Dairesi üyelerine yönelik saldırıya tepkiler yurdun dört bir yanından çığ gibi büyüyor. İSTANBUL Kadıköy Meydanı’ndaki Atatürk Anıtı önünde toplanan binlerce kişi, Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin ve devrim şehitleri için saygı duruşunda bulundu, İstiklal Marşı’nı okudu. Ellerinde Atatürk posterleri, Türk bayrakları ve CHP bayrakları taşıyan yurttaşlar ‘‘Hükümet istifa’’, ‘‘Katil AKP’’, ‘‘Mollalar İran’a’’ gibi çeşitli sloganlar attılar, ‘‘Yaşa Sezer’’ diye tempo tuttular. Ankara’daki saldırıyı kınayan grup adına Kadıköy Sivil Toplum Kuruluşları platformu adına konuşan CHP Kadıköy İlçe Başkanı Türer Ercan, Cumhuriyet gazetesine yapılan saldırılardan sonra Danıştay’a yapılan kanlı saldırının sorumlularının bugün timsah gözyaşları döktüğünü belirtti.Yapılan konuşmaların ardından vatandaşlar, Atatürk anıtı önüne ve Danıştay Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’in fotoğrafının önüne mum yakıp çiçek bıraktılar. İZMİR Gazetemize düzenlenen bombalı saldırının ardından Danıştay üyelerine yönelik silahlı saldırıda bulunulması, yurtsever kitleleri meydanlara döktü. Cumhuriyet Alanı’nda yapılan törene Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ, Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak, Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur, Güzelbahçe Belediye Başkanı Ertan Avkıran, CHP İzmir İl Başkanı Selçuk Ayhan, DSP İzmir İl Başkanı Özdemir Sökmen, eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz, İzmir Tabip Odası Başkanı Suat Kaptaner, İzmir Barosu’na kayıtlı avukatlar, Türk Kadınlar Birliği İzmir Şubesi üyeleri, DİSK Ege Bölge Temsilcisi Azad Fazla, İZİNÜDER, EÇEV, ÇYDD, ADD üyeleri, siyasi parti temsilcileri ve çok sayıda yurttaş katıldı. İzmir Barosu adına söz alan Ferda Kardelen, Başbakan ve bakanların söylemlerinin yanı sıra İslamcı basının Danıştay üyelerini hedef gösterdiğini belirtti. Öte yandan DİSK Türkİş, DİSK, KESK, TMMOB ve TTB üyeleri, Danıştay’daki saldırıya tepki için İzmir’de pazartesi günü 2 dakikalık iş bırakma eylemi yapacak. ESKİŞEHİR Demokrasi Platformu üyeleri DİSK Bölge Temsilciliği’nde bir araya gelerek saldırıyı kınadı. DİSK Bölge Temsilcisi Bayram Kavak, saldırının demokrasi ve hukukun üstünlüğü ile bağdaşamayacağını belirtti. BURDUR Sendikalar ve demokratik kitle örgütleri temsilcilerinden oluşan kalabalık kitle ADD Şube Başkanı İsmail Vural’ın açıklamasının ardından ‘‘Türkiye laiktir laik kalacak’’ sloganları atarak dağıldı. AMASYA ADD, ÇYDD, KültürSen Şube başkanları, CUMOK ve CHP ilçe ve il örgütü tarafından yapılan açıklamalarda saldırının sorumlusunun AKP iktidarı olduğu belirtildi. ŞANLIURFA Baro Başkanı Müslüm Akalın, Danıştay’a ‘‘kanlı baskın’’ı nefretle kınadıklarını belirtti. DİYARBAKIR Avukatlar adliye önünde toplanarak saldırıyı protesto ettiler. Baro Başkanı Sezgin Tanrıkulu, saldırının hukukun üstünlüğüne ve demokrasiye yapıldığını söyledi. TEKİRDAĞ Baro Başkanı Hasan Orta da açıklamasında, ‘‘Tüm ulussever ve namuslu yurttaşlarımız, bataklığı kurutmak için elbirliği yapmak zamanıdır’’ çağrısında bulundu. HATAY Baro, ÇYDD Antakya Şubesi, Büro Emekçileri Sendikası, KESK, CHP, AKP ve EğitimSen, İskenderun Hukukçular Derneği ve DYP ilçe teşkilatı saldırıyı kınadılar. ANITKABİR’DEN KISMEN YAYIN TRT’ye tepki telefonları yağdı Haber Merkezi Yargının zirvesinin on binlerce yurttaşın eşliğinde Anıtkabir’e yaptığı ziyareti özel TV’ler dakika dakika verirken uzun süre görmezden gelen devletin televizyonu TRT ise kısmen canlı yayımladı. Tepki telefonlarının yağdığı TRT’nin hatlarının kilitlendiği bildirildi. Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, Yargıtay Başkanı Osman Arslan, Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu ile diğer yargı mensupları, avukatlar, rektörler ve binlerce vatandaş Danıştay’a yapılan saldırıyı Anıtkabir’i ziyaret ederek protesto etti. Tepkilerin alkışlarla dile getirildiği ziyarete medya da büyük ilgi gösterdi. CNN, NTV , SKY Türk, TGRT Haber, KanalTürk, Habertürk gibi kanallar Anıtkabir ziyaretini Türkiye’ye canlı yayınlarla duyurdu. Devletin televizyonu TRT ise kısmen canlı yayınla yetindi. TRT 1’de ‘‘Deniz Gurbetçileri’’ adlı bir film yayımlanırken, haber kanalı olan TRT 2’de ise sağlık programı ‘‘Reçete’’ yayımlandı. TRT 2, Anıtkabir ziyaretini ancak programın bitimi sonrası yayımlanan haber programında canlı olarak getirdi. GAP kanalında ise ‘‘Gide Gide GAP’’ programı yayımlandı. Tepki telefonlarının yağdığı TRT’nin hatlarının kilitlendiği bildirildi. İstanbul’da görev yapan yargıç ve savcılar ile İstanbul Barosu Çağdaş Avukatlar Grubu üyeleri, Danıştay üyelerine yapılan silahlı saldırıyı kınadılar. Sultanahmet’teki İstanbul Adliyesi’nde bir araya gelen hukukçular adına konuşan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, ‘‘Bu alçakça saldırıyı çok büyük bir öfke ve hiddetle kınıyoruz’’ dedi. (HİLAL KÖSE) ÖMER FARUK EMİNAĞAOĞLU Yargıtay Cumhuriyet Savcısı M ahmut Esat Bozkurt’un ‘‘Türk devrimini, ilk safta Türk adliyesi koruyacaktır’’ sözü, çağdaş ve güçlü Türkiye, onurlu ve aydınlık yarınlar için devrimlerin hukuk yoluyla korunması, bunun için de laik hukuk sisteminin güçlü ve sağlam, yargının da bağımsız olması gerçeğine işaret etmektedir. Ancak bugün laik hukukun gereğini yerine getiren yargı organları kınanmakta, şiddete maruz kalmakta, susturulmaya çalışılmaktadır. Laik hukukun varlığı, laikliğin var olmasını, korunmasını gerektirmektedir. Laikliğin ise kişilerin inanç ve düşüncelerine terk edilme Saldırı Cumhuriyete... den, yasalarla da korunması gereği tartışma görmemelidir. Laikliği, din ve devletin birbirine karışmaması olarak tanımlamak, diğer unsurları ortaya konulmadıkça, eksik bir tanımdır. Din elbette devlete karışmayacaktır. Devletin alanına girmeyecek, bu alanda susacaktır. Devlet, dünyevi alana giren, girmeye çalışan dine/dinlere tarafsız ve eşit uzaklıkta durarak; karışmak, dini/dinleri bu alandan uzaklaştırmak, dışlamak, yasalarını üstün tutmak zorundadır. 429 sayılı Devrim Yasası, bu durumu açıkça ortaya koymaktadır. Laiklik, din ve inanç özgürlüğünün de güvencesidir. Ancak din ve inanç özgürlüğü, tüm çağdaş hukuk sistemlerinde ve uluslararası sözleşmelerde, sınırları gösterilen bir özgürlüktür. Bugün din ve inanç özgürlüğünün sınırsızlığı savunulmaktadır ki; din bu sınırsızlıktan hareketle, yasaların geçerli olduğu alana girecektir, girmektedir. Bu durum dinin devlete karışması, yasaların geri planda kalması, laikliğin dışlanması anlamındadır. Bağımsız Türk yargısının, uğradığı son hain ve alçak saldırı, anayasal görevini yerine getirirken yaratılan gerginlik, hedef gösterilme ve cesaret ortamının bir sonucudur. Özgürlük alanı dışında kaldığı ulusal ve uluslararası yargı kararlarıyla tartışmasız olarak çözülen türbanı, bir özgürlük sorunu olarak gösteren, türbana özgürlük mücadelesi anlayışını hâkim kılmayı amaçlayan ve giderek laikliği hedef haline getiren davranışların da yansımasıdır. Danıştay ve üyelerine yönelik alçakça ve hain saldırı, Cumhuriyeti ve Cumhuriyetin temel ve vazgeçilmez değeri olan laikliği hedef almıştır. Anayasal düzen ve bu düzeni oluşturan devrimler, dün ve bugün olduğu gibi yarın da ‘‘hukuk yoluyla korunmaya’’ devam edilecektir. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle