23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 MAYIS 2006 CUMA 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Cumhurbaşkanı Sezer, laikliği tartışmaya açarak rejimi yıkmak isteyenleri uyardı Gençlik ve Spor Bayramı’nın Anlamı Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919’da Samsun’da başlayan yolculuğu 29 Ekim 1923 Cumhuriyetin ilanı ile bitmedi, uluslaşma, laikleşme ve çağdaşlaşmayı sağlayan reformlarıyla sürdü. 19 Mayıs bizde genellikle ulusal Kurtuluş Savaşı’nın başlangıç tarihi olarak kabul edilir. Oysa direnişin tohumları ondan önce de atılmıştır, hatta Mustafa Kemal’in İstanbul’da geleneksel güçlerle bir sonuca ulaşma çabalarından, Minber gazetesi deneyiminden umudunu kesip gözlerini Anadolu’ya çevirmesinden de önce, direniş hareketleri örgütleniyor, yurdun birçok yerinde temeli halk iradesine dayalı olan, işgali reddeden, vatanı kurtarma amacına yönelik kongreler toplanıyordu. Samsun’a çıkış, ardından Amasya Tamimi ve Erzurum, Sıvas kongreleri, Kurtuluş Savaşı’nın tabanı ile liderinin buluşmaları yolunun kilometre taşlarıdırlar. Ne o taban, lidersiz böyle bir sonuca, bu kadar hızla ve mükemmel bir şekilde ulaşabilirdi ne de o lider, o taban olmasaydı, tek başına böylesine zaferlerin önderi olabilirdi. ??? Elinizde tutmakta olduğunuz gazetenin adı bile Mustafa Kemal’in kazandığı başarıların her an tehlikeye düşebileceğinin ne denli bilincinde olduğunun kanıtıdır. Artık bütün okurlarımızın bildiği gibi, Mustafa Kemal Cumhuriyet ilan edildikten sonra Yunus Nadi’den İstanbul’a gidip, Cumhuriyet gazetesini kurmasını ister. Yunus Nadi, ‘‘Yeni Gün’’ yerine yeni bir adı başta yadırgar ve Zaten Cumhuriyeti kurduk ya Paşam, der. Mustafa Kemal’in yanıtı ilginçtir: Cumhuriyeti kurduk, ama onun daha çok savunulmaya ihtiyacı var, bu yüzden bu işlevi yüklenecek gazetenin adı da Cumhuriyet olmalıdır, der. Olgu Türkiye’ye özgü değildir, her yeni eser, her devrim uzun süre korunma gereksinimi duyar ve çeşitli yönlerden gelen saldırılara, karşıdevrimlere göğüs germek zorunda kalır. Tabii ki, bir gazete bu işlevi tek başına yerine getiremez. Bütün kurumları, kuşaklarıyla bütün bir ulus üstlenmelidir eseri, devrimi savunma işini. Cumhuriyet devriminin korunmasını, Mustafa Kemal bir sınıfa veya bir zümreye emanet etmemiştir. Cumhuriyet devrimi sınıfsal değildir, hatta her türlü sınıfsal görüşe karşıdır. ??? Neden acaba Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetin savunmasını, içinden çıktığı ocak olan TSK’ye teslim etmemiştir de bu kutsal ‘‘emaneti’’, ‘‘Gençlik’’e bırakmıştır? Her şeyden önce, sivil ve ilerde demokratik olması öngörülen kurumların, asker korumasına bırakılması biraz çarpık olurdu. Ama bu vurgu yine de ‘‘Neden gençlik’’ sorusunu açıklamaya yetmiyor ve doğrusu bugünün koşullarında da kolayca anlaşılamıyor. 23 Nisan Bayramı’nın çocuklara, Cumhuriyetin korunmasının gençlere bırakılmasının nedenini anlamak için, Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli olan eğitim reformu ve onun getirdiklerini iyi bilip özümsemek gerekir. Cumhuriyetin gençlere emanet edilmiş olması, ancak o eğitim reformuyla bir anlam kazanır. Cumhuriyeti koruyacak olanlar çağdaş, laik, bilimsel, katılımcı, tartışmacı, karma eğitimden geçmiş olan genç kuşaklardı. Mustafa Kemal’in ideal arkadaşı şimdilerde evi kuru fasulyeci olan Mustafa Necati’nin öncülerinden olduğu reformları anlamazsak, bu emanetin anlamını da kavrayamayız. Mustafa Kemal, ‘‘Muallimler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır’’ derken ne imam hatip hocalarını kastediyordu ne de Hüseyin Çelik’in milli eğitiminin neferlerini. 23 Nisan 2006’da TBMM kürsüsüne çıkarılan 21 yaşındaki imam hatip veledine de bırakmamıştı Mustafa Kemal Cumhuriyeti, 2006’nın depolitize sözde gençlerine de. 19 Mayıs da, 23 Nisan da, eğitim reformuyla anlam kazanırlar. Yoksa 2006 Türkiyesi gibi anlamsızlaşırlar. Cumhuriyetin yaşlı gençleri, Gençlik Bayramınız kutlu olsun! ‘Güçleri yetmeyecek’ Sezer, Türkiye’nin 83 yılda elde ettiği kazanımlarının korunması konusunda bir an bile duraksamayacağını söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Türkiye’nin laik, demokratik bir cumhuriyet olduğunu vurgulayarak laikliğin yeniden yorumlanması gerektiğini belirten TBMM Başkanı Bülent Arınç ile hükümet üyelerine sert tepki gösterdi. Sezer, ‘‘Bu saldırıya neden olanlar tutum ve davranışlarını yeniden gözden geçirmelidirler. Laikliği çeşitli biçimlerde yorumlayarak içini boşaltıp demokrasiyi, dolayısıyla rejimi yıkmaya kimsenin gücü yetmeyecektir’’ dedi. Sezer, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle yayımladığı mesajının büyük bölümünü Danıştay’a yapılan saldırıya ayırdı. Sezer, sal ? 19 Mayıs mesajının büyük bölümünü Danıştay’a yapılan saldırıya ayıran Sezer, “Bu saldırıya neden olanlar tutum ve davranışlarını yeniden gözden geçirmelidirler” dedi. dırıyı, ‘‘Bu olay hiçbir zaman hafife alınamayacak, günü kurtarmaya yönelik değerlendirmelerle geçiştirilemeyecek niteliktedir’’ diye değerlendirdi. Sezer, ‘‘Danıştay’a yapılan saldırı aslında laik Cumhuriyete yapılan saldırıdır’’ dedi. Mesajında laikliğin yeniden yorumlanmasını isteyen Arınç ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a da yanıt veren Sezer şu değerlendirmeyi yaptı: ‘‘Bu saldırıya neden olanlar tutum ve davranışlarını yeniden gözden geçirmelidirler. Türkiye Devleti, laik, demokratik bir Cumhuriyettir. Laikliği çeşitli biçimlerde yorumlayarak, içini boşaltıp demokrasiyi, dolayısıyla devlet rejimini yıkmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti, yöneltilen tehditler ve saldırılar karşısında kendisini koruyacak kurum ve kuruluşlarıyla dimdik ayaktadır ve sonsuza kadar da öyle kalacaktır. Bundan kimse kuşku duymamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti, laik ve demokratik ilkelere bağlı kalarak, sağduyulu yaklaşımlarla, ülkeyi karanlığa sürük lemek isteyenlere hak ettikleri yanıtı verecektir.’’ Sezer, aydınlık Türkiye’yi kimsenin yolundan döndüremeyeceğini belirtirken şöyle devam etti: ‘‘Cumhuriyetin temel değerlerine ve anayasal ilkelere inanmayanların, aydınlanmayı ve çağdaşlaşmayı içine sindiremeyenlerin, ülkenin geleceğine ilişkin art niyet besleyenlerin, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ne ve kurumlarına yönelik saldırıları, ulusumuzu ve devletimizi yıldıramayacaktır.’’ Mesajında gençlere de seslenen Sezer, ‘‘Yaşamınıza dogmalarla ve boş inançlarla değil, çağdaş değerlerle yön vermelisiniz’’ dedi. SİYASİLERİN MESAJLARINDA BİRLİK ÇAĞRISI İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN ‘19 Mayıs’ın ışığı yolumuzu aydınlatıyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Bülent Arınç, ‘‘Tüm kurumlarıyla dimdik ayakta olan devletimiz, gelen saldırılara karşı Cumhuriyetin temel değerlerini korumaya sonuna kadar kararlıdır’’ dedi. Arınç, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı için yayımladığı mesajda, tüm umutların tükenmeye başladığı bir dönemde Atatürk’ün, ‘Türk milleti için bağımlı yaşamaktansa ölmek daha iyidir’ diyerek Samsun’a çıkmasının, bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin de başlangıcı olduğuna dikkati çekti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da mesajında, Atatürk’ün öncülüğünde tekrar birlik ve beraberliğine kavuşan Türk milletinin, bütün zorlukların üstesinden gelerek bağımsızlık mücadelesini kazandığını bildirdi. CHP lideri Deniz Baykal da 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı mesajında Türkiye’nin ayrılıkçı ve irticai her tür şer güce karşın ileriye gideceğini kaydetti. Mesajda, ‘‘Günümüzde Türkiyemize, laik Cumhuriyetimize, demokrasimize, birliğimize, kardeşliğimize ve yargımıza yönelik saldırılar, özünde Mustafa Kemal’in 19 Mayıs’ta açtığı tarih sayfasına karşıdır’’ denildi. ‘Daha da anlam kazandı’ SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, mesajında Cumhuriyetin temellerinin atıldığı 19 Mayıs’ı, Cumhuriyet değerlerine saldıranlara karşı büyük bir kıvançla kutladıklarını ifade ederken 19 Mayıs ruhunun, görkeminden ve ışığından hiçbir şey kaybetmeden yolumuzu aydınlattığını söyledi. DSP Genel Başkanı Zeki Sezer yayımladığı mesajda, gençlere huzurlu bir gelecek sağlanması için, gençlerin çok daha iyi yetişmesi gerektiğini vurguladı. ANAVATAN lideri Erkan Mumcu, içinde bulunulan atmosferde 19 Mayıs tarihinin daha büyük bir anlam kazandığını belirtti. zafertemocin@postamatik.com Ulusal bilinç vurgulanacak Haber Merkezi 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı bugün tüm yurtta, dış temsilciliklerde ve KKTC’de törenlerle kutlanacak. Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) de yurt genelindeki şubeleriyle bugün ve yarın çeşitli etkinlikler düzenleyecek. Binlerce yurttaşın tek yürek olduğu bu anlamlı güne damgasını kuşkusuz ulusal bilinç vurdu. Yurt genelinde düzenlenen törenlerde Danıştay’a düzenlenen alçakça saldırıya tepki yağdı. ANKARA Kutlamalar, Atatürk’ün Samsun’a çıkış saati olan 07.00’de top atışıyla başlayacak. Anıtkabir’de at 09.00’da Cumhurbaşkanı Sezer başkanlığında sivil ve askeri erkânın katılacağı devlet töreninin ardından 10.00’da, 19 Mayıs Stadyumu’nda etkinlikler gerçekleştirilecek. İSTANBUL Bakırköy’de 19 Mayıs’ı ve Atatürk’ün 125. doğum gününü birlikte kutlayan belediye ve kaymakamlık İncirli’den Bakırköy Özgürlük Meydanı’na yürüyüş düzenledi. Kaymakam Ali Şahin ve Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen’in de katıldığı yürüyüşe, yoğun ilgi gösterildi. İZMİR Kutlamalar, bugün 09.00’da Cumhuriyet Alanı’nda çelenk sunumuyla başlayacak. Tören, 10.00’da Atatürk Stadyumu’ndaki gösterilerle sürecek. Bugün 17.00’de, Ege Ordusu Bölge Bandosu’nun Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde, Büyükşehir Belediyesi Bandosu’nun Konak Alanı’nda konserleri gerçekleştirilecek. Bize Neler Oluyor? Türkiye yeniden bir iç kargaşalık içine mi yuvarlanıyor? Danıştay üye ve yöneticilerinin uğradığı silahlı saldırı, bir öfkeli avukatın kişisel tepkisinden mi ibaret, yoksa daha derin bir gelişmenin ön habercilerinden biri mi? Durum ciddi. Türkiye, gerçekten dikkate alınması gereken bir gerilimin eşiğinde gibi görünüyor... Bu yaşananların yakın tarihimizde benzer o kadar çok örneği bulunuyor ki! Cumhuriyet gazetesinin ardı ardına üç kez saldırıya uğraması ciddi bir işaretti. Hükümetin bunu kavramadığını gördük. Danıştay üyelerine yönelik saldırı ve cinayet ise artık okun yaydan çıkması anlamına geliyor. Hükümet bu ağır krizi yönetemiyor. Cumhuriyet bombalandığında, hükümet gereken duyarlılığı ve tepkiyi göstermedi. İşin ciddiyetini anlamadı. ‘‘Bizim parti binaları da bombalandı, ne olacak?’’ tepkisi, işin ne kadar hafife alındığını gösteriyor. ??? Türkiye’yi yönetmek kolay değil. Özellikle İran ve Suriye üzerinde yoğunlaşan ABD siyasetlerinin gölgesinde Türkiye’yi yönetmek daha da zor. Görünen o ki, Türkiye’nin kargaşa içindeki bu bölgede iç istikrarını koruması kolay değil. Çünkü içeride ciddi bir iktidar kavgası, güç kavgası, gerginliği tetikliyor. Danıştay üyelerini kurşun yağmuruna tutan genç avukatın, ‘‘türban krizi’’nden tetiklendiği söylenebilir. Bu konuda bazı İslamcı çevreler gerginliği tırmandıran yayınlar yaptılar, ‘‘mağdur’’ konusunu aşırı istismar ettiler. Bazı İslamcı gazeteler açıktan, saldırıya uğrayan Danıştay üyelerini hedef gösteren bir tutum içine girdiler. Bu gerginliğin bu sıkleti kaldıramayacağını hükümet göremedi. Sanıldı ki, gürültü patırtı içinde bu işler böyle yürür gider. Tabii, önümüzdeki yıl mayıs ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi de gerginliğin tırmanmasında etkin oluyor. Toplam oyların yüzde 25’iyle iktidar olan AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmak istemesi de krizi tetikleyen unsurlardan birisi olarak öne çıkıyor. Çünkü AKP karşıtları böyle bir seçime razı olmadıklarını ve bunun yeni krizler üretebileceğini aylar önceden söylemeye başlamışlardı. ??? AKP’liler ve AKP’ye yakın çevreler, son saldırı olaylarının arkasında da ‘‘derin’’ güçlerin olduğunu söylüyorlar ya da ima ediyorlar. AKP, kendisini iktidarda görüyor mu, görmüyor mu? Başbakan’a bakarsak her şeye hâkim bir havası var. O zaman eğer bu silahlı terör eylemlerinin arkasında başka ‘‘derin’’ güçler var ise bunu ortaya çıkarmak AKP hükümetinin görevi. Bildikleri bir şey varsa, bunu topluma gösterecek adımları atabilmelidirler. Şemdinli olaylarının patlak vermesinden bu yana AKP ilginç bir grafik çizdi. Önce, ‘‘Nereye kadar giderse oraya kadar gideceğiz’’ türünden kendine çok güvenen bir üslup içine girildi. Şemdinli bombalamasında ‘‘derin izler’’ bulunduğu ifade edildi. Sonra, bu süreç tersine döndü. Bu olayın içinde devlet parmağı olduğunu iddia edenler ortalıkta bırakıldı ve hükümet dikkat çekici biçimde saf değiştirdi. Emniyet İstihbarat Daire Başkanı, Van Savcısı’nın başına gelenlerin ardından teröristi değil, yurttaşı ve özgürlükleri hedef alan Terörle Mücadele Yasası gündeme getirildi. Türkiye büyük bir gerginlik yaşıyor. Bütün sorun, bu gerginlikten nasıl çıkılacağı.. Demokratik hukuk devletini ayakları üzerine oturtup geliştirerek mi bu komploları ve saldırıları bertaraf edeceğiz, yoksa demokrasi dışı yollardan başka arayışlar içine mi gireceğiz? Şimdiye kadar derin gerginlik ve kargaşalıkların ardından ‘‘kurtarıcı’’lar geldiler, demokrasi dışı ve hukuk dışı yollarla bu ülkeyi kurtaracaklarını iddia ettiler. İddialarının tersi oldu. ??? Türkiye’nin milli bir uzlaşmaya ihtiyacı var. Bu uzlaşmayı sağlamak için Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e büyük görevler düşüyor. Ülkemizdeki değişik eğilimdeki siyasi partileri bir masa etrafında toplayıp çözüm arayışı için liderlik yapmalıdır. Tek çare meşru zemindedir, hukuk içindedir. Başka arayışların ne kadar acı sonuçlar doğurduğuna defalarca tanık olmadık mı? Tepkilerimizi ve acılarımızı ifade edelim, ancak aklımızı öne çıkaralım. Akılcı olmamız gereken bir dönemden geçiyoruz. CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle