27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 MAYIS 2006 CUMARTESİ 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr 12 yıl önce Whisky topluluğunun kurucusu Kamil Özaydın’ı kaybetmiştik SANATA BAKIŞ SELMİ ANDAK Özaydın Rock’la anılır ugün Türk Rock Müziği’nin geldiği nokta malum. Birbirinin ardı sıra albümler çıkıyor, konserler oluyor. İşte bunların olabilirliğini sağlayan insanlardan biri de Kamil Özaydın’dı. Türkiye’nin ilk hard’n heavy rock albümü ‘‘Babaanne’’yi yapan Whisky’nin kurucusu Özaydın’ı 17 Mayıs 1993 yılında yitirmiştik. Ölümünün 12. yılı sebebiyle İstanbul, Kadıköy Shaft’ta 17 Mayıs Perşembe günü, saat; 21. 30’da bir anma gecesi düzenlenecek. APTÜLKADİR ELÇİOĞLU Bu hafta ne yazacağıma bir türlü karar veremedim. Aydilge’nin albümü hakkında yazacaktım ki, karşıma Yüksek Sadakat’in albümü çıkıverdi. Ardından Bulutsuzluk Özlemi’nin üçlü albüm setinin çıkışını haber aldık. ‘‘Adamların 20. yılı olmuş, tam yazılacak konu’’ deyip Yüksek Sadakat’i ileri almaya karar verdim. Bir de baktım ki Mor ve Ötesi’nin albümü çıkmış. Sadece onunla kalsa iyi.. bir zamanların caz rock/fusion grubu Atmosfer’in tekrar kurulup konserler verdiğini haber aldım ve Babylon’daki konserlerine gittim. Mustafa Dönmez’in 15 yıl sonra tekrar harekete geçirdiği Atmosfer, gerçekten harika bir dönüş yapmış. Onları eskiler 1989’daki Erkin Koray’la aynı sahneyi paylaştıkları tarihi Moda Sineması konserinden hatırlayacaktır. Az daha Rashit’i unutuyordum. Türk punk’ının son yıllardaki en başarılı topluluğu olan Rashit de üçüncü solo albümü ‘‘Herşeyin Bir Bedeli Var’’ı çıkarmıştı. Bir de bunlara ülkemize gelecek rock müzisyenleri ve gruplarını da katarsak gel de çık işin içinden. Tam bunları düşünürken aldığım bir telefon hepsinin önüne geçecekti. Arayan en eski hard’n heavy topluluklarımızdan Whisky’nin elemanı Serdar’dı (Çokuslu) ve bana; ‘‘Aptül, Kamil’in ölümünün 12. yıldönümü sebebiyle bir anma gecesi yapacağız’’ demez mi? Birden toparlanarak ‘‘tamam’’ dedim, bu ertelenemez. Onlarca yıldır bu güzel insan için yaptıklarımız devede kulak misaliydi zaten, şimdi ona olan vefa borcumuz bekleyemezdi. Özaydın’dı. Paylaşımcılığı, bilgeliği ve rock sevgisi onunla özdeşleşmiş, bugün bulamayacağımız niteliklerdendi. Oysa o ne kazıklar, ne arkadan vurmalar yaşamış olsa da umudunu yitirmeyenlerdendi.. 1957’nin Şubat’ında İstanbul’da doğan Kamil Özaydın, çocukluk yıllarından beri rock müziğe tutkundu. Mahalledeki arkadaşlarını ite kaka bir topluluk kurmaya bile çalışacaktı. Lise bittiğinde de bu sevdası gerçekleşti ve 1980’de Whisky’i kurdu. Bu dönemde söz ve besteleri yazıp davul çalıyordu. 1982 yılında ise bir zamanların Hey dergisine enerjisiyle haber olan ilk konserlerini Tepebaşı’nda verdiler. O dönemde gruba gitarist olarak giren Serdar’ı (Çokuslu) vokale yönelten Kamil, 1984 yılında da bas gitara geçecekti. Kamil’in bu özelliği yaşamının sonuna kadar sürecekti. Topluluğun neresinde eksik görürse kendini ortaya atıyordu ve onu 89’dan sonraki süreçte de gitarist olarak görecektik. 80’lere damgasını vuran hard rock konserlerinin en önemlilerini veren Whisky, bununla da kalmayarak birçok rockçının 90’larda bile hayalini kurmakta zorlandığı bir işe adım atacaktı. 1984 yılında albüm için kayda girdiler. 1986 yılında da Türkiye’nin ilk hard’n heavy rock albümü ‘‘Babaanne’’yi çıkardılar. Hatta tüm parçaları da TRT denetim kurulundan geçecekti. ‘‘Bak biz genciz’’ adlı parçaları TRT ekranında sürekli gösteriliyordu. Bu albümün yapıldığı sıralarda Whisky kadrosunda Kamil ve Serdar’ın yanı sıra davulda da Filip Sümbülkaya’yı görüyorduk (Filip’i Bulutsuzluk Özlemi’nin ilk iki albümünden hatırlayabiliriz). Konserlerde, dergilerde hep Whisky vardı. Bu canlılık 1987’ye kadar sürdü. Sait Faik İçin ‘‘Müzik’’ insanlığın ortak dilidir. ‘‘Evrensel olan sanat’’ ülkeleri birbirine yaklaştırır. Müziğin saplantılı biçimde tek ırkı, tek dili, tek dini, tek milliyeti yoktur. Değişkenliği, özelliği vardır. Topluma göre renk alır.Toplumlar ararası ilişkilerle kaynaşır. İşte bu koşullar ortamında, sanatsever ve özellikle müziksever toplum arasında, konserler ve diğer etkinliklerin 2006 mevsimini henüz tamamen kapamış olmaması ve gerek yurtiçi, gerek yurtdışı ilişkilerin tüm sıcaklığı ile sürmesi, oldukça olumlu bir atmosfer yaratmaktadır... Bu arada çok değerli sanat adamlarımızdan, yaratıcı insanlarımızdan bazı kişilerin, yararlı yaşamlarını yitirmiş olmaları, kuşkusuz üzüntü vermektedir... Bu yolda, bu sevilen yaratıcı varlıkları içeren anma günlerinin yer alması hem vefa ve dostluk yönünden hem de sanatın ölümsüz niteliği açısından renk kazandırmaktadır... Şimdi, topluma kültür ve sanat yönünden çok şeyi aksatmadan yarar sağlamış bazı ölümsüzleri anımsayalım: Bu arada yaşamları verimli bir emek içinde sürenlerin olaylarını da yansıtalım: Hiçbir sıra, tanınmışlık adı, herhangi bir olay gözetilmeden kaybettiklerimizden bazılarını analım: Çok değerli dostum, özgün müzik bestecisi Melih Kibar, sinema dünyasını öksüz bırakan yönetmen Atıf Yılmaz Batıbeki, müzisyen Ali Ekber Çiçek, sanatçı Erdal Öz ve bu köşede yer alacak daha birçok isim olarak düşünürken, şimdi birden aklıma ve hafızama asla unutulamayacak çok önemli bir ozan, bir yazar geliyor ve belirtmek için duruyorum: Sait Faik Abasıyanık... 1906 yılında doğmuş, 1954 yılında yaşamını yitirmiş, şöyle ki doğumunun tam 100. yılında çeşitli anma programları ile gönüllerimizde ve düşüncelerimizde yaşıyor ve yaşayacak... ??? ‘‘Sait Faik Abasıyanık 100. Yaşında Anma Programı (19062006)’’ Sait Faik’i sevenler tarafından geniş bir biçimde hazırlandı. Programın sempatik sloganı şöyle bir sözcüğü içeriyordu: ‘‘Hişt, hişt.. desek, gelir misin?..’’ Ada Dostları Derneği, Türkiye Yazarlar Sendikası, Darüşşafaka Cemiyeti, Adalar Belediyesi... Program: Sergi ve Konser (klavsenit Leyla Pınar, ‘‘Sait Faik’in Şiir ve Öykülerinden Örnekler’’ (Cem Özer ve Gülsen Tuncer) CRR Konser Salonu. Panel (Evrensel Öykücümüz)... ‘‘28. Kalpazankaya Anma Programı’’ (Gülsen Tuncer, Perihan Ergun. Halkoyunları gösterisi), Ozan Karani (Türküler). ‘‘Piknik (İki yıl önce yitirdiğimiz Vedat Günyol, 100 yaşındaki S. F. ile birlikte anılacaktır...).. Sait Faik Abasıyanık’ın Mektup 1 adlı şiiri ile son verelim: ‘‘Vapurun dümen yerinde çaldığım ıslık yağmurlu güvertedeki türküm sana yaklaşmaya vesiledir. Yoksa canım, seni unutmak için değil. Senden sonra ancak anlaşılır insanoğluna öğretilen yalanlar.. senden sonra anlaşılır ancak boşluğu her şeyin.. seninle beraberdir dolu kadehler şaraplar.. seninle aziz cigaralar.. seninle tüter ocaklar seninle yanar.. yemekler seninle yenir.’’ Burgazadalı Sait Faik Abasıyanık 100 yaşında. B Rock sevdasını sırtında taşıyan adam 1993’ün baharında Hard Rock topluluğu Whisky’nin kurucusu Kamil Özaydın’ı kaybetmiştik. İnanılır gibi değildi.. çünkü hepimizden sağlıklıydı, sigarayı bile bırakmıştı, içkiye gelince sadece grubunun ismiydi. Akşam yatmış ve uykusunda beyin kanaması geçirerek ölmüştü. Öyle çok yapacak şeyi vardı ki, karşılaştığımızda heyecanla anlatırdı. 80’lerde efsane gibi konserlerle fırtınalar estiren grubunu, 90’ların başında tek başına taşımış ve toparlamıştı. Tırnaklarıyla dağları delercesine albümler, konserler planlıyordu. O 89 yılında tek başına grubunu toparlamasını ve bunun iğneyle kuyu kazmak gibisinden nafile bir çaba olduğunu yakından bilenlerdenim. Oysa o beni şaşırtmış ve olmazı olur hale getirmişti. Girişte bahsettiğim gibi bugün Türk Rock Müziği’nin geldiği nokta malum. Birbirinin ardı sıra albümler çıkıyor, konserler oluyor. İşte bunların olabilirliğini sağlayan insanlardan biri de Kamil TIĞ VE İĞNE OYASI İŞLER Bodrum’da ‘Güloya El Sanatları Merkezi’ açıldı B odrumlu cam sanatçısı Işık Sobutay, takı ve el sanatları tasarımcısı Berrin Acanerler ve genel koordinatör Mine Nazari’nin Turgutreis Beldesi’nde kurdukları hem atölye hem de sergi olarak açılan ‘Güloya El Sanatları Merkezi’nde cam, vitray, cam mozaik, kanaviçe, seramik, tığ ve iğne oyası gibi işlerin yanı sıra çeşitli gümüş takı tasarımları da yer alıyor. Merkezde ayrıca vitray, takı tasarımı ve kurdele işi kursları da verilecek. Satışa sunulan ürünler doğal maddelerle el yapımı olarak hazırlanıyor. (0 252 382 20 92) Bitmez tükenmez rock sevdası Gazi Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden sonra askere giden Kamil, 1989’da döndüğünde, grubunun yerinde yeller esiyordu. Kramp’ın unutulmaz şarkısı ‘‘Kimse yokken umutsuzken/ ezdirmedim ben seni’’nin sözlerine benzer bir şekilde Whisky’i tek başına sırtlayan Kamil, elektro gitara geçecekti. İnanılmazı başararak grubunu toparladı. 90’ların başında kurulan ilk özel TV’lerden birine yeni parçası ‘‘Binnaz’’ın klibini bile hazırladı, hatta yayımlatabildi de. Batı’daki hard rock kliplerinden eksik bir şeyi olmasın derken yanma tehlikesi bile geçirmişti. 1992 yılında bütün zamanını tamamen albüm için harcayacaktı. O kadar titizleniyor ve özeniyordu ki, albümün piyasaya çıkışını göremeden, 17 Mayıs 1993’te beyin kanamasından hayata veda edecekti. Ancak arkadaşları yarım kalan kayıtları tamamlayıp 1994 yılında Kamil Özaydın anısına ‘‘Ateş Suyu’’ albümünü piyasaya çıkardılar. Onunla da kalmayarak ‘‘Güneşin Tahtı’’, ‘‘Dünyanın Kapısı’’ gibi sıkı albümlerle Whisky’i günümüze dek taşıdılar. Şimdi onun ölümünün 12. yılı sebebiyle Whisky elemanları, Kadıköy Shaft’ta 17 Mayıs Perşembe, saat 21.30’da bir gece düzenliyorlar. Onu sevenler orada olacak. Kamil’i çeyrek asırlık topluluğu Whisky ile birlikte anmak için tüm rock severleri bekliyorlar. Kamil, sevgili dostum, seni her geçen gün andık ama rocksız olmaz. Çünkü senin her anın rock sevdasıyla doluydu. FESTİVALDE BU YIL ONUR ÖDÜLLERİNİ HALDUN DORMEN VE MÜNİR ÖZKUL ALDI Şimdi tiyatro zamanı... stanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından Aygaz ve OPET sponsorluğunda düzenlenen ‘15. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali’ ve ‘4. Uluslararası Tiyatro Olimpiyatları’ önceki gün Aya İrini Müzesi’nde düzenlenen açılış töreniyle başladı. 15. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali ve 4. Uluslararası Tiyatro Olimpiyatları’nın açılış töreni, İstanbul Kültür Sanat Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Şakir Eczacıbaşı ve Tiyatro Olimpiyatları Komitesi Başkanı Theodoros Terzopoulos’un konuşmaları ile başladı. Tören, Yunanistan Kültür Bakanı George Voulgarakis ve TC Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’un konuşmalarıyla devam etti. Açılış töreninde festival sponsorları Aygaz ve OPET ile festivale en yüksek katkıda bulunan gösteri sponsorlarına İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından birer teşekkür plaketi sunuldu. Plaketleri İstanbul Valisi Muammer Güler takdim etti. İ Münir Özkul ve Haldun Dormen ödül töreninde. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali tarafından her yıl verilen onur ödülleri bu yıl, 2006 yılında 50. sanat yılını kutlayan, gerek sahneye koyduğu komedi ve fars türünün en güzel ör nekleriyle gerekse yetiştirdiği sanatçılarla Türk tiyatrosunun duayenlerinden biri olan Haldun Dormen’e ve Türk sinemasının da unutulmaz oyuncularından Münir Özkul’a verildi. Ödüllerini bu iki büyük sanatçıya İstanbul Kültür Sanat Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Şakir Eczacıbaşı verdi. 15. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali ve 4. Uluslararası Tiyatro Olimpiyatları, törenin ardından Türk Henkel sponsorluğunda gerçekleştirilen ‘Persler’ adlı oyunla açılış yaptı. Terzopoulos’un yönettiği ve İKSV , Attis Tiyatrosu, Tiyatro Olimpiyatları ve Epidaurus Festivali ortak yapımı olan Persler’de Türk ve Yunanlı sanatçılar birlikte rol alıyorlar. Oyun sonrasında Pera Palas Oteli’nde verilen 15. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali ve 4. Uluslararası Tiyatro Olimpiyatları resepsiyonunda tiyatro ve sanat dünyasının ünlü simaları bir araya geldi. CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle