25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 MART 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Turizmci KDV indirimi istemeye hazırlanırken tekstilcilerin ardından oto üreticileri de soluğu Ankara’da aldı 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Otomotivci talep kuyruğunda ? Bakan Kürşad Tüzmen, yalnızca bir sektöre vergi indiriminin zor olduğunu ancak değişik sektörlere dolaylı desteklerin sağlanabileceğini söyledi. Ekonomi Servisi Değerli YTL, istihdam üzerindeki kamu maliyetleri ve yüksek KDV’den şikâyetçi olan sektörler hükümete talep ve önerilerini iletmek üzere Ankara’ya yoğunlaştı. Tekstilcilerin ardından, dün de otomotiv sektörünün temsilcileri bir dizi taleple hükümetin kapısını çaldı. Bu arada turizm sektörünün temsilcileri de yüzde 18 olan KDV’nin düşürülmesi yönündeki taleplerini daha yüksek sesle dillendirmeye başladı. Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’le dün görüşen otomotiv sektörünün temsilcileri, enerji ve diğer girdi maliyetlerinden şikâyet etti. Görüşmenin ardından Tüzmen, soruları ya Nükleer Yarışma Bir insan ömrüne sığan olumsuz gelişmeler gerçekten iç karartıcı. İnsanlığın, gelişmenin, uygarlığın geriye doğru olabileceğini kabullenmek, geriye gidişe teslim olmak, insanın doğasına aykırı. Kesinlikle yaşam içgüdüsünün ağır basıp, geriye gidişin geçerli olduğu yaşam alanlarında, karşı savaşımın verileceğine, örgütlenmenin, direnmenin bir yolunun bulunacağına tabii ki inanıyorum. Yine de geçiş sürecinin olumsuz sonuçlarını, boyutlarını doğru değerlendirmeden, ona göre örgütlenmeye, önlem almaya çalışmadan yakınmanın bir işe yaramadığı gerçeğinden yola çıkmak gerek. BM’nin İran görüşmeleri nedeni ile dünya kamuoyunun gündeminin başında yer alan nükleer silahlanma tehdidinde nerelerden nerelere geldiğimize isterseniz bir göz gezdirelim.. 1980’li yıllarda Avrupa’da nükleer silahlardan değil, sadece nükleer donanımdan arınma yolunda çok etkin örgütlülükler vardı. Sol partiler nerelerde yerel yönetim iktidarını ele geçirmişlerse, yerel yönetim organlarından kararlar aldırırlardı.. Yerel yönetim sınırlarına girişlerde ‘‘Burası nükleer tesislerden arındırılmıştır’’ tabelalarını görebilirdik. Sadece nükleer üs, silahlanma merkezleri değil, nükleer santralların karşıtı hareketler de çok etkin ve güçlü idi. İnsan sağlığına, çevreye zararları bilimsel olarak bir bir ortaya çıkıyor, nükleer santral kazaları, kanser hastalığında yaşanan patlamalar bu işin tuzu biberi oluyordu. AB ülkelerinin barıştan yana etkin örgütlenmeleri, sol partileri yanında, işçi sendikaları, kiliseler, barış ve çeşitli sivil toplum örgütleri, çok etkin ‘‘Avrupa’yı nükleer silahlardan arındırma konvansiyonu’’ örgütlenmesi gerçekleştirmişlerdi. İkincisine delege olarak katılmıştım. Halen devam ettiğine ilişkin kamuoyuna yansıyan bilgiye sahip değilim. Zaten AB’nin sol partileri, nerede ise sağ partileri ile yarışan liberal politikalarla, çoktan barışçı, nükleer silahlanma, hele de nükleer santrallara karşı olma politikalarından, sol kimlikten çok uzaklaştılar. ABD zaten bu konularda kendi ülkesi, emperyal gücü için hep şahin politikalara sahipti. Şimdi dünyaya dönük olarak, ne yazık ki AB ülkelerinin de büyük desteğini alarak çok tehlikeli bir ikiyüzlü, büyük oyunun içinde: Ortadoğu, daha doğrusu petrol çıkarları politikaları, dengeleri ağırlıklı tehdit algılaması içinde olduğu İran’ın nükleer silahlanma, belki de şimdilik İran’ın kendisini savunduğu gibi sadece insan yararına kullanım sınırları içinde kalmış nükleer çalışmalarını durdurmayı savaş gerekçesi yaptı. ??? Gerek petrolü olmayan, gerekse ABD için tehdit kapsama alanı dışında kalan Kuzey Kore bu durumdan fazlası ile yararlanıyor. Belki de ideolojik düşmanı saydığı Bush yönetimini dünya kamuoyunda zor durumda bırakmak üzere, marifetmiş gibi nükleer silah gücünün olduğuna ilişkin açıklamalar yapıyor. Tabii ABD’nin İran’a saldırı tehdidinde bulunurken, Kore’yi yok sayması dünya medyasında sık sık karikatürlerle hicvedilse de, ABD’den hemen her gün İran’a savaş ilan edileceği açıklamaları gelirken, K.Kore’ye yönelik ses çıkmıyor. Şimdi buna daha çarpıcı bir ikiyüzlülük eklendi: Bush, iki stratejik müttefikinden Hindistan’a nükleer donanımda doğrudan destek kararı verirken, Pakistan’a ‘‘hayır’’ dedi. Sözde rejim farklılıklarına dayandırdığı bu ayırımcılığa ilişkin, ABD’ye dönüşünde iç politikada, mecliste zorlanacağı söyleniyor. İran için savaş gerekçesi yapılan durumun, Hindistan ve Pakistan örnekleri ile boyutlanan ikiyüzlülüğünün perde arkasında, dinler, daha sadık sömürgecilik, pardon müttefik ayırımcılığı bir boyut. Biraz daha ayrıntılı dünya gelişmeleri, dengeleri izlendiğinde ise, gelişen RusyaÇinHindistan ekonomik, siyasal hatta askeri ittifak arayışlarını kırma çabası da olabilir. Sonuç, gelişmeler, ne yazık ki insanlık, barış adına iç karartıcı. İsterseniz hafta sonu İstanbul’da toplanan barış girişimcilerinin dünya halklarını uyarma çığlıklarına bir kulak verelim: İranlı fizikçi, barış hareketi öncüsü Ahmet Şirazi, en ürkütücü gelişmeyi, ‘‘Artık herkesin bir nükleeri oluyor’’ cümlesiyle özetliyor. İnsan için nükleer çalışmadan, santrallara, nükleer silahlara geçiş arasındaki incecik köprünün, silahlanma yarışında, nasıl büyük tehdide dönüştüğünün altını çiziyor. Kendisi nükleer silahlanmanın odağındaki ABD’nin nükleer silahlara karşı önlem alma politikalarında ne kadar inandırıcılıktan, dürüstlükten uzakta olduğuna işaret ediyor. Tabii ülkesi İran yönetiminin de bu konuda iyi niyetli olmaktan çok uzak politikalar yürüttüğünü belirtiyor. Savaş tehdidini büyütmekte, nükleer silahlanma yarışında, özellikle dünya dengelerinde söz sahibi ülkelerin siyasilerinin daha masum olmadıklarını söylüyor... TURİZMCİ SIRADA Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği Başkanı Oktay Varlıer, turizm geliştirilmesi için KDV oranının yüzde 18’den yüzde 8’e indirilmesi gerektiğini söyledi. Kars’ın Sarıkamış ilçesi Cıbıltepe Kayak Merkezi’nde 30 turizm işletmecisiyle birlikte incelemelerde bulunan Varlıer, Başbakan Erdoğan ile 15 Mart’ta yapacakları görüşmeyle ilgili şunları kaydetti: ‘‘Başbakan ile yapacağımız görüşmelerde yaşadığımız sorunları anlatacağız. Telif hakları konusunu görüşeceğiz. Ayrıca alkollü içkilere uygulanan yüksek özel tüketim vergisinin tekrar düşürülmesini isteyeceğiz. Turizmin geri kaldığı yörelerde farklı teşvik tedbirleri uygulanmasını isteyeceğiz.’’ Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Ankara’da Otomotiv Sanayicileri Derneği yöneticileriyle yaptığı görüşmeyle ilgili olarak soruları yanıtladı. nıtlarken kur, petrol fiyatları ve girdi maliyetleri gibi nedenlerin otomotiv sektörünün büyümesini zorlaştırdığını ancak bu yıl bu sektörde ihracatın 14 milyar dolara çıkacağını düşündüğünü bildirdi. Bakan Tüzmen, Bakanlar Kurulu’nda KDV indirimine yönelik çalışmanın değerlendirileceğini, yapılan uluslararası anlaşmalar ve katılımlar nedeniyle yalnızca bir sektöre vergi indiriminin zor olduğunu ve ancak değişik sektörlere dolaylı desteklerin sağlanabileceğini söyledi. Tekstilde yüzde 18 olan KDV’nin yüzde 8’e indirilmesine yönelik taleplerin dünkü Bakanlar Kurulu’nda değerlendirileceğine işaret eden Bakan Kürşad Tüzmen, şunları söyledi:‘‘Diğer sektörler açısından, bir sektöre, sektörel olarak indirim vermek kolay değil. Dünya Ticaret Örgütü çerçevesindeki bütün anlaşmalar, Gümrük Birliği ile ilgili bütün anlaşmalar sektörel bazlı desteğe izin vermiyor. Dolayısıyla belirli sektörlere bir arada destek sağlamak mümkün olabilir. Bu konuları çalıştık. Bu konu Bakanlar Kurul’nda değerlendirilecek.’’ UNDP BAŞKANI DERVİŞ: Türkİş Genel Başkanı Salih Kılıç istihdamın artmadığını söyledi Sıcak paraya vergi önerisi ? Kemal Derviş, ‘‘Sıcak para girişini durduramasak da azaltalım. Piyasalar fahiş hatalar da yapabilir. Devlet bu noktada devreye girmeli ve piyasalara yön vermeli’’ dedi. Ekonomi Servisi Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Başkanı Kemal Derviş, Türkiye’nin önündeki tehlikenin, aşırı değerlenmiş bir Türk parası olduğunu belirterek ‘‘minik bir vergi ile’’ sıcak paranın frenlenebileceğini söyledi. Derviş, CNN Türk televizyonunda katıldığı programda, son 5 yılda önemli işler başaran Türkiye’nin bugün farklı bir sorunla, istenmeyen bir sermaye akımıyla karşı karşıya olduğunu belirterek özetle şunları vurguladı: Son 5 yılda Türkiye önemli işler başardı. Enflasyon düşürüldü, rant kavgası içindeki bir ekonomi gerçek kâr arayan bir ekonomiye dönüştü, bankacılık sistemi büyük oranda temizlendi. Ancak bugün farklı bir sorunla, istenmeyen bir sermaye akımıyla karşı karşıyayız. Sıcak para, kuru aşırı değerlendirerek içerideki üreticinin yarışma gücünü kısıyor ve uzun dönemde hasar veriyor. Dünyada aşırı likidite kendisine yer arıyor. Türkiye bununla tek başına baş edemeyebilir. Ancak en azından minik vergilerle bu etkileri azaltabilir. Sıcak para girişini durduramasak da azaltalım. Piyasalar böyle işliyor, “Yapılacak bir şey yok” demek doğru değil. Piyasalar fahiş hatalar da yapabilir. Devlet bu noktada devreye girmeli ve piyasalara yön vermeli. Derviş, BM Genel Sekreterliği’ne aday olup olmadığına ilişkin bir soru üzerine, ekonomiyi çok sevdiğini, yoksullukla savaşmak konusunda dünyada çok fazla yapılacak iş olduğunu, kendisinin de bu yönde deneyimlerini kullanmak istediğini söyledi. ‘Fakirleştiren büyüme’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkİş Genel Başkanı Salih Kılıç, yaşanan ekonomik büyümenin ‘‘fakirleştiren’’ ve ‘‘istihdam yaratmayan’’ bir büyüme olduğunu belirterek ‘‘Yaşadığımız bu büyüme süreci bırakın işsizliğe ve yoksulluğa çare üretmeyi bu sorunları daha da ağırlaştırmaktadır’’ dedi. Kılıç, Tesİş Sendikası’nın aylık yayın organı Tesİş Dergisi’nin sorularına verdiği yanıtta, sağlıklı, dengeli ve kalıcı bir büyümenin, yeni yatırımlarla ve mevcut üretim kapasitesinin arttırılmasıyla mümkün olduğunu vurguladı. Kılıç, mevcut kapasiteler daha fazla kullanılmaya çalışıldığı için istihdam yaratılamadığını belirterek ‘‘Nitekim bu nedenledir ki ekonomi son üç yıldır büyüyorken işsizlik oranı giderek artıyor’’ dedi. 2000 yılında yüzde 23 olan toplam sabit sermaye yatırımlarının milli gelire oranının 2005’te yüzde 20.3’e gerilediğine dikkat çeken Kılıç, ‘‘yatırımlar patladı’’ söylemine rağmen yatırımların payının kriz öncesi düzeyin gerisinde kalınmasının, kalıcı bir büyümenin sağlanamadığını gözler önüne serdiğini vurguladı. Kılıç bu tür bir büyüme sürecinin ciddi risk içerdiğine de dikkat çekerek, spekülatif nitelikli sıcak para girişinin ‘‘hafif şiddette’’ yavaşlamasının ekonomik durgunluğa, büyük çapta ve hızlı olursa yavaşlamanın ekonomik küçülmeye yol açacağını ileri sürdü. Kılıç, ‘‘sıcak paranın aniden çıkışa karar vermesinin ise yeni bir krizi gündeme getireceği’’ uyarısını yaptı. Dünya Bankası, işsizliğe dikkat çekerek riskler konusunda uyardı Cari açık zorlu süreç ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecinde Türkiye’yi bekleyen zorlukların ve atılması gereken muhtemel adımların ele alındığı ve Dünya Bankası tarafından hazırlanan ‘‘Ülke Ekonomik RaporuSürdürülebilir Büyüme ve AB’ye Yakınsama’’ adlı raporda, cari işlemler açığını sürdürülebilir hale getirmenin, hem makroekonomi hem de yapısal politikalar açısından zorlu bir süreç olduğu vurgulandı. Dünya Bankası ve Hazine Müsteşarlığı’nın düzenlediği konferansta açıklanan raporda, ‘‘Makroekonomi alanında, yatırımların finanse edilmesi için iç tasarrufların harekete geçirilmesini sağlamak amacıyla mali disiplinin yüksek faiz dışı fazla vererek sürdürülmesi ve korunması önemlidir’’ denildi. Para politikasını desteklemek ve enflasyon hedeflerini yakalamak için kısa dönemli yüksek reel faiz oranlarından kaçınmak amacıyla yeterince sıkı mali duruşa ihtiyaç olduğu belirtilen raporda, bunların sağlanamamasının liranın daha fazla güçlenmesine yol açarak cari açığı daha da kötüleştireceğine dikkat çekildi. Raporda, yüksek olan borç stokunun bir diğer zorluğu oluşBabacan Vorkink Kretschmer Enflasyonla mücadelede taviz yok Devlet Bakanı Ali Babacan, enflasyonla mücadeleden asla taviz verilmeyeceğini, mücadeleye kararlılıkla devam edileceğini söyledi. Babacan, ‘‘Çok sıktınız, biraz gevşetin’’ gibi söylemleri eleştirerek ‘‘Program gevşeyecek, seçim ekonomisi yürütülecek diye yaygaralar yapıldı. Ekonomik program bugüne kadar tavizsiz devam etti. Bundan sonra da devam edecek’’ dedi. İstihdam oranı çok düşük Dünya Bankası Türkiye Direktörü Andrew Vorkink, Türkiye’nin, AB üyelik sürecini, ekonomik reformlara devam etmek, ekonomik istikrar ve artan büyüme için çapa olarak kullanma avantajına sahip olduğunu söyledi. Vorkink, Türkiye’de istihdamın son 10 yıl içinde yüzde 1’den daha az oranda büyüdüğüne, bu oranın çok düşük olduğuna işaret etti. 2014’te AB’ye üye olursunuz AB’nin Türkiye Temsilcisi Büyükelçi Hansjörg Kretschmer, Türkiye’nin 2012 yılında AB ile müzakereleri sonuçlandırması ve tam üyelik için gerekli tedbirleri alması halinde, 2014 yılında AB’ye tam üye olabileceğini söyledi. Kretschmer, ‘‘Türkiye başarılara imza attı. Ama yapılması gereken çok şey var. Rehavete kapılınmaması gerekir’’ dedi. soner@cumhuriyet.com.tr TSKB’ye 195 milyon dolarlık sendikasyon Ekonomi Servisi Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB), çeşitli bankalardan oluşan bir uluslararası konsorsiyuma 195 milyon dolarlık sendikasyon kredisi için yetki verdi. TSKB’den İMKB’ye gönderilen açıklamada, yönetim kurulunun 1 Mart tarihindeki toplantısında alınan karar çerçevesinde bankanın 1 yıl vadeli 195 milyon dolarlık sendikasyon kredisi için 13 bankadan oluşan uluslararası konsorsiyuma 3 Mart’ta yetki verildiğini bildirdi. Uluslararası konsorsiyum aralarında Alpha Bank A. E., American Express Bank, The Bank of Nova Scotia, Bayernlb, Citibank N. A., Commerzbank Aktiengesellschaft, Dresdner Bank A. G., Hsh Nordbank A. G.’nin de bulunduğu kuruluşlardan oluştu. turmaya devam ettiği, çözüm bekleyen konulardan birinin de, bölgeler arası yakınsama farklılıklarının giderilmesi olduğu ifade edildi. ‘‘İşgücü piyasası performansı, AB üyeliğine hazırlanan Türkiye’de bir endişe kaynağıdır’’ denilen raporda, istihdam üzerindeki yüksek kamu yükünün yeni iş imkânlarının yaratılmasına zarar verdiği belirtildi. Konfe ransta Dünya Bankası Türkiye Direktörü Andrew Vorkink, AB Türkiye Temsilcisi Hansjörg Kretschmer ve Devlet Bakanı Ali Babacan da birer konuşma yaptılar. Başak Çatı&Cephe, Dubai’de yapımı devam eden ‘‘The Palm City’’ projesinde yer alıyor. De BAŞAK ÇATI DUBAİ’DE nizin üzerine inşa edilen palmiye ağacı şekliyle daha yapımına başlanmadan dikkatleri üzerine çeken proje için Başak Çatı&Cephe Sistemleri ürünleri tercih edildi. İşbirliği imzaları atıldıktan hemen sonra ürün sevkıyatına başlayan Başak Çatı&Cephe, toplam 1060 evden oluşan ada için kiremit, tuğla ve sistem aksesuvarları ihracatı yaptı. KEŞFEDİLECEK MARKALAR Dünya modasına yön veren dergilerden İtalyan Collezioni Donna, sekiz Türk markasını ‘‘keşfe’’ hazırladı. Derginin dört sayfa ayırdığı Türk markaları, Avva, BNG, Fatoş Triko, İpekyol, Lilies, Redstar, Roman ve Vivid’den, çok başarılı ve tecrübeli markalar olarak söz etti. Dergideki makalede, Türk firmalarının çok sıkı kalite kontrol sistemi uyguladığına, modadaki en son eğilimleri yansıtan ürünler ürettiğine değinildi. Volkan Atik tarafından kurulan Avva, yeni atılımlara hazırlanıyor. AYAKKABI SEKTÖRÜ DÜNYA 9.’SU Uluslararası Ayakkabı ve Deri Aksesuvarları Fuarı, Almanya’nın Düsseldorf kentinde açıldı. 45 ülkeden 1300 firmanın katıldığı fuarda Türkiye’yi toplam 28 firma temsil ederken bu şirketlerin 23’ü fuara İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği çatısı altında katılıyor. Türk ayakkabı sektörü Avrupa’da İtalya’dan sonra 2., dünyada ise 9. sırada yer alıyor. Volkan Atik CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle