25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 MART 2006 PAZAR 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI Y Y Y Y Y Y Y Y Y 11 12 17 15 17 17 18 16 8 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y Y Y Y Y Y 12 15 20 21 10 11 13 10 19 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y Y Y Y Y K K K 19 18 15 16 13 14 5 6 4 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Bütün bölgelerimiz çok bulutlu ve yağışlı geçecek. Yağışlar, Batı Karadeniz’in batısı ile Doğu Karadeniz’de etkili olmak üzere, yağmur ve sağanak, Batı ve Doğu Karadeniz’in iç kesimlerinde karla karışık yağmur, Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusunda kar şeklinde olacak. Hava sıcaklığı Doğu Karadeniz’de biraz azalacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih K 7 K 7 PB 4 PB 6 PB 4 PB 2 Y 7 K 0 K 2 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih K 4 PB 6 Y 14 PB 7 PB 6 PB 5 Y 14 B 17 K 9 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı K PB PB PB PB PB PB B B 3 18 3 23 10 16 12 27 23 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada birinin yürüttüğü bir araştırma RTE’yi istediği, özlediği kıvamda yüceltiyor. ‘‘Yaşam biçimiyle İslami kesimi etkilediği, korkuya meydan okuyan tarzıyla İslamda radikalizmi törpülediği’’ savlanıyor. Araştırma ile: RTE İslam dünyasında bir lider, yaşamıyla yaşantısıyla bir kahraman kimliği ile ödüllendirmek mi isteniliyor? İktidar partisine takılmış dinde ve particilikte fanatik bireylerin liderin sağladığı güvenle diledikleri gibi yaşadıklarını aktararak RTE’yi övmek mi amaç. Yoksa araştırmanın hedefi; AKP’ye ve lidere bağlılıklarını ifade eden katı Müslümanların söylemleri ile kitlelere yönelik geniş açılı bir propaganda yöntemi mi uygulanmak isteniliyor? Eskiyi, geçmişi karalayarak günümüzü övmekse amaç, Erbakan’ı kötülemek, RTE’yi övmek zorunlu. Bu basit uygulamaya benzeri çok şu örneği araştırma sunuyor: ‘‘RTE’nin ilk oğlu bir taksi şoförünün kızıyla evlendi. Oysa Erbakan oğlunu bir taksi şoförünün kızıyla evlendirmezdi!’’ Nasıl kıyaslama ama! Bir başka örnek; Aksaray’da bir tüccar ile Mardin’deki bir imam. (RTE), ‘‘Temizce giyinmiş, yanına da karısını alıyor. Müslüman olduğunu herkes biliyor... Demek ki temiz, modern giyinerek de Müslüman kalınabilir’’ diyor. Bu da şaşırtıcı bir başka kıyaslama! Bu türden örneklerle araştırma sonucu ilan ediyor; ‘‘Bu duygu, ‘muhalif ve mağdur’ ruh halinden ‘iktidar ruh haline’ geçişi simgeliyor’’(muş). Ne âlimane laf ama! ??? İyi güzel. Araştırma da araştırmayı yürüten de nedense RTE’yi övmeyi Müslümanlık görevi sayanları örnek alıyor. Araştırmacı, RTE’yi yazıldığı kimlikte göremeyenlerin görüşlerini aldı mı, almadı mı anlaşılmıyor. Oysa RTE’yi, ülkemizin talihsizliği diye gören irdelemeler de alınabilseydi araştırmaya, ilginç kıyaslamalar çıkabilirdi ortaya. RTE’nin nereden nereye, tabii bugünlere gelirken hangi aşamalardan geçtiği hikâye edilebilseydi... Ama sonunda Türkiye gibi bir ülkede siyasal İslamın borusunu öttüremeyeceğini, laik Cumhuriyeti İslam cumhuriyetine asla dönüştüremeyeceğini anladıktan sonra döneklere slogan olacak açıklamalarla daha önceki söylemlerinden yüz seksen derece tornistan ettiği kanıtlarıyla yazılabilseydi... Ya da RTE’yi inceleyenlerin açıklamalarına yorumlarına yer verebilseydi... TESEV’in araştırması RTE’ye ve AKP’ye yalakalıktan öteye bir değer kazanabilirdi. Anlaşılan malum çevreler RTE’yi parti liderliğinden Müslümanların (belki İslam âleminin) liderliğine terfi ettirmeye hazırlanıyor. Girişim sonuç verirse imamlık da yaptığını söyleyen RTE’yi: ‘‘Türk Müslümanların Başimamı’’ diye mi çağıracağız. Ne günlere geldik; laik Cumhuriyetin Başbakanı’ndan başimamlığa!... Tünel ulaşım planında yok ? Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY olarak böyle bir öneri sunulmadığına dikkat çekti. Kentin bir ulaşım planı olmasının önemine işaret eden Evren, ‘‘İstanbul gibi bir metropolde durup dururken bir planla ortaya çıkıp ‘Ben bunu etüt ettim, iyi görünüyor’ demek yetmez. Tünel projesi kentsel ulaşımın yönetim ve yatırım sürecine uygun değil’’ dedi. Evren, tünellerin kentin trafik sorununu çözmeyeceğini aksine daha arttıracağını vurgulayarak ‘‘Tüneller, otomobil sahiplerine kısa bir süre rahatlık sağlayacaktır.Ancak otomobil kullanımının teşvik edilmesi nedeniyle yoğunluk tekrar artacak. Bu projenin ortaya geliş süreci doğru değil’’ dedi. ‘Çocuksu bir hayal’ Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semih Tezcan da kilometresi 15 milyon dolar bedelle 2 yıl içinde 1.5 milyar dolar sarf ederek 4 şeritli 78 kilometre uzunluğunda karayolu tü neli inşa etme planlarını gerçekçi bulmadı. Dört şeritli bir karayolu tünelinin çapının minimum 17 metre olduğunu belirten Tezcan, ‘‘Çapı sadece 6 metre olan bir metro tünelinin kilometre başına maliyetinin 30 milyon dolar. Bu nedenle planlanan tünelin kilometre başına maliyeti 15 değil, en az 60 milyon dolar olacaktır’’ dedi. TaksimLevent arasındaki 9 kilometrelik tünelin 5 yılda tamamlanabildiğini belirten Tezcan, 78 kilometre uzunluğundaki tünelin iki yıl içinde bitirme hedefini ‘‘çocuksu bir hayal’’ olarak niteledi. Tezcan şöyle devam etti: “Tünel inşa etmek İstanbul’un ulaşımına yapılabilecek en büyük ihanettir. İstanbul’da yılda yüzde 16 oranında artan otomobil sayısına hiçbir yeni yol yetmez. Bir metro treninin bir yönde taşıdığı yolcuyu otomobillerle taşıyabilmek için peş peşe 16’lık diziler halinde, 46 şeritli bir yola ihtiyaç gösteren 736 otomobillik bir filoya ihtiyaç vardır.’’ Erdoğan, tünellere karşı çıkanlara ‘Her şeyi siz mi biliyorsunuz’diye tepki gösterdi Bu kez bilim insanlarına çattı GÖKÇE UYGUN Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da yapılacak olan tünellere karşı çıkan bilim insanlarına sert tepki gösterdi. Erdoğan, ‘‘Bu işin ‘Ali kıran baş keseni’ siz misiniz? Her şeyi siz mi biliyorsunuz?’’ dedi. Erdoğan, tünel projesine eleştirileri ‘‘ideolojik’’ olarak yorumladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce kentte yapılan 40 kavşak ve yolun açı lış ve temel atma törenleri dün Başbakan Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda yapılan törende konuşan Erdoğan Belediye Başkanlığı’na geldiği günlerde İstanbul’u, CHP’nin belediyecilik anlayışından devraldığını, başkanlığı döneminde çöp sorununun çözüldüğünü, hava kirliliğinin sona erdiğini dile getirdi. İstanbul’a yapılacak 32 tünelle ilgili bir gazetede bir başlık gördüğünü belirten Erdoğan, bunu ‘‘çirkin bir yaklaşım tarzı’’ olarak tanımladı. İBB’nin tüm adımlarının bilimsel altyapısı olduğunu savunan Erdoğan, tünellere karşı çıkan mimar ve mühendislere de ‘‘Bu işin ‘Ali kıran baş keseni’ siz misiniz? Bu belediye bu işi bilmiyor da her şeyi siz mi biliyorsunuz? Sizden başka mimar, mühendis yok mu? Tabii ben herkesi kastetmiyorum. Gelin, bu aziz İstanbul’a katkınız olsun’’ sözleriyle tepki gösterdi. Polis İkmal Şube Müdürlüğü’nün hedef alındığı saldırıda bir kişi yaralandı Simit arabasıyla bombalı saldırı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Emniyet Müdürlüğü Polis İkmal Şube Müdürlüğü’ne yapılan bombalı saldırı sonucu bir kişi yaralandı. Patlamada, 7 araç ağır hasar gördü, çok sayıda ev ve işyerinin camları kırıldı. Olayın ardından geniş çaplı soruşturma başlatılırken kentin kilit noktalarında arama çalışmaları yoğunlaştırıldı. İzmir Valisi Oğuz Kaan Köksal, can kaybı olmamasının teselli olduğunu söyleyerek emniyet önlemlerinin arttırılacağını söyledi. nin bu ‘‘karşılığı’’ bildiğini söyledi. Ne kadar karşılıksız bir değerlendirme! Demokrasisi karaya değil de rayına oturmuş bir ülkede, Başbakan belirsizlik yaratmaz. Tam tersine belirsizlik giderir. Türkiye’de ise gerek Başbakan gerekse AKP kadroları, belirsizlikleri gidermek, sorunları çözmek yerine, sorunun ve belirsizliğin bir parçası olup çıkıyor. ??? Erdoğan’ın medyaya çatmasının 3 temel nedeni var: 1 Medyanın her dediğini doğru kabul etmesine, eleştiri mekanizmasını işletmemesine çok alıştı! 2 Medya ile iktidar arasında kurulan kutsal ittifakın bozulmasına çok bozuluyor. 3 Hata yaptıkça çatacak yer arıyor! Şıkları tek tek açalım... Kamuoyu ve medya geleneksel olarak iktidarlara iki aşamalı kredi verir. Birincisi kısa vadelidir, 100 günlüktür. İkincisi orta vadelidir, 500 günlüktür. Birinci aşamada tatmin edici hava yoksa, medya usul usul iktidarı kemirmeye başlar. İktidarın da buna yanıtı klasiktir: ‘‘Kardeşim enkaz devraldık. Biraz sabredin!’’ Bu aşamadan sonra en kaz kimdir, usul usul belli olmaya başlar! Topluma, iyi gitmeyen şeyler iyi mi gösterilecek? Rakamlar, pembeye boyanıp mı yorumlanacak? Halk bunu yutacak mı? Bu yaklaşık bir yıllık süreçtir. Gelir 500. gün... O aşamada durum iyiye gitse bile, halk daha iyisini istediği için eleştiri başlar... AKP değil ilk 500, ikinci 500’ü de tüketti, hâlâ enkaz edebiyatı yapıyor. Erdoğan’ın söyledikleri bir yana, medyanın hükümete desteği de ilk 100 günlük havayı anımsatıyor. Erdoğan’ın hazmedemediği, Maliye Bakanı’na yönelik bilgilerin haber olmaya başlaması! Bu aşamadan sonrası ikinci şıkka giriyor. Belki de Başbakan ‘‘Kimin ne karşılığı yazdığını biliyoruz’’ derken şunu söylemek istiyor: ‘‘Benden istediklerinizin çoğunu yapıyorum. Yeni istekleriniz var, şu aşamada yerine getiremedik, ama onlar da olacak... Hal böyleyken, karşılıklı al gülüm ver gülüm sürerken, bu kutsal ittifakı niye bozuyorsunuz?’’ Son şık herkesin gözü önünde seyrediyor. Başbakan dışarıda pazarlama, içeride azarlama yöntemini gelenek edindi! ??? Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün Çek meslektaşı Svoboda ile yaptığı özel görüşmenin yabancı basına sızması ve Gül’ün bunu yalanlaması ise konuyu uluslararası hale getirdi. Gül, ‘‘Ne çekiyorsam basından çekiyorum. Bir de Çeklerden çekiyorum’’ deyip Svoboda’nın da ağzından çıkanları yalanlamasını istedi! İngiliz gazeteci Hannah Strange’in ‘‘Haberim doğru’’ diye ısrar etmesi, Gül’ün yabancı basını yerliyle karıştırdığını gösterdi! Son iğneyi medyaya batıralım. Nasıl ki siyasetle ticaret arasındaki bağın kesilmesinin etik açıdan şart olduğu genel kabul görüyorsa medya üzerinden ticaretin bağları da kesilmeli. En azından sağlıklı, anlatılabilir, uluslararası standartlara uygun hale getirilmeli. Aksi halde, iktidardakiler ‘‘iktidarda kiler’’ der, medyadakiler de ‘‘medyada kiler’’ der. İkisi arasındaki ilişkiler de ‘‘iliş kiler’’ olur. Kimse kimsenin kilerine ilişmez. Bazen kapışırlar tepişirler, ama sonra anlaşırlar. Arada olan, toplumun haber alma hakkına olur! ankcum?cumhuriyet.com.tr ABD’NİN KARADENİZ ISRARI Öymen:Türkiye Montrö’yü deldirmez ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD’nin Karadeniz’e savaş gemilerini hiçbir sınırlama olmadan çıkarması konusundaki tartışmalar sürerken, Dışişleri Bakanlığı eski müsteşarı, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, ‘‘Türkiye hiçbir koşul altında Montrö Sözleşmesi’ni deldirmez’’ dedi. Cumhuriyet’in konuya ilişkin sorularını yanıtlayan Öymen, NATO’nun terörle mücadele konusunda deniz işbirliği çalışmaları olduğunu anımsatıp, ‘‘Türk Deniz Kuvvetleri’nin de bu işin içinde yer alması yönünde çalışmaları var. Bu çalışmalar daha çok Akdeniz’i kapsıyordu, öyle anlaşılıyor ki, şimdi bunu Karadeniz’e uygulamak istiyorlar’’ diye konuştu. birliği esastır. Bu projenin hayata geçirilmesi aşamasında da NATO’daki Türk askeri ve sivil makamlarının mutlaka onayı lazım. Onayı olmadan olmaz’’ görüşünü dile getirdi. Öymen, böyle bir NATO projesinin yürürlüğe sokulması için Türkiye’nin başından onaylaması gerektiğine dikkati çekti.Öymen, konunun bu genel çerçeve içinde düşünülmesi gerektiğini vurgulayıp, ‘‘Sanki NATO, Türkiye’ye baskı yapıyormuş gibi algılanıyor. Türkiye NATO’nun içinde, Türkiye olmadan NATO hiçbir şey yapamaz. ’’ diye konuştu. Öymen, ABD’nin Karadeniz ısrarına ilişkin olarak şu değerlendirmeyi yaptı: ‘‘ABD Karadeniz’de öyle anlaşılıyor ki bir NATO gücü bulundurmak istiyor. Batı’nın, Karadeniz’e sahildar olmayan ülkelerinin Montrö Antlaşması’na uyarak belli süreler için Karadeniz’de gemi bulundurma hakkı var. Tonaj sınırlaması var, zaman sınırlaması var, bildirim zorunluluğu var. Koşulları var ama Karadeniz’e sahildar olmayan bir ülke Karadeniz’e gemi çıkaramaz diye bir kural yok. Uçak gemisi çıkaramaz, denizaltı için belli kurallar var Montrö’de...’’ Yokuş aşağı bırakıldı Olay dün sabaha karşı saat 06.30’da meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Yapıcıoğlu Camisi ile bir kahvehanenin yer aldığı dik eğimli sokağın karşısındaki şube müdürlüğüne saat 06.30’da bomba yüklü seyyar simit arabası bırakıldı. Bombanın, yolun kavşak noktasında duran otomobile çarpması sonucu patlama meydana geldi. Patlamanın şiddetiyle birlikte çevrede yer alan ev ve işyerlerinin camları kırıldı, kapı ve pencerelerinde hasarlar oluştu. C4 tipi bomba taşıyan simit arabasının, şube müdürlüğüne u ŞİMŞEK’TEN SORU ÖNERGESİ C4 tipi bomba taşıyan simit arabasının, şube müdürlüğüne ulaşmadan otomobile çarpması büyük bir felaketi önledi. Patlamada 7 araç hasar görürken çok sayıda ev ve işyerinin camları kırıldı. laşmadan otomobile çarpmasının daha büyük bir felaketi önlediği bildirildi. Patlama sonucu, simit arabasının çarptığı otomobil hurdaya dönerken biri emniyete ait olmak üzere toplam 7 araç kullanılamaz duruma geldi. Olayda, şube müdürlüğünün karşısındaki kahvehaneyi açan ve temizlik işlerini yapan Hüseyin Akçadağ (54) adlı yurttaş yaralandı. Patlama sonucu şube müdürlüğü önünde nöbet tutan polis memurunun da hafif biçimde yaralandığı bildirildi. Bombanın simit arabasının alt bölümündeki 3 tüpe bağlandığı, tüplerden birinin patladığı bildirildi.Çevrede ayrıca patlamayan bir C4 tipi bomba daha bulundu. Patlamada dağılan el arabası ve tüp parçaları olay yerinden toplanarak incelenmek üzere polis laboratuvarına götürüldü. Polis, patlamanın terör örgütü PKK /KONGRA GEL ile bağlantılı olabileceği olasılığı üzerinde duruyor. Atatürk’süz ders kitabı Meclis’te ANKARA (Cumhu edilip, bakanlık tarafınriyet Bürosu) CHP İs dan satın alınan kitaplatanbul Milletvekili Ber rın ilgili yönetmeliğe han Şimşek, 2005 aykırı olduğunun belir2006 öğretim yılı için lendiğini belirten ŞimTalim Terbiye Kurulu şek, halen Talim ve Tertarafından kabul edilip biye Kurulu kitap inceMilli Eğitim Bakanlı leme komisyonlarında ğı’nca satın alınarak öğ görev yapan üyelerin rencilere dağıtılan ders daha önce hangi görevkitaplarının ‘‘Ders Ki lerde bulunduklarını tapları Yönetmeli sordu. ği’’ne aykırı olduğunu Şimşek ayrıca, bildirdi. Konuyu soru MEB’in kitap satın alönergesiyle Meclis gün dığı Harf Yayınevi’nin demine taşısahibi Ömer yan Şimşek, Faruk ErgeMilli Eğitim zen’in, AKP Bakanı HüseBitlis Milletyin Çelik’e, vekili ve eski ‘‘Fethullah Bayındırlık Gülen cemaBakanı Zeki atine yakınlıErgezen’le ğıyla bilinen akrabalık deZambak Yarecesini sordu. yınları’na ait Harf Yayınevi ‘Türkçe 1’ Berhan Şimşek. tarafından haders kitabınzırlanan da ‘Atatürk’ adının hiç ‘‘Türkçe 2, Türkçe 3, geçmemesinin nedeni Türkçe 4 ve Türkçe 5’’ ni’’ sordu. kitaplarının yönetmeliBerhan Şimşek, Milli ğe aykırı unsurlar içerdiEğitim Bakanı Çelik ta ği halde niçin kabul rafından yanıtlanması edildiği konusunda bilistemiyle TBMM Baş gi isteyen Şimşek, Çelik kanlığı’na verdiği soru ayrıca ‘‘Bugün gazeteönergesinde ilk ve orta sinin de sahibi olan öğretim okullarındaki İpek Yayıncılık AŞ’nin ders kitaplarının ‘‘Ders veya aynı gruba ait diKitapları Yönetmeli ğer yayınevlerinin Taği’’ne uygun olmasının lim ve Terbiye Kuruzorunlu olduğunu anım lu’nda incelenen, onay sattı. Ancak yaptığı in alan kitabı var mıdır? celeme sonucunda, Alan Yayıncılık’ın in20052006 öğretim yılı celemede olan kitabı için Talim ve Terbiye bulunmakta mıdır?’’ Kurulu tarafından kabul sorusunu yöneltti. Karadeniz krizi kapıda Washington yönetiminin, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin ‘feshedilmesi’ için ‘sözleşmeyi fesih hakkı’ olan Romanya ile dirsek temasını sürdürdüğü öğrenildi BAHADIR SELİM DİLEK lar’ın da ABD’nin ‘‘kontrolü altına’’ girmesi anlamına gelecek. ‘NATO’da karar alınamaz’ Öymen Türkiye’nin yaklaşımının iki boyutu bulunduğuna, bunlardan bir tanesinin de Montrö Sözleşmesi olduğuna işaret etti. Sözlerini, ‘‘Türkiye hiçbir koşul altında Montrö Sözleşmesi’ni deldirmez. Türkiye, NATO’ya da bunu dile getirmiştir tahmin ediyoruz’’ şeklinde sürdüren Öymen, ‘‘Hiçbir konuda bir üye ülkenin itirazı varsa NATO karar alamaz. NATO’da oy ANKARA ABD’nin, hiçbir sınırlama olmadan gemilerini ‘‘terörle mücadele’’ gerekçesiyle Karadeniz’e çıkarma çabasının altında, ‘‘Büyük Ortadoğu Projesi’’ olduğu belirtildi. ABD’nin bu konuda önündeki en büyük engel olan Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin ‘‘feshedilmesini’’ sağlamak için ‘‘sözleşmeyi fesih hakkı’’ bulunan ‘‘Montrö’ye akit devlet’’ sıfatına sahip Romanya ile dirsek temasını sürdürdüğü öğrenildi. Türk Deniz Kuvvetleri’nin bir yıldan fazla süreden bu yana ‘‘terörle mücadele’’ kapsamında yürüttüğü ve ticari deniz trafiğini kontrol altında tutan ‘‘Uyum Harekâtı’’na karşın, ABD’nin ısrarcı tutumu, Ankara’daki soru işaretlerini arttırdı. ABD’nin istediği sayıda ve tonajda savaş gemisini Karadeniz’e sokması, bütün Karadeniz havzası ile Kafkaslar ve Balkan Çabanın nedeni BOP Cumhuriyet’in başvurduğu deniz hukukçuları ve stratejistlerin değerlendirmelerine göre Montrö Boğazlar Sözleşmesi, ABD’nin ‘‘Büyük Ortadoğu Projesi’’nin tehdidi ile karşı karşıya kaldı. Washington yönetimi, istediği miktarda, istediği tonajda ve istediği süreyle savaş gemilerini Karadeniz’de dolaş tırmak için Montrö’yü feshettirme düşüncesi içine girdi. Bu nedenle de sözleşmeye akit devlet olan ve sözleşmeyi fesih hakkı bulunan Romanya ile ‘‘gizli diplomasi’’ yürütmeye başladı. 9 Kasım 1936’da yürürlüğe giren sözleşmenin, başlangıç yürürlük süresi 20 yıl olarak belirlendi. 9 Kasım 1956’dan itibaren akit devletlerin sözleşmeyi feshetme hakları doğdu. Ancak Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne taraf, eski SSCB, Romanya, Bulgaristan, Türkiye, Yunanistan, eski Yugosyavya, Fransa, İngiltere bu hakkı kullanmadı. Sözleşmenin başında Japonya akit devletti, ancak 1951 yılında, bu statüsünden kaynaklanan haklarından feragat etti. İtalya ise sözleşme Lozan’a taraf devletlerin katılımına açık tutulduğundan, 1938 yılında akit devlet statüsü almak istedi ve aldı. ABD’yi engelleyen Montrö Akit devletlerden herhangi biri, ‘‘Montrö’nün feshini talep ediyorum’’ dediği zaman, iki yıllık bir süre zarfında yeni bir sözleşme yapılması durumunda, o sözleşme yürürlüğe girecek. ABD sözleşmeye akit devlet olmadığı halde, Karadeniz’e çıkmak ve varlık göstermek istiyor. BOP çerçevesinde Balkanlar’ı, Kafkaslar’ı, Rusya Federasyonu’nu en iyi kontrol edebileceği yer Karadeniz hazvası olan ABD’nin önündeki tek engel ise Montrö Boğazlar Sözleşmesi. İŞTE SÖZLEŞMEDEKİ SINIRLAMA özleşme, 1936 yılında Türkiye’nin ve Karadeniz’e kıyıdaş devletlerin güvenliği göz önünde bulundurularak hazırlandı. S Karadeniz’e kıyıdaş olmayan ülkelerin hafif su üstü gemileri, küçük savaş gemileri ve yardımcı gemiler dışındaki gemilerinin Karadeniz’e çıkmasına izin verilmedi. Uçak gemileri ve denizaltılar ve 15 bin tonun üzerindeki gemiler de yasaklanarak bu kapsama alındı. Bu çerçevede, Karadeniz’de bulunmaları 21 günle sınırlandırılırken, toplam tonaj ise 30 bin ton olarak belirlendi. Bu nedenle ABD, istediği tonajda, istediği sayıda ve istediği özellikte savaş gemisini Karadeniz’de dolaştıramıyor. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle