Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 MART 2006 PAZAR 12 PAZAR KONUĞU leyla.tavsanoglu?cumhuriyet.com.tr AKP’li olay milletvekili Çömez’den siyasette, demokrasi şeffaflık ve ahlak eksikliği eleştirileri: ‘Milletin vekili korkmadan konuşmalı’ SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU Karşımda siyaset gündeminin üst sırasındaki kişi AKP milletvekili Dr. Turhan Çömez. Ankara’da son gelişmeleri konuşuyoruz. Unakıtan’a çıkışları, istifaya davet mektubu, parti içi yürüttüğü muhalefeti gündemimizde. Kısmen de dış politikaya değineceğiz. Başta özgeçmişiyle anlattıklarını dikkatle dinliyorum. Balıkesir’in Paşaçiftlik köyünde yaşayan bir çiftçi ailenin oğlu olduğunu, ortaöğrenimini Balıkesir İmam Hatip Lisesi’nde yaptığını anlatıyor. Sonra gülerek ekliyor: ‘‘Ama çocukluğumdan beri hayalimde doktor olmak vardı. Lise bitince babamla pazarlık yaptık ve ben İ Ü Tıp Fakültesi’ne girdim. Sonunda da genel cerrahi uzmanlığımı yaptım.’’ Üzerinde gayet şık lacivert bir kostüm, boynunda mavili lacivertli kravat var. TBMM’nin birinci kat A Blok’taki minik odası, ondan yardım isteyen hastaları, seçim bölgesinin insanlarıyla dolup boşalıyor. Sözlerimiz sürekli kesiliyor. Sonunda bir ara fırsatını bulup tenha bir köşeye çekiliyor ve konuşuyoruz. Kendisiyle ilgili iddialar, kendisinin Unakıtan’la ilgili çıkışlarının nedenleri ve siyasette şeffaflık ve demokrasi eksikliğinin nelere mal olduğunu Çömez’in ağzından büyük bir ilgiyle dinliyorum: ‘Düşüncelerimi özgürce söylüyorum’ Siz Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’la ilgili sürekli eleştirilerde bulunuyorsunuz. Parti içi muhalefet de yapıyorsunuz. Ama bugüne kadar hakkınızda hiç disiplin cezası uygulanmadı. AKP çok demokrasiyi özümsemiş bir yapıda mı ki böyle oldu? ÇÖMEZ AK Parti kurulurken ve yola çıkarken birtakım ilkeleri benimsedik. Bunlar şeffaf, demokrat, paylaşımcı olmaktı. Bu ilkeleri hem partinin programına hem de tüzüğüne koyduk. Dolayısıyla ben tüm davranışlarımda, söylediklerimde partinin yazılı kuralları çerçevesinde hareket ediyorum. Düşüncelerimi özgürce ifade ediyorum. Türk siyasal yaşamında parti içi demokrasi kültürü istenilen boyutta olmadığı için zaman zaman sıkıntı yaşadığımı da itiraf etmeliyim. Bu süreçte bir disiplin mekanizmasının çalıştırılmamış olması, AK Parti’nin parti içi demokrasi sürecine bakışının olgun olduğunun da bir göstergesidir. Peki ya Unakıtan’la ilgili eleştirileriniz? ÇÖMEZ Sayın Unakıtan’ın, benim seçim bölgemde kendine ya da oğullarına ait üç tane fabrikası var. Bu işletmelerle ilgili bazı çalışmalar yürütüyor. Dolayısıyla bölgemde yapılan çalışmaları yakinen gördüğüm ve bildiğim, bazı atılan adımların halka yansımalarını da çok iyi izlediğim için ortaya çıkan bazı olumsuzlukları paylaşmak ve bunlarla ilgili tavır belirlemek ihtiyacı hissettim. Önce Sayın Başbakan’a küçük bilgi notu şeklinde düşüncelerimi intikal ettirdim. Daha sonra partinin değişik yönetim kademelerindeki arkadaşlarımla süreçten duyduğum bazı rahatsızlıkları ve çözülmesi gereken bazı konuları paylaştım. Ancak, konuyla ilgili atılan adımları çok yeterli bulmadığım için önce grupta bir konuşma yaptım. Ancak Sayın Bakan, ortaya koyduğum görüşlerin bir başka partiye geçme sinyalleri olduğuna dair bazı açıklamalarda bulundu. Ben bunları talihsiz açıklamalar olarak kabul ettim ve parti yönetimine intikal ettirdim. Bu süreçte ben anayasal görevimi yerine getirdiğimi düşünüyorum. Bir vekilin görevi hem yasamadır hem de denetlemedir. Yine pek çok konuda Sayın Bakan’a soru önergeleri verdim. En sonunda da kendisine hem bölgemden kaynaklanan bazı gelişmeler hem de çok ‘ AK Parti kurulurken ve yola çıkarken birtakım ilkeleri benimsedik. Bunlar şeffaf, demokrat, paylaşımcı olmaktı. ’ fazla dillendirilen bazı olumsuzluklar nedeniyle bir çağrıda bulundum. Unakıtan’ı neden mektupla istifaya çağırdınız? ÇÖMEZ Bunun anlamı şu: Demokrasilerde simgesel istifalar vardır. Kâğıt üzerinde suçlu olmayabilirsiniz. Ancak kamu vicdanında yargılanırsınız. Öyle bir dönemde öyle bir simgesel istifa mekanizmasını çalıştırırsınız ki bu süreç hem partinize hem demokratik yaşama hem de yönetim kademelerine karşı halkın duymuş olduğu güvene çok pozitif katkı yapar. Çağrım bu anlamlı perspektiften değerlendirildiğinde önemliydi. Bunu bir parti içi muhalefet, bir bireysel hizipleşme, ya da kavga zeminine oturtmak bence çok yüzeysel bir tartışmadır. Tayyip Erdoğan son olarak bu konu gündeme geldiğinde, ‘‘Herkes kendi işine baksın’’ çıkışını yaptı. Bir hükümetin Maliye Bakanı ve ailesi hakkında bunca yolsuzluk suçlaması varken Başbakan’ın böyle bir söz söyleme lüksü olabilir mi? Ayrıca sizinle ilgili olarak da, ‘‘Bazılarınınki ısmarlama’’ dedi. Bundan neyi kastetmiş olabilir? ÇÖMEZ Siyaset yapanlar ve halkın gözü önünde olanlar hayatının her AKP içinde pek çok bakan ve vekil hakkında yolsuzluk dosyaları olduğunu ve bunların dokunulmazlık zırhıyla örtüldüğünü biliyoruz. Dolayısıyla da mesele sadece Unakıtan değil. AKP, seçim öncesi, dokunulmazlıkların kaldırılacağı sözü vermişti. Ama hükümet neredeyse dördüncü yılını dolduruyor, ama dokunulmazlıklar kaldırılmıyor. Neden? ÇÖMEZ Dokunulmazlık kavramı Türkiye’de layıkıyla değerlendirilmiyor. Milletvekilleri millet adına yasama ve denetleme yaparlar. Yasama ve denetleme yaparken sözleri, çalışmaları ve kararları dokunulmaz olmalıdır. Yani kürsü dokunulmazlığı olmalıdır, yasama sorumsuzluğu olmalıdır. Türkiye’de dokunulmazlık kavramı çok farklı alanlarda tartışıldığı için meselenin özüne ne yazık ki inilemiyor. Bugün ne yazık ki birtakım dosyalardan milletvekillerini muhafaza etmek için kullanılan bir zırh olarak görülmekte ve algılanmaktadır ki bu da beni rahatsız ediyor. Ben şu anda işlediği anlamdaki dokunulmazlıkların Türk siyasi hayatına olumlu katkı sağlamadığını düşünüyorum. Mutlaka bir revizyon yapılmalı, üzerinde tartışılmalıdır. Milletvekilleri hiç inandığınızı söylüyorsunuz, ama acaba sizin üzerinizden mi Unakıtan’dan kurtulmak istiyorlar? ÇÖMEZ Ben milletvekili olarak sorumluluğumu yerine getiriyorum. Zaman zaman davranışlarımı, hareketlerimi aşırılıkla suçlayanlar olabilir. Onlara da saygı duyuyorum. Sizin eşiniz de benim meslektaşım. Bazen meslekler insanların yaşamlarına ve karakterlerine yansır. Bizim meslekten olanlar net olmayı, sınırlarını keskin hatlarla belli etmeyi, radikal kararlar almayı ve sonuç alıcı çalışmalar yapmayı severiz. Attığımız her adımdan da sonuç almayı isteriz. Sizin çıkışlarınızla ilgili bir takım senaryolar üretiliyor. Sizin özel kalem müdürlüğü yaptığınız dönemde Tayyip Bey’e çok yakın olduğunuz, ancak seçimlerde adaylığınızı koymaya karar verdiğinizde Tayyip Bey’in buna karşı çıktığı ve sizi üst düzey bürokrat olarak yanında bulundurmak istediği, siz adaylıkta ısrarlı olunca da yollarınızın ayrıldığı konuşuluyor. Bir başka senaryo da Sağlık Bakanlığı beklediğiniz ve bakanlığı alamayınca eleştirilerin dozunu arttırdığınız. Bunlar doğru mu? Şu anda Sağlık Bakanımızın çok başarılı çalışmalar yaptığına inanıyor ve böyle bir iddiayı da iddia sahiplerine havale ediyorum. Siz bir bilim insanısınız. Mensubu olduğunuz AKP esas olarak dine dayalı bir partiyken bilimle inancı nasıl bağdaştırıyorsunuz? ÇÖMEZ Ben bunu kabul etmiyorum. Biz siyaseti dini temellere dayandırmayı kesinlikle reddediyoruz. Din eksenli siyaset yapılmasının Türkiye’ye bugüne kadar fayda sağlamadığını gördüğümüz gibi bundan sonra da fayda sağlamayacağına inanıyoruz. Din, insanların kendi özel yaşamlarına ait uhrevi bir duygudur; inanç sistemidir. Hiç kimsenin bir başkasının dini inancı üzerinden siyaset yapması, ya da bunu kullanarak politik açılım içine girmesi bizim tarafımızdan doğru kabul edilmez; hoş karşılanmaz. Dolayısıyla ben AK Parti’nin dini bir eksene oturtulmasını kabul edemem. Bizim ilkelerimiz arasında böyle bir kavram yoktur. Siz böyle söylüyorsunuz. Ama bir yandan da sürekli olarak türban dayatması getiriliyor. Pek çok vekilin ve bakanın eşleri tesettürlü. Ancak bu giyim tarzı da dini bütün Anadolu kadınınkiyle hiç ilgisi yok. Arap P O R T R E Dr. TURHAN ÇÖMEZ Balıkesir’in Gönen ilçesine bağlı Paşaçiftlik köyünde 1965’te doğdu. Ortaöğrenimini Bandırma İmam Hatip Lisesi’nde, yükseköğrenimini İ Ü Çapa Tıp Fakültesi’nde yaptı. Erzurum’da bir yılı aşkın bir süre İl Sağlık Müdür Yardımcısı olarak mecburi hizmetini tamamladı. Daha sonra Tıpta Uzmanlık sınavına girdi ve İstanbul’a dönerek Vakıf Gureba Hastanesi’nde genel cerrahi asistanı oldu. Bir süre başhekim muavinliği görevini üstlendi. AKP’nin kurulmasıyla birlikte Tayyip Erdoğan’ın özel kalem müdürü ve danışmanı oldu. 2002 seçimlerinde Balıkesir’den milletvekili seçildi. örtünme biçimi olan hicap. O zaman AKP’de bunu nasıl izah edebiliyorsunuz? ÇÖMEZ Bence insanların kafalarının içindeki gerçek gündemlere bakmalı. Açıkçası, insanların eşlerinin başlarını bağlamalarından çok daha önemli gündemlerin olduğunu düşünüyorum. Ben de öyle düşünüyorum. Ama özellikle de Başbakan tarafından sürekli bir türban dayatmasıdır gidiyor, Türkiye’nin başka meselesi kalmamış gibi... ÇÖMEZ Başını bağlayan insanın eşi, yani erkek, başı açık olan insanlara da aynı saygı, sevgi, anlayış ve hoşgörüyü göstermiyorsa orada bir sorun vardır. İnsanların özel yaşamları teminat altına alınmalıdır. Başörtüsü bireysel bir tercihtir. Kadın başını örtüyorsa bunu sadece inandığı için yapmalıdır. Bizler de ona sadece inandığı için saygı duymak zorundayız. Ancak, aynı saygıyı, inanmadığı, ya da örtünmeyi kabul etmediği için örtünmeyen insana da göstermeliyiz; onun da hakkını, hukukunu bir o kadar korumak zorundayız. Laikliğin zaten temeli de budur. ‘ Unakıtan’ın, benim seçim bölgemde kendine ya da oğullarına ait üç tane fabrikası var. ’ AKP’li Dr. Turhan Çömez, Türkiye’de siyasi ahlak ve demokrasinin mutlaka yerleştirilmesi çağrısı yapıyor. (Fotoğraf: KORAY AVCI) dönemini berrak, temiz ve denetlenebilir hale getirmek zorundadırlar. Çünkü siyaset yapan insanlar kamuya mal olmuşlardır. Dolayısıyla insanların kafasında soru işareti oluşturan, yönetim kademelerine güvensizliği pekiştiren davranışlar siyaset dünyasının itibarını zedeler; demokratik olgunluğu olumsuz etkiler. Sayın Başbakan’ın MYK’de yaptığı konuşmaların basına çok da doğru yansımadığı biçiminde bir izlenimim oldu. Çünkü kapalı kapılar ardında yapılmış konuşmaların kamuoyuna farklı yansıtıldığı açıklamaları parti yönetiminden bizzat yapıldı. Dolayısıyla onunla ilgili yorum yapmayı doğru bulmuyorum. Ancak, Sayın Başbakan’ın grup toplantısında ‘‘ısmarlama muhalefet’’ ifadesiyle de ben ve benim gibi düşünen arkadaşlarımı kastettiğini düşünmüyorum. Çünkü, ‘‘Türkiye’de bir ana muhalefet, bir de ısmarlama muhalefet var’’ dedi. Dolayısıyla çeşitli çevrelerden iktidara karşı alınmış olan pozisyonları Sayın Başbakan böyle ifade edebiliyor. Bu açıklamaların bizim yazdığımız mektup ya da söylediklerimizle ilintili olduğunu düşünmüyorum. kimseden korkmadan konuşabilmelidir. Hakaret içermediği sürece her türlü görüşü en ince ayrıntılarıyla kamuoyuyla paylaşabilmelidirler. Verdikleri oydan dolayı da hiç kimse tarafından yargılanmamalı, sorgulanmamalı ve eleştirilmemelidirler. ‘Kamuoyu vicdanı rahatlatılsın’ Başbakan son ana kadar Unakıtan’ı savunacak gibi görünüyor. Sizce işin içinde başka bir iş mi var? ÇÖMEZ Ben sizinle aynı kanıda değilim. Sayın Başbakan’ın Sayın Unakıtan konusunda ortaya konulan iddialarla ilgili bir çalışma yapacağı kanısını taşıyorum. Böyle bir çalışmanın da Türk demokratik siyasal yaşamına ve AK Parti’ye de iyi bir sonuç getireceğini düşünüyorum. Çünkü sadece kâğıt üzerindeki haklılık vicdanlardaki haklılığı beraberinde getirmiyor. Her şeyi hukuka, kitabına uydurabilirsiniz. Ama her şeyi vicdanlara kabul ettiremez, her şeyi siyasal ahlak çerçevesine sokamayabilirsiniz. Başbakan’ın gereğini yapacağına ÇÖMEZ Teşekkür ederim. Bunlar değişik çevrelerce dillendirilen, tartışılan konular. Öncelikle, Tayyip Bey’le yollarımızı ayırmış olsaydık bugün ayrı kulvarlarda olurduk. Ben bu partinin milletvekiliyim, Sayın Başbakan da bu partinin lideri. Kaldı ki benim milletvekili olmamı istemeseydi listeye hiç koymazdı. Her ne kadar ben dördüncü sıradan listeye girmiş olsam da şu anda milletvekiliyim. Aslında o dönem Sayın Başbakan benim özel kalem müdürü olarak görevde kalmamı istediğini benimle paylaştı. Ancak ben siyaset yapmak, siyaset yoluyla da ülkeme hizmet etmek istediğimi kendisine söyledim. O süreç öyle gelişti. Dolayısıyla da onun istememesine rağmen benim milletvekili olmam şu andaki siyasi partiler yasası ve seçim kanunu ve işler siyasal gelenekle çok örtüşmüyor. Sağlık Bakanlığı’na gelince... Şüphesiz siyasetin içindeki herkes kariyer yapmak, iyi görevler almak ve başarmak ister. Bu, siyasetin doğasında vardır. Olmazsa zaten siyasette sonuç alamazsınız. Ama benim Sağlık Bakanı olmak istemem ve olamadığım için böyle bir tavır içine girmem gibi bir iddia bana göre komiktir. ‘ Sayın Başbakan da bu partinin lideri. Kaldı ki benim milletvekili olmamı istemeseydi listeye hiç koymazdı. ’ Devlet adamlığı soğukkanlılık gerektirir Bir de Tayyip Bey’in ‘‘lan’’lı, ‘‘Ananı al da git’’li konuşma üslubunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir hekim olarak Tayyip Bey’in zaman zaman bu sert çıkışlarında sağlıksal bir sorunun etken olabileceğini düşünüyor musunuz? ÇÖMEZ Sayın Başbakan çok yoğun bir çalışma temposu içinde, çok gergin atmosferde hizmet etmeye gayret ediyor. Takdir edersiniz ki iş temposu, yoğun çalışma atmosferi ve onların getirdiği stres insanların davranış biçimlerine de zaman zaman yansır. Mersin’de yaşanan, talihsiz bir olaydı. Keşke olmasaydı, diye düşünüyorum. İnanıyorum ki Sayın Başbakan da daha sonra televizyon ekranlarına yansıyan o görüntüleri görünce üzülmüştür. Bunlar siyasette minik yol kazaları olarak değerlendirilmeli. Sayın Başbakan’ın da bu noktada üzüntü duyduğunu düşünüyorum. Ne olursa olsun bir devlet adamının bu tür sözleri söyleyebilme lüksü var mıdır? ÇÖMEZ Vatandaş kendini idare edenlerin, liderlerin, devlet adamlarının nereye mensup olursa olsun kendisini kucaklamasını, sahip çıkmasını, kendisini sevmesini, iyi davranmasını, sempatik olmasını ister. Dolayısıyla devlet adamlarının vatandaşlara olan yakınlıklarında daha sempatik, daha sıcak, onları daha kucaklayan bir davranış karakteri benimsemelerinde fayda olduğunu düşünüyorum. İsterseniz biraz da dış politikaya girelim. Son olarak Ek Protokol’ün imzasıyla ilgili olarak KKTC gazeteleri ‘‘Erdoğan bizi sattı’’ diye başlık attılar. Sizce AKP KKTC’yi sattı mı? ÇÖMEZ Biz Kıbrıs konusunda çok hassasız. Şu anda süren bir AB süreci var. Türkiye AB’ye tam üye olmadan Kıbrıs’la ilgili alınacak radikal kararlar ileride Türkiye’yi açmazlara sürükler. Ben konuyla çok yakından ilgileniyorum. Annan Planı ilk ortaya atıldığı zaman bizzat Kıbrıs’a gittim. Taksim edilecek arazileri yerinde gördüm ve KKTC yurttaşlarıyla bir araya geldim. Kıbrıs bizim için çok önemli bir ulusal davadır. Bu konuda atılacak adımlar sadece hükümeti değil, hükümetleri ve Türk ulusunun bütününü bağlayacak adımlardır. Bu koşullar altında Ek Protokol TBMM’ye gelirse süreçte çok önemli tartışmaların yaşanacağını şimdiden ifade etmek isterim. Hamas’ın Suriye fraksiyonunun lideri Meşal geldi. Kimlerin bunları davet ettiği, nasıl geldikleri, ne olduğu sır gibi ortada kaldı. Bu işin aslı neydi? ÇÖMEZ Hamas’ın siyasi lideri Meşal’in Türkiye’ye gelişini biz de basından öğrendik. İlk açıklamalar Meşal’i AK Parti’nin siyasi kimliğiyle davet ettiğine ilişkindi. Ancak daha sonra öğrendik ki Bakanlar Kurulu’nda tartışılmış ve davet ondan sonra gerçekleşmiş. Ziyaretin ilerleyen günlerinde ABD Büyükelçisi Wilson’un açıklamalarından, bu ziyaretten ABD’nin haberinin olduğunu öğrendik. Bence Türkiye Ortadoğu’daki bu hassas gelişmelere müdahil olmakla doğru bir adım atmıştır. Ama bana göre bu süreçte amatörlükler yaşanmıştır. Partinin mi, yoksa Dışişleri Bakanlığı’nın mı davet ettiği tartışılmıştır. Ziyarete bu anlamda gölge düşmüştür. Yine, masrafların Dışişleri Bakanlığı tarafından ödeniyor olması da bu tartışmaları pekiştirmiştir. Buraya gelen siyasi liderin kırmızı bültenle aranıyor olması ve tavırlarıyla rijit ve marjinal kabul edilmesi geziyi biraz daha tartışmalı hale getirdi. Siz arabulucu bir kimlikle ortaya çıktıysanız her iki tarafı da memnun edecek ve onları birbirine yakınlaştıracak adımları tercih etmelisiniz. Bu süreç böyle işlememiştir. Ancak Türkiye’nin her ne kadar bu süreçte yaşadığı amatörlükler kamuoyunda tartışılsa da niyet ve atılan adım itibarıyla doğrudur. Ama süreçte yaşanan aksaklıklar ne yazık ki gezinin bu olumlu, anlamlı tarafına gölge düşürmüştür. ‘ Hamas’ın siyasi lideri Meşal’in Türkiye’ye gelişini biz de basından öğrendik. ’ CUMHURİYET 12 K