23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 MART 2006 PERŞEMBE 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Sokak çatışmalarında yaralanan iki kişi öldü, kente takviye olarak asker gönderildi Yalnız Fransa Değil... ‘‘Gördüm şükür, gördüm şükür/ bugünü de gördüm şükür/ gördüm şükür bugünü de Paris’te./ Aktı Paris/ asıl Paris/ mavi mavi, kızıl kızıl/ aktı Ren Ron Garon Sen/ aktı Paris sular gibi şakır şakır/ aktı Paris 1958/ Mayıs yirmi sekizde Gördüm şükür, gördüm şükür Gördüm şükür bugünü de Paris’te...’’ Nâzım Hikmet sokaklarda gösteri olup akan halkın Paris’ini böyle anlatıyordu. Hemen hemen tıpı tıpına on yıl sonra 1968 Mayısı’nda, Cluny metrosunun girişinde, yaşlı bir Fransız kadını, gösterici öğrencileri izliyor ve gözyaşları içinde, Bugünü de gördüm ya, artık ölsem de gam yemem, diyordu. ??? Aradan bir ay kadar geçip, De Gaulle iktidarı, benzinci pompalarına akaryakıt sağlayıp benzin akıtınca, Parisliler yavaş yavaş tatil yerlerine doğru yollandılar. Gençlerin umutları, bulvarların üzerinde can verdi. Yaşlı kadın neler hissetmiştir acaba?... Altmış sekiz kuşağı gençleri bir ay süreyle umut olup aktı Paris’te bulvarlar boyunca, ama kurtuluş denizine kavuşamadılar. Altmış sekiz gençleri yalnız Paris, yalnız Fransa ile sınırlı kalmadılar, bütün dünyaya yansıdı etkileri. Ve hiçbir yerde göstericiler özlemlerine kavuşamadılar. Zaman içinde kimileri, gömleklerini değiştirdiler, kravatlarını taktılar, ceketlerini giydiler, ellerine evrak çantalarını aldılar, umutsuzluğun döneklik batağına daldılar. Kimileri, tutkularına bağlı kalıp, o anları yaşamayanların kâh kuşku duyarak, kâh sıkılıp alaya alarak dinledikleri coşku anılarını geveleyen ihtiyarlara dönüştüler; kimileri yazgı olmayan akıbetlerini sürekli sorgulayıp, nafile karşı durmayı sürdürdüler. Nâzım’ın tanıklık ettiği 58 Paris’inin üzerinden 48, yaşlı kadını umuda gark eden mayıs olaylarının üzerinden 38 yıl geçtikten sonra, bir daha akıyor şu anda Paris ve bütün Fransa... Yine grevler.. yine gösteriler... Oysa Paris’te de, Fransa’da da gösteriler ve grevler, zaman içinde gittikçe azalıyordu. Her şey düzeldiği için sanmayın sakın, umudun gittikçe azalmasından doğuyor bu durum. Artık, daha güzel günlerin umudu zayıfladığından azalıyordu gösteriler de... ??? Fransa’daki gösterilerin nedenlerini, iki Cumhuriyet yazarı Hüseyin Baş ile Türkel Minibaş’ın yazılarında okumuşsunuzdur. Görünürdeki neden, ‘‘genç işsizliği’’ne çare olarak Villepin Hükümeti’nin çıkardığı ilk istihdam yasasıdır. Bu yasa, yeni işe giren gençlerin, iki yıl içinde neden göstermeksizin, tazminatsız işten çıkarılmalarına olanak veriyor. Bu kez gösteriler Paris’in göbeğinde, Sorbonne’un önünde başladı. Altı ay önce, 2005 sonbaharındaki gösteriler ise banliyölerde patlak vermişti. Arabaları yakıp, etrafı ateşe verenler, herhangi bir becerileri, donanımları, dolayısıyla umutları olmayan, vasıfsız işçi konumundaki sistem dışı, çoğu ikinci üçüncü kuşak göçmen çocuklarıydı. Bu kez ayaklananlar, sistemin içinde olan, donanımlı, eğitimli gençlerdir. Çünkü, küreselleşmenin dünyasında, Minibaş’ın deyimiyle ‘‘şirketlerin Avrupası’’nın göbeğindeki Fransa’da güvensizlik, işsizlik, umutsuzluk bulutları, artık herkesi tehdit etmektedir. Sorun gençlerle sınırlı değil. Kolayca kapıya konabilen, ucuz genç el emeğinin varlığı, yerini alabileceği başkaları için de tehdit oluşturmakta. En alttakilerin değil, bütün çalışanların Fransa’sı bu tehdidi iliklerinde hissetmektedir. Fransızların 2005 baharında Avrupa Anayasası’na neden ‘‘hayır’’ dediklerini o zaman iyi kavrayamamış olanlar, şimdi gelişmeyi biraz daha iyi değerlendirebilmektedirler. Aslında onlar ‘‘Şirketlerin Avrupası’’na ‘‘hayır’’ diyorlar, umutların Avrupası’nı istiyorlardı. Görülüyor ki sorun yalnız Fransa, hatta yalnız Avrupa ile bile sınırlı değil. Sokağa yansıyan, küresel umutsuzluğun, umarsızlığın tepkisidir. Cluny metrosunun girişindeki görüntüsü bugün gibi gözümün önünde olan yaşlı kadının boş umutlarına kapılmadan, dikkatle izlemeliyiz gelişmeleri... Diyarbakır durulmuyor MAHMUT ORAL / İBRAHİM KARAASLAN / ALİ BİLGİLİ DİYARBAKIRSİİRTV AN Güvenlik güçlerinin yürüttüğü operasyonda öldürülen 14 terör örgütü üyesinden 4’ünün Diyarbakır’daki önceki cenaze törenlerinde meydana gelen gerginlik dün de sürdü. Kente takviye olarak asker gönderilirken meydana gelen gösterilerde 2 kişi yaşamını yitirdi, 95 kişi yaralandı. 100 kişi gözaltına alındı. İşyerlerinin tahrip edileceğinden korkan esnaf kepenk açmazken, halkın büyük bölümü sokağa çıkmadı. Diyarbakır’da önceki gün başlayan izinsiz gösteriler dün de sürdü. Göstericiler, alınan tüm güvenlik önlemlerine karşın sabah saatlerinden itibaren özellikle Ofis ve Bağlar mahallelerinde toplanarak terör örgütü PKK ve Abdullah Öcalan lehine slogan atarak yürüyüş yaptı. Göstericilerin güvenlik güçlerine karşı çocukları ön saflara sürdüğü gözlendi. Melikahmet semtindeki gösteriler çatışmaya dönüştü. Batman, Elazığ ve Şanlıurfa’dan gelen özel harekât ve çevik kuvvet ekipleri yıllar sonra kent merkezinde önlem alırken, göstericileri dağıtmak için ateş açtı. Silahla yaralanan Tarık Ataykaya (23) kaldırıldığı Diyarbakır Devlet Hastanesi’nde kurtarılamadı. Ölen gencin yakınları, hastane bahçesinde silah sıktı. Olaylarda 1 kişinin daha öldüğü açıklandı. Şehitlik semtinde ise göstericiler karakolu taş yağmuruna tuttu. Sakarya Caddesi’nde de çıkan olaylarda yaralananlar oldu. rüştü. Emek Caddesi’nde makam arabasının üstüne çıkarak göstericilere seslenen Baydemir, kimsenin ölmesini istemediklerini, bu nedenle herkesin evine dağılması gerektiğini belirterek şunları söyledi: ‘‘Keşke ölenlerin yerine ben ölseydim. Şimdi vilayetten geliyorum. Yetkililerle görüştüm. ‘Şimdiye kadar 17 kişi öldü’, kimsenin 18. kişi olmasını istemiyoruz. Hepimiz acınızı paylaşıyoruz. Bu dakikadan sonra gerilimin sürmesi kentimize ve insanlarımıza zarar verecektir. Şimdiye kadar istekleriniz ve cesaretiniz için size teşekkür ediyorum. Sizler kimliğinize ve acınıza sahip çıktınız. Biz de sizinleyiz. Ancak barış için eyleme son vermeliyiz. Bu partimizin kararıdır.’’ Gruptakiler sık sık PKK lehine slogan atarken bazı kişiler gözaltındakilerin serbest bırakılmasını istedi. Elektriklerin kesik olduğu Emek Caddesi’nde cadde boyunca ateşler yakan göstericiler daha sonra dağılmaya başladı. Baydemir’in konuşması sırasında Vali Yardımcısı Aydın’ın arabadan inmediği görüldü. Siirt ve Van’da da gerginlik Siirt’te de önceki gün yaşanan gerginliğin arGöstericileri dağıtmak için ateş açan güvenlik güçlerine karşı çocuklar öne sürüldü. (AA) dından olası gösteri ve eylemlere karşı polis ‘Silah kullanmayın anonsu’ Olaylar devam ettiği sırada polis telsizlerinden sık sık ‘‘şartlar olmadan silah kullanılmaması’’ yolunda anonslar yapıldı. Bağlar Emek Caddesi’nde göstericilerin yakması için evlerinin balkonlarından içlerinde kâğıt ve tahta bulunan torbalar atıldığı görüldü. Göstericiler ise sürükleyerek getirdikleri koltukları ve lastikleri caddelerde yakarak Öcalan lehine slogan attı. Ofis semtinde 1 otomobil, Bağlar semtinde ise 1 kamyon yakıldı. Önceki gün gerçekleştirilen gösterilerde olduğu gibi işyerleri, banka ATM’lerinde atılan taş ve molotofkokteyli nedeniyle hasar meydana geldi. Yine Bağlar semti Kahraman Sokak’ta 1 polis memurunun evinin yağmalandığı öne sürüldü. Gösterilerin bilonçusu ise ağır oldu. Devlet Hastanesi ile Dicle Üniversitesi ve Askeri hastanelerinde 52’si polis, 3’ü gazeteci, 1’i de jandarma olmak üzere en az 95 yaralı tedavi gördü. Yaralılardan 4’ünün ateşli silahtan yaralandığı öğrenildi. Olaylarda yaklaşık 100 kişinin de gözaltına alındığı bildirildi. Gösterilerin sürmesi üzerine panzerler eşliğinde kente giren jandarma komandoların yarısı Ofis semtindeki sağlık ocağı bahçesine girerken, diğer yarısı olası bir saldırıya karşı 2’nci Taktik Hava Kuvvet Komutanlığı bahçesinde beklemeye başladı. Diyarbakır’ın Ergani ilçesindeki 7’nci Kolordu Komutanlığı’na bağlı 16’ncı Zırhlı Tugay Komutanlığı’ndan da çok sayıda zırhlı personel taşıyıcı ve tank, Seyrantepe mevkiindeki 7’nci Kolordu Komutanlığı Karargâhı’nda konuşlandırıldı. Buradaki jandarma timleri, öğle saatlerinde olayların yeniden başlaması üzerine 30 araçlık konvoyla kent merkezine girdi. Baydemir’den göstericilere teşekkür! Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, DTP İl Başkanı Ahmet Cengiz, Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu ve Diyarbakır Vali Yardımcısı Ahmet Aydın’la birlikte Bağlar semtine giderek eylemcilerle gö alarma geçirildi. Şehrin giriş ve çıkışlarında ve önemli noktalarında sıkı güvenlik önlemleri alındı. Gösterilerden yaralanan Muhlis Ete’yi ziyaret ettikten sonra Devlet Hastanesi bahçesinde açıklama yapan DTP İl Başkanı Murat Avcı’nın, ‘‘Kimse dükkânlarını açmayacak, öğrenciler okula gitmeyecek, kimse çarşıya inmeyecek’’ çağrısından sonra Siirt’teki esnafın büyük bir bölümü dün kepenklerini açmadı. İşyerlerini açan az sayıdaki esnaf da tehdit edildiklerini belirterek kısa süre sonra kepenklerini kapattı. Emniyet yetkilileri, DTP ve İHD yetkilileri ile görüşerek kepenklerin açılması için esnafa çağrı yapılmasını istedi. Van’da da izinsiz gösteri yapmak isteyen gruba polis müdahale etti. Grup, polise taş atmaya başlayınca, emniyet ekipleri göz yaşartıcı gaz bombası kullandı. Atılan taşlar sonucu bir polisin yaralandığı bildirildi. CHP LİDERİ BAYKAL İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN ANKARA ‘Daha büyük sorunlar olacak’ İSTANBUL/ANKARA (Cumhuriyet) Meclis, hükümet yetkilileri Diyarbakır’da yaşanan olayların amacına ulaşamayacağını vurgularken CHP Genel Başkanı Deniz Baykal hükümeti “olaylara seyirci kalmakla” suçladı. CHP MYK toplantısında konuşan Baykal, hükümetin olayların önemini kavrayamadığını, bu nedenle önlem almadığını belirtti. Halkın devleti ve güvenlik görevlilerini yanında göremediği için teröristlere teslim olduğunu söyleyen Baykal, gelişmelerin çok daha büyük sorunlara neden olacağını vurguladı. Diyarbakır’da yaşanan olayları değerlendiren TBMM Başkanı Bülent Arınç, ‘‘Cenazeleri bir örgüt propagandasına dönüştürmek ve bunu bir ‘halk hareketi’ haline getirmek arzu edilmiştir. Ancak amaçlarına ulaşamamışlardır. Olaylar kontrol altına alınmıştır’’ görüşünü savundu. Arınç, kepenk eylemlerinin de başarısız olduğunu ileri sürdü. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, ‘‘Bu olayın tertipçileri ve eylemcilerin amacı, ülkemizdeki birliği bozmak. Hevesleri kursaklarında kalacak’’ dedi. Aksu, ‘‘haince ve kalleşçe tertiplerle’’ hiç kimsenin amaca ulaşamayacağını kaydetti. Roj TV alarmı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danimarka üzerinden yayın yapan PKK’nin yayın organı Roj TV’nin kapatılması için yaptığı girişimlerde başarılı olamayan Ankara, Diyarbakır’daki olayların provokasyonunu yapan televizyon kanalına karşı girişimlerini hızlandırıyor. Ankara, Danimarka İçişleri Bakanlığı’na soruşturmanın ne durumda olduğunu soracak. Tüm kanallarla yeniden görüşülüp, olayların büyük bölümüne Roj TV’nin neden olduğu anlatılacak. Türk büyükelçiliği de Danimarka’nın Dışişleri ve İçişleri bakanlıklarını uyaracak. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan, Roj TV’nin kapatılması talebiyle ilgili hukuki sürecin bir an önce sonuçlandırılmasının isteneceğini söyledi. Öte yandan, Roj TV’nin hava durumu bülteninde Diyarbakır ve diğer bazı Güneydoğu illeri ‘‘yurtiçi’’ olarak anılırken başkent Ankara, İstanbul ‘‘dış merkezler’’ arasında anılıyor. Vekillerden sağduyu çağrısı AKP, CHP ve Anavatan Partili Diyarbakır milletvekilleri de ortak açıklamayla ‘‘sağduyu’’ çağrısı yaptı. Bildiride, kanayan yaraların henüz sarılmaya başlandığı, barış, güven, istikrar ortamının yerleşmeye başladığı bir dönemde geçmişi anımsatan manzaraların olağan karşılanamayacağı kaydedildi. zafertemocin@postamatik.com asirmen?cumhuriyet.com.tr ‘KÜRE’ SANIĞI YÜZBAŞI PKK, İmralıKandil hattındaki konsepti uygulayarak yurttaşları intifadaya sürüklüyor ‘Devlet güvenliği’ için gizli duruşma ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Küre operasyonu kapsamında tutuklanan Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda (ÖKK) görevli Yüzbaşı Nuri Bozkır ile Bozkır’dan gizli bilgiler içeren CD’leri aldığı iddia edilen özel güvenlik şirketi sahibi Mustafa Aksoy’un, Genelkurmay Askeri Mahkemesi’nde yargılanmalarına başlandı. Mahkeme, CD’lerin ‘‘devletin güvenliği ile iç ve dış siyasal yararları’’ bakımından gizli kalması gerektiği görüşüyle duruşmaların kapalı yapılmasına ve yayın yasağı konulmasına karar verdi. Genelkurmay Askeri Mahkemesi’nde dün başlayan davanın ilk duruşmasına, Mamak Askeri Cezaevi’nde tutuklu bulunan sanık Yüzbaşı Bozkır ve avukatı Ali Mehmet Kocaoğlu ile Sincan F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Aksoy ile avukatları Celal Nuri Demirtürk ve Kadriye Ünler katıldı. Askeri Hâkim Kıdemli Yüzbaşı Cemil Çelik’in başkanlık ettiği mahkemede, tanık Ömer Faruk Çalışkan da hazır bulundu. Sanıkların kimlik tespitlerinin ardından Genelkurmay Askeri Başsavcısı Kıdemli Albay Saim Öztürk iddianameyi okudu. Yüzbaşı Bozkır ve Aksoy’un yargılandığı davanın bundan sonraki süreciyle ilgili olarak basın ve yayın organlarınca yayın yapılamayacak. Şiddet sokağa çekiliyor MEHMET FARAÇ Tek taraflı ateşkes kararına karşın güvenlik güçleriyle zaman zaman çatışmaya giren PKK, şiddeti kentlere yayarak siyasallaşmadaki hedefine kitlelerle birlikte yürümeye çalışıyor. Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması beklentisiyle intifada eylemlerine yönelen örgüt, öldürülen militanlar için ‘‘cenazeleri onurunuzdur’’ sloganlarıyla yurttaşları kışkırtıyor, güvenlik güçleriyle karşı karşıya getiriyor. Güvenlik birimleri 2003 yılından 2006’nın 25 Şubat’ına kadar Türkiye’de 359 teröristin öldürüldüğünü, 377’sinin yakalandığını ve 589’unun da teslim olduğunu söylüyor. Bu arada uluslararası güvenlik ve işbirliği anlaşmaları gereğince İran, Irak, Suriye, Yunanistan, Azerbaycan ve Ukrayna’da 2003’te 52, 2004’te 41 ve 2005’te 23 olmak üzere toplam 116 örgüt mensubu yakalanarak Türkiye’ye veriliyor. 3 yılda etkisizleştiri ? Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması beklentisindeki örgüt, öldürülen PKK’liler için ‘‘Cenazeleri onurunuzdur’’ sloganını kullanarak yurttaşları kışkırtmaya çalışıyor, güvenlik güçleriyle karşı karşıya getiriyor. Örgüt, henüz birkaç yıl öncesine kadar sahiplenilmeyen, hatta çoğu belediye görevlilerince kimsesizler mezarlığına defnedilen teröristlerin cenazelerine kitleleri zorla da olsa çekerek halkın KONGRA GEL ’e sahip çıktığı mesajını veriyor... len terörist sayısının 1441’e ulaşması dikkat çekiyor. Aynı tarihler arasında terörist saldırılarda 21’i polis, 22’si geçici köy korucusu, 203’ü de asker olmak üzere 246 güvenlik görevlisi şehit oluyor, 104 polis ve 43 asker de yaralanıyor. çavuşun şehit olması, 1 askerin de yaralanmasıyla sonuçlanıyor. Bu saldırılar, PKK’nin şiddet eylemlerini kentlere yayacağının habercisi oluyor. Ancak bu olayların ardından güvenlik birimleri PKK hücrelerini ablukaya alıyor ve Diyarbakır, Muş, Bingöl kırsalında dört gün önce 14 militan öldürülüyor. Teröristlerin cenaze hazırlıkları sırasında PKK’nin yayın organlarından intikam çığlıkları atılıyor, halkın işyerlerini kapatması, okulları boykot etmesi ve sokağa çıkması isteniyor. Cenaze törenleri bahane edilerek Diyarbakır, Adana ve Siirt’te sokağa çekilen binlerce kişi, işyerleri, araçlar ve kamu binalarını ateşe vererek kentleri savaş alanına çeviriyor, güvenlik güçleriyle çatışıyor. PKK istediğini elde ediyor... Örgüt, henüz birkaç yıl öncesine kadar sahiplenilmeyen, hatta çoğu belediye görevlilerince kimsesizler mezarlığına defnedilen teröristlerin cenazelerine kitleleri zorla da olsa çekerek halkın KONGRA GEL ’e sahip çıktığı mesajını veriyor... PKK’nin önceki günden itibaren şiddeti sokaklara yayması, aslında İmralıKandil hattında üç yıl önce kararlaştırılan konsepte dayanıyor. Öcalan, İmralı’da avukatlarıyla yaptığı konuşmalarda sık sık devletin kendisini muhatap almasını, aksine Şiddet ve hedef!.. Teröristlerden 8’i 23 Şubat’ta Dargeçit ilçesindeki bir operasyonda öldürülüyor. Bu olayın ardından PKK misilleme eylemlerine yöneliyor. Batman’da polis otosuna düzenlenen saldırıda 4 polis şehit oluyor, 3 polis ve 1 de bekçi yaralanıyor. Şırnak’ın Cizre ilçesinde askeri bir araca düzenlenen saldırı ise 1 uzman Türkiye’nin Filistin’e dönüşeceği tehditlerini savuruyor. Kandil Dağı’ndan örgütü yöneten Murat Karayılan da PKK’nin yayın organları aracılığıyla benzer tehditler sıralıyor. PKK artık askerpolis öldürmekle, köy basmakla siyasal hedefine ulaşamayacağını biliyor... Örgütten kopmalar, çatışmalarda artan kayıplar, tabandaki tepkiler, ABD ve Kürt liderlerinin baskısıyla da bunalan PKK’nin, Öcalan’ın serbest bırakılmasına endekslediği politikasından sonuç alabilmek için önümüzdeki süreçte halkı daha çok intifada eylemlerine zorlayacağı belirtiliyor. PKK, halkı kim kazanırsa o başarılı olur düşüncesiyle siyasallaşma isteminin yurttaşlardan kaynaklandığını vurgulamaya çalışıyor. Şiddetin sokağa çıkarıldığı bir dönemde, terörle mücadele edilirken PKK’nin yaşanacak kanlı olaylardan da kazanımlar elde edebileceği gerçeğini unutmamak gerekiyor. CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle