13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 MART 2006 PERŞEMBE 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI Y Y Y Y Y Y Y Y Y 8 10 11 11 15 15 15 13 8 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y Y Y Y Y Y 9 14 14 13 10 8 11 11 17 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y Y Y B B B Y K 18 18 14 15 12 13 6 6 3 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Tüm Yurt parçalı ve çok bulutlu, Doğu Anadolu’nun güneydoğusu ile Güneydoğu Anadolu’nun doğusu dışında tüm yurt yağışlı geçecek. Yağmur ve sağanak, Trakya, İç Anadolu’nun kuzey batısı, Batı Karadeniz’in iç kesimlerinde, Doğu Anadolu’nun Kuzeydoğusu ile Kütahya, Gümüşhane ve Bayburt çevrelerinde karla karışık yağmur görülecek. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih B B B Y K K B K K 4 3 2 6 6 5 7 6 7 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih K Y PB K K Y Y Y PB 5 7 22 5 6 10 12 15 7 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı B Y K B Y K K PB B 3 17 4 17 6 8 5 22 18 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Bir başbakan düşününüz: Ülkenin silahlı kuvvetlerinin gereksindiği araç ve gereçleri sağlamaktan öteye öncelikli görevi; halkın güvendiği silahlı kuvvetlere her açıdan sahip çıkmak, silahlı kuvvetleri her türlü tertiplere karşı savunmak! Ammavelakin bu Başbakan aylardır Meclis komisyonlarıyla Van arasında kurulu köprünün altından TSK’ye karşı akan suları görmezden geliyor. Kimi suçlamalarla sadece KK Komutanı’nı değil, bütünüyle TSK’nin itibarını sarsmaya yönelen iddianamede yazılanlarla hükümet olarak hiçbir ilgimiz yoktur demekle yetiniyor. Hem olaydan uzak kalmaya çabalıyor hem de böylesine duyarlı konularda ne kadar sığ bir siyaset adamı olduğunu kanıtlıyor. Başbakan’a bağlı Genelkurmay Başkanı, Başbakan RTE’nin yüzüne, ‘‘ TSK’yi savunmak, destek olmak ve sahip çıkmak Başbakan olarak göreviniz’’ diyor. Bu cümle açık seçik şu anlama geliyor: Bir Genelkurmay Başkanı, bir başbakana görevini anımsatıyor. Görevini yapması uyarısında bulunuyor. Başbakan’ı uyarmaktan da öteye Başbakan’ın orduya bakışını özetleyen ve yörüngesini düzeltmeye olanak sağlayan bir ders veriyor. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde böyle bir olaya ilk kez rastlanıyor. ??? Bir olgunun altını çizmek gerekiyor: Aylardır yazageldiğimiz bir görüş; RTE ile AKP kadrolarının üç yıldan beri laik Cumhuriyet karşıtı adımlarını masaya yumruk vurmadan, darbe yapmadan engellemenin olanağı olduğu, Genelkurmay Başkanı’nın Başbakan’a söylediklerinden sonraki gelişmelerle kanıtlandı. Laik Cumhuriyet üzerine tezgâhladıkları oyunları yasal çerçeveye oturtarak yutturmaya çalışanlara, İslamcıl düşüncelere koşut bir devlet yapısı yaratmak için öncelikle eğitim alanındaki çabalara, (RTE, sokaklarında türbanlılarla türban takmayanların yan yana yürüdükleri zaman Türkiye’nin çağdaş olacağını söylediğine göre) Türk insanının yaşam biçimini değiştirmeye yönelik girişimlere zamanında son olayda olduğu gibi karşı durulabilseydi... Ilımlı İslam adı altında bu iktidarın çağdışı bir toplum yaratma özlemleri, çabaları, girişimleri yürüyüp gelişmezdi. Org. Özkök’ün önceki gün NTV haberlerinde yer alan, dün de gazetelerin birinci sayfalarına düşen Başbakan’a yönelik sözlerini RTE; ne Başbakanlık Yalanlama Bürosu Şefi Akif Beki’ye yalanlattı ne de yalanladı. Grupta Özkök’le görüşmesinden hiç söz etmedi. Muhalefete yüklenerek askerden aldığı dersin, yaşadığı dramatik olayın üstünü örtmeye çalıştı. Genelkurmay Başkanı’nın söylemlerini bugün yarın yalanlamaya kalkarsa bunun kıymeti harbiyesi olmaz. Zira inandırıcı olmayan yalanlamalara karşın şu sonuç tartışılmaz: RTE, askerden aldığı dersi sindirdi! Dosyada ilginç ilişkiler Şemdinli olaylarının ardından tutuklanan astsubaylarla görüşen aşiret reislerinin PKK’nin önemli isimlerinden Murat Karayılan’dan randevu aldıkları öne sürüldü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Şemdinli davasının dosyasında ilginç ilişkiler ve bağlantılarla ilgili belgeler de yer aldı. Dosyadaki bir rapora göre, tutuklanan astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz aşiret reisi İskender Ertuş ile görüştüler. Bu görüşmenin ardından da Ertuş’un KDP lideri Mesut Barzani ile görüşmek için randevu istediği, ancak reddedildiği belirtildi. Bunun üzerine reislerin PKK’nin kilit isimlerinden Murat Karayılan’dan randevu aldıkları kaydedildi. Türkiye gündemine geldiği günden bugüne değin tartışmaların odağındaki Şemdinli davası dosyasındaki bazı bilgi ve belgeler, ‘‘ilginç’’ bağlantıları ortaya koyuyor. Şemdinli’deki patlamadan yaklaşık bir ay sonra düzenlendiği anlaşılan 5 Aralık 2005 tarihli ‘‘istihbari çalışma raporu’’nda tutuklanan astsubaylar Ali Kaya, Özcan İldeniz ile PKK itirafçısı Veysel Ateş’in ilişkileri anlatıldı. aşiret ağası Cihangir Diri ile Kuzey Irak’a gittikleri bilgisine yer verildi. Raporda, KDP lideri Mesut Barzani ile görüşme isteminde bulundukları ancak Barzani’nin görüşmeyi kabul etmediği anlatıldı. ‘‘Kendilerinin devlet yanlısı olmadıklarını, mecburiyetten devlet yanlısı olarak gözüktüklerini’’ ve ‘‘örgüte devamlı maddi destek verdiklerini’’ anlatmak için de Kuzey Irak’ta yaşayan eski Yüksekova Belediye Başkanı Necdet Buldan ile görüştükleri bilgisi raporda yer aldı. Aşiret reislerinin Buldan aracılığıyla da PKK’nin kilit isimlerinden Murat Karayılan’ndan randevu aldıkları, ancak görüşüp görüşmediklerinin belirlenemediği belirtildi. GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ‘Barzani görüşme istemini reddetti’ Buna göre Kaya, İldeniz ve Ateş, Ekim 2005 tarihinde Şemdinli’deki ‘‘Ertuşi Aşiret ağası olan İskender Ertuş’un sahibi olduğu ETUŞ dinleme tesislerine ait otelde” günlerce kaldılar. Astsubayların avukatlığını yapan Vedat Gülşen’in de başka bir tarihte aynı tesislere gittiği ve İskender Ertuş ile birkaç kez görüştüğü belirtildi. Bu görüşmelerin ardından İskender Ertuş’un aslen İranlı olan Yüksevkovalı Diri SUDAN’DA TÖREN Tüzmen Gülen’in okuluna temel attı HARTUM (AA) Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Sudan’ın başkenti Hartum’da 5 yıl önce eğitimöğretime açılan Fethullah Gülen’in Sudan Türk Okulu’nun yeni binasının temelini attı. Bir gazetecinin, okulun sahibinin Fethullah Gülen olduğundan haberinin olup olmadığını sorması üzerine Tüzmen, ‘‘İş, Türk işi mi ona bakarım. Türk insanının bir emeği, gayreti varsa bundan gurur duyarım. Dünyaya böylesine iyi öğrencilerin yetişmesi bizi mutlu eder. Türkiye’yi, Türk kültürünü bilen öğrencilerin yetişmesi bizim şerefimizdir’ diye konuştu. Bakan Tüzmen, dün Hartum’daki incelemelerinin ikinci gününde, yeni hizmet binasının temelini atacağı Sudan Türk Okulu’nun öğrencileri tarafından Türk ve Sudan bayraklarıyla karşılandı. Tüzmen, öğrencilerle sohbet ettikten sonra yaptığı konuşmada, ‘‘Beni karşılayan şu güzel Sudanlı küçük çocuklar, Türkiye ve Sudan için önümüzdeki senelerde en güzel hazineler olacaktır’’ dedi. Tüzmen, bu öğrencilerin Sudan ve Türkiye’nin 21. yüzyılda hak ettikleri yere gelmesini sağlayacaklarını vurguladı. Tüketiciyi Koruma Derneği İzmir Şube Başkan Yardımcısı Nurettin Akbaş, Banka Kartları ve Kredi Kartları Yasası ile getirilen düzenlemelerin yetersiz olduğunu söyledi. (EMRE DÖKER) Söz sırası tüketicilerde Haber Merkezi Bu yılki teması ‘‘Sürdürülebilir Enerji Kaynakları’’ olarak belirlenen 15 Mart Dünya Tüketici Hakları Günü, yurt genelinde bilinçli ve örgütlü tüketici profilinin vurgulandığı bir ortamda gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, yayımladığı mesajda, haklarını sonuna dek kullanan, daha düşük fiyatlarla daha çok seçenek sağlamaya yönelen, beğenisi yüksek tüketici eğilimlerinin çağdaş üretim sürecini etkilediğini belirtti. Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Başkanı Turhan Çakar, Türkiye’de yaşanan 10 temel ve güncel tüketici sorununun alım gücünün düşüklüğü nedeniyle en ucuz ürünlere yönelinmesi, kamusal hizmetlerin pahalı olması, dolaylı vergiler, özelleştirmeler, güvenilir olmayan gıda maddeleri ve bu ürünlerin markalarının açıklanmaması, Tüketici Yasası’nın ve derneklerin önündeki engellerle çevre sorunları olduğunu açıkladı. Tüketiciyi Koruma Derneği (TükoDer) üyeleri, Beşiktaş’ta yurttaşlara bilgilendirici broşürler dağıttı. TükoDer Genel Sekreteri Firdevs Köroğlu, basın açıklamasında Türkiye’nin enerji sistemlerinin geleceği için hâlâ bir devlet politikası geliştiremediğini savundu. Köroğlu, ‘‘Lobilerin memnuniyeti için tüketicinin hakları çiğnenmemeli’’ dedi. TükoDer İzmir Şube Başkan Yardımcısı Nurettin Akbaş da Banka Kartları ve Kredi Kartları Yasası ile getirilen yeni düzenlemelerin yetersiz olduğunu, banka lobilerinin baskısıyla borçlarının asgarisini ödeyen sadık borçluların taksitlendirme dışı bırakılarak büyük bir haksızlık yapıldığını söyledi. Bursa’da Sanayi ve Ticaret İl Müdürü Mahmut İnan ise Türkiye’deki tüketici hakları ve bu hakların korunması konusundaki çalışmaların AB ülkelerinden geri olmadığını söyledi. Çanakkale’yi Anmak... ? Baştarafı 2. Sayfada iddiaların tümü yalan’’ gibi tümcelerle seslenmedi. Durumu açıkça ortaya koydu: ‘‘Seyir halinde tökezleyenler olabilir. Bu arkadaşlarımıza sahip çıkalım...’’ AKP grubu da Unakıtan’a sahip çıktı! Konunun bu yanı Türkiye’nin siyasal gerçeği. Bugünkü tablo gösteriyor ki, Unakıtan ileride herhangi bir iktidar döneminde Yüce Divan’a gitse bile, o güne dek suçlamaların tümü zamanaşımına uğrayacak ve her zamanki gülümsemesiyle Yüce Divan’dan inecek! Unakıtan’ın kullandığı üslup ise geleneklerin biraz dışında... Sözümüz bakandan dışarı, bu tür durumlar için Anadolu’da şöyle bir deyim vardır: Hem suçlu hem güçlü! ??? Şubat ayında CHP’nin yolsuzluklara ilişkin mücadelesini kaleme aldığımız yazılardan birinde şöyle bir saptama yapmıştık: CHP, yolsuzlukların üzerine giderek elbette önemli bir işlevi yerine getiriyor. Ancak, toplumun bu konuda ne ölçüde duyarlı olduğuna ilişkin şüphelerimiz var. Toplumda da ciddi bir kirlilik dikkati çekiyor. Bu değerlendirmemizi Anadolu’nun pek çok yerinden onaylayıcı mesajlar geldi. Mesajların özeti şuydu: Toplum bu konulardaki duyarlılığını büyük ölçüde yitirdi. Pek çok okur bu saptamadan sonra bulunduğu ildeki kimi yolsuzluk iddialarından örnekler aktarıyordu. Şimdi soralım: Unakıtan, bütün şirketlerini tek tek borsaya açsa, acaba kaç kişi hisse senetlerinden almak istemez? Acaba hisse senetleri kaç dakikada tükenir? Sanıyorum yukarıdaki soruların yanıtlarını sizler de hemen verdiniz. Bize öyle geliyor ki şu nedenlerle Unakıtan hisseleri hemen tükenir: 1 Bu kâğıtlar değer kaybetmez. 2 Kaybetse bile bakanlıkla işimiz olursa biz sizin kâğıtlardan aldık, deriz. Size güveniyoruz der, işimizi yaptırırız. 3 Kâğıtları hemen kapatalım, geç uyanıp işin önemini kavrayan olacaktır. Onların talebiyle fiyat yükselir, tavandan satarız. ??? Kaderin cilvesine bakın ki, AKP’li vekillerin parmaklarıyla Unakıtan’ın aklandığı günün sabahında AKP Afyonkarahisar Milletvekili Mahmut Koçak, Başbakan’ın gözlerinin içine baka baka şunları söylüyordu: ‘‘Sağlığı bitirdik... Hastanelerde çeteler oluştu... İhaleleri sürekli Van, Gaziantep kökenli firmalar alıyor... Hastaneler rant kapısı haline geldi...’’ Bunlar yenilir yutulur iddialar değil. CHP’liler gündeme getirse hemen yanıtı yapıştırırlar: ‘‘Siz ebedi muhalefetsiniz...’’ Ancak bu iddiaları dile getiren kişi AKP’li bir doktor milletvekili. Sağlık Bakanlığı’na ait kuruluşlarda ihalelerin nasıl yapıldığına ilişkin, bize de değişik bilgiler geliyor... Geleneksel olarak siyasal iktidarlar ülkeye hizmet eder. Bugün, ülke siyasal iktidara hizmet ediyor! ankcum?cumhuriyet.com.tr Bu topraklar için buraya düşmüş askerler ile niçin buraya geldiklerini bilmeyen Anzakların iç içe, yan yana, sırt sırta Çanakkale’de yatmaları, tarihin savaşlar hakkında bize verdiği acı ve anlamlı ders olsa gerek... Peki biz bu dersi bugün yeterince kavrayabiliyor muyuz? Savaş ile barış arasındaki gelgitlerde hâlâ bir ‘kararsız denge’ durumu söz konusudur; birisi ötekiyle her an, her zaman, her coğrafyada hemen yer değiştirebilir... Çanakkale Savaşları bize, çok uzaklardan, hiçbir gönül bağı hissetmedikleri toprakları salt sömürme adına zapt etmeye çalışanların eninde sonunda, geldikleri yerde ‘yabancı’ kaldıklarını ve hep de yabancı kalmaya mahkum olduklarını göstermedi mi? Bugün de ithal savaşları yeryüzüne yayanlar, gittikleri yerlerde yabancı olmanın o dayanılmaz ağırlığıyla yüz yüze kalmıyorlar mı? Bugün dünya görülmemiş ölçüde kitle imha silahlarıyla tepeden tırnağa doldurulmuş durumda. Albert Einstein’ın, ‘‘Üçüncü dünya savaşında hangi silahlar kullanılacak bilmiyorum, ama dördüncüsü taş ve sopayla yapılacak’’ öngörüsü, savaşların ürettiği şiddetin ulaştığı devasa boyutu hatırlatmıyor mu? Onun için Büyük Önder Mustafa Kemal’in ‘‘Yurtta Barış, Dünyada Barış’’ belgisi bugün de gün celliğini korumaktadır... Savaşlar bittiğinde, hepimiz suskunluğa gömülürüz, ‘Tamam bu kez artık her şey yoluna girdi’ deriz, oysa Bertolt Brecht’in savaş sonrasını tasvir ettiği dizelerindeki ‘‘Dost düşman sükut buldu / yalnız analar ağlaşır / ötede beride’’ gerçeğini kime, nasıl tarif edeceğiz? Çünkü bir annenin yüreğinden ötekine savaşın acısı ve anısı sonsuza değin sürer gider... Tarifi imkânsız ve bir mucize mahiyetindeki bu kahramanlık destanını ancak ve ancak tarihe yön vermiş, tarihi kendisi yaratmış ve her zaman başı dik, onurlu bir ulus oluşturabilirdi. Bunu sadece biz bu onurlu ulusun evlatları söylemiyoruz. Çanakkale’de savaşanlar, büyük savaş stratejistleri, bu mücadelenin hiçbir formül ve taktikle açıklanamayacak bir destan olduğunu belirtiyorlar. Bunun sırrı bu halkın kalbindedir. Tarih geleceğe rehberlik eden bir laboratuvardır. Bugün Çanakkale Savaşı’nı, bu savaşta kahramanca şehit düşmüş Mehmetçiklerimizi anıyorsak, bunu rutin bir görevi yerine getirmek için yapmıyoruz, yapmamalıyız. Onun için Çanakkale şehitlerinin seslerini duymak zorundayız, çünkü; o ses bize, ‘‘Bağımsızlık bir ulusun en temel varlık şartı, vazgeçilmez yaşam koşuludur’’ diye haykırmaktadır... Duyuyor musunuz? KULLANILMAYA BAŞLANDI Askere Atatürk figürlü sembol ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı, yurttaşların da görüşüne başvurarak Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın yeni birlik sembolünde Atatürk’ün Kocatepe sırtlarında resmedildiği figürün yer almasına karar verdi. Genelkurmay Başkanlığı, bir süre önce ilgilenenlerin görüş ve önerilerine sunduğu Kara Kuvvetleri Komutanlığı taslak birlik sembolünün, alınan olumlu görüşler doğrultusunda komutanlığın yeni birlik sembolü olmasını kararlaştırdı. Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) birlik sembollerinin standardizasyonuna yönelik çalışmalar kapsamında, 29 Ekim 2005 tarihinden itibaren kullanılmaya başlanan Kara Kuvvetleri Komutanlığı birlik sembolü hakkında halkın göstermiş olduğu hassasiyeti dikkate alarak 23 Kasım 2005’te yeni bir çalışma başlatmıştı. Genelkurmay Başkanlığı, Türk ulusunun büyük Atatürk’e yönelik sevgi ve saygı duygularının ifadesi olarak değerlendirilen dilek, temenni ve beklentileri dikkate alarak Kara Kuvvetleri Komutanlığı için yeni bir birlik sembolü hazırlamış, ‘‘Kara Kuvvetleri Komutanlığı Taslak Birlik Sembolü’’ ile ilgili görüş ve önerilerin 31 Ocak 2006 gününe kadar elektronik posta veya faksla gönderilmesini istemişti. Kara Kuvvetleri’nin bugünden itibaren kullanılmaya başlanan ve internet sitesinde de yer verilen yeni birlik sembolünde, bir öncekinden farklı olarak miğfer yerine Atatürk’ü Kocatepe sırtlarında resmeden figür yer alıyor. Santral için ABD, Rusya ve Fransa arasında seçim yapılması bekleniyor Ankara’dan nükleer girişim MAHMUT GÜRER ‘ÇERNOBİL’İN ETKİLERİ HÂLÂ SÜRÜYOR’ LONDRA (AA) İngiltere Sağlık Bakanlığı, 20 yıl önce meydana gelen Çernobil faciasının olumsuz etkilerinin İngiltere’de sürdüğünü açıkladı. Haberi ‘‘Zehirli Miras’’ başlığıyla yayımlayan The Independent gazetesi, Sağlık Bakanlığı’nın, gerçeği Avam Kamarası’nda yöneltilen bir soruyu cevaplarken açıklamak zorunda kaldığını yazdı. Bakanlıktan yapılan açıklamada, Ukrayna’nın Çernobil kasabasındaki nükleer tesiste patlama ile atmosfere yayılan radyoaktif zerreciklerin Galler’deki Cumbria bölgesinde bulunan 375 çiftlikteki 200 bin koyunu etkilediği bildirildi. nükleer tesislerin daha yeni nesil olduğu dile getiriliyor. Diplomatik kaynaklar ise Rusya ile ABD arasında yapılacak tercihin siyasi olacağını belirtiyorlar. Türkiye’nin nükleer tesislerin yapım ve işletim sürecinde UAEK ile sadece denetim değil teknik seviyede de işbirliği yapacağı öğrenildi. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün, UAEK Direktörü Muhammed el Baradey ile Viyana’da yaptığı görüşmede konuya ilişkin olarak karşılıklı anlaşıldığı, Baradey’in Türkiye’ye davet edilmesinin de bu yönde olduğu belirtiliyor. Konuya ilişkin bilgi veren bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisi de Türkiye’nin kendisiyle görüşmek isteyen bütün ülkelere görüşme şansı tanıdığını söyledi. Bu kapsamda, Ankara’nın dikkat ettiği en önemli noktanın, ‘‘yeni nesil nükleer enerji tesisi’’ olduğuna dikkat çeken yetkili, Ukrayna’da Sovyetler Birliği döneminden kalma tesislerin kullanıldığını vurguladı. Yetkili, ‘‘Ukrayna’dan alınacak destek büyük ihtimalle teknik yardımın ötesine geçmez, çünkü te ANKARA Ankara kurmayı planladığı nükleer enerji santralları konusunda Ukrayna’yı devre dışı bırakırken Fransa, ABD ve Rusya ile görüşüyor. Santrallar konusundaki teknik destek ise herhangi bir ülke değil, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’ndan (UAEK) alınacak. Kurulacak santralın 5 ünitesi bulunacağı belirtilirken 2012 yılında tamamlanması hedefleniyor. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgilere göre, Ankara nükleer enerji konusundaki çalışmalarını hızlandırdı. Konuya ilişkin Dışişleri Bakanlığı tarafından yürütülen ikili müzakereler de bitme noktasına geldi. Bu kapsamda, Fransa, Ukrayna, ABD ve Rusya ile görüşülürken eski teknolojiyi kullanan Ukrayna’nın teklifleri dikkate alınmadı. Fransa, ABD ve Rusya ile yapılan görüşmelerde ise teknolojinin yeni nesil olmasına dikkat ediliyor. Bu 3 ülke arasından ABD ve Rusya’nın kullandığı sisleri çok eski. Çernobil’de ne olduğunu hepimiz biliyoruz’’ değerlendirmesini yaptı. Fransa’nın da nükleer enerji konusunda uzman bir ülke olduğuna dikkat çeken yetkili, buna karşın ABD ve Rusya’nın daha ileri bir teknoloji kullandığına işaret etti. Tesisin 2012 yılında tamamlanacağına ve önümüzdeki 6 yıllık süreçte en son nesil nükleer enerjinin bile birkaç kuşak geriye düşebileceğine dikkat çeken Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, ‘‘Bu nedenle en yeni nesil nükleer enerji tesisinin kurulması gerekiyor’’ değerlendirmesini yaptı. Rüzgâr santralları Ankara’nın ‘‘rüzgâr enerjisi’’ konusunda da teknolojisi en üst seviyede olan Danimarka ile görüşmeler yaptığı öğrenildi. Bu tesislerin barajlardan sağlanan enerji ile eşgüdümlü kullanılacağı belirtiliyor. Ancak rüzgâr santrallarının, Türkiye’nin enerji ihtiyacının küçük bir bölümünü karşılayabileceği belirtildi. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle