11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 MART 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Doğu Yakasında Yeni Bir Şey Yok, ateşle suyun kavgasını, öfkeyle merhametin çatışmasını anlatıyor 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Bağnaz törelere başkaldırı ‘Nükleerde geç kaldık’ ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)Dışişleri Bakanlığı Üstün Hizmet Ödülü, dün Devlet Konukevi’nde düzenlenen törenle Prof. Dr. Nurhan Atasoy, Dr. Filiz Çağman ve Dr. Nazan Ölçer’e verildi. Burada bir konuşma yapan Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Türkiye’nin nükleer enerji üretimi konusunda geç kaldığını belirterek ‘‘Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ile görüşüyoruz. Ancak şimdi sipariş versek 2012 yılında gelir’’ dedi. Olağan Olmayan Gelişmeler... Rastlantının böylesi kaç yılda bir olur ki! Van Başsavcı Vekili Ferhat Sarıkaya imzalı iddianame ile eklerinden oluşan dört klasör dolusu evrakın Genelkurmay Başkanlığı’na geldiği gün, Kara Harp Okulu öğrencileri de en büyük Harbiyelinin okullarına girişinin 107. yıldönümünü, ‘‘Şu Çılgın Türkler’’ adlı belgeselin oyunlaştırılmış anlatımını sergileyerek kutladılar. Her yıl 13 Mart günü yapılan etkinliğin bu yıla damgasını vuran yanı, kuşkusuz sadece ‘‘Çılgın Türkler’’ gösterisi değil. Eski ve yeni Harbiyeliler, 30 Ağustos 2006’da Genelkurmay başkanı olması beklenilen Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a kadar uzatılan çoğu imzasız ihbar mektuplarına dayanan Van Savcısı’nın suç duyurusunun, Genelkurmay Başkanlığı karargâhında İkinci Başkan Orgeneral Işık Koşan ile Adli Müşavir Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu tarafından incelemeye alınması nedeniyle kendi görüşlerini açıklıyorlar. Klasörler dolusu evrak, sadece Büyükanıt’ı değil, haklarında soruşturma açılıp açılmama kararı Orgeneral Özkök tarafından verilecek olan başka generalleri de içeriyor. ? Mehmet Faraç, ‘‘Doğu Yakasında Yeni Bir Şey Yok’’ adlı kitabında, ‘‘görmemişem, duymamışam, bilmiyem’’ diyenlerin diyarı olan Mezopotamya’da acımasızlaşan yaşamları şiirsel bir dille anlatırken, ‘‘Beynin korkuya, gözlerin namluya, aklın çaresizliğe kilitlendiği bu coğrafyada, kanın su kadar sıradanlığı neye dayanır?’’ diye soruyor. GÜLŞAH DURAK ? Yazar tamamen gerçek yaşamdan alınan 7 ayrı öyküden oluşan kitabında, töre bağnazlığının, şark çıbanlı çocukların, kerpiç tenli kadınların, gökkuşağını entari yapan genç kızların, beşikten itibaren intikam aşılanan bebeklerin, öfkeye kurban giden çaresiz insanların dramına dikkat çekiyor. Öneri El Baradey’den ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İran konusunda Türkiye’nin arabulucu olmasını Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün değil, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed el Baradey’in önerdiği öğrenildi. İkili arasında Viyana’da gerçekleşen görüşmede Gül, UAEK Başkanı’nı Türkiye’ye davet ederken Baradey’in ise Ankara’nın İran konusunda arabulucu olması teklifinde bulundu. Soysal’a teşekkür ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara’da temaslarda bulunan Kongo Demokratik Cumhuriyeti Senato Başkanı Pierre Marini Bodho, yeni anayasalarının hazırlanmasındaki katkıları nedeniyle BCP Genel Başkanı ve gazetemiz yazarı Prof. Dr. Mümtaz Soysal’a teşekkür etti. Bodho önceki gün BCP’yi ziyareti sırasında Soysal’a yeni anayasanın bir kopyasını hediye etti. Güneydoğu bölgesi üzerine yazdığı kitaplarla tanınan gazetemiz Yurt Haberleri Şefi Mehmet Faraç, yeni kitabı ‘‘Doğu Yakasında Yeni Bir Şey Yok’’ta bölgenin kanayan bir yarasına daha parmak basıyor. Yüzyıllardır süren kan davaları ve töre cinayetlerinin yarattığı şiddeti, dramı ve çaresizliği sorgulayan Faraç, feodalitenin kırılmaz zinciri sayılan bağnazlığı 7 ana öykü ve ibret verici örneklerle anlatıyor. Öykülerin girişlerinde sosyolojik saptamalara da yer veren Faraç, Batı’daki teknoloji devrimine karşın Doğu’da intikam duygusunun yol açtığı geri kalmışlığı irdeliyor. Mehmet Faraç, yaklaşık 8 yıl önce yayımlanan ilk kitabı ‘‘Töre Kıskacında Kadın’’da töre cinayetlerine kurban giden kadınların öykülerine yer verdi. Faraç, Güneydoğu’ya uzun yıllar korku salan şeriatçı terör örgütünün yapısını ise ‘‘Kod Adı Hizbullah’’ ve ‘‘Hizbullah’ın Kanlı Yolculuğu’’ kitaplarıyla gözler önüne serdi. Güneydoğu Anadolu’nun büyük umudu olan GAP’ı ‘‘Suyu Arayan Toprak’’ kitabıyla destanlaştıran Faraç, ‘‘Kötüler Mahallesi’’’nde kaçakçıların yaşamını, ‘‘Son Gâvur’’da ise Urfa’da bir Yahudi ailesinin faili meçhul cinayete kurban gitmesini anlatıyor. Kan davaları Urfa in Urfa! Sinan Çetin’in ‘‘Berlin in Berlin’’ filminde anlatılan hikâyenin bir benzerinin yaşandığı ‘‘Urfa in Urfa’’ isimli öyküde, ‘‘Aşiret efradından biri bir cinayet işledikten sonra ister hükümetin ister aşiretin takibinden korkarak diğer bir aşirete sığınırsa iltica ettiği aşiret onu muhafazaya mecburdur’’ kuralının Güneydoğu’da törenin içine nasıl işlediği anlatılıyor. Faraç, okuru, Urfa’da cinayet işleyen bir asker ve kurbanın yakınlarının içine düştüğü kanlı sürprize kilitliyor. Kitabın en trajik öyküsü olan ‘‘Anzele’nin Kuyusu’’nda ise susuzluktan kıvranan bir yörede küçük bir çocuğun köyün içme suyunun sağlandığı tek su kuyusuna düşmesinin ardından yaşanan dram ve köy çocuklarının katil kuyuyla başlattığı kan davası anlatılıyor. Savcının ikilemi Savcı, tıpkı TBMM Şemdinli Komisyonu’ndaki kimi AKP’li milletvekilleri gibi, Büyükanıt’ın, zanlılardan bir astsubay için ‘‘İyi bir askerdir’’ tümcesini de içeren sözlerinden yola çıkarak komutanın soruşturma halindeki bir dosyayı etkilemeyi amaçladığını mı ileri sürmüştü? Önceki gece Genelkurmay Başkanı Özkök de Yaşar Paşa için ‘‘O Büyükanıt’tı. Şimdi daha büyük anıt oldu’’ demedi mi? Bu kez Van Savcısı ne düşünecek acaba? Bir askeri okulda söylenen bu sözün yargıyı etkileme amacını taşıdığını ileri sürerek bu kez Özkök’ü de hedef alan yeni bir fezleke hazırlamak yoluna mı gidecek? Üstelik Orgeneral Özkök, Büyükanıt ile aralarında FenerbahçeBeşiktaş rekabeti dışında hiçbir konuda görüş ayrılığı bulunmadığını da söylediği için en büyük kanıt olarak o sözleri mi öne çıkaracak? Geçen hafta konuyu irdelerken savcının arkasında kimse var mı, sorusunu yöneltmiştim... Görüyorsunuz. Yeterli deneyimden uzak bir savcının sırtını sıvazlayanlar, ülkeyi nerelere kadar götürebiliyor? Ve o alacakaranlık yolculukta siyasal iktidarın yer yer yansıyan izdüşümleri, Cumhurbaşkanı’na gelişmelerin olağan olmadığı yorumunu yaptırtıyor. Nefretin gökdelenleri Mehmet Faraç, ‘‘Siverek’te Sönmeyen Volkan’’da ise arazi anlaşmazlığı nedeniyle çıkan kan davalarının ocaklar söndürdüğünü, berdelle evlenen kadınların kan davalarını protesto için nasıl intihar ettiğini anlatırken şu saptamayı yapıyor: ‘‘Öfkenin, ölümün ihalesini aldığı topraklarda, nefretin gökdelenleri inşa ediliyordu... Ve uçsuz bucaksız arazilerde, intikamın kuleleri merhametin mezarlıkları üzerinde büyüyordu... Öfke gururluydu ve yukarıdan bakıyordu... Merhamet ise kefen beziydi!..’’ Başarıyla yönetilen bir trafik Kamuoyu bu gerilimli gelişmeler sırasında başarılı ve diplomatik bir trafiği yöneten Orgeneral Özkök’ün Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile bire bir görüşmelerinin perde arkasını merak ediyordu. Genelkurmay Başkanı, o merakı yine dikkatli ve diplomatik açıklamalarla yanıtladı. Öncelikle Cumhurbaşkanı’ndan bir talepleri olmayacağını söylerken nedenini de ‘‘Biz onun astıyız’’ gerekçesine dayandırıyor. Ya Başbakan?.. Şemdinli iddianamesinden duyulan rahatsızlığın Erdoğan’a yansıtılması acaba nasıl bir yönteme ve hangi gerekçelere dayandırılıyor? Yargının hâlâ bağımsız olamaması için AKP’nin elinden geleni ardına koymadığına mı? Daha başka veriler de var mı? Özkök renk vermiyor. Yorum yok, diyor. Ve bir başka soruyu karşılarken de ‘‘pata küte’’ yöntemler yerine birinci sınıf bir devletin birinci sınıf bir kurumuna yakışır şekilde, masaya beyinlerini, akıllarını ve ışıklarını koyarak oynadıklarını vurguluyor. Genelkurmay Başkanı’nın, Başbakan ile konuşması sırasında Erdoğan’ın kendisine ‘‘Biz bu işin dışındayız. Gelin birlikte üzerine gidelim ve çözelim’’ anlamında öneride bulunduğu, birkaç gün önce Başbakanlık kaynaklarının bir gazeteye sızdırdığı yorum ile açıklandı. İyi de, Orgeneral Özkök’ün bu öneriye yanıtı ne oldu? O söylenmedi. Ben duyduğumu açıklayayım. Genelkurmay Başkanı, konunun bireysel olmadığını, Silahlı Kuvvetler’e yönelik bir tertibin Yaşar Paşa’nın kişiliğinde sergilendiğini Başbakan’a cevap olarak söylemedi mi? ‘‘Erinden en yüksek komutanına kadar hepimiz Yaşar Paşa’nın arkasındayız’’ demedi mi? O konuşmanın özetidir ki ‘‘Yaşar Büyükanıt, şimdi daha büyük anıt oldu’’ denilerek, bir özdeyiş gibi, Hilmi Paşa’nın ağzından onca kişinin önünde belgelenerek kamuoyunun malı haline geldi. Selek’e destek kampanyası ? İstanbul Haber Servisi Sosyolog Pınar Selek için başlatılan imza kampanyası sürüyor. Kampanyanın bildirisinde ‘‘Selek’in feminist, antimilitarist, şiddet karşıtı bir araştırmacı olduğuna tanığız. Yıllardır maruz bırakıldığı suçlamalarla hiçbir ilgisinin olmadığına inanıyor, araştırma ve çalışmalarının düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesini istiyoruz’’ denildi. Mehmet Faraç, bu kez yine bir Güneydoğu klasiğiyle okuyucuların karşısında. Dharma Yayınları’ndan çıkan ‘‘Doğu Yakasında Yeni Bir Şey Yok’’ adlı kitabında Faraç, ‘‘görmemişem, duymamışam, bilmiyem’’ diyenlerin diyarı olan Mezopotamya’da acımasızlaşan yaşamları şiirsel bir dille anlatırken ‘‘Beynin korkuya, gözlerin namluya, aklın çaresizliğe kilitlendiği bu coğrafyada, kanın su kadar sıradanlığı neye dayanır?’’ diye soruyor. ‘‘Töreye ve feodaliteye bir başkaldırı’’ olarak tanımlanan kitapta, arazi anlaşmazlığı ve susuzluğun yanı sıra koyunların kumları dağıtması, tavukların soğan tarlasına girmesi ve küçük çocukların çamurdan oyuncakları için baş gösteren kavgaların nasıl kan davasına dönüştüğü ibret verici öykülerle sıralanıyor. Edebi bir dille anlatılan öykülerin girişlerindeki sosyolojik değerlendirmeler, bilim adamlarının görüşleri, tarihi veriler ve onlarca örnek Doğu’nun kanayan yarasındaki vahameti gözler önüne seriyor. Yazar tamamen gerçek yaşamdan alınan 7 ayrı öyküde, töre bağnazlığının, şark çıbanlı çocukların, kerpiç tenli ka dınların, gökkuşağını entari yapan genç kızların, beşikten itibaren intikam aşılanan bebeklerin, öfkeye kurban giden çaresiz insanların dramına dikkat çekiyor. Kitapta Doğu’yla Batı arasındaki uçurumda, ateşle suyun kavgası, öfkeyle merhametin çatışması yalın ancak çarpıcı bir dille anlatılıyor. ‘Kirvenin İntikamı’ Mehmet Faraç, ilk öyküsü ‘‘Kirvenin İntikamı’’nda 1989 seçimlerinde Demokrat Parti’den Harran Belediye Başkanı seçilen Mahmut Özyavuz’un, kirvesini döven bir aşiretten intikam almak için koca bir mahalleyi nasıl haftalarca susuz bırakarak cezalandırdığını çarpıcı bir dille anlatıyor. ‘‘Gölgedeki Düşman’’ öyküsünde de iki aşiret arasında bir mera tartışması nedeniyle başlayan ve 32 yıl süren bir kan davasının bütün bir yöreyi nasıl etkilediğine dikkat çeken Faraç, birbirlerini ancak barış yemeğinde tanıyabilen iki aşiret liderinin içinde bulunduğu çıkmazı deşifre ediyor. Öyküdeki şu diyalog ise yoruma gerek bırakmıyor: ‘‘ Hiç mi merak etmediniz sizi vuracak insanı?.. Vallahi haklısınız, merak da etmişem ama, görmemişem... Nasıl görim, nerede görim... Gidip düşmanıma ben seni tanımağa geldim deyemezdim ki!..’’ ‘‘Kan Sondajı’’ öyküsünde ise su yerine kanla sulanan topraklarda, ceviz kabuğunu dol durmayacak bir öfkenin yol açtığı drama yer verilerek ‘‘Su kuyusu mu kan kuyusu mu’’ diye soruluyor. Kitabın en dikkat çekici öyküsü ise İzollu Mehmet Ali’ninki. Faraç, burada Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi öğrencisi bir gencin, kan davası uğruna dağa çıkarak çete kurmasına yol açan süreci bir sinema filmi kurgusunda anlatıyor. Faraç, 11 kişinin ölümüyle sonuçlanan öyküde, üniversiteli gençlerin cehaletin bataklığı olan intikam duygusuna nasıl kurban gittiklerini irdeliyor, ‘‘Yaralara merhem yazmayı beklerken Doğu’nun kangrenleşmiş bir yarasının içine düşmüştü!..’’ diyerek İzollu gencin dramına yer veriyor. 10 ülkenin katılımıyla gerçekleştirilecek çalışmaların yönetim merkezi Türkiye olacak İstanbul’da NATO tatbikatı ? NATO yetkilisi Albay Kathy Shield, deneme çalışmaları 17 Mart’ta sona erecek tatbikatta, çeşitli harp oyunları ve seminerler yapılacağını söyledi. İstanbul Haber Servisi NATO Barışı Destekleme Harekâtı senaryosu çerçevesinde, Etki Odaklı Harekât Konsepti’ni denemek amacıyla planlanan ‘‘Çok Uluslu Deneme4 (Multinational Experiment MNE4) Tatbikatı’’ Harp Akademileri Komutanlığı Atatürk Harp Oyunu ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. NATO Müttefik Transformasyon Komutanı Orgeneral Lance L. Smith, stratejik intikal ve beraber hareket etme konusunda NATO’nun yenilikler yapması gerektiğine dikkat çekti. Tatbikatın teknik yönü hakkında konuşan NATO Stratejik Transformasyon Komutanlığı (SAT) Karargâhı Harekât Dönüşüm Şube Müdürü Albay Kathy Shield de, 40 Türk askerinin yer aldığı tatbikata NATO üyesi olan ve olmayan çeşitli ülkelerden toplam 800 kişinin katıldığını belirterek deneme çalışmalarının 17 Mart’ta biteceğini söyledi. Shield, tatbikatın yönetim merkezinin Türkiye olduğunu, tatbikatın Türkiye dahil 10 ülkede gerçekleştirildiğini, bu ülkeler arasında Avustralya, Kanada, Finlandiya, Fransa, Almanya, İsveç, İngiltere ve ABD’nin bulunduğunu anlattı. Amaç: Yeni kavramlar keşfetmek Faks: 0 212 677 08 21 obirgit?ekolay.net MİLLİ SAVUNMA BAKANI GÖNÜL: Terör Okulu’nda ikinci bölüm ? İstanbul Haber Servisi Bahçeşehir Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından düzenlenen ‘‘Küresel tehdit terorizm’’ sertifika programının ikinci bölümü, 8 Nisan6 Mayıs 2006 tarihleri arasında başlayacak. Programda, terör örgütlerinin yapısal özellikleri, teröristlerin yetiştiriliş yöntemleri ve terorizmle mücadelenin hukuki boyutu anlatılacak. ‘Vicdani ret’ için düzenleme yapılacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, ‘‘vicdani ret’’ düzenlemesiyle ilgili olarak ‘‘Askerliğini yapanların yanında yapmayanların eşit olarak mütalaa edilmesi mümkün değildir. Yapmayanlara bir müeyyide getireceğiz’’ dedi. Gönül, TBMM’de gazetecilerin, askerliğini yapmayanların yurttaşlıktan çıkarılmasına ilişkin düzenlemenin içeriğiyle ilgili soruları üzerine, konunun AB kriterleriyle ilgili olduğunu söyledi. Gönül, ‘‘Vatandaşlıktan çıkardığınız kişi, başka bir vatandaşlığı otomatikman kazanmıyor. Onun için AB, hükümetimize bir telkinde bulundu. İçişleri Bakanlığı da Savunma Bakanlığı ile görüşerek bunu bir teklif haline getirdi. Bu teklif üzerine, Savunma Bakanlığı nasıl bir çözüm getirecektir? Bununla ilgili düzenleme üzerinde arkadaşlarımız çalışıyor’’ dedi. Bir gazetecinin, ‘‘Başka müeyyideler söz konusu olabilir mi’’ sorusuna Gönül, ‘‘Bir şekilde bir müeyyidelendirme gerekecektir. Çünkü askerliğini yapanların yanında yapmayanların eşit olarak mütalaa edilmesi mümkün değildir’’ yanıtını verdi. ‘‘Müeyyideyi cezai yaptırım anlamında söylemiyorsunuz değil mi’’ sorusu üzerine Gönül, ‘‘Hayır, karşılık olarak söylüyorum. Bir alternatif getireceğiz. Müeyyide bir maddenin teyidi, kuvvetlendirilmesi demektir. Yani askerliğini yapanlar ile yapmayanlar arasında, şimdiye kadar vatandaşlıktan alınma, vatandaşlığın kaybedilmesi şeklindeki uygulamanın İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı değişiklik karşısında nasıl düzenleneceği üzerinde çalışılıyor’’ dedi. NATO Müttefik Transformasyon Komutanı Orgeneral Lance L. Smith ve NATO Stratejik Transformasyon Komutanlığı Karargâhı Harekât Dönüşüm Şube Müdürü Albay Kathy Shield, NATO tatbikatıyla ilgili bilgi verdi. (Fotoğraflar: AA) Berlin polisinin aldığı yasaklama kararı idare mahkemesince kaldırıldı Merdol RTÜK üyeliğine seçildi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda, Arif Merdol, CHP kontenjanından RTÜK’e üye seçildi. 63 yaşındaki Merdol, yaş haddinden ötürü 2 yıl sonra üyeliği bırakacak. ‘Talat Paşa Harekâtı’na izin İstanbul Haber Servisi Berlin Polis Müdürlüğü’nün dün aldığı ‘‘Berlin Talat Paşa Harekâtı’’ açık hava yürüyüş ve mitingini ‘‘yasaklama’’ kararı, Berlin İdare Mahkemesi tarafından kaldırıldı. Söz konusu etkinlik 18 Mart’ta yapılabilecek. Berlin Talat Paşa Harekâtı Yürütme Kurulu adına yazılı bir açıklama yapan İşçi Partisi Genel Sekreteri Ferit İlsever, 18 Mart’ta Berlin’de yapılması planlanan miting ve yürüyüş için Berlin Polis Müdürlüğü tarafından ‘‘yasaklama’’ kararı alındığını, itiraz üzerine Berlin İdare Mahkemesi’nin yasaklama kararını kaldırdığını bildirdi. Programda bir değişiklik bulunmadığını ifade eden İlsever, ‘‘Akıllı Türkler, 18 Mart günü Berlin’de olacaklardır. Türk Bayrağı altında, başıbozukluk olmayacağını herkes görecektir. Milletimize yakışan disiplin, kararlılık ve vakarla Berlin’de olacağız’’ Berlin polisi, Talat Paşa’nın öldürüldüğü Steinplatz’da düzenlenecek çelenk koyma ve saygı duruşuyla 18 Mart günü yapılacak yürüyüş ve mitinge, olay çıkabileceği endişesi ve ölülerin anısına leke sürme nedeniyle izin vermemişti. Shield, tatbikatla yeni kavramlar ve araçlar keşfedilmesinin amaçlandığını belirterek ‘‘Söz konusu ortam bir senaryo üzerine kurulu. Afganistan’daki harekâtları kapsamakta ve bize çerçeve sağlayacak. Bu kapsamda çeşitli harp oyunları ve seminerler düzenlendi. Etki odaklı yaklaşım; bilgi, işbirliği ortamı, askeri operasyonları yeniden yapılandırma açısından önemli fırsatlar yaratacak’’ diye konuştu. CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle