12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 MART 2006 CUMA 6 HABERLER Tinerci mekânı hastane 9 aydır kapalı olan eski Koşuyolu Kalp Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin binası tinercilerden kurtulamadı ŞULE KÖKTÜRK BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Bursa’da Kitap Fuarı... Bursa TÜYAP Kitap Fuarı’nın açılışı güzel oldu ve programının hayata geçirilişi başladı. Programı ise gerçekten zengindir. Dünyaya ve Türkiye’ye yönelik sorunlar tartışılıyor: Söyleşiler, paneller, konferanslar... Her bakımdan ilginç fuara, Bursalılar da, ilk günden sahip çıktılar. Salonlar doluyor, boşalıyor... Niçin şaşırtsın ki? Aydın bir kenttir Bursa. Fuar günleri 8 Mart’ı da kapsadığı için, ayrı bir heyecan esti ortamda. Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de, farklı bir çağrı gücüne sahip artık. Benim de fuarda tek konum bu oldu. ‘‘Kadın sorununun neresindeyiz’’ diye bir sorunun çevresinde konuştum. Benden çok konu, yeterli bir dinleyici kitleyi topladı salonda. Kadın sorunu olmayan ülke yok! Bu sorunla, çok daha erken karşılaşmış ülkeler, Batı dünyası, kimi çözümler getirdi ama kadın sorununu tüketemedi; yaşam yürürken, yeni konularla karşılaşıyor toplumlar. Ne var ki, Üçüncü Dünya ülkelerinin başı dertte. İslam dünyası da onlar arasında. Ama Türkiye’nin bir şansı oldu: Çağdaş dünyaya girerken, Batı’nın ‘‘Aydınlanma’’ kültürüyle karşılaştı; kadın sorunuyla çözümleri oradan aldı. Cumhuriyet Devrimi’nin Medeni Yasası’nın kaynağı o kültürdür; ve bir Medeni Yasası olan başka bir Müslüman ülke yoktur. Bizim bir görevimiz de, azgın karşıdevrim dalgasına karşı Medeni Yasamızı savunmaktır. Şunu da söylemeli: Her şeye karşın Türkiye’de kadınlar hâlâ ‘‘ikinci sınıf’’. Bunu değiştirecek ise, görünen o ki, bir ‘‘zihniyet değişimi’’ olacak. Ama o değişmeyi hızlandıracak da, kadınların bilinçlenmesi ve eylemidir. Ve ülkemizde de kadınlar, kadınlarımız, ne olursa olsun, bu uğurda savaşıyorlar... ? Bursa Fuarı’nda göze çarpan yeni kitaplardan da okurlara bahsedeceğim... Alkım Yayınları’ndan olmak üzere, İlber Ortaylı’dan İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı; M. Naim Turfan’dan, Jön Türklerin Yükselişi; Alexander Piayigorsky’den, Kim Korkar Masonlardan; Aylin Livaneli’den, Sürgün Çocuklar Bahçesi; Ahmet Oktay’dan, Gönüllü Mağdurluk; Erdal Atabek’ten, Sıpa Koleje Gidiyor. İmge Yayınları’ndan şu dört eser pek değerlidir: Taner Timur’dan, Felsefi İzlenimler (Sartre, Althusser, Focault, Derrida); Mehmet Ali Ağaoğulları’ndan, UlusDevlet, ya da Halkın Egemenliği; Mehmet Ali Ağaoğulları, Filiz Çulha Zabcı, Reyda Ergün’den KralDevletten UlusDevlete; Bekir Onur’dan Türkiye’de Çocukluğun Tarihi. Dünya Yayınları’ndan, özellikle şu iki eser: Feridun Andaç’tan, Edebiyatımızın Kadınları; Ahmet Arpad’dan, Alman Edebiyatı, Öykü Antolojisi. Engin Erkiner’in şu iki eseri önemli: 1989 Berlin Duvarı (İmge Yayınları); Avrupa Birliği ve Türkiye (Ütopya Yayınları). Oğuz Tansel’in Mutluluk Peşinde (Toplu Şiirler) adlı eseri, Nuri İyem ve Metin Eloğlu’nun desenleriyle, Evrensel Yayınlar’dan çıktı. Son olarak da, ileride üstünde duracağımız, değerli şair Hüsam Kurt’un Kora Yayın’dan şiirleri: Garda Kalan Son Öpücük. Türkiye’de hastane sıkıntısı çekilirken 9 aydır kapalı olan eski Koşuyolu Kalp Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin binası tinercilerden kurtulamadı. Hastanenin ve çevrenin güvenliğinin sağlanmaması nedeniyle, çevre esnafından Kemal Özdoğan, soygun çetelerinin kurbanı oldu. Kardeşleri ile birlikte işlettiği markete gece 24.00’te giren bir soyguncunun kurşunladığı Kemal Özdoğan, 9 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra yaşamını yitirdi. Ağabey Metin Özdoğan, ‘‘Hastane olsaydı burası bu kadar güvensiz olmaz ve kardeşim ölmezdi’’ derken Koşuyolu Gönüllüleri temsilcisi Avukat Nuran Kayaküçük, doğup büyüdüğü semtte, kendilerini hiç bu kadar güvensiz hissetmediklerini belirtiyor. ‘Yıllık geliri 25 trilyondu’ K oşuyolu Gönüllülerinden Celal Hazar, hastanede, Kartal’daki yeni binasına taşınmadan önce yılda 3 bine yakın ameliyat, 20 bin anjiyo yapıldığını ve 300 bin hastanın muayene edildiğini belirterek hastanenin yıllık gelirinin ise 25 trilyon olduğunu ifade etti. Sağlık Bakanlığı soruları yanıtlamadı Kızılay Derneği Genel Başkanı Tekin Küçükali ise hastanenin bir bölümüne kan merkezi kurmak için lık Müdürlüğü, İlçe Kaymakamlığı ve AKP İlçe Başkanlığı’na birer tane şikâyet dilekçesi gönderdi, hastanenin tinercilerden kurtarılmasını ve akıbetinin belli olmasını istedi. Ancak, bu konuda daha önce Cumhuriyet gazetesinin yaptığı haber üzerine kısa bir panik yaşayan Bakanlık, soruna kesin çözüm bulmadığı gibi, gönderilen dilekçelere, hastanenin ne zaman işler hale getirileceğiyle ilgili bir yanıt da vermedi. Koşuyolu Muhtarı Taşkın Tuna, Sağlık Bakanlığı’ndan izin istediklerini, ancak Kartal’da, kendilerine 5 dönüm yer önerilmesi üzerine vazgeçtiklerini belirterek ‘‘Bu 5 dönüm araziyi bizim alabilmemiz için Milli Emlak Sağlık Bakanlığı’na tahsis etti. Bütün işlemler bitti ancak dosya yalnızca İl Sağlık Müdürlüğü vekilinin imzasını bekliyor. Müdür vekili lütfeder imzalarsa işlemlere başlayacağız’’ diye konuşuyor. Sağlık Bakanlığı ise hastaneyle ilgili sorularımızı yanıtlamadı. gi olmadığını belirtiyor. Avukat Nuran Kayaküçük ise evinin hastanenin tam karşısında olduğunu ve bugüne kadar hiç tadilat çalışması görmediğini vurguluyor. Muhtar Taşkın Tuna ise hastanenin taşınmasıyla Koşuyolu’nun ‘‘tamamen bittiğini’’ söylüyor. Hastanede hâlâ tinercilerin yakalandığını ifade eden Tuna, ‘‘Hemşireler buradaki lojmanda kalıyor ve içeriye korkarak giriyorlar. Bahçenin güvenliği yok, hastanenin her tarafından içeriye girebilirsiniz’’ diyor. Nuran Kayaküçük, ‘‘Hükümet isterse 1 ay içinde hastanenin çalışmalarını bitirebilir. Çok anormal bir durum, yasa dışı bir şey yapılmaya çalışılıyor da biz mi bilmiyoruz’’ diye konuşuyor. Koşuyolu Gönüllülerinden eczacı Celal Özdoğan ise ‘‘Bu hastaneyi 1 ayda boşalttılar, Heybeliada Sanatoryumu’nu 1 ayda vapurlarla taşıdılar. Burası niye atıl duruyor’’ diyor. Kardeşini yitirdi Kardeşler Market’in sahibi Metin Özdoğan, birkaç ay önce, kardeşi Kemal Özdoğan’ın, gece çalıştığı marketlerine 24.00 sıralarında giren silahlı bir kişinin kardeşini, oğlunun gözü önünde vurduğunu anlatıyor. Kardeşinin 9 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra yaşamını yitirdiğini ifade eden Metin Özdoğan, ‘‘Hırsızlık için girmişler. Kardeşim 37 yaşındaydı ve 3 çocuğu vardı. Bir ocak söndü. 12 yıldır buradayız, hiçbir sorun yaşamadık, hastane boşaldı, böyle oldu’’ diyor. Gazetemiz daha önce yazmıştı Çevre halkının oluşturduğu Koşuyolu Gönüllüleri bugüne kadar Sağlık Bakanlığı’na 2, İstanbul İl Sağ İl Sağlık Müdürlüğü’nden 14 Şubat 2006’da aldıkları yanıtta, ‘‘Hastanenin tadilat ve güçlendirme çalışmaları yapılan bir bölümüne Kadıköy Ağız ve Diş Hastalıkları Hastanesi, bir bölümüne Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin semt polikliniği yapılacağı, hastanenin büyük kısmının ne yapılacağı konusunda ise Sağlık Bakanlığı’ndan yanıt beklendiğinin’’ yazdığını ancak ne zaman çalışmaların sonlanacağıyla ilgili bil 9 MART DÜNYA BÖBREK GÜNÜ Sağlık hizmetini nasıl alacağınızı sizin adınıza düşünen bir şirket var nabiliyoruz. ‘Size en yakın hastane Göztepe Hastanesi, oradaki nükleer tıp çekim cihazı bozuk, yaptırabileceğiniz yer Samatya’daki İstanbul Hastanesi, orada da çok sıra var.. sabah 06. 30’da orada olun.’ Hiçbir sağlık hizmetini direkt vermiyoruz. Sadece sağlık hizmet kurumlarıyla üyelerimiz arasındaki iletişimi sağlıyoruz’’ dedi. 34 bin kişi nakil bekliyor ANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet) Türkiye’de yaklaşık 34 bin kronik böbrek yetmezliği hastasının, haftanın 3 günü diyaliz cihazına bağlı olarak, ‘‘böbrek nakli olabilmek umuduyla’’ yaşamını sürdürmeye çalıştığı bildirildi. Sağlık Bakanlığı’ndan alınan bilgiye göre diyalize bağlı olarak yaşayan ve böbrek nakli bekleyen hastaların, yılda sadece 500’ü bu olanağa kavuşuyor. Türkiye’de, 274’ü Sağlık Bakanlığı’na bağlı toplam 561 diyaliz merkezinde, kronik böbrek hastalarına diyaliz hizmeti veriliyor. Bakanlık yetkilileri, ‘‘Cihazların kullanım yılları, modelleri, ülke genelindeki dağılımı dikkate alındığında, cihaz ve merkez sayısında eksiklik ve düzensizlikler göze çarpıyor’’ görüşünü dile getirdiler. Medpower’a üyelik ucuz ‘‘0 221 44 44 911’’ numaralı sağlık iletişim hattı Medpower’a üye olabilmek için yıllık aidat (119.50 YTL) ödemek gerekiyor. Fehim Özden, insanların bu ücret karşılığında şu hizmetleri alabildiğini ifade ediyor: ‘‘7 gün 24 saat sağlık iletişim organizasyon hizmeti, tıbbi danışmanlığını alıyor, kurumlarla ilgili bilgileri alıyor, kurumlardan randevu talebini bizim aracılığımızla alabiliyor, eve acil ilaç temini, acil müdahale organizasyonu teminatı alıyor. Üyenin ekstra ücretler ödeyerek aldığı hizmetler de var. Bunun haricinde, ücretsiz olarak, kan yağlarını ölçen testi biz üyelerimize ücretsiz veriyoruz; göz, diş muayenesi, diş temizliği, 40 yaşındaki kadınlara mamografi hizmetlerini yılda 1 defa veriyoruz’’ diye konuştu. HS Group’tan Murat Verel de, kişinin sağlık geçmişi ile ilgili bilgilerin yanı sıra kişinin adresinin bile bilinmesinin çok önemli olduğunu, acil bir durumda kişiye gerekli hizmeti en kısa sürede ulaştırabildiklerini söyledi. Sağlık hizmetini nasıl alacağız? İstanbul Haber Servisi Türkiye’de sağlık hizmeti almada en önemli zorluklardan biri de hangi alanda, kimden, hangi koşullarda, nasıl hizmet alacağımızı bilememek. Kendine özgü bir dili olan tıbbı anlayamamanın yanı sıra hizmeti nasıl alacağımız konusunu düşünürken de oldukça fazla vakit yitirebiliyoruz. Bu alandaki eksikliği gören HS Group, yaklaşık 3 yıl önce kurduğu Medpower iletişim organizasyon şirketi ile yaklaşık 90 üyesine, herhangi bir hastalık anında, alabileceği sağlık hizmeti seçenekleri ? Sağlık hizmetini nasıl alacağım diye düşünmeyin; çünkü bunu, sizin adınıza düşünüp İstanbul, Ankara ve İzmir’deki sağlık kurumlarıyla ilgili bilgiyi araştıran bir şirket var. Medpower, 90 bin üyesine, ihtiyaçları olduğunda bu bilgileri ulaştırıyor. konusunda bilgi veriyor. Hizmeti alabilmek için sosyal güvenceli olmak gerekmiyor. Özel sigortalı ya da kamu sigortalı olanlar hizmetten yararlanabiliyor. İstanbul, Ankara ve İzmir’de şubeleri bulunan Medpower, bu illerdeki tüm kamu hastaneleri ve özel kuruluşlarla ilgili bilgilerini güncelleyerek en yeni bilgileri veriyor. HS Group Genel Müdürü Fehim Özden, tamamen kişiye özel bilgi organizasyonu yapıldığını belirterek, ‘‘Üyemizle ilgili tüm bilgileri aldıktan sonra, o insanla ilgili sağlık organizasyonu yapıyoruz. Örneğin üyemiz Göztepe’de oturuyor. Bize bilgi için başvuruyor. Ona şu bilgileri su Kadıköy’e Şifa Tıp Merkezi Kadıköy Şifa Kaliteli Yaşam Polikliniği Tıp Merkezi; Yeterli bilim adamı yok 2001 yılında 491, 2002’de 550, 2003’te 605, 2004’te 775 ve 2005’in ilk altı ayında 362 böbrek nakli yapıldığını kaydeden yetkililer, bu konuda 2005 yılında yapılan araştırmanın sonuçlarına göre toplumun organ bağışı konusuna duyarsız olduğunun tespit edildiğini söylediler. Yetkililere göre Türkiye’de yeterli sayıda ‘‘Organ Nakli Merkezi’’ ve deneyimli bilim adamı olmasına rağmen nakil sayıları henüz istenilen düzeye ulaşamadı. Bu arada ilk kez bu yıl, bu alanda çalışan derneklerin önerisiyle ‘‘9 Mart Dünya Böbrek Günü’’ olarak kutlanıyor. Sigaradan en çok zararı kadınlar görüyor Dünyada her gün 11 bin insan sigaradan kaynaklanan hastalıklar nedeniyle ölüyor İstanbul Haber Servisi Dünyada her yıl 4 milyon, her gün 11 bin insan sigaradan kaynaklanan hastalıklar nedeniyle ölüyor. Ancak, sigaradan en çok zararı kadınlar görüyor. Çamlıca Medicana Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yalçın Karakoca, sigaranın aynı zamanda bir kadın sorunu olduğunu belirterek, sigaranın kadınlar üzerindeki etkilerini anlattı. Sigaranın kadın üreme sağlığına etkilerinin çok daha erken ortaya çıktığını vurgulayan Karakoca, özetle şöyle konuştu: ‘‘Sigara içen meme kanserli kadınlarda hastalık daha hırçın ve öldürücü seyretmektedir. Sigara içmeyenlere göre içen kadınların kısırlık riski daha fazladır ve daha geç gebe kalmaktadırlar. Hollandalı bilim adamlarının yaptığı araştırmalar, günde bir sigara içen bir kadının doğurganlık şansının bile hiç içmeyenlere göre yüzde 28 oranında azaldığını, doğurganlık yaşını en az 10 yıl azalttığını göstermiştir. Gebelikte rahim düşük, dış gebelik ve erken doğum riski daha yüksektir. Annenin gebelikte sigara içmesi bebeğin akciğer gelişimini bozmaktadır.’’ Kaliteli Yaşam Polikliniği’ni hizmete açtı. Ataşehir’de bulunan polikliniğin önceki gün gerçekleşen açılışında konuşan Genel Müdür Buket Pilavcı, polikliniğin Türkiye’de hastane bünyesinde hizmet verecek ilk ‘‘Uzun ve Sağlıklı Yaşam Birimi (Longevity&Wellness Clinic)’’ olduğunu belirterek modern hayatın olumsuz koşullarının, dengesiz beslenme alışkanlıklarının ve azalan fiziksel aktivitelerin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmaya yönelik çalışmalar yapacaklarını söyledi. (Fotoğraf: SİBEL BAHÇETEPE) PROF. DR. AKSAKOĞLU Aile hekimliği sistemi çökertecek EMRE DÖKER İZMİR Dokuz Eylül Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Gazanfer Aksakoğlu, AKP hükümetinin 12 ilde pilot olarak uyguladığı ‘‘aile hekimliği’’ sisteminin ülke geneline yaygınlaştırılmasıyla, uluslararası sermayeye yeni rant kapıları açılacağını söyledi. Aksakoğlu, hükümetin son dönemde hız verdiği özelleştirme girişimlerinin sağlık alanında derinden hissedildiğini belirterek aile hekimliği uygulaması sonucu kapatılacak sağlık ocaklarıyla ülkede kaos ortamının doğacağını vurguladı. Dokuz Eylül Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Gazanfer Aksakoğlu, AKP’nin aile hekimliği uygulamasını ve sağlık politikalarını gazetemize değerlendirdi. Türkiye’de sağlık harcamalarının 2 yılda 10 milyar dolardan, 19 milyar dolara çıktığını anımsatan Aksakoğlu, ‘‘İlaç harcamaları ise 2.5 milyar dolardan 6 milyar dolara çıktı. Burada kamudan primlerle toplanan para özel sektöre kaydırıldı. Sağlık harcamalarının 4’te 3’ü kamu tarafından finanse edilerek özele kaydırıldı. Kamunun parası toplum için değil, uluslararası sermayeler için kullanılıyor’’ dedi. Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR 8O ’li yıllarda Başbakan Turgut Özal da bugünkü yöneticiler gibi doktor yetersizliğinden söz ediyor ve bu nedenle yeni tıp fakülteleri açılmasını savunuyordu. Hükümetin önde gelen bakanlarından Adnan Kahveci de bizim fakültede yapılan bir panelde inandırıcı bir gerekçe göstermeden doktor gereksiniminden söz etmişti. O da Başbakan Özal gibi her gittikleri yerde halkın ısrarla doktor istediğini belirtiyordu. Her ikisine de ‘‘Bence yanılıyorsunuz, halk doktor değil kaliteli sağlık hizmeti istiyor’’ demek fırsatını bulmuştum. Bugün yine yurdumuzda doktor sayısı yetersizliği gündemdedir. Oysa bugün Türkiye’de 100 bini aşkın hekim var. Her yıl tıp fakülteleri 45005 bin mezun veriyor, 650 kişiye bir doktor hiç de az değildir. Sağlık hizmetini doktor sayısıyla eşdeğer tutmak büyük bir yanlışlıktır. Bu hizmet bir ekiple verilir. Hemşire, has Türkiye’de sağlık ve doktor gereksinimi tabakıcı, laborant, ebe, teknisyen, araç, şoför, bu ekipte doktor gibi gereksinim duyulan elemanlardır. Elbette vazgeçilmez olan tutarlı bir sağlık sistemi ve rasyonel bir örgütlenmenin var olmasıdır. Yazık ki Türkiye’de ki yönetimler uzun yıllardan beri tutarlı bir sağlık sistemi oluşturamamıştır. Bizim ülkemiz için en geçerli bir model olarak kabul edilen sosyalizasyon ve sağlık ocakları aracılığı ile verilecek ilk basamak sağlık hizmeti ve koruyucu hekimlik geliştirilmemiş tersine baltalanmıştır. Hekim sayısı az değil ancak dağılımı ve kullanımı yanlış ve yetersizdir. Doğu illerimizde hekimlik için yeterli hizmet koşulları ve altyapısı yaratılmış, gerçekçi bir ücret politikası saptanmış değildir. Bir serbest piyasa ekonomisinde hekimleri zorunlu hizmet yasasıyla bir yere göndererek verimli sonuç alabilir misiniz? Her şeyi, her sektörü özelleştireceksiniz, hastaneleri işletme haline getireceksiniz, parasal desteği kısıtlayacaksınız ve bu liberal açık pazar düzeninde sağlık sorununu zorunlu hizmetle çözeceksiniz; olur mu böyle bir şey? Ya da doktor ithal edeceksiniz. Kendi memleketinde 150200 dolara çalışan bu insanları bu ücretle kullanacaksınız öyle mi? Sovyetlerin yıkılışından sonra Romanya’da, Litvanya’da, Bulgaristan’da bu tür ücretle çalışan doktorlara rastlamıştım. Bu ülkelerde fiyatlar bizdeki düzeydeydi. Nasıl geçindiklerini sorduğumda aldığım cevap çok acıklıydı. Hekimler üniversite hocaları dahil hastaların bahşişleri ile geçimlerini sağladıklarını söylediler. Başbakanımız bu modeli mi öngörüyor acaba? Sağlık sistemimiz büyük yanlışlıklar içindedir. Sağlık örgütlenmesi de öyle. İnsan gücü planlaması yapılmadan yeni tıp fakülteleri açmak, hesapsız plansız uzman yetiştirmek, ilk basamak hekimliğinin önemini kavramadan hastanecilik yapmak süregelen yanlışlıklar arasındadır. Sağlıkta ve eğitimde özelleştirmeler ve sosyal devlet anlayışından uzaklaşmak yine büyük yanlışlardır ve halka karşı bir politikayı benimsemekle eşanlamlıdır. Şimdi bir de ilaç firmalarını da kullanarak sağlık konusunda halktan yana en doğru tavırları ve ilkeleri ortaya koyan tabip odalarının yönetimlerini ele geçirme çabaları var. Keşke halkımız bunları iyi anlayabilse. [email protected] CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle