Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 ŞUBAT 2006 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Antep’te yoğun yağış nedeniyle evin çatısı çöktü, 9 ve 11 yaşlarında iki çocuk yaşamını yitirdi 7 ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Kar, kardeşlere mezar oldu Hakkâri Yurt Haberleri Servisi Gaziantep’te yoğun kar yağışı nedeniyle bir evin çökmesi sonucu 9 ve 11 yaşlarındaki 2 kardeş öldü. Bitlis’te de bir halı sahanın çatısı, biriken kar nedeniyle çöktü. Olayda şans eseri ölen ya da yaralanan olmadı. HakkâriŞırnak karayolunda çığ düşmesi sonucu mahsur kalan 51 kişi güçlükle kurtarıldı. Gaziantep’in Oğuzeli ilçesine bağlı Dibecik köyü Güler mezrasında Arif Polat’a ait yığma briketten yapılan iki katlı ev, yoğun kar yağışı nedeniyle dün gece saat 04.00’te çöktü. Evde yaşayan 4 kişilik aileden E. (9) ve Ç. (11) yaşamını yitirirken, anne Naciye Polat enkazdan yaralı olarak kurtarıldı. Evde bazı büyük ve küçükbaş hayvanların da telef olduğu belirtildi. Bitlis’te Çam Sitesi Mahallesi’nde Fırat Hamamcıoğlu’na ait üstü kapalı halı sahada önceki gece çökme meydana geldi. Çatıda aşırı kar birikmesi sonucu meydana gelen çökme sırasında sahada şans eseri kimse bulunmaması olası faciayı önledi. Çökmeden 10 dakika önce sahada top oynayan vatandaşların, maçlarını tamamlayarak olay yerinden ayrıldıkları öğrenildi. Demokrasi Dedikleri 1974’te, yani bundan otuz küsur yıl önce, ‘‘Demokrasi Teorisi’’ başlıklı bir tez sunarak siyasal teori alanında üniversite doçenti olduğuma göre, bu konuda biraz ‘‘ahkâm kesmeye’’ hakkım olduğunu düşünüyorum. Kaldı ki; o tezi kitap olarak yayınlattım ve aradan bunca zaman geçmesine karşın (kimilerinin yaptıklarının aksine), tek kelimesini bile değiştirmeden günümüze dek, defalarca bastırttım. Arayan, Ümit Yayınları arasında bu kitabı bulabilir. Bugün bu konuyu ele almak isteyişimin nedeni, ülkemizin siyasal manzarasından (haklı olarak) pek hoşlanmayan kimi meslektaşlarımızın ve yazarların, bu durumun kusurunu kısmen de olsa demokraside görmeleri. Demokrasiyle ilgili bir şeyler yazarken veya söylerken sürekli olarak ünlü İngiliz devlet adamı W. Churchill’in demokrasi konusundaki düşüncelerini anımsarım. ‘‘Demokrasi’’ der Churchill, ‘‘berbat bir rejimdir. Fakat rejimlerin en az berbat olanıdır’’. Gerçekten iş demokrasiyi eleştirmeye gelse, sayfalar ve sayfalar dolusu eleştiri kaleme alabiliriz. Fakat ‘‘Bunun yerine ne koyalım’’ sorusu dile geldiği zaman, verebilecek hiçbir yanıtımız yoktur. Evet kimi zaman demokrasi, hoşumuza hiç gitmeyen sonuçlar ortaya çıkarabilir. Fakat eğer gerçekten bir demokrasi varsa, bu sonucun bir biçimde telafi edilmesi mümkündür. Zira, bir süre sonra yeniden sandık ortaya çıkacaktır ve sandıkta değişim sağlanabilmesi, diğer biçimlerde değişim ortaya çıkarmaktan çok daha kolaydır. ??? Kimi arkadaşlarımızın eleştirdiklerini dile getirdiğim demokrasi, ‘‘Çok partili demokrasi’’ oluyor. ‘‘Sandığın’’ demokrasinin tek ölçüsü olmadığını, haklı olarak vurguluyorlar. Gerçekten, bir demokraside ‘‘seçim sandığı’’ her şey demek değildir. Bu sandık tüm rejimlerde vardır. En katısından faşist rejimler de sol otoriter seçimler de, belli aralıklarla bir seçim sandığı çıkartır ve vatandaşlarından (artık nasıl vatandaşlarsa...), oylarını kullanmalarını isterler. Ve sandıktan, her zaman kendi istedikleri çıkar. Zira başka seçenek yoktur. Bu nedenle bu türden kimi ülkelerde yapılan seçimlerin(!) sonucunda, eğer kullanılan oyların yüzde 80’i bir yöne gitmişse, yapılan o ‘‘show’’un, demokrasiyle ilgisi olmadığını anlarız. Evet, ‘‘seçim sandığı’’ tek başına demokrasi demek değildir, fakat demokrasinin ‘‘vazgeçilmez’’ ve ‘‘olmazsa olmaz’’ koşullarından biridir. Zaten demokrasinin temel koşullarını şöyle sıralayabiliriz: ‘‘Özgür ve dürüst seçimler’’, ‘‘Bu seçimlerde farklı görüşler dile getiren birden fazla seçenek ve aday olması’’, ‘‘Bu seçimlerin önceden belirlenen düzenli aralıklarla yapılması’’, ‘‘Çoğunluk karşısında azınlığın haklarının korunması’’ ve nihayet, ‘‘İktidara gelenlerin, geldikleri yöntemle iktidarı terk etmeye hazır olmaları’’. Yapılan bir seçimin sonuçları bizi mutlu etmezse ve (bizim kanımıza göre), ülkenin geleceğini tehlikeye atıyorsa ve zararlıysa, seçim sandığına kızabiliriz, fakat ‘‘küsmememiz’’ gerekir. Zira bu işin alternatifi yoktur. Ülkemizde son günlerde, AKP iktidarına kızanlardan bazıları, gözlerini başka yerlere çevirmektedirler. Hatta geçen yıl bir mitingde, ‘‘Ordu göreve’’ gibisinden, ipe sapa gelmez sloganlar yazılı pankartlar da açılmıştı. Ordunun son iki kez, bu kişilerin anladığı manada göreve geldiğinde yapılanları unutmamalıyız. Gerek 12 Mart 1971’de, gerekse 12 Eylül 1980’de yapılan düzenlemelerin, bu ülkede nelere mal olduğunu hep anımsamalıyız. Özellikle 12 Eylül, bu ülkedeki laik yapıya en büyük darbeleri vuran gelişmelerin müsebbibidir, yani nedeni olmuştur. Türkiye’de hiçbir demokratik iktidarın cesaret edemeyecekleri, akıllarından bile geçiremeyecekleri düzenlemeleri, bu 12 Eylül’ün hükümetleri yaşama geçirmiştir. Bakanlar Kurulu kararıyla Nakşibendi şeyhlerinin Süleymaniye Camii Mezarlığı’na gömülmelerinden tutun, tüm ortaöğretim kurumlarına zorunlu ‘‘Din ve Ahlak Bilgisi’’ dersinin konulmasına kadar, akla gelen ve gelmeyen nice düzenlemeler, bu kişilerin anladığı biçimde ‘‘ordu görevdeyken’’ yaşama geçirildi. Ordumuzun böyle görevleri yoktur. Ordumuzun görevi, ülkemizi dış ve iç tehdit ve tehlikelere karşı korumak ve kollamaktır. Kimse başka görevler uydurmasın... ??? Laik ve çağdaş cumhuriyetimizi korumak, Türkiye’de yaşayan herkesin görevidir. Bu görevi sadece Silahlı Kuvvetlerimize ‘‘yıkmak’’ her şeyden önce bu kurumun üyelerine karşı haksızlıktır. Böyle beklentiler içinde olan bazı arkadaşların, ‘‘Demokraside seçim her şey demek değildir’’ gibisinden yaklaşımlar içinde olmaları, yanlış anlaşılabilecek yaklaşımlardır. Bir demokraside, elbette seçim her şey demek değildir, diğer faktörlerin de varlığı gerekir. Fakat eğer ‘‘özgür ve dürüst seçimler’’ olmazsa, o rejim demokrasi olamaz. Belki kimilerine göre ‘‘iyi’’, ya da ‘‘kötü’’ olabilir ama demokrasi olamaz. Kaldı ki; demokrasi dışı seçeneklere umut bağlayanların, ülkemizin son yıllarda yaşadığı olumsuzlukların nedenini unutmamaları gerekir. Son seçimlerde ortaya çıkan mantık dışı tablonun sorumlusu da 12 Eylül’ün ‘‘süper zekâlı’’ teorisyenleri değil midir? Yüzde 10 baraj getirerek, akılları sıra istikrar sağlayacaklarını zannederken AKP gibi partilere iktidar yolunu açmadılar mı? Aynı biçimde, her parti genel başkanını ‘‘diktatör’’ kılan, Siyasal Partiler Yasası da onların eseri değil mi? Bu konuyu, gene W. Churchill’in bir deyişi ile noktalamak istiyorum: ‘‘Bir demokrasinin ortaya çıkardığı olumsuzlukları, gene demokrasinin kural ve kurumlarıyla çözümlemek gerekir.’’ Bu işin başka yolu yok... 40 KİŞİ MAHSUR KALDI HakkâriŞırnak karayolunun 82. kilometresindeki Kotran mevkiinde önceki gece iki ayrı noktaya çığ düştü. Çığlı köylüleri, 11 kişilik Karayolları ekibi ve 15 araç içindeki 40 kişi mahsur kaldı. Yurttaşlar donmamak için geceyi Karayolları ekiplerine ait araçlarda geçirdi. Saatlerce süren çalışmaların ardından yurttaşlar dün öğle saatlerinde kurtarıldı. Hakkâri merkeze bağlı Medrese Mahalle si’nde oturan ve doğum sancıları artan Zeynep Kanatlı’yı hastaneye kaldıran ambulans yolda kaldı. Kanatlı hastaneye ulaşamadan ambulansın içinde bir erkek çocuk dünyaya getirdi. Yüksekova ilçesinde de Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV), Yeni Işık Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’ne geri ödemek koşuluyla verdiği koyunlar kar yağışı nedeniyle 7 saat sonra köye ulaştırılabildi. Teslim töreni için yola çıkan Yüksekova Kaymakamı Uğur Kalkar’ın da aralarında bulunduğu kişileri taşıyan araçlar yolda kaldı. Çalışmalar sonucu yol açılınca araçlar tekrar ilçeye döndü. Muş, Van, Samsun, Ordu, Ardahan, Bingöl, Erzurum, Iğdır, Tunceli, Erzincan ve Kars’ta da binlerce köyle ulaşım sağlanamadı. Uzmanlar son günlerdeki enerji sorununun aşı konusunda da yaşanabileceğini söylüyor Okullar pazartesi günü açılıyor ? ANKARA (AA) Kurban Bayramı ve kar tatilleri nedeniyle yaklaşık 1 ay yarıyıl tatili yapan ilköğretim ve ortaöğretim okulları pazartesi günü açılıyor. 11 Haziran’da yapılacak Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme Sınavı (OKS) ile 6 Mayıs’ta yapılacak Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı’na (DPY) başvurular pazartesi günü başlayacak. Lise son sınıf öğrencileri de 18 Haziran’da yapılacak ÖSS’ye hazırlanacak. Üniversitelerin yabancı dille ilgili bölümlerinde okumak isteyen adaylar ise 25 Haziran’da YDS’ye katılacak. 1 Şubat’ta başlayan ÖSS başvuruları 10 Mart’ta sona erecek. Sağlıkta kriz kapıda EMRE DÖKER MEB, 20 bin öğretmen atayacak ? ANKARA (AA) Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 20 bin kadroya öğretmen ataması için başvuru süresi pazartesi günü sona erecek. Atamalar 8 Şubat’ta, bilgisayar aracılığıyla nokta tayin yöntemiyle gerçekleştirilecek. Başvurular, 81 il ile bazı ilçe merkezlerinde milli eğitim müdürlüklerinde oluşturulacak bürolarda internetten yapılacak. Başvuru bilgileri, ‘‘http://personel.meb.gov.tr’’ internet adresinde yayımlanan ‘‘20061 Öğretmenlik İçin Başvuru ve Atama Kılavuzu’’ndan elde edilebilecek. Atama sonuçları internetten ve cep telefonları aracılığıyla öğrenilebilecek. Atanan adaylar görevlerine 9 Şubat’tan itibaren başlayabilecekler. İZMİR Enerjide dışa bağımlılığın yarattığı kriz ortamının bir benzerinin, sağlık alanında da yaşanabileceği uyarısı yapılıyor. 4 kişinin yaşamını yitirmesine neden olan kuş gribi hastalığının, Türkiye’nin aşı konusunda yurtdışına bağımlı olduğu gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdiğini vurgulayan uzmanlar, olası bir ‘‘bioterör’’ saldırısında ülkenin ciddi ‘‘sağlık krizi’’ne girebileceğine dikkat çekiyor. Kuş gribi hastalığıyla, Tavukçuluk Araştırma ve Aşı Üretim Enstitüsü Müdürlüğü’nün kapatılması arasında ilişki olduğu belirtiliyor. 1980’lere dek dünyadaki gelişmeleri yakından izleyen Türkiye’nin, daha sonra Dünya Bankası ve IMF politikaları doğrultusunda sağlık alanını özelleştirmesiyle daha büyük sıkıntıları yaşayabileceği vurgulandı. DIŞA BAĞIMLILIK Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Feride Saçaklıoğlu, Türkiye’nin aşı ve ilaç üretiminde dışa bağımlı duruma getirilmesinin, 12 Eylül’den sonra gelen hükümetlerin uyguladığı politikalardan kaynaklandığını söyledi. Sağlığın kamunun elinden alınarak özel sektöre bırakılmasının tehlikeli olduğunu belirten Saçaklıoğlu, ‘‘Tamiflu’’ ilacını üretebilecek kapasitedeki tesisin kapatılmasının, bu politikaların devamı olduğunu anımsattı. Çokuluslu şirketlerin kritik ilaç ve aşıların patent hakkını, Trips Anlaşması gereği 20 yıllığına aldığını vurgulayan Saçaklıoğlu, ‘‘Üreten firma ya da hakkını devrettiği firma 20 yıl süreyle o ürünün satılmasını, pazarlanmasını, alınmasını, üretilmesini kendi tekelinde tutma hakkına sahip. Bu, telif hakkı üzerinden üreten kişinin ona yaptığı yatırımı korumaya yönelik, ama mesele aşı ve ilaç olduğunda milyonlarca insanın o aşıya ulaşamaması nedeniyle ölmesi anlamına geliyor’’ diye konuştu. Bir aşının üretilebilmesi için çok uzun ve zahmetli süreçlerden geçtiğini dile getiren Saçaklıoğlu, genelde kamu yatırımıyla üretilen aşıların patent alma aşamasına gelindiğinde özel kurumlara devredildiğini ve bu kurumun bunun üzerinden 20 yıl kâr elde ettiğini söyledi. ‘Velim Olur musun’ kampanyası ? DİYARBAKIR (AA) GAP Bölge Kalkınma İdaresi ve UNDP (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı) işbirliği ile başlatılan ‘‘Velim Olur musun’’ kampanyasına 9 günde 320 kişi katıldı. Bunun yoksullara yardım kampanyası olmadığını vurgulayan SosyoEkonomik Kalkınma Projesi Yöneticisi Gözde Avcı, veli olmak isteyenlerin çocuklara para vermediğini, eğitimleri için giyim ve kırtasiye ihtiyaçlarını karşıladığını söyledi. Avcı, ‘‘www.velimolurmusun.org’’ sitesinde bilgileri verilen 900 çocuğa ihtiyaçları olan eşyaların Express Kargo aracılığıyla ücretsiz gönderebileceğini de ifade etti. Kahve ve lokuma büyük ilgi İngiltere’nin tüketiciye yönelik en büyük turizm fuarı olan Destinations Holiday&Travel Show, Türkiye’nin de katılımıyla açılırken, Türkiye, Türk kahvesi ve pazarıyla fuardaki ağırlığını hissettirdi. İngiliz The Times gazetesinin medya sponsorluğunu yaptığı fuarda Türkiye 42.5 metrekarelik bir standla temsil edilirken, Türk standı çeşitli bölgelerle ilgili bilgi almak isteyen meraklılarla dolup taştı. Türk standında ikram edilen lokuma da büyük ilgi gösteren İngilizler, yaklaşık 20 kilo lokum tüketti. Türk standında çocuklara üzerinde Türkiye logosu bulunan balonlar dağıtılırken, fuarın orta bölümündeki barın düzenleme ve isim hakkını alan Londra’daki turizm müşavirliği, bu bölümü de ‘‘Türk kahvesi’’ olarak dizayn etti. (AA) Ad ve soyadlarından memnun olmayanlar ? ZONGULDAK (AA) Zonguldak’ta 5 yılda ailelerince, Muammer Kaddafi, Faiz, Kıco, Menduf, Şişe, Beratiye, İmam Hüseyin, Beşbine, Durkadın, Beden, Fulnişin, Kavgacı ve Armut gibi ilginç ad ve soyadları bulananların yanı sıra adları Duygu, İrem, Aynur, Elanur, Şifaunnur koyulan erkekler ile Sercan, Muzaffer, Dursun ve Ediz olan kadınların yer aldığı 210 kişi, ad ve soyadlarını mahkeme kararıyla değiştirdi. Alınan bilgilere göre Medeni Kanun’un ‘‘adın değiştirilmesi ancak haklı sebeplere dayanılarak hâkimden istenir’’ maddesi gereğince, en çok isim ve soyadların alay konusu olduğu belirtilerek değiştirilmesi talebinde bulunuluyor. TRABZON’DA ‘MÜSTEHCEN KADIN MEMUR AVI’ TRABZON (Cumhuriyet) Trabzon’da ‘‘Hayâ ve Edebe Aykırı Müstehcen Kadın Kıyafetlerinin Men’i Cemiyeti’nin’’‘‘müstehcen giyimli kadın memur’’ avı boş çıktı.Trabzon Valiliği’ne başvurarak ilde müstehcen kıyafet giyen kadın memur bulunduğu yönünde şikâyette bulunan derneğin başvurusuna Trabzon Vali Yardımcısı Ali Şanlıer’den yanıt geldi. Şanlıer, dün yaptığı açıklamada, ‘‘Yapılan incelemede, ilde müstehcen kıyafet giyen kadın memur olmadığı tespit edilmiştir’’ dedi. Bilgi Edinme Hakkı Kanunu gereği derneğin başvurusunu değerlendirmek durumunda olduklarını ifade eden Şanlıer, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan kadın memurların Kılık Kıyafet Kanunu’na uyduklarını kaydederek ‘‘Birim, şube ve daire amirlerinin bize verdikleri bilgilere göre, kanuna muhalefet eden kadın memur bulunmamaktadır. Bu konudaki gelişmeleri derneğe resmi bir yazıyla bildireceğiz’’ diye konuştu. Valiliğe başvuran cemiyetin başkanı Ali Kemal Yılmaz Bayraktar, konuyla ilgili henüz kendilerine bir yazı ulaşmadığını belirterek ‘‘Müstehcen kıyafet giyen kadın memur bulunmaması bizim de arzumuzdur’’ dedi. HASTANEDE ÖLEN ANNE VE BEBEĞİ MECLİS’TE AKIN BODUR İSKENDERUN Hatay’ın Samandağ ilçesinde kaldırıldığı hastanede bebeği ile birlikte yaşamını yitiren hamile bir kadının durumu, Meclis’e taşındı. CHP Hatay Milletvekili Gökhan Durgun, Samandağ Devlet Hastanesi Kadın Hastalıkları uzmanı Dr. Kenan Oktar’ın Antakya’da oturmasını eleştirerek ‘‘Bu durum olası bir acil müdahalenin yapılamaması anlamına gelmez mi? Bu doktorun Antakya’ya yerleşmiş olması ağabeyi Adnan Oktar’ın nüfuzundan mı kaynaklanmaktadır’’ diye sor du. Samandağ’da 20 Aralık günü doğum sancıları artan 9 aylık hamile Nuray Özdemir kaldırıldığı Samandağ Devlet Hastanesi’nde düşerek yaşamını yitirmişti. Nuray Özdemir’in başına gelen olayların benzerlerinin önüne geçmek için alınacak önlemlerin Sağlık Bakanı Recep Akdağ tarafından açıklanmasını isteyen Durgun, ‘‘Hatay ve ilçelerindeki devlet hastanelerine yıllar itibarıyla kaç hasta gelmiş, kaç hasta ameliyat edilmiş, kaç hasta sağlığına kavuşmuş ve kaç hasta yapılan müdahalelere karşın neden ölmüştür?’’ dedi. Bugün Dünya Kanser Günü ? ANKARA (AA) Bugün Dünya Kanser Günü. Etkinliğin bu yılki teması çocuk kanserleri. Dünyada her yıl 160 bin çocuğa kanser tanısı konulduğu ve bu çocukların 90 bininin yaşamını kaybettiği bildirildi. Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Genel Başkanı Prof. Dr. Tezer Kutluk, kanserin dünyada 014 yaş grubu çocuklarda en yaygın ikinci ölüm nedeni olarak tespit edildiğini söyledi. Dünyada her yıl 10 milyon kanser vakası görüldüğünü ve bu rakamın 2020’de 16 milyona çıkacağını tahmin ettiklerini belirten Kutluk, ‘‘Türkiye’de de her yıl yaklaşık 25003000 çocuk kanser tanısı ile tedavi altına alınıyor’’ dedi. CUMHURİYET 07 K