27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 ŞUBAT 2006 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Ayrıcalık Bağımsız Büro Çalışanları Sendikası Genel Başkanı Ayhan Çivi, kamu görevlileri arasındaki maaş ve özlük hakları ile ilgili adaletsizliklerin giderilmesi amacıyla bir kampanya başlattıklarını açıkladı. Sendikaya bağlı memurlar, çalıştıkları kamu kurumuna bir dilekçe ile başvuruyorlar ve ‘‘Anayasamızın amir hükümleri uyarınca aleyhime olan ücret adaletsizliğinin giderilmesi için kimi kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan personele her ay yapılan ek ödemelerin en yüksek tutarı üzerinden tarafıma da aylık ek ödeme yapılmasını arz ederim’’ diyorlarmış. Ayhan Çivi, ‘‘Biz bu kampanyayı sürdürürken iktidara yakın duran MemurSen’e bağlı Büro MemurSen Genel Başkanı Yusuf Yazgan’ın konumu ne oldu, biliyor musunuz’’ diye sordu. Bilmiyorduk, ‘‘Ne oldu’’ diye sorduk. Çivi, ‘‘Kendisi, Çevre Bakanlığı’nda uzmandı. 850 YTL dolayında maaş alıyordu. Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’ne kadro karşılığı sözleşmeli mühendis olarak atandı. Maaşı 1468 YTL’ye yükselecek, üstelik yılda 4 maaş da ikramiye alacak’’ dedi. Rabıta SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Rehber sınırlaması Ankara Rehberler Derneği Yönetim Kurulu üyesi Aykut Uzun, bir turist rehberinin omzundaki sorumlulukları şöyle sıralıyor: ‘‘Gezdirdiğimiz her grup, ülkemizi bizim gözümüzden görmekte ve tanımaktadır. İşimizin belki de en güzel yanlarından bir tanesi, ülkemize bin bir önyargı ile gelmiş nice insanı ülkelerine birer Türkiye dostu olarak gönderiyor olmaktır. Böyle bir işi yapabilmek için arkeoloji, sanat tarihi, ekoloji, coğrafya vs. bilmek, bu bilim dallarındaki son gelişmeleri izlemek ve aynı zamanda da siyasal gündemi takip etmek zorundasınız. Bu yüzden belki de ülkemizde hizmet içi eğitime en çok önem veren meslek grubuyuz. Her meslek üyesi arkadaşımız bir sonraki sene çalışabilmek için o yıl en az üç seminere katılmak zorundadır.’’ Turist Rehberleri Birliği’nin, her önüne gelenin turist rehberi olmaması amacıyla, kaçak ve yabancı rehberlerin alanda çalışamaması için bir meslek yasası çıkarılmasına yönelik ‘‘Bugün başta Yunanistan olmak üzere birçok AB üyesi ülkede yabancılar asla rehberlik yapamaz. Çünkü müzakereler sırasında bu ülkeler bu hakkı AB’den almışlardır. Ama Türkiye’de, bundan birkaç yıl sonra bir Alman grubunun başında rehber olarak bir Alman görürsek hiç şaşırmayacağız. Ülkemizin nazik konuları yabancılar tarafından turistlere anlatıldığında olacakları düşünebiliyor musunuz? Turlarımız sırasında öyle sorulara maruz kalıyoruz ki bunlara şahit olanlar ülkenin doğru tanıtımının ne kadar hayati olduğunu daha iyi anlıyorlar.’’ Turist rehberleri bir tek soruya yanıt arıyorlar: ‘‘Bizi bir meslek olarak görmeyen siyasi irade, acaba Avrupa Birliği ile müzakereler sürecinde bizim için bir derogasyon talebinde bulunacak mı?’’ Soru iyi hoş da unutulan bir şey var. Derogasyon talebinde bulunması istenen siyasal irade, kendi yurttaşları aleyhine konulan sınırlara gık çıkaramayan, işleri idare etmeye çalışan bir irade... Kitap Yeni Şafak gazetesi duyurmuştu, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yerel yönetimlere devredeceği 1400 dolayındaki kütüphaneden ‘‘kurtulduğu’’nu... Eski Kütüphaneler Genel Müdürü Gökçin Yalçın, ‘‘AKP iktidara geldi geleli kütüphanelere pek kitap alınmıyordu zaten. Çoğunluğu AKP’li olan belediyelere devir de gerçekleşirse hiç kitap alınmaz’’ dedi. Kitaplardan toptan ‘‘kurtulmamız’’ yakındır. çalışmaları sonuca ulaşamamışken bir başka tehlike gelmiş kapıya dayanmış. Aykut Uzun, tehlikenin ne olduğunu ve boyutunu şöyle özetliyor: Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Ülkü, Uğur Mumcu’nun ‘‘Rabıta’’ kitabından o bölümü anımsattı önce: Korkut Özal, İslam Kalkınma Bankası’ndaki müşavirlik görevini Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’tan devraldığı günlerde, ağabeyi Turgut Özal, Bakanlar Kurulu’na ‘‘İslam Kalkınma Bankası’na vergi muafiyeti tanınmasını’’ öngören bir yasa tasarısı sunar... Rabıta kitabının yazılmasının üzerinden yaklaşık 20 yıl geçer. Nevzat Yalçıntaş AKP’den milletvekili, oğlu Murat Yalçıntaş da İstanbul Ticaret Odası Başkanı olur. Hüseyin Ülkü, bu anı tazelemesinden sonra, Dubai Veliaht Prensi Şeyh Raşit el Maktum’un İstanbul ziyareti sırasında Dubai heyetinin İTO Başkanı Murat Yalçıntaş ile de görüştüğüne değindi ve 9 Ekim 2005 tarihli Bugün gazetesinde yayımlanan bir haberden söz açtı. Habere göre, İTO Başkanı Yalçıntaş, Dubai heyeti ile yaptığı görüşlemelerin ardından ‘‘Dubaililerin, arsadan başlayarak sağlık hizmetlerinin birinci elden altyapısını yapma teklifinin sadece birkaç hastane için değil, sağlık hizmetleri zincirini kapsadığını, bu teklif üzerine Huzur Vakfı ile Eğitim ve Sosyal Hizmetler Vakfı’nı devreye sokup ortak projeler yapacaklarını’’ açıklamıştı. Hüseyin Ülkü, sözü, Dubaililerin Türkiye’de yapacakları sağlık yatırımları için kolaylık sağlayan, hatta yabancı doktor bile ithal edilmesini öngören AKP iktidarı uygulamalarına getirip ekledi: ‘‘Dubai Veliaht Prensi Şeyh Raşit el Maktum’un ekibi bir rastlantı sonucu İstanbul Ticaret Odası Başkanı Murat Yalçıntaş ile görüşüp projeler için boş yere uzlaşmaya varmamıştır. Bu uzlaşma sadece birkaç hastaneyle de sınırlı değildir. İTO Başkanı Yalçıntaş’ın belirttiği gibi sağlık hizmetleri zinciri için bir uzlaşmanın yanı sıra eğitim hizmetleri için de bir eğitim vadisi projesini kapsıyor. Tüm bu gelişmelerin ‘rabıta’sı açık değil mi?’’ İyi Geceler, İyi Şanslar... ‘‘Zaman zaman... bilgi ve fikirlere de yer açmalıyız. Bir pazar gecesi (eğlence programına) ayrılan yeri, eğitim ya da ABD’nin Ortadoğu politikalarını masaya yatırmak için kullanmayı deneyebiliriz. Denesek ne olur? Sponsor şirketlerin imajı mı sarsılır? Hissedarlar mı ayaklanır? Bunların hiçbiri olmaz. Birkaç milyon TV izleyicisi, ülke ve ülke şirketlerinin geleceğini belirleyen konularda fikir edinmiş, aydınlanmış olur sadece. Şimdi hemen ‘Bu programlar seyredilmez!’ diyenler olacaktır. TV geçmişimden gelen tecrübeyle, verilerin bunu desteklemediğini söyleyebilirim. Bu varsayımı kabullenmek, mücadeleyi baştan kaybetmekle eşanlamlıdır. TV, sonuç itibarıyla insanları aydınlatmak için kullanılabilir. Neticede bu, sizin kararınıza kalmış bir şeydir...’’ Kapanış sahnesindeki bu konuşmayı dinlemek için bile seyretmeye değer bir film, ‘‘İyi Geceler, İyi Şanslar’’! Film bir ödül töreniyle açılıyor ve yukarıdaki konuşmanın yapıldığı aynı törenle kapanıyor. Her şey, bu iki sahne arasında geçen ‘‘flashback’’ (geri dönüş) yöntemiyle anlatılıyor. İlk ve son sahne, CBS televizyonu ‘‘ankırı’’ Edward R. Murrow’a verilen ödül törenine odaklanıyor. McCarthy bahane... David Strathairn’in canlandırdığı Edward R. Murrow, filmin başkahramanı. Kısa adıyla ‘‘Ed’’. ‘‘Ed’’le çerçevelenen hikâye ‘50’li yıllar Amerikası CBS stüdyolarında geçiyor. Edward R. Murrow ya da ‘‘Ed’’gazetecilik etiği ve meslek tutkusuyla, en yakıcı anlarda bile taviz vermeye yanaşmayan bir gazeteci. Bu ‘‘duruşu’’ onu, ekibiyle birlikte o yıllarda Amerika’ya ‘‘cadı avı’’ ile kök söktüren Senatör McCarthy ile karşı karşıya getiriyor. Kanıtlanmamış ve kanıtlanması mümkün olmayan iddialarla görevden alınan bir ordu mensubunun öyküsünü üzerine gelen tüm baskılara rağmen didiklemeye devam eden ‘‘Ed’’, sonuçta ‘‘McCarthy’’ye dek uzanıyor. Ve ‘‘boy ölçüşmesini’’ filmin kilit sahnesini oluşturan McCarthy ile TV ekranlarında yüzleşmeye dek vardırıyor. Sonuç iki taraf için de yıkıcı oluyor. McCarthy, 1953 yılında geçen bu olayla örseleniyor, deşifre oluyor ve düşüşe geçiyor. Ed Murrow ise kazandığı mesleki ve ahlaki zaferin bedelini kariyeriyle ödüyor. Murrow’un programı, CBS tarafından derhal hadım ediliyor. ‘‘Prime time’’dan olmadık saatlere kaydırılıyor. Ama tabii ne de olsa ABD’de olduğumuzdan, ‘‘gazetecinin meslek itibarı’’, beş yıllık bir arayla, 1958 yılında McCarthy piyasadan silindikten sonra, bir ödül töreniyle iade ediliyor. Yazının başında alıntıladığım konuşma, işte o ödül töreninde yapılan konuşma. Hikâye bu! ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr Emekli Sandığı’nda 10 Yılını Dolduranlar SORU : Emekli Sandığı’na bağlı bir iştirakçi idim. 1985 yılında yurtdışına gidişim nedeni ile iştirakçiliğim de son buldu. Yurda dönüp yeniden öğretim üyesi olarak TC Emekli Sandığı’na bağlı görev yapacağım. 1985 yılında yurtdışına gittiğimde, TC Emekli Sandığı’nda 8 yıllık hizmetim vardı. Bildiğim kadarıyla, on yıllık hizmeti olan bir memur 60 yaşını doldurduğunda Emekli Sandığı’ndan emekli olabiliyordu. 1999 yılında yeni bir kanun çıkarılmış. Bu kanuna göre: 1) Ben Emekli Sandığı’ndaki hizmetlerimi 10 yıla tamamlayıp eski kanun kapsamında 60 yaşında emekli olabilir miyim? 2) Yeni çıkan kanun beni kapsamı içine alıyorsa, emekli olabilmem için ne yapmam gerekiyor? (2.T.) YANIT : 1) 8 Eylül 1999 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan ve kamuoyuna ‘‘Sosyal Güvenlik Reformu Yasası’’ olarak tanıtılan 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Yasası’nın yürürlüğe konulmasının yanı sıra sosyal güvenlik yasalarında da büyük değişiklik yapılmıştır. 4447 sayılı yasa ile, TC Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu ve BağKur’da emekli aylığı bağlanması için aranan kesenek ve prim ödeme süreleri arttırılmış, emeklilik yaş sınırları da kademeli olarak yükseltilmiştir. 4447 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden önce 10 tam yıl (3.600 gün) kesenek ödeyen TC Emekli Sandığı iştirakçileri, 60 yaşını doldurduklarında, istekleri üzerine emekli olmaya hak kazanmaktaydı. Emekli Sandığı Yasası’nın 4447 sayılı yasa ile değiştirilen ‘‘Emekli Aylığı Bağlanacak Haller’’ başlıklı 39. maddesine göre de; ‘‘88’inci madde gereğince emekli kesenekleri geri verilmemiş olanların (61) yaşını doldurduklarında istekleri üzerine’’ emekli olacakları belirtilmiştir. Ayrıca, 4447 sayılı yasa ile TC Emekli Sandığı Yasası’na eklenen Geçici Madde 206’ya göre; 4447 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği (8 Eylül 1999) tarihte ‘‘fiili hizmet süreleri 8 yıl ve daha fazla olan iştirakçiler, 61 yaşını doldurmaları nedeniyle istekleri üzerine veya kurumlarınca resen emekliye ayrıldıklarında fiili hizmet süreleri 10 yılı doldurmuş olmak şartıyla emekli aylığına’’ hak kazanmaktaydı. Bu uygulamada, fiili hizmet süresi 10 yılı dolduranların, 61 yaşını da tamamladıklarında, emekli aylığı almaya hak kazanmaları öngörülmekteydi... Ancak 5434 sayılı TC Emekli Sandığı Yasası’na eklenen Geçici Madde 206, anayasaya aykırı olduğu yönünde açılan bir dava sonucu, Anayasa Mahkemesi’nin, 23.11.2001 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 1999/42 Esas ve 2001/41 sayılı kararı ile iptal edilmesi üzerine, iptal edilen Geçici Madde 206 bu kez, 1.6. 2002 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 4759 sayılı yasa ile yeniden düzenlenmiş ve günümüzde uygulanan konumuna gelmiştir. ‘‘Geçici madde 2068.9.1999 tarihinde sandık iştirakçisi olanlardan 50 ve daha yukarı yaşlarda bulunanlar, yaş haddi nedeniyle istekleri üzerine veya resen emekliye ayrıldıklarında fiili hizmet sürelerinin 10 yılını doldurmuş olmak şartıyla emekli aylığına hak kazanırlar.’’ Özetle, Geçici Madde 206’ya göre 8.9.1999 tarihinde Sandık iştirakçisi olanlardan 50 veya daha yukarı yaşlarda bulunanlar, fiili hizmet sürelerini 10 tam yılı (3.600 gün) doldurduklarında emekli aylığı almaya hak kazanmaktadır. Clooney şahane! Filmi Venedik Film Festivali vesilesiyle, güz başında izlemiş ve çok etkilenmiştim. Bunun sayısız nedeni var. Yalnız filmin öyküsü değil beni etkileyen. George Clooney gibi Hollywood’dan çıkmış, Hollywood ürünü bir adamın böyle bir film yapmış olması başlıbaşına çok etkileyici bir defa. Clooney filmin yönetmeni, iki senaristinden biri ve de oyuncusu. Yani aslında film baştan sona ‘‘Clooney damgası’’ taşıyor. Dünya çapında bir star olan George Clooney buna karşın başrolü ‘‘Oscar’’lık bir oyun çıkaran David Strathairn’e vermiş. Kendisi ikinci planda kalan yapımcı ‘‘Fred Friendly’’ rolüyle yetiniyor. Filmlerinin her karesinde görünmeyi şiar edinen Yılmaz Erdoğan filmlerini düşününce, bu farkı kayda geçmeden edemedim. Clooney’nin, ‘‘İyi Geceler...’’i ayrıca laf olsun, torba dolsun diye yapmadığı aşikâr. Hani bir de ‘‘ters köşeden çakayım!’’ edasıyla yapılmış bir film değil bu. Çocukluğunu ‘50’li yıllarda yaşayan Clooney’nin babası, küçük bir TV kanalında gazetecilik yaparmış. Aktör, gözünü TV stüdyolarında açmış. Filmin geneline sinen ‘‘sahicilik’’ ve ‘‘samimiyet’’ bundan kaynaklanıyor. Clooney’nin kullandığı teknik ve müzik de çok etkileyici. ‘‘İyi Geceler, İyi Şanslar’’ı Clooney, konuya paralel olarak bir ‘50’li yıllar filmi gibi siyahbeyaz çekmiş. Atmosfer, seyirciyi ilk plandan itibaren sürükleyip götürüyor. Işık ve fotoğraf kalitesi mükemmel. İfadeler ve ayrıntıları ön plana çıkaran yakın plan çekimler mükemmel. Ve de müzik, caz mükemmel! ‘‘Straighten Up and Fly Right’’, ‘‘I’ve Got My Eyes on You’’ ‘‘Too Close for Comfort’’, ‘‘How High The Moon’’ ‘‘One for My Baby’’... gibi caz klasikleri baştan sona filme eşlik ediyor ve en derin anları ‘‘Ella Fitzgerald’’vari cazla derinleştiriyor. Kaçırmayın! HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hayatepik?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com Sayı: 2005/10 Satış İ. Şüyu Satış Memurluğu Dikili Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 22.12.2004 tarih ve 2002/119 esas, 2004/355 karar sayılı ilamı gereğince satılmasına karar verilen, Dikiliİsmetpaşa Mah., 4. Sokak mevkii, 282 ada, 2 parselde kayıtlı, 282,50 m2 Arsa ve üzerinde bulunan iki katlı bina olup, zemin katta: 2 oda, 1 salon, mutfak, tuvalet ve banyo olmak üzere toplam 71,05 m2’dir. 1. katta: 2 oda, 1 salon, mutfak, banyo ve tuvalet olmak üzere toplam 75,55 m2’dir. Taşınmazın tamamı arsa ve iki katlı bina, Katma Değer Vergisi hariç, 400.000,00 YTL. (Dörtyüzbinyenitürklirası)’ndan satışı yapılacaktır. SATIŞ ŞARTLARI: 1 Satış 11 Nisan 2006 Salı günü saat: 10.00 ile 10.05 arasında Dikili Adliyesi Yemekhanesi’nde yapılacaktır. Birinci satış gününde tahmin edilen kıymetin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile taşınmaz en çok artırana ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmaz ise en çok artıranın taahhüdü baki kalmak koşulu ile ikinci açık artırma 21 Nisan 2006 Cuma günü saat: 10.00 ile 10.05 arasında aynı yerde yapılacaktır. Bu artırmada da rüçhanlı alacaklıların alacağını, takdir edilen kıymetin %40’ını ve satış masraflarını geçmesi ile taşınmaz en çok artırana ihale olunur. 2 İhaleye iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20’si nisbetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri gerekmektedir. Satış peşin para ile olup, isteyen alıcıya 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Damga vergisi, katma değer vergisi ve tapu masrafları alıcıya aittir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin bu gayrimenkuller üzerindeki haklarını, faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeleriyle onbeş gün içinde mahkememize bildirmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 Satış bedelleri hemen veya verilen süre içinde ödenmez ise, İ.İ.K.’nun 133. maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihle arasındaki farktan ve yasal aylık faizden alıcı ve kefilleri mesul tutularak hiçbir hükme hacet kalmaksızın kendilerinden tahsil olunur. 5 Şartname dairede herkesin görebilmesi için açıktır. Satışa iştirak edenler şarnameyi görmüş ve münderecatını aynen kabül etmiş sayılacakları, fazla bilgi almak isteyenlerin dosyasına müracaatları İLAN OLUNUR. 15.02.2006 (Basın: 7107) DİKİLİ SULH HUKUK MAHKEMESİ GAYRİMENKUL SATIŞ İLANIDIR TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 27 Şubat www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ ‘‘Atatürkçiçeği’’ de deni 1 len ve yeşil 2 yaprakları 3 sonbaharda kızaran süs 4 bitkisi. 2/ Kar 5 gaşa, başıboş 6 luk... Neodim 7 elementinin 8 simgesi. 3/ Halk edebi 9 yatına özgü, 1 2 3 4 5 6 7 8 9 genellikle dört dize1 T I N A Z T E P E den oluşan bir şiir tü2 A Z A L AMU T rü... Ördeğe benzer U K A L A bir su kuşu. 4/ As 3 K I Ş S T A R ya’da bir ırmak... Bir 4 A S Z E K İ meyve. 5/ Mobilya 5 S U M O İ M L A EM cılıkta ve otomobil 6 E L A koltuklarının kaplan 7 G A L A T masında kullanılan 8 Ü R A T A P E L döşemelik bir kumaş 9 R A S A T T E P E cinsi. 6/ Bir nota... Karı, eş. 7/ İzmir’in bir ilçesi. 8/ Büyük zoka... Rey 9/ ‘‘Ölümdür yaşanan tek başına / Aşk kişiliktir’’ (Ataol Behramoğlu)... Yerine koyma, yerine kullanma. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Halk dilinde kır lalesine ya da gelincik çiçeğine verilen ad... Bir nota. 2/ ‘‘O’’ adılının yönelme durumu... Samsun’un bir ilçesi. 3/ Bir alay işareti... Küçük erkek kardeş. 4/ Asya’da bir ülke. 5/ Hayat arkadaşı... Küçük mağara... Olağanı aşan büyüklüğü olan. 6/ Belirli bir iş ya da hizmeti başarabilecek güçteki en küçük askeri birlik... İslam hukukunda evliliğin sona ermesi. 7/ Nâzım Hikmet’in bir oyunu. 8/ Armudu, keçisi, kedisi ve tavşanı ünlüdür... Kemiklerin yuvarlak ucu. 9/ İstanbul’un eski adlarından biri. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle