22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 ŞUBAT 2006 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Yine Patara Patara’daki kent meclisinin, Amerika’nın anayasal sistemlerine, hatta Washington’daki Capitol binasına örnek oluşturduğu gerekçesiyle ABD Kongresi’nin 2007’de Patara’da toplanması için girişimler sürerken bölgede çok sayıda mülkün ve toprağın yabancılara satıldığını yazmıştık. Yazıya, Patara kazılarını yürüten Prof. Dr. Fahri Işık’tan yanıt geldi. Prof. Işık’a göre, Patara kazıcıları olarak söz konusu ABD girişimini ‘‘ünlü aydınlanmacı Montesquieu’nün 1748 yılında ‘antik dünyanın en mükemmel demokrasisini Lykia Birliği yaratmıştır’ saptamasını tüm çağdaş dünyaya yaymak ve bu bağlamda ‘Atina Demokrasisi’ kandırmacasını belleklere işlemek’’ için yapmışlar... Prof. Işık, ‘‘Türk dostu olduğunda kuşku duymadığı eski bir ABD senatörünün öncülüğünde kurulacak bir Patara Vakfı ile ulusal destekten yoksun ve ‘dünyanın en güzel kumsalına’ da sahip bu antik başkentte ‘yağıyla kavrulmaya tutsak’ olarak sürdürülen bir büyük yerli kazı için sağlanacak dış desteğe neden kıyamet koparıldığını anlayamadığını’’ da eklemiş açıklamasına... Bir kazıyı sürdürebilme adına ABD’nin yasama meclisinin Türkiye’de toplantı yapması için neden bunca kıyamet koparıldığını da bizim aklımız almıyor işte... SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Utandırma servisi Yazar Kemal Ateş, çocukken ‘‘karpuz seçme aleti’’ buluşunu gerçekleştirmek istermiş. Sonraları ‘‘kaldırım alarmı’’ adını verdiği, ayağı takılınca bozuk kaldırımları önceden haber veren bir küçük araç bulmayı tasarlamış. Olgunlaşınca, çevreyi daha iyi tanıyınca, yaşanan yolsuzlukları, vurgunları, soygunları gördükçe, bu ülkede tıpkı ‘‘uyandırma servisi’’ gibi bir de ‘‘utandırma servisi’’ne gereksinim duyulduğu kanısına varmış ve bu düşünü gerçekleştirebilmiş. Kemal Ateş, ‘‘utandırma servisi’’ni nasıl kurduğunu Dünya Öykü Günü’nde şöyle açıkladı: ‘‘Öyküyü bir ‘utandırma servisi’ Yasa önerisi kime yarar? AKP’li Tokat Milletvekili Mehmet Ergun Dağcıoğlu’nun TBMM Genel Kurulu’na gönderilen ve yatırım indirimi istisnasının kaldırılmasını öngören yasa önerisi, ‘‘yatırımların teşviki’’ iddiasını taşıyor. Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Başkanı Özcal Korkmaz, bu gerekçeye katılamıyor: ‘‘2006 yılında 50 bin YTL mali kârı olan bir KOBİ işletmesi 125 bin YTL’lik yatırım harcaması yaptığı takdirde yürürlükte olan kanun hükmüne göre 50 bin YTL’lik yatırım indirimi istisnasından yararlanacağı için hiç vergi ödemeyecek, şayet kanun teklifi yasalaşırsa 10 bin YTL kurumlar vergisi ödeyecektir.’’ Gelir vergisi tarifelerini de değiştiren yasa önerisi, bu yanıyla ‘‘vergi yükünü azaltma’’ iddiasında. Özcal Korkmaz’a göre, bu da yerinde bir iddia değil: ‘‘Kanun teklifinde, asgari ücretle çalışan emekçilerin eskiden olduğu gibi yüzde 15 oranında vergilendirilmeleri öngörülürken diğer gelir sahiplerinin (kira geliri, ticari kazanç ve serbest meslek kazancı sahipleri gibi) vergi oranları beş puan azaltılarak yüzde 20’den yüzde 15’e indirilmektedir. Yani ücret gelirlerinin vergilendirilmesinde diğer gelir unsurları lehine bir düzenleme yapılarak göreceli olarak emek geliri elde edenler aleyhine bir sonuç doğmasına neden olunmaktadır.’’ Öneri yasalaşırsa kimin işine yarayacak çok merak ediyoruz doğrusu... Medeniyetler İttifakı Macerası İspanya’da şu sırada çok konuşulan bir kitap var. Adı: ‘‘İspanya’da Cihat’’. Kitabın yazarı Gustavo Aristegui, Arapların İspanya’yı ‘‘işgal altında bir ülke’’ olarak gördüklerini ve İberik Yarımadası’nı ‘‘yeniden fethetmek’’ peşinde olduklarını anlatıyor. İlk bakışta çılgın bir tez olarak görünen bu iddiayı yazar, köklü bir araştırmaya dayandırıyor. Ve şunu söylüyor: ‘‘Endülüs’ü yeniden fethetmek ve yeniden İslamlaştırmak, (Araplar için) artık bir mitos ya da ütopik bir proje değil, gerçek bir hedeftir!’’ Aristegui kitabın, Cordoba Camii’ne ilişkin sayfalarında da şunları yazmış: ‘‘(Bu stratejinin) temel taşlarından biri geçmişte İslam için kutsal sayılan yerleri ve eski camileri yeniden ibadete açmaktır... ‘Cordoba Camii’nde cuma namazı’.. bu bağlamda en sık gündeme getirilen tekliftir. bu önerinin kabulü, İberik Yarımadası üzerindeki tüm diğer camileri ibadete açmak yolunda bir ‘ilk’ ve ‘teamül’ oluşturacaktır. Cordoba Camii dini, kültürel, mimari bir simge, bir ‘ikona’dır. Cordoba Camii’nin ibadete açılması, ortauzun vadeli (İslamcı) stratejinin en önemli ayağını oluşturur!’’ İspanyol İslam Konseyi’nin ‘‘Medeniyetler İttifakı’’ projesi kapsamında Cordoba ve Ayasofya için yaptığı çağrıyı okuyunca, bu satırları hatırladım. İspanyol Müslümanlar, ‘‘Medeniyetler İttifakı’’ projesini Cordoba Camii ve Ayasofya’dan başlatmak istiyor. Katedral olarak kullanılan Cordoba Camii ile Ayasofya Müzesi iki din için de ‘‘ibadete açılmalıymış’’! İbadethaneler hamam gibi kullanılacak yani. Belli saatlerde Müslümanlar, belli saatlerde Hıristiyanlar ‘‘dönüşümlü’’ ibadet edecek... ‘‘Medeniyetler İttifakı’’nın siyasi manipülasyona ve araçsallaştırmaya çok açık bir proje olduğunu, daha önce de yazdım. ‘‘Cordoba ve Ayasofya önerisi’’ bu ‘‘araçsallaştırmanın’’ tipik örneği... İttifakı kim destekliyor? Erdoğan’ın da sahiplendiği ‘‘Medeniyetler İttifakı Projesi’’nin fikir babası gerçekte İspanyol Başbakanı Jose Luiz Rodriguez Zapatero. 21 Eylül 2004’te BM Genel Sekreterliği’ne ilk kez öneriyi getiren İspanya Başbakanı oldu. O gün bugün belli aralıklarla su yüzüne çıkan ve içinin kim tarafından, nasıl doldurulduğu bilinmeyen proje, başlangıçta ‘‘terörle mücadelenin’’bir aracı olarak görüldü ve ‘‘kültürlerarası diyalog, uluslararası işbirliği’’ adına faydalı bulundu. 2004 sonunda BM Genel Sekreteri Kofi Annan, projeye(?) yeşil ışık yaktı. Ancak ‘‘Medeniyetler İttifakı’’nın Avrupa ayağı sessiz kaldı. Girişimi İtalya, Portekiz ve Polonya dışında destekleyen Avrupa ülkesi yok gibi. Daha ziyade İslam ülkeleri ‘‘ittifaka’’(?) itibar ediyor. Arap Ligi Başkanı Amr Musa itibar ediyor mesela. Cezayir itibar ediyor. Erdoğan ‘‘eşbaşkan’’ sıfatıyla girişimi sahipleniyor. ‘‘İttifakın’’ Batı’daki en güçlü destekçisi, tahmin edebileceğiniz gibi ABD. Geçen hafta İspanyol Başbakanı Zapatero’ya (Erdoğan’a değil, Zapatero’ya) bir mektup yollayan Condoleezza Rice; ‘‘ABD’nin hedefleriyle bağdaştığı sürece ittifakı destekleyeceğini’’ söyledi. Erdoğan, Zapatero ile ‘laikliği’ paylaşıyor mu? Anlayacağınız herkesin kendine yonttuğu bir girşim var ortada. İspanya Başbakanı Zapatero’nun başlangıçta iyi niyetle yola çıktığı genel kabul görüyor. ‘‘Laik görüşler’’ ve ‘‘laik bir vizyonla’’ hareket eden Zapatero’nun projeye el atmasının ardındaki neden, Madrid’de patlayan bombalar olmuştu. ‘‘Eşcinsel evlilik’’ dahil, ülkesinde ‘‘laik projelere’’ imza atmakla tanınan İspanya Başbakanı, İslamcı teröre ‘‘ırkçı deklarasyonlarla’’ yanıt vermek yerine, İslamla bir ‘‘diyalog köprüsü kurmak’’ istedi. Ancak ne var ki Zapatero’nun projesine en ön safta yazılanlar, İspanya Başbakanı’nın ‘‘laik vizyonunu’’ paylaşmıyorlar. Girişimin ‘‘eşbaşkanı’’ sıfatıyla İspanya Başbakanı ile her fırsatta yan yana gelmeye bayılan Erdoğan; kadın erkek eşitliğine önem veren, kabinesinin yarısını kadınlardan oluşturan Zapatero’nun hangi fikri ile ‘‘ittifak etti’’, ‘‘hangi değerine’’ sahip çıktı şimdiye kadar? Önce bunu sormak lazım. Ve bir de şunu: ‘‘İttifaka Zapatero’nun ‘laiklik vizyonundan’ başlamaya ne dersiniz?’’ ‘‘Medeniyetlerarası ittifak’’ ancak ortak değerleri paylaşanlar arasında gerçekleştirilebilir. Bu kıstas bir yana bırakılırsa, medyatik bir slogana dönüşen girişimin altından çıkacak şey ‘‘Cordoba Camii ile Ayasofya’yı ibadete açmak’’ gibi bambaşka ajandalar olacaktır. DÜZELTME ‘‘Hamas sözcüsü İbrahim Goşe yakın dostunuz...’’ şeklindeki ifade, 18 Şubat tarihli ‘‘Sağnak’’ta, dizgi hatası nedeniyle ‘‘yakın dostumuz’’ olarak çıkmıştır. Düzeltir, özür dilerim. Yaşasın kurtuluyoruz! Gazetecilikte haberin girişi, o haberin yüreği ve beynidir. Yani duygusu ve bilincidir. AKP’ye yakınlığı ile bilinen Yeni Şafak gazetesinin 17 Şubat 2006 tarihli sayısının 5. sayfasında yer alan bir haberin girişi şöyleydi: ‘‘Kültür ve Turizm Bakanlığı 1400 civarındaki kütüphaneden kurtuluyor.’’ Yanlış okumadınız: Kültür Bakanlığı kütüphanelerden ‘‘kurtuluyor’’muş. Ne oluyormuş peki? Bakanlar Kurulu’nun önündeki bir yasa taslağına göre, ‘‘kurtulacağımız’’ kütüphaneler yerel yönetimlere devrediliyormuş. Kütüphanelerden ve kitaplardan kurtulma duygu ve bilincini ta içimizde hissettiğimiz günlerden geçiyoruz. Çok gururlu ve mutluyuz... gibi düşünüyorum. Öykünün çerçevesi küçüktür; her yere girer, her işe burnunu sokar; utanmazları utandırır.’’ Önce bir saptama: 19 milyar dolar civarında olan toplam sağlık harcamalarının yüzde 47’si, yani 8.9 milyar dolarlık bölümü, çeşitli yöntemlerle kamudan özele aktarılmış... Saptamayı yapan Dokuz Eylül Üniversitesi Halk Sağlığı Öğretim Üyesi Dr. Ata Soyer, AKP’nin ‘‘sağlıkta dönüşüm’’ diye adlandırdığı ucubeyi, 1980’li yılların başında yaşanan ‘‘batık banker skandalla Sağlık battı rı’’na benzetiyor: ‘‘AKP iktidarının sağlık alanındaki övünmesi, yağı bol bulan Arap’ın, yağı nereye süreceğini bilememesi gibi bir övünmedir. Kamu sosyal güvenlik kurumlarının kaynaklarını zorlayarak ve SSK’ye el koyarak, kamu sağlık harcamalarını, o tarihe kadar görülmeyen bir oranda arttıran AKP iktidarı, bu parayı yatırıma yönlendirmeyerek kamusal sağlık hizmetlerini geliştirmeyen, aksine çökertmeyi sürdüren bir tercihte bulunmuştur. Burada oluşturulan boşluğu, hizmet ve mal satın alma ile doldurma tercihi, AKP’nin kamudan özele inanılmaz boyutta bir kaynak aktarmanın yolu olmuştur. Bu kaynak aktarma operasyonunun önündeki görüntü, ‘perfor mans’ ve ‘her sağlık kurumunun, daha çok hasta bakması’ zorlaması ile şişirilmiş bir poliklinik hizmeti patlamasıdır. Önümüzdeki dönem, vatandaş açısından, kısmen hoşnut olduğu yalancı bir dönemin bitişi, suni olarak şişirilmiş sağlık pazarının maliyetini daha fazla üstlenmesi şeklinde yaşanacaktır.’’ Şu anda battı sağlık yan gider. Az daha bekleyelim, dönüşümün çöküşünü de göreceğiz. behicak?yahoo.com.tr ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK Çalışan emekli sosyal güvenlik destek vergisi mi ödüyor? 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası’nın 3. maddesi ile, yasayla kurulu sosyal güvenlik kurumlarından malullük veya emekli aylığı almakta olanların, SSK kapsamında bir işte aylıkları kesilmeksizin çalışmalarına olanak tanımıştır. Bu haktan yararlanmak isteyen emekli, ‘‘belirli bir bedel ödemek’’ durumunda bırakılmıştır. Bu bedelin adı ‘‘Sosyal güvenlik destek primidir. Sosyal Sigortalar Yasası kapsamında çalışan emeklilerden’’ sosyal güvenlik destek primi kesilir. ‘‘Sosyal güvenlik destek primi” ödenmiş süreler, sigortalılık süresinden sayılmaz. Ayrıca bu süreler için 2829 sayılı sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmetlerin birleştirilmesi hakkında yasa hükümleri uygulanmaz. Bu sürelere ilişkin ödenen primler, toptan ödeme olarak geri ödenmez. Ancak, değişik sosyal güvenlik kurumlarından emekli ya da yaşlılık aylığı alan bu emeklilerin ücretlerinden ‘‘sosyal güvenlik destek primi’’ kesilmekte, bu kesintiye işverenleri de ‘‘işveren payı’’ ile katılmaktadır. Bu anlatımdan, karşılığı olmayan sosyal güvenlik destek priminin, ‘‘kamu giderlerini karşılamak üzere’’ alınan bir vergi niteliği taşımakta olduğu anlaşılmaktadır. İşveren aracılığı ile kesilen ve dolaylı bir vergi özelliği taşıyan sosyal güvenlik destek primine esas alınan ücretin alt sınırı asgari ücrete eşitlenmiş olup, 2006 yılında bu alt sınır 531,00 YTL olarak belirlenmiştir. Prime esas alınacak üst sınır kazancı ise, 16 yaşından büyük işçiler için saptanan asgari ücretin 6.5 (altı buçuk) katı olan 3.451,50 YTL ’dir. ‘‘Günlük kazançları alt sınırın altında olan sigortalılar ile ücretsiz çalışan sigortalıların günlük kazançları alt sınır üzerinden, günlük kazançları üst sınırdan fazla olan sigortalıların günlük kazançları da üst sınır üzerinden hesaplanır. Sigortalının kazancı alt sınırın altında ise, bu kazanç ile alt sınır arasındaki farka ait sigorta primlerinin tümünü işveren öder.’’ Sosyal güvenlik destek priminin oranı ise yüzde 7.5’i sigortalı, yüzde 22.5’i de işveren payı olmak üzere toplam yüzde 30’dur. Sigorta primine esas kazancın alt sınırından alınan destek primini tutan ayda 159,30 YTL dir. Kazanç üst sınırı olan 3.451,50 YTL ’den alınan destek primi ise 1.035,45 YTL ’dir Bugün SSK emeklilerinin çoğunluğu, alt sınır aylığı olan 450 YTL yaşlılık aylığı almaktadır. Bu hesaba göre, asgari ücretle çalışan bir emekli, ayda 160 YTL destek primi ödeyerek SSK’den aldığı yaşlılık aylığını 290 YTL ’ye indirmektedir. Üst sınır kazancı olan 3.451 YTL ücret alan bir başka emekli, ayda 1.035 YTL destek primi ödeyerek iki emeklinin aldığı yaşlılık aylığından fazlasını, SSK’ye geri ödemektedir. Bu sigortalı, bu primi ödeyerek, kendi aylığının yanı sıra bir başka SSK emeklisinin de aylığını geri vermektedir. HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hayatepik?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 531 YTL Asgari Ücretle Çalışan Emekli Ücret ve Kesintiler Net Ücret Damga Vergisi Gelir Vergisi İşsizlik Sigortası % 7.5 Destek Primi (Sigortalı) Brüt Ücret % 22.5 Destek Primi (İşveren) İşsizlik İşveren İşverene Maliyeti % 30 Toplam Destek Primi Aylık 409.80 3.19 72.88 5.31 39.83 531.00 119.48 5.31 655.79 159.30 Yıllık 4.917.59 38.23 874.56 63.72 477.90 6.372.00 1.433.70 63.72 7.869.42 1.911.60 % 62.49 0.49 11.11 0.81 6.07 80.97 18.22 0.81 100.00 24.29 OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com Sonuç olarak, sosyal güvenliği desteklemek amacı gerekçe gösterilerek alınan ve karşılığı olmayan bu prim, ‘‘Çalışan emekli, sosyal güvenlik destek vergisi mi ödüyor’’ sorusunu akla getirmektedir. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 20 Şubat www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Işık açıp kapamak yoluyla 1 işaretler vererek 2 anlaşmayı sağlayan aygıt. 2/ As 3 ya’da bir göl... 4 Olmaya elveriş 5 li, olacak nitelikte bulunan. 3/ Ye 6 niçerilerin giy 7 dikleri üstlük... 8 Verme, ödeme. 4/ Kesilen ağa 9 cın yerde kalan kütük di1 2 3 4 5 6 7 8 9 bi. 5/ Hintkenevirinden 1 B A L L I B A B A elde edilen uyuşturucu 2 A P İ A A L E V madde... ‘‘Esme ey İ T İ esme cânan uykuda’’ 3 S A M B A B A D İ İ Z (F.N. Çamlıbel). 6/ İlgi 4 5 A K A D S S U M O eki... Hile, düzen. 7/ ŞiAM İ K falı kaynak sularıyla ya 6 F E A R A B A da çamurla tedaviyi 7 A N T amaçlayan kuruluşlara 8 R E E L İ L A Ç verilen ad... Yaklaşık on 9 A T K A S N A Ğ I iki bin yıl önce Pasifik’e gömüldüğüne inanılan, insanlığın ve uygarlığın anayurdu sayılan kıta... Hicap. 8/ Bir göz rengi... Eski Türklerin kullandığı bir çeşit başlık. 9/ Canlı hücrelerin ana maddesini oluşturan, karmaşık yapılı doğal madde. Esas No: 2005/419 Davacı Mümin Yandı tarafından Fethi Yandı’dan uzun süredir haber alınamadığı, hayatta olup olmadığı ve adresi de tespit edilememiş olduğundan; Davacı Mümin Yandı, kardeşi Fethi Yandı’nın gaipliğine karar verilmesini istediğinden davalıyı tanıyan, bilen ve malumatı olan kimselerin Zeytinburnu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/419 esas sayılı dosyasına duruşmanın bırakılmış olduğu 30.03.2006 gününe kadar bildirmeleri M.K.’un 33. maddesi gereğince ilanen tebliğ olunur. 02.02.2006 Basın: 6606 ZEYTİNBURNU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Sıcaklığa ve kimyasal etkilere dayanıklı bir tür cam. 2/ Karakter... Korunulan yer, dulda. 3/ Bir inceleme sonucunu içeren yazı... Telefon sözü. 4/ Sıcaklığı çok yüksek ya da çok düşük olmayan... Satrançta bir taş. 5/ Asurlular tarafından kurulan ticaret kolonilerine verilen ad. 6/ Bir nota... Yumuşak başlı. 7/ Hz. Muhammed’in aile üyelerine verilen ad... Bir şeyin esas tutulan yüzü. 8/ Uğur, talih... ‘‘ atlar yakın eyler ırağı / Yüce dağdan aşan yollar bizimdir’’ (Dadaloğlu) 9/ Parlak renkli tüyleri olan küçük bir kuş. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle