19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 ARALIK 2006 ÇARŞAMBA 6 AVRUPA GÜRAY ÖZ Cumhuriyet okuru olmak E vine düzenli olarak günlük gazete alınan bir aileden değilim. Ancak lise birinci sınıftan beri (1953) aksatmaksızın bir Cumhuriyet okuyucusuyum. Şu ana kadar tanıdığım birçok Cumhuriyet okurunun ya ailesinden ya da başka bir yakınından kaynaklanan alışkanlık kazandığını gördüm. Bir okuyucu tarafından dile getirmek biraz tuhaf kaçsa da , “Cumhuriyet Okuru Olmak” gerçekten bir ayrıcalıktır. Birincisi 12 Mart (1971) döneminde, diğeri de 12 Eylül (1980) hareketi sonrasında yazar kadrosunun değiştirilmesi ve ortama uygun yayın yapma baskısı karşısında okurun “gazeteyi bırakma” biçimindeki direnci, Cumhuriyet’in Türkiye’ye olan gerekliliğini çok açık bir şekilde ortaya koyuyordu. Cumhuriyet okurlarının bu davranışı, belki de tüm dünyaya örnek sayılabilecek nitelikteydi. Ama ne var ki, bu muhteşem iki olay bile “Cumhuriyet karşıtlığını” durduramadı. Bu kez “icra yoluyla” Cumhuriyet’in sesini kesmeye yeltenildi. Başta İlhan Selçuk olmak üzere Alev Coşkun, Cumhuriyet çalışanları ve hukukçular bu konuda da tarih yazdılar. “Tadı kaçmamış, ancak tirajı 40 bine inmiş Cumhuriyet”i bugüne getirdiler. Kendi özel tesislerinde, mütevazı, fakat inançlı yazar kadrosuyla hazırlanan Cumhuriyet’in tirajındaki 100 bine yaklaşan –sevindirici artışlar, artık genç nesilde de okuma alışkanlığının yeniden yükselişe geçişinin bir göstergesi olabilir. Özellikle 1980 sonrasında, ülke sorunlarından uzaklaştırılan gençliğin burada büyük paya sahip bulunduğunu düşünüyorum. Bu aşamada heyecanlanmamak mümkün değil; eline Cumhuriyet’i alan her okuyucunun bunları bilmesini diliyorum. Yakın geçmişte Cumhuriyet’e yapılan bombalı saldırıları, değerli yazarlarının uğradığı suikastları unutmuş değiliz. Okuyucu sayısının 100 bini aşması bu gibi olumsuzlukları etkiler mi, bilinmez. Ancak okuyucu kitlesinin yükselişi, Türkiye’de aydınlanmanın bir umudu olabilir. Tümer URAZ Aykırı Bir Çehre: Gustave Flourens “Avrupalılar ‘bizi’ hiç tanımıyorlar.” “Okuyun gazetelerini göreceksiniz. Bütün bilgilerini ansiklopedilerden, ajan konsoloslardan alıyorlar. Zaten isteseler de tanıyamazlar. Kamuoyunun, açık konuşmanın olmadığı, büyük bir çekingenliğin hüküm sürdüğü bir ülkede isteseler de gerçeğe ulaşamazlar.” Kendisini büyük bir “empatiyle” Türklerin, daha doğrusu Osmanlılar’ın yerine koyan Gustave Flourens böyle yazıyordu. Bu heyecanlı delikanlı bunları, 1866 yılında İstanbul’da yayımladığı L’avenir (Gelecek) adlı kendisi gibi heyecanlı gazetesinde yazdı. Gustave Flourens’in ilginç, ilginç olduğu kadar da öğretici öyküsünü Taner Timur’un “Yakın Osmanlı Tarihinde Aykırı Sesler” adlı son çalışmasından okudum. ??? Collège de France üyesi bu genç bilim adamının çağıyla, çağının Türkiyesi, İstanbulu ile ilgili düşünceleri pek çok açıdan ilginçtir: “Dönem artık, tekellerin, seyahat ve ticaret özgürlüklerine konan yasakların dönemi değil!.. Bilim sayesinde ulaşım araçları sınırsız bir kolaylık sağladılar. Halklar birbirini ayıran duvarları, karşılıklı cehalet ve düşmanlık duvarlarını yıkarak birleşiyorlar.” Flourens’in farklı bir yaklaşımla, pek de yeni bir olgu olmadığını artık öğrendiğimiz küreselleşmeyi enternasyonalizm olarak okuma çabası, kuşkusuz günümüze de ışık tutar. Zaten onun o yıllarda henüz tanımadığı arkadaşları Marx ve Engels de ünlü Manifesto’larında benzer şeyleri yazmamışlar mıydı? “Ulusların ve bölgelerin birbirlerinden kopuklukları ortadan kalkıyor ve bunun yerine evrensel ilişkiler ve toplumların karşılıklı bağımlılıkları olgusu gelişiyor. Ve maddi üretimde olan şey aynen kültürel üretimde de gerçekleşiyor. Bir ulusun entelektüel ürünleri tüm ulusların ortak mülkiyeti oluyor. Ulusal dar görüşlülükler ve dışlamalar gitgide olanaksızlaşıyor.” Hem doğrulanan hem de büyük bir sosyal bencillikle uluslararası sermaye tarafından yönetildiği ve yönlendirildiği için tek taraflı işleyen, bu nedenle de enternasyonalizm değil, küreselleşme olarak “tecelli eden” bu durum bizim şimdiki “yazgımızın” da bir resmi değil midir? ??? Gustave Flourens İstanbul’da, aradığı, “kendini anlayan ve Batı’ya anlatabilen, kendi geleceği hakkında tek başına karar verebilecek, ülkesinin çıkarlarını düşünen kamuoyunu” bulamadı. L’avenir de bu kamuoyunu tahmin edilebileceği gibi yaratamadı. Flourens, İstanbul’dan Paris’e döndü. Paris Komünü’nün kahramanları arasına katıldı. Paris’i işgal ederek Komünarları bir bir yok eden işgalciler ve işbirlikçileri onu da öldürdüler. Jenny Marx, Dr. L. Kugelmann’a yolladığı mektupta “Yiğitler yiğidi Flourens’ın ölümü hepimizi derinden yaraladı” diye yazdı. ??? Gustave Flourens’in durumu nesnel bir şekilde ortaya koyan “küreselleşme” tanımı, “ulusal çıkarları” dikkate almayı gerektiriyordu. T. Timur’un sözleriyle söylersek Flourens “Osmanlılar’a, Paris’le uğraşırken, vatanımızı unutmayalım, diyordu”, “Ona göre ‘ülke çıkarlarına ikinci planda yer veren ya da bunları yabancıların açısından ele alan bir gazete iğrenç bir gazete’ idi.” Şimdi dönüp etrafınıza bakın. Onlardan epeyce var. Türkiye’nin Avrupa Birliği macerasını düşünün. Kendini tanıyamayan bir “kamuoyu” ve sürekli bize bizi anlatan, neler yapılması gerektiğini dikte eden “konsoloslar” göreceksiniz. ??? Taner Timur’un son kitabında yer alan çalışmalar daha öncekiler gibi uyarıcı ve düşündürücüdür. Eserin önsözünde yer alan uyarısı da öyledir. Timur incelemelerini, “milliyetçiliğin ve ‘öteki’yi dışlamanın arttığı bir dönemde, Aydınlanmacı, yani akılcı ve evrenselci düşünceye mütevazı bir katkı” olarak sunuyor. Tevazu T. Timur’a yakışıyor, onun önemini arttırıyor. Seyredenlere yakışan ise... Neyse, şu sıralarda onlara pek bir şey yakışmıyor. eposta: [email protected] Kemalizme Saldıran Kim?.. Y azılarını zevkle okuduğum Sayın İlhan Selçuk 24.11.2006 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde “Kemalizme Saldıran Kim?...” diye soruyor ve onlara, yakışan beşaltı kelimeyi sıralıyor. Sayın Selçuk gerçeği, çok iyi bildiği halde, açıkça söylemesine nezaketi izin vermiyor. Hoşgörüsüne sığınarak ben söyleyeyim. Onlar; aldıkları diploma ve unvanları etiket olarak kullanan, midesine tutsak, şartlanmış beyinlerindeki çemberi kıramayan Medine fukaralarıdır. Atatürk’ü sevemeyen ve laiklik ilkelerine soğuk bakan bu zavallılar, batağa gittiklerinin farkında olmayan, insanlıktan uzak, insan şeklinde dolaşan varlıklardır. Ne söylediklerini bilmeden, savunmaya çalıştıkları yüce dinin reddettiği; haksızlık ve ahlaksızlığı normal kabul eden, adam kılığındaki bu yaratıklar, insan olabilmek için evvela inancın ne olduğunu öğrenmeliler. İnancın varoluşundaki insan sevgisini, kendilerine şırınga edildiği gibi yorumsuz olarak değil, mantık süzgecinden geçirerek kavramaları gerekir. Büyük şair Nâzım Hikmet’in “Koyun gibisiniz kardeşim!..” dediği, uyutulan güzel insanlarımızı yukarıda söylenenlerden uzak tutarak; onlara “Hayatın yaşarken var olduğunu anlayıp gölge tutmaya çalışmayın, yeter artık deyin!..” diyorum. Şunu da unutmayalım. Köksüz ağaç meyve vermez. Taban olan halk uyandığı zaman, “Kemalizme saldıran şaşkınlar” laikliğin değerini, kanını emerek beslendikleri ve küçümsedikleri, ülkenin hakiki sahibi olan halktan öğrenecekler. H. Esat YAVUZTÜRK 19 Mayıs İlköğretim Okulu öğrencileri spor salonlarına kavuştular Şişli Belediye başkanlığının katkılarıyla 19 Mayıs İlköğretim Okulu yeni spor salonuna kavuştu. Spor salonunun açılış töreninde konuşan Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, salonun yapımında emeği geçenlere teşekkür ederek, toplumun sağlıklı bireyler yetiştirmesi için çocuklara genç yaşta sporu sevdirmenin gerekliliğine dikkat çekti. Başkan Mustafa Sarıgül, “Günümüzde spor aktiviteleriyle uğraşan gençler hayatta daha başarılı oluyorlar. Gençlerimizin bedenen de zinde olması için sporla uğraşması, kendini geliştirmesi şart. Ülke olarak daha sağlıklı, daha dinç gençlere ihtiyacımız var. Bu yüzden spor her genç için bir yaşam tarzı olmalı” dedi . Açılışta, öğrenci ve veliler hazır bulundu. Ağır aydınların dili üzerine S ayın Ahmet Cemal’in 23 Kasım günlü Cumhuriyet’’te yayımlanan “Ağır Aydınların Dili” başlıklı enfes yazısını zevkle okudum. Türkçemizc Alman dili yazınının seçkin yapıtlarını tertemiz bir anlatımla kazandıran Ahmet Cemal’e, hem S. HiIav’ın aydın geçinen takımla ilgili nitelemesini bize duyurduğu için hem de sözü geçen takımın “anlaşılmazlık” üzerine kurulu anlatımlarını sergilediğinden dolayı teşekkür ediyorum. Sürekli bir okur olarak, “anlaşılmazlık” esasına dayalı yazı yazmayı âdet edinmiş kimi bu ağır aydınları, “acaba bu kez değişti mi” diyerek, zaman zaman okumaya çabalıyorum. Sonuç hemen her defasında olumsuz oluyor. Çünkü yazının amacı bir şey anlatmak ve anlaşılmak değil, tanı tersine: Bir “laf salatası” ile akılları karıştırmak! Eskiler bu tür söz veya yazılara “lâfazanlık” derlerdi. Bu takımın bir kesimi ile birkaç yıl önce bir yazı yarışması jürisinde üyelik yapmıştım. İncelenen yirmi kadar yazı içinde birini “anlattıklarından bir şey anlaşılmıyor” diye değerlendirme listemde en sona koymuştum Birbirleriyle “periferi”, “konsept”, “konsensüs” türünden yabancı sözcükleri Türkçe tümceler içinde bol bol kullanarak konuşan ve tıpkı değerlendirme listemde sona koyduğum yazıdaki gibi (birbirlerini kafa sallayarak anlamış gibi gözükmekle birlikte) ne dedikleri kesinlikle anlaşılmayan jüri, çoğunluğu benim listemde en sonda yer alan yazıyı birinci olarak seçmez mi? Çok şaşırmış ve epey de üzülmüştüm. Seçim, üyelerin her birinin değerlendirmelerini içeren listelerin ortalamasına dayandığı için, söyleyecek bir söz de bulamamıştım. Sonraki dönemde yazıp çizdiklerini arada bir izlediğim bu takım için rahmetli Hilav’ın nitelemesi tam yerine oturmuş: Bunlara bence de dense dense, “ağır aydınlar” demek gerekir. Aydın AYBAY Düşünce Özgürlüğü emalizmin (Atatürk’ün) gericilikle suçlanacağı aklınıza gelir miydi? O, ilericilikle, devrimcilikle suçlanıyordu aynı kesimlerce. Birden, ne oldu da hava değişti? İzmir’de, AKP panelisti, Zaman gazetesi yazarı zehir kusan, karanlıklar saçan, üstelik adının önünde prof. yazan birisi, ilk kez Kemalizmin gericilik olduğunu söyledi. Bu kafa, Atatürk’ün devrimlerini mi övecekti? Öyle düşünenler, Atatürk’ü, Cumhuriyetin değerlerini durmadan aşağılamadı mı? Yeni bilimsel tanıyı (!) ilk duyduğumuzda irkildik. “Bu kadar cahillik, ancak tahsil ile mümkündür” sözünü anımsayınca sakinleştik. Koskoca Osmanlı saltanatına son vermek, şeriatın yerine yurttaşlık yasasını koymak, kadınerkek eşitliğini sağlamak, yazı, dil devrimini yapmak, kılık kıyafeti çağdaşlaştırmak... gericilikse, peki ilericilik nasıl olurmuş? Nusret ERTÜRK K BİR ELEŞTİRİ Ben 18 yaşında ÖSS’ye hazırlanan bir gencim. Babam ben bildim bileli “Cumhuriyet” gazetesi alır. Ben de onun sayesinde okurum!.. Sizlerden bir ricam olacak. Ya da öneri mi desem, bilmiyorum. Dinci bir gazete “deneme sınavı” veriyor. Bu gazetenin ardında kimlerin olduğunu bilmeme rağmen elim titreyerek de olsa gidip alıyorum. Geleceğim için bunu yapmak zorundayım... Sonunda babam bir gün o gazeteyi elimde gördü ve neden aldığımı sordu. Ben de “Cumhuriyet” deneme sınavı vermediği için almak zorunda kaldığımı söyledim. Lütfen siz de bir yayınla anlaşsanız. Deneme sınavı yayımlasanız. Ben ve benim gibileri o tür gazetelerden kurtarsanız. Aynı zamanda ülkenin geleceği gençler için aydınlanma ortamı yaratsanız.... 28 Ekim 5 Kasım 2006’da İstanbul’da yapılan TÜYAP 25’inci Kitap Fuarı’nda İstanbul stand çalışmalarında ilgi ve desteğini gördüğümüz CUMOK’a teşekkür ederiz. Cumhuriyet Kitapları Dip Dalganın Gücü lu önder Atatürk’ün gençliğe seslenişindeki uzakgörüsü, ülkemizde bugün yaşadıklarımızla neredeyse tamamıyla örtüşmektedir. Bu duruma nasıl ve neden geldiğimizi yıllardır tartışıp sorguluyoruz. Ama bir türlü tünelin ucundaki ışığı yakalayamıyoruz. Gelecek günleri düşündükçe yüreği korkuyla çarpan sade bir vatandaş olarak, sol partilerin il, ilçe ve köy teşkilatlarına seslenmek istiyorum. Çünkü aşağı yukarı aynı kaygıları, aynı beklentileri dile getirmelerine, birlikte hareket etmenin ivediliğini ve önemini vurgulamalarına karşın işi yokuşa süren parti başkanlarını anlamakta güçlük çekiyorum. Ama tehlikenin U Kemalizmin İlericiliği B KOŞULLAR ilim adamımız az gitmiş, uz gitmiş “Gazi” adlı bir üniversitede isminin önüne bir de unvan eklemiş, profesör olmuş. Peki ne söylemiş; “Kemalizm gericilikmiş”. Bravo sayın profesör. Yaş yetmişlere vurunca nasıl da anladınız! Türkiye’nin demirçelik fabrikasını, çimento, şeker, cam, bez, kumaş ve benzeri sayılmayacak sayıda fabrikaları, zirai donatım kurumlarını, demiryollarını, karayollarını kim yaptırdı? O fakir ve silahsız, cephanesiz, ekmeksiz, ayakkabısız, mintansız ulusla yurt sınırlarını kim çizdi? Harf Devrimi’ni, KılıkKıyafet Devrimi’ni, kadın haklarını, hukuk sistemini, işçi haklarını, eğitim özgürlüğünü, bilim ve aklın kullanımlarını kim gerçekleştirdi? Okuyanyazan, çağdaş olma yolunda yürüyen ve komşularından ileri düzeye ulaşan bu ulusu kim yarattı? Atatürk değil mi? Celal TAŞ farkında olduğunuza inandığım sizler, ancak dipten gelen bir dalga olup tavanı sarsarak birleşmenin yolunu açabilirsiniz. Bu büyük görevi sizlerden beklemekten başka umarımız yok. Sizlerin de ayırdığında olduğunuz gibi, bugün içinde bulunduğumuz tehlike, kişisel kaygılarımızla boy ölçülemeyecek denli büyüktür. Toplumsal kitle örgütlerine ve tüm yurtseverlere de seslenmek istiyorum. Yapageldiğiniz olumlu, yapıcı ve aydınlandırıcı etkinliklerinizi daha ileri götürüp tabanın örgütlenmesine ağırlık veren yöntemleri geliştiremez misiniz? Örneğin bu birleşmeyi zorlayıcı kampanyalar başlatılamaz mı? Fügen KIVILCIMER Cumhuriyet, sayfalarını CUMOK’lara açtı. ‘‘Söz Okurun’’ sayfamızda yayın ilkelerimize uygun tüm haberlere, duyurulara, görüşlere ve eleştirilere yer veriyoruz. CUMOK’lar bu gazetenin gerçek sahibidirler; ülke yayın yaşamına yepyeni katkılarda bulunup ufuklar açacaklarına, ülkenin yerel ve genel sorunlarını yansıtmakta önemli işlevler üstleneceklerine inanıyoruz. ADD ve ÇYDD’nin var oluşlarını hızlandıracak iletişim ağının ‘‘Söz Okurun’’ sayfasında gerçekleşmesi de olanak kazanacaktır. 2000 vuruşu aşmayacak görüş ve eleştirilerinizi bekliyoruz. posta?cumhuriyet.com.tr Mektup Adresi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul. Tel: (0/212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0/212) 343 72 64 CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle