19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 ARALIK 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA 15 Kolesterol SSK’nin son marifeti, ilaç tedavisi ile kolesterolünü kontrol altında tutan hastalara, kolesterolü düşünce yeni ilaç verilmiyor; “hastanelik olunca gel hapı ancak o zaman yutarsın” deniyor! Yağmur Ekim Türkiye, AB İlerleme Raporu’na itiraz etmiş... “Bu da bir ilerleme sayılır!” ONURSAL Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun, Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin gündeme getirdiği anayasal kural, tartışmaya gerek kalmayacak şekilde açıklık kazandı: Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin üçte iki çoğunlukla toplanması sonucu seçilir! Anayasanın 96. maddesi “Anayasada, başkaca bir hüküm yoksa, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte biri ile toplanır ve toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir” diyor. Başka bir hüküm olmaması halinde; 550 sandalyeli Meclis’te, 184 üye ile toplantı açılır ve 139 milletvekilinin oyu ile karar alınır. Fakat anayasada başka bir hüküm var! Anayasanın 102. maddesi “Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının üçte BAKIŞ AÇISI GÜRBÜZ ÇAPAN İstiklal Marşı’na kardeş geliyor: İstikrar Marşı! Seçmece Erdal Yücel: “RTE, BM’yi Annan Planı olunca tanıyor, Yasin el Kadı’yı terörist gösterince tanımıyor. Seçme hakkını kullanıyor!” iki çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir” diyor. Bu hüküm, 550 sandalyeli Meclis’in Cumhurbaşkanı seçmek için en az 367 milletvekili ile toplanması gerektiğini bildiriyor. AKP’nin 354 milletvekili, muhalefetin oturuma katılmaması halinde Meclis’i Cumhurbaşkanı seçmek üzere toplamasına yetmiyor. İslamcı iktidarın, en az 13 milletvekili daha satın alması gerekiyor. Kanadoğlu, Meclis’in üçte iki yerine üçte bir katılımla toplanıp Cumhurbaşkanı seçmesi halinde, seçimin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edileceğini de söylüyor. İşte bu noktada gözler; 1989’da üçte iki çoğunluk olmadan toplanan Meclis’in Turgut Özal’ı Cumhurbaşkanı Parayla seçmesine çevriliyor. Kanadoğlu, Özal’ın seçildiği dönemde Meclis İçtüzüğü’nde Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin bir hüküm bulunmadığını, içtüzük değişikliğinin 1996’da yapıldığını hatırlatıyor ve içtüzüğün 121. maddesinin cumhurbaşkanı seçiminin anayasanın 102. maddesine göre yapılmasını hükme bağladığını söylüyor. Yani, oturumun üçte iki çoğunlukla açılması kuralı. Sonuç: İslamcı iktidar, 13 milletvekili daha satın alamaz ve buna rağmen bildiğini okuyup üçte bir çoğunlukla topladığı Meclis’te kendine bir cumhurbaşkanı seçerse bu seçim hem anayasaya hem de içtüzüğe aykırı bir seçim olacaktır. Anayasa Mahkemesi de İslamcılar tarafından cumhurbaşkanı yapılmak istenen kişiyi oturmaya yeltendiği koltuktan indirecektir. AKP için çözüm; pazarlama yeteneklerini kullanıp 13 milletvekili daha satın almaktır. 2006’ya Dair Bir kadın… Kendi düğününde ağlıyor hıçkırarak, sevinçten değil. Kaderine ağlıyor. Belli ki evlenmek istemiyor. Ama devlet görevlileri tarafından imam nikâhlı eşiyle evlendiriliyor. Sonra yine aynı görevliler sevinçle uğurluyorlar onu ölümüne… Yer Malatya’nın Darende ilçesi Akova köyü… Kadının adı Fatma… Düğün günü ağlamaklı, belli ki razı değil kaderine.. ama boynu büyük, kimsesiz… O farkında başına geleceklerin, kucağında kaderine ortak bebeği, hüzünle ölüme yürüyor… Bu senin en mutlu günün diyor yanındakiler… Fatma baskıdan bunalıp ayrıldığı imam nikâhlı kocasıyla evlenmek için zorla ikna edildiğinin ertesinde geçtiğimiz günlerde dört çocuğuyla ölü bulundu evinde… Katil zanlısı kocası… Bir çocuk daha öldü aynı zamanlarda... Onun hikâyesi de Fatma’ya benzer… Bu sefer yer İstanbul… Derya üniversite son sınıf öğrencisi bir genç kız… Ölümüne sevenlerin ülkesi olduğumuzdan onu da ölüme götürüyor onu “seven”… Ayrıldığı sevgilisi tarafından defalarca tehdit edilen genç kız, çaresiz kapıları çalıyor… Polise gidiyor, devlete sığınıyor… Beni koruyun diye yakarıyor… Duymuyor sesini kimse… Bitmiyor tehditler… Bir gün kapıya dayanıyor eski sevgili… Önce Derya’yı öldürüyor, sonra evde bulunanları yaralıyor… Derya’nın babası feryat figan… Biri Malatya, biri İstanbul’da iki kadın… Biri üniversite öğrencisi, diğeri belki okumayazma biliyor yalnızca… İkisinin de kaderi ortak… İkisi de “sevenleri” tarafından öldürüldü… İkisi de onları koruması gerekenlere sığınmıştı… İkisi de onları koruması gerekenler tarafından korunamadı… 2006’dan bir başka olay da Tunceli’den. Tunceli’de yatılı bölge ilköğretim okulunda büyük çocukların küçük olanlara tecavüzü yazıldı gazetelerin manşetlerine. Tecavüzle suçlanan çocuklar, “Bize de daha önce bizden büyük olanlar tecavüz etti” diyerek savundular kendilerini. Yatılı bölge okulları, yoksul ve okumak isteyen çocukların sığındığı umut yuvalarıdır. Ama o yuvada da koruyamadık çocuklarımızı. 2006’da bu resimler ve bu öykülere benzeyen öyküler yaşandı bolca. Her biri yüreklere kazınan, içimizi acıtan olaylardı bunlar. Gözlerimiz kapalı, kulaklarımız duymaz, yüreklerimiz mühürlüydü… Ne Derya’yı koruyabildik ne Fatma’yı ne de Tunceli’deki çocuklarımızı… Hepsi bu devlete sığınmıştı. 2007’de iki seçimi tartışacak bu ülke. Bir de yukarıdaki gibi seçimler var… Yaşamla ölüm arasında gidip gelen seçimler, hayatlar… Hiç yaşama şansı vermediğimiz hayatlar… Sesini bize duyuramamış, kaybolmuş çocuklar… 2006’da yukarıdaki öykülerin kahramanlarına ne kadar yaşam hakkı tanıdıysak o kadar eşittik, o kadar duyarlıydık… Ne kadar sahip çıktıysak onlara o kadar anneydik, o kadar babaydık, o kadar devlettik… Yurttaş olanları kimse korumuyor... Ya aşirete ya tekkeye sığınmak zorundasınız.. 2007’de gözlerimizin görmesi, yüreklerimizin mühürlü olmaması dileğiyle… İyi yıllara Türkiye.... [email protected]/Faks: 0212 672 71 71 SESSİZ SEDASIZ (!) Kurban Bayramı ve Mehmetçik Vakfı İKİ gün sonra Kurban Bayramı. Önce, “parayı bize ver, kurbanı biz keselim” sonra da “derisini bize bağışla, biz satalım” pazarı hareketlenecek. Kızılay da bu pazarın içine girdi. Çünkü tatlı iş! Topladıkları kurbanlık paralarıyla ilk fırsatta İslamcı iktidarın başına ve yandaşlarına birer altın madalya daha takacaklardır! Şeriatçı vakıf ve derneklerin kurbanlık pazarında köşe başlarını tuttuğunu söylemeye artık gerek yok. Böylesi bir “piyasa”da gerçek Müslümanlar ne yapacak? Hiç kuşkusuz kurban derilerini genelgeye göre tek yetkili kuruluş Türk Hava Kurumu’na Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com İtibar Ahmet Önen: “RTE, Yasin el Kadı için ‘Tanımadığınız birine terörist diyemezsiniz’ demiş. Doğru. Aynen kendisinin tanımadığı bir teröriste itibar etmesi gibi!” Mütekabil Akif Kökçe: “Yabancı politikacılar bizimkilere bol bol övgü, bizimkiler de karşılığında onlara bol bol ödün veriyor!” verecekler. İş kurban kesimine gelirse; o zaman yine tek adres var: Türk Silahlı Kuvvetleri Mehmetçik Vakfı. Vakıf, şehit askerlerin eş ve çocukları ile yakınlarına ve terörle mücadelede gazi olanlara kol kanat geriyor; her ay düzenli olarak toplam 1.5 trilyon lira ekonomik yardım yapıyor. Askerlerimizin yan gelip yattığını sanan kafalara verilecek en güzel ders, Mehmetçik Vakfı’na sahip çıkmak olmalı. Vakıf, vekâletle kurban da kesiyor: Ayrıntılı bilgiyi www.mehmetçik.org.tr’den veya 0.312. 284 19 70 numaralı telefondan edinebilirsiniz. Dağ başını müteahhit almış, paracıklar durmaz akar... HaremSelamlık PERİHAN ERGUN Sayın Başbakan Erdoğan, hazırlanmış metne bakmadan konuştuğunda devletin nezaket kurallarına uyması gerekirken, sürekli şaşırtıcı, kınanası ve üzüntü verici potlar kırıyor. Örneğin birkaç gün önce bir toplantıda eşinin türbanının kıyafet yasalarına ve çağdaş Türk kadınına aykırılık olduğunu belirten muhalefeti ve sivil toplum örgütlerini eleştirirken “Haremime varana kadar girdiler” tümcesini kullanarak bu söylemle padişahlığını da ilan etmiş oldu. TBMM’de Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü bütçelerinin tartışılmasında muhalefetçe, Başbakan’ın, Cumhuriyetin yenileştirmeyle getirdiği ve 17 Şubat 1926’da kabul edilen Yurttaşlar Yasası’ndaki kadın haklarını da yok sayarak Osmanlı’da geçerli olmayan aile hukukunu da unutarak padişahlığa özendiğine değinilince, bu tanımlara karşı çıkan Kadın ve Aileden Sorumlu Bakan Nimet Çubukçu, Genel Başkanını, “Başbakanımız harem kelimesini eş ve aile anlamında kullanmıştır” diye savundu. Sayın Çubukçu, Türk Dil Kurumu’nun Türkçe sözlüğüne dikkatlice bakarsa “harem” sözcüğünün karşısında; 1’inci derecede; eski saray ve konaklarda kadınlara ayrılan daire tanımını görecektir... ??? Tanımın devamı sıralanırken; haremselamlık olmak derken de; bir yerde kadınları ayrı, erkekleri ayrı oturtmak demektir, diyor. AKP’li yerel yöneticilerin bazılarıyla, AKP kongre ve toplantılarında da sıkma başlıların erkeklerden soyutlanarak oturduklarını gözlemiyor muyuz? İstanbul’da bile Pendik, Tuzla ve Silivri belediyelerince öğrencilere de ulaştırılan bu yasakları içeren kitapçıkların basıldığını görmüyor muyuz? Bunlar şeriat özlemciliği değil mi? Yaratılanlar içinde insanın tanımı “Düşünen ve düşüncelerini konuşan nesnedir” diye yapılır. Sayın Başbakanları gibi onun önerisiyle seçilenlerin de aldıkları eğitimle bilimsellikten uzak dogmaları dile getirmeleri çok doğaldır. Aynı Sinop okullarında Adnan Hoca’nın müridine, milli eğitim müdürünün onayıyla, Darwin’in bilimsel varoluş teorisini yadsıyan tepkiyle yaradılışı anlattırmaları gibi. Milli Eğitim Bakanı da bu tezi savunmuyor mu? Ne kadar takıyye yapsalar da bunu gizleyemiyorlar. Lütfen Sayın Başbakan seçim meydanlarında halka vaat ettiği üçM ile üç Y’leri biraz hatırlasın. Özellikle toplumdaki perişanlık yarının büyükleri olacak gençlerimizde ve çocuklarımızda dehşet verici görüntülerde.. Bir konferansta polis akademisi öğretim görevlisi Tuğrul Özşengül, 1518 yaş arası 44 bin 500 çocuğun mahkum olduğunu söylüyor. Bunların sıralaması da şöyle; yüzde 10 aynı suçu tekrarlamış, yüzde 13’ü hiç okula gidememiş, yüzde 34’ü uyuşturucu kullanmış, yüzde 15’i parçalanmış ailelerin çocuğu. En kötüsü de yüzde 100’ü de mafyaya özeniyor. Bu yavruların 510 yıl sonra toplumun yetişmiş kişileri olacakları düşünüldüğünde dehşete düşülmez mi? Bir de bunların dışında sayılamamışlar var. Milli Eğitim Bakanı’nın görev kapsamında olan bu soruna eğileceği yerde Sayın Çelik, okullarda bu durumda olan çocukların kayıtlarının silinerek açık öğretime kaydırılmasını yani sokağa atılmalarını öneriyor. Böylece de yüzdeleri çoğaltmayı (!) öngörüyor. Onları pedagojik ve psikolojik özel öğretilerle düzeltilmelerini aklına bile getirmiyor. Memleket içte ve dışta perişan. Sayın Başbakan gözlerini türbanla bağlamış, bu sorunları göremiyor. Dışta ABD ile AB’nin uskuruna takılmış, tüm verilen ödünlere karşın müzakereler askıya alınmış, konu dışı olması gereken Yavru Vatan’ın gasbına ses edilmiyor. Yunanistan’ın ve Güney Kıbrıs Rum’unun vetosu her konuda boy gösteriyor. Irak’ın kuzeyinde ABD desteğinde palazlanan yapay Irak hükümetinin himayesinde Türkiye’ye kafa tutan dış Kürtler bizimkileri devamlı kışkırtmakta, federasyon istetebilmekte. ABD’nin askerleri kalleşçe birliğimizdeki subay ve askerlerimizin başına çuval geçirerek yerlerde sürükleyebilmekte. Musul elden gitti gider. İçte, dışarıdan alınan destekle PKK teröre hiç gerilemeden devam etmekte. İmralı’daki konuğumuz takvim göstererek hükümeti emirlerle tehdit edebiImekle. 2002’de AKP iktidar olmadan önceki iç ve dış borç 220 milyar dolarken bu gün 370 milyar dolar olmuş.. Dünya yüzeyinde silkilip atılan lMF’ye paçamızı kaptırmışız, faiz borcumuz 250 milyar doların üstüne çıkmış. Doğmamış çocuklarımıza kefen biçilmiş. ??? Üretim kaynaklarımız felç edilmiş. Toprak mahsulleri ve tüm zirai donatım, emekçinin hakkı yine IMF’nin emrine uyularak katledilmiş. Özelleştirmeler, haklı haksız Unakıtan’ca babalar gibi satılmış, tarihi ve doğal güzelliklerimiz. Kurtuluş Savaşı’nda binlerce şehidimizin kanıyla emperyalistlerin elinden kurtarılan topraklarımız onlara güle oynaya satılmakta. Özetle, Atatürk’’ün “Ya istiklal ya ölümbağımsız Türkiye” ilkesini kara dumanlar bürümüş. Bunca soruna dönüp bakmayı ve özel durumunu ölçüp biçmeyi hiç önemsemeyen R. T. Erdoğan Çankaya’ya yürüme yolunu asfaltlamada... Bunlar ana muhalefetin başı Sayın Baykal’ı da kendine getiremiyor. Bir türlü kökü CHP’de olan Cumhuriyetçi partilerin ittifak tekliflerine kulak asamıyor. Oysa şu bir türlü değiştirilemeyen Seçim Yasası içinde seçimlerde AKP iktidarından kurtulmanın tek yolu bu... KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 29 Aralık www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Tiroit bezi 1 nin enfeksi 2 yon dışı bir 3 nedenle ilti4 haplanması hastalığı. 2/ 5 Bitkilerden el 6 de edilen ilaçlarla bir hasta 7 lığı iyileştir 8 mek... Olum 9 suzluk belir1 2 3 4 5 6 7 8 9 ten bir önek. 3/ Bahİ M çelerin yeşillendir 1 T E L E M E mesinde kullanılan 2 E Ğ İ R L AMA bitki... Yurdumuzda 3 L İ K E N K A Ç bir petrol bölgesi. 4/ 4 E R E Z K AMA Süreyya Duru’nun 5 M N B E B E K bir filmi. 5/ Sarma, 6 E L K EME I kuşatma... Doku teli. 7 A K A B E A Z 6/ Kitap getirmemiş 8 İ M A M E A K I peygamber... Mobil 9 M A Ç A K I Z I ya kasası. 7/ Bir Afrika ülkesinin başkenti... Tıpta en gelişmiş görüntüleme tekniğinin kısa yazılışı. 8/ Bir nota... Zihin ve bedence ortaya konan çaba. 9/ Şiddetli belirtilerle başlayıp kısa sürede ağırlaşan hastalıklar için kullanılan sözcük... Muma batırılmış fitil. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ En sık görülen lenf dokusu kanseri... Suudi Arabistan’ın plaka imi. 2/ Gelecek... Bebek ilk diş çıkardığında kaynatılıp yakınlara dağıtılan buğday. 3/ Bir cins hamur tatlısı. 4/ İşaret... Bir malın cinsini ve fiyatını gösteren küçük kâğıt. 5/ Iskarta mal... Bağışlama. 6/ Telli balıkçıl... Kadınların takındıkları süs iğnesi. 7/ Sıvacı aracı... Eski Mısır’da güneş tanrısı. 8/ Kendi kendine cinsel doyum sağlama. 9/ Gelibolu Yarımadası’nda, “Suvla” da denilen bir koy. 2004/5851 Esas Satılmasına karar verilen gayri menkullerin cinsi, adedi, evsafı, imar durumu: Alanya ilçesi, Saray mahallesi, 1962 ada, 1 nolu parsel olup (eski 847/1) batısı yol, (Neslihan sokak) kuzeyi yol (908 sokak) doğusu 2 nolu parsel, güneyi yol ile çevrilidir. 1 parsel üzerinde bulunan Sarılar apartmanı no: 12 isimli binanın zemin katında yer alıp kuzeybatı dairedir. 2 cepheli olup bina bodrum katı dükkan iken binanın doğu kenarı çekme mesafesi tabii zemin kotundadır, diğer çekme mesafesi yol kotunda 3 metre düşük kota indirilmiştir. Binanın normal katında 4’er mesken bulunup, bodrum+zemin+3 normal kattan oluşan bina asansörsüzdür. Mesken tabii zeminden 1.00 M yüksek kottadır. Meskenin güney yanında bina girişi bulunmaktadır. Bina dışı akrelik boyalıdır. Mesken tabanı kare mozaik kaplama 2 oda+1 salon eklentilerinden oluşup 60 m2 emsal kapalı alanlıdır. Balkonu PVC panjurla kapatılmıştır. Doğramaları ahşap penceresi tek camlıdır. Duvarı plastik badanalıdır. Parsel %35 taban alanlı 4 kat inşaat yapımına imarlı olup parselde yapılaşma tamamlanmıştır. Elektrik, su, PTT hizmetleri ve belediye hizmetleri mevcuttur. Yukarıda açıklanan hususlar bulunduğu yer ve konumu nazara alındığında; 12/312 arsa paylı 11 nolu mesken zemin katın 65.000,00 YTL muammen bedel üzerinden satışa sunulmuştur. SATIŞ ŞARTLARI: 1 Birinci artırma 12.02.2007 günü 10.1010.20 saatleri arasında Alanya Belediyesi Mezat Salonunda açık artırma suretiyle. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartı ile 22.02.2007 günü aynı yer ve saatte 2. artırmaya çıkartılacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilmemiş ise gayrimenkul en çok artırana ihale edilecektir. Şu kadar ki artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanlı olan alacakları toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevrilme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar Milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir. Alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye Resmi, İhale Pulu, Tapu Harç ve Masrafları, Eğitime Katkı Payı, Özel İşlem Vergisi ve %1 KDV alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususi, ile faiz ve masraf dahil olan iddialarının dayanağı belgeleri ile 15 gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları Tapu Sicili ile, sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 İhaleye katılıp da ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli, arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak bu fark varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname ilan tarihinden itibaren herkesin görmesi için dairede açık olup, masrafı verildiğinde isteyen alıcıya bir örneği gönderilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başka bilgi almak isteyenlerin 2004/5851 esas sayılı dosya numarası ile müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 11/12/2006 (İc.İf.K.126) (*) İlgililer irtifak hakkı sahipleri de dahildir. NOT:Tebliğ yapılamayan ilgililere İ.İ.K. 114, 126 ve 127. maddesi gereğince ilanen tebliğ olunur. (Basın: 64467) ADALET BAKANLIĞI ALANYA 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ GAYRİMENKULUN AÇIK ARTIRMA İLANI CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle