17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 ARALIK 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Büyüme masalları Türkiye’deki acı tabloyu değiştiremedi. Her 5 kişiden 1’i yoksul, 100 kişiden 1’i aç 13 EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Açlar ve yoksullar ülkesi T ürkiye İstatistik Kurumu’nun “Yoksulluk Çalışması”na göre, tam 623 bin Türk vatandaşı açlık sınırının altında. Bunlar günde bir ekmeğin ancak üçte birini yiyebiliyor. 14.6 milyon yurttaş, yani 5 kişiden 1’i, yoksulluk sınırının altında. yaşamaya çalışan 623 bin aç insanı oluşturuyor. Özel Sektör Borçlanması Türkiye’de finans dışı şirketlerin ve hanehalklarının dış borçları hızla artmakta ve ulusal ekonomik dengelerde önemli bir kırılganlık kaynağı oluşturmaktadır. 2007’de yavaşlaması beklenen ABD ekonomisi ve uluslararası finansman girişlerinin daralmasıyla bu kırılganlıkların su yüzeyine çıkacağına yönelik kaygılar, IMF de dahil olmak üzere birçok kesimde dile getirilmektedir. Bu konuyu işleyen 24 Mayıs tarihli Ekonomi Politik’te şu görüşlere yer verilmiş idi: “Günümüzde bankacılık kesiminin bilançolarının daha yakından denetlendiği ve borçlanmalarının yakından takip edildiği gözlenmektedir. Oysa finansal olmayan kuruluşların ve şirketlerin dış borçlanması üzerine herhangi bir denetim mekanizması mevcut değildir. Şirketler döviz kurunun ucuzluğunu fırsat bilerek aşırı risk almaya heveslenmekte ve bunun neticesinde de dış borçlarını hızla artırmaktadır. Bu sürece müdahalede bulunmak bir yana, mevcut hükümet bu olguyu ‘piyasa güçlerinin kararları en rasyonel kararlardır’ fetişi ile göz ardı etmekte ve ‘dışarıdan sağlıklı finansman geliyor’ değerlendirmesiyle adeta özendirmektedir. Bu sürece bir de özel hanehalklarının ‘kredi kartı borçları’ eklendiğinde finans dışı kesimin borçluluğunun önemli bir kırılganlık yaratması kaçınılmaz hale gelmektedir.” O yazımızdan bu yana yayımlanmış olan veriler ve çeşitli araştırmalar, bu konuda dile getirilen endişeleri haklı çıkarır niteliktedir: • Finans dışı özel şirketlerin dış borç stoku hızla yükselmektedir. Finans dışı özel şirketlerin toplam dış borcu 2006’nın Haziran ayı itibarıyla 50 milyar dolar düzeyine çıkmıştır. 2003 ile 2006 arasında şirketler kesiminin 24.5 milyar düzeyine ulaşan dış borçlarındaki artış, bankaların aynı dönemdeki dış borçlarında görülen artışın iki mislidir. • IMF’nin kasım ayı başında yayımladığı raporunda yapılan tahminlere göre finans dışı şirketler kesiminin döviz cinsinden varlıkları ile yükümlülükleri arasındaki farkı veren net döviz pozisyon açığı 2005 sonunda 31 milyar dolara ulaşmıştır. Söz konusu rakam ulusal gelirimizin yüzde 10’u düzeyindedir. 2006’da da sürmekte olan yüksek oranlı dış borçlanma temposu düşünüldüğünde, şirketler kesiminin net açık pozisyonunun daha da açılacağı beklenmelidir. • ANKA ajansının bir araştırmasına göre, özel hanehalklarının taksitli kredi kartı ve bankalardan aldıkları tüketici kredilerinden oluşan borçları eylül ayı itibarıyla 56 milyar YTL’ye yükselmiş durumdadır. Bu rakam hanehalklarının gelirlerinin yüzde 26.5’idir. Oysa, hanehalklarının borçlarının gelirlerine oranı, örneğin 2002 yılında, sadece yüzde 6.2 idi. ??? Denetimsiz bir tempoda sürdürülen özel sektör dış borçlanması, 2001 krizi öncesinde benzer şekilde bankacılık kesimince sürdürülen borçlanma yarışını çağrıştırmakta ve yakın tarihimizden acı deneyimleri hatırlatmaktadır. Bunun ötesinde, dış borçlanma temposunun yüksekliği ve giderek artan yükü, Türkiye ekonomisinin dengelerini bozmakta ve siyasi bağımsızlığımızı da tehdit etmektedir. A raştırmada 1 dolarlık gelir, Türkiye’deki satın alma gücü paritesine göre uyarlandı ve 83.04 Yeni Kuruş olarak hesaplandı. Giysi ve barınak dahil, 4 kişilik bir ailenin zar zor geçinebilmesi için ayda 487 YTL kazanabilmesi gerekiyor. 2 004’te 9.9 milyon olan göreli yoksulluk sınırında yaşayanların sayısı 2005’te 11.5 milyon kişiye çıktı. Göreli yoksulluk sınırındakilerin yüzde 16.1olan nüfusa oranı, kentlerde yüzde 9.8, kırsal kesimde yüzde 26.35 olarak belirlendi. Ekonomi Servisi Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) ‘Yoksulluk Çalışması’ büyüme ve ihracat rakamlarının ardındaki yaldızı döktü, ülkenin çıplak gerçeğini gözler önüne serdi. TÜİK’e göre 2005 yılında yaklaşık 623 bin kişi (nüfusun yüzde 0.87’si) açlık sınırının, 14 milyon 681 bin kişi (nüfusun yüzde 20.5’i) ise yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Kırlarda 10 milyon yoksul barınıyor Verilere göre, sadece gıda harcamalarını içeren açlık sınırı altında yaşayanların sayısı, Türkiye genelinde 909 binden 623 bine inerken kentlerde 269 binden 284 bine çıktı. Kırsal bölgelerde bu sayı 640 binden 339 bine geriledi. Yoksulluk sınırı içinde yaşayan fertlerin sayısı ise Türkiye genelinde 2004 yılında 17 milyon 991 binden 2005 yılında 14 milyon 681 bine, kentlerde 7 milyon 146 binden 5 milyon 687 bine indi. Kırsal bölgelerde de 10 milyon 846 binden 8 milyon 994 bine düştü. Bir ekmeğin üçte biri ile sürünenler Uluslararası standartlara göre günde 2.15 doların altında yaşayanlar “aç”, 4.3 doların altında yaşayanlar “göreli yoksul” sayılıyorlar. TÜİK aç ve yoksulların hesabını yaparken, 2005’te 1 dolarlık satın alma gücü paritesini 83.04 kuruş üzerinden hesapladığı için, bu rakamlar gerçek dolar kurunun da altını gösteriyor. Bu durumda örneğin, Türkiye’deki açlar günde bir ekmeğin üçte birinden azı ile karın doyurmaya çalışıyorlar. Bu hesapta giysi ve barınak yok. Hesaplara giysi ve barınak gibi asgari ihtiyaçları katınca, 4 kişilik bir ailenin zar zor geçinebilmesi için ayda 487 YTL kazanabilmeleri gerekiyor. Bu da 1 dolar 83 kuruş varsayımı ile hesaplanıyor ve her bir aile ferdine en fazla günde 178.5 Yeni Kuruş düşüyor. Bir başka deyişle 4 kişilik bir hanenin aylık açlık sınırı 190 YTL, aylık yoksulluk sınırı ise 487 YTL olarak belirlenmiş durumda. Hanelerin yüzde 16’sı yoksul Çalışmaya göre hanehalkı büyüklüğü arttıkça, yoksulluk riski de artış gösteriyor. Türkiye genelinde 2005 yılında toplam hane içinde yoksul hane oranı yüzde 15.42 olarak belirlendi. Türkiye çapında, 2005 yılında yoksul oranları 12 kişilik ailede yüzde 8.44, 34 kişilik ailede yüzde 9.22, 56 kişilik ailede yüzde 22.41, 7 ve daha fazla ailede ise yüzde 44.08 oldu. Aynı dönemde, kentlerde bulunan hane sayısı 10 milyon 928 binden 11 milyon 308 bine çıkarken yoksul oranı ise yüzde 12.9’dan yüzde 8.91’e geriledi. 20042005 yılları karşılaştırmasında, kırsal bölgede bulunan hane sayısı ise 6 milyon 168 binden 6 milyon 241 bine çıkarken yoksul oranı ise yüzde 34.43’den yüzde 27.21’e geriledi. Türkiye’de 2005 yılında nüfus 71 milyon 611 bin, yoksul sayısı 14 milyon 681 bin olarak saptandı. Türkiye nüfusu içinde yoksul oranı 2004 yılında yüzde 25.6 iken bu oran 2005 yılında yüzde 20.5’e indi. Kentlerde fert bazında 2004 yılında yoksul oranı yüzde 16.54 iken bu oran 2005 yılında yüzde 12.83’e geriledi. Kırsal bölgede ise sırasıyla yüzde 39.97, yüzde 32.95 olarak belirlendi. Diyarbakır’ın en kara yüzü MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Diyarbakır’da 15 bin 585 kişilik iki mahallenin tüm hanelerinde ‘yoksulluk haritasını’ çıkarmak için yapılan sosyoekonomik inceleme, açlık sınırının altında bir tablo ortaya koydu. Diyarbakır’daki Sarmaşık Yoksullukla Mücadele ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği’nin Gürdoğan ve Fatihpaşa mahallelerinde yaptığı yoksulluk araştırmasına göre, kentin varoşlarında Türkiye ortalamasının 40 katı yoksulluk yaşanıyor. Araştırma, bu mahallelerdeki nüfusun yüzde 80’den fazlasının açlık sınırının altında yaşam sürdürdüklerini ortaya koyuyor. Türkiye İstatistik Kurumu dört kişilik ailenin açlık sınırını 567 YTL olarak belirlerken, inceleme yapılan ve ortalama 6.4 kişilik hanelere giren para 273 YTL olarak belirlendi. 2421 hanenin 447’sinde engelli bulunurken, yeşil karta ulaşamayanların oranının yüzde 14’lerde olduğu belirlendi. Araştırmada, Fatihpaşa’da 1301 haneden yüzde 29.8’inin bölgede yaşanan çatışmalar nedeniyle kente göç ettiği belirlenirken, Gürdoğan’da 1120 hanede yüzde 67.6 olarak hesaplandı. Fatihpaşa’daki evlerde babaların yüzde yüzde 55’inin işsiz olduğu anlaşıldı. Gürdoğan’da hane reislerinin de yüzde 63.3’ünün mevsimlik işçi olarak iş bulabildikleri anlaşıldı. Fatihpaşa’da nüfusun yüzde 25’inin ortalama aylık geliri 150 YTL ve altındayken, Fatihpaşa’da nüfusun yüzde 9’unun aylık 500 YTL ve üzerinde gelir sahibi olduğu ortaya çıktı. Gürdoğan’da nüfusun yüzde 37’si aylık 200 YTL ve altında gelire sahip. Hanelerin yüzde 43’ü ayda 200400 YTL arasında gelir elde ediyor. YÜZDE 5.63’E DÜŞTÜ Kredi kartına düzenleme ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Merkez Bankası, kredi kartı işlemlerinde uygulanacak azami faiz oranlarını, 2 Ocak 2007 tarihinden geçerli olmak üzere yeniden düzenledi. Aylık akdi faizdeki azami oran, YTL ile yapılan işlemlerde yüzde 5.70’ten yüzde 5.63’e düşürüldü. Söz konusu oran, ABD Doları için yüzde 2.66’dan yüzde 2.48’e, Avro’da da yüzde 2.50’den yüzde 2.30’a çekildi. Kentlerde açlık giderek artıyor Verilere göre Türkiye genelinde 2002 yılında sadece gıda harcamalarını içeren açlık sınırı 1.35, 2003 ve 2004 yılında da yüzde 1.29’ar idi. Buna göre sınırı 2005 yılında yüzde 1.29’dan sadece yüzde 0.87’ye gerilemiş durumda. Ayrıca, kişi başı günlük harcaması satınalma gücü paritesine göre 1 doların altında kalarak yaşamlarını sürdürenlerin oranı yüzde 0.01 yani yaklaşık 10 bin kişi olarak hesaplandı. Kalanı günde 157 yeni kuruşla Çalışanların durumu kötüleşiyor Ekonomi Servisi TÜİK’e göre Türkiye’de 2005 yılında, ücretli, maaşlı olarak çalışan ve yoksul konumda bulunanların nüfus içindeki payı, bir önceki yıla göre 0.94 puan artarak yüzde 13.66’dan yüzde 14.6’ya çıktı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK), 2005 Yoksulluk Çalışması sonuçlarına göre, kentlerde 15 ve daha yukarı yaşta istihdam altındaki fertler kapsamında, maaşlı olarak çalışan ve yoksul konumda bulunanların nüfus içindeki payı 2004’te yüzde 17.88 iken 2005’te yüzde 18.63’e, kırsal bölgelerde de yüzde 6.96’dan yüzde 8.05’e çıktı. Aynı dönemde, Türkiye genelinde ücretli ve maaşlı olarak çalışan fertlerin yoksulluk ? Çalışan ve yoksul konumda bulunanların toplam nüfusa oranı: Yüzde 14.6. ? Tarım sektöründeki yoksul çalışanların oranı: Yüzde 11.73. ? Sanayi sektöründeki yoksul çalışanların oranı: Yüzde 8.25. ? Hizmet sektöründe çalışan yoksulların oranı: Yüzde 13.54. oranı, yüzde 10.35’ten yüzde 6.57’ye, kentlerde yüzde 8.79’dan 4.92’ye, kırsal kesimde de yüzde 16.71’den yüzde 12.78’e geriledi. Türkiye genelinde, 15 ve daha yukarı yaştaki istihdam edilen ve tarım sektöründe çalışan yoksulların nüfus içindeki payı 2004’te yüzde 11.29’dan yüzde 11.73’e, sanayide yüzde 7.54’ten yüzde 8.25’e, hizmet sektöründe yüzde 13.32’den yüzde 13.54’e çıktı. Veriler, eğitim durumu yükseldikçe yoksul olma riskinin de azaldığını ortaya koydu. Okuryazar olmayıp yoksul konumda olanların nüfus içindeki payı 2004’te yüzde 10.22 iken bu oran 2005’te yüzde 10.30’a çıktı. Aynı dönemde yüksek okul, fakülte bitirenlerin nüfus içindeki payı yüzde 4.77’den yüzde 4.47’ye geriledi. Okuryazar olmayanlarda fert yoksulluk oranı ise 2004 yılında yüzde 45.11 iken 2005 yılında yüzde 37.81’e, yüksek okul, fakülte bitirenlerin yoksulluk oranı da yüzde 1.33’ten 2005’te yüzde 0.79’a indi. POAŞ’TAN AÇIKLAMA Amaçlı yayın yapıldı İSTANBUL (AA) Petrol Ofisi AŞ, “vergi kaçağı’’ iddialarına ilişkin bir gazetede yer alan haberler konusunda, “Üç gündür sürdürülen kasıtlı yayının tek amacı vardır. Halen sonuçlanmamış olan incelemeyi aleyhimize etkilemek’’ açıklamasını yaptı. POAŞ’tan, iddialara ilişkin yapılan yazılı açıklamada, “İşDoğan ‘peçeleme’ amaçlı bir çatı şirketidir’’ iddialarına karşılık, İşDoğan Petrol Yatırımları AŞ’nin, Doğan Holding ve İş Bankası tarafından kurulmuş, birleşmeden önceki 2.5 yılda somut ticari faaliyette bulunan gerçek bir şirket olduğu belirtildi. [email protected] Tekel işçisinin ruh sağlığı bozuldu ADANA (Cumhuriyet Bürosu) AKP’nin zarar ettiği savıyla kapatma kararı aldığı, ancak işçilerin 45 günlük direnişinin ardından geri adım attığı Adana Tekel Sigara Fabrikası’nda üretimin yeniden durması çalışanların ruh sağlığını bozdu. Birçok işçi rapor alırken 680 işçiden 280 kadarının fabrikanın kapatılabileceği kaygısıyla İstanbul, Tokat ve Samsun fabrikalarına nakil yaptırdığı belirtildi. B İ L G İ T O P L U M U N A D O Ğ RU / ÖZLEM YÜZAK En gencinden en yaşlısına, en umursamazından en duyarlısına herkesin birleştiği ortak nokta şu: 2007 zorlu bir yıl olacak. Gerekçe malum. Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve genel seçimler... Türkiye’nin laiklik karşıtı düzene itilmesi için iktidar çevrelerince her türlü kapının zorlanmasının yarattığı sıkıntı... Ülkenin çoktandır içine girdiği belirsizlik ortamı azalacağına artıyor. TBMM’deki bütçe görüşmelerinden tutun, Yargıtay ve Danıştay ile ilgili verilen demeçlere, ülkenin gelecek eğitim politikalarının belirlenmesinin beklendiği Milli Eğitim Şurası’na kadar her bir konuda laiklik karşıtı üslup ve girişimlerin egemen olduğunu izliyor herkes. AKP yönetiminin, nüfusun yarısını oluşturan “kadını” tartıştığı, taşıdığı özetle indirgediği yegâne alan “türban”. Çocukları hedef alan irtica emin adımlarla ilerliyor. Cumhuriyetin ve demokrasinin ana damarı olan özgür birey giderek “cemaat adamı” olmaya yönlendiriliyor. Suni gündemler yaratılarak en temel değerler bile tartıştırılıyor ve yok saymaya çalışılıyor. Tüm bunlar iş dünyasının tedirginliğini giderek artırıyor. 2007 ve Ötesi... İş Dünyası Neden Sessiz? Ancak küçük bireysel kimi çıkışlar dışında, iktidarın aleyhine somut toplu tepki vermekten özenle kaçınılıyor. Neden mi? Bu sorunun yanıtını bir sanayici veriyor. Üstelik bir sanayi odasının başkanı, tabii off the record olmak kaydıyla... “Yıllar boyu, öyle bir düzen kurulmuş ki, hepimiz, tüm iş dünyası, yalnız iş dünyası değil sade birey bile, herkes göbekten devlete bağlı. Kurcalansa herkesin küçük de olsa bir açığı çıkar elbet ortaya. Bu emlak beyannamesini düşük göstermek de olur, vergi ile ilgili bir bildirim de...” diyor. Belli ki iktidar kendisine yönelik serzenişlerin artmasıyla doğru orantılı olarak, iş dünyasına “aba altından sopa göstermeyi” ihmal etmiyor. Ve belli ki şu sıralar sopanın ucu biraz daha sıklıkla ortada. Zira bundan bir ay önce iş dünyasının devlerinden biri “Önce genel seçim olmalı, ardından cumhurbaşkanlığı” derken ani biçimde ağız değiştirdi. Ancak iş dünyasının bu kabız ortamında geçen günlerde ilginç bir çıkış yaşandı. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) eski Başkanı Umut Oran “sade vatandaş Umut Oran” olarak ülkenin başlıca gündemine tepki verdi. Oran TGSD’nin eski başkanı ama iş dünyasındaki yapılanmalarda halen aktif. Kendisi şu sıralar Bolu Sanayi ve Ticaret Odası Meclis Başkanlığı’nı yürütüyor. Oran kimi gazetecilere gönderdiği epostada, önce sivil toplum örgütlerini, sendikaları, odaları eleştiriyor ve görevlerini tam olarak yapmadıklarını söylüyor. Bu kurumların hükümete karşı ya istikrar adına ya da ticari ikbal için tepki göstermediklerini belirten ve TÜSİAD’ı da erken seçim istememe kararından dolayı eleştiren Oran, “Birçok sorun olmasına karşın, suni gündemler yaratan, sürekli ülkeyi geren ve en temel değerleri tartışan bir hükümet var ve siz bu durumdan memnun olduğunuzu söyleyip istikrar uğruna yola devam diyorsunuz. İş dünyası hesabını çok iyi yapmalıdır. 12 aylık belirsizlik ve kargaşayı kabullenmek yerine, erken seçim olması halinde 5 ayda ülkenin en önemli sorunu çözül müş olur” diyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi etrafındaki tartışmalar hakkında Oran’ın yorumu da şöyle: “Cumhurbaşkanlığı seçiminde bugün gelinen nokta ve Sayın Başbakan’ın ısrarı basit bir dönemsel sorun ya da kişisel bir ihtiras değildir. Ülkemizin en önemli ve son kalesi olan bu makama laiklik karşıtı bir bayrak dikme durumudur.” Umut Oran, Türkiye’nin geleceğine yönelik gördüğü tehdide karşı sessiz kalmamayı seçmiş olan ve bu doğrultuda tepki veren bir işadamı, bir sade vatandaş... Dileriz Umut Oran gibilerin sayısı geç kalmadan artar. NOT: Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları tarafından hazırlanan bir kitap: AKP’nin 100 Karası. “Bilmek sorgulamaktır, bilmek sorumluluktur, bilmek harekete geçmektir..” diye başlayan kitap, AKP’nin iktidara geçtiği ilk günden başlayarak çocukları ve kadınları hedef alan irtica adımlarını somut örnekler vererek sıralıyor. Sadece balık hafızalı olanlar için değil, herkes için önemli bir hatırlatıcı belge niteliğinde... CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle