25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 ARALIK 2006 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA ORMAN TALANI 7 Zekeriyaköy’de Hazine geç uyandı 1990’lardan itibaren hızla betonlaşan bölgede konut alanların çoğu devletle mahkemelik MİYASE İLKNUR GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Tartışma ve Gerginlik Cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle yaşanılacağı düşünülen gerginlik döneminin sanılandan önce başladığı görülüyor. Sürecin şaşkınlık yaratan bir başka yönü de tartışmaların düşürüldüğü düzey ve bu düzey düşüklüğünün, doğacak ortamdan en çok yara alacağı pek de tartışmasız olan iktidar partisi tarafından yaratılmakta oluşu da gerginliğin bir başka tarafı. ??? Türkiye’nin 29 Ekim 1923 öncesindeki görüntüsüne çekilmek istenildiğini yadsımak zor. Ancak Türkiye’de iktidar değişikliğinin ilk kez seçmenlerin oyuyla gerçekleşen ve 14 Mayıs 1950’de başlayan sürecin örnek alındığına yönelik kuşkular da az değil. Bu kuşkunun nedeni de, cumhurbaşkanı seçilmesine karşın Celal Bayar’ın, kurucu genel başkanı olduğu Demokrat Parti’nin baş harfleri olan DP’yi kullandığı bastona göze batan bir büyüklükte eklemiş olması. Tabii bir de, Türkiye’nin sürüklendiği gerginliği aşabilmenin yollarından biri olarak görülen başbakan değişikliğine, “dere geçerken at değiştirilmez” demiş olması var. Laiklikten verilen ödünlere sessiz kalışını da anımsayınca günümüze benzetmenin ters düşmeyeceği görülüyor. ??? İnsanoğlunun unutma huyu, geçmişte yaşananları neredeyse yok sayma gibi bir sonucu da tetikliyor. Sanılıyor ki, ettiği yemin uyarınca anayasaya ve Türkiye’nin ulusal çıkarlarına aykırı gördüğü yasaları geri gönderen, ısrar edildiğinde de Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açan tek Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer. Oysa belgelerin anımsattığı veriler, kimilerinin yaratmak istedikleri kanının gerçeklerle bağdaşmadığını gösteriyor... 1961 Anayasası ile getirilen iade ve kurulan Anayasa Mahkemesi’ne başvuru hakkını kullanan cumhurbaşkanlarını anımsamakta yarar var. Cemal Gürsel: İade edilen 2. Cevdet Sunay: İade edilen 18. Fahri S. Korutürk: İade edilen 13, iptali istenen 6. Kenan Evren: İade edilen 26, iptali istenen 6. Turgut Özal: İade edilen 19, iptali istenen 2. Süleyman Demirel: İade edilen 14, iptali istenen 4. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne 29 Ekim 2005 gününe kadar iade ettiği yasa sayısı 48, iptal davası açtığı yasa sayısı da 16’dır. Sanırım ki iktidar partisinin kızgınlığı, Sayın Sezer’in iade ettiği yasalardan 41’inin, iptal başvurusu yaptığı yasalardan da 9’unun kendi çıkardıkları yasalarla ilgili olmasındandır. ??? Sayın Cumhurbaşkanı Sezer, 16 Mayıs 2000 günü göreve başladığı için Cumhurbaşkanlığı makamını 17 Mayıs 2007 günü boşaltmış olacaktır. Anayasaya göre de yerini alacak yeni cumhurbaşkanını seçme işleminin 13 Nisan günü başlaması gerekmektedir. Bu sürecin ilk 10 günü adayların bildirilmesi için ayrıldığından oylamaya daha sonra geçilecektir. Anlaşıldığı kadarıyla Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) adayına ya da adaylarına yönelik tartışmanın bu bildirim süresine sıkıştırılmasını, belki de son güne bırakılmasını istemektedir. Oysa Cumhurbaşkanlığı, bir yandan elde edilmesi istenirken öte yandan küçümsenmeye çalışıldığı görülen sıradan bir yer değildir. Öncelikle devletin başıdır, Başkomutanlığı da Türkiye Büyük Millet Meclisi adına temsil etmektedir. Laiklik kavramını, anayasanın değiştirilemez maddelerinde vurgulandığı ve Anayasa Mahkemesi ile Danıştay’ın yorumladığı biçimde algılaması da zorunluluktur. Toplam seçmenin yüzde 25, oy kullananların da yüzde 34’ü ile iktidara gelmiş olan AKP’nin bu konudaki yaklaşımı hem kuşkuları hem de gerginliği tetiklemektedir. Demokratik süreçte en büyük görevin ana muhalefet partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi’ne düştüğü hemen her gün vurgulanmaktadır. Ancak CHP yetkililerinin, “Elimizden gelen her şeyi yapacağız” demiş olması yeterli bulunmamaktadır. Ortada bir tartışma ve gerginlik vardır ama tartışmanın başlıca aktörlerinin ne yapacakları bilinmemektedir. Gerginliğin yalnızca ekonomiyi etkileyeceğini söyleyerek dolaşanları anlamak ise gerçekten kolay değildir. ir zamanlar ormanlarla kaplı sadece kır gazinolarının bulunduğu ve İstanbulluların boş zamanlarında birkaç saatliğine kendini dinlemeye geldiği Zekeriyaköy, 1990’lardan itibaren hızla betonlaşmaya başladı. Lüks villaların doldurduğu ve şehir dışında yaşamı seçen üst gelir grubuna mensup İstanbulluların itibar ettiği Zekeriyaköy’de konut alanların büyük bir kısmı devletle mahkemelik oldu. Orman Kanunu’na göre, bu yasa çıkmadan önce en az beş yıl bölgede oturanlar ve orman köylüsü bölgede tapu edinebiliyor. Dışarıdan gelen biri, devralma yöntemiyle tapu sahibi olamıyor. Bölgede ilk siteyi Garan B ti Koza İnşaat Şirketi inşa etti. Ardından birçok şirket Zekeriyaköy’ü keşfederek bu bölgede lüks konut işine girdi. Villalar yapılıp satıldı. Ancak Hazine 1993’te çıkan Orman Kanunu’nu gerekçe göstererek bazı villalara tapu iptal davası açtı. Hazine’nin açtığı tapu iptal davalarında 64 villanın tapuları iptal edildi. Karar Yargıtay’ca da onandı. YARGITAY TALEBİ REDDETTİ Zekeriyaköy başlangıçta orman arazisiyken daha sonra ormandan çıkarılıp belli kişiler adına kaydedilmesini gerekçe gösteren Hazine, mahkemeye başvurarak 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2/B maddesince bölgedeki villaların tapusunun iptalini ve ken dilerine devredilmesini istedi. Hazine’nin davası üzerine harekete geçen 21 villa sahibi, Sarıyer Asliye Hukuk Mahkemeleri’ne, tapudan 2/B şerhinin kaldırılması istemiyle karşı dava açtı. Bu davaların tamamı reddedildi. Sarıyer 1. Asliye Hukuk Mahkemesi de Hazine’nin talebi doğrultusunda verdiği kararla, Turunç 3 ve Yaprak Mahalleleri üzerinde bulunan dava konusu taşınmazların iptaline karar verdi. Garanti Koza Evleri, bu kararı temyiz istemiyle Yargıtay’a gönderdi. Ancak Yargıtay da yerel mahkemenin kararını onadı. Şirket, son olarak da tashihi karar istemiyle bir kez daha Yargıtay’ın kapısını çaldı. Ancak Yargıtay bu talebi de reddetti. Bu karar üzerine ilk olarak villa arazilerinin Hazine adına ta pu kayıtlarına geçmesi gerekiyor. Önce Milli Emlak Müdürlüğü’ne devredilecek arazileri, Orman Bakanlığı kendi bünyesindeki Orköy Genel Müdürlüğü üzerine geçirecek. Arsaların satışını yapacak olan Milli Emlak, ilk teklifi villa sahiplerine götürecek. Böylece villa sahipleri, üzerinde oturdukları arsaları ikinci kez almış olacaklar. SATIŞ İŞLEMLERİNDE BELİRSİZLİK Z ekeriyaköy’de ilk siteyi Garanti Koza İnşaat Şirketi inşa etti. Ardından birçok şirket Zekeriyaköy’ü keşfederek bu bölgede lüks konut işine girdi. Villalar yapılıp satıldı. Ancak Hazine 1993’te çıkan Orman Kanunu’nu gerekçe göstererek bazı villalara tapu iptal davası açtı. Hazine’nin açtığı tapu iptal davalarında 64 villanın tapuları iptal edildi. Karar Yargıtay’ca da onandı. ‘Turizm teşviki ormanları katletti’ ÖZLEM GÜVEMLİ stanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kadir Erdin, ormanları yasal olarak yağmalama yollarından birinin de Turizm Teşvik Yasası’na göre orman alanlarının 49 yıllığına tahsis edilmesi olduğunu söyledi. İstanbul’da bunun en korkunç uygulamasının Kemerburgaz’daki Kemer Country olduğunu vurgulayan Erdin, “Devletin 300 hektarlık alanı turizm amaçlı tahsis edildi bir firmaya. Firma buraya yaptığı binaları 49 yıllığına pazarlıyor. Ve oradaki girişçıkış, özel kulüp kartları ile yapılmakta. Kemer Country, orman alanlarının turizm amaçlı kullanılmasının en olumsuz örneğidir” diye konuştu. Yine 49 yıllığına kamu yararı adına bazı yerlerin tahsis edildiğini anlatan Erdin, “Koç Üniversitesi’nin yeri de böyle bir ormanlık alanda tahsis edilmiştir. 49 yıllığına kamu yararı gerekçesi ile tenis kortları, golf sahaları kiralanıyor. Bazı siyasi iktidarlar, yandaşlarının kurduğu derneklere, vakıflara kamu yararı için yerler tahsis ediyor” dedi. Erdin, kum, çakıl ve maden ocaklarına orman alanlarının tahsis edilmesinin de başka bir yasal yağma yöntemi olduğunu söyledi. İ bunların en çok İstanbul Boğazı çevresinde toplandığını belirtti. Prof. Erdin özel ormancılık sürecini de şöyle anlattı: “1937 yılında 3116 sayılı Orman Yasası ile kadastro çalışmaları başladı. Türkiye’nin 5’te 1’inin orman olması, altyapı yetersizliği gibi nedenlerle çalışmalar çok yavaş yürüdü. Siyasi iktidarlar da bir rant kaynağı olarak gördükleri için kadastro işlerini bilinçli olarak geciktirmiştir. 1945 yılında 4785 sayılı yasa ile masa başında kadastro yapıldı. ‘Üzerinde orman olan her alan ormanların kullanım planlarının tamamen devletin elinde olduğunu anımsatan Erdin, “Devlet ormanı gibi korunup işletiliyor, ancak geliri şahsa veriliyordu. Son derece rahatsız edici bir durumdu. Orman işletmeciliği çok masraflı bir iş ve çok fazla bir getirisi yok. Bu nedenle Özal döneminde özel ormanların yapılaşmaya açılması için harekete geçildi. Bir satırlık bir madde ile yapılaşma başladı. Orman Yasası’nın 52. maddesinde değişiklik yapılarak özel ormanlarda yüzde 6’ya kadar yapılaşma izni verildi” diye konuştu. Ancak bu yasanın net olmadığını vurgulayan Erdin, yüzde stanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Erdin, ormanları yasal olarak yağmalama yollarından birinin de Turizm Teşvik Yasası’na göre orman alanlarının 49 yıllığına tahsis edilmesi olduğunu söyledi. Erdin, İstanbul’da bunun en korkunç uygulamasının Kemer Country olduğunu belirtti. İ ÖZEL ORMANLAR OSMANLI’DAN KALMA Prof. Erdin, Acaristanbul ve Acarkent skandalları ile gündeme gelen özel ormancılığı da orman yağma yöntemi olarak niteledi. Erdin, İstanbul çevresinden 4850 adet özel orman bulunduğunu, üniversite olarak bu özel ormanlarla ilgili ayrıntılı bir çalışma yapacaklarını kaydetti. Türkiye ormanlarının yüzde 99’unun devlete ait olduğunu, sınırlı sayıda da özel orman bulunduğunu ifade eden Erdin, devletindir’ dendi. Fakat devletleştirilen orman alanlarının içinde şahsa ait araziler de vardı. Mülkiyet hakları Osmanlı döneminden geliyordu. Bu sorunu çözmek için 5653 sayılı İadeye Tabi Yerler Yasası çıkarıldı. Devletleştirilen ormanların içindeki şahsa ait araziler ‘özel orman’ olarak sahiplerine iade edildi. Özel ve devlet ormanı birlikteliği böyle başladı.” Prof. Erdin, bu özel ormanların İstanbul’da bulunmasının büyük bir rant yarattığına dikkat çekerek Turgut Özal döneminde özel ormanların da bir şekilde ormancılık amaçları dışında kullanılmasının gündeme gelmeye başladığını anlattı. Başlarda özel 6 oranının tahrip edilecek alan mı, binaların oturacağı alan mı, yolların geçeceği alan mı, sosyal alanları mı kapsadığının açık bir şekilde ifade edilmemesini eleştirdi. Yüzde 6’nın net bir şekilde tanımlanmaması nedeniyle bu işi yapan müteahhitler tarafından rahatlıkla suiistimal edildiğini vurgulayan Erdin, “Binalar alanın yüzde 6’sını kaplayabilir. Ama bir binayı yapabilmek için o binanın oturduğu alanın 4 katı tahrip edilir. Bir 4 katı da ulaşım için tahrip edilir. Altyapı çalışmaları yapılacak. Bütün bunlar dikkate alındığında, o alanlar yok edilecektir. Yüzde 6’lık dilim bana bunu ifade ediyor. Ama yüzde 6 kullanım izni vardır, özel ormandır ve Binlerce dolara satılan villalar ya yıkılacak ya da hükümetin 2/B arazileri için çıkardığı yasanın yürürlüğe girmesi beklenecek. Belirlenecek rayiç bedellere göre satılacak arazilerden elde edilecek trilyonlarca lira, devlete gelir olarak kaydedilecek. Ancak 4706 sayılı Hazine Arazilerinin Satışı Hakkındaki Kanun’un 3. maddesinin Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmesiyle satış işlemlerinde belirsizlik ortaya çıktı. 3. maddede belirtilen “Hazine arazisi ihalesine katılabilmek için taşınmazın bulunduğu köy veya belde nüfusuna kayıtlı olmak ya da 31.12.1993 tarihinden önce o köyde bir taşınmaz mal zilyet etmek” şartlarıyla ihale belirsiz hale geldi. Garanti Koza, ev sahiplerini mağdur etmeyeceklerini, devlete paraları kendilerinin ödeyeceğini açıklamıştı. Şirket yöneticilerine göre, 1984’te buradan orman kadastrosu geçmiş ve bu araziler için “Ormandan çıkarılmış arazidir” şerhi konulması gerekirken konulmamış. Bu işlem ancak 1993 Ağustos’unda yapılmış. Tapuya gidenler araziyi temiz görüp almışlar. Garanti Koza araziyi 1987’de satın almış, 1988’de Zekeriyaköy projesine başlanmış. 198084 yıllarında yapılan kadastro uygulamalarının sonucu, ancak 10 yıl sonra tapuya bildirilmiş. Tapu kayıtları eğer 1993’ten önce işlenmiş olsa dava açmak için 10 yıllık yasal süre bitmemiş olacaktı. Şirketin görüşleri böyle, ama yargının görüşü bu yönde değil. Eski Başbakan Tansu Çiller de aynı konuda devletle mahkemelik oldu. Sarıyer Kısırkaya’da bulunan 12 bin 500 metrekarelik tapulu taşınmazın 3 bin 500 metrekarelik bölümünün kendi arazisi olduğunu öne süren Hazine, tapu iptal davası açtı. Aynı nedenden ötürü 83 villadan oluşan VIP konutlarının da bir bölümünün orman arazisi içinde yapıldığı gerekçesiyle Hazine dava açmış ve hakkını kullanacaktır. Olay bu tapuların iptalini istemişti. kadar yasaldır” diye konuştu. Erdin, yüzde 6 oranının net bir BELEDİYENİN KAÇAK şekilde tanımlanmasını isteyerek KONUTLARI sözlerini şöyle tamamladı: “Yüzde 6 ile ne kastedildiği İstanbul Büyükşehir Belediyeortaya çıkmalı. Bakan Osman si’nin “gecekonduyu ve kaçak Pepe bir yönetmelik çıkararak yapılaşmayı engellemek, ucuz, kullanım oranını yüzde 5’e hızlı ve planlı konutlar yapmak” indirdi. İktidarlar tarafından amacıyla Recep Tayyip Erdodeğiştirilen yönetmelikler çeşitli ğan’ın başkanlığı döneminde kualanlarda esneklik sağlar. rulan KİPTAŞ’ın Zekeriyaköy’de yaptırdığı 196 dairelik lüks siteEKOSİSTEM YOK OLUR nin kaçak olduğu, mahkeme kararıyla belirlendi. Daire sahipleYasada değişiklik yapmak rinin 2000 yılında anahtarlarını gerek. Nasıl 2B uygulamaları teslim aldıkları, değerleri 80 ile durdurulduysa yüzde 6 100 bin dolar arasında değişen uygulaması da durdurulabilir. konutların tapuları için başlattıkÖzel ormanların yüzde 6’sını ları hukuk savaşı, İstanbul Asliyapılaşmaya açarak ormanları ye Ticaret Mahkemesi’nin KİPyapılaşmaya açıyorsunuz. TAŞ’ın konutlarının imar izni Bu ekosistemin bir alınmadan yapıldığı yönündeki bölümünü kullanıp bir kararıyla sonuçlandı. bölümünü koruyamazsınız. Sarıyer Cumhuriyet BaşsavcıKemer Country, ‘ben burayı lığı, İstanbul Valiliği, Başbakanyaptım ve koruyorum’ diyemez. lık Denetleme Kurulu, CumhurBen yüzde 6 yapılaştım ama başkanlığı Devlet Denetleme Kukoruyorum, üniversiteyi rulu’na suç duyurusunda bulukondurdum ama çevresini nan 196 konut sahibi, “imara aykoruyorum iddiaları kırı inşaat yaptığı, imarsız ve kamuoyunda hoş karşılanmak iskânsız daire sattığı” gerekçeiçin üretilmiş yaklaşımlardır. siyle KİPTAŞ Genel Müdürü ve Yapılaşmaya açılan yer artık diğer yöneticiler hakkında dava orman olma özelliğini yitirir, açılmasını istediler. Tapu Kadasttoprak, su dengesi bozulur. ro Genel Müdürlüğü’ndeki kaEkosistem yok olur. Özel yıtlara göre, site İstanbul Büyükormanların yapılaşmaya açılması şehir Belediyesi’ne bağlı yeşil baştan sakattır. Akfırat’taki F1 alan görülüyor ve arazinin tamapisti ve Ömerli Havzası’nda özel mı ikinci derecede Askeri Yasak ormana yapılmış Casaba evleri Bölge’de bulunuyor. Ayrıca konutde bunlara örnektir. ların inşa edildiği yer, Boğaziçi F1 de devlet ormanı üzerine Kanunu’na göre koruma altına yapıldı. Ağaç bile yok dediler alınan bölgede yer alıyor. pistin yapıldığı alan için. Bunu Davada bilgi istenen Sarıyer doğayı tanımayanlar, bilmeyenler Belediyesi de cevabi yazısında söyleyebilir ancak. Doğa deyince bölgenin imar planı olmadığını akla sadece üzerinde ağaç olan belirtiyor. Sitenin kaçak olduğu biyerler geliyor. Hiçbir doğa lirkişi raporuyla da ispatlandı. Bu parçasına hiçbir şekilde gelişmeler üzerine İstanbul Aslidokunulamaz demek ye Ticaret Mahkemesi, KİPTAŞ istemiyorum. Büyük kent tarafından Zekeriyaköy’de inşa çevrelerinde kent planlayıcıları edilen sitenin kaçak olduğuna ve her alandan uzmanlar bir hükmetti. araya gelip uzun vadeli, rasyonel planlar yaparlar.” SÜRECEK oerinc?cumhuriyet.com.tr. İşçiler fabrikaya kapandı ? Haber Merkezi Kocaeli’nin Körfez ilçesinde bulunan İstanbul Gübre Sanayi AŞ’de çalışan 217 işçi, fabrikanın kapatılma kararına karşı kendilerini fabrikaya kapattı. İçerideki arkadaşlarına destek veren bir grup işçi de fabrikadan ayrılan işverenleri alkışlarla protesto etti. Petrolİş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın da işlere destek ziyaretinde bulundu. Zileli okurlarıyla buluşuyor ? İstanbul Haber Servisi Gazeteci yazar Ümit Zileli, bugün Piramit Sanat’ta okurlarla buluşacak. Zileli, Taksim Feride Caddesi’nde bulunan Piramit Sanat’ta kitaplarını imzalayacak. Saat 16.0018.00 arasında kitaplarını imzalayacak olan Zileli, okurlarıyla da söyleşecek. Tarihçi Shaw yaşamını yitirdi ? ANKARA (AA) Osmanlı tarihi üzerine çalışmalarıyla tanınan Prof. Stanford Shaw yaşamını yitirdi. Türkiye Bilimler Akademisi’nden yapılan açıklamada, Shaw’ın, akademinin şeref üyeliğine seçildiği belirtildi. Ermeni soykırımı iddialarına akademik alanda karşı çıkan Shaw’ın 1977 yılında Kaliforniya Üniversitesi’nde görevliyken evi bombalanmıştı. CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle