15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 KASIM 2006 ÇARŞAMBA 4 HABERLER ‘Seli abartmayın’ açıklamasının tepki çekmesi üzerine, ‘Gerçeği söyleyince kötü oluyorsunuz’ dedi GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Erdoğan’dan afet savunması ? Onlarca kişinin ölümüyle sonuçlanan sel felaketine ilişkin yaptığı ‘abartmayın’ değerlendirmesini savunan Başbakan Erdoğan, “Dere yatağında akar. Hiçbir zaman dere, kendi tapulu arazisi üzerinde işgalci istemiyor’’ diye konuştu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, sel felaketinden mağdur olanlara yardımları nedeniyle Fethullah Gülen’e yakınlığıyla bilinen Deniz Feneri Derneği’ne teşekkür etti. ‘‘Afetleri önleyemeyiz, abartmayın’’ sözlerinin arkasında duran Erdoğan, ‘‘Gerçeği söyleyince kötü oluyorsunuz. Dere yatağında akar. Hiçbir zaman dere, kendi tapulu arazisi üzerinde işgalci istemiyor’’ dedi. Erdoğan, türbanlı kadınların da izlediği partisinin grup toplantısında, eski Başbakan Bülent Ecevit’in ölümü ile sel felaketine değindi. Önemli bir şahsiyet ve devlet adamı olan Ecevit’in Türkiye’de demokrasinin kesintiye uğradığı, siyasetten uzaklaştırıldığı dönemde duruşunu koruduğunu ve tutarlı bir siyasi anlayışıyla kaldığı yerden devam ettiğini belirten Erdoğan, ‘‘Sayın Ecevit, tavrıyla, nezaketiyle, değerli bir şahsiyet olarak siyasi hafızamızda yerini almıştır. Türkiye’nin yaşadığı zor zamanlarda soğukkanlı, kararlı bir liderlik göstererek önemli görevler de ifa etmiştir. Hüzünlü Bir Tatmin Duygusu Geçen hafta iki haber, Irak savaşına ve neoliberalizme karşı çıkanlarda hüzünlü bir tatmin duygusu yarattı. İş işten geçtikten sonra, neoconlar, “Irak’ın bu hale gelmesini beklemiyorduk” diyormuş. Financial Times da, “kamu çıkarı” diye bir şey olduğunu anımsamış. Keşke, biz yanılmış olsaydık. Irak savaşı çabucak sonuçlanmış, tüm Ortadoğu’ya örnek bir demokrasi kurulmuş, yaklaşık 650 bin insan canından olmamış olacaktı. Neoliberaller haklı çıkmış olsaydı, dünyada refah yükselmiş, ekonomik istikrar güçlenmiş, küresel ısınma sorunu piyasa güçleri tarafından bir çözüm yoluna sokulmuş olacaktı; geçen hafta yayımlanan iki bilimsel raporun açıkça gösterdiği gibi, bir küresel felaketin eşiğine gelmemiş olacaktık. 2. OLAĞAN KONGRE AKP, MKYK’yi değiştirecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP’nin 2. Olağan Kongresi, eski Başbakan Bülent Ecevit’in cenaze töreninin yapılacağı 11 Kasım Cumartesi günü gerçekleştirilecek. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a rakip adayın çıkmayacağı kongrede, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’nda (MKYK) önemli değişiklikler yapılması bekleniyor. Erdoğan, eski İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi’yi de kongreye davet etti. Ecevit’in cenaze töreninin gölgesinde geçmesi beklenen kongrede, Başbakan Erdoğan tek aday olacak. Erdoğan’ın MKYK’de değişiklik yapması beklenirken MKYK üyesi olan bakanların liste dışı kalabileceğine dikkat çekiliyor. Erdoğan’ın MKYK’de yapılacak değişikliğe paralel olarak MYK’yi de değiştirmesi bekleniyor. AKP Genel Merkezi, büyük kongre için 10 binin üzerinde davetiye gönderdi. AKP, Avrupa Parlamentosu’nun en güçlü gruplarından Hıristiyan Demokratlar’ın üye olduğu Avrupa Halk Partisi Grubu Başkanı Wilfried Martens ve Liberaller Grubu Başkanı Graham Watson için Brüksel’deki merkez ofise davetiye gönderdi. Erdoğan’ın davetlileri arasında Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis başta olmak üzere Hıristiyan Demokratlar’a üye iktidar ve muhalefet partilerinin tümü yer aldı. Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan’ın nikâh şahitliğini yapan eski İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi’yi de kongreye davet etti. ‘Neoculpa’ Irak savaşı, Amerikan parlamento seçimlerinde en önemli konuydu. Bu nedenle, Vanity Fair dergisi, savaşın hazırlanmasında, ABD halkına satılmasında belirleyici rol oynayan, Richard Perle, Kenneth Adelman, Michael Rubin, David Frum, Michael Ledeen, gibi önde gelen neocon ideologlarla son duruma ilişkin birer söyleşi yapmış. Latince “maeculpa” (benim suçum) sözcüğüne atıfla “neoculpa” başlığıyla yayımlanan söyleşilerde, neocon ideologların, şimdi sorumluluktan kurtulmaya çabaladıkları görülüyor. Richard Perle, başlangıçta başarıdan o kadar emindi ki CNN’ye, “Bir yıl sonra Bağdat’ın bir meydanında Bush’un heykeli dikilirse hiç şaşırmam” diyordu; “demokratik reform açısından Irak çok iyi bir aday idi”. Şimdi Perle, Vanity Fair yazarına, “Şahit olduğumuz gaddarlık gerçekten dehşet verici. Hunharlığın bu dereceye ulaşacağını öngöremediğimi kabul etmek zorundayım” diyor ve ekliyor, “kesin yenilgi henüz kaçınılmaz değil ama, ABD hızla bu noktaya doğru gidiyor”. Ama, Perle “savaşı savunmuş olduğunu, ama yönetmediğini” ileri sürerek sorumluluk kabul etmiyor; dahası, “Eğer o günlere geri dönsem, belki de bu kez, savaşı savunmam, gelin başka seçenekleri göz önüne alalım derdim” diyor. Şubat 2002’de, Washington Post’taki yorumunda “Saddam’ın askeri gücünü yenmek ve Irak’ı kurtarmak, panayırda piyasa yapmaya benzeyecek” diyen Kenneth Adelman, şimdi, Bush yönetimi için, “Ben o zaman karşımda dünyanın en yetenekli ulusal güvenlik kadrosu var diye düşünüyordum. Ancak gerçekte, II. Dünya Savaşı sonrası dönemin en beceriksiz kadroları olduklarını kanıtladılar” diyor. O da, sorumluluk kabul etmiyor. Tüm suç, beceriksiz bürokratlarda ve tabii Bush yönetiminde. Rubin ve Frumda projeyi değil, uygulayıcıları suçluyorlar. Michael Ledeen’e göre, Irak’a yönelik saldırı “gerekli ve gecikmiş bir savaştı” (National Rewiev, 06/08/02). Şimdi “Ben zaten savaşı desteklememiştim ki” diyor. Belli ki fareler batan gemiyi terk ediyorlar. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, türbanlı kadınların da izlediği partisinin grup toplantısında, eski Başbakan Bülent Ecevit’in ölümü ile sel felaketine ilişkin değerlendirmeler yaptı. (Fotoğraf: AA) Kıbrıs Barış Harekâtı kararı bunlardan biridir’’ dedi. Türkiye’nin Ecevit’i beyaz güvercin, şair yanı ve siyasete kazandırdığı uzlaşmacı yaklaşımla anımsayacağını kaydeden Erdoğan, ‘‘Ecevit, siyasi rakipleri, fikri karşıtları ile uzlaşma noktaları bulabildiğini göstermiş, militan bir siyasi tavırdan uzak durmaya çalışmış, Cumhuriyet değerlerini tartışmalardan korumuştur’’ diye konuştu. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşanan sel felaketine değinen Erdoğan, 36 yurttaşın sel felaketi sonucunda öldüğünü, 11 yurttaşın da kaybolduğunu söyledi. Erdoğan, sel felaketinin ilk anından itibaren milletvekilleri, bakanlar, valiler, belediyeler ve sivil toplum örgütlerinin bir dayanışma içinde hareket ettiğini belirterek Deniz Feneri Derneği başta olmak üzere tüm sivil toplum örgütlerine teşekkür etti. Bazı bakanları dün sabah yeniden bölgeye gönderdiğini ifade eden Erdoğan, bölgeye bugün gitmeyi planladığını, ancak yaşanan son gelişmeler nedeniyle programını değiştirdiğini, medeniyet ittifakı toplantılarından sonra bölgeye gideceğini belirtti. İstanbul’da yaptığı ‘‘Afetleri önleyemeyiz, abartmayın’’ biçimindeki açıklamasının ‘‘Şaşırtıcı sözler’’ diye verildiğini kaydeden Erdoğan, ‘‘Ben gerçeği söylüyorum, söylemek durumundayım. Doğal afetlerde bütün tedbirleri sadece devletin alması yetmiyor. Bütün tedbirleri millet olarak alacağız ve imar planlarına uyarak adım atalım ki en az hasarla kurtulalım’’ dedi. ‘‘Dere yatağında akar. Hiçbir zaman dere, kendi tapulu arazisi üzerinde işgalci istemiyor. Ve o işgalciyi eninde sonunda bir gün gelir, bu dere atıverir’’ diyen Erdoğan, ‘‘Bunları söylediğiniz zaman maalesef hep kötü olursunuz. Biz de söylediğimiz zaman hemen kötü oluyoruz’’ diye konuştu. Ecevit’in 1970’lerdeki Başarısı Bülent Ecevit de birçok siyasetçi gibi uzun deneyimi içinde inişler ve çıkışlar yaşadı. En başarılı olduğu dönem 12 Mart askeri darbesi ve sonrasıdır. Adının dağlara taşlara “Karaoğlan” diye yazıldığı dönem de bu dönemdir. 12 Mart 1971 askeri muhtırası verildiği dönemde Ecevit, CHP genel sekreteriydi. Müdahaleyi protesto amacıyla genel sekreterlikten istifa etti. Partinin efsanevi Genel Başkanı İsmet İnönü’yle darbecilere tutum konusunda aralarında ayrılık çıktı. CHP de bu nedenle ikiye bölündü: Darbecilerle işbirliği yapanlar ve buna karşı çıkanlar. Kemal Satır, Turhan Feyzioğlu gibi partinin ağır topları, müdahalecilerin yanındaydı. Bülent Ecevit’in liderliğindeki muhalif kanat içinde ise Turan Güneş, Mustafa Üstündağ, Orhan Eyüboğlu gibi isimler yer alıyordu. Bu çatışma İsmet İnönü ile Bülent Ecevit arasında liderlik kavgasına yol açtı. 12 Mart koşullarında 1972 Mayıs ayında yapılan CHP kurultayında İsmet İnönü, Bülent Ecevit’i kastederek “Ya o, ya ben” dedi. Parti, Bülent Ecevit’i tercih ederek tarihi bir karar verdi. Bülent Ecevit, darbe karşıtı ve demokrasi taraftarı tutumunu sürdürünce CHP bölündü. Turhan Feyzioğlu ve arkadaşları Güven Partisi’ni kurarak ayrıldılar. Bülent Ecevit, en önemli sınavı Genelkurmay Başkanı Faruk Gürler’in cumhurbaşkanı adaylığında verdi. 12 Mart darbesinin liderlerinden olan Faruk Gürler, Genelkurmay başkanlığını bırakarak, ordunun gücüyle cumhurbaşkanı olmak istedi. Meclis baskı altına alındı. Bülent Ecevit, dönemin AP lideri Süleyman Demirel’i de yanına alınca, bu girişim bertaraf edildi ve Türkiye sivil döneme adımını yeniden attı. ??? 1973 seçim kampanyası CHP için tarihi bir atılım oldu. CHP’nin devlet partisi kimliği değişti, sivil bir kimlik öne çıktı. “İşkencecilerden hesap sorulacak”, “Kontrgerilladan hesap sorulacak”, “Toprak işleyenin su kullananın”, “Bu düzen değişmelidir” sloganları yeni siyasi tercihleri ifade ediyordu. CHP 1973 seçimlerinde uzun süreden beri ilk kez yüzde 33.3 oy alarak birinci parti haline geldi. Ecevit CHPMSP koalisyonunda başbakan oldu. Ünlü Kıbrıs “Barış Harekâtı” bu dönemde gerçekleştirildi. ??? Solun bu yükselişine karşı, APMSPMHP ortaklığıyla Milliyetçi Cephe hükümeti kuruldu. Bülent Ecevit, sivil çizgisini sürdürüyor, özgürlükçü tutumunda ısrar ediyordu. 1977 seçimleri sol açısından bir daha hiç ulaşamayacağı tarihi bir zafer oldu. CHP oyların yüzde 41.8’ini aldı. İşte her şey bu seçim sonuçlarından sonra gelişti. Solun yükselişinden korkuya kapılan ABD ve Türkiye’deki muhafazakâr çevreler iç kargaşalığı kışkırttılar. Sağsol çatışması altında Türkiye, kanlı bir sürecin içine sokuldu. Ülkenin önde gelen birçok aydını karanlık cinayetlere kurban gittiler. ??? Bülent Ecevit, o çok karşı çıktığı “kontrgerilla”nın hedefiydi. Çeşitli girişimler gündeme geldi. CHP’nin Türkiye’yi yönetememesi için çeşitli karanlık oyunlar tezgâhlandı. Bülent Ecevit, bu kadar büyük oyunlar karşısında güç kaybetti. Krizi idare etmesi kolay değildi. Uluslararası alanda krizi tetikleyen asıl neden Kıbrıs konusuydu. Kıbrıs konusunun bir çözüme kavuşturulamaması, Türkiye’nin ekonomik olarak da köşeye sıkışmasına neden oldu. Ambargolar, iç piyasada kıtlık yarattı. ??? Bülent Ecevit’e tarihi bir misyon sağlayan Kıbrıs Harekâtı, dışarıda onun başlıca engellerinden birisi haline geldi. Ekonomik krizin sorumlularından ABD ile ilişkiler gerildikçe içerideki kontrgerilla faaliyeti de azdı. İç savaş görüntüleri CHP’yi güçten düşürdü. Bülent Ecevit, 12 Mart döneminde sivil çıkışıyla sağladığı başarıyı, iç çatışmalar döneminde sürdüremedi. Türkiye yeniden bir askeri diktatörlüğün yolunun açıldığı bir döneme girdi. Türkiye’yi yönetmek kolay değildi. Bülent Ecevit’in sivil çıkışı, SovyetABD çatışmasının gerginleştiği ortamda Batı’dan destek görmedi. İvme tersine döndü. 12 Eylül 1980 askeri darbesi, benim inancıma göre Türkiye’nin kamp değiştirme korkusuna karşı hazırlanmış bir plandı ve adım adım sahneye konuldu. Askeri darbeye karşı çıkarak yükselen Ecevit efsanesinin birinci bölümü başka bir askeri darbeyle sona erdi. 12 Eylül dönemi ayrı bir öyküdür. Ah ‘kamu çıkarı’, meğerse varmış Önce İngiltere hükümetinin, küresel ısınmayla ilgili, olarak hazırlattığı Stern raporu, sonra da Science Magazine’de yayımlanan ve balık stoklarının hızla tükenmekte olduğunu gösteren bilimsel araştırmalar karşısında, kimi neoliberaller, “kamu çıkarı” kavramını anımsamak zorunda kaldılar. Bir Financial Times başyazısı diyor ki, “Financial Times Adam Smith’in büyük bir hayranıdır. Ancak, iki konuda, dünyanın ikliminin ve okyanuslarının korunması alanında, özel çıkarların kamu çıkarına hizmet etmediğini ve genellikle ona karşı işlediğini kabul ediyoruz”. Diğer bir deyişle Financial Times, “serbest piyasanın” dünyadaki canlıları tehdit eden en büyük tehlikelerden biri olduğunu kabul ediyor, bu alanlarda devletin ekonomik yaşama müdahale etmesini, düzenlemesini ve denetlemesini istiyor. Demek ki kamu çıkarı diye bir şey var ve korunması gerekiyor. Peki, 25 yıldır, kamu alanı tasfiye edilir, her şey, sağlık, eğitim, hatta su, genetik kodlar dahi metalaşır, insanlığın kaderi serbest piyasa ilişkilerine, teslim edilirken, gezegen yaşanmaz hale getirilirken neredeydiniz?.. Bilim adamları bu konuda sizi sürekli uyarırken… Kıssadan hisse: Bir an evvel, iş işten geçmeden, kamu çıkarı tanımını anımsayıp ormanlar, insan sağlığı, eğitim, su, gıda stokları ve temel hizmetler, hatta emeklilik, gibi alanlarda hemen tedbir almaya başlayalım. Gerekli finansmanı da 25 yıldır, iyice parazitleşen, dünyada serbestçe avlanarak yeterince servet biriktiren mali sermayeyi vergileyerek sağlamaya başlayalım. Serbest piyasa ayetullahlarına kulaklarımızı kapatalım. Zaten, bu güne kadar, insanlığa çok vakit kaybettirdiler, çok pahalıya mal oldular. [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com Öğrencilere YÖK protestosu dayağı Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde (KTÜ) YÖK'ü protesto gösterisine müdahale eden jandarma, 28 öğrenciyi gözaltına aldı. Dün öğle saatlerinde KTÜ ana kampusta bir araya gelen 30 kişilik grup, jandarma müdahalesi ile karşılaştı. Jandarmanın açıklamaya izin vermemesi üzerine öğrenciler birbirine kenetlendi ve ‘‘Parasız eğitim'', ‘‘YÖK'e hayır'' sloganı attı. Copla müdahale eden jandarma, öğrencileri tekmeledi, yerde sürükledi. Gözaltına alınan 28 öğrenci, ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı. Ankara’da da YÖK’ü protesto eden ve Kurtuluş Parkı’nda toplanan bir grup öğrenci Kızılay’a kadar yürüdü. Yürüyüş sırasında öğrencileri slogan atmaması konusunda uyaran polis, slogan atılması üzerine müdahale etti. Müdahale sırasında 20’den fazla öğrenci gözaltına alınırken, öğrenci ve polislerden yaralananlar oldu. (Fotoğraf: AHMET ŞEFİK) ‘123’ÜNCÜ TABUTU İSTEMİYORUZ’ TAYAD’lı aileler: 9 BİN 665 YTL TAZMİNAT Vekillerden söz aldık Başbakan, gazetecinin İstanbul Haber Servisi Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (TAYAD), F tipi hapishanelerdeki hak ihlallerinin durdurulmasını istediklerini, bu konuda ısrarcı olacaklarını belirttiler. "Tecrit ve Ölüm Oruçları"nın durdurulması amacıyla 2 ve 3 Kasım tarihlerinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden 20 milletvekiliyle görüşme yapan TAYAD'lı aileler, avukat Behiç Aşçı'nın Şişli'deki evinde, grup adına basın açıklamasını okudular. Açıklamayı okuyan Ünzile Aras ailelerin, milletvekillerinden başta Adalet Bakanlığı olmak üzere harekete geçme noktasında ısrarcı olacakları sözünü aldıklarını belirtti. Aras, 7 yıldır devam eden ölüm oruçlarında 122 kişinin hayatını kaybettiğini belirterek "123. tabutu omuzlamak istemiyoruz" dedi. Aras, bir an önce tecrit sorununun çözülmesi ve ölümlerin durdurulması için yetkililerin bu konuda harekete geçmesini istediklerinin dile getirerek "Yaptığımız görüşmeler sonucunda ne ilginçtir ki halkın vekili olan bazı milletvekillerinin hâlâ böyle bir eylemin varlığından dahi haberi yoktu. Ancak milletvekillerinin geneli, konu üzerinde hasssasiyetle duracakları sözünü verdi" diye konuştu. evine haciz gönderdi ? Erdoğan, tazminat kazandığı eski Star gazetesi muhabiri Sezai Şengün’ün maaşının dörtte birine ve yıllık tüm ikramiyelerine de el koydurmuştu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski Star Gazetesi muhabiri Sezai Şengün hakkında tazminat davası açan ve faizleri ile birlikte 9 bin 665 YTL kazanan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, para ödenmeyince Şengün’ün evine haciz gönderdi. Star Gazetesi, Erdoğan’ın, Afganistan’da Hizbi İslam lideri Gülbeddin Hikmetyar’ın önünde diz çökmüş fotoğrafını yayımlamış ve Şengün de bu fotoğraf ile ilgili bir yazı yazmıştı. Yazıda hakaret unsuru olduğunu öne süren Erdoğan da tazminat davası açmıştı. Erdoğan, davayı kazanınca parayı tahsil için şu anda Ankara Ticaret Odası’nda çalışan Şengün’ün maaşının dörtte birine ve yıllık tüm ikramiyelerine de el koydurmuştu. CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle