15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 KASIM 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Sel Lütfi Soner Ata: “Laiklik; devletin, doğa olaylarını engellemeyi değil, doğa olayları karşısında yurttaşlarının zarar görmesini engellemeyi düşünebilen insanlar tarafından yönetilmesidir!” Ya ğ m u r E k i m Dünya Bankası elektriğe zam istemiş... “İktidardaki ampulü söndürsünler!” GEÇEN cumartesi Ankara’da düzenlenen “Cumhuriyetimiz İçin Halk Yürüyüşü”ne katılan, hem Atatürkçü Düşünce Derneği hem de Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği üyesi ve Ankara’da yaşayan Mehmet Büyükbörekçi’nin izlenimleri: “Katılımcı sayısı ne yazık ki 20 binlerde kaldı. Türkiye’nin dört bir yanından ADD ve ÇYDD şubeleri en az birer otobüsle mitinge katılmışlardı. ÇYDD katılımcıları, ADD’den çok daha fazlaydı. Konuşmacıların halka seslendiği miting kürsüsünde ADD Genel Başkanı Şener Eruygur’un yanında mikrofonunu düzelten, yakasının tozunu alan bir ADD görevlisi vardı. Oysa ÇYDD Genel Başkanı Türkan Saylan’ın ne mikrofonu düzeltildi ne de paltosunun yakası. Sivas’ta miting için toplu organizasyon PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Başbakan: ‘Seli abartmayın!’ Doğru, siz varken, daha büyük afet mi olur! Mesaj Sıtkı Ergüney: “Sağlığında ‘hoşgörü ödülü’ne layık gördüğü Bülent Ecevit’in vefatı üzerine Fethullah Gülen, Zaman gazetesinde başsağlığı mesajı yayımlamış. ‘Sağlık sorunları’ nedeniyle cenaze törenine katılamasa da, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğine ilişkin projelerini ilk fırsatta Rahşan Hanım ve ekibine sunmayı sürdürecektir herhalde!” bulamayınca, terminalden otobüse binip tek başına Ankara’ya gelen; Cumhuriyet için yürüyen, Cumhuriyet düşmanlarına avazı çıktığı kadar haykıran 80 yaşındaki Makbule Teyze bazı kaygısız ve uyuyan kesimi uyandırmıştır umarım. ADD ve ÇYDD harici daha onlarca dernek ve kuruluş da mitingde pankartları ile yer aldı. Ankaragücü Spor Kulübü’nün pankartını miting alanında görünce, kitleleri peşinden sürükleyen Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray, Trabzonspor gibi dört büyük futbol kulübümüzün pankartlarını da aradım. Ne yazık ki yoklardı. Ankaragücü taraftarları Anadolu takım taraftarlığı bilinci ve Cumhuriyet yurttaşı kimlikleri Makbule Teyze ile miting alanındaydılar. Büyüklük de bu olsa gerek!” Kalabalığın arasında sıradan bir yurttaş olarak yer alan Mehmet Büyükbörekçi’nin izlenimlerinden birilerinin çıkarması gereken dersler var. Yine Ankara’dan Bülent Sakızlıgil’in saptaması ise Türk Tabipleri Birliği’ne ilişkin: “Cumhuriyet İçin Halk Yürüyüşü’ne Türk Tabipleri Birliği’nin katılmadığını gördük. Tabip odalarının seçim sürecinde bu yönetime sınırsız destek veren ve yurtsever muhalifleri de ‘kör milliyetçiler’ olarak suçlayan kalem sahipleri oturup biraz düşünmeli. Cumhuriyete sahip çıkmak için Türk Tabipleri Birliği gibi kenarda mı durmak gerekiyor; ‘kör milliyetçilik’ paranoyası ile daha nereye varacaksınız?” Bülent Ecevit Bülent Ecevit’i yitirdik. Ölümünden sonra televizyon kanallarında söylenenlere, yazılanlara baktığımda sanki bizim tanıdığımız, bildiğimiz Ecevit’ten değil de başka birisinden söz ediliyor. Dün onu “ulusalcı” olduğu, iktidarda kendinden bekleneni vermediği, Erbakan’a iktidar yolunu açtığı, Güneş Motel’de milletvekili devşirdiği, AB konusunda yanlışlar yaptığı, Fethullah Gülen okullarını övdüğü, gereksiz af yasaları çıkardığı, “karıkoca partisi kurduğu”, kısacası yaptığı ve yapmadığı daha pek çok şey için kıyasıya eleştirmiş, ona saldırmış, “bir bölen” diye ad takmış olan sağdan ve soldan onca politikacı, gazeteci gözyaşı döküyor. “Timsah gözyaşı” denen şey bu olsa gerek. Bizim toplumumuz ilginç bir toplum; bu toplumun bireyleri de doğal ki kendisi gibi ilginç oluyor. İnsanlar, sözgelimi, neyi ve ne zaman “doğru” söylüyorlar, bunu anlamak kolay değil. Çeşitli ortamlarda sıkça rastlanıyor; adamın biri yanınıza gelmiş, hiç durmaksızın ortak bir tanıdığınızı çekiştiriyor, yerden yere vuruyor. Bunalıyorsunuz. Tam o sırada çekiştirilen kişi görünüveriyor ortada, bakıyorsunuz, demin onu yerden yere vuran adam kollarını açmış, ağzından “Canım arkadaşım, bilsen nasıl mutlu oldum seni gördüğüme..” türünden yalanlar dökülüyor. Siz duyduklarınızdan utanıyorsunuz, o ise yalanlarından utanmıyor. Şimdi bana, “Bunun neresi ilginç? Basbayağı utanmazlık bu!” diyebilirsiniz. Haklısınız. ??? Ben kendimi siyasal duruş olarak Bülent Ecevit’e hiç yakın hissetmedim. İzlediği politikaların Marksistsosyalist muhalefetin yolunda engeller oluşturduğunu, “sol”u sulandırdığını düşündüm, düşündüklerimi de yazdım. Fakat siyasalideolojik eleştirilerim onun kişiliğine duyduğum saygıyı hiç eksiltmedi. Benim için o dik duruşuyla, yürekliliği, kaba kuvvet karşısındaki ödünsüz tutumu ve dürüstlüğüyle içten saygıyı hak eden bir insandı. Onu ve eşi Sayın Rahşan Ecevit’i Hamburg yıllarımdan bir fotoğraf olarak anımsıyorum. Bülent Ecevit 12 Eylül Darbesi sonrasında bir süre önce yaşama veda eden Oryantalist/Türkolog Prof. Dr. Petra Kappert aracılığıyla Hamburg Üniversitesi’ne konuk doçent olarak davet edilmişti. Karı koca bir sömestr Hamburg’da kaldılar, çoğunlukla insanlardan uzak yaşadılar. Kimi zaman onları kentin en büyük parkı olan Hirschpark’ta el ele dolaşırken görürdüm. Yalnızdılar; yalnızlığı yeğliyorlardı. İnsanın bozmaya kıyamadığı duygu dolu bir yalnızlıktı onlarınki. Buna gereksinimleri vardı. ??? Cumhuriyet tarihimizin tek şair başbakanı idi; kendinden sonra gelen, estetiği beygir boyamakla, sanatçı duyarlılığını şarkıcı Fatih Ürek’i havalimanı VIP’inden uçurmakla, edebiyatı da Tom Miks ve Teksas çizgi defterleriyle eş tutan “devlet adamları” düşünüldüğünde siyasal yaşamımızda haklı olarak çok ayrı, çok seçkin bir yer edinmişti. Yakın tarihimizde parmakla sayılacak kadar az örnek dışında hiçbir politikacı Türkçeyi onun kadar güzel konuşmadı. Sayısız politikacının Yüce Divan’da yargılandığı, yolsuzluklara bulaştığı, gözetim altında tutulduğu, dokunulmazlıklarını kaldırmamak için direndiği ülkemizde o bir “dürüstlük anıtı”ydı. ??? Bülent Ecevit bana 19781985 yılları arasında görev yapan İtalya Cumhurbaşkanı, sosyalist Alessandro ‘Sandro’ Pertini’yi anımsatıyor. İtalyan Sosyalist Partisi onun kişiliğinin gölgesinde iktidar ortağı olacak ölçüde güç kazanmış olmasaydı büyük olasılıkla İtalyan Komünist Partisi’ne o yıllarda iktidar yolu açılabilirdi. Olmadı; ama buna rağmen İtalyan komünistleri 1929 yılında Pisa’da tutuklanan ve hakkında verilen 10 yıllık hapis cezasını, “Kahrolsun faşizm!” diyerek karşılayan Pertini’yi hep sevdiler, hep saydılar. Bülent Ecevit’i son yolculuğuna saygıyla uğurluyorum. Toprağına ışıklar yağsın. (eposta: dkavukcuoglu?superonline.com) SESSİZ SEDASIZ (!) TRT’ye bak Türkiye’nin halini gör! KAMU televizyonu TRT’ye bakarak Türkiye’nin durumunu seyrediyor Coşkun Ongun: “AKP’liler ‘yaşasın Cumhuriyet’ diyorlar ancak uygulamaları ‘keşke Osmanlı yaşasaydı’ dedirtiyor. Cumhuriyet’in 83. yılını kutladığımız günlerde Cumhuriyet çoşkusu yerini Osmanlı özlemine bırakmış durumda. TRT’de İslamİnanç İmparatorluğu adında bir belgesel gösterime girdi. Daha önce de Osmanoğlu’nun Sürgünü belgeseli yayımlanmıştı. Her Cumhuriyet Bayramı’nda gösterilen Kurtuluş filmi bu yıl nedense TRT 1 yerine TRT 2’de ekrana geldi. Çünkü o saatlerde kim bilir TRT 1’de hangi dini program vardı! Son olarak TRT 2’de Biyografik Portreler bölümünde yer alan programda Elmalılı Hamdi Yazır’ın tanıtılacağı dakikalarca yer aldı. Bu arada Osmanlılık özlemi TRT ile sınırlı değil. SSK Kartal Hastanesi’ne, Alevilerin Kartal’da yoğun olarak yaşadığı biline biline Yavuz Selim Hastanesi adı veriliyor. Trabzon’da toplu cuma namazı kılınan hastaneye de Fatih Hastanesi adı verilmiş. Cumhuriyet hekimlerinin adını vermek yerine Türk sağlık sistemine ne biçim bir katkı verdikleri belli olmayan padişah adları verilmesini Tayyip Erdoğan neyle açıklayacak acaba merak ediyorum. Buna Osmanlıcılık özlemi mi diyecek, yoksa ‘aşırılık’ mı? İrtica demeyeceği kesin!” behicak?yahoo.com.tr Yutuş Tamer Dökmeci: “Yimpaş’a yeni ad: YutPaylaş!” ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ‘İstanbul’un Kitap Fuarı... TÜYAP’ın bu yıl 25’incisini ruz... Çünkü o gün başka yegerçekleştirdiği “İstanbul Ki re gidemeyiz..” İşte bu gibi yakınmalar, yatap Fuarı” geçen pazar akşamı sona erdiğinde, siyaset dünya zarlarımızın gazetelerdeki kömızın son 50 yıldaki “oku şelerine ya da radyo ve TV’lermuşyazmış” efendisi Bülent deki konuşmalarına nedense Ecevit de meğer yaşama veda pek yansımıyor. Ne var ki hemen tüm köşe yazarlarımız, imetmek üzereymiş... Aynı gece “Karaoğlan’ı yi za günlerinin tarih ve saatlerini tirdik” haberi geldiğinde, top “dipnot”larıyla duyurduklarıluma “anlaşılır dil”in değerini na göre, okurlarından “fuara de kavratan bir “Türkçe usta ayıracakları gün”lerinde busı”nı da sonsuzluğa yolcu etmiş nu gözetmelerini istemiş olmalılar... oluyorduk... Oysa kitap fuarı “uzak ve Yaklaşık 5.5 ay süren derin uykusundaki son günlerine ulaşımı zor yerler”de değil de rastlayan kitap fuarında, Ece kent merkezinde, hatta “yürüvit’in “şair”, “gazeteci” ve me mesafesi”nde olduğunda; “çevirmen” yönleri için bir et yaklaşık 20 yıl Tepebaşı’nda kinlik düzenlemek keşke akla yaşanan o unutulmaz günler gigelebilseydi... Kitaplarını yeni bi, özel planlanan günler yeriden tanıtmak, “şair yüreği”ni ne her zaman gidilebilir; her fırhenüz durmadan kitap dünya satta uğranabilir; etkinlikler damızın en büyük buluşmasıyla ha fazla izlenebilir ve kent külkucaklaştırmak, ne kadar da an türüyle kitaplar her yönüyle buluşmuş olur... lamlı olurdu?.. Önceki yazılarımızda da beKim bilir belki sadece bunu duyar, yaşama daha bir güçlü lirttiğimiz gibi, kitabın yaşam içindeki ilk yeri “başucu”dur; sarılırdı... kentte de fuar Nitekim Ecevit yerinin öyle oliçin en anlamlı ması gerekiyor... sözlerden birini de kendisi gibi ‘Uygun yerler’ “aydın siyasetbulunabilir çi”miz, İsmail Peki bu nasıl Cem söyledi. olabilir? İstanbul Özellikle “alKitap Fuarı “İsçakgönüllü”lütanbul’a” yeniğüne hayranlığını den nasıl geri dövurgularken, Anadolu insanının Uğruna şarkılar bile nebilir? Kuşkusuz uybestelenmişti... “dolu başak eğik gun bir “yer” budurur” atasözünü anımsatarak dedi ki; “O da bi lunarak. Ama bunun için de önrikimleri, bilgisi ve düşünce ce “niyet”lenerek... Yani, “ne leriyle dolu doluydu; bu ne yapalım, TÜYAP’ın olanağı Beylikdüzü’nde” diyerek boş denle dolu başak gibiydi...” Ecevit, hiç kuşkusuz kuşak vermeyip mutlaka yine “İstantan kuşağa sevgi ve saygıyla bul’da” bir olanağın yaratılmaanılacak. Miras olarak bıraktı sını güçlü bir kararlılıkla “tağı “zarif, duygulu, dürüst ve lep” ederek... Bu konudaki tüm sorumluluçağdaş siyaset kültürü”, acaba bundan böyle örnek alınabi ğu, kitap fuarımızı 25 yıldır kesintisiz yaşatan ve nice 25 yıllecek mi?... lar da yaşatmasını dilediğimiz Seneye de mi ‘Beylikdüzü?’ TÜYAP’a yüklemenin “çö“İstanbul Kitap Fuarı” iş züm” olmadığı ortada. Ne var te bu duygularla da sona erdi ki otomobil fuarı bile kentin ğinde, kitap dünyamızı her yıl içinde açılırken kitabı ta orala“ora”da yaşayabilmek için sa ra göndermenin kabul edilemez atler süren “Beylikdüzü seya olduğunu da herkesin yüksek hatleri”ne serzenişimizi de yi sesle dile getirmesi gerekmiyor nelemeden edemeyeceğim... mu? Bu nedenlerle, başta büyükFuarın ilanlarında bu “zoraki” yolculuğa “keyifli bir seya şehir belediyesi olmak üzere, İstanbul’a karşı “kültürel yühat” deseler bile… Bu yıl da “kitap fuarının kümlülükler”i olan en temel kentin bu denli uzağında dü kuruluşlar; valilik, hatta kenti zenlenmesi”ni nasıl buldukla “Avrupa Kültür Başkenti” rını her yaştan kitapsevere sor yapmaya hazırlayanlar bu talihduğumuzda, tümü “Ne yapa sizliğe “son vermek”ten solım; katlanıp geliyoruz..” de rumludurlar. Hatta Kültür ve Turizm Bakanlığı bile bu umardiler… Aralarında imza günleri dü sızlığın giderilmesinden sozenlenen yazarlarımız da ol rumlu değil midir? Üstelik, pekâlâ “uygun” memak üzere, her meslekten ve kânlar ya da “uygun hale getiher gelir düzeyinden insanımız şunu söylüyor: “Ancak bir ya rilebilecek” yerler varken... da iki günümüzü ayırabiliyo ekinci?cumhuriyet.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 8 Kasım www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Ankara’nın Çubuk ilçe 1 sinde, doğal 2 güzelliğiyle 3 tanınmış küçük bir göl. 2/ 4 5 Kastamonu’nun Pı 6 narbaşı ilçe7 sinde bir şelale... Uluslara 8 rası Olimpi 9 yat Komite1 2 3 4 5 6 7 8 9 si’nin simgesi. 3/ 1 A L AME C E K Gaziantep yöresine 2 K U Z A Y A O T özgü bir üzüm cinsi. A L AMA N A 4/ Postu, kaplan pos 3 B E N A Y İ tu gibi çizgili bir tür 4 A K D A Y I Afrika zebrası... İn 5 S A A T giltere’de çok sevi 6 T O Y A K A O R A N I Z len bir cins bira. 5/ 7 I L I 8 Mezopotamya’da İ T A P R U kurulmuş eski bir 9 Ü N K A L K A N krallık... İpekli bir kumaş cinsi. 6/ Asur krallığının başkenti... Bir nota. 7/ Uğraş... Şirketler arasında, rekabeti ortadan kaldırmak amacıyla yapılan anlaşma. 8/ “Su sesi ve kanat şakırtısından / Billur bir avize Bursa’da (A.H. Tanpınar)... Yurdumuzun bir bölgesi. 9/ Bir nota... Genellikle tahıl saklanan yer. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Gediz Irmağı deltasında, yüzlerce kuş türünü barındıran bir lagün. 2/ Bir renk... Yozgat ilinde ünlü bir höyük. 3/ İslam inancında cennetin muhafızı olan melek... Kuzu sesi. 4/ “Kuru gazel gibi göğe savrulma / poyraz gibi esip yorulma” (Karacaoğlan)... Çok değerli bir kahve cinsi. 5/ Radyoaktif bir ışınım... Sıvı, gaz gibi akışkanların akış denetiminde kullanılan aygıt. 6/ Dizginleri koyuverilmiş atın dörtnala koşması. 7/ Trabzon ilinde bir yayla... Mısır imparatorluğunun en parlak dönemindeki başkenti. 8/ İlkel bir silah... Yunan abecesinde bir harf. 9/ Dostoyevski’nin bir romanı. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle