16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 KASIM 2006 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Uluslararası Çalışma Örgütü’nün raporuna göre işsizlik 300 milyondan fazla gencin kâbusu oldu 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Tüm gençlerin derdi aynı YÜZDE DÖRT Kitleler Demokrasilerde halkın iradesinin geçerli olmasında sanıldığının aksine sandığın işlevi tek başına belirleyici değildir. Sandık sadece iktidarı ele geçirecek parti ya da partilerin belirleyicisidir. Demokrasi çarklarının işlerlik kazanmasında, işleyen özgür yasama, yürütme, yargı güçler ayrılığı da yetmez. Parlamento içi ve dışı muhalefet örgütlerinin seslerinin gür, gerektiğinde caydırıcı güç olabilecek etkinlikte çıkması gerekmektedir. Ne yazık ki bilimsel teknolojik devrim çağında, insan hakları, demokrasinin olmasa olmazlarında yaşanan gelişmeler, yeni dünya sömürü düzeni çarkları, küreselleşmenin çarpık etkilemeleri ile medya yönlendirmeleri, yaratılan kavram kargaşasında olumsuz seyir izlemektedir. İdeolojik kimliklerini kaybeden, serbest piyasa ekonomisinin kurallarına teslim olan siyasal partiler, sosyal devlet, halkın çıkarlarından sapmanın, her tür kirliliğe bulaşmanın ayıplarını kapatma yolları bulmuşlardır. Dünya ölçeğinde de yaşanan genel gidişin, ülkemize yansıyan yapılanmasında, küreselleşmeden gelen çarpık gelişmeye 12 Eylül’ün tahribatları da eklenmiştir. Türkiye’ye özgü koşullar, Ortadoğu dengelerinde oynanan oyunlar, dünya çapındaki ırk ve din, mezhep, kültürler eksenindeki ayrımcılıklar, iç ve dış desteklerle ciddi tehdit boyutları kazanmıştır. Cumhuriyetin kazanımları, Cumhuriyetin kendisi, laiklik, ülke bütünlüğü ile birlikte çok ağır tehdit altındadır. Aday partiler ve liderler arasında ‘‘kötünün iyisini’’ seçmek dışında seçeneksiz kalan kitlelerin gerçek demokratik idaresinin sandığa yansıyabileceği koşullar ortada yoktur. Siyasal partilerimizin yapılanmasında parti içi demokrasinin sıfırlanmış olması, cuntacı lider yapılanması bir başka temel sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Her tür kirlilik, değerler erozyonu, medyatik etkilenme ile seçmenin kendi çıkarlarına, kimliğine yabancılaşması işin tuzu biberi... Sonuç ortada; denenmiş iktidar partilerine karşı seçmen tepkisi, apar topar yaratılmış (denenmemiş, kirlenmemiş, siyasal İslamcı kimliğinden arınmış, değişmiş..) olarak pazarlanmış AKP’yi, seçim sisteminin de katkıları ile azınlık oylarıyla, güçlü çoğunluk iktidarı olarak başa getirdi. Türkiye’ye yönelik ayrımcı iki büyük tehdit, hızlanan iç ve dış etkenlerle katlandıkça katlandı. İçinde bulunduğumuz koşullarda AKP iktidarının siyasal İslama, şeriata verdiği ödünler, kadrolaşması, tırmanışa katkısı, belki de buzdağının sadece görünen yüzü. Öncelikle eğitimde Cumhuriyetin eğitim birliği ilkesini ayaklar altına alan, genç kuşakların siyasal İslamcı ideolojilere kaydırılmasını sağlayacak sayısız proje gündemde. Dış politikada, AKP iktidarının başta ABD, AB’den vize alması uğruna, ülkenin çıkarlarının ayaklar altına alınmasında sınır, dur durak yok. Her gün yürek burkan yeni bir ödünle karşı karşıya kalıyoruz. Üstüne üstlük AKP’yi sadece denenmemiş olarak iktidar yapan, yıpranmış, kirlenmiş siyasilere karşı, yeni, denenmemiş, temiz olma, partinin ismine de alınan ‘‘AK’’ sloganı, geçmiş siyasileri mumla aratacak bir kirliliğin batağında... Dikkatinizi çekmek isterim; kirlenmenin boyutlarını uzun süre ortaya çıkarmayacak bir çoğunluk iktidarı, ittifakı söz konusu. Koalisyon iktidarlarında olduğu üzere çıkar çatışmasına giren siyasilerin birbirlerinin kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmaları olgusu yok. Tam tersi işin içine ideolojik kucaklaşma, tarikat, aşiret sarmalında, yerel yönetimleri de içine katarak varoşlara kadar uzanan bir çıkar dayanışması gündemde. Yüce Divan’lık olaylar çok sonra ortaya çıkacaktır. Gelin görün ki tren kazası niteliğinde çıkmış olaylar bile, kirliliğin katlanarak artan boyutlarda yaşandığı hakkında kamuoyunda kanaat oluşmasında yetti de arttı bile. AKP iktidarının bir de izlemekte olduğu ekonomik, sosyal politikalar var ki.. Piyasalarda pembe tablolar çizilirken, kitleler hızla yoksullaşıp yoksunlaşmakta, işsizlik patlamakta... Her şeyin satılık olduğu, kuralsızlığın, hukuk dışılığın, kayıt dışı ekonominin, yağmanın alabildiğine desteklenmesinin üstüne, borçlar katlanmakta... Başta ülke bütünlüğü, Cumhuriyete yönelik tehdit katlanırken tüm bu olumsuzluklara karşı duruşta, demokratik düzenin çarklarının işlemediği, nerede ise felç olduğu gibi bir gerçekle karşı karşıyayız; Meclis çoğunluğu ile istediğini yapabilen iktidara karşı parlamentoda caydırıcı muhalefet yok. Başta sendikalar, demokratik kitle örgütlerinin üyelerine yönelik en ağır çıkar ihlallerinde bile caydırıcı bir sesle, solukla karşı durabilmelerinin nerede ise örneği yok. Sonuçta Özalizmi bile dize getirebilmiş sendikal örgütlülük çatısı kullanılarak işçi tabandan gelen büyük direnişlerin, bahar eylemleri, yaz direnişleri, ünlü Zonguldak direnişlerinin bırakınız benzerlerini, küçük ayak diremeler, grevler bile gündemde değil.. Ancak tehditlerin almış olduğu boyutlar karşısında moral bozukluğu içinde kurtarıcı beklemenin de ne yeri ne de zamanı... Kitlelerin içlerinde biriktirdikleri tepkileri demokratik güç haline dönüştürmenin yollarını bulmaları giderek kaçınılmaz, yaşamsal anlam kazanıyor... soner?cumhuriyet.com.tr Asgari ücrete asgari zam ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Asgari ücretin Ocak ve Temmuz 2007’de yüzde 4 artırılması öngörülüyor. İşsizliğin ise gelecek yıl yüzde 9.8 olarak gerçekleşmesi bekleniyor. Resmi Gazete’de yayımlanan 2007 Yılı Programı’na göre gelecek yıl asgari ücrette yüzde 4’lük bir artış öngörülüyor. Asgari ücret halen 16 yaşından büyük işçiler için aylık brüt 531 YTL, net ise 380 YTL 46 YKr düzeyinde bulunuyor. Yüzde 4 artırılması durumunda asgari ücret brüt 552 YTL 24 YKr, net ise yaklaşık 395 YTL 68 YKr’ye yükselecek. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun bu ayın içinde toplanması bekleniyor. Ekonomi Servisi Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) “Gençliğin İstihdamında Küresel Eğilimler” raporuna göre, bir yandan dünyada işsiz gençlerin sayısı gittikçe artarken diğer yandan da yüz milyonlarca genç çalışıyor olmasına karşın yoksul. Çalışmaya göre, genç işsizlerin sayısı 1995’te 74 milyonken 2005’te 84 milyona yükseldi. 300 milyonu aşkın gençse, yoksulluk sınırı olarak kabul edilen günlük 2 doların altında bir gelirle yaşamak zorunda. Türkiye’de de son yıllarda yüzde 9’un altına düşmeyen işsizlik oranı, gençler açısından daha “vahim bir tablo” ortaya koyuyor. Gençler arasında bu oran yüzde 20’lere dayanıyor. ILO, 1524 yaş arasındakileri genç olarak tanımlarken, 6 milyarı geçen dünya nüfusunun yaklaşık 1.1 milyarını da gençler oluşturuyor. ILO’nun raporunda yer alan temel saptamalar şunlar: ? 1.1 milyar gencin yaklaşık üçte biri ya iş arıyor ama bulamıyor ya iş aramaktan tamamen vazgeçmiş durumda ya da çalışıyor ama yoksul. ? Dünyanın genç nüfusu ? Dünyada 300 milyondan fazla genç yoksul, 84 milyon genç işsiz. İşsiz gençler dünyadaki toplam işsiz nüfusun yüzde 44’ünü oluşturuyor. Çalışanlarsa, fazla çalışmaya, düşük ücrete, güvencesizliğe zorlanıyor. 1995’ten 2005’e yüzde 13.2 arttı; ama gençlerin istihdam oranı aynı dönemde yalnızca yüzde 3.8 artarak 548 milyon kişiye ulaştı. ? İşsiz gençler dünyadaki toplam işsiz nüfusun yüzde 44’ünü oluşturuyor. Oysa genç nüfus 15 yaş üstü çalışabilir nüfusun yalnızca yüzde 25’ini oluşturuyor. ? Genç nüfusun üretim potansiyelini karşılamak için 400 milyon yeni ve daha iyi işe ihtiyaç var. ? Çalışacak insanca bir işin olmamasıyla erken yaşta tanışmak, gençlerin gelecekteki çalışma koşullarını da kalıcı olarak sekteye uğratıyor. İlk deneyimi uzun süreli işsizlik olan bir gencin çalışma yaşamını işsizlikle düşük ücretli işler arasında sürdürme olasılığı yüksek. ? Çalışma yaşamına katılım oranları genç kadınlarda çok daha düşük. Güney Asya’da genç erkeklerle kadınların arasında yüzde 35’lik bir fark var. Raporda “kaygı verici” diye nitelenen bir başka durum da ne çalışan ne de okuyan gençlerin sayısı. Orta ve Doğu Avrupa’da genç nüfusun yüzde 34’ü ne okuyor ne de çalışıyor. KALEDATA Her dört Türkten biri SMS gönderdikten sonra telefon açıp ‘Aldın mı’ diye soruyor PDI uzaktan uzmanlaştıracak Ekonomi Servisi Kale Grubu şirketlerinden Kaledata, uzaktan öğrenme alanında Türkiye’de hizmet vermeye başlıyor. Professional Development Institute/Profesyonel Gelişim Enstitüsü (PDI) adı verilen proje ile şirket, işsiz üniversite mezunlarına ve kariyer yapmak isteyen üniversite mezunlarına bütçe, maliyet, yatırım, finans, tasarım gibi 12 ayrı dalda uzmanlaşma fırsatı sağlayacak. Internet üzerinden satın alınacak programlar ile başlayacak projenin eğitim süresi 18 ay olacak ve katılımcılar programı başarı ile tamamlayınca Uzmanlık Sertifikası almaya hak kazanacak. Programın kişiye maliyeti ise bin YTL olacak. PDI, bir uzaktan öğrenim programı olduğu için, katılımcılar, eğitimlere internete erişim sağladıkları her ortamdan katılım sağlayabilecekler ve bilgisayar ortamına aktarılmış ders videokliplerini kullanabilecekler. Kale Grubu Teknik ve Kimya Bölümü Başkanı Osman Okyay, projeyi Almanya Koblenz Üniversitesi ile ortak geliştirdiklerini belirterek, Türkiye’nin en büyük sorunu olan işsizliğe çözüm bulmak istediklerini söyledi. Kaledata Genel Müdürü Hasan Uğur da üniversite mezunlarının katılabileceği programların, ilk iki ayının teorik, son iki ayının ise yerinde uygulamalı olarak gerçekleşeceğini açıkladı. Uğur, 5 yıl içinde Türkiye’ye 4 bin uzman yetiştireceklerini dile getirdi. Aloo... Mesajım geldi mi? Ekonomi Servisi Ericsson’un yaptığı bir araştırmaya göre her dört Türkten biri, cep telefonu ile mesaj gönderdikten sonra bir de telefon açıp “Mesajım geldi mi” diye işi garantiye alıyor. Türkiye, ikinci el cep telefonu kullanımında ise yüzde 18’lik oranla dünya lideri konumunda. Evde sabit telefon varken bile cep telefonu ile konuşmayı seçenlerin oranı ise yüzde 46. Ericsson Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Yiğit Kulabaş, bir basın toplantısı düzenleyerek telekomünikasyon ürün ve hizmetlerinin tüketiciler tarafından nasıl kullanıldığı, davranış biçimleri, ihtiyaç ve eğilimlerinin değerlendirildiği “Ericsson Consumer Lab’’ araştırmasının sonuçlarını açıkladı. 1569 yaş arası farklı ekonomik, coğrafi, sosyolojik ve kültürel yapılardan gelen 2 bin 106 kişi ile bir saatlik yüz yüze görüşme tekniği Türkler kısa mesajı seviyor Türkiye’de haftada bir SMS gönderme oranı yüzde 78. Gençlerin yüzde 7588’i günde en az bir SMS atıyor, yüzde 54’ü SMS alınca cevap gönderiyor. kullanılarak gerçekleştirilen araştırmanın bulguları özetle şöyle: Türklerin yüzde 82’si yeni cep telefonu kullanmayı tercih ediyor. İkinci el cep telefonu kullanımında yüzde 18’lik oranla dünya lide riyiz. Türkler ortalama 1.9 yılda bir cep telefonunu yeniliyor. Araştırmaya katılanların yüzde 61’i hem mobil hem de sabit telefon kullanıyor. Sadece sabit telefon kullananların oranı yüzde 20. Her 100 kişiden 16’sı ise sadece cep telefonu kullanıyor. Katılımcıların yüzde 92’sinin bir cep telefonu var. Her 100 kişiden 7’si 2, biri 3 cep telefonuna sahip. Yüzde 79’luk bir kesimin 1, yüzde 18’lik bir kesimin ise 2 SIM kartı bulunuyor. Ön ödemeli hat kullanımı daha yaygın. Araştırmaya katılanların yüzde 20’si faturalı, yüzde 79’u ön ödemeli hattı tercih ediyor. Operatör değiştirme eğilimi ise yüzde 9. 3G teknolojisi gelince mobil interneti kullanacakların oranı yüzde 66, video telefonu kullanacakların oranı yüzde 34, video mail kullanacakların oranı yüzde 28. Bilişimin ArGe’sine yabancıyız Türkiye Bilişim Derneği Başkanı Menteş, “Türkiye’de bilişimin ArGe’sini yapamıyoruz. Ankara’da düzenlenecek Bilişim ’06 ile bu tabloyu değiştirmek istiyoruz” diye konuştu Ekonomi Servisi Türkiye’de iletişim sektörü ile beraber toplam 11 milyar dolarlık (bilgisayar sektörü 3.5 milyar dolarlık) bir büyüklüğe sahip olan bilişim sektöründe en yetersiz olduğumuz konunun ArGe (araştırmageliştirme) olduğunu belirten Türkiye Bilişim Derneği (TBD) Başkanı Turhan Menteş, “Bu tabloyu kısa zamanda değiştirmemiz olanaklı görünmüyor” dedi. “Ortak akıl’’ ana teması altında 710 Kasım 2006 tarihleri arasında Ankara’da düzenlenecek “Bilişim ’06’’ etkinliği hakkında bilgi veren Menteş, şunları söyledi: “ArGe sadece bizim sorunumuz da değil. Dünya ArGe’sinin yaklaşık yüzde 70’inin üç ülkede toplandığını düşünürseniz herkesin sorunu var. Ama bizim en önemli eksikliğimiz bir ulusal politika belirlememek, bu politikayı sonuna kadar desteklememek ve takip etmemek. Yani kararlı bir yaklaşımımız yok. ArGe’yi büyük çoğunlukla üniversitelere bırakmışız. Özel sektör neredeyse ArGe’de hiç yok. Kaynak ayırmıyoruz veya ayıramıyoruz. Ama üretimden bahsediyoruz. Bu durumda ne üretilir? Yabancı sermaye ve teçhizatla ve knowhow ile ne üretilirse, daha doğrusu ne üretmemiz isteniyorsa o üretilir. Bunu da kısa zamanda değiştirmek olanaklı görünmüyor.” İTO’DA ZİRVE Gelecek teknoparklarda Ekonomi Servisi İTO Yönetim Kurulu Üyesi Erhan Erken, Marmara Bölgesi’nde kurulacak İTO Teknoparkı için çalışmalara başladıklarını belirterek “Amacımız, üniversitesanayi işbirliğini en ileri noktaya taşıyacak örnek bir teknopark yaratmak” dedi. ODTÜ ve Boğaziçi Üniversitesi işbirliği ve İTO’nun katkısıyla gerçekleştirilen ve iki gün sürecek olan 3. Teknoparklar Zirvesi’nde konuşan Erken, dünyanın en büyük 17’nci ekonomisi haline gelen Türkiye’nin bilgi ve teknoloji üretim merkezleri olan teknoparklara gerekli önemi göstermesi gerektiğini söyledi. Sanayi Bakanlığı ArGe Genel Müdürü Zafer Karabulut da 2003 yılından bu yana Türkiye’de 2 olan teknopark sayısının 22’ye, bu alandaki firma sayısının 67’den 550’ye, personel sayısının ise 100 kişiden 800 kişiye yükseldiğini belirterek üzerinde çalışılan proje sayısının ise 200’den 2 bin 500’e çıktığını dile getirdi. CHP’Lİ OSMAN COŞKUNOĞLU: Yasadışı BM konferansı! Intel, oyunun kuralını değiştirecek Ekonomi Servisi Intel yeni geliştirdiği Intel vPro ile kurumların gerçek potansiyellerini açığa çıkarmalarına yardımcı olmayı amaçlıyor. Konuya ilişkin düzenlenen toplantıda konuşan Intel Ortadoğu, Türkiye ve Afrika Bölge Direktörü Ayşegül İldeniz, Intel vPro teknolojisinin, kurumsal bilgi yönetimine getirdiği profesyonellik, yönetilebilirlik ve güvenlik anlayışı sayesinde kurumlara yüzde 20’nin üzerinde verimlilik artışı ve maliyet tasarrufu sunduğunu söyledi. İldeniz, inovasyon merkezlerinin kurulmasına ve ArGe’lerin gelişmekte olan ülkelere kaydırılması gerektiğine dikkat çekti. Toplantıda, Türk A Milli Basketbol Takımı Kaptanı İbrahim Kutluay da 2006 Dünya Basketbol Şampiyonası finallerinde Milli Takım için oyunun değişen kuralları ile bunun sonucunda gelen başarının ardındaki faktörleri iş dünyası için kurumsal perspektiften değerlendirdi. Gönüllü ve fedakâr bir kadronun sahada savaşması halinde daha iyi bir başarı sağlanacağını söyledi. Ekonomi Servisi Birleşmiş Milletler bünyesinde faaliyet gösteren, 192 ülkenin üyesi olduğu Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’nin (ITU) en üst düzeydeki konferansı olan Tam Yetkili Temsilciler Konferansı bu yıl Türkiye’de yapılıyor. 6 Kasım’da başlayacak olan konferansın organizasyonu, gerçekleştirilmesi ve finansmanına ilişkin anlaşmanın onaylanmasını sağlayacak olan yasa tasarısı bir süredir TBMM Genel Kurul gündeminde olduğu halde, görüşülüp onaylanamadı. CHP Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu konuyla ilgili açıklamasında, “Böylesine büyük, önemli ve olağanüstü masraflı, Birleşmiş Milletler bünyesindeki uluslararası bir kuruluşun konferansına hem ev sahipliği yapıp hem de bu konferansın yasal olmadan başlaması, hükümetin büyük bir ciddiyetsizliğidir” dedi. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle