25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 KASIM 2006 CUMA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr 15 Güle güle, ‘Çizgilerin Efendisi’ Evrensel, çağdaş değerleri, eleştirel duyarlıkla bütünleyen, ustası olduğu çizgi sanatından asla ödün vermeyen Semih Balcıoğlu’na veda baba”da , “Amcabey” dergilerinde yayımlanıyordu… Mesleğe başladığım günlerde, neredeyse 40 yıl önce, seni tanımak şansına sahip oldum. Sen, gözlemlerinden, eleştirilerinden, çizgilerinden, yazılarından, konuşmalarından sürekli bir şeyler öğrendiğim, yararlandığım, saygı duyduğum bir sanatçı, bir ustaydın… Ve hep öyle kaldın. Sonra yıllar içinde dünya ve Türkiye sorunlarında, farklı alanlarda, her konuda konuşup tartışabileceğim, düşünce değiş tokuşunda bulunabileceğim bir akranım, arkadaşımdın… Hani doğrusu az örgütçü de değildin! Ben çizgimi çizerim, gerisine karışmam diyenlerden hele, hiç değildin! Bireyin toplumsallaşması yolunda az mı emek verdin! Karikatürcüler Derneği'nin kuruluş yıllarını, Türkiye Gazeteciler Sendikası’ndaki çabalarını unutmak mümkün mü? Yakından izlemek, birlikte çalışmak olanağını bulduğum Nâzım Hikmet Vakfı'ndaki emeğini, gönül verdiğin Kapadokya’da tohumlarını attığın, geliştirdiğin Ürgüp Karikatür Yarışması'nı … Saygı duyduğum usta, “hoca” nitelikli sanatçı, tartışabildiğim dost, birlikte çalışmaktan sonsuz tat aldığım akranım, hangisi olursa olsun, girdiğin her çevreye olumlu düşünceler, pozitif enerji saçan, yaşama sevincini çoğaltan, afacan mı afacan bir çocuktun. Ve hep öyle kaldın… ÜŞÜNCEYLE DONANMIŞ KAHKAHA Sen gideli, bakıyorum da herkes senin o “ünlü” kahkahalarından söz ediyor… Nasıl anlatabilirim seni yakından tanımayanlara, o kahkahanın her şeyden çok düşünceyle donanmış olduğunu… Aynı zamanda, birikimle, bilinçle, eleştiriyle alçakgönüllülükle ve karşısındakine sevgiyle saygıyla donanımlı olduğunu… Bunu özellikle vurgulama gereği ze evrensel değerleri anımsatırdı. Tıpkı karikatürlerin gibi… Hepimizden önce bilediğin çevre bilinci, inatla peşinden koştuğun insandoğa ilişkisi, bizi isyana kışkırtan çarpık kentleşmeye ilişkin karikatürlerin tanıdığımdır. Senin gülümsemen ve sesli gülüşlerin bizi çağdaş olmaya yöneltirdi. Tıpkı karikatürlerin gibi… O çağdaşlığın içinde geçmişin değerleriyle geleceğin umudu bir arada harmanlanırdı. İnsanoğlunun bin bir halini dillendiren “Palyaçolar”, “HacılarBacılar”, İstanbul için eşsiz bir çığlık olan “Güle Güle İstanbul”, “Kapadokya” adlı kitapların tanığımdır. Senin gülümsemen ve sesli gülüşlerin, bizleri çevremize eleştirel bakmaya zorlardı. Tıpkı karikatürlerin gibi… Ne kahkahaların ne de eleştirel bakışın, ustası olduğun çizgi sanatından ödün vermene hiç ama hiçbir zaman izin vermedi. Çizginin efendisi olmayı inatla sürdürdün. Çalıştığın tüm gazeteler Akşam, Dünya, Tercüman, Politika, Yeni Yüzyıl, Sabah çizdiğin ya da yönettiğin dergiler Akbaba, Amcabey, Çivi, Çarşaf, hiçbiri seni sen olmaktan vazgeçirmedi. Bugün sana bir kez daha teşekkür ediyorum Semih Ağabey… İyi ki varsın. Teşekkürüm, yalnız o değerli yapıtlar, kitaplar, albümler için, dünyanın dört bir yanında ve ülkemde kazandığın ödüller, dünya müzelerinde sergilenen eserler için değil… Aynı zamanda cömertliğinle, sahiciliğinle, kendin gibi olmakla, yaşama karşı “efendiliğinle”, yaşamın da efendisi olduğun için… “Güle Güle İstanbul” demiştin… Güle güle Semih Balcıoğlu, güle güle çizgilerin efendisi, güle güle yaşamın efendisi… Güle güle… www.zeyneporal.com faks: 0212.257 16 50 KEDİ GÖZÜ VECDİ SAYAR Sanattan Yararlanma Hakkı Güz ayları, sanat etkinliklerinin en yoğun olduğu aylar. Büyük kentlerimizde, özellikle İstanbul’da yaşayan sanatseverler, tercih yapmakta zorlandıkları zengin bir tablo ile karşı karşıyalar. Fuarlar, festivaller, sergiler, konserlerle dopdolu geçen günler... Geçen ayın sanat olayı hiç kuşkusuz Nobel Edebiyat Ödülü’nü Orhan Pamuk’un kazanmasıydı. Türkiye’nin dünya sanat ortamındaki konumunu güçlendiren, nice genç yaratıcının önünü açan bu ödülden sonra gelen 25. TÜYAP Kitap Fuarı, edebiyatın çeşitli yönlerine ilişkin açılımlar getiren yüzlerce panel ve söyleşiye sahne oluyor. Fuara emek veren arkadaşlarımızı bir kez daha gönülden kutlamak istiyorum. Sergiler açısından da son derece verimli günler yaşıyoruz İstanbul’da. Sabancı Müzesi’ndeki Rodin sergisinin ardından, iki özel müze daha önemli sergilere ev sahipliği yapıyor şu günlerde: Pera Müzesi’nde açılan “Rembrandt ve Çevresi” başlıklı desen sergisi ve Koç Sanayi Müzesi’ndeki Leonardo sergisi, İstanbullu sanatseverlerden büyük ilgi görüyor. Osmanlı Bankası Müzesi, birbirinden ilginç sergi ve kültürel etkinliklere sahne olurken, İstanbul Modern Venedik Bienali’nden anlamlı bir seçki sunuyor. İstanbul Modern’in sinemasında da bu ay izlenmesi gereken filmler var. JeanLuc Godard ve AnneMarie Mieville’in kısa filmleri sinemaseverler için kaçırılmayacak bir fırsat. Dikkat ederseniz, sözünü ettiğim tüm etkinlikler İstanbul’da. Peki, Anadolu’daki yurttaşlarımızın kültür ve sanattan yararlanma hakkı yok mu? Bu sözüm hem devlete, hem yerel yöneticilere, hem de Anadolu ile pek ilgilenmeyen özel sektöre… ??? Söz sinemadan açılmışken, biraz da vizyondaki filmlerden söz edelim. Sinemamızın, en verimli yıllarından birini söylersem abartmış olmam sanırım. Bu yıl izlediğimiz ve izleyeceğimiz filmler arasında sinema tarihimizin altın sayfalarına girecek olanların sayısı hiç de az değil. Nuri Bilge Ceylan’ın İklimler’i, Uzak’ın başarı çizgisinin hiç altında kalmayan bir film. Uzak’ta, Türk insanının duyarlığını, karakteristiklerini büyük bir ustalıkla betimleyen Ceylan, İklimler’de daha evrensel bir açıdan yaklaşıyor insana. Erkeğin bakış açısından kadınerkek ilişkisine, insanın mutlak yalnızlığına ilişkin düşüncelerini paylaşıyor izleyici ile. Hâlâ izlememiş olanlarınız varsa, kaçırmayın derim. Reha Erdem’in Beş Vakit’i de insanı anlatıyor. Ama, çevresi ile ilişkileri daha ön planda. Kapalı, baskıcı bir toplumda yetişen bireyin iç dünyasını büyük bir başarıyla anlatıyor, Erdem. Bugüne dek yaptığı en iyi film diyebilirim. Bütün bu filmlerde, sinemamızın gerek estetik, gerekse teknik açıdan olgunlaştığını gözlemlemek olası. Oyunculuk açısından da çok iyi bir tablo ile karşı karşıyayız. Gençlerin ağırlıkta olduğu, son derece bilinçli bir oyuncu kuşağına sahip sinemamız şu sıralar. Vizyona çıkacak olan Yüksel Aksu’nun ilk filmi Dondurmam Gaymak gösterildiği festivallerde seyirciden olduğu kadar eleştirmenlerden de övgü toplayan, başarılı, sıcak bir yapım. Oscar oylamasında önemli bir başarı sağlaması sürpriz olmaz benim için. Bu hafta gösterime çıkan Ömer Uğur’un Eve Dönüş’ü ve gene yakın zamanda izleme olanağına kavuşacağımız Zeki Demirkubuz’un Kader’i ve Derviş Zaim’in Cenneti Beklerken’i de, büyük bir merakla beklediğim filmler arasında. Az önce, Anadolu’nun sanat etkinlikleri açısından ciddi desteğe ihtiyacı olduğundan söz ettim. Neyse ki, yılda bir Gezici Avrupa Filmleri Festivali birkaç kente uğruyor da, bu kentlerimizdeki sanatseverlerin yüzü gülüyor. Dikkatinizi çekmek istediğim bir nokta var: Bu yıl Ankara ve Kars’ın ardından Kafkas ülkelerine uzanıyor Gezici Festival. Bunun bir nedeni de, Anadolu’daki belediyelerden ve özel sektörden gereken ilgiyi görememeleri olmasın? Edebiyat, sinema derken, başka alanları ihmal etmeyelim. Tiyatro ortamımız, mevsime son derece sıkıntılı girdi. Bakanlığın özel tiyatrolara desteğini kaldırması sonucu pek çok tiyatro beklemede. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün Şişli bölgesindeki tiyatroları destekleme projesinin, başka yöneticilere de örnek oluşturmasını dilemekten başka ne gelir elden. Tiyatro dünyasının en önemli ödüllerinden biri (belki de birincisi) olan Tiyatro Dergisi Ödülleri de, bu ay içinde yapılacak bir törenle açıklanacak. Sonuçları merakla bekliyorum, tüm tiyatroseverler gibi. vecdisayar@yahoo.com evgili Semih Ağabey… Birkaç yıl önceydi. Senin 60. Sanat Yılını kutluyorduk. Yanılmıyorsam seninle ilgili ilk kez “Çizgilerin Efendisi” tanımlamasını gazetemiz Cumhuriyet’te Gamze Akdemir kullanmıştı. Yılların içinden damıttığın çizgilerine şimdi yeniden yeniden bakarken hep o iki sözcüğü, “Çizgilerin Efendisi”ni ve bir de gönlünden hiç eksilmeyen, yüreğinden kopup gelen gülümsemeni, kahkahalarını büyütüyorum içimde… Bir haftadır ne çok konuştuk seni, ne çok okuduk hakkında yazılanları… Benim söyleyeceklerim sana hiçbir şey eklemeyecek; olsa olsa daha şimdiden seni ne çok özlediğimi okur dostlarımla paylaşmamı sağlayacak… İnanır mısın, yaşını, şu son günlere dek, “erken ölümler” kervanına katılana dek, bilmiyordum. Belki biliyordum da farkında değildim, bilincinde değildim. Çünkü benim için sen hep yaşlı başlı bir ustaydın, ama aynı zamanda afacan bir çocuktun… Açıklayayım: Ben doğmadan önce karikatürlerin “Ak S USTAARKADAŞÇOCUK D duyuyorum, çünkü son zamanlarda (hele televizyon kanalları arasında dolaştığımda), öyle çok kendi söyleyip kendi gülen, her söylediği tümcenin ardından bir kahkaha patlatan insanlara rastlıyorum ki, inan “kahkaha” sözcüğünden bile nefret eder oldum! Oysa senin gülümsemen, çevrenle paylaştığın sesli gülüşlerin, tıpkı karikatürlerine benzerdi. Gülümsemeye eleştiriyi, kahkahalara içimizdeki acıyı katardı. Ama her şeyden önce, susup düşünmeyi, “farkına varmayı”, yanlışların ayırımına, haksızlığın bilincine varmayı sağlardı… Senin gülümsemen ve sesli gülüşlerin bi KONSER BUGÜN YENİ MELEK’TE ? Bugün başlayacak olan festivalin ilk durağı 39 Kasım tarihleri arasında Ankara’daki Büyülü Fener Sineması olacak. Festival, Kars’ta 1016 Kasım’da, 1721 Kasım’da Tiflis’te, 2226 Kasım’da da Baku’da seyirciyle buluşacak. Bob Marley'in efsane grubu The Wailers Türkiye'de Kültür Servisi Geçen yıl İstanbul’da ilk defa gerçekleştirdikleri konserle beğeni toplayan The Wailers, yoğun istek üzerine Türkiye’ye geliyor. Tüm reggae tutkunlarını bir araya getirmesi beklenen konserler bugün Yeni Melek ve yarın Ankara Saklıkent’te ve 5 Kasım Pazar günü İzmir Fuar Atlas Pavyonu'nunda gerçekleşecek... Çekirdek kadroedilmesi gerektiği konusunda görüşbirliğinde. ÜZYILIN ALBÜMÜ’ Bob Marley’in kariyerinin ilk günlerinden ölümüne kadar geçen süre içinde onunla birlikte olan Aston "Familyman" Barrett liderliğindeki The Wailers’la birlikte imza attıkları albümlerin tüm dünyada toplam satışı 250 milyonu geçti. The Wailers’ın şu anki kadrosunun tamamı zamanında Bob Marley ile birlikte turlayan veya albüm kaydeden sanatçılardan oluşuyor. The Wailers en çok tanınan reggae topluluğu. The Wailers lideri Aston Barrett kariyeri boyunca aynı zamanda aralarında Steve Wonder ve Eric Clapton gibi isimlerin bulunduğu birçok süperstarla 65’in üzerinde albüm kaydetti. The Wailers gitaristi Al Anderson ise Santana ve Lauren Hill gibi sanatçılarla çalışmalarını sürdürüyor. Ünlü Time dergisi 1999 yılında Bob Marley and the Wailers tarafından yazılan ve kaydedilen “Exodus” albümünü “yüzyılın albümü” seçti. (www.echoesproduction.com ) ‘Y Avrupa filmleri festivali Kültür Servisi 12. Avrupa Filmleri Festivali, 326 Kasım tarihleri arasında Ankara, Kars, Tiflis ve Baku’da yapılacak. Ankara Sinema Derneği’nce Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kars Belediyesi, Aras Kargo ve Statoil’in katkılarıyla düzenlenen festivalin ilk durağı, 39 Kasım tarihleri arasında Ankara’daki Büyülü Fener Sineması olacak. Festival, Kars’ta 1016 Kasım’da, 1721 Kasım’da Tiflis’te, 2226 Kasım’da da Baku’da seyirciyle buluşacak. Bu yıldan başlayarak festivalin yerli ve yabancı konukları, Kars Belediyesi’nin katkılarıyla Kars’ta ağırlanacak ve ilde uluslararası jürinin “Avrupa Avrupa” bölümündeki filmleri değerlendireceği bir yarışma yapılacak. Değerlendirme sonucunda ödüle layık görülen 2 filmden 1’i Kars Belediyesi tarafından 15 bin Avro tutarındaki ‘Gümüş Kaz Ödülü’nü alacak ve Sinema Yazarları Derneği Jürisi de “Avrupa Avrupa” bölümündeki filmlerden birine ‘SİYAD Bronz Kaz Ödülü’nü verecek. “Avrupa Avrupa” bölümünde, Lars Von Trier’in “Emret Patronum”, Jens Lien’in “Sorun Yaratan Adam”, Jan Hrebejk’in “Güzellik Başa Bela”, Pernille Fischer Christensen’in “Sabun Köpüğü”, Aki Kaurismaki’nin “Alacakaranlıktaki Işıklar”, Steen Agro’nun “Kapa Çeneni ve Vur Beni”, Dorota Kedzierzawska’nın “Ben Buradayım”, Sergej Stanojkovski’nin “Temas” adlı filmleri gösterilecek. Luchino Visconti,”Rocco ve Kardeşleri”, “Leopar” ve “Venedik’te Ölüm” filmleriyle doğumunun 100. yılında festivalde anılacak. Luis Bunuel’in “Özgürlük Hayaleti”, Jan Svankmajer’in “Yemek”, Alexander Alexeieff’in “Burun”, Zbigniew Rybcynzski’nin “Tango”, Quay kardeşlerin “Krokodil Sokağı”, Man Ray’in “De Şatosu’nun Sırları” ile “Deniz Yıldızı” adlı yapımları, “Gerçeküstücü Filmler” bölümünde sunulacak. “Türk Sineması 2006” da ise Zeki Demirkubuz’un “Kader”, Yüksel Aksu’nun “Dondurmam Gaymak”, Derviş Zaim’in “Cenneti Beklerken”, Reha Erdem’in “Beş Vakit”, Özer Kızıltan’ın “Takva” adlı filmleri yer alıyor. Bunların yanı sıra sürgünlerle ve sınırlarla birbirlerinden ayrılmak zorunda kalan insanların öykülerini anlatan filmlerden, Julian Rosefeldt’in “Tımarhane”, Radoy Nikolov’un “TIR”, Felix von Muralt’ın “Sağlık Kontrolü”, Lisi Ponger’in “Pasajlar” ve Kaja Wright Polmar’ın “Arkabahçe Öyküleri” seyirciyle buluşacak. Yuri Norstein’ın filmlerinden oluşan bir toplu gösterim de festivalin programında yer alacak. (312 466 34 84 / 466 47 28 http://www.europeanfilmfestival.com) ÖDÜLLER... su Bob Marley, Peter Tosh ve Bunny Wailer’dan oluşan ve 1960’ların ortalarında kurulan topluluk, 1973 yılında Jamaika dışında çıkardıkları ilk albüm olan Catch a Fire ile uluslararası ün kazandı. Müzik otoriteleri tüm Bob Marley albümlerinin aynı zamanda The Wailers albümleri olarak kabul CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle