14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 KASIM 2006 SALI 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI S S S S B B B B S 14 14 17 14 20 19 22 19 12 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y S S S S A 14 15 12 14 16 13 12 11 22 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars A B A A A A B B S 22 22 16 18 14 14 8 8 5 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Orta ve Doğu Karadeniz kıyıları ile Sinop ve çevreleri yağmur ve sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Yağışlar, Artvin ve Hopa çevrelerinde etkili olacak, Marmara ile yurdun iç ve doğu kesimlerinde sabah saatlerinde yoğun olmak üzere sis görülecek. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih Y Y PB Y Y PB Y PB PB 9 8 10 13 15 15 15 14 14 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih PB PB Y PB PB B B B PB 11 7 12 9 14 14 20 20 14 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm Y 8 Y 9 K 12 Y 11 Y 8 PB 6 Y 15 Y 23 A 18 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Yağmurlu DYP LİDERİ MEHMET AĞAR: Siyasetçinin dilinde ölüm olmaz ? Baştarafı 1. Sayfada KürtYumurtalık hattı MİT, Kürt Parlamentosu’na sunulan bir yasa taslağının, Kürdistan Bölgesel Hükümeti’ni petrol anlaşmaları içinde tek yetkili kıldığı uyarısında bulundu MAHMUT GÜRER ANKARA Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından, başta Genelkurmay ve Dışişleri Bakanlığı olmak üzere çeşitli devlet kurumlarına gönderilen “gizli” damgalı yazıda, Kürt Parlamentosu’na sunulan Irak Kürt Bölgesi Petrol Yasa Taslağı’nın, Kürdistan Bölgesel Hükümeti’ni petrol anlaşmaları içinde tek yetkili kıldığı vurgulandı. Yazıda, “Belirsizlik sürecinde Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin, üçüncü ülkelerle, Bağdat’ı dışarıda bırakan ‘doğrudan ilişki tesisine ve antlaşmalar yapmasına’ yol açabilecek gelişmelerin hassasiyetle izlenerek, Türkiye bakımından alınabilecek tedbirlere ağırlık verilmesinde fayda görülmektedir” denildi. Kürdistan Bölgesel Parlamentosu’na sunulan yasa taslağı MİT’i harekete geçirdi. Kurumdan 03 Ekim 2006 tarihinde Genelkurmay İstihbarat ve Harekât Daireleri Başkanlıkları, Dışişleri Bakanlığı Irak Özel Temsilciliği Ortodoğu ve Asya Genel Müdürlüğü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Dışilişkiler Dairesi Başkanlığı ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’na, “11.012.07.153.421.000. 2804/ 22865” sayılı “Irak/Kürt Bölgesi Petrol Yasa Taslağı” başlıklı bir yazı gönderildi. bahsi geçen topraklar olduğu belirtilmektedir.Taslak, İhtilaflı Topraklar’da ve Kürt Bölgesi’nde Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ni (KBY) tek yetkili kılmakta, KBY’nin, İhtilaflı Topraklar’da yaşayan halkın bu toprakların referandumla Kürt Bölgesi’ne bağlanmasına karar vereceği kanaatine varması durumunda, referandum yapılmadan önce, Kerkük dahil İhtilaflı Topraklar’da istediği gibi petrol sözleşmesi yapabileceğini hükme bağlamaktadır.” Belgede hazırlanan yasa taslağı ile KBY’ye bağımsız bir devlet gibi anlaşma yapma hakkı tanındığı ifade ediliyor. Belgede şunlara vurgu yapılıyor: “Taslakta dikkati çeken bir diğer husus, Kürt Bölgesi’nde mevcut petrol operasyonları ile doğrudan veya dolaylı olarak bağlantılı altyapının (boru hatları ve rafineriler dahil) kontrolünün tamamen KBY’ye bırakılmasıdır. Merkezi Hükümet’in KBY’nin tarif edilen sınırları ile İhtilaflı Topraklar içindeki ve dışındaki mevcut sahalardan ve ülkenin diğer alanlarındaki Gelecekteki Sahalar’dan elde edeceği petrol gelirlerinden KBY’ye pay verilmesini öngörmekte, aksi takdirde KBY’nin Kürt Bölgesi’ndeki ve İhtilaflı Topraklar’daki Mevcut Sahalar’dan çıkarılan petrolü doğrudan satabileceğini hüküm altına almaktadır. Taslak, KBY’ye bundan böyle merkezi hükümetin ülke çapındaki petrol gelirlerinden belli bir yüzde verilmesini öngörmesinin yanı sıra geçmiş dönemlerde yararlanamadıklarını öne sürerek belli bir süre için geçmişe dönük ödeme yapılmasını da içermektedir.” GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ge insanı ve Türk halkının onca tahrike rağmen bir arada yaşama iradesini sürdürmesi’’ olduğunu belirtti. Mehmet Ağar, Türkiye’de siyaset yapanların, ülke yönetiminde bulunanların ve sağduyu sahibi herkesin, terörün en yoğun yaşandığı dönemlerde yakalanan başarıda güvenlik güçlerinin arkasında yer alan bölge insanının bulunduğunu ve ülkenin diğer bölgelerinde yaşayan insanların da birlikte yaşama iradesini hiçbir zaman kaybetmediği gerçeğini unutmaması gerektiğini söyledi. Tüm bunların çözüm için büyük önem taşıdığını ifade eden Ağar, şöyle konuştu: “Şimdi bütün bu tarihsel gerçeklerden eğer siyaset kendisine bir ders çıkarmıyor da, elbette bir güvenlik gücü üst düzey yöneticisinin, bir emniyet genel müdürünün, bir emniyet müdürünün, bir valinin söyleyeceği ve bir askeri komutanın söyleyeceği gibi ‘Son terörist ölünceye kadar mücadeleye devam edeceğiz’ lafını siyasetçi söylüyorsa, bunda siyaset diye bir şey yoktur. Siyasetçinin dilinde ölüm olmaz. Siyasetçinin dilinde yaşam olur, yaşatma olur, huzur olur, kardeşlik olur, insanlık olur.’’ ‘Mevcut’ ve ‘gelecekteki’ saha tanımlamaları MİT Müsteşarı adına Müsteşar Yardımcısı M. Cemal Uzgören imzasıyla yayımlana “gizli” belgede, yasa taslağının petrol bölgelerini “Mevcut Saha” ve “Gelecekteki Saha” adı altında tanımladığı belirtildi. Taslakta bu bölgelerin büyük bölümünden “İhtilaflı Topraklar” olarak söz edildiğine dikkat çekilen yazıda, şöyle denildi: “Kanunun uygulama alanı Kürt Bölgesi’nin yanı sıra İhtilaflı Topraklar olarak dile getirilmekte (Madde 3, madde 4). İhtilaflı Topraklar’ın Kerkük dahil, Geçici Yönetim Yasası’nın 58. maddesi ile Irak Anayasası’nın 140. maddesinde MİT’in değerlendirmeleri Yazıda, yasa taslağının Irak Hükümeti ile Kürt Yönetimi arasında herhangi bir uyuşmazlık olması durumunda, sorunun çözüm platformu olarak Uluslararası Tahkimi gösterdiğine işaret ediliyor. MİT’in yasa hakkındaki değerlendirmelerine ise şöyle: “Yasa taslağı’nın ‘devlet içinde devlet’ mantığı ile kaleme alındığı, birçok konuda KBY’ye Irak Merkezi Hükümeti’nden daha fazla yetki tanındığı görülmektedir. Taslağın mevcut haliyle yasalaşması durumunda Kürtlerin: ? Mevcut Saha kavramının üretim yapan saha olmasının zorunluluk haline getirilmesi nedeniyle, geçmişten bu yana Irak yönetimleri tarafından Kerkük başta olmak üzere ‘İhtilaflı Topraklar’da yapılan araştırmalarda petrol bulunduğu anlaşılan, üretime henüz başlanmamış sahaları doğrudan kontrollerine alacakları, 4.1 MİLYAR YTL ‘Çözüm dış güçlere bırakıldı’ Terör sorununun çözümünün, bugün “Türkiye, ABD ve Irak’’ arasında kurulan 3’lü yapı ile dış güçlerin inisiyatifine bırakıldığını savunarak hükümeti eleştiren Ağar, Türkiye’nin bu meseleyi kendisinin aşması gerektiğini söyledi. Terör sorununun sonlandırılması yönündeki iradenin hiçbir siyaset tarafından görmezlikten gelinemeyeceğini söyleyen Ağar, şöyle devam etti: “Bu iradeyi hiçbir siyaset görmezlikten gelemez. Asker gibi, ‘Biz, sonuna kadar öldüreceğiz, kimseyi bırakmayacağız’ diyen bir siyaseti benim anlayabilmem mümkün değil. Elinden silah bırakmayanın, bomba bırakmayanın tabii muhatabı askerdir. Bunu söylememe gerek var mı? Demokratik bir ülkede suçun karşılığında ceza vardır, hüküm vardır. Bunların hepsi yerli yerinde olacaktır. Ama bir alan açılmıştır ve bu alan, artık Türkiye’de terör, şiddet olmasın arzusu içindeyse, Türkiye siyaseti bunu değerlendirmek zorundadır.’’ Hastaneler devletten alacaklı EMİNE KAPLAN ‘Sorun seçimden sonra aşılacak’ Ağar, sözlerini şöyle tamamladı: “Elinde silah olan, bomba olan teröristle kimin muhatap olacağı bellidir. Ama önemli olan yeni adamların eline silah vermesinler, yeni adamlar silah almasın, mümkünse dağdaki silahlıyı da silahsız hale getirin. Türkiye süratle bu meseleyi aşmak zorundadır. Türkiye’de, önündeki bu meseleyi aşabilmesinin bütün imkânları vardır ve önümüzdeki seçimlerden sonra bu mesele mutlaka aşılacaktır.” KAYA, HOLLANDA MECLİSİ’NDE ‘Soykırım’ baskısı geri tepti HALUK BAKIR ANKARA AKP hükümetinin sosyal güvenlik kurumlarını tek çatı altında toplaması sağlık alanındaki sorunları çözmüyor. Sosyal güvenlik kuruluşlarından alacaklarını tahsil etmekte sıkıntı çeken hastanelerin toplam alacağı 4.1 milyar YTL’ye ulaştı. 899 hastanenin toplam 4.1 milyar YTL’lik alacağının 2.5 milyar YTL’si SSK, 442 milyon YTL’si BağKur, 692 milyon YTL’si Yeşil Kart, 600 milyon YTL’sini ise diğer kurum borçları oluşturuyor. En fazla alacağı olan hastane ise Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın CHP Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in soru önergesine verdiği yanıt, hastanelerin içinde bulunduğu durumu gözler önüne serdi. 899 hastane, SSK ve BağKur’luların sağlık giderleri ile Yeşil Kart giderlerini tahsil edemiyor. 899 hastanenin, SSK’den 2.5 milyar YTL, BağKur’dan 442 milyon YTL, yeşil Kart’tan 692 YTL ve diğer kurumlardan 600 milyon YTL olmak üzere 4.1 milyar YTL alacağı bulunuyor. En fazla alacağı olan hastaneler şöyle: ‘Tüm kontrolü ele geçirebilirler’ ? Kerkük’teki tüm petrol altyapısı ile KerkükYumurtalık Petrol Boru Hattı’nın kontrolünü ele geçirebilecekleri, ? Referandum yapılmadan önce, Kerkük dahil tüm İhtilaflı Topraklar’da gelecekteki sahalara ilişkin petrol anlaşmaları yapabilecekleri, ? Irak Hükümeti ile Mevcut Sahalardan elde edilen gelirin paylaşımındaki anlaşmazlıkları bahane ederek Kerkük dahil İhtilaflı Topraklar’daki tüm sahalara el koyabilecekleri, ? Petrol Operasyonları’nda Irak Hükümeti’ni devre dışı bırakmak suretiyle müstakil bir devlet gibi hareket edecekleri değerlendirilmektedir.” ları kullanmak! Küreselleşmenin 3 evresinde de bu yaşandı. Her yeni evrede bir önceki değerin içine yenisi katıldı ve devam edildi... 15. yüzyılı saran küreselleşme akımının motorunu din oluşturdu. Avrupa bütün dünyaya en iyi dini sunmak üzere yola çıkmıştı! Amerika’dan Afrika’ya Hıristiyanlığın yayılma alanı genişledi. Devamında da bu coğrafyalar sömürgeleştirildi. 19. yüzyılı saran küreselleşme akımının motorunu uygarlık oluşturdu. Avrupa bütün insanlığa daha uygar bir dünya sunuyordu. Sanayi devriminin getirdiği olanaklarla birlikte önde uygarlık arkada emperyalizm uzuuunca bir yol alındı. İçinde bulunduğumuz yüzyıldaki küreselleşmenin motor gücünü ise insan hakları ve demokrasi oluşturuyor. Yine ilk iki gücü renklerine katarak... Bu yüzden insan hakları deyince tıpkı Vatikan’ın önceki gün yaptığı açıklamada olduğu gibi dini özgürlükler en öne konuyor. Burada gerçek anlamda söz konusu olan bireyin dinsel özgürlüğünden çok Hıristiyanlığın yayılma hakkı! ??? Papa 16. Benediktus’un gelişi yukarıda yaptığımız değerlendirmenin tam ortasına oturuyor. Papa’nın dünyanın gidişine ilişkin görüşleri belli. Avrupa’nın, Avrupa Birliği’nin geleceğine, sınırlarına ilişkin görüşleri belli. Bunlarda hiç değişiklik yapmadığını ilan ederek Türkiye’ye geliyor. Papa’nın ziyaret öncesi Vatikan’daki pazar ayininde Türkiye’ye sıcak mesajlar vereceği söylenmişti. Türkiye’ye ilişkin başlıca sözü şu oldu: “Türklere sevgilerimi gönderiyorum!” Gezisinin özetini ise şöyle yaptı: “Katolik cemaatiyle buluşmaktan, Fener Rum Patrikhanesi’ni ziyaret etmekten büyük memnuniyet duyacağım. Ortodoks Kilisesi ile kardeşçe bütünleşeceğim anı büyük bir heyecanla bekliyorum. Ziyaretim bir hac niteliği taşıyor.” Bir süredir vurguladığımız gibi Papa bir anlamda Türkiye’ye gelmiyor. Papa’nın Hıristiyanlar için ayrı bir önem taşıyan hatta kendi içlerinde ‘vaat edilmiş’ diye yorumlanan toprakları ziyaret edeceğini söyleyebiliriz. Papa’nın sözlerinde yer alan Ortodoks kilisesine ilişkin değerlendirmeler öyle anlaşılıyor ki, ziyaret sırasında daha da netleşecek. Sonrasında da uzun uzun tartışılacak. Papa’nın Fener Patrikhanesi’nden ekümenik olarak söz etmesi ve iki kurumun kardeşleşmesi halinde, bundan böyle Fener Patrikliği’yle ilgili olarak Vatikan kaynaklı istemlerle de karşılaşabiliriz! Küreselleşmenin 3. evresinin dine bulanmış yeni bir dönemine kapı açılıyor, diyebiliriz. ??? Ziyaret sonrasında çok tartışılacak konulardan biri de AKP’nin tutumu olacak. Dün vurguladığımız gibi AKP, Türkiye’yi, Türkiye’nin laik yapısını incitecek hiçbir şeyden rahatsız olmaz. Bu, başka yazı konusu... Vatikan bu yüzden ziyaret programını istediği gibi yaptı, metrekareye 3 ayin koydu. Deyim yerindeyse, ziyaret programının tayini ayin oldu! Papa Benediktus’un Türkiye ziyaretinin 3 özelliği var: 1 Papa’nın, Papalığın kendi iktidarına bencil tutumu. 2 Papa’nın dine dönük, geleneksel tutumu. 3 Papalığın dünya siyasetini biçimlendirmeye dönük egemenci tutumu. Ziyaretin küresel pencereden görünümü böyle... ankcum?cumhuriyet.com.tr IŞIL ÖZGENTÜRK Antalya’da deniz keyfi Geçen haftalarda yurt genelinde yaşanan sel felaketinin ardından artan hava sıcaklıkları yaz mevsimini aratmıyor. Yurttaşlar, büyük kentlerde yürüyüş ve pikniklerle güzel havaları değerlendirirken özellikle Antalya’da turistler de denizin ve güneşin keyfini çıkarıyor. Kentte hava sıcaklığı 20 derecenin üzerinde seyrederken plajlar da dolup taşıyor. (Fotoğraf: AA) En Çok Merak Ettiklerim ? Baştarafı Arka Sayfada Kamu İlaç Alım Protokolü, kâr yerine zarar getirdi Alacaklı hastaneler İstanbul Sağlık Müdürlüğü (78 milyon YTL), Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi (59 milyon YTL), İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi (51 milyon YTL), Kayseri Devlet Hastanesi (50 milyon YTL), Ankara Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi (47 milyon YTL), İstanbul Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi (43 milyon YTL), İstanbul Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi (40 milyon YTL), Mersin Devlet Hastanesi (39 milyon YTL), İzmir Eğitim ve Araştırma Hastanesi (39 milyon YTL), İstanbul Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi (36 milyon YTL), İzmir Sağlık Müdürlüğü (34 milyon YTL), Adana Numune Hastanesi (33 milyon YTL), Denizli Devlet Hastanesi (29 milyon YTL), Diyarbakır Devlet Hastanesi (29 milyon YTL) . Sayıları az da olsa bazı hastanelerin bu kurumlara borcu bulunuyor. Unakıtan’ın yanlış hesabı FATMA KOŞAR AMSTERDAM Resmi sonuçları dün açıklanan Hollanda genel seçimlerinde “Ermeni soykırımını tanı” baskılarına direnen D66 partisinin 6. sıra adayı Fatma Koşer Kaya, Türk seçmenlerin tercihli oylarıyla seçildi. 25 bin dolayında tercihli oy alan Kaya, böylece İşçi Partisi’nden Nebahat Albayrak, Hıristiyan Demokrat CDA’dan Coşkun Çörüz ve Sosyalist Parti’den Saadet Karabulut’la birlikte Hollanda parlamentosuna seçilen 4. Türk asıllı aday oldu. D66, seçimler öncesinde Ermeni soykırımını tanımadıkları gerekçesiyle Ayhan Tonca ve Osman Elmacı’yı aday listesinden çıkaran CDA’yı ve Erdinç Saçan’ın adaylığını iptal eden sosyal demokrat PVDA’yı, “soykırım” konusunda sınavdan geçirerek onları ayrımcılık yapmakla suçlamış, bazı Türk kuruluşları KoşerKaya için tercihli oy kampanyası başlatmışlardı. AKP hükümetinin gururla uygulamaya koyduğu “Sağlıkta Dönüşüm Programı” ya da diğer adıyla “Sağlık Reformu”nun temel ayaklarından biri olan Kamu İlaç Alım Protokolü, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın öngördüğü tasarruf yerine zarar getirdi. Tıp Kurumu’nun belirlemeleri Bakan’ın hesabının 8 kat şaştığını gösteriyor. Tıp Kurumu Genel Sekreteri Ali Rıza Üçer, protokolün 14 Aralık 2004’te Maliye Bakanı, Çalışma Bakanı ve Türk Eczacılar Birliği Başkanı tarafından imzalandığını anımsattı. Başta Maliye Bakanı Kemal Unakıtan olmak üzere protokole imza atan taraflar, imza töreninin ardından “bu uygulamayla kamunun yıllık 1 katrilyon lira kârı olacağını, SSK’nin tasfiyesiyle gelen maliyetin 400 trilyonu aşmayacağını, dolayısıyla yılda 600 trilyonluk tasarruf sağlanacağını” müjdelemişlerdi. Hatta Unakıtan, “Kamunun yıllık ilaç maliyeti katrilyonlarca lira. Ben bu kadar çok ilaç alıyorsam; o zaman bir kıyak da isterim. Bundan tüm taraflar kazançlı çıkacak” demişti. Tıp Kurumu ise SSK ilaç harcamalarının iki katına çıkacağını öngörmüştü. Protokol 10 Şubat 2005’ten itibaren uygulanmaya başladı. Üçer, “kıyak” diye tanımladığı ilaç protokolünün imzalanmasının hemen ardından, dünya devi ilaç şirketlerini çatısı altında toplayan Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği’nin (AİFD) gazetelere teşekkür ilanları verdiğini belirtti. Söz konusu protokolün kamunun yararına olmadığının zamanla ortaya çıktığına işaret eden Üçer’in SSK verilerini esas aldığı tablo şöyle: ? SSK, nüfusumuzun yüzde 55’ini oluşturan 40 milyonun üzerinde yurttaşı kapsıyordu. SSK’nin tasfiye edilmesine gerekçe gösterilen kuyruk çilesini çözmek için atılacak somut adımlar vardı, atılmadı, bunun yerine avantajlı model yok edildi. ? Kamu İlaç Alımı Protokolü’nün gerçek maliyetinin 2006 yılında ortaya çıkacağı öngörüldü. SSK’nin son verilerine göre 2004’te 6.6 katrilyon lira olan toplam sağlık harcaması, kurumun tasfiyesinin ardından 2006’da 5 katrilyon liralık (yüzde 70) artışla 11.5 katrilyon liraya sıçrıyor. Bu artışta başat rol ise 2004’te 2.6 katrilyon lira olan ilaç harcamasının 2006’da 2 katın üzerinde artışla 5.5 katrilyon liraya çıkması. Güneydoğu’da yatırım yapmak için son yirmi yılda kaç girişimci teşvikli kredi almış ve bu kredileri nasıl kullanmışlardır? Güneydoğu’da yüksek bütçeli Avrupa Birliği fonlarının bölgenin kalkınmasında ne tür yararları olmuştur? Bunların somut çıktıları var mıdır? Ülkedeki gerçek işsiz sayısı nedir? İşsiz sayısı gerçekten azalmakta mıdır yoksa insanlar iş aramaktan umutlarını kesip kendilerini eve mi kapamışlardır? Yanlış sulamadan ve civar fabrikaların atıklarından ötürü kurumakta olan su havzalarıyla, göllerle ilgili herhangi bir çalışma, geliştirici, onarıcı bir proje var mıdır? Dünyanın pek çok ülkesinde devlet, iş bulamayan, açlık sınırında olan yurttaşlarına para yardımı yapmakta; acaba iktidar ve muhalefetin böyle bir niyeti var mı? Gene dünyanın pek çok ülkesi IMF’ye borçlarını bir çırpıda ödeyip bu boyunduruktan kurtulma yoluna gitmektedir, bizde böyle bir istek var mı? Olabilir mi? Hemen hemen her mahallesinde bir cami olan ülkemizde kaç dindar yurttaş bu camilere gidip namaz kılmaktadır? Kapısı kapalı, imamı başka işe gitmiş kaç cami vardır? Devletin yaşlılar ve çocuklar için güvenli bir projesi var mıdır? Devletin özürlü yurttaşlar için geliştirdiği bir proje var mıdır? Yerim kalmadı, ama sorular kaldı. Diyorum ki, bir hayal olsa yurttaşlar gazetelere telefon edip, faks çekerek, email atarak köşe yazarlarının, muhabirlerin bu konuda yazmalarını istese ve herkes de buna canı gönülden uysa. O zaman önemli saydığımız pek çok olayın hayatımıza hiçbir etkisi olmadığını, gerçek çözümler için başka şeyler yapmamız gerektiğini bir güzel anlarız. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle