Katalog

SAYFA CUMHURİYET 16 KASIM 2006 PERŞEMBE 16 GSMH Atilla Öner: “Gayri safi milli hasılanın AB metoduyla yeniden hesaplandığı çalışmanın sonuçları niçin açıklanmıyor? Hükümet neden kaçıyor?” Ya ğ m u r E k i m Deprem tahmininde umutlar artmış... “Deprem değil umut öldürür!” PKK’YE karşı Güneydoğu’da yapılan bir operasyonda örgüte gönderilmek üzere hazırlanmış kupürleri kesik ilaçlar bulunmuştu. Bir doktor, terör örgütüne sağlanan ilaçların parasının devlete ödetilme olasılığından söz etmişti. Yaklaşık 25 yıldır ilaç sektöründe görevli olan ve can güvenliği için adının açıklanmasını istemeyen bir ilgili bakın ne diyor: “Bu işin boyutu sanıldığından çok daha derindir. Hem devlet dolandırılmakta hem de büyük bir ihtimalle terör örgütlerine kaynak oluşturulmaktadır. İşin dramatik kısmı ise devletin dolaylı olarak terör örgütlerine kaynak aktarıyor olmasıdır. Yolsuzlukların ağırlıklı olarak Doğu ve Güneydoğu’da olması bu ihtimali artırmaktadır. Kupür yolsuzlukları değişik şekillerde yapılmaktadır. Bunların en yaygınında çok satılan DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ İlaç kupürleri ve pahalı olan ilaçların kupürleri bir matbaada bastırılıp anlaşmalı doktor ve eczacı kullanılarak bu kupürler reçetelere yapıştırılıp devletten parası alınmaktadır. Bir başka yöntemde ise ilaçların şişe, blister gibi iç ambalajları kaçak olarak yurtdışına örneğin Irak’a gönderilmekte, kutuları da özellikle Diyarbakır yöresinde çokça rastlanılan ve ‘çantacı’ tabir edilen kişilerce, eczanelere satılmakta ve bu kupürler reçetelere yapıştırılarak devlet dolandırılmaktadır. Bu şekilde yapılan dolandırıcılıkta kupürler orijinal olduğu için sahteciliği tespit etmek çok güçleşmektedir. Bush çok alkol kullanıyormuş. Sanmıyoruz, o dünyayla kafa buluyor! Adam Ege Barış Karayavuzoğlu: “Meclis Başkanı Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in ‘Laiklik adam olmak demektir’ sözünü eleştirirken ‘Eskiden de solcu olmak adam olmaktı derlerdi’ demiş. Demek ki Arınç, adam nasıl olunur biliyormuş!” Bir diğer yöntem de aynı kupürlerin birden fazla kullanılmasıdır. Devlet zaman zaman ilaç kupürlerinin sahtesinin yapılamaması için fligranlı baskı, halogram etiketi gibi çözümler oluşturmaya çalıştı. Ancak bunların maliyetinin çok yüksek olması ve dolayısıyla ilaç fiyatlarına yapacağı olumsuz etki yüzünden uygulanabilirliğinin olmadığı anlaşıldı. Bir diğer çözüm olarak reçetelere ilacın fiyat kupürünün barkodu ile beraber yapıştırılması düşünüldü. Ancak bu önlem de kısa sürede işe yaramaz hale geldi, çünkü barkodların da sahte baskısı yapıldı. Bence bu işin kesin çözümü, ilaç paralarının ödeme sistemini değiştirmektir. Yani kupürlerin reçetelere yapıştırılarak ilaç parası ödeme sisteminden vazgeçilmesi, yerine başka sistemler oluşturulması gerekmektedir.” Pazar Günü Salacak’ta... Dün ne yaptım biliyor musunuz?.. Önüme bir beyaz kâğıt koydum, aldım elime kalemi, hiçbir kaynağa bakmadan yalnızca anımsadıklarımı yazmak kaydıyla, AKP’nin dört yıllık iktidar döneminde yaşamımıza ne derece kastedildiğinin, hayatlarımızın, yaşama alanlarımızın nasıl daraltıldığının, gasp edildiğinin dökümünü yapmaya çalıştım... İşte, sadece aklıma gelenlerin bir bölümü: Cumhuriyet tarihinde ilk kez İstanbul’un göbeğinde bir ilkokulda tesettür defilesi yapıldı... Konya Milli Eğitim Müdürü, dar pantolon giyen bayan öğretmenlerin öğrencileri tahrik ettiğini açıkladı... Ramazan ayında devlet dairelerinin çalışma saatleri iftara göre ayarlandı... Başbakanlık Müsteşarlığı’na “Laik Cumhuriyetin daha Müslüman bir yapıya devredilmesi zamanı geldi” diye bildiri hazırlayan Ömer Dinçer getirildi... Diyanet İşleri Başkanlığı piyangonun ve yılbaşı kutlamasının haram olduğuna dair fetva verdi... Televizyon ekranlarından kan ve organ bağışının haram olduğu ilan edildi... İçki içenlerin kentlerin dışında, kırmızı noktalı yerlere taşınması kararı yaşama geçirilmeye çalışıldı.. Tuzla Belediyesi’nin yeni evlilere dağıttığı “Delilleriyle Aile İlmihali” kitabında kızların 9 yaşında evlendirilmesinin caiz olduğu yazıldı... Nasıl buldunuz?. Bunlar yalnızca birkaç örnek... Siz de deneyin, dehşet içinde kalacaksınız.. Yaşamınızın iradeniz dışında ve de yavaş yavaş nasıl çalındığını, haklarınızın nasıl gasp edildiğini iliklerinize kadar duyumsayacaksınız... Böyle bir düzenin adı da yıllar önce Tayyip Bey’in Malezya’da söylediği gibi, bellidir: Din devleti!.. ??? Üstelik bu yapılanlar, henüz ellerinde tüm yetki ve güç bulunmadığı halde yapılanlardır. Hele bir cumhurbaşkanlığını alsınlar, yerel yönetimlere istedikleri yetkileri versinler, üniversiteleri, devlet kurumlarını, yargıyı, orduyu diledikleri şekilde diz çöktürsünler, siz asıl o zaman görün, din devleti neymiş, şeriat nasıl uygulanırmış!.. Gelelim sonuncu örneğe; Üsküdar Belediyesi’nin ağustos ayı boyunca sokakta, sahilde içki içen 220 kişiye adam başı 132 YTL ceza kestiği ortaya çıktı... Üstelik bu tamamen yasadışı uygulama daha da ileri götürülmüş, ceza kesilen kişilerin isimleri belediyenin internet sitesinde teşhir edilmişti!.. Şu kafaya, şu gözü dönmüş cüretkârlığa bakın... Köşe komşum, sevgili arkadaşım Deniz Som, dün “Vaziyet” köşesinde yazdığı “Hodri meydan” başlıklı yazısında, bir yurttaş olarak, yedi kuşak bir Üsküdarlı olarak meydan okudu: Eşimle birlikte, elimde bir şişe şarap ve birkaç plastik bardak olduğu halde 19 Kasım Pazar günü saat 14.00’le 15.00 arasında Salacak sahil yolunda Kız Kulesi’nin tam karşısındaki büfenin yanında “Sahilde içki içmek yasaktır” yazan tabelanın önünde olacağım... Eşimle birlikte karşımızdaki İstanbul manzarasına karşı “kadeh” kaldıracağım. Bir saat boyunca “Sahilde içki içmek yasaktır” yazan tabelanın önünde yarım bardak şarabımı büyük bir keyifle yudumlayacağım. Şişede kalan şarabı bize eşlik etmek isteyenler olursa onlarla paylaşacağım... İslamcı partinin Üsküdar’daki belediye başkanı Mehmet Çakır’a sesleniyorum: “Gel de ceza kes bakalım!.” İslamcı hükümetin İstanbul’daki valisi Muammer Güler’e ve polis müdürü Celalettin Cerrrah’a da sesleniyorum: “Salacak sahilinde içki içtiğim için belediyenin zabıta memurları beni engellemeye ve bana ceza kesmeye kalkarsa direneceğim; zabıtaların yanında polis memuru olursa polise de direneceğim...” ??? Bence, bu şarap şöleni kaçmaz!.. Sevgili Deniz, o gün, o saatte ben de Salacak sahilinde olacağım. Ama öylesine şahane manzaraya plastik bardak hiç yakışmaz. O nedenle yanımda şaraba yakışan kadehlerle geleceğim. Ayrıca sen yanında Atatürk’ün “Bursa Söylevi” ile geliyormuşsun, ben de Turgut Özakman’ın “Şu Çılgın Türkler” kitabıyla geleceğim, artık paslaşa paslaşa okuruz... Haa, Radyo Tatlıses’te her sabah yaptığımız “Sesli Gazete”nin ünlü siması “Şeytanın Avukatı”nın selamı var, “Orda olmazsam çatlarım” diyor!.. Demek ki çok eğleneceğiz.. Pazar günü Salacak’ta görüşmek üzere, kal sağlıcakla... Hodri meydan!.. e posta: umitzileli?gmail.com SESSİZ SEDASIZ (!) Çankaya için birkaç güzel öneri GEÇEN hafta duyurduğumuz, bir grup aydın ve yurtseverin (www.vatanpostasi.org) adresinde başlattığı, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in görev süresinin uzatılması için halkoylaması yapılmasını talep eden imza kampanyası büyük ilgi görüyor. İmzaların kısa sürede milyonu bulması bekleniyor. Öte yandan Samim Güner’in de yurtseverlere bir çağrısı var: “AKP kongresinde görünen odur ki; ‘Çankaya Kuşatması’ başlamıştır. Çankaya’yı irtica ve şeriat isteyen cemaat ve tarikat yanlılarına bırakmayacağız. Bundan dolayı; bugünden başlayarak Çankaya’yı yurtseverler olarak korumaya ve de kuşatmaya almalıyız! Çankaya’yı el ele tutuşarak delinemeyecek ve de aşılamayacak bir insan kordonuyla kuşatarak; Türkiye’mizin, Cumhuriyetimizin laikliğini karartmayalım. Türkiye’de dört bir köşeden Çankaya’ya ulaşacak kadar adam vardır. Haydi; el el Çankaya’ya!” Güzel bir öneri. Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği gibi yurtsever sivil toplum kuruluşlarının da desteği ile Çankaya’da bir insan zinciri oluşturulabilir. En azından genç yaşlı herkesin katıldığı sembolik bir “nöbet” düzeni kurulabilir. Bu arada 80 yaşındaki Müjgan Mızrak’ın da güzel bir önerisi var: “Recep Tayyip Erdoğan, Çankaya’ya çıksın ama önce dokunulmazlığı kaldırılsın ve hâkim önüne çıksın; yargılansın ve aklanırsa istediği yere çıksın!” Akif Kökçe: “Vatandaşın yakaladığı hırsızları, vatandaşın elinden polis kurtarıyor. Olsun bu da bir şey! Vatandaşı hırsızdan kurtaramasalar bile, hırsızları vatandaştan kurtarıyorlar!” Polis Farkındalık, Başarının İlk Basamağıdır TÜRKSEN BAŞER KAFAOĞLU Ulusötesi egemen firmalardan ABD’li Cargill’in ülkemizde işi ne? Bunları ülkemize baştacı edenler daha önce yurttaşlara, ilgili meslek kuruluşlarına sordular mı; gelsinler mi, diye? Özel düşüncelerini tekellerle kurgulayan ön yetkililer, yetkilerini işbirlikçilere devredip, ülkemizde olup biten tahripleri “loca”larından mı gözleyecekler? Bilindiği gibi, devletin kendilerine devrettiği pek çok yetkiyle, Türkiye Tohumcular Birliği şirketleri, ülkemizdeki üretimi elinde tutma çabasında. Bu firmalar için aslında iktidarın yasa değiştirmek gibi külfetlere girmesine de gerek yoktu. Zaten onlar tarım amaçlı kullanılması gereken topraklarımızda amaç dışı faaliyetlerde bulunuyorlardı. Örneğin, yıllardan beri “Genleri Değiştirilmiş Ürünler”in üretimi ya da terminatör ürün üretimi konusunda, Bush ve Erdoğan’ın ikili bağıntıları, firmaların arkasındaki en güçlü bağlardan biri idi. Buna ilişkin olarak “Nasıl olsa tarım topraklarının kullanımı ve tohumculukla ilgili yasa maddelerinin değişmesi de arkadan gelir” hesaplarını görememek, yanlış olur. Bursa Orhangazi ilçesi, zaten gelip geçenler görmüşlerdir, sanayi kirliliklerinin çevreyi yıllardır zehirlediği çarpıklık modelini, gelmiş geçmiş yetkilileri sayesinde oluşturmuş bir ilçe. Üzülerek söylemek gerekirse, pek sahip çıkılamamış. Cargill de bunu fark etmiş olacak ki mısır üretme tesisini kurmak için burayı uygun bulmuş. “Rahatsız edilmem” düşüncesiyle çalışmalarını başlatmış. Duyarlı sivil toplum kuruluşları ve TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi devreye girerek 1998 yılı haziranından itibaren davalar açılmış. 2006’da Danıştay’ın kapatma kararını, mülki amirlik uygulamaya koyarak Cargill’i mühürletmiş. Buradaki başarı gerçekten son derece sevindirici. Ama yasalar öyle bir denk getirilerek düzenlenmekte ki, egemenler suç da işleseler, koruma ve kollama hükümlerini Meclis’ten geçirerek, onları ezdirtmemeyi ilke edinmişler. Kimlere karşı; yasalardan, toplumsal faydadan ve doğal dengeden yana olanlara karşı. Neler için? Tarım topraklan için, madenler için, ormanlar için, su havzaları için, koruma alanları için. “Toprak Kullanma ve Arazi Kullanım Kanunu”na göre değerli tarım arazileri üzerinde, izin alınmadan kurulan tesisler, 2 yıl içinde gerekli işlemleri tamamlarlarsa, o tesisin orada çalışmasına izin verilecek. Yani toprağın korunmasına değil bozulmasına yönelik amaç dışı kullanım suçu işlenmeye devam edilecek. Yani tesis kaçak ise, filtresini çalıştırmıyorsa bu yasadan yararlanacak. Yerli üretimimizi yok eden, dışa bağımlı biyoteknolojinin önemli durağı olarak kullanılmak istenen ülkemizdeki istenmeyen araç ve kullanıcılarını, Bursa Orhangazi’de olduğu gibi, “Burası son durak, artık inin” diyebiliyorsak, başarırız demektir. Alan denemelerini kendi ülkelerinde yapmak istemeyen, halkını kanserojen maddelere karşı biyogüvenlik yasalarıyla koruyanlar; küçük aile çiftliklerine teşvik vererek ekolojik üretime yönelenler, bizi para kazanmak üzere bağımlı kobaylar olarak kullanmak istiyorlarsa ve bizi yönetenler bilerek bu oyunlara giriyorlarsa, daha sorgulayacak çok şeyimiz var, demektir. Ülkemizin neresinde olursa olsun, yöre insanlarımız en ufak bir kuşkuda, en yakın meslek örgütleri, ilgili bilim insanları ve sivil toplum kuruluşları ile görüşmelidirler. “Atlarını alanların Üsküdar’ı geçmelerine” izin vermeden sorunları daha kolay çözebiliriz. Seçimler yaklaşırken bunların da dikkate alınmasını sağlamak bizlere düşüyor. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY BULMACA SOLDAN SAĞA SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com Dosya No :2005/6 ESAS İpoteğin paraya çevrilmesi suretiyle satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri : Taşınmazın Tapu Kayıtları ve Değerleri Trabzon ili, Maçka ilçesi, Kırankaş Köyü, tepealtı mevkiinde bulunan G43a.09.4.d pafta, 148 ada, 39 parselde kayıtlı 4541.02 m2 fındık bahçesi, değeri 20.434,00YTL Taşınmazın Halihazır ve İmar Durumları Taşınmaz köy merkezine yaklaşık 1 km uzaklıkta olup araba yolu ulaşımı bulunamaktadır. Bitki örtüsü 20 yaş ve üzeridir. Satış şartları : 1 Satış 29.12.2006 CUMA günü saat 10.00’dan 10.15’e kadar Maçka Hükümet konağı önünde ; açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen değerin % 60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak şartiyle 08.01.2007 PAZARTESİ günü, aynı yer ve aynı saatlerde ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da tahmin edilen değerin %40 ve rüçhanlı alacaklıların alacağını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Tellaliye resmi, KDV, damga vergisi, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve %10 faizden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışı iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2005/6 Esas sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. Basın: 56240 MAÇKA İCRA DAİRESİ TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 16 Kasım www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Vadesi belli olmayan ve 1 yalnızca faizi 2 ödenen devlet 3 tahvili. 2/ En küçük izci ku 4 ruluşu... İn 5 sanda el ve 6 ayağın bilekle 7 parmak arasında kalan 8 üst bölümü. 3/ 9 Temel madde1 2 3 4 5 6 7 8 9 si poliamit reçinesi olan dayanıklı ve es 1 G Ü M Ü L D Ü R İ Y O T nek madde... Lantan 2 Ü M İ T 3 M E Ü S K Ü R E elementinin simgesi. C İ CO Z 4/ Mikroskop camı... 4 Ü R E T E E Tevfik Fikret’in, İs 5 Ş A F T T A S K İ N tanbul’a lanetler yağ 6 L dırdığı ünlü şiiri. 5/ 7 Ü R E T İ M R E Bir tür ipekli ku 8 K A N A U R A maş... Akım şiddeti 9 P İ R OMA N İ birimi kiloamperin kısa yazılışı. 6/ Kaba bir seslenme sözü... Kısa yazı. 7/ İran’ın plaka imi... Bir sözcüğü, yasaklanmış sözcükleri kullanmadan anlatmaya dayanan bir oyun. 8/ Arap abecesiyle yazılan bir yazı türü... Niğde’nin bir ilçesi. 9/ Tüfeğin namlusu ucuna takılan küçük kılıç. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Bir iskambil oyunu. 2/ Göçebelerin konak yeri... Toprağın taşını ayıklamakta kullanılan tarım aracı. 3/ Düzme, sahte... Bir nota. 4/ Arap abecesinde bir harf... Zülfü Livaneli’nin bir filmi. 5/ Sedir biçiminde kanepe... Eski Mısır inanışında insan ruhu. 6/ “Yerel bilgisayar ağı” anlamında kullanılan kısaltma... Bir şeyin niteliği üzerine edinilen kanı. 7/ İridyum elementinin simgesi... Kutsal olduğu için dokunulmaması gereken şey. 8/ Asma, yukarı kaldırma... İşlenmemiş, ekilmemiş toprak. 9/ Kırklareli’nin Vize ilçesi’nde, “tabiatı koruma alanı” kapsamına alınan orman ve körfez. CUMHURİYET 16 K