25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 KASIM 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER ABD ile İran arasındaki gerginliğin bölgeye ve Türkiye’nin çıkarlarına etkisi masaya yatırıldı 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT MGK’nin gündemi İran Prof. Dr. Bardakoğlu: Coşkuyu Eyleme Çevirmek Büyükerşen, doğma büyüme Eskişehirli. Özellikle gençlik yıllarında, kentte örgütsel çalışmalarını da bildiğim bir kişi. Cumhuriyet Bayramı yürüyüşünü de Atatürkçü Düşünce Derneği ile birlikte düzenlemiş. Sözünü ettiğim toplantı için, Eskişehir’de böylesine coşkulu bir araya geliş görmediğini arkadaşlarına söylemiş. Dünkü yazım için aldığım epostalar içinde, gazeteci meslektaşım Tarık Erdem’inki de benim değerlendirmemi doğruluyor. “Aynen dediğiniz gibi oldu.Önceki gün Eskişehir’de 60 bin yürekli insan, 60 bin vatansever tek yumruk, tek yürek yürüdük. Muhteşemdi inanın. Hani bazen hepimize olur ya, bir an için umudumuzu kaybederiz. Bu vatan elden gitti, deriz. İşte önceki gün bu vatanın elden gitmediğini, bu ülke için her şeyini verecek birçok vatansever olduğunu bir kez daha bizzat yaşadım. Sevgili Hocam Büyükerşen, ayrıca dünkü konuşmasında yıllardır Vilayet Meydanı olarak bilinen yürüyüş sonrası toplandığımız alanın bundan böyle Cumhuriyet Alanı olarak anılmasını da istedi. Artık bizim de bir Cumhuriyet Meydanımız var..” O görkemli yürüyüş, bana İsmet İnönü’nün sık yinelediği bir askerlik gözlemini de anımsattı. İsmet Paşa, Mehmetçiğin özverili ve gözü pek hareketini överken “Gel buraya diye çağırsam ve çık şu pencereden kendini aşağıya at komutunu versem. Gözünü kırpmadan emri yerine getirir. Ama her sabah bir kova suyu şu uzaktaki kaynaktan doldurmasını söylersem günler geçtikçe kovaya koyduğu su azalır. Daha da sonra ihmal başlar” derdi. Türkiye’nin ağabeylik misyonu yok İstanbul Haber Servisi İstanbul’da bugün başlayacak “Afrika Kıtası Müslüman Ülke ve Toplulukları Dini Liderler Toplantısı” öncesinde gazetecilere açıklamalarda bulunan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, toplantılarda Türkiye’nin yol gösterici ya da ağabeylik misyonu bulunmayacağını söyledi. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ev sahipliğini yapacağı toplantının siyasi amacı olmadığını ifade eden Bardakoğlu, “Yalnızca itham ve İslamofobi gibi kavramlarla karşı karşıya kalan İslam dünyasının kendini savunmada hissetmesi belki de en önemli sorunlarından birisidir” dedi. Toplantının açılış töreni bugün saat 10.00’da, Dolmabahçe Sarayı’nda yapılacak. Açılışa, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Devlet Bakanı Beşir Atalay katılacak. Toplantıya 22 İslam ülkesinden 40’a yakın dini lider katılacak. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yalnızca bir devlet kurumu değil, aynı zamanda dini bilgi açısından bağımsız bir kurum olduğunu ifade eden Bardakoğlu, din hizmetinin doğru dini bilgiye dayanmaması durumunda, sağlıklı bir rota izlemeyebileceğini belirtti. Bardakoğlu, Papa 16. Benedictus’un Türkiye ziyaretine ilişkin soruları ise şöyle yanıtladı: “Bütün din adamlarıyla farklı platformlarda bir araya geliyoruz. Farklı din mensupları arasında görüşebilmeyi, konuşabilmeyi, açık yüreklilikle düşünceleri tartışabilmeyi önemsiyoruz.’’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) ekim ayı toplantısında ABD ile İran arasındaki kriz ve bölgeye yansımaları, Türkiye’nin alması gereken önlemler masaya yatırıldı. Kurul, Irak’taki son gelişmeleri, Rusya ile Gürcistan arasındaki son bunalımı değerlendirdi, güncel iç güvenlik konularını ele aldı. MGK, iki aylık aradan sonra dün Çankaya Köşkü’nde Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer başkanlığında toplandı. Toplantıya Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ilk kez Genelkurmay Başkanı olarak katıldı. Ayrıca Orgeneral İlker Başbuğ Kara Kuvvetleri Komutanı, Orgeneral Işık Koşaner de Jandarma Genel Komutanı olarak ilk kez bir MGK toplantısında yer aldılar. Toplantının ana gündem maddesini İran ile ABD arasındaki gerginliğin bölgesel yansımaları oluşturdu. İki ülke arasında yaşanan krizin Irak üzerinden ve doğrudan Türkiye’nin çıkarlarına yönelik etkilerinin masaya yatırıldığı toplantıda, bağlantılı olarak Tahran yönetiminin nükleer çalışmaları değer Orgeneral Büyükanıt’ın ilk kez Genelkurmay Başkanı olarak katıldığı Milli Güvenlik Kurulu toplantısının ardından yapılan açıklamada, İran’ın nükleer programı konusundaki müzakerelerin ele alındığı belirtilerek “Sorunun görüşmeler yoluyla çözülmesinin önemi vurgulanmıştır” denildi. lendirildi. İran’ın nükleer teknolojiyi edinmek amaçlı çalışmalarına ABD karşı çıkıyor. Tahran yönetimi ise enerji gereksinmesini gerekçe olarak gösteriyor. ABD’nin BM’den İran’a yönelik yaptırım kararı çıkarma arayışları Güvenlik Konseyi’nin diğer üyeleri Rusya ve Çin’in yaklaşımı nedeniyle şu ana kadar gerçekleşmedi Türkiye karşı çıkıyor İran’a olası yaptırım, doğu komşusu olması ve ticari ilişkilerinin gelişmesi nedeniyle Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor. Türkiye ayrıca, güney komşusu Irak’ın ardından doğusunda da çatışma yaşanan veya istikrarsızlık adayı bir ülke istemiyor. Türkiye aynı zamanda bölgesinde nükleer silahlanma ve bu konunun bir yarış haline gelme sine de karşı çıkıyor. MGK’nin diğer gündem maddesi ise Irak’ta gelinen son durum oldu. Toplantıda, bu ülke ile ilgili Türkiye’nin yaklaşımı ve bu yaklaşıma etki edebilecek gelişmeler güncel güvenlik raporlarıyla gözden geçirildi. Türkiye, Irak’ın bölünmesi, Kerkük’ün statüsü ve Türkmenlerin hakları konusunda hassasiyetini sürekli dile getiriyor. Bu kapsamda ABD’nin Irak’taki konumu, sağlanamayan istikrar ve olası sonuçları, Türkiye’ye etkileri kuruldaki görüşmelerde gündeme geldi. PKK ile mücadele Toplantıda ayrıca rutin olarak iç güvenlikte gelinen son durum, PKK’nin sözde ateşkesinin ardından gelinen aşama ve örgütün si yasallaşmasına ilişkin yaklaşımlar değerlendirildi. MGK, Türkiye’nin çevresindeki gelişmeler kapsamında Güney Kafkasya’daki son durumu da değerlendirdi. Güney Kafkasya’da son dönemde Gürcistan ile Rusya arasında bunalım yaşandı. Rus askerlerin Tiflis’te tutuklanması ve Rusya’nın sert karşılık vermesi bölgeyi çatışma öncesi pozisyona getirmişti. BakuTiflisCeyhan boru hattının geçmesi ve Türkiye’nin Kafkasya ve Orta Asya’ya açılış güzergâhı olması nedeniyle Gürcistan’a önem atfediliyor. Kurul sonrası yapılan yazılı açıklamada, şöyle dendi: ‘‘Ülkemizin güvenlik ve asayişini etkileyen iç ve dış gelişmlerin kapsamlı bir değerlendirmesi yapılmış, BM Güvenlik Konseyi’nin 31 Temmuz 2006 günü kabul ettiği 1696 sayılı karardan bu yana, İran’ın nükleer programı konusunda sürmekte olan temas ve müzakereler ele alınmış ve sorunun görüşmeler yoluyla çözümlenmesinin önemi vurgulanmıştır. Ayrıca Güney Kafkasya bölgesindeki gelişmeler değerlendirilmiştir.’’ Göreve çağrılan Eskişehirli Bayramın, ülkenin irili ufaklı çeşitli kentlerinde benzer coşkular içinde kutlandığı anlaşılıyor. Ama Eskişehir yürüyüşünün bence önemli ve ayrıcalıklı yanı, sadece kentin nüfusuna oranla en kalabalık bir halk katılımının sağlanması ile de sınırlı olmayışı. Aynı zamanda, uzun süreden beri birçok Cumhuriyetçinin, ”tehlikenin farkı”nı büyüteç altına alarak somut ve gerçekçi çözüm önerileri üretirken Eskişehirli bir politikacıyı da göreve çağırması. Yılmaz Büyükerşen’in, kendisine yapılan bu çağrılar karşısında geçen yıl hayli tereddütlü bir süreç geçirdiği anlaşılıyor. Yakın dostu ve partisinin o dönemdeki genel başkanı Bülent Ecevit’in, daha DSP liderliğini bırakmadan yaptığı öneriyi Büyükerşen kabul etmiş olsaydı; bence bugün sosyal demokrat ya da demokratik sol çizgideki bu dağınıklık ve pejmürdelik yerine, tehlike odağı partinin karşısında, her kesimden seçmeni sandık başına kararlı olarak götürecek seçenek, çoktan elle tutulur hale gelmiş olacaktı. Doğduğu ve yetiştiği kentin kendisine emanet ettiği sorunların çözümü için istediği zaman ağır basmış olmalı ki Büyükerşen o tarihte Bülent Bey’e olumlu yanıt vermedi. Daha sonra ise CHP Genel Başkanı’nın bilinen mizacının yanı sıra DSP’den de ipe un serme heveslilerinin ileri sürdüğü sudan gerekçelerle, 2006 yılının ilk yarısı geride bırakıldı. Ama dün Zeki Sezer, İstanbul’da düzenlediği basın toplantısında küçük bir umut ışığı yakarak DSP’nin sol duyarlılık içinde bir güç birliğinin öncüsü olacağı müjdesini verdi. 30 Ekim 2006 günü “vaziyet”, ana muhalefet partisi genel başkanının dürbününden, 2007 Mayıs ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi için olası bir askeri darbe karşısında duyduğu kaygıyı kamuoyu ile paylaşmak istediğini gösteriyordu (30 Ekim, Sabah). 22 Şubat ve 21 Mayıs 1961’i Çalışma Bakanı,12 Mart 1972’yi CHP Genel Sekreteri ve 12 Eylül 1980’i CHP Genel Başkanı olarak nasıl göğüslemek istediğini bildiğim Ecevit, hasta yatağından kalkabilse ve o eski günlerine dönecek gücü bulabilseydi... Eskilerin “Şüyuu, vukuundan beter” dedikleri türden bir söylemin sahibi olan Baykal’a nasıl yanıt verirdi? Demokrasilerde çözümün sandıktan geçmesi gerektiğini en iyi bilmesi gerekenler politikacılar olmalıdır. AKP’yi sandık ile iktidardan uzaklaştıracak yöntemleri de vatandaşların önüne yine politikacılar, özellikle partilerin yöneticileri sergilemelidir. Cumhuriyet Bayramı arifesinde ,TV 8’de öyle bir sergilemeye sabırla katkıda bulunan SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, Haluk Şahin, Yılmaz Esmer ve Tufan Türenç’in sorularını yanıtlarken,14 Kasım’da İtalyan Başbakanı Prodi ile yüz yüze görüşerek İtalyan solunu son seçimde iktidara taşıyan o birlikteliğin ayrıntılarını gözden geçireceğini anlattı. Karayalçın, Baykal’a da gönderme yaparak “iltihak” değil “ittifak” sözcüğünün altını çizdi. Kendisinin makam ve unvan peşinde olmadığını geçmişten verdiği örnek ile belleklerde bir kez daha canlandırdı. Eskişehir’de Cumhuriyeti kollamak amacıyla yürüyen o 60 bin yurttaş ve 4 Kasım’da başkentte yapılacağı söylenilen benzer etkinlik , “Yollar yürümekle aşınmaz” sözcüğü gibi tatlı bir fantezi olarak kalmamalı. Amacı bilinen, sonuç alacak bir cumhuriyetçiler birliğine doğru yapılmış eylemler olmalı. Prof. Dr. Ersoy KerkükYumurtalık’ın Kürt bölgesinden geçmesi durumunda, Irak’tan İskenderun Limanı’na akan petrolün denetimi de Kürt grupların eline geçmiş olacak. ‘Tarikatçı engeline takılıyoruz’ YUSUF ZİYA CANSEVER KerkükYumurtalık boru hattının Kürt bölgesinden geçirilmesi çabasında Barzani’nin boru hattı oyunu BAHADIR SELİM DİLEK V AN Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Ersoy tarikatçıların üniversitedeki faaliyetlerinden yakındı. Ersoy, tarikatçı engeline takıldıklarını belirterek ‘‘Tarikatçıların hedefi burayı bırakmamak. Van yöresine saldıkları köklerini daha da sağlam hale getirme çabaları hiç durmadı. Çağdaş bir üniversite olma yönünde gelişmesine engel olmaya çalışıyorlar’’ dedi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Araştırma Hastanesi, büyük bir personel açığına, malzeme eksikliğine karşın güçlükle hizmet sunuyor. Prof. Dr. Ersoy, Rektör Yücel Aşkın’ın tutuklanmasına neden olan ihaleyle ilgili davanın devam etmesi nedeniyle İspanyol firmadan içeride kalan malzemeleri alamadıklarını belirterek ‘‘Kurum, rektör olayı ile adeta zelzele geçirdi. Kurumun bıraktığı intiba yüzünden hiçbir akademisyen buraya gelip çalışmak istemiyordu. Ancak zor da olsa akademisyen eksiğimizi gideriyoruz’’ diye konuştu. Tüm bu sorunların yanı sıra bir de tarikatçı gruplarla mücadele etmek zorunda kaldıklarını anlatan Ersoy şunları söyledi: ‘‘Burayı tarikat, medrese haline getirmek istediler. Ancak buna ne Türkiye Cumhuriyeti ne de kurumun yetkilileri müsaade eder. Tarikatçıların hedefi burayı bırakmamak. Zamanında buraya yuvalanmışlar. Burası bataklık gibiydi. Halen bize yönelik bir direnç gösteriyorlar. Burayı vazgeçilmez kılan, tarikatın önde geleninin ‘Van Gölü kıyısına medrese kurun’ sözü yatmaktadır. Biz burayı laik, demokratik bir üniversite yapmak istiyoruz. Tarikat yuvası değil.’’ Ersoy, üniversiteye getirmek istedikleri akademisyenlerin tarikatçılar tarafından engellendiğini vurguladı. ANKARA Irak’ın kuzeyinde, Bağdat yönetiminden bağımsız petrol endüstrisi kurmak için faaliyetlerini yoğunlaştıran Kürt lider Mesud Barzani’nin, KerkükYumurtalık petrol boru hattının Kürt bölgesinden geçirilmesi için dolaylı yoldan Dışişleri Bakanlığı’nda nabız yokladığı ve Enerji Bakanlığı’na da başvuruda bulunduğu ortaya çıktı. Cumhuriyet’e ulaşan bilgilere göre, Barzani’nin liderliğini yaptığı bölgesel Kürt yönetimi, bölgede iş yapan ve kendilerine yakın bazı işadamları aracılığı ile Dışişleri Bakanlığı’na, ‘‘KerkükYumurtalık petrol boru hattını, şimdi bulunduğu güzergâhtan kuzeye, Kürt bölgesine çekelim. Boru hattı, Kürt bölgesinden geçerek Türkiye’ye ulaş ? Kürt lider Mesud Barzani’nin, dolaylı yoldan Dışişleri Bakanlığı’nda nabız yokladığı ve Enerji Bakanlığı’na da başvuruda bulunduğu ortaya çıktı. sın’’ önerisi getirdi. Kürtler, bu önerilerine gerekçe olarak da boru hattının güvenliğinin sağlanamamasını ve sürekli sabotajlar ile petrol akışının kesintiye uğramasını gösterdiler. Bölgesel Kürt yönetimi, Dışişleri Bakanlığı’nın yanı sıra aynı öneriyi Enerji Bakanlığı’na da iletti. Barzani, boru hattının güvenliğini Süleymaniye merkezli Kürt Kesnezani aşiretine bağlı peşmergelerin sağlıyor olmasına karşın bu talebine gerekçe olarak da hattın güvenliğinin sağlanamamasını gösterdi. KerkükYumurtalık’ın Kürt bölgesinden geçmesi durumda, Irak’tan İskenderun Limanı’na akan petrolün denetimi de Kürt grupların eline geçmiş olacak. Ancak boru hattının halen petrol polisliği görevi yapan peşmergeler tarafından korunuyor olması, güvenlik sorumluluğunun Kürtlerde olması nedeniyle, bölgesel Kürt yönetiminin bu önerileri Ankara’da çok fazla dikkate alınmadı. Norveç şirketi de istiyor Barzani’nin de yüzde 50 hisseyle ortak olduğu ve Türkiye sınırındaki Zaho yakınlarında Takve1 sahasından petrol çıkaran Norveç kökenli DNO şirketinin de KerkükYu murtalık’ın Kürt bölgesinden geçirilmesi önerisine destek verdiği öğrenildi. DNO’nun boru hattının Kürt bölgesine çekilmesi durumunda, çıkarılan petrolün başka bir hat ile KerkükYumurtalık’a eklemlenmesini istediği belirtildi. KerkükYumurtalık Petrol Boru Hattı’nın Kürt bölgesi içinden geçirilmesi durumunda, bu hattın denetimi de bölgesel Kürt yönetiminin eline geçmiş olacak. Böylece Kürt gruplar, Türkiye’nin Irak petrolünün uluslararası piyasalara çıkarılması konusunda büyük önem verdiği boru hattı üzerinde söz sahibi olacaklar. KerkükYumurtalık’ın yıllık 80 milyon ton petrol taşıma kapasitesi bulunuyor. Boru hattı, ABD’nin Irak’ı işgalinin ardından sürekli sabotajlara hedef oluyor. CUMHURİYET SAVCISI’NDAN TALEP TBMM ADALET KOMİSYONU DEP’liler hakkında lehte karar istemi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kelkit, yeniden yargılanan DEP’in eski milletvekilleri Leyla Zana, Orhan Doğan, Hatip Dicle ve Selim Sadak hakkında daha önce verilen 15’er yıl ağır hapis cezalarının, daha lehe hükümler içeren 5237 sayılı Türk Ceza Yasası (TCY) ve 3713 sayılı yasaya uyarlanmasını talep etti. Davanın dünkü duruşmasına, hükümlü sanıkların avukatları Yusuf Alataş ve Nuri Özmen katıldı. Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kelkit, hükümlüler Zana, Doğan, Dicle ve Sadak hakkında ‘‘yasadışı silahlı terör örgütü üyeliği’’ suçundan daha önce 765 sayılı TCY’nin 168/2, 31, 33 ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası’nın 5. maddesi gereği verilen 15’er yıl ağır hapis cezasının, hükümlüler ile avukatlarının da istediği ve daha lehe hükümler içeren 5237 sayılı TCY’nin 314/2, 53 ve 3713 sayılı Yasa’nın 5. maddesine uyarlanmasını talep etti. ‘Örtülü af’ kapsamı daraltılıp kabul edildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Adalet Komisyonu’nda, temel ceza yasalarına uyum öngören yasa önerisinin ‘‘örtülü af’’ getirdiği eleştirisine hedef olan ‘‘hükmün açıklanmasının ertelenmesi’’ maddesi, ‘‘şikâyete bağlı suçlarda 1 yıl hapis cezasına kadar verilen hükümler’’de uygulanması sınırlaması getirilerek benimsendi. Adalet Komisyonu’nda, dün temel ceza yasalarına uyum öngören yasa önerisinin görüşmelerine devam edildi. Tartışmalara neden olan ve ‘‘örtülü af’’ getirdiği ileri sürülen ‘‘hükmün açıklanmasının ertelenmesi’’ başlıklı maddesinde değişiklik yapıldı. Erteleme için ‘‘2 yıl hapis cezası alma’’ ibaresindeki süre 1 yıla indirilirken yalnızca şikâyete bağlı suçlarda erteleme yapılması öngörüldü. Tehdit, hakaret, haberleşmenin gizliliğini ihlal, özel hayatın gizliliğini ihlal gibi suçlarda hâkim, 1 yıla kadar hapis cezası verilmesi durumunda hükmün açıklanmasını 5 yıl erteleyebilecek. Faks: 0 212 677 08 21 obirgit?ekolay.net El bombası ve tabanca ele geçirildi Ağrı’da operasyon AĞRI (AA) Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde terör örgütüne yönelik yapılan operasyonda, 1 adet el bombası ile tabanca ve tabancaya ait mermi ele geçirildi. Alınan bilgiye göre, Iğdır’da 23 Eylül 2006 tarihinde terör örgütü PKK üyeleri tarafından gerçekleştirilen polisevi yakınındaki patlamayla ilgili çalışma yürüten polis Gürbulak ilçesine doğru giden Y.A. yönetimindeki 04 D 1633 plakalı otomobili takibe aldı. Yapılan operasyonda 1 adet el bombası, tabanca ve tabancaya ait mermi buldu. Olayla ilgili 2 kişinin yakalanması için çalışmaların devam ettiği bildirildi. CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle