Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 4 EYLÜL 2005 PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
Sabah Ujanm
crn kı ortrthk bir
fcsşka aydınlık...
Caiız bir başka^
cfeniz. Hava bir"
fc»şkahava.Rüz-
p r serin esiyor.
Eakona çıktım,
içnürperdi.Güz
gslmiş sanki.
"Vlğmurları, hüzünleri, geçmişi anımsa-
tulanyla güz mevsimine girmişiz. Oysa
aiustosun ortalan... Ama eskiler ne der-
l e ağustosun yansı yaz, yansı güzdüri Ben-
C Î ağustos yaz değildir. Nedir? Kendi ba-
şna bir mevsimdir ağustos... Tam, yakı-
c sıcaklar sürerken birden yağmurlar bo-
şînır. Fırtınalar çıkar. Denizdeyseniz ka-
çacakyerbulamazsınız. Sokaktaysanızsı-
ğnacak bir dam altı ararsınız.
Baktım baktım da düşündüm; yaz bit-
tiyine. Yaşamadan, yaşanmadan bitti.
Geldi gelecek derken bitti. Başlamadan
btti. Çağnşımlara yine kaptırdım kendi-
rn. llkgençlik günlerine, çocukluğa, ilko-
k j l öğrenciliğine... Ağustosun ortasına
gelırgelmez içimi bir korku kaplardı. Ga-
riD birduyguydu bu. Günlergeçmesin is-
terdim. Saatler ilerlernesın... Dakikalar
uzasın... Oysahızlagtderdik biryerieredoğ-
n_ Eylüldü o yer... O eylül ki, anılar, hü-
zünler, korkular, garip duygular mevsimi-
ör. Okullar açılacak, dersler başlayacak.
Kşi, kendini yeni bir dönemin içinde bu-
laöak.
llkokulu bir yabancı okulda okudum.
Kjmkapı'nın ta dibindeydi. Her gün ko-
ca Gedikpaşa Yokuşu'nu iner çıkardım,
sonra da Beyazıt Meydanı'nı geçer, Şeh-
zadebaşı'na inerdim. Her sabah, herak-
şam, sabah sekizde okulda olacaksın,
akşam dörtte çıkıp eve döneceksin. öğ-
retmenleri de sevmemiştim. Daha doğ-
rusu korkmuştum onlardan. Kara sakal-
lan, uzun cüppeleri, bellerinden sarkan sert
kayışlan vardı. Anlamadığım bir dille ko-
nuşuyoriardı. Herşey banayabancıydı. Hiç
sevmedim okulu, öğrenimi, ders kitapla-
nnı... Ufacık çocuğun ilk izlenimleri yaşam
boyu sürdü. Böyledir, uyanış çağındaki et-
kiler kişiliğimizde yer eder. O eylül sabah-
lan yok mu, ölüm giderdi sanki Şehzade-
başı'ndan Kumkapı'ya... Bir-iki kez arka
kapıdan sıvışıp eve dönmüştüm birinci
sınıftayken... Ama yakama yapışıp geri
getirmişlerdi. 01930 yıllannın eylül sabah-
lan, nerdesiniz şimdi? ZiyaOsman'ınde-
diği gibi, "Açılın açılın tekrar/Çocuk diz-
ET/HAYIR
OKTAY AKBAL
(Bir öykücük)
Güz Rüzgârında
lerimdekiyaralar..."
Bu güz nasıl ge-
çecek? Eylül, ekim,
kasım, aralık aylan
kış mıdır? Mevsim-
leri belirli sınıriarla
ayırmaktan yana
değilim. Bakın,
'Pastırma Vaz/'di-
ye bir mevsim var!
Başkadillerde böyle bir 'mevsim' var mı-
dır? Türkçenin üstün yanı. Her duruma,
her eğilime yakışan bir ad bulmuşuz. Pas-
tırma yazı da kış ortasında karşınıza çı-
kar, güzün içinde de yaşanır. Yazdan kal-
ma bir gün denildiği de olur. Bir bakarsı-
nız gökyüzü masmavi, güneş alabildiği-
ne coşkulu... Paltoyu, ceketi atmak, se-
re serpe dolaşmak isteği gelir içinize. Ama
çok sürmez, birden hava karanr, bir yağ-
mur, derken kari Yıtip gidero yazdan kal-
mış gün.
Her şey yerinde, zamanında. Gençlik-
te gençler gibi yaşamalı, ama ya yaşlılık-
ta?.. Yaşlılığı ayn bir sorun olarak ele al-
malı. önce, benimsememeli yaşlılığı... Yıl-
lar önemli değildir demeli. Insanın yüreği
genç kalabilse, duygulan, duyumsama-
lan, özlemleri 'yaşlı'lık havasından sıyn-
labilse! Olabilir mi? Niye olmasın. Ben ni-
ce 'genç' yaşlılar gördüm. Onlann yanı sı-
ra yaşlı' gençler...
Gençlik, bir işe yaramaktır, kendine ve
çevresine yararlı olmaktır. Yaratıcılık, ve-
rimlilik, canlılık, ölümden uzak kalmayı
bilmektir. Her işte, her alanda kendini bir
'ilkyaz' havasında duyabilmektir. Kendi-
ne ve çevresine yepyeni duygularla ba-
kabilmektir.
Ağustosun son günleri yaklaşıyor. Gün
gün geçiyor zaman. Bir yere doğru yak-
laştınyor beni. Belki bir süre sevdiklerim-
den uzaklaştıracak bir zorunluluk var
önümde... Ne demişti Amerikalı bir şair
"Yurduna borcu olan herkes/Birsüre için
girer hapishaneye." Bilmem benım ne
borcum var? Neyapalım, öyle olsun... Bu
güz havasında beni bu türlü düşüncele-
re sürükleyen bu güz rüzgânna ne de-
meli bilmem! Gel de Külebi'nin güzel di-
zelerini yineleme: "Bir rüzgâr geçti bur-
dan/Koştum ama yetişemedim." Oysa
bize rüzgârlaryetişemiyor, bize, topluma,
bu hızlı gidişe... Ama nereye, hangi yöne
doğru esen bir rüzgâr bu; orasını bilmek
güç...
"Lunapark" adlı kitaptan (1983).
Sıvas'ta Tıbbiyeli Hikmet
Prof. Dr. Metin KALE Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
"Aleladepolitikacıhkla ulusupar-
çalamak hıyanettir." Atatürk
S
ıvas"ta bir ulusal kongrenin
toplanması Amasya'da ka-
rarlaştınlmış ve 22 Haziran
1919"dabirgenelgeileulu-
sa bildinlmişti. tstanbul Hükümeti
ise Sıvas'a gkİecek delegelerin tutuk-
lanarak geri gönderilmelerini isti-
yordu. Daha öoemlisi, hem içişkri
hem de savunnıa bakanlıklan 30
Temmuz 1919'da Mustafa Kemal'in
de tutuklanmasınıve tstanbul'a gön-
derilmesini istemekteydi
Bu engellemelere ve ulaşımdaki
güçlüklere karşın Sıvas Kongresi"ne.
Erzurum'dan gelenlerle birlikte 38
delege katılabıldi. lstanbul'dan çok
az katılım oldu, çoğu delege Orta
Anadolu'dan geldı. Işgal nedeniyle
Trakya, Antalya, Adana ve Kon-
ya"dan gelen olmadı
Sı\r
as'ta toplananlar ülkenin kur-
tuluşuve vatanınparçalanmasını ön-
lemek için her türlü olumsuzluğu
göze almış özverili insanlar olmala-
nna karşın, Dünya Savaşı"nın ne-
den ve sonuçlanndan, emperyalizm-
den habersiz olduklan için de bazı
tehlikeli yanlışlara düşebiliyorlar-
dı. Bağunsızlıktan yana olanlarla
mandacılar arasında en bfiyük ve
son açıkçanşma, SıvasKongresi'nde
yaşandı. Mandacılar sayısal olarak
çoktu. Bekır Samı Bey ve Refet Pa-
şa gibi yakmlan bile kürsüden açık-
ça mandacılığı önerebilıyorlardı. Ya-
kın çevTesi dahil, (tsmail Fazıl Paşa,
Rauf Bey ve Bekir Sami Bey toplan-
mışlar ve Ismail Fazıl Paşa'nın baş-
kanlığı üzerinde anlaşmışlardı) baş-
kan ohnaanı istemeyenlerin sayısı
da artmıştı. Buna karşın Mustafa
Kemal Paşa o her zamanki sabn, di-
rayeti ve özgün konuşmasıyla dele-
geleri ayduılatmaya çalıştı ve öne-
riyi oya sundu. Oylama sonunda üç
üye dışında bütün üyelerin oyuyla
'DA
HAVADAN WORLDPUAN!
100 YTL ALIŞVERİŞE,
başkan seçildi. Mustafa Kemal Pa-
şa, ülkenin içinde bulunduğu aske-
n ve siyasi durumu, sabahlara kadar
süren, delegeleri etkileyen sohbetler
şeklinde anlatarak onlan bılinçlen-
dirip kazanmaya gayTet ediyordu
Kendisinde var olan olağanüstü ik-
na gücü ve ne ıstediğuü bilen, kesin
ve ödünsüz tavnyla ülkeyi kurtarma
inancını, kendine özgü coşkusuyla
yönünü bulamamış ama samimi ve
dürüst insanlara anlatmaya çalışı-
yordu. Istanbul'da Peyam gazetesin-
de AHKemalıleAfemdar. Sabah, Ay-
dedeve Serbesti gibi gazetelerle İn-
gfliztşgalKuvvetieri\e tstanbulHü-
kümeti Anadolu Harekân nın bir It-
tihatçüık olduğunu ve Ittihat ve Te-
rakkı'nın eseri olduğunu ilen süre-
rek ulusun mücadele azmini ve di-
rencini kırmak istiyorlardı. tlk üç
giin kongre îttihatçı olunmadığını
kanıtlamak için bir yemın metnı be-
nimseyerek hem delegeleri bir dü-
şünce etrafında topladı hem de dı-
şandan yapılan olumsuz propagan-
da ve telkınleri önlemış oldu.
Mustafa Kemal Paşa kendisini
başkan seçtirmemek isteyenlerin
amacını şöyle açıklar:
•'Anlaşüıyor ki bu arkadaşlar ken-
diaralarmda 'manda' fıkrinibenim-
semiş buhınuyorlar. Beni başkan seç-
tirmemelerinin tek izahı. kendflerin-
den bir başkana mandavi el çabuk-
luğunagetirip kongre kararına bağ-
btmak arzusundan ibarettir. Bu. ger-
çekten hayretv«ricive acı bir manev-
radm" Çünkü tstanbul'dan gelen de-
legeler kurtuluşu 'manda'da görü-
yorlardı Erzurum'danberigündem-
de olan mandacılığı Mustafa Kemal
Paşa kesin olarak ortadan kaldırmak
istiyordu. tstanbul hükümeti ve sı-
yaset adamlan üe tstanbul basınımn
bazı önde gelenlen kurtuluş için
'Amerikan mandasrm öneriyorlar-
dı. Bunlar Anadolu harekâtını üç
beş adamın macerası olarak görüyor-
pnya 18.09.2005 tarihine kadar geçeıiidir. Tek seferde yapacağınız her 100 YTL »lışverişe 10 YTL değerinde 2000 VVoridpuan hecfiye edilecektir Kampanya süresince her müşteri en
30 YTL değerinde 6000 VVoridpuan ödûl kazanabilir. Kampanya, Attınor ve elektronik reyonlarında. Tekel ürünlermde ve VVoridpuan kullanıtarak yapılan alışverişlerde geçerli değildir.
USTELIK GIDA DIŞI ALIŞVERIŞLERINIZDE
WORLD'E ÖZEL 12 VVORLDTAKSİT!
Kanıpanya 50 YTL ve üzeri gıda dısı alısverişlerinizde geçerlidir. Tekel, Altınor, teınizlik, saglık ve güzellik urünleri dahil değildir
Carreföur
"Evdeki hesaba uyar"
^ woıid
lar, fakat düştüklen gafletin derece-
sini ayui edemiyorlardı. Anadolu
delegelerinın çoğunluğu ise manda-
yakarşıydı. Sıvas'ta mandacılar ba-
şanhotamadıtar. Çünkü Sıvas'a esas
teşkil eden .4masya kararlannın ilk
maddesi, sadece '^vatanın bütünlü-
p"nden değil "uhısun bağımsızh-
ğj"ndan da bahsetmektedır ve tam
bağımsızlık Mustafa Kemal Paşa
için -kendi ifadesiyle- "bir hayatme-
seteskhr." Bu düşüncesini ve manda-
nın bağunsızhğın terki olacağını de-
legelere defalarca anlatmıştır. Görüş-
meler sırasmda en şiddetli mandacı
olan Îttihatçı Kara Vasrf Bey "tek
kurtuluşun manda olduğunu, hatta
buoun koşuHaruun görüşüfaneyege-
çibnesinin gereklüiğiıü ve bu konu-
da Halide Edip Harum'uı mektu-
bundaki düşünceleri paylaştığını"
ifade ederek "Bizi büyük doletkr
tam bağımsız bir de\1et olaraktanı-
sa bfle,biz \-anhma muhtaaz" dıyor-
du. lsmail Hibni Bey ise Ahmet tz-
zet Paşa gibi Osmanlı paşa ve bey-
lerinın de a\TU goruşte olduklannı,
manda kabul edümezseher şeyin bi-
teceğiniilensürüyordu Sözalan Re-
fet Bey de "Amerikan kefaktini ka-
bule mecburuz. Bu asırda §00 mil-
yon borcu, harap bir memkketi. ve-
rimsiz bir topragı ve 10-15 mihx)n ge-
Bri olan bir ka\inı için dış >ardım ol-
madanjaşamakolanağı yoktur" di-
\or ve Amerikan mandasını İngüiz
mandasma tercih etmekten çekin-
miyordu. Refet Bey'ın bu çıkışı.
mandacılan tekrar harekete geçirir
Bursa detegesi Ahmet Nuri Be> ise
"Kendimizi bütün bütün beceriksiz
ve miskin görerek, bizi kurtann di-
ye şuna buna yah"armakgibi bir aşa-
ğuanma>a bu ulus katianamaz" şek-
linde karşı çıkar Bu vaşananlan
Mustafa Kemal Paşa "Istanbul'da-
kiler ve buradakikr ümitsiz hasta
insanlanhr. Yabancıîşgahalanda ce-
saret ve ümitleriıü kaybetmiş ohna-
nın verdiği teessürle ve hasta bir psi-
koloji içinde hareket ediyoriar. Bu-
nun başka türlü izahı yoktur" soz-
leriyle açıklar.
Durum bu şekilde gider-
ken askeri öp öğrenci dele-
gesi olan genç Hikmet Bey
tstanbul efendi ve paşalan-
na vatanseverlik ve ulusal-
cılıkta örnek olacak şekilde
inançla ve cesaretle öne çı-
karak Mustafa Kemal Pa-
şa'ya düşüncelenni şöyle
ıfadeeder "Paşam,delege-
si bulunduğumTıbbiyelüer
beni bura> a bağunsızlık da-
vamızı başarmak yolunda-
ki çahşmahra kanlmaküze-
re gönderdiler. Mandayı ka-
bul edemem. Eğer kabul
edenkr \arsa, bunlar her
kim olursa olsun şiddetle
reddeder ve kmanz. Olma-
yacak şey ama, manda fik-
rini siz kabul ederseniz sizi
de reddeder, Mustafa Ke-
mal'i 'vatan kurtancısı de-
ğıl. vatan batıncısı" olarak
adtandnnz." Hikmet Bey'in
yürekten kopup gelen bu
sözleri, orada hazu- bulu-
nanlann gözlerini yaşartır.
Mustafa Kemal Paşa bile
heyecanlanarak "Arkadaş-
lar,gencüğebakm,Türk ulu-
sal bünyesindeki asil kanın
ifadesine dikkatedm" diye-
rek Hikmet Bey"e döner ve
şunlan söyler: "Evlat,müs-
terihoLGençtikkiftihar edi-
yorum ve gençüge güveni-
yorum. Biz azmhkta kalsak
bile mandayı kabul etmeye-
ceğiz. Parolamız tektir ve
değişmez.Va bağunsızhkya
öiüm." Aynca Hikmet Bey'i
ahundan öperek kutlar ve
"Gençler, vatanın bütün
ümit ve geleceği size, genç
nesilkrin anlayış ve enerji-
sine bağlanmıştır1
' dıyerek
sözlenne son verir.
Sıvas Kongresi ile yerel
direniş örgütleri tek bir mer-
kezi örgütte, AnadotuveRu-
meü Müdafaai Hukuk Ce-
miyeti adı altında birleştı-
rildi ve bundan bir Temsil
Heyeti doğdu Temsil He-
yeti dönemi, bir devlet ön-
cüsü dönemıdir kı, Atatürk
bu durumu "Cumhuriyetin
temellerini burada attık"
sözleriyle ifade etmıştir.
Ulusun varhğını özgür ve
bağımsız kılan, mandacılı-
ğın her türlüsünü reddeden,
bunu ulus için alçalma bi-
len, kurtuluş ve kuruluş ile
Cumhuriyet ve Devrimler-
le Türk Aydınlamasma gi-
den yolu açan Sıvas Kong-
resi dolayısıyla, yeni tanzi-
matçılar ve postmodern
mandacılarla, .AB önünde
dış yardım kredı ve müza-
kere tanhı almak gibi sanal
kavTamlar uğruna eğik du-
ran boy-unlarla ülkemizin
ayağa kalkmasının müm-
kün olamayacağını görmek
için 86 yıl önceki çılgın
Türiderihahrlamaya her za-
mankınden çok ihtiyacımız
olduğu görülmektedir.
PENCERE
Allah'ın Işine Bak Sen!..
Allah bir mi?..
Tövbe estağfurullah, sorulması bile haddinden
büyük günah!..
Yine de insanoğlu Allah üzerine çeşitleme yap-
makta bire birdir..
Hiç unutmam, Adana'da eski kulağı kesiklerden
biri, çolak ve topal bir esnafla tartışıyordu, başa
çıkamayınca öfkeyle ne dese beğenirsıniz:
- Ulan, Allah işinibilir, seniboşuna böyleyarat-
mamış!..
Münasebetsizliğin daniskasına Allah'ı kanştnmak
insanoğlunun eski huyudur...
Pek meşhurdur, ama olağanüstü güzel fıkradır;
hoca camide vaaz verirken "mekândan münez-
zeh" Allah'ı anlatıyormuş:
- Ne sağdadır, ne soldadır, neyukardadır, ne aşa-
ğıdadır, ne ordadır, ne burdadır...
Bektaşi uyarmış:
- Imanım, demiş, şuna yok diyeceksin, ama di-
lin varmıyor!..
•
Bektaşi fınndan ekmek almış, on kuruş vermiş;
paranın üstünü isteyince fınncı çamura yatmış:
- Verdikya!..
Tartışma kavgaya dönüşmüş, Baba Erenler ba-
şa çıkamayacağını anlayınca Allah belanı versin'
deyip yürümüş, biraz ötedeki bakkala uğrayıp beş
kuruşluk peynir almış...
Bakkal peynırin parasını isteyince de demiş ki:
- Verdikya!..
Verdin vermedin derken bakkal işi uzatmamış:
- Peki, öyle olsun!..
Bektaşi ekmek peynirte bir köşede kamını bir gü-
zel doyurduktan sonra gözlerini göğe çevirmiş:
- Imanım, demiş, sen işin esasını biliyorsun, fı-
nncıdan al bakkala ver, ödeşelim!..
•
Amerika Irak'a girdi, ortalığı tarumar ettı, yoksul
halkın canına okudu, binlerce ölü yaralı bir yana,
ortalık cehenneme dönüştü, insanlar sersefil ol-
du... Derken bu kez Amerika'da "Katrina kasırga-
sı" patlamaz mı?.. Amerika'nın kimi bölgesi Irak'a
dönüşmez mi?.. Ölüler, yaralılar, yağmalamalar,
saldınlar, güvensizlik, facia, kaos...
Rivayete göre şimdi kimilen diyorlarmış ki:
- Allah işini bilir!..
lyi de Allah'ın işinı bilmesi insanı kurtarmıyor.
•
İnsanı Allah değil, kendisi kurtaracak...
Yoksa Allah elbette işini bilir...
Bektaşi komşu kasabadan geçerken bir eve uğ-
rayıp su istemiş, suyu bir genç kız getırmiş... Ki
aman Allah, yüzüne bakılamayacak denli güzel...
Baba Erenler suyu içtıkten sonra gözlerini yu-
kan kaldırmış:
- Imanım, demiş, ölüm Allah'ın emri, ama, bu
güzelliğe de kıyacak mısın?..
Aradan yıllar geçmiş, Bektaşi yine aynı kasaba-
ya uğrayıp aynı kapıyı çalmış, yine bir bardak su
istemiş...
Bu kez suyu getiren kız kocakandan betermış...
Baba Erenler sormuş:
- Geçen sefer bana su getiren güzel kız ne ol-
du?..
Demişler ki:
- Şimdi sana suyu getiren kız, o kızdır...
Bektaşi yine gözlerini yukan dikmiş:
- Imanım, demiş, işini iyi biliyorsun, önce bu ha-
le getirip sonra canını alıyorsun; seninle başa çı-
kılmaz!..
•
Tövbe estağfuaıllah, Allah'la elbette başa çıkıl-
maz...
Allah Irak'tan sonra Amerika'yı da vurdu...
Ama, biz işimizi Allah'a bırakmasak daha iyi ol-
maz mı?..
HlZLANDIRILMIŞ
İTALYANCA
DIL KURSLARı
I • t • n b ı
HAFTA ARASI
(Haftada12saat)
05 - 27 EYLÜL
P.tesı-Salı-Çarş.-Perş.
11:00-14:00
HAFTA SONU
(Haftada 8 saat)
03 EYLÜL • 02 EKİM
Cumartesi ve Pazar
10:00-14:00
15:00 -18:00 /18:30 - 21.30 S1NIFLARIMIZ KÜMALIDtR
KAYIT : Hafta Içi 10:00-19:00 / Hafta Sonu 11:00-15:00
İtalyan Kültür Merkezi - Tel 293 98 48
Meşrutiyet Cad. 161 Tepebaşı - http://www.ilcis1.org.tr
SİVAS KONGRESİ'NİN 86. YIL KUTLAMASI
ULUSAL BİRLİĞE EVET!
MANDACILIĞAHAYIR!
PROGRAM
Saat 11.30 Taksim Atatürk Anrtı'nda Çelenk
Merasimi
Saat 14.00 Mecidiyeköy Kültür Merkezi'nde
Şiir-Müzik Dinletisi ve Panel
PANELİSTLER
1-CHP Sivas Milletvekilı
2-ADDGenelBaşkanı
3- Kanattürk Koofdinatörü
4- Emekli General
5-ADD2. Başkanı
Prof. Dr. Nurettin Sözen
Ertuğrul Kazancı
Tuncay Özkan
Osman Özbek
Prof. Dr. Ahmet Saltık
Sivas Dayantşma Atatürkçü Cumhuriyet
Demeği ve Düşünce Okurlan
llçe Dernekleri Derneği
AYŞE KAYRAL
Üe
CAN ADABAĞ
evlendiler. Kutlar, mutluluklar dileriz.
KARAÖREN'LER