Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 EYLÜL 2005 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
Elektronik posfa: deni2somecumhuriyetcon1.tr Tei: 0.212J12 05 05 Faks; 0.212.512 44 9?
17
Kapız A
Muğla "Valisi. *"*S>KÜ
Dalyan 'ın Kapız
vadisin deki taş ocağı
ruhsatımn iptal
edilec&ğini
açıklarnasına rağmen
yol açrna çalışmaları
sürdüğCJne göre
acaba Başbakan
gelip vadiye mi
girecekJ
- Imam hatiplilere iki
diploma verilecekmiş..
"Biri Türkçe, öteki
Arapça!"
S Bti gidişle
a toplumdaki silah
5 sayısı TürkSilahlı
Jj, Kuvvetleri'ni
2 geçecek.
Günaydın
A Ayşe Meral: "CHP
• Milletvekili
j[ Bertıan Şimşek,
Kültür Bakanı Atilla
Koç için 'Uykusuyla
günderne gelip bizi
uyutuyormuş' demiş.
CHP'ye herseferinde
'Günaydın' demek
düşüyor galiba!"
TAPU ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nde çalışan
bir grup yurtsever memur, bakın ne diyor:
"Maalesef ülkemizin sahibi olduğu arazisı ve
taşınmazları ile ormanlarının tamamı hakkında kesin
bir bilgiye sahip değiliz ve işte bu noktada alınan bır
kararla, daha doğmsu hükümetin AB'ye verdıği söz
üzerine ülke kadastrosunun üç yıl içinde bitirilmesı
hedefiyle kadastro hizmetleri özel şirketlere ihale
edilmeye başlandı.
Şimdi bu kararın neresi kötü, ne güzel bir an önce
ülkemizde tapusuz yer kalmayacak diyeceksıniz.
Bız de bu uygulamaya karşı değiliz.
Bızim karşı olduğumuz nokta; altyapısı
oluşturulmadan birilerine peşkeş çekmek amacıyla,
konusunda uzman olmayan fırmalara verilen ihaleler
ve bu ihaleler sonucunda biz dürüst memuriar
üzerine kurulan baskılardır.
Bu ihalelerle; Malatya'dan Izmir'e, Şırnak'tan
KadastroKastamonu'ya, Kütahya'dan Bingöl'e, Antalya'dan
Trabzon'a, Erzurum'dan Denizli'ye kadar birçok
ılimizde ihaleyi alan şirketlerle kadastro müdürlükleri
beraber kadastro çalışmalarına devam etmektedir.
Bizim en çok rahatsızlık duyduğumuz nokta
burada açığa çıkıyor: İhaleyi alan firmalar ile genel
müdüıiük, bölge müdürlükleri ve kadastro
müdürlükleri arasında çok büyük boyutlarda para
alışverışı dönmektedır.
Bazı müdürler ve bürokratlar firmalardan haksız
paralar almakta ve hatta işın kontrollüğü
durumundakı müdürlükler taşeron olarak gızlice iş
almakta ve müdürlükte çalışan personellerini zorla
yasadışı işlere itmektedirler. Buna karşı çıkan
mühendis ve teknısyenler, sürgüne göndenlmekte,
yenne kendi işlerini gördürebilecekleri ve her şeye
imza atacak memurtar getirilmektedir. örneğin bir
müdür, firmadan 600 milyar para alıp, devletin
donanımını kullanmakta, devletin memurunu
çalıştırmakta ve çalışan memuriara da para
vereceğini çok rahat söyleyebilmektedir. Başka bir
müdür ayak bastı parası adı altında yüklenici
firmadan 200 milyar talep edebilmektedir.
Aynca süreli iş olduğu öne sürülerek
yönetmeliklere, kanunlara aykırı işler yapılmakta ve
bir an önce bitiımek amacıyla baştan savma işlere
imza atılmaktadır.
Bunun sonucunda birçok vatandaşımız hak
kaybına uğramaktadır. Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğü'nün onuriu memurlan olarak, yasalara
uygun, rüşvete karşı çıkarak, vatandaşlanmızın hak
kaybına uğramaması için ne gerekiyorsa
yapacağımızı duyururuz."
Çane
Savaş Ünlü:
"Her alarıda
olduğu gibi, sanatta
da tasarruf için Devlet
Tıyatrolan kapatılsın.
Geçmişteki gibi,
Hacivat, Karagöz,
Kavuklu ve Pişekâr'la
yetinilsin. Sanata
değer venldiği de
dosta düşmana
gösterilsin!"
SESSÎZ SEDASIZ (!) 30 Ağustos'tan geriye kalanlar
GAZETELERDE yer alan
haberler üzerine Genelkurmay
Başkanlığı'ndan yapılan
açıklamada, Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Hilmi Özkök'ün 30
Ağustos resepsiyonunda hükümetle
aralannın çok iyi olduğuna ilişkin bir
soz söylemedıği bildırılince aklıma
ılgisız bır soru takıldı: Genelkurmay
Başkanı'nın hükümetle arası kötü mü?
Bu sorunun yanıtını bilemem ama
"30 Ağustos" başlıklı yazım
nedeniyle bazı okuriann şu sıra
bendenizle arasının pek iyi
olmadığını biliyorum.
30 Ağustos'ta özetle Afyon
ovasında bir savaş değil "Sultan
Vahdettin Han HazretJerTnin
girişimiyle bir tatbikat yapıldığını; bu
günü "Zafer Bayramı" olarak
kutlamanın anlamı olmadığını;
Amerika'nın bile 4 Temmuz'da
askerlerini yan yana dizip Irak'ta
kırtlama yapmadığını yazmıştım.
Birçok okur "Bu yazı ancak 'Vatan
haini olsaydım, işte böyle söylerdim'
diye yazılacak bir yazıdır" diyerek
bendenizi nefretle kınadıklannı
bildirdi.
Canlan sağ olsun...
Bu ülkede 19 Mayıs, 23 Nisan, 29
Ekim kutlamalannın anlamsızlığı
tartışıldı, Ikinci Inönü Savaşı'nın
olmadığı öne sürüldü ve ikinci
cumhuriyetçilerin, işbirlikçilerin,
mandacılann, şeriatçılann,
aynlıkçılann 30 Ağustos'a da dil
uzatmalanna ramak kaldı.
O yazı işte bu noktaya parmak
basıyordu.
ÇED KÖŞESİ ÇÎZGÎLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci" mynet.com
OKTAY EKİNCt
Irkçı Demokrasi
ABD'nin "demokrasiyi ge-
tirmek" için bombalayıp ışgal
ettıği Irak'taki yeni meclisın
"ayasâgruplarT şöyle tanımla-
nıyor: "Sûnniler", "Şiiler",
"Kürüer", "Türkmenler" .
Bu meclıs hakkındaki haber-
ierde de hep şu bılgı venliyor:
"275 üyenin çoğunluğu Şiilerve
Kürtler; Sünnilerin ise 17 san-
daiyesi bulunuyon-"
Ya 'düşûnce'ler?..
Oysa parlamentolann, örne-
ğin "liberaller", "sosyal de-
mokratlar", "milliyetçiler",
"komünistier", "yeşüler",
"muhafazakârlar" gibi, "fark-
ta düşünceler"e sahip grup ve
partilerden oluşmalan gerek-
miyor mu?
Yani, toplumsal sorunlara
farklı açılardan ya da farkk sos-
yo-ekonomik kesımlerin çıkar-
lanna göre bakanlann; bu ne-
denlerle ülkenın ve dünyanın
geleceği hakkında "farklı dü-
şünceler"e sahip olanlann, ken-
dilerine en yakın görüşte-
kilerle farldı partilerde
"buluşmalan" ge-
rekmiyor mu?
Kendilerine
"IraklT dı-
yenlerin,
"ırktaş"la-
nyla ya da
"din"daş-
lanyla değıl, "fikirdaş''lanyla
birlikte olmalan. "demokratik
düzen'*in en temel gostergesı
değıl mi?
Dını. mezhebi ya da ırkı u
ay-
nı" olanlar, topluma, dünyaya,
geleceğe de "aynı" bakmak zo-
rundamı?
Ne var kı Irak'ta yaşanan
"demokratik süreç"in(!) bu ev-
rensel demokrasi kültürü ve
kuramıyla hiçbir ilgisi olmadı-
ğını ne yazan var, ne önemse-
yen ne de üzenne giden...
Bir insan Sünnı olursa. san-
ki solcu, sağcı, hatta "futbol-
cu" bile olamaz. Şü olursa da
öyle, Kürt olursa da... Peki ne-
rede "aklın" üstünlüğü; nerede
"ide"ler ve "ideolojrieT?..
ABD çok beğendiyse...
Irak'ta anayasa tartışmalan
sürerken Başkan Bush adına
Beyaz Saray Sözcüsü Scott
McCTeDan'in açıklaması şöy-
leydı: "tkriye doğru bir adım
niteüğini taşryan bu geüşmeleri
memnuniyede karşüryoruz.^
(Cumhuriyet-24 Ağustos
2005)
O halde Amerikan Kongre-
si'nde de "DemokraÜar" ve
"Cumhuriyetçfler'' değil de ör-
neğin "Zencikr", "Beyazlar'',
"Kıalderilikr", "Ispanyoüar*
rnı yer almah?
Bu ne kadar "saçma" ıse I-
rak'ta oluşturulan meclisın ya-
pısını "demokrasTyle açıkla-
mak da bir 0 kadar saçma...
Bu ganpliğın bir "bcnzeri"
de hem Bulgaristan'da hem de
Türkiye'de gözlenıyor...
Bulgaristan"dakı "HakveÖz-
güriükler Partisi"nin özelliğı,
sadece "Türk" kökenli Bulgar
yurttaşlannın partisı olması.
Soydaşlanrtıızın "defişik'' fi-
kirlere sahip olabılecekleri ise
sanki hiç önemsenmiyor...
Güneydoğu'dakı "Kürt" kö-
kenlı yurttaşlarımızın da "fark-
h siyasal ve ideolojik görüşler "1
olabileceği, hatta olduğu, ne-
dense hıç akla bile getirılmi-
yor...
Alol yerine aynmcüık
Konunun güncel söylemin-
deki "aydııT sözü "aydınlan-
ma"dan geliyor ve temelinde
de -insan aJdı"nın önderliği ya-
tıyor. Ne var ki Kürtlerin de-
mokratik haklannı savunan ki-
mi aydınlanmızın da "akü" et-
rafında değil, sadece "Kürt-
lûk" etrafındaki sıyasal birleş-
meye "özğüriûk" iste-
dıİderigörülüyor...
O kadar ki, yüzde
10'lukoybarajıaşa-
ğıyaçekilerekTB-
MM'de "temsili-
yefi istenen par-
tıde"KürtParti-
sf! Oysa doğru
olan. "gerçekten
demokratik" bır yapılanma
için, sosyalistlik, liberallik gi-
bi farklı "düşünce"ler etrafin-
da siyasal örgütlenmeyi ger-
çekleştırmek değıl mi?
Türkiye Cumhuriyetı vatan-
daşlan arasındaki Türklerin ya-
nı sıra Ermenıler, Rumlar, Ya-
hudiler ve herkes, nasıl ki sol-
dan sağa bir siyasal yelpazede
değişık partileri kendilerine ve
fikirlerine yakın buluyorlarsa,
Kürtlerin de bu "demokratik
zenginliği"' yaşamalan ve
"jiırttaşlık hakkT olarak de-
ğerlendirmeleri neden esas
alınmıyor?
Demokratik haklar, sadece
anadil, kültürel kimlık ve etnik
örgütlenme özgürlüğü değil...
Örneğin. Güneydoğu'daki Kürt
kökenli ışverenlenn, yanı "pat-
ron"lann işyerlerinde "sendi-
ka" var mı? Kürt kökenli işçi-
lerin haklannı veriyorlar mı?
Diyarbalor'ın yoksul semtleri
ile varlıklı semtlen arasmda,
belediye hizmetleri "adfl" mi?
Üstelık kent dokusunu gö-
zetmeyen, toplum çıkarlarına
aykın "ayncahldı imar izinle-
ri"nı verenler de Kürt kökenli,
alanlar da...
ÇED Köşesi, bır siyasi yo-
rum köşesi değil. Ancak, bu so-
rular da hem yazarının hem de
okurlarının ortak merakı...
oekinci <' cumhuriyet.com.tr
HARBl SEMİHPOROY semihporoy(âyahoo.com
HAYAT EPtK TİYATROSU MLSTAFA
OKULLAÜIH
AÇILMASINA SA
SÜNLER KALA
COCVKLARA
KtTABT ÖNEfttSİ
hayatepik(q mynet.com
m\
i \ I 1 1 i A
1 A K l t l 1H, ö U tr UIX MUMTAZ AMKAı\ l kUıtt Hicu.r11umtaz-arikan.com
HİTLER. ÖLÜ VEYA
1933'DA BUSÜN.ÎNGİLİZ GAZE7ESİ "7HS O*«-Y M/ftKOK,
HİTl£li İÇİN SİR "ARANrfOR* ILANI YAYtMLAMlŞTt.NA
Zİ UPGRİ,X. OÜNYA SAVAŞI 'NIN BAÇ/filPA, AUtrCI DA
OLSA "C/AIAY£T, AOAM KAÇ/RMA, Ht&SIZltK Ve *0UM-
MKIAMA "SUÇLAMAStYLA A54€$7 KAgŞtyAYU. /Z/GV-
t>A,Hin£K'/M EN SON SSYUJL f8S9'DA j '
UMUN fÇİTİLDİĞİ SİLPİK/Lîyc/e YE
UYOfZPü: "YAŞ BUJ, SOY ?.6O(C/K4<e//Va4),ç
LARl SOCOAM SAĞA TA/ZANMtŞ, SOLUK YÛZUJ, TDPLU-
CA YÜCUTVJ"' "SA&r &KİGDEN MUZOAAİP OLUPAKA-
DA BİR M£LAA/*&UY£ DOfSS "^TERSLİK
DA GÖZYAŞLARtNA SOĞULASlLİR*. "SESİ
GELİR.". «SA& KOLJJA/U,S/K S/K,OMUZ
PÖZEYİNDE fL£Rİ UZ47TV1AK 6/Sİ SİR TİKİ &G "
'TBHLİKELİDtR, ÖLÛ V£m PfRİ f
HOTEL MAVI DENIZ
TÜRKİYENİN CENNET KÖŞESİ,
MAVİ BAYRAK ÖDÜLLU,
MARMARİS TURUNÇ KOYUNDA
DtNİZE SIFIR, YÜZME HAVUZU,
HAVUZ BAR,SNACK BAR,
SABAH,AKŞAM ZENGİN AÇIK BÜFE
ODALARDA; MUSTAKİL ELEKTRİKLİ ŞOFBEN,
KLIMA, MÜZIK, TELEFON,TV,ŞAÇ KURUTMA.
0-2 YAŞ ÜCRETSIZ
AYNI ODADA ÜÇÜNCÜ KİŞİ %50 İNDİRİMLİ
2 Kişilik Odada Gecelik Kişi Başı Yarım Pansiyon
Eylül Ekim
Bungalov 40.00 YTL + KDV 30.00 YTL + KDV
Otel Odası 55.00 YTL+KDV 40.00 YTL + KDV
KAMPAJJYA
7 Geoe kal 6 Geoe Öde
REZERVASYON
TEL 0 252.4767190-91 www hotelmavideniz.com
FAX:0.252 4767007 info@hotelmavideniz.com
SALİHLİ ADD İSTANBUL
KONFERANS
7 EYLÜL 2005 ÇARŞAMBA 18.00
KONUŞMACI
Doç. Dr.
YAŞAR HACISALİHOĞLU
Ist Üniv. Öğretim Üyesi ve Jeopolitik Dergisi Editörü
BÜTÜN SALİHLİÜLER DAVETÜDİR
Toplantı Yeri: Salihli Ziraatçiler Lokali
Tarih : 7 Eylül 2005 Saat: 18.00
lletişim : 0532 456 90 25 - 0236 713 96 74
0532 281 54 54 - 0542 652 15 00
www.cumok.org
PANO
DENİZ KAVUKÇUOĞLU
'Avrupacılık'
Geçen pazar bu köşede yayımlanan "Edebiyatçı-
larAvnıpa Birtiği'ne Karşı mı?" başlıklı yazımın içe-
riğini büyük ölçüde bir "ironi" olarak düşünmüştüm
aslında, ne var ki kimi okurlanm bu yazıdan -özellik-
le de son paragrafta yer alan "Hayalet, Avrupa'nın
üzenne gerçekten geri dönüyorsa, ben de oldum
olası uslanmazbir 'hayaletsever' olarakAvnıpa Bir-
tiği'ne neden karşı olayım?" cümlesinden- yola çı-
karak beni "bağnazAvrupacılar"\u saffına yerieştir-
mişler. Oysa bir iki paragraf evvel bunun öyle olma-
dığını vurgulamaya çalışmıştım, anlaşılan başara-
mamışım. Ama bundan yine de benim bir "Avrupa-
ct" olmamama karşın bir "Avrupa karşıtı" olduğum
anlamının da çıkartılmasını istemem. Bu köşede bir-
kaç kez dile getirdiğim gibi ben ideolojik zemini
Marksizm olan, siyasal, ekonomik ve toplumsal dü-
şünceleri bu dünya görüşünden beslenen bir sos-
yalistim. Sosyalizm ise yurtseverliği kesinlikle dışla-
mamakla birlikte temelde uluslararası, ulusal sınırlar
ötesi/üstü bir dünya görüşüdür. Insanın insanı sö-
mürmediği bir dünyayı amaçlayan, emeğin en yüce
değer kabul edildiği bu dünya görüşünde "Avrupa-
cılık". "Asyacılık","Amerikacılık" yada "Afrikacılık"
gibi emeğin uluslararası karakterini göz ardı etmeye
yönelik perdelemelerin yeri yoktur
Avrupa Birliği konusuna gelince... Ben, yaşadığı-
mız yüzyılda ulusal sınırlar içine hapsedilmiş emek-
çi sınıfların hak ettikleri eşitlikçi, özgürlükçü, demok-
ratik bir toplumsal/siyasal/hukuksal düzeni kurabi-
leceklerine inanmryorum, böyle bir düzenin ancak
emeğin uluslararası dayanışmasıyla, sınıriarın ötesi-
netaştığı, birleştiği, sıyasallaşarakgüçlendiğitakdir-
de gerçekleşebileceğini düşünüyorum. Bu nedenle
çok uzun, bunaltıcı, yorucu bir yol kat edilmesi ge-
rekse de, özellikle de ışgücünün serbest dolaşım
hakkı yıllar sonra alınabilecek de olsa, "emeğin Av-
rupası "nın olmazsa olmazı olarak gördüğüm emek-
çi nüfusumuzun geleceği açısından Türkiye'nin Av-
rupa Birliği'ne girmesinden yanayım.
• • •
Dünyanın hemen heryerinde olduğu gibi ülkemiz-
de de sermaye büyük bir hızla "ulusal" olmaktan çı-
kıyor; uluslararası yarışta bir yer kapabilmek, ayak-
ta kalabilmek için salt büyükler değil, orta ölçekli iş-
letmeler de kendilerine yabancı ortaklar anyorlar.
Güçlü ortak ise güçsüz olanı yutuyor. Bugün banka-
cılık, sigortacılık, bilişim, iletişim, medya, kimya, oto-
motiv, madencilik, demir-çelik, petrokimya, elektro-
nik, gıda, sağlık, turizm gibi sektörlerdeki uluslara-
rasılaşmaya çok yakın bir gelecekte ulaşım, liman-
cılık, tanm gibi alanlarda da tanık olacağız, oluyoruz
da. öte yandan bu belirleyici gelişmeye koşut ola-
rak işgücünün örgütlenme düzeyinin düştüğünü,
sendikalann, emekçi örgütlerinin hızla kan kaybet-
tiklerini, güçsüzleştiklerini görüyoruz. Kısacası ulus-
lararasılaşan kapitalizm güçlenirken ulusal sınırlar
içine sıkıştınlmış örgütlü emek zayıftıyor. Ne yapa-
cağız? örgütsüz emek üzerinde kapitalist sömürü
yoğunlaşırken, yoksullukbüyürken, işsizlik artarken,
varsıl ile yoksul arasındaki uçurum her geçen gün de-
rinleşirken, alınmış sosyal haklar birer birer geri alı-
nırken, sağlık sistemimiz, eğitim sistemimiz hiçbir
Avrupa ülkesinde benzeri görülmeyen ölçüde özel-
leştirilmiş; sosyal güvenlik sistemimiz delik deşik ol-
muşken bunlan görmemek için başımızı başka ya-
na mı çevireceğiz?
Kimi okurlanmın beni "Avrupacılıkla eleştirdiği
geçen haftaki yazımda sözünü ettiğim "hayalet" söz-
cüğü, Karl Marx ve Friedrich Engels'in 1848 yılın-
da yayımladıklan "Komünist Manifesto"nun ilk pa-
ragrafında yer alır. Bilimsel sosyalizmin bu iki başku-
ramcısı "komünizm"] zamanın Avrupa burjuvazisinin
üzerinde dolaşan bir hayalet olarak betimler. Mani-
festo, "Bütün dünyanın işçileri birleşiniz! Ayağınız-
da kaybedecek zincirlerinizden başka bir şeyiniz
yoktur!" çağrısıyla noktalanır. O yazımda da altını
çizdiğim gibi "uslanmaz bir hayaletsever" olarak
ben yaklaşık 150 yıl önce yapılan bu çağnnın ulus-
lararası kapitalizmin/emperyalizmin eskisinden çok
daha güçlü olduğu günümüzde de güncelliğini, ta-
zeliğini konjduğu düşüncesindeyim.
Uluslararası/uluslarüstü kapitalizmin/emperyaliz-
min ancak uluslararası/uluslarüstü güçlü bir emek-
çi dayanışması ile göğüslenebileceğine ınanıyorum.
Avrupa Birliği'ne yandaş olmamın başlıca nedeni de
bu! Bir sosyalist olarak eşitlikçi bir toplum düzeni,
böyle bir düzen içinde insanlanmızın zenginlesme-
si, emekçilerimizin refahı beni başka birçok şeyden
daha fazla ilgilendiriyor.
(e-posta: dkavukcuoglu@superonline.com)
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3
SOLDANSAĞA:
1/ Tıp dilinde
"felçli" anla-
mında kullanı-
lan sözcük. 2/
106 taşla oy-
nanan bir
oyun... Dar,
uzun ve hafif Q
bir kayık. 3/
Uğursuz...
Büyük bakraç.
4/ Oğütülmüş
tahıl... Bez
parçalanndan doku-
nan basit kilün. 5/
Üzerine raylann yer-
2
leştirildiği demir ya
da ağaç parçalannın
her biri. 6/ Mezopo-
tamya'da kurulmuş 6
eski bir krallık... Ya- 7
bancı. II Rize'nin 81
Çamlıhemşin ilçesin- 9 |
de ünlü bir yayla... Tavır, davTanış. 8/Alev... Köy ya
dakıryaşarnınıanlatankısaşiir... 9/"Hile,oyun" an-
lamında argo sözcük.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Kenarlan saçaklı bir tür başörtüsü... Temiz. 2/
Ödenmesi gereken bir paranın, alacağa sayılarak bir
bölümünün ödenmesi... Ispanyollann sevinç ünlemi.
3/ABD'li ünlü bir rock müzik grubu... Namaz iba-
detinin birimi. 4/"— doğmadan şavkı düşmez ova-
ya'" (Karacaoğlan)... Bu* çeşit pelte. 5/Gümüş üstü-
ne özel bir bıçimde kurşunla ışlenen sıyah nakış. 6/
insanı istenmeyen seçeneklerden birinı izlemeye zor-
layan durum... Kalın bükühnüş sıcün. 7/Posta sürü-
cüsü... Büyük erkek kardeş. 8/Kayınbirader... Mar-
maris ilçesinde, kumsalının güzelliğiyle tanınmış kü-
çük bir ada. 9/Bir şeyin aynldığı bölümlerden her bi-
ri... "Ya şevk içinde harap ol ya aşk içinde gönül / Ya
— açmalıdır göğsümüzde yahut gül" (Yahya Kemal).