Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3AYFA CUMHURİYET 22 EYLÛL 2005 PERŞEMBE
SOYLEŞI
Tanm ablukaatanda'Türkiye ZiraatçılarDerneği Geneî Başkanı îbrahim Yetkin, Türkiye üzerinde çokciddi oyunlann oynandığını
söyledi Çiftçinin üretimyapmasının istenmediğiniiddia edenÎbrahim Yetkin, AB 'ninsamimiolmadığını belirtti
LEYLA. TAVŞANOĞLU
T
ürkiye Ziraatçılar Derne-
ği'nin 19 yıldır genel baş-
kanı olan İbrahim Yetkin,
sözünüsakınmadan aksak-
lıklan, yanlışlan dosdoğru söyler.
Bu eleştirileri yaparken de sözlerini
havadabırakmaz Çözüm yollan üre-
tir. Bu görüşmemizde yine farklı bir
tutum içine girmedi. Türkiye'nin ta-
nm politilcası ya da politikasızlığını
yerdenyere vurdu. Liberalleşme adı-
nanasıl Türk tanmı ve tanma daya-
h sanayinin sıfir noktasına getiril-
mesinin amaçlandığını anlattı. Bu
sert eleştirileri yaparken de çözüm
yollannı sıralamaktan geri durmadı.
Küreselleşen dünyada Türkiye'nin
kendi rekabet şansını koruyup çı-
karlannı nasıl savunabileceğinin yol-
lannı gösterdi. Tanm sektörünün
AB'yle müzakere sürecinin kilit ta-
şı olacağının altını çizdi.
- Bir a^ıklamamzda Türkiye'nin
kaçakbesin ürünlericennetiokhığu-
nu söylediniz»
İBRAHİMYETKİN - 19801i yıl-
lann ortalanndan bugüne dek uygu-
lanan bir politika var. Bu, küresel-
leşme rüzgân adı altında yeni dün-
yadüzeniningetirdiğibirsonuç. Bu,
Türkiye'yi bir açık pazar haline ge-
tirme operasyonu. Dünya Bankası,
IMF, WT0 (Dünya Ticaret Örgü-
tü), AB gibı uluslararası kuruluşlar
ve gelişmiş ülkeler Türkiye tanmı-
ru abluka alnna alddar. 0 gündenbu-
güne kadar Türkiye'de çok planlı,
programlı bir senaryo uygulanıyor.
- Bunun amacı ne sizce?
YETKtN - Türkiye' yi açık pazar
haline getirmeye yönelik, üretmeyen.
üretmek istese de dışardan almaya
yönlendırilen, kaynaklannı kullan-
makta caydınlan, küstürülen, çiftçi-
si yoksullaştınlan, yabancı sermaye-
nin Türk pazannı tamamıyla işgal et-
mesinin önünü açan bir süreci yaşı-
yoruz. Cumhuriyetin ilk yülanndan
itibaren kunılmuş tüm tanmsal
KTT'ler bir bir ortadan kaldınlıyor.
Kamu kuruluşlan kapatıhyor.
Köy Hizmetleri Genel Müdürlü-
ğü, Toprak Su, Zirai Mücadele Ka-
rantina Genel Müdürlüğü, en büyük
KİT'lerden Yem Sanayı. SEK, Et
Balık Kurumu Genel Müdürlüğü
kapatıhyor En son da hepimizin
büdiğı gibi dünyanın ilk 10 büyük
kuruluşundan birisi olan Tekel de
ısrarla kapatümak isteniyor.
TASFİYE SÜRECİ
- Bu kadar büyük bir kuruhış B-
raria kapatümak istensin?
YETKtN - Çünkü çokuluslu ser-
maye, yabancı sigara tekelleri Tür-
kiye pazannı belli bir biçimde ipo
tek altına alarak bu pazara tamamıy-
la yerleşme peşinde. Tekel de Tür-
kiye'nin en büyük para basan kuru-
luşlanndanbirisidir. Devletintanm-
dan ehni tamamıyla çekerek adına
da yeni dünya düzeni diyerek paza-
nmızı birilerine sunma anlayışı. Bu-
gün Türk tanm sektörü tüketicisiy-
le. üreticisiyle, tanma dayalı sana-
yicisiyle, yerli sanayıcüerimizle ayak-
lannı kaybetmiş. Türkiye tam bir
tasfıye süreci yaşıyor. Bu süreçte
gelışrniş ülkeler, zaman zaman da ge-
lişmekte olan ülkelerin tanm ürün-
leri bizim pazanmızda başıboş do-
laşmaya başladılar. Bugün dikkat
edin, piyasada yabancı tanm ürün-
lerinin kol gezdığıni göreceksiniz.
- Yani pamukta ithalatçı konmna
geldigimiz gibi mi?
YETKİN - Evet. Türkiye bir za-
manlar önemli bir pamuk üretici-
siydi. Ama bugün ithalatçı ülke. Bu-
gün pazanmızda Amerikan, Yunan
pamuğunu görüyorsunuz. Dış ülke-
lerden tanm ürünleri yasal ya da ya-
sal ohnayan yollarla girmiş durum-
da. Dolayısıyla Türkiye pazan bu-
günkevgire dönmüş; delik deşik ol-
muş. Kayıt dışından dolayı Türkiye
çok ciddi bir gelir kaybına uğruyor,
hem de kendi çiftçisinin ehni kolu-
nu bağhyor. Bu mallar ülkemıze ina-
nıhnaz ucuz fiyatlarla sokuluyor.
- Bu maOar en çok hangi ülkeler-
den geliyor?
YETKtS - Iran'dan, Iıak'tan, Su-
riye'den gehyor. Ben bunlan her yer-
de söylüyorum. Tabii, bu mallar da-
ha ucuza pazara girince tüketici de
doğal olarak onlara yöneliyor. Bun-
lan satan kişiler de fiyatlann ucuz-
luğunedeniyle bumallan satmayı ter-
cih ediyor. Ureticinin elinde de mal-
lan kalıyor ve zarar ediyor.
Ashnda Türkiye'nin bu kaçak mal-
lan piyasasına kabul etmeye ihtiya-
cı yok; toprağı, suyu, teknisyeni, ye-
raltı, yerüstü kaynaklan var. Inanıl-
maz önemli bir coğrafyada stratejik
konuma sahip. Bu, tamamıyla bizi
teslimalan, Türiaye'ninartıkbagım-
sızlığını, gıda güvenliğini ortadan
kaldıran bir durum. Türkiye üzerin-
de çok ciddi oyunlar oynanıyor.
'Avrupa
Türkiye
y
yi
oyalıyof
- Halkımız da ucuz mal buhıyorum diye bu
oyunlara alet olmuyor nıu?
İBRAHtV! YETKtN - Ama şu var: Türkiye
konjonktürel olarak kendi önemini koruyamıyor,
kendi refleksini ortaya koyamıyor. Biz bugün, bana
göre, iki anlayışa kihtlenmiş durumdayız. Birincisi,
kendi yeraltı ve yerüstü kaynaklanmızı kullamp
güçlü bir Türkiye ortaya koyanlar. tkincisi de Dünya
Ticaret Örgütü'nün (WT0), IMF'nin, gelişmiş
ülkelerin düşünce ve davranışlannı doğru gören ve
savunanlar. Bugünkü mücadele bu iki kamp
arasında verilmektedir. Türkiye bugün hem siyasal,
hem ekonomik anlamda sıkıştığı için AB ona çok
farklı misyonlar yüklemeye çalışmıştır.
Biliyorsunuz. son bir AB toplantısında Fransa ile
îngütere tanm yüzünden birbirlerine girdiler.
Fransa, Ingiltere'ye, "Tanmsal Garanti ve
Yönlendinne Fonu'na borcunu öde" dedi.
tngiltere'nin yanıtı da şöyle oldu' "Ben sanayi
ülkesiyün. Ama parayı hâlâ ben ödüyorum. Bu
destekten düşeom." Fransa bunu kabul etmedi.
- Kavganm esas nedeni Fransa'nın fondan aslan
payını alması değil mi?
- Tabii. 2004-2005 dönemi için AB en az 40
miryar Avro'yu üye ülkelere ödüyor. Bundan en
büyük payı da Fransa alıyor.
ÇELİSKILER YUMACI
- Ama fonlan 2014'e kadar bioke ettüderine göre
Türidye'ye beş kuruş para yok_
YETKİN - Yok tabii. Kendi süreçlerinde
Yunanistan, Letonya, Polonya, Ispanya AB'den çok
iyi destek almıştır. Ama AB Türkiye'ye bu
samimiyeti göstermemiştir; üstelik Türkiye'yi
oyalamaktadır. Tanmsal Ortakhk Anlaşması'nda
Türkiye'ye,*Bu politikalan iyi sürdürüyorsunuz.
Sizi tebrikediyoruz"" derken Ilerleme Raporu'nda şu
ifadeleri de kullanmıştır: "Siz tanmsal nüfusunuzu
azaltacaksınız, Bölgesel farkhlıklan kaldıracaksınız.
Tanma dayalı sanayinizi geliştireceksiniz. Verimnliği
arttıracaksınız.'" Yani Türkiye üzerinde oynanan
politikalarla AB'nin Türkiye'den istediği arasında
ciddi bir çelişki vardır. O da AB'nin bize karşı
samimiyetsizliğini göstermektedir. Yeni dünya
düzeni, çağdaşlık. demokrasi fikirleri Türkiye"de yer
buluyor. Çünkü çağdaşlık adı altında dünyadaki
gelişmiş ülkelerin açık pazan olma temelindeki
anlayışı demokrasi ve çağdaşlık gibi kavramlarla
süslemek, birilerine bağımlı hale gehnek ve kendi
pazannı yitirmek anlamına gehyorsa ben böyle
gelişmişliği, çağdaşlığı bin defa reddediyorum.
- AB süreci bunun tersüü mi gösteriyor?
TETKİN - Keşke bizim dediğimizgibi
olrnasaydı. Türkiye'nin bu koşullarda AB'ye
girmesini bırakın, AB daha kendi içinde bir
uzlaşmaya varmamış durumda. Yani AB ülkeleri
keııdi aralannda anlaşamadıklan bir süreç
içiadeyken Türkiye'nin bu kadar dezavantajlan, bu
kadar olumsuzluklannı yan yana koyduğunuz
zaanan, hele de tanm gibi çok ciddi bir dezavantajı
vaıken, hangi koşullarda nasıl üye yapüacağını, AB
için avantaj mı dezavantaj mı olacağım toplumun
çok iyi tahlil etmesi ve görmesi lazım. 31 dosya
içindeki en önemli olanı tanm dosyasıdır.
Türkiye'de bugün yapılan tanmla AB tanmı
arasında hiçbir benzeşme yoktur.
Yani AB'de verim, sanayileşme, gıda güvenliği
sorunu yoktur. Türkiye'de tanma aynlan kaynaklar
üxanılmaz ölçüde azken AB ülkeleri tanma çok
ciddi destekler vermişlerdir.
1956 Hatay doğumlu. Ortaöğreni-
mini Çayırova Tanm Meslek Lise-
si'nde, yükseköğrenimini Hacet-
tepe Üniversitesi Sosyal Bilimler-Sevk Idare Bölümü'nde
tamamladı. 1949'da kurulan Türkiye Ziraatçılar Derne-
ği'nin 1986'dan bu yana genel başkanı. Pek çok ödülün
P O R T R E / İBRAHİM YETKİN sahibi. Bunlardan bir kısmı şöyle:
Türkiye Ziraat Odalan Birliği'nin
(TZOB) Tarıma Katkı Ödülü, Ata-
türkçü Düşünce Derneği'nin (ADD) Dayanışma ödülü,
Türkiye Ormancılar Derneği'nin Doğaya Katkı ödülü ve
Başbakanlık GAP Idaresi Başkanlığı'nın Işbirliği Ödülü.
'Arnaçları çiftçiyi ürettirmemek'
- Ziraatçılar Derneğiolaraksiz bir AB
raporu hazuiadınız. Bu raporda tanm
sektörünün AB'yle müzakere sürecinde
kint taşı olacağmı savunmorsumız—
tBRAHİM YETKts - AB cephesi
açısından Türkiye'nin üyelik perspekti-
fı ABnin iç çehşkilerini şiddetlendinniş-
rir. Bu şıddetlenme yahıızca ülkeler ara-
smda değil, Fransa, Almanya gibi birli-
ğin en önemli üyelerinin iç siyasetleri açı-
smdan da etkisıni gösteriyor. Bakın,
Türkiye'de tanm sektörünün hâlâ taşı-
dığı büyük ağırlıkve AB bütçesinin yüz-
de 40'ını tanm bütçesinin oluşturduğu
göz önüne almırsa, Türkiye'yle AB ara-
sındaki ilişkilerin mevcut dunımunu ve
geleceğini ekonomik açıdan anaüz eden
bir raporun ağırhğuıı tanm sektörünün
teşkil etmesi kaçınılmaz.
- Bir yandan da Türkiye'\
ı
e para vere-
meyecekierini söyle-
mivorlar mı?
YETKİN -
lEvet. "Amavere-
meyiz.Kardeşim,
siz ne yapıyorsu-
nuz?" diyor. Olay
o kadar açık ki.Bu
mantık ve anlayış
giderek daral-
maktadır.
Bızbu
yıl
yeni bir anlayış geliştirdik. HeTyıl 14Ma-
yıs Dünya Çiftçiler Günü"nde belli bir
konuyu işleriz. Bu yılkinde, "Dünyanm
en kahraman çiftçisi Türk çiftçisi'" diye
bir açıklama yaptık.
TMO ÇİFTÇİDEN RAHATSIZ
-Türkçiftçisinidüm-anm en kahraman
çiftçisi ilan ederken sizi bu sonuca ulaş-
tıran ciddi çahşmalannız oldu mu?
YETKİN - Bilimsel araştırmalar so-
nucunda şu gerçekler ortaya çıktı: Bir ke-
re dünyanın en pahalı mazotunu, en pa-
halı elektriğini, en pahah tanm ilacını,
en pahalı suyunu kûllanan bizim çiftçi.
O zaman üretimden kaçtrtılıyor, üretim-
den caydınhyor. Çünkü ürünün malıye-
ti çok pahah oluyor. Bu yıl tahıl f iyatla-
n açıklandı. Çiftçi hasadını yaptığı ürü-
nü ya Toprak Mahsulleri Ofısi'ne (TMO)
ya datüccara\eriyor. Geçenyıl 340bin
liraya buğday satmış bir çiftçi bu yü 280
bin liraya satmak zorunda bu-akılıyor.
Elimde Ceyhan Ziraat Odası Başka-
nı" nin gönderdiği belgeler var. Bakın,
her şey üretici ve tüketicinin aleyhınde.
Ama bu rastlantı değil. Ashnda bu fiyat-
lar düşmeyebilirdi. TMO gibi bir ku-
rum üreticiden alabihr, fıyat düştüğü za-
man müdahale edebilir. TMO bunun
için var. Ama piyasaya girmiyor.
- TMO neden prvasaya şrmiyor?
YETKİN- Çiftçinm ürünü getirme-
sindenrahatsız oluyor.tt
BenimgÖre\im
bu değB" diyor. TMO çiftçiye ödeme
yapmaİcta nazlanıyor. O nedenle
4
"** de Cumhuriyet tarihinde ilk kez
buğdayakotakonuldu. Önceden
|f ancara, tütüne kota konduğunu
biliyoruz. Ama buğday için ilk
kez böyle bir şey oluyor. TMO.
"Ben 30 müyon tondan fazla
buğday abnayacağım
n
dedı. Ama bir sü-
re sonra bu miktar 50 milyon tona çıka-
nldı.Oradadakaldı. Bundaki amaç şu:
Usul usul, hissettirmeden çiftçiyi üretim-
den caydırmak. Burada çok ince bir oyun
\ ar. Bunu yaptuuz, zarar ediyorsunuz.
Bu yıl bir kilo buğdayın mahyetı 406 bin
lira. Ben bunu üretici olarak 280 bin li-
raya satarsam bir daha buğday eker mi-
yim?Mümkün değil. Ohnazyani... Ba-
na göre hizmetı bırakın, bağunlılık ge-
hştiren ve ülkeye yapılan en büyük kö-
fülüktür. Bunun aduiı koyalmı. Tanma
iki yönlü bakmamız lazım. Birincisi, uy-
guladığmız model ne olursa olsun ken-
dinize yeterlüiği sağlamak durumunda-
sunz. Bir kere buğdayı nüfusum kadar
üretmek lazım. Başka temel besin mad-
desi süttür. Üçüncüsü de ettir. Biz ta-
nmcılar olarak, stratejik ürün, derken
bu üçünü baz alınz. Bakıyonız, Türki-
ye son 20 yıl içinde buğdayda kendi ken-
dini geliştirememiş. Hep 19 milyon, 20
milyon, 18 müyon ton üretmiş.
- Araşürma kurumlannın kapaülma-
sıyüzünden kafite sorunu orta\-a çıkma-
dı mı? Neden kapanldı?
\TLTKİN - Çıkmaz olur mu'
1
Onlann
kapatılması gerekiyordu. Dolayısıyla
kahteh tohum sorunumuzvar. Önceden
nüfusumuz 60-65 milyondu. Oretim az-
dı, ama idare edebiliyorduk. Bugün ki-
şi başına 240 kiloluk bir rezervimizin ol-
ması lazım. Diyelim ki bugünkü nüfus
70 milyon. Dola>asıyla Türkiye'nin ol-
mazsa olmaz 15-16 milyon ton buğday
üretmesi gerekiyor. Şimdi 18-19 mil-
yon ton buğday üretiyoruz. Ben bu ra-
kamlan abartıh buluyorum. Çünkü za-
man zaman buğday ithal etmek zorun-
da kahyoruz. Birde kalite sorunumuzvar.
Öte yandan biz yıllık en az 2.5 milyon
ton et üretmeliyiz. Yıllık kişi başma 35
kilo et tüketimi gerekiyor.
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Almanya, Sol ve AB
Sol, Doğu Bloku'nun çökmesi ile Avrupa'nin kı-
sa güncel tarihinden nerâdeyse silinmişti. Doğu Blo-
ku tipi sosyalizm, "solculuk" veya sol politikanın
ne olmaması gerektığinin tipik örneği olarak tari-
he geçti.. Aynı zamanda, geniş açıdan bakılacak
olursa "Proletarya diktatörtüğp"\/e buna dayanan
politikalar ve tercihler de tarihin derinliklerinde ye-
rini aldı..
Bugün bizim burjuvaziye, harta bir kısım aydın-
lara, ilgili halk kesimlerine, AKP ve diğer siyasi
partilere sorsanız "Sol nedir?" diye, karşınıza ta-
rihe gömülmüş kavramlarla çıkacaklardır.. "Sol",
bunca yaşanan olaylara rağmen değişmeden ka-
labilir ve varlığını sürdürebilir mi? Pratik, her şeyin
"anas/"dır.. Peki bugün "soJ nedir"?
Bana göre "so/"u,insan temel hakveözgürlük-
lerinden, eleştirel akıldan ve demokrasiden ayn
düşünmek artık mümkün değildir. Bu anlamda
"sol", insanlığın, toplumlann ileriye, geleceğe yö-
nelik bütün kalıcı kazanımlannın mirasçısıdır ve
öyle olmak zorundadır. "So/"u, bilimden ve tek-
nolojik ilerlemeden de ayn düşünemezsiniz.. "Sol",
bu kazanımları daha ileri taşıyacak olan tüm poli-
tikaların adı olmalıdır bugün...
• • •
Sol, bugün, Avrupa Biriiği içinde "küreselleş-
me"gerçeği ile karşı karşıyadır.. Şüphesiz, her AB
ülkesinin kendine özgü koşullan, farklı siyasal, kül-
türel ve ekonomik yapılan söz konusudur... Ancak,
tek ülkede, örneğin sadece Almanya'da geliştiri-
lecek sol politikalar, AB çerçevesinde ve AB ölçe-
ğinde düşünülmektedir.
"So/"un bugün ne olduğu Avrupa'da tartışılıyor
ve AB ölçeğinde kavramlar geliştiriliyor.. Giderek
neoliberalizme doğru evrimleşen ve köklerinden
uzaklaşan büyük "sosyal demokrat" partilerin ya-
ni sıra Avrnupa'daki yeni durumu göz önüne ala-
rak politikalar geliştiren "sol" partiler güçlenıyor..
Bu kategorideki partiler arasında son seçimle-
re göre en güçlüsü, Finlandiya'da Sol Lig'dir (VAS
- oy oranı yüzde 9.9).. Alman Sol Biriik, 54 millet-
vekili ve yüzde 8.7 oy oranıyla ikinci büyük parti-
yeyükseldi.. Isveç Sol Parti (VP - yüzde 8.3); Por-
tekiz'de Demokratik Birlik Partisi (CDU - yüzde 7.6)
ve Sol Blok (BE - yüzde 6.4), Irlanda'da Sin Fein
(6.5), Danimarka'da Sosyalist Halk Partisi (SF - yüz-
de 6), Ispanya'da Birieşik Sol (IU - yüzde 5) ve di-
ğer ülketerde benzer partiler, pariamentolannda tem-
sil edilmektedir.
Yeni liberal ekonomi politikalarının arkasında
duran Avrupa büyük basını, bütün bu partileri "Av-
rupa sol popülistleri" diyerek küçümseme yoluna
gidiyor.. Ancak, bu partilerin sosyal demokratlara
hayatı zor ettiğini belirtmekten de geri kalmıyor.
öte yandan, partilerden bağımsız Avrupalı "sol
düşünürler" de yeni solun içeriği konusundafikir-
ler geliştiriyor ve "Sol nedir, ne olmalıdır?" soru-
suna gerçekçi yanıtlar anyor..
• • •
Avrupa, sosyal adaletlı, eşitlikçi, katılımcı, demok-
ratik, finans kapitalin ve neoliberalizmin neredey-
se bugünkü gibi bütün politikalan beliriemediği
1980 öncesinin Avrupası değil artık..
Sosyal devlet ve sosyal toplum konsepti bü-
yük darbe almış, yer yer yıkılmış, eşitsizlikler müt-
hiş tırmanma göstermiş, yoksulluk artmış, zen-
gin-yoksul uçurumu büyümüş... Kısaca, Eski Kı-
ta epey Amerikanlılaştırılmıştır.. Avrupa Birli-
ği'nin bir "sosyal model"\ yoktur veya olan gerçek-
leştirilememiştir, AB içinde 68 milyon insan (her ye-
di AB'liden biri) yoksulluk sınınnda yaşamını sür-
dürüyor.
Avrupa'nın çok zengin bir tarihi vardır.. Ameri-
kanlaşması, öz ve temel olarak, imkânsız gibidir.
Neoliberalizmin dayatmalan karşısında, kendi özü-
nü anımsayacak, yeni umutlar yeşertecek ve al-
ternatifini yaratacaktır.. "Bugün sol içerik nedir?"
konusu ilginç düşünceleriçeriyor.. Dolayısıyla üze-
rinde daha çok duracağız!
AKP ve GALATAPORT:
Göz yaşartıcı bir durum!.. AKP, Global'in sahibi
Mehmet Kutman'la al takke ver külah halinde, bir
yıldır Türkiye'nin en değerli topraklarını pazariı-
yor. Burada Türkiye'nin değil (Hürriyet Ekonomi
bölümünün hesaplanna göre GALATAPORT'tan
ülke kazancı 49 yılda 200 milyon dolar olacak!) iha-
leyi kapan şirketlerin ve AKP'nin kazancının ön
planda olduğu açık.. AKP, yeni ANAP-AŞ! Bugün
ve kazandığı takdirde gelecek iktidar döneminde
de GALATAPORT'tan alıp iktidannda kullanacağı
para sıfırdır! Baktığınızda ne kadarTürkiye'nin ge-
leceğini düşünüyotiar, diyesi ve gözyaşı dökesi
geliyor insanın! GALATAPORT projesinin kayma-
ğını, anlaşılan "verenler ve alanlar" yiyor. Acaba
AKP'nin kasa olarak kullandığı "güvenilir adamı"
kim? Malum, hepsi Erbakan'ın yetiştirmeleri.. Yok-
sa GALATAPORT, partisel değil özel kasaların
konusu mu?
obursali@cumhuriyet.com.tr
rme
değil talan
y
- Kavnağını ya da sagükh olup olmadığını bflmedi-
ğiniz et son derece tehnketi değil mi?
YETKtN - Tabii kı tehlikeli. Bir de sütte facıa ya-
şamyor. Süt üreten insanlar bin pişman, bunu sokak-
lara döküyor. Çünkü süt sudan daha ucuz hale geldi.
Hahrlayın, Süt Endüstri Kurumu diye birkurum %'ar-
dı. Bu kurum süt fiyatlan inip çıktığı zaman hemen
piyasaya girerdi. Hem üreticiyi, hem tüketicıyi koru-
yan bir regülasyon görevi yapardı. Bunu kaldırdılar.
- Ozefleştirnıe kapsamuıda saulmadı mı?
YETKEV- Özelleştirilmedi, talan edildı. Söyler mi-
siniz, bu ülkede anladığımız anlamda hangi özelleş-
tirme yapıldı? Ben ulusal sanayinin korunması, ge-
lişmesinden yana olan bir insanım.
- Siz yabancı sermayeye karşı mısuuz?
YETKtN - Yabancı sermayenin ülkemin piyasa-
snu sonsuza dek ele geçirip bu pazarda cirit atması-
na karşıyım. Gelişmek için bu ülkenin topraklanna
yatınm yapan, istihdamı sağlayan \y\, namuslu, dü-
rüst işadamlanmız var. Biz desteğimizi onlara vere-
lim. Onlann ellerini güçlendirelim.