Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 EYLÜL 2005 PERŞEMBE CUMHURİYF7T SAYFA
KULTUR kultur(§ cumhuriyet.com.tr 15
iifll UYCARLIKLARIN İZİNDE. OKTAY EKİNCİ
Eski Malatya'yı barındıran Battalgazi'de kültür ve sanat günleri tarihle iç içe gerçekleşti
'Kervansaray Buluşmalan'Tanhi mekânı 'zedelemeden'
kurulan geçıci sahnede kültür
emekçileri 'Anadolu'da sanat'ı ır-
delerken şairler de 'Battalgazi şi-
irteri'ni okuyorlar.
Ilçenin onuru sayılmasına rağ-
men yıllardır 'metruk' ve bakım-
sız kalan Silahtar Mustafa Paşa
Kervansarayı'nda ilk kez 'halk'
ıle 'sanatçılar' bır aradalar.
Anadolu daki üniversitelerden
heykelcılenn, ressamlann, sera-
mikçılerin. grafikerlerin bu ilk 'or-
tak sergi'leri için özenle seçtikleri
yapıtlan, kervansarayın ağır başh
duvarlannda 'tarihle çağdaş sana-
tı' da buluşturuyor.
Yıllannı adadığı Anadolu'da bu
kez de ' Malatya'nın sevgilisi' ha-
lıne gelen Azer Bortaçina loş bır
köşede kıtaplannı ımzalarken kür-
südekı şaır Kul Yahap da 70 yaşı-
nı geride bırakmanın 'dinç'liğı
ıçinde 'Sesleniyorum' adlı şiirini
şöyle noktalıyor:
"Eski Malatya'yla birleşme za-
manı geldi;
Duamız şimdi budur ey Malat-
ya şehri..."
Ayrılsalar da 'beraberMer
Battalgazi. şimdı aralannda
'Hanımınçiftliği' beldesi olsa bile
aslında 'eski' Malatya... Kente 10
km. ya var, ya yok.
Geçmişin en görkemli dönemle-
ri Battalgazi'de yaşanmış. Roma
döneminden kalma 2000 yaşındaki
kent surlan burada. Malatya'nın
adını yaşattığı antik 'Melita' bura-
sı. îran'daki Selçukiu mimarisine
ait 'dört eyvanlı' cami tipinın Ana-
dolu'daki tek örneği 'Malatya Ulu
Camisi' de burada.
Ve dığer Osmanlı yapılanyla bir-
lıkte 17. yüzyılda kente armağan
îdilen Silahtar Mustafa Paşa Ker-
vansarayı da.
Hatktn bağımsız başkanı
Belediye Başkanı Selahattin
Giirkan. bu zenginliğine rağmen
yıllardır 'gözden ırak' kalan Bat-
talgazi'nin artık 'gönüllerden
ırak' kalmaması için kollan sıva-
mış.
Ilçe halkı, 'partili' başkanlann
hizmet yerine siyaset yapmalann-
dan o kadar bıkmış ki Giirkan ı
"bağımsız aday'lığa zorla ikna et-
mişler.
Iş ve îşçı Bulma Kurumu Bölge
Müdürü'yken gösterdiğı çalışkan-
lıkla Battalgazi'yi de 'kurtarması'
için benzeri az görülür bır 'daya-
nışma" yaşanmış. 'Memur' gelı-
MALATYA'NIN KİMLİK MERKEZİ
1- Battalgazi'deki tarihi yapılan gösteren bilgi panosu.
2- Sanat buluşmasını ağırlayan kervansarayın girişi.
3- Kerpiç mimarinin şahaseri Poyraz Konağı.
4- Cumali Dede asırbk konağın yapıhşını biliyor.
riyle siyaset yapma olanağı bulun-
mayan Gürkan'ın 'seçim kampan-
yası giderleri'nı de ılçe halkı kar-
şılamış.
'Halkın Başkanı'nın, eğitim dü-
zeyi en düşük ılçede gerçekleştirdi-
ği 'ük'leri arasında 'günlük gaze-
teleri' getırtmek de var.
Battalgazihlenn 'tarih'lerinden
de 'haberdar' olmalan ıçinse tüm
eski eserlerin yerlenni adlanyla ve
özet bilgılenyle gösteren büyük bır
pano, kervansarayın avlu ginşine
konulmuş.
Avludan geçerek 'çöplerden ve
tozdan, topraktan temizienmiş'
anıtsal yapıya gırdiğimızde ise ka-
pıda duran çocuklar yine bir 'ilk'
olan 'Battalgazi'nin Tarihi Yapı-
lan' kitapçığını elimıze veriyorlar.
İlçedeki bu 'ilk' kültürel etkinliğin,
aslında bu içenği ve bu anlamıyla
ülkemizde de 'ilk' olduğunu Baş-
kan Gürkana söylediğimizde ıse
'en önemli sorun'unu şöyle özet-
liyor: "Bağımsız olduğumdan
kimse sahip çıkmıyor; elimizden
tutanımız yok..."
Başkan 'elimiz' derken belli ki
aynı zamanda 'eşi'ni de kastedıyor.
Çünkü Hafize Giirkan. hemen
tüm çalışmalarda adeta 'başkan
yardımcısı' gibi etkin ve özverili...
Bir de Inönü Üniversitesi'nden
gönüllüler... Tarihçi Göknur Gö-
ğebakan ve arkadaşlan, 'Kervan-
saray Buluşması'nın da emektar-
lanydılar.
Örnek bir kaymakam
Oysa, tarihimizin ve kültürümü-
zün 'partisi' yok... 'Anadolu uy-
garhklan
1
. ne sağcıların, ne solcu-
lann, ne de liberallenn... Hepimizin
ulusal gurur ve kımlık kaynağı.
Ne var kı Türkiye'de hemen her
hızmetin 'siyasi rant' için yapıl-
ması kamu yönetimıne de o denli
bulaşmış ki Battalgazi'nin 'parti-
siz' başkanı hepimizin ortak mira-
sına sahip çıkarken bile yahıız ve
tek başına.
Bu nedenle, Kaymakam Meh-
met Eriş'in anlamlı ve cesaret ve-
rici desteği daha bir değer kazanı-
yor. Etkınliklerintasarlanmasından
gerçekleşmesine kadar hemen her
aşamasında 'Başkan'la birlikte'
olan Kaymakam, hemen tüm ko-
nuşmalan da eksiksiz dinleyip tüm
konuklarla ılgilenerek, yüreğimize
su serpen bir 'kamu yöneticiliği'
ömeği sergiliyor.
Ünlverslteden beklenen
Başkan Gürkan, anlamlı bir çağ-
nyı da 'üniversite'lerimize yaptı:
"Bilim insanlanmızdan sadece
konuşma değil, katkı da bekliyo-
ruz..." Nitekim, sivil mımarhk
şaheseri 'Poyraz Konağı'nda bu
sözün 'gerekçesi'nı kavradık. Yö-
resel kerpiç mimarinin en görkem-
li ve zarif örneğini oluşturan 9£ ya-
şındaki konağın 105 yaşındaki sa-
hibı k
CumaliDede',biziyaşamak-
ta olduğu 'harem' bölümünde kar-
şılarken dedi kı; "Bu e\in değeri-
ni bilenlerin kurtarması lazım..."
Aynı konağın 'selamlık' bölü-
münde eşiyle birlikte yaşayan 70'in
üzenndekı 'Poyraz Dayı' da (Meh-
met Poyraz) şunlan söyledi: "Be-
ton olsa 95 yıl dayanmazdı; şim-
diki mühendisler bu eve bakarak
kerpici öğrensinler."
Her iki görmüş geçırmış Battal-
gazilinın bu dıleklen ıçın en uygun
çözümü ise önceki yıl geldiğımiz-
de Prof.Dr. Metin Sözen şöyle
önermiştı: "Bu konak Inönü
Üniversitesi'nin geleneksel halk
sanatlan eğitimi ve kültür mer-
kezi olarak yaşatılmalı. Kuşak-
tan kuşağa Anadolu insamnın
yaratıcüığını anlatmalı."
Ne var ki Belediye Başkanı gibi
Poyraz Dayı da artık üniversıteden
umudunu kesmış. "Bir ara geldi-
ler, sonra kayboldular.." diyor...
Beledıyenın 'kentsever' zabıta-
sı AbduUah Sığırcı ıle havaalanı-
na dönerken Malatya'ya da uğra-
dık. Tümüyle apartmanlaşan kent-
te geçmişten kalan sadece 14 öz-
gün evden 5' ini oluşturan 'Beşko-
naklar'ı yaşatmak için, onca pro-
jelere ve toplantılara rağmen hâlâ
bir çalışma yok.
Öyle görünüyor ki Malatya'nın
eski Malatya ile birleşmesine en
çok 'yeni'sinin ıhtiyacı var... Yok-
sa yakında tümüyle 'tarihsiz' bir
kent olacak ve kimliğini anımsa-
ması içm 'kayısı' bile çaresiz ka-
lacak.
ARBARA VE ZAFER BARAN FOTOĞRAF SERGÎSl
Yeryüzü
Hazları
Bahçesi
Kültür Servisi - Borusan Sanat Galerisi,
12 Kasım'a dek Zafer ve Barbara Baran'ın
'Yeryüzü Hazları Bahçesi' adlı sergisini
ağırhyor. Sanatçılann bu sergisinin ana ko-
nusu, ve bunabağlı 'dönüşüm ve bozulma'.
Barbara ve Zafer Baran. sergideki 'Epheme-
ra' ve -Zehirli Orman' fotoğraflarında, par-
lak ilkbahar güneşini ters ışık olarak kulla-
nırken fotoğrafın erken dönemlerine ait yön-
temlerden de yararlanıyorlar. Sayısal tekno-
lojıyi yapıtlaruıda bu sanata temel oluşrur-
muş eski fotogram tekniğinın modern uzan-
tısı gibi ele aldıklannı belirtiyorlar. îki sanat-
çı 'Ephemera' dızisı için William Henry
Fox Talbot'un negatif-pozitif ışlem yönte-
mınden esınlenmişler. 'Zehirli Orman' (To-
xic Forest) adlı yapıt için de Ephemera'da ol-
duğu gibi ışığm kullanımı belirleyicı öğe.
Orman görüntüleri, sonbahar ve kış aylann-
da alacakaranlık saatlerde çekilmiş. Düşük
ışık düzeyleri, îngiltere'ye 18. yüzyılda ithal
edilen rhododendron bıtkisinin heykelsi
formlannı düzleştirip renklerini perdeleme-
siyle oluşuyor.
Parlak ilkbahar güneşini ters ışık olarak
kullanan Baranlar, galeride 'Zehirli Orman'
(toxıc forest) fotoğraflanna eşlik eden DVD
projeksiyonuyla ışıklandınlmış rhododend-
ron çiçeklerinın yakın plan çekımlerini de
sergilemekte.
Çahşmalannı Ingihere'de sürdürmekte
olan sanatçılann yapıtlan Photographers'
Gallery, Saatchı Gallery, Royal Festival Hall,
Britısh Library ve Blue Gallery gibi birçok
salonda sergilendi. Çiftin yapıtlan Vıctona
and Albert Museum (Londra), Tel Aviv Mu-
seum of Art (Tel Aviv), National Museum of
Photography, Film and Television (Bradford)
koleksiyonlan gibi özel ve kurumsal kolek-
siyonlarda da yer almakta. (0212 336 32 80)
îstanbul Yaya Sergileri Tünel-Karaköy arasında
Sokaklar sanatla buluşuyor
Kültür Servisi - îlkı 2002 yı-
lındaNişantaşı'nda gerçekleşti-
rilen tstanbul Yaya Sergile-
rinın ikincisi "tstanbul Yaya
Sergileri 2:Tünel Kara-
köy"22 Ekim'e dek Tünel-Ka-
raköy aksında görülebılir. Ser-
ginin küratörlüğünü Emre Bay-
kal ve Fulya Erdemci üstlenı-
yor. Tasan, sanatseverlerin sa-
dece özel mekânlarda değil,
gündelık hayatta sıkça kullanı-
lan mekânlarda da sanatla iç içe
olmasını amaçhyor.
Sergl seçilmiş
mekânlarda yer alacak
Tünel-Karaköy bölgesinde
seçilmiş mekânlarda açılacak
sergi, sanatsal mücadeleler yo-
luyla bu bölgenın geçmışi, ge-
leceği ve özellikle bugünü üze-
rine düşündürmek ve farkında-
lık yaratmak, tasarının amaçla-
n arasında yer alryor. 20 ulus-
lararası sanaçı ve mimarı bün-
yesinde buluşturan sergi, büyük
ölçekli tasanlardan oluşuyor.
SeTgıde yer alan çahşmalarla,
îstanbul'un ıçinden geçmekte
olduğu kentsel dönüşümün ya-
nı sıra kentleşme polıtikalan ve
teknolojılerinın kültürel ve eko-
nomik yansımalan üzerine düş-
sel bir platform yaratıhnası he-
defleniyor. Sergiye Haluk
Akakçe, Loris Cecchini, In-
gar Dragset, Michael Elnigre-
en, Ayşe Erkmen, Carmela
Gross, Omer AU Kazma, John
Körmeling, Callum Morton,
Kemal Önsoy. Ebru Özseçen,
Karin Sander. Eve Sussman.
Ioannis Savidis. Fuat Şahin-
ler, Murat Şahinler, Ayten
Başdemir, Yakup Çetinkaya,
Canan Tolon, Hale Tenger ve
Auke De Vries yapıtlanyla ka-
tıldı.
"îstanbul Yaya Sergileri 2"
çerçevesınde, sergi güzergâhı
ve sergi içerrjı hakkında sanat-
severlen bilgilendırmek için,
Tünel ve Karaköy'de ıkı ayn
bılgı merkezı kuruldu.
Mimar Sınan Üniversite-
si'nden Derin Öncel ve îstan-
bul Teknık Üniversitesi'nden
Ayşe Şentürer'ın yönettiğı
atölye çalışmalannın yanı sıra
Alman sanatçı Hans Winkler
de Yıldız Teknik Üniversitesi
öğrencıleriyle bir yürüyüş ve
atölye çalışması yapacak. Öğ-
renciler yaşadıklan kentte özel-
likle de bu bölgeye dair öneri-
ler üretirken bu çahşmalar ser-
ginin bilgi merkezlerinden biri
olan Osmanlı Bankası Müze-
si'nde izlenebilecek. Sergiye,
bölge üzerine kentsel, sosyolo-
jık, tanhsel ve kültürel okuma-
lann ve tasanlann yer aldığı
kapsamlı bir kıtap da eşlik ede-
cek. Aynca sergi süresince, sa-
natçılann, mimarlann, küratör-
lenn, sanat eleştırmenlennın,
akademisyenlerin ve uzmanla-
nn katılacağı panel ve söyleşi-
ler de düzenlenecek.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Bip 'TüPk liyatposu' Ne
ZamanOIUP?C1)
Biliyorum, başlıken azından şunu sordurtacak
kadar kışkırtıcr. "Bu da ne demek? Yani bugün
bu ülkede tiyatro adına yapılanlar ne tiyatrosu?
Türk tiyatrosu değil mi?" Bunlar sorulursa iyi olur,
çünkü bu yazı da zaten ilk bakışta tuhaf gibi gö-
züken bu noktayı didiklemeyi amaçhyor.
Evet, yapılabildiği kadanyla günümüzde bu ül-
kede tiyatro sanatı adına yapılanlar, ne tiyatro-
su?
Doğru yanıtlara varabilmek için herşeyden ön-
ce bazı olguları dikkatle birbirinden ayn tutma
gereği var. Konumuzla ilgili şu saptamayı hemen
baştan göz önünde tutmalıyız: Bir ülkede ya da
toplumda tiyatro adına yapılanların o toplumun
tiyatrosu olması, olabilmesi başkadır, o ülkede
şu veya bu ölçüde bir tiyatro etkintiğinin bulun-
ması başkadır.
Mantıksal sonuç: Bir ülkede bir tiyatro yaşa-
mının bulunması, beraberinde mutlaka orada o
ülkenin tiyatrosunun da yapıldığı sonucunu ge-
tirmez. Böylesi, o ülkenin toplumuna yabancı,
yaşama koşullanna ve biçimlerine herfıangi bir
yorum getirmeyen, çoğunlukla gerek içerik, ge-
rekse biçim bağlamında yabancı örneklere değ-
gin birtaklit niteliğıni taşıyan birtiyatro(!) türüdür;
bazı tiyatro tarihçilerine göre böyle birtür, yorum
ve eleştiri getirmemesi, toplumsal ve bireysel ya-
şam karşısında bir tavır alamaması nedeniyle
politik de olamayacağından, aslında tiyatro diye
adlandınlması olanaksız bir etkınliktir.
Peki, yukarıda tiyatronun bir variık koşulu di-
ye andığımız yorum ve eleştirinin temelinde ne
yatmalıdır ki, ortaya o ülkeye özgü bir tiyatro çı-
kabilsin? Bu soruya doğru ve açık bir yanıt ve-
rebilmek için, önceki yazılanmda da sıkça baş-
vurmuş olduğum bir eserden alıntı yapacağım.
Almanya'da, Bayreuth Üniversitesi'nde Karşı-
laştırmalı Edebiyat Profesörü olan Dr. Erika Rsc-
her-Lichte, 1990 yılında yayımlanan ve bilim
çevrelerinde büyük yankı uyandıran "Drama'nın
Tarihi-Antikçağdan Günümüze Tiyatroda Kimli-
ğin Evreleh" başlıklı iki ciltlik eserinde tiyatroyu,
başlangıcından günümüze uzanan süreci içer-
sinde toplumlann kimlik arayışlanyla hesapla-
şan birtür olarak ele alır. Eserinin hemen başın-
da, tiyatronun, seyirci kitlesinin varlığından ötü-
rü, hem bir toplumsal kurum, hem de bir sanat-
sal biçim niteliğini taşıdığını belirten yazar, tiyat-
ronun toplumsal kurum nıteüğinin başkaca her
toplumsal kurumdan çokfarklı olduğunu vurgu-
ladıktan sonra, şöyle devam eder: "Tiyatroda sa-
dece toplumun üyelerinin oyuncular ve seyirci-
lerdiyeıkiyeaynlması sözkonusu değildir. Bu sa-
natsal kurumda toplum da, üyelerin toplamını
temsilen bedensel ve dilsel eylemleriyle birşey-
leri betimleyenler ve yine söz konusu bütünü
temsilen onlan seyredenler diye ikiye aynlır. -Her
iki gruba girenler, tiyatro mekânındaki bedensel
varlıklanyla- bir bölümü eylemde bulunan, öteki
bölümü de seyreden kimlikleriyle- hep toplumun
üyelerinin bütününü temsil ederier." Erika Fısc-
her- Lichte, açıklamalarının bu noktasında tiyat-
ro-toplum ilişkisi bakımından şu temel nitelikte-
ki sonuca vanr: "Demek ki tiyatroda toplum, as-
lında kendi kendisini eylemde bulunurkenki ha-
liyle seyretmektedir. Bu olayı gözümüzde somut-
laştırmanın belki de en iyi yolu, toplumu bir kişi
varsaymaktır: Bu kişi, eylemde bulunan olarak
aynızamanda kendi kendisinin yanında durmak-
ta, tüm söylediklerini ve yaptıklannı yine kendisi
olarak izlemektedir. O, eylemde bulunan olarak
bir eylemin içersindedir, seyirci olarak ise o ey-
lemle arasına belli bir mesafe koyar. - Bireyin bu
kendisiyleilişkikurma, arasına mesafe koyrnaye-
tisi, conditio humana'nın Çınsanlıkdurumunun) ta
kendisidir. Insan, birbaşkası üzerinden veyaara-
cılığıyla kendi kendisiyle ilişki kurmaktadır. Ayna-
da kendisine bir başkası olarakya da başkasının
aynasında bakarak kendi hakkında bir fikre var-
maktadır... Tiyatroda oyuncular, seyircilere ken-
di resimlerini bir başkası diye yansıtan bir ayna
işlevıni yerine getiririer. Seyirciler de kendi açıla-
rından bu resmi yansıtma yoluyla kendi kendile-
riyle birilişkiye girmiş oluriar. Oyunculann eylem-
leri ve oynadıklan roller aracılığıyla sahnelenen
bakış açılan ve nedenler, toplumun temsilcileri ve
üyeleri olmalanndan ötürü seyirciler için temel
önem taşır. Bu bakımdan tiyatro, bir toplumun
kendi kendisini betimleme ve yansıtma eylemi
olarak anlaşılmalıdır."
Bu saptamalann ışığında, bir ülkenin tiyatro-
sunun neden her şeyden önce kendi toplumu-
nun ve kültürünün tiyatrosu olması gerektiği ko-
nusunu haftaya ele alacağım.
e-posta: ahmetcemaltasuperonline.com
acem20(a hotmail.com
DETİS'den Atilla Koç'a yanrt
• AJSKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Devlet
Tiyatrolan Sanatçılan Deraeği (DETİS), Kültür
ve Turizm Bakanı Atilla Koç'un "Bizimle oturup
yeni yasa yapma fikrinde değiller" sözlerini
anımsatarak, Bakanlığın kendi görüşlerini
dayattığı yasa taslaklan nedeniyle birlikte yasa
hazırlığı yapılamayacağını vurguladı. DETlS
yönetim kurulu üyelen, dün yaptıklan yazılı
açıklamada Devlet Tiyatrolan'na (DT) yapıhnış
ve "uygun olmadığı açıkça görülen" tüm
atamalann geri alınmasını istedi. Açıklamada,
"Devlet Tiyatrosu'nda yeni yasa yapma süreci
için sanatçılann tercihleri doğrultusunda bir
yönetim acilen oluşturulmalıdır" denildi.
Açıklamada, yeni DT Yasası'nın özerkliği,
özgürlüğü, Özgünlüğü ve de devlet güvencesini
temel dayanak olarak alması gerektiğine ışaret
edildi.
'Kiis Efişleri Koleksiyonü' sergisi
• ANKARA (AA) - Türkiye Kalkuıma
Bankasının, 2005- 2006 sanat etkinlikleri
kapsamında Kifayet Şentekın'in 'Kilis Elişleri
Koleksiyonü' sergisi başkentte sanatseverlerle
buluştu. Türkiye Kalkınma Bankası Sanat
Galerisi'nde açılan sergide, Kilıs yöresine ait
ığne oyalan, danteller, Antep ajurlannın iğneleri
ve renkli Antep işı gibi yapıtlar yer alıyor. Sergi,
23 Eylül'e kadar sanatseverlerin ilgisine açık
kalacak.