Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5AYFA CUMHURİYET 20 EYLÜL 2005 SALI
14 J V L J L J J . LJ J \ kultur@cumhuriyet.com.tr
TİYATRO DÜNYASINDAN DtKMEN GÜRÜN
ZingaK)ve RüzgâriannAÜarıAvancfae, antik Roma tiyatrosu ve
de büyük harasıyla bilinen küçük
bir Isviçre kasabası. Zürih'ten üç
tren değiştırilerek gidiliyor. Yıllar ön-
ce 'EcBpse' adh gösteriyi izlerken
adeta büyülendiğim, ama sonrasın-
da hep lal payı kaçırdığım Bartabas
ve topluluğu Zingaro'yu şans eseri
televizyonda gördüğüm 'Mazeppa'
filminden sonra, dağlann tepesinde
de olsa Avanche'da yakalayabildim.
TeatreEquestre Zingaro (Atlar Ti-
yatrosu Zingaro) Paris yakınlannda
Aubervilliers'de yerleşik bir toplu-
luk, ama her yıl büyük tumelere de
çıkıyor. Cç yıl önce Tıyatro Olim-
piyatlan nedeniyle Moskova'ya git-
tiğini ve şehri adeta ayağa kaldırdı-
ğını biliyorum. Bu yıl da Tokyo ve
fsviçre'den sonraki durağı Roma...
Her gittiği kentte en az 10 gösteri ya-
pıyorlar. Bir buçuk ay kaldıkları
Avanche'da Zingaro çadınnın ku-
nılduğu haraya doğru gıderken çev-
reme bakıyorum; arabalar, otobüs-
ler aynı yöne doğru adeta akıyor.
Insanlar, küçücük Isviçre'nin dört bir
yarundan insanlar Avanche'a geliyor-
lar akın akın ve bir buçuk ay boyun-
ca haftada beş gün (atlar iki gün dın-
leniyormuş) HOOkışilikçadındol-
duruyorlar... Yanımda îtalyangaze-
teciler oturuyor, ekim ayında gerçek-
leşecek uzun Roma rurnesi nede-
niyle röportaja gelmişler Bartabas'la.
Benzerl olmayan gösteri
Sanki içi içine sığmayan bir ekip
Zingaro... Biniciler, teknik kadro,
müzisyenler ve insanı büyüleyen
yay gibi atlar. Zingaro rnucizesini ger-
çekleştiren usta sanatç ı Bartabas ise
ilk bakışta çok yakışıklı ama biraz
konuşunca bu özelliğinin ötesinde
çok sade, olduğu gibi bir insan. Ko-
nuşkan, alçakgönüllü, coşkulu, sı-
cak... Yaşadığı karavanının önünde
oturuyoruz. Henüz adını koymadı-
ğı yeni projesinden söz ediyor. Çi-
gan müzikleriyle hazıriayacağı bir ça-
hşma olacağını anlatıyor, müzisyen-
lerle yaptığı küçük çekimleri göste-
riyor, tiyatro üzerine konuşuyor. Zin-
garo'nun yanı sıra Yersailles Sara-
yı'nda yönetmenliğini yaptığı Atçı-
bk Sanaüan Akademisi ni bir okul
ve ata binme sanatının tiyatro sana-
tı ile buluştuğu bir yer olarak tarum-
Oyunda
insanlann
ve atlann
bedenlerinin
bütünleşmesinden
kıvılcımlanan
dinamiğin
bir diyalog
haline
dönüşmesini
izliyorum.
Bir kez
daha durup
düşünüyorum,
tiyatronun
nasıl zengin bir
enerjinin
içinden kopup
geldiğini.
lıyor. Bu akademinin, binicilerine
mükemmelliğin gerisinde kalmaya
şans tanımadığuıın da altını çiziyor.
Bir röportajında şöyle diyor Barta-
bas : "Uzun yıllar bu alandaki bügi-
mi, görgümü aktarabileceğim bir
okul düşlüv ordum.Tek alçakgönül-
lü olmayacağım konu şu ki biz Zin-
garo ile benzeri olmayan bir gösteri
biçimi geüştirdik; atlar, müzik, dans
ve tiyatroyu buluşturduk. Böyle bir
çalışma öncetikle güçlü, sağiam bi-
nkiler ve avnızamanda da dans, mü-
zik, oyunculuk, akrobasi alanlann-
da yetkin ve duyarn sanatçüar ge-
rektirirr Sanatçı şu noktanın da al-
tmı çiziyor hemen: "Burada binki-
lik birinci sanat, diğerleri ona ba-
ğımİL Dansve müzik eğitinıi alan bi-
niciler atianyla kurduklan ütşkide da-
ha duyarlılar, onlarla aynı dili konu-
şabiliyoriar.'* îşte, Zıngaronun ve
Versailles Akademisi'nin ardında
yatan gerçek bu. Bu arada. birbirin-
den alımh kadın ve erkek biniciler
yine o denli alımlı giysileri içinde do-
lanıyorlar 'Loungta'ya başlamak
üzere. "Atlar mı daha göz ahcı, bi-
nkaler mi" derseniz, "Atiar" demek-
ten kendimi alamıyorum.
Rüzgârın Atları
Zaman dar, konuşacak şey çok.
Belki de bir söyleşı yapmak yerin-
de olur... Bir başka sefere... Bu ara-
da, Istanbul'a gelmeyi yıllardır düş-
lediğini onun ağzından duymak da
aynca sevindiriyor beni, çünkü be-
nim hayalim de bir gün Zingaro'yu
îstanbul'da görmek...
Az sonra izleyeceğim 'Loungta'yı
oluşturmak için uzun süre Tibet'te
kaldığından, rahiplerle yaşadığın-
dan söz ediyor ve de tabii ki çok
okuduğundan ve araştırdığından.
Her büyük başannın ardında azmin
ve yeteneğin yanı sıra yoğun bir ça-
lışma temposu yakalamamak ola-
naksız.
'Loungta-Rüzgârm AÜan'nı sey-
rediyorum... Gong sesleri, ölüleri
sembolize eden masklar takmış bi-
nicı oyuncular, kırmızı-beyaz kos-
tümler, sessizlik, durağanlık ve bir-
den yelelerini savurarak dörtnala ge-
len atlar. Atlar ve biniciler arasında-
ki elektrik seyirciye de yansıyor.
Bartabas, uzun giysileri içinde; ki-
mi zaman tek başına. kimi zaman
ekiple atuıın üstünde ama sanki hep
yalnız ve sürekli sorgulayan bir kim-
lik... Oyunda ya da gösteride Budist
felsefenin içinde insanlann ve atla-
nn bedenlerinin bütünleşmesinden
kıvılcımlanan dinamiğin bir diya-
log haline dönüşmesini gözlemli-
yorum. Sadece Tibetli müzisyenle-
rin kullandıklan çalgılar değil, yine
Tibetli olan dansçılann ortada döner-
ken çıkardıklan beden sesleri gide-
rek bir senfoniyi andınyor ve bu ara-
da Rüzgânn Atlan kâh binicileriy-
le. kâh çıplak bedenleriyle kınnızı
kumlar üzerinde bir döngüyü son-
suza taşıyorlar. Yürüyorlar. koşu-
yorlar, dans ediyorlar, birbirlerini
duyuyorlar, dinliyorlar... Müthiş et-
kileyici bir olay bu. Bir kez daha
durup düşünüyorum tiyatronun na-
sıl zengin bir enerjinin içinden ko-
pup geldiğini, 'Loungta'yı iki saat
sonunda ayakta alkışlayan büyük,
küçük onca insanın arasında.
Yazar Jerome Garcin. Bartabas
için "...Onu ydlardır tanıyorum,
hayranlıkla izlryorum ama ashnda
onu tanımla)anuyorum, kim oldu-
ğunu söyteyeıniyoruın'' diyor; "At
ve insan onun bedeninde buluşu-
yor... Gözlerini ve kulaklaruu dili
kadar ustahkla kullanan ve sürekli
kaçmaya hazır bir ürkeklik içinde...
Sanki Pına Bausch ve Oliveira'nın
çocuğu... Yaşh, çocukruhlu, gökler-
de dolanan bir ruh."
Mim Sanat Merkezi ve Piartvvorks'de 23 Ekim'e kadar Akbank Kültür Sanat Merkezi'nde
6
Teldnsiz' bir sergi...
Mario Leviyazı
atölyelerini sürdürüyor
Kültür Servisi - Mario Levi yazı
atölyelerine Ortaköy'deki
Piartvvorks Çağdaş Sanat Merkezi
ile Kadıköy'deki Mim Sanat
Merkezi'nde devam ediyor.
Mario Levi yazı atölyesinde, asıl
önemli olanın katılımcılara bir
yazma disiplini kazandırmak
olduğunu söylüyor. însan kendini
yazı yoluyla nasıl daha ıyi ifade
edebilir ve ortaya koyabilir?
Yazmayı tetikleyebilecek
durumlar ve öğeler nelerdir?
Kapıların aralanması
Sadece bir kitap değil, aynı
zamanda yaşananlar ve
çevremizdeki insanlar nasıl
okunabilir? Levi, atölyelere
katılanlara bu ve buna benzer
sorulan sordurtuyor ve herkesi
kendi yamtını bulmaya
teşvik ediyor.
Katılımcılar atölyede hikâyeler ve
edebi metinler okuyup, yorumyor
ve tartışıyor.
Ancak asıl ağırlık yazdınlan
yazılarda. Bu yazı kimi zaman bir
hikâye, kimi zaman bir portre
çalışması. kimi zaman bir
mektup. kimi zaman da bir şehir
amsı olabıliyor.
Tekniğin, \ erilecek en son bilgi
olduğunu savunuyor Levi.
Ona göre en çok üzerinde
durulması gereken,
öncelikle o ıç yolculuğun
kapanmış gibi görünen
kapılannın aralanması.
Yazı atölyesi, Mim Sanat
Merkezi'nde Piartworks'te 4
Ekim'de, 24 Eylül'de
başlıyor.
Piartworks Çağdaş
Sanat Merkezi: 0 212 236 68 53,
Mim Sanat Merkezi: n
0 216 449 20 45
Kültür Servisi - Ak-
bank Kültür Sanat
Merkezi 23 Ekim tari-
hine kadar •'Tekinsiz''
(Unheimlich) adh ser-
giye ev sahipliği yapı-
yor. Küratörlüğünü AM
Akay'ın yaptığı sergi-
de Inci Eviner, Şerkan
Özkav a, ŞenerÖzmen,
Seza Paker ve Cengiz
Tekin in çalışmalan yer
alıyor.
Sanatçılar kendi dün-
yalan içinden geçerek
kendilenne yabancı gi-
bi duran ve tuhaf bir
şekilde onlara yabancılaşan aidi-
yetlenni sorguluyor, sorular soru-
yor, tuhaf ve endişe verici olan bu
nesneleri kendi öznelliklerinde
ve sırdaşlıklannda sorunsallaştı-
nyorlar. Dünyalanna en tanıdık gi-
bi gelenın tehlikelı ve tuhaf hali-
ne bakıyorlar. Kendilerindenuzak-
laşan benlıkleri, sanki dışlannda
duran ve ilk defa baktıkları bir
durumu onlara gösteriyor. Gör-
düklennın gerçek mi. yoksa bir ha-
yal mi olduğunu kendilenne bak-
tıklan gibi soruyorlar.
'En ufak en
büyükmüş gibi'
Sergi kapsamında küratör Ali
Akay 21 E\ lül Çarşamba, Talat
Parman 30 Eylül Cuma ve Mu-
rieDeGagnebin 1 EkimCumarte-
si günü konferans verecek.
"" Tekinsiz' sözcüğünü nasılyo-
rumlayabiliriz?'' diye soran küra-
tör Alı Akay, sorusunu şöyle ya-
nıtlıyor:
u
Modern masallardaki tuhafhk
artık Perrault veya Grımm kar-
deşlerin veya Hoffmann'uı nıasal-
lanndan daha unheimlich (tekin-
siz); sanki bize bir tanıdıkük duy-
gusunuverirmişçesine yabancüa-
şrvorlar. Bize en yakın duran nes-
neferimiz sanki bizetuhafcasma ba-
kryorlar, bizim denetimimizden
ç^kı\orlar. DUimiz bize yabancüa-
şırken tuhaf seslerle kanşmaya
başbyor. Kendimizi bile bize avn
küıyor. Tamnmazük,
fark edihnez oluş için-
de açüıyorlar ve açım-
lamyorlar. En uzaktaki
en yakına gelirken en
yakındaki ise en uzağa
giderken tekinsizleşi-
yor. En ufak, en büyük-
müş gibi kendisini gös-
teriyor. Hepsi başkala-
şıyor. Evimiz bile başka-
laşırken, tanıdık bakış-
lardan uzaktaşırken, ta-
nmma/Jaşırken yaku-
laşıyor ve uzaklaşıvor;
zoriamyoruz onlan ta-
nımak için; oradalar mı? Orada-
küer bfldiklerimi/ mi? Deforme ol-
muşlar mı? Yine tanınmaz hakle-
ler. Kimbüir, beDd de, onlara ilk de-
fa bakıyonız?'1
(0212 252 35 00)
Kafkaslarda şenlik
Kültür Servisi - 'Kafkas Kiil-
türleriFestivali'nın ıkincısi 30 Ey-
lül-2 Ekim tarıhleri arasında
Kars'tayapılacak. Festıval kapsa-
mında Ankara Sinema Derneğı
tarafından düzenlenen 'Kafkas
Fihn Günleri'nde, Türkıye, Gür-
cistan, Azerbav can. İran, Ermenis-
tan ve Rusya'dan altı film göste-
rilecek. Üç gün sürecek festival
bovTinca, sinemadan folklora, ka-
dınlann ekonomik hayata katıl-
masından mimariye. fotoğraf ta-
sanlanna kadar pek çok farklı et-
kınlik sanatseN erlerin beğenisıne
sunulacak.
30 Eylül Cuma günü, fotoğraf
sanatçısı Ozcan Yurdalan ile ger-
çekleştınlecek atölye çalışması,
gelecek yıl 'Kafkaslar; Gençük,
GelecekveBeklentiler' tasansının
ilk adımını atmak için bir araya ge-
lecek olan genç fotoğrafçılann
Kars Sanat Merkezi galerisinde
açacaklan karma sergıyle somut-
laşacak. Festıval kapsamında tüm
dünyada kültürel miras koruma
tasanlan gerçekleştiren Global
HeritageFund (GHF) tarafından,
'OsmankMahaüesiadı altında res-
tore edilen Mazlumağa Hama-
mı'nda Kars Kaleiçi Mahallesi ta-
nıûm sergisi açılacak. Aynı mekân,
tarihı Gürcistan e\-lennı konu alan
'Gürcü Evi' başlıklı bir fotoğraf
sergisine de e\ sahipliği yapacak.
Anadolu Ateşi ve Kardeş Türkü-
lerkonserleri ise Kars Kalesi'nde.
Turkcell'in Kardelenkr kam-
panyası kapsamında konserlerine
devam eden Türk müziğinin diva-
sı Sezen Aksu da 1 Ekim akşamı
Kars Kalesi'nde Karslılara ve fes-
tival konuklanna bir konser vere-
cek. ÇEKÜL Vakfi Başkanı Me-
tin Sözen'in ve Türkiye'deki mi-
mari kültürel mirasa sahip çıkma-
sı nedeniyle de TMMOB Mimar-
lar Odası Başkanı Oktay Ekin-
ci'nin adlan Kars'ta birer cadde-
ye verilecek.
YAZI ODASI
SELİM İLERİ
Öteki Istanbul (2)
Refik Halid Karay, Sonuncu Kadeh'ie, yaradılı-
şı gereği, tiyatroyu, opereti bir yana bırakıp, daha
'avam' işi eğlence dünyasını sıtmalı bir anlatımla
çizer.
Onun, şımdi adını hatırlayamadığım, yorgun,
yaşlı roman kişisi, artık kaybolmaya yüz tutmuş Bo-
ğaziçi semtlerinde, ilkgençliktetadılmış, hayli per-
vasız, kural tanımaz bir aşkı sayıklar.
Kaybolmaya yüz tutmuş dedim ama, bunu, gü-
nümüziçin söylemedim. Sonuncu Kadeh, 1950'ler
Boğaziçi'nden söz açmaktadır. Ve daha o dönem-
de, romancı, Abdülhak Şinasi'nin "Boğaziçi me-
deniyeti" dediğı ekinsel ortamda ağır çözülüşler
görür...
Sonuncu Kadeh uzunca bir Boğaziçi gezintisi gi-
bidir. Bununla birlikte, Istanbul başka semtleriyle de
anılır. Sözgelimi eğlence merkezi Beyoğlu, otelleriy-
le Tepebaşı.
Istanbul, batakhane diyebileceğimiz, en sefih eğ-
lence mekânlanyla bile, sanatkârca yaşayışın şehri-
dir o zamanlar. Refik Halid sefahat ortamının kendi-
ne özgü şaşırtıcı ahlakını, ilkelerini anmadan geçe-
mez.
Yııminci yüzyılın başındaki sefih Istanbul, Aka
Gündüz'ün, Peyami Safa'nın romanlannda dagöz-
dedir.
Aka Gündüz'ün Bir Şoförün Gizli Defteri adh ro-
manı kokainman Istanbul'dan, o günkü yüksek sos-
yetenin cinnetinden söz açar. Fakat bugünle kıyas-
landığında şaşırtıcı bir 'masumiyet' duyumsanır.
Gerek Bir Şoförün Gizli Defteri'nin, gerekse Etem
Izzet Benice ımzalı Beş Hasta Var'm kadın kişileri,
düşüşte, çöküşte, bile isteye yok oluşta anndıkça an-
nırlar.
Peyami Safa, Istanbul'u ikiye ayınyodu: Fatih ve
Harbiye. Doğu ve Batı. Sözde Kızlar'da Doğu'yu,
Millî Mücadete'ye hazırianan Anadolu temsil eder. Ama
öteki romanlarda, Doğu, hep Istanbul'un inanca, ge-
leneğe bağlı semtleridir.
Ne var ki, baştan çıkaran Batı, Harbiye, Nişanta-
şı, Şişli büsbütün hor görülmez. Uçurumun eşiğin-
deki roman kahramanı, mutlaka, Harbiye'de, Nişan-
taşı'nda yaşayan, ama Batı'nın ettiklerinden yılmış
bir insanın acı serüvenini dinledikten sonra Fatih'e
döner... Çok şaşırtıcı ama, Harbiye uçurum olduğu
kadar, kurtancı da olabilmektedir.
Hep O Şarkı'y\a Sonuncu Kadeh birer 'son ro-
man'ü\. Diyelim ki, ortayaşı aşkın yazarlan geçmiş-
lerinefazlatutkun yaklaştılar. Romanlannda mazide-
ki Istanbul'u 'özgürlük' açısından süslediler.
Ancak, bütün kapalılığına, boğucu atmosferine
rağmen, Aşk-ı Memnu da benzeş bir Istanbul'u söy-
ler.
Geçen yüzyılın başında yayımlanmış, ondokuzun-
cu yüzyılın sonundaki Boğaziçi'ne ve Büyükada'ya
ağırlık vermiş Aşk-ı Memnu, yaşanılan toplumda 'bi-
rey'i anyordu. Bu ilginç, düpedüz öncü romanda Fa-
tih ve Harbiye aynmlan yoktur. Doğu da, Batı da ne
yerilir, ne yüceltilir.
Daima baştan çıkartıcılık efsaneleriyle anılan Me-
lih Bey Takımı, özellikle geçkin Firdevs Hanım, en çar-
pık ilişkileri en göz kamaştmcı tavırlanyla sürdürür.
ıstanbul'un görünümünde canlı, kıpır kıpır bir varlik
gizlidir. Belki de 'birey' bu vartığın bağnndan çıka-
caktır. Firdevs Hanım'ın kızı Bihter, 'şimdilik' canına
kıysada...
Mai ve Siyah'ın acı acı şikâyet ettiöi, o yoksul, so-
kaklan çamuriu, karanlık ve düşkün Istanbul, ruhun
zenginleşmesine yol alır. Ahmet Cemil'in mavi hayal-
lerden siyah ıstıraplara yol alışı, duygu ve düşünüş-
teki olgunlaşmayı tekrar tekrar söyler.
Bugün o Istanbul'u yakalamak hemen hemen im-
kânsız. Yitırdiğimiz Istanbul gücünü kozmopolitliğin-
den alan bir kenrti. Kozmoporrtlik, o îstanbul'da tür
ve aynntı bolluğuna, tarihin, şimdiki zamanın ve ya-
nnın iç içeliğine işaret ediyordu. Doğu ve Batı, Istan-
bul'undu.
Ya bugün?
Öneriler
Kitap/Epigramlar, Marcus Valerius Martialis, Güngör
Vannlıoğlu'nun çevihsi, Yapı Kredi Yaymlan, 2005.
Izmirli baletin başarısı
• IZaMİR (AA) - ABD'de yaşayan Izmirli balet
Oğulcan Boro\r
a, 2003 yılında 'New York
Uluslararası Bale Yanşması'ndan sonra geçen ay
Güney Kore'nin Seul kentinde yapılan
'Uluslararası Bale Yanşması'nda altın madalya
kazandı. Borova, 1998 yılında Bulgaristan'ın
Varna kenrinde yapılan Uluslararası Bale
Yanşmasfnda bronz madalya kazanarak 'ilk
uluslararası başanyı yakaladığını' belirtti. Başanlı
balet, 2003 yılında da 7. Uluslararası New York
Bale Yanşması'nda altın madalya kazandı. Aynı yıl
SeuKe 'Bale Yıldızlan Galası'na davet edildi.
2004 vnlında ise Kanada Montreal'de Yıldızlar
Galası'na katıldı. Borova. kendisine Türkiye'de
Özbek sanatçı Şavkat Tursunov'un büyük emek
verdiğini belirtti.
RiHiSı KII:HRVKS\NATVAKFI
Ölümünün20,
Yû döoiimıiflde
RÜM SU'JÜ
Anıjoruz
20 Eylul 2005 Salı gümı saaı 12.30da Zincırlikuyu'da.
anıt mezan başında olacagız.
Tıne lürkülerle. çtçdierk. Aîaoi BEHRAMOĞLl/nun.
Suhki SL'nun konuşmaMyla \e Rtıhı 5u Dostiu Korosu ıle
Tc^anudan sonra Ruhı Su Kültür \e Sana! Vakfında türkuier
söytemeye devam edeceğ'17.
Saai HÂüMa Ruiıı SU BelgexWR\ izieyecesiz...
Rı HI SL KÎLTCR VE SANAT VAKFI
A\h*tn tştk St»Aaf: 34 Özvrrim upt
Kııt 2 Be\»glu. htanhui \
Trl : (O 212) 245 J8 96 - 245 40 32
Fax: (O 212i 292 IS 72 ^