Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5.AYFA CUMHURİYET 14 EYLÜL 2005 ÇARŞAMBA
14 J V U L J J . U l \ [email protected]
Dünyada ilk kez ulusal ve uluslararası iki festival aynı çatı altmda birleştirilecek
AltınPortakaldünyayaaglıyorASLISELÇUK
Kırk biryılını ardında bıra-
kan Alün FortakaL bu kez içi-
ne uluslararası bir bölüm ek-
leyerek ulusal ve uluslarara-
sı iki festivali aynı çatı altın-
da birleştirecek. 42. Antalya
Altın Portakal Film Festivali.
ciünyadakı bu ılk ve tek dilzen-
lemeyı yaşama geçirmek için
geri sayıma başladı. Antalya.
24 Eylül-1 Ekim arasında 30'u
aşkın ülkeden 88 yapımı sun-
maya, 150'ninüstündekonu-
ğu da ağırlamaya hazırlanı-
yor. Ülkemizin en eski, en
köklü festivali bu yıl zorlu bir
sınavdan geçeceğe benziyor.
Uluslararası arenaya adım
atan, Doğu ile Batı arasında
bir sanat-kültür köprüsü kur-
mayı amaçlayan etkinlik bu yıl
ilklerin. yeniliklerin, açıhm-
lann, sürprizlerin, etkileşim-
lerin yılı olacak gibi.
1991 "den ben 50'nin üstün-
de uluslararası festival ger-
çekleştıren TÜRSAK Vakfi,
Antalya Büyükşehir Beledi-
yesi ve AKSAV'ın işbirliğıy-
le düzenlenecek festival An-
talyalılann karşısına pek çok
yenilikle çıkacak. TÜR-
SAK'ın genel sekreteri Se-
vinç Baloğlu bu önemli yeni-
liklerin başında fılm pazarı-
nın geldiğini belirtti: "Avntal-
ya'nmortakyapımlaraönayak
olmasını istiyoruz. Avrupa.
Ortadoğu, Uzakdoğu, Türki
cumhuriyeü'erden B grubu ab-
cüan. saöcılan bir araya getir-
me>i planlryoruz. 25-27 Ey-
lül arasında yapılacak Avras-
ya Film Fuan bir anlamda in-
celeme-araşürnıa niteliği ta-
şryacak. Amaç Antalya'yı, Fas
ve Malta gibi, ortak yapımla-
nn doğal platosuna dönüştür-
mek."
Özel bir ülke
1
Aklıma hemen Hasards ou
Coincidences' (Rastlantılarya
da Karşılaşmalar - 1997) fil-
minin Türkıye bölümlerini çe-
kerken birlikte çalıştığım Cla-
ude Lelouch'un sözleri gelı-
yor. "Bu ülkenin çok özel bir
ışığı var. Çok fotojenik bir ül-
ke, burada kötii bir film çek-
42. ANTALYA
ALTIN PORTAKAL
Antalya Altın Portakal Film Festrvali'nin beyin takunı TÜRSAK Vakfi çaltşanlan.
Etkinlik yeni içeriği ile popüler kültür - tecimsel sinema ve özgün çalışmaların,
yaratıcı yönetmenlerin yapımlannın harmanlanacağı
bir ortamda gerçekleştirilecek. Festival süresince kenti canlı bir organizmaya
dönüştürecek sergiler, gösteriler. konserler basın
toplantılan, söyleşiler, paneller düzenlenecek.
nıeniz neredeyse olanaksız.
Türkiye özel bir ülke, şiirseL,
gizemİi." 'Toute une vie'nın
(Tüm Bir Yaşam 1974) bir
bölümünü de Türkıye'de çe-
ken Lelouch, 1. Uluslararası
Avrasya Film Yarışmasrnın
seçici kurul başkanlığını ya-
pacak. Fransız yönetmenin al-
tını çizdıği gibi Türkiye. ışı-
ğıyla. olağanüstü güzel, çe-
kici mekânlarıyla zor rastla-
nır zenginlikte bir doğal film
platosu aslında.
TÜRSAK* ın başkanı En-
gin Yigitgil de "Türk sinema-
sını diğer ülkelerin sinema en-
düs trisiylekaynaşürarakbir
canhlık, harekeüilikgetirmek
istiyoruz" diyor \ e şunları ek-
lıyor: *Festivalievrenselboyut-
lara taşıyoruz. Uluslararası
bölümün böylece ulusal eckin-
Hğin de niteligini arttıracağı-
nainaıuvoruz.* Antalya Bele-
dıye Başkanı MenderesTürel,
"Etküüiğin, Antatya'nın kent
kimliğhle özdeşleşmesini, Can-
nes Festhaü nasıl dünyaıun ta-
nıdığıbir markaysa, Alün Por-
takal'uı da öyle olmasını isti-
yoruz. Elbette bu süreçte kül-
tür ve sanatın etkisini asla gö-
zardıeöneyecegiz" dıye amaç-
lannı açıkhyor.
Sonuçta 42. Altın Portakal
bu yeni içenği ile popüler kül-
tür - tecimsel sinema ve öz-
gün çalışmalann - yaratıcı yö-
netmenlerin yapımlanrun har-
manlanacağı bir ortamda ger-
çekleştirilecek. Etkinliği zen-
ginleştirecek Alain Resnais,
Andre Techine, Leos Carax,
\lichaelHaneke.KinvKJDuk,
Lars Von Trier, Thomas Vın-
terberg, Ömer Kavur gibi ya-
ratıcı sinemacılann çalışma-
lan izleyiciyle buluşacak.
90Tann popüler oyuncusu,
IQ"sünün yüksekliğiyle de ün-
lenen Sharon Stone. Altın Por-
takal'ın bu yılki yıldızı. Sto-
ne'la birlikte 'Temel İçgüdü 2*
ekibi de Antalya' ya gelerek
filmlerini tamtacaklar. 'Sak-
h', 'Yay\ 'Şanghay Düşleri',
'YirmiGece' ve 'Bir Yağmur-
lu Gün' gibi ilginç özgün ya-
pımlann dünyadaki ilk göste-
rimleri yapılacak.
'Avrupa'mn Kaymağı', 'As-
yadan Seçkiler", 'İpek Yolu
Filmleri', 'Yümayan Kaybe-
denler', 'Anısına: Ömer Ka-
vur', 'Düş ik Gerçek Arasın-
da', 'Kayıp Ruhlar: l'zakdo-
ğu'dan Korku Fümleri', \LHa-
neke, K. Duk, L.Carax, Eric
Ledunetoplugöstenmleri fes-
tivalin zengin ıçenklı progra-
mının ana başlıklan. "Charlie
Chaptin'in Siyah-Beyaz Ge-
cesi'nde Şarlo'nun unutulmaz
filmleri ıkili piyano eşliğınde
izleyıcilerle buluşacak. Ge-
ceye Chaplin'in torunu. oyun-
cu-manken Kiera Chaplin" in
de kahlması bekleniyor. Ulus-
lararası konuklann arasında
Chartotte Rampling (Ingilte-
re) ve MfchadMadsen (ABD)
gibi oyuncular. Karen Yeda-
ya (Israil) ve Darius Mehru-
ji (İran) gibi yönetmenler. Ci-
nemaya dergisi editörü Aru-
na Vasudev (Hindistan), sine-
ma eleştirmeni Max Tessier
(Fransa), aynca uluslararası
yanşmaya katılan yönetmen,
oyuncu ve yapımcılar var.
Se\inç Baloğlu, bu yıl ilk
kez etkinliğin Türk sıneması-
nın tüm dallarını kucakladığı-
nı \oırguluyor: "Belgesele^-
nşma bölümü açtık. Ulusal
yanşmada uzun ve kısa met-
rajlar, belgeseller vanşacak.
Ödültutarlan da oktukça yük-
sek." Baloğlu. yerel yönetim-
lerle çalışmanuı bilınen zor-
luğunu. buna karşın TÜR-
SAKTa Antalya Beledıye-
si'nin görüşlennin örtüştüğu-
nü, program içınde böylece
uyumlu bir birliktelıkte bu-
luşruklannı da belirtti.
Etkileşim yaratmak
Antalya'da bu yıl festival
süresince kentı canlı bir orga-
nizmaya dönüştürecek sergi-
ler. gösteriler. konserler gün-
demde. Amaç. Antalyalılan
festıvalin ıçine çekerek bir et-
kileşim yaratmak. Açık alan-
larda kurulacak dev boyutlu
sergiler. kamu araçlanndaki
mobil sunumlar. sokak kon-
serleri. izleyicinin katıhmını
da sağlayacak basın toplantı-
ları, söyleşiler, paneller, kıyı-
ya kurulacak gezgin sinema
salonunda her akşam ücret-
siz izlenecek seçkın Türk
filmleri, her gün yayımlana-
cak Altın Portakal gazetesi
de meraklılan bilgilendirme-
yi amaçlıyor. 42. Altın Por-
takal programı, tecimsel bir
canlılığui getirilmesiyle bir-
likte. yaratıcı yönetmenlerin
yapımlarını da önemsiyor.
Bu. elbetteki bir festivalin ol-
mazsa olmazlarından. Etkin-
lik süresince umanz ki ortak
yapun anlaşmalannın kapısı
açılır, sinemamızda ne yazık
ki hâlâ yetersiz olan teknik alt-
yapı gelıştinlır, uzman ele-
man sayısı, sosyal güvence-
ler arttırılır. 42. festival öyle
görünüyor kı sözcüğün tam
anlamıyla bir şenlik olacak.
S W 7 Devlet Tiyatrolan Genel Müdür Vekili Mine Acar, iddialı konuştu
reremeyeceğim hesabımyok'
İLKAYAIA
ANKARA - Devlet Tiyarrolan (DT) Genel
Müdür Vekili Mine Acar. göreve gelışınde
yaşanan sıkıntılar nedeniyle perdelerın 1
Ekim'den sonra açılacağını bildirdi. Drama-
turglann çok donanımlı bir tiyatro eğıtımı al-
dığını savunan Acar, "Genel müdür illa oyun-
cu olacak diye bir şey yok, dramaturglar da-
hahiyönetebüir" dedi. Hakkında iddiadabu-
lunanlannbelge göstermesini isteyen Acar. "Ve-
remeyeceğim hesabun yok" dedi.
Acar. DT sahnelerinin açılışının ekim ayın-
da olacağını ama tarihin belli olmadığını bil-
dirdi. Görev devirtesliminin çok sıkmtılı ol-
duğuna işaret eden Acar, "Yoğunluktan kay-
naklanan sıkuıtdanmızvar. Sezonu sağlıkh bir
şekilde açabilmek için çok çaba sarf edijoruz.
Fakat bütün ilişkileri yeniden kurmak zorun-
da kaldık \anm kalan o\ unlannuz oldu. Onun
için\eni oyuncuve yönetmen arkadaşlaraulaş-
makzorunda kaldık" diye konuştu.
Tanınmışlığın ölçüsü ne?'
DT Genel Müdür Vekili Acar. kendisine yö-
nelik eleştinlerde bulunanlann artık hakare-
te varan saldınlarda bulunduğunu dıle getir-
di. Bir dramaturgun genel müdürlük göre%i-
ne getirilmesinin şaşırtıcı olmaması gerekti-
ğini söyleyen Acar "Ovııncu olmazsa.ya aka-
demis\en olur ya da dramaturg. Bu yadırga-
nacakbirşejdep" dedi. Kendisine tepki gös-
teren insanlann az sayıda olduğunu ıddia
eden Acar, şöyle konuştu:
•*Bana tepki gösteren insan sayısı kadar be-
nim yammda olan insan var. Eğer bütün sa-
natçüar bana karşı çıksaydı ben kiminle ça-
bşıyorum? AtanmamlaOgfliyasalolnıavan hiç-
bir şey yok. Drv'orlar ki 'Atanan kişi tanınmış
biri olmahydı'. Tanınmışhğın ölçüsü ne? \e-
ye göre tanınmış, kime göre tanınmış? Tanın-
mışuk çok izafi bir şey. Tiyatro camiasmdan
olrnayan birçok kişi Saym Tamer Le% ent'i ya
da Lemi Bey'i tanryor mu? Tepkilerin nede-
nini söylüyorum; beklenmedik \e ahşüma-
dık olmasL."
DT
Dramaturglann çok kapsamlı bir tiyatro eği-
timi aldığını dile getiren Acar, dramaturgla-
nn bütünsel yaklaşımının oyunculara göre
a\antaı sağladığını da söyledi. "Oyuncu ar-
kadaşlanm sahnede seyirci karşısuıdalar, bu
onlara ayncahk sağbyor. Ama sadece ayrıca-
hk, bu bir üstünlük değü" diyen Acar şöyle
devam etti:
"Bu kurumu yönetmek için illa oyuncu ol-
mak gerekir mi bunu tartışmak gerekir. Tur-
gut Özakman çok mu körü yönetmiş bu kuru-
mu? Kurumun genel müdürünün illa oyuneu
Genel
Müdür Vekili Acar,
görev devirtesliminin
sağhksız olmasından
kaynaklanan sorunlar
nedeniyle DT
perdelerinin 1
Ekim'de
açılmayacağını
bildirdi. Dramaturji
kökenli olması
nedeniyle genel
müdür olamayacağına
yönelik eleştirilere
cevap veren Acar,
"Dramaturglar
oyunculardan daha
donanımlı eğitim
ahyorlar. daha da iyi
genel müdür olurlar."
olması gerektiğine inanmıyorum. Zaten bu ku-
rumu bir kişi yönermez, bir ekip yönetir. Be-
nim ekibimdeki 12 bölge müdürü de sanatçı.
Bu kadar sanatçuun bol olduğu yerde bir dra-
maturgun olması iyidir. Eğer buravı bir fabri-
ka gibi görü>orsak biz o>nn üreriyoruz. l)i
ojıınlar için iyi bir repertuvara ihtijacunız var.
Bu repertuvan da yapanlar zaten dramarurg-
lardır. Genel müdür olmak için insanın oyun-
cu olması gerekir di> e kural yok Dramaturg-
lar ki çok birikimli insanlardır. Birçok konu-
da dünya trvatrolarını takip ederler, lisan bi-
Brler ve sahneyi de çok rvi tanniar. Bu dona-
nunla oyunculardan da iyi yönetir dramaturg-
lar burayL."
Genel müdürlük görevuıe geldikten sonra
hakkında bırçok asılsız ıddıanın gündeme
getınldığinı kaydeden Acar, hıç kimsenin ka-
nıt göstermeden kendisine yönelik saldında
bulunmaması gerektığinı N'urguladı. Acar,
"Iddia edildiği gibi korku dağlan sardığı ya
da kendimin bile cevaplayamacağım sorular
olduğu için değü. tarûşmayaraop kuruma da-
ha fazla zarar vertnemek için susrum'* diye
konuştu.
'Asaleten atanmam için
zaman gerekli'
Görevlendirilmesinin vekâleten olmasına
yönelik iddialann ise varsayımdan ibaret ol-
duğunu söyleyen Acar. "Bu bir süreç mesele-
âbekkyeceğizvegöreceğjz'' dedi. Asaleten ata-
ma için gerekli olan 3'lü kararnamenin çıka-
nlamayacağı iddialannda bulunanlann kendi-
lennce yorum yaptıklannı söyleyen Acar. kol-
tuğun boş kalmaması için vekâleten atandığ-
nı söyledi. "Asaleten atama için zamangerek-
h"" diyen Acar, devlet kurumlannda birçok
atamanın bu şekilde yapıldığını sa\oındu.
Kendisine. "yaz aylannda bir tatil köyünde
çalıştığı
T
"na yönelik, hazırladığı bir oyunda
"intihal" yaptığının ıddia edildiğini dile geti-
ren Acar şöyle konuştu:
"Her yaz Fethiye'de bir tatil köyüne gittiğim
doğru. Gittiğim yer çok yakm dostlanma aiL
Ama orada çabşma gibi bir durumum kesin-
likle söz konusu değü. Bunu iddia eden çıkıp
bana kanıt göstersin. belge göstersin. Ben yap-
üğım ve yapmadığım her şe\in belgesini gös-
teririm. Aynısuu iddiası olan insanlar da yap-
sm. İntihal yapüğnn söyleniyor bir de. Bahsi
geçen oyunun rejisini >apmıştım ben. İlk defa
reji intihali" diye bir kavram duydum iddiada
bulunanlar sayesinde. Bu iddialar kesinUkle
dedikodudan ibarettir. Bu >üzden yargı \oüarın-
dan döndüğüm iddialan gerçeklik taşımıyor.
Hâlâ da bunun ispatını yaparun." -
DEFNE GÖLGESt
TURGAY FİŞEKÇİ
Sorrento
Sorrento'nun adına ilk kez, yıllar önce AnaBri-
tannica Ansiklopedisi'nin sayfalannı kanştınrken
rastlamıştım. Kendine özgü, hoş kokulu
limonlarıyla ünlüdür diyordu, bu küçük Italyan
kenti için.
Yeryüzünde insandan başlayıp kurdun kuşun
derdine dek her şey şairlerden sorulurya, o gün
aklıma düştü o limonların kokusu.
önce nasıl bir coğrafyada yetiştiklerini merak
edipharitadayerini buldum. Napoli Körfezi'nin
güneyinde küçük, dağlık bir yarımada
üzerindeydi. Çeyresinde başka küçük yerteşimler
de vardı: Amalfi, Positano... Bunlardan özellikle
Positano, son yıllarda kimi Hollyvvood filmlerinde
mekân olarak kullanılmasıyla yaygın bir üne
kavuştu.
Oysa bu yöre daha Romalılar döneminde
ılıman iklimiyle gözde bir dinlence yeriydi.
Yanmadanın karatarafında, Vezüv Yanardağfnın
patlaması sonucu lavlar altmda kalarak yok
olan Pompeı kenti, deniz tarafında ise Roma
imparatorlannın yazlık saraylarının bulunduğu
Capri adası vardı.
Akdeniz çevresinin geçmişte ne denli yakın
ilişkiler içinde olduğu da yine ansiklopedi'de
rastladığım ilginç bir ayrıntıda karşıma çıktı:
Amalfı'de, yapımına 9. yüzyılda başlanan St.
Andrea Katedrali'nin gösterişli bronz kapıları
1065 yılında Istanbul'da yapılmış.
Bu yaz aniden işsiz kalınca, çok merak ettiğim
bu yöreyi görmek için yola düştüm. Yanmadaya
güney kıyısından girdiğim anda, benzersiz bir
doğa ve kültür olgusuyla karşı arşıya olduğumu
aynmsadım.
Olağan durumlarda insanoğlunun pek
yerieşmek için çaba göstermeyeceği çetin doğa
koşullannda. denizden dimdikyükselen kayalann
üzerine küçük kentler kurulmuş, o kayalar
oyularak daracık yollar yapılmış ve dahası o
kayalann üzerinde yaratılmış küçük küçük
setlerde limon ve asma bahçeteri oluşturulmuştu.
iki bin yıldır insanoğlu, yapılanyla, bahçeteriyle,
yollarıyla burada bir küçük cennet yaratmıştı.
Kıyıdan tepelere dek kat kat yükselen, koyu
yeşil yapraklar ve dallar arasından yeşil-sarı
limonların sarktığı, masalların büyüleyiciliğinde
cennet bahçeleri uzanıyordu. Kayalaria denizin
buluştuğu kimi yerlerde oluşmuş küçük kumsallar
da hiç olmadık bir şeyle karşılaşmışçasına
şaşırtıcı geliyordu.
Bu yeryüzü güzelliği tüm kısıtlı olanaklara
karşın. dünyanın her yanından inanılmaz
yoğunlukta gezgin akınına uğruyordu. Bir otel
odası ya da bir park yeri bulabilmek bile büyük
sorun. Motosikletyoğunluğu dabu nedenlebir
zorunluluk.
Amalfi, Positano ve Sorrento birbirinden
yaklaşık on beş-yirmi kilometre uzaklıktalar.
Ancak bu uzaklıklan aşabilmek, hem yolların
güçlüğü, hem de kalabalık nedeniyle saatler
alıyor. Herdönemeçte soluk kesici birgörünümle
karşılaşıp duraksamak da cabası.
Sorrento, öteki yerleşimlere göre yine yüksek
kayalar üzerinde, ama görece düz bir alanda
kurulduğu için hiç değilse bir ana caddesi, bu
caddeyi kuşatan görkemli yapıları var. Roma
döneminden günümüze kesintisiz uzanan bir
tarih ve kültür kenti. Daha yedinci yüzyılda özerk
bir düklüğün merkezi olmuş. Kent merkezinde
lise edebiyat kitabımızdan adını anımsadığım
Kurtarılmış Kudüs adlı yapıtıyla ünlü Rönesans
dönemi Italyan şaıri Torquato Tasso'nun
heykeliyle karşılaştım. Şair 1544'te burada
doğmuş.
Yörenin limonlannın tat ve kokulannın güzelliği
yanında bir özelliği de iri ve buruşuk kabuklu
olmaları. Gerek dallarda sallananlar arasında
gerekse manavlarda satılanlarda orta büyüklükte
bir kavun iriliğinde olanlarına rastlanıyor.
Bunca ünlü limonun elbette likörü de yapılmış.
'Limoncello' adlı limon likörü, bütün yanmadanın
en özgün ürünü. Yörenin iri taneli beyaz
üzümlerinin detıpkı limonlargibi, kendine özgü
hoş kokulan var.
Yeryüzünde bunca güzelliğin ve bunca
kötülüğün bir arada olması kimi zaman inanılmaz
geliyor.
Hangisi insan kardeşlerimiz: Yeryüzünün bir
köşesinde böylesi cennetler yaratanlar mt,
başka bir köşesinde, başka insanlar üzerine
bombalar yağdıranlar mı?
turgaycı fisekci.com
K Ü L T Ü R * Ç İ Z İ K
K Â M İ L M A S A R A C I