18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5.AYFA CUMHURİYET 14 EYLÜL 2005 ÇARŞAMBA 14 J V U L J J . U l \ [email protected] Dünyada ilk kez ulusal ve uluslararası iki festival aynı çatı altmda birleştirilecek AltınPortakaldünyayaaglıyorASLISELÇUK Kırk biryılını ardında bıra- kan Alün FortakaL bu kez içi- ne uluslararası bir bölüm ek- leyerek ulusal ve uluslarara- sı iki festivali aynı çatı altın- da birleştirecek. 42. Antalya Altın Portakal Film Festivali. ciünyadakı bu ılk ve tek dilzen- lemeyı yaşama geçirmek için geri sayıma başladı. Antalya. 24 Eylül-1 Ekim arasında 30'u aşkın ülkeden 88 yapımı sun- maya, 150'ninüstündekonu- ğu da ağırlamaya hazırlanı- yor. Ülkemizin en eski, en köklü festivali bu yıl zorlu bir sınavdan geçeceğe benziyor. Uluslararası arenaya adım atan, Doğu ile Batı arasında bir sanat-kültür köprüsü kur- mayı amaçlayan etkinlik bu yıl ilklerin. yeniliklerin, açıhm- lann, sürprizlerin, etkileşim- lerin yılı olacak gibi. 1991 "den ben 50'nin üstün- de uluslararası festival ger- çekleştıren TÜRSAK Vakfi, Antalya Büyükşehir Beledi- yesi ve AKSAV'ın işbirliğıy- le düzenlenecek festival An- talyalılann karşısına pek çok yenilikle çıkacak. TÜR- SAK'ın genel sekreteri Se- vinç Baloğlu bu önemli yeni- liklerin başında fılm pazarı- nın geldiğini belirtti: "Avntal- ya'nmortakyapımlaraönayak olmasını istiyoruz. Avrupa. Ortadoğu, Uzakdoğu, Türki cumhuriyeü'erden B grubu ab- cüan. saöcılan bir araya getir- me>i planlryoruz. 25-27 Ey- lül arasında yapılacak Avras- ya Film Fuan bir anlamda in- celeme-araşürnıa niteliği ta- şryacak. Amaç Antalya'yı, Fas ve Malta gibi, ortak yapımla- nn doğal platosuna dönüştür- mek." Özel bir ülke 1 Aklıma hemen Hasards ou Coincidences' (Rastlantılarya da Karşılaşmalar - 1997) fil- minin Türkıye bölümlerini çe- kerken birlikte çalıştığım Cla- ude Lelouch'un sözleri gelı- yor. "Bu ülkenin çok özel bir ışığı var. Çok fotojenik bir ül- ke, burada kötii bir film çek- 42. ANTALYA ALTIN PORTAKAL Antalya Altın Portakal Film Festrvali'nin beyin takunı TÜRSAK Vakfi çaltşanlan. Etkinlik yeni içeriği ile popüler kültür - tecimsel sinema ve özgün çalışmaların, yaratıcı yönetmenlerin yapımlannın harmanlanacağı bir ortamda gerçekleştirilecek. Festival süresince kenti canlı bir organizmaya dönüştürecek sergiler, gösteriler. konserler basın toplantılan, söyleşiler, paneller düzenlenecek. nıeniz neredeyse olanaksız. Türkiye özel bir ülke, şiirseL, gizemİi." 'Toute une vie'nın (Tüm Bir Yaşam 1974) bir bölümünü de Türkıye'de çe- ken Lelouch, 1. Uluslararası Avrasya Film Yarışmasrnın seçici kurul başkanlığını ya- pacak. Fransız yönetmenin al- tını çizdıği gibi Türkiye. ışı- ğıyla. olağanüstü güzel, çe- kici mekânlarıyla zor rastla- nır zenginlikte bir doğal film platosu aslında. TÜRSAK* ın başkanı En- gin Yigitgil de "Türk sinema- sını diğer ülkelerin sinema en- düs trisiylekaynaşürarakbir canhlık, harekeüilikgetirmek istiyoruz" diyor \ e şunları ek- lıyor: *Festivalievrenselboyut- lara taşıyoruz. Uluslararası bölümün böylece ulusal eckin- Hğin de niteligini arttıracağı- nainaıuvoruz.* Antalya Bele- dıye Başkanı MenderesTürel, "Etküüiğin, Antatya'nın kent kimliğhle özdeşleşmesini, Can- nes Festhaü nasıl dünyaıun ta- nıdığıbir markaysa, Alün Por- takal'uı da öyle olmasını isti- yoruz. Elbette bu süreçte kül- tür ve sanatın etkisini asla gö- zardıeöneyecegiz" dıye amaç- lannı açıkhyor. Sonuçta 42. Altın Portakal bu yeni içenği ile popüler kül- tür - tecimsel sinema ve öz- gün çalışmalann - yaratıcı yö- netmenlerin yapımlanrun har- manlanacağı bir ortamda ger- çekleştirilecek. Etkinliği zen- ginleştirecek Alain Resnais, Andre Techine, Leos Carax, \lichaelHaneke.KinvKJDuk, Lars Von Trier, Thomas Vın- terberg, Ömer Kavur gibi ya- ratıcı sinemacılann çalışma- lan izleyiciyle buluşacak. 90Tann popüler oyuncusu, IQ"sünün yüksekliğiyle de ün- lenen Sharon Stone. Altın Por- takal'ın bu yılki yıldızı. Sto- ne'la birlikte 'Temel İçgüdü 2* ekibi de Antalya' ya gelerek filmlerini tamtacaklar. 'Sak- h', 'Yay\ 'Şanghay Düşleri', 'YirmiGece' ve 'Bir Yağmur- lu Gün' gibi ilginç özgün ya- pımlann dünyadaki ilk göste- rimleri yapılacak. 'Avrupa'mn Kaymağı', 'As- yadan Seçkiler", 'İpek Yolu Filmleri', 'Yümayan Kaybe- denler', 'Anısına: Ömer Ka- vur', 'Düş ik Gerçek Arasın- da', 'Kayıp Ruhlar: l'zakdo- ğu'dan Korku Fümleri', \LHa- neke, K. Duk, L.Carax, Eric Ledunetoplugöstenmleri fes- tivalin zengin ıçenklı progra- mının ana başlıklan. "Charlie Chaptin'in Siyah-Beyaz Ge- cesi'nde Şarlo'nun unutulmaz filmleri ıkili piyano eşliğınde izleyıcilerle buluşacak. Ge- ceye Chaplin'in torunu. oyun- cu-manken Kiera Chaplin" in de kahlması bekleniyor. Ulus- lararası konuklann arasında Chartotte Rampling (Ingilte- re) ve MfchadMadsen (ABD) gibi oyuncular. Karen Yeda- ya (Israil) ve Darius Mehru- ji (İran) gibi yönetmenler. Ci- nemaya dergisi editörü Aru- na Vasudev (Hindistan), sine- ma eleştirmeni Max Tessier (Fransa), aynca uluslararası yanşmaya katılan yönetmen, oyuncu ve yapımcılar var. Se\inç Baloğlu, bu yıl ilk kez etkinliğin Türk sıneması- nın tüm dallarını kucakladığı- nı \oırguluyor: "Belgesele^- nşma bölümü açtık. Ulusal yanşmada uzun ve kısa met- rajlar, belgeseller vanşacak. Ödültutarlan da oktukça yük- sek." Baloğlu. yerel yönetim- lerle çalışmanuı bilınen zor- luğunu. buna karşın TÜR- SAKTa Antalya Beledıye- si'nin görüşlennin örtüştüğu- nü, program içınde böylece uyumlu bir birliktelıkte bu- luşruklannı da belirtti. Etkileşim yaratmak Antalya'da bu yıl festival süresince kentı canlı bir orga- nizmaya dönüştürecek sergi- ler. gösteriler. konserler gün- demde. Amaç. Antalyalılan festıvalin ıçine çekerek bir et- kileşim yaratmak. Açık alan- larda kurulacak dev boyutlu sergiler. kamu araçlanndaki mobil sunumlar. sokak kon- serleri. izleyicinin katıhmını da sağlayacak basın toplantı- ları, söyleşiler, paneller, kıyı- ya kurulacak gezgin sinema salonunda her akşam ücret- siz izlenecek seçkın Türk filmleri, her gün yayımlana- cak Altın Portakal gazetesi de meraklılan bilgilendirme- yi amaçlıyor. 42. Altın Por- takal programı, tecimsel bir canlılığui getirilmesiyle bir- likte. yaratıcı yönetmenlerin yapımlarını da önemsiyor. Bu. elbetteki bir festivalin ol- mazsa olmazlarından. Etkin- lik süresince umanz ki ortak yapun anlaşmalannın kapısı açılır, sinemamızda ne yazık ki hâlâ yetersiz olan teknik alt- yapı gelıştinlır, uzman ele- man sayısı, sosyal güvence- ler arttırılır. 42. festival öyle görünüyor kı sözcüğün tam anlamıyla bir şenlik olacak. S W 7 Devlet Tiyatrolan Genel Müdür Vekili Mine Acar, iddialı konuştu reremeyeceğim hesabımyok' İLKAYAIA ANKARA - Devlet Tiyarrolan (DT) Genel Müdür Vekili Mine Acar. göreve gelışınde yaşanan sıkıntılar nedeniyle perdelerın 1 Ekim'den sonra açılacağını bildirdi. Drama- turglann çok donanımlı bir tiyatro eğıtımı al- dığını savunan Acar, "Genel müdür illa oyun- cu olacak diye bir şey yok, dramaturglar da- hahiyönetebüir" dedi. Hakkında iddiadabu- lunanlannbelge göstermesini isteyen Acar. "Ve- remeyeceğim hesabun yok" dedi. Acar. DT sahnelerinin açılışının ekim ayın- da olacağını ama tarihin belli olmadığını bil- dirdi. Görev devirtesliminin çok sıkmtılı ol- duğuna işaret eden Acar, "Yoğunluktan kay- naklanan sıkuıtdanmızvar. Sezonu sağlıkh bir şekilde açabilmek için çok çaba sarf edijoruz. Fakat bütün ilişkileri yeniden kurmak zorun- da kaldık \anm kalan o\ unlannuz oldu. Onun için\eni oyuncuve yönetmen arkadaşlaraulaş- makzorunda kaldık" diye konuştu. Tanınmışlığın ölçüsü ne?' DT Genel Müdür Vekili Acar. kendisine yö- nelik eleştinlerde bulunanlann artık hakare- te varan saldınlarda bulunduğunu dıle getir- di. Bir dramaturgun genel müdürlük göre%i- ne getirilmesinin şaşırtıcı olmaması gerekti- ğini söyleyen Acar "Ovııncu olmazsa.ya aka- demis\en olur ya da dramaturg. Bu yadırga- nacakbirşejdep" dedi. Kendisine tepki gös- teren insanlann az sayıda olduğunu ıddia eden Acar, şöyle konuştu: •*Bana tepki gösteren insan sayısı kadar be- nim yammda olan insan var. Eğer bütün sa- natçüar bana karşı çıksaydı ben kiminle ça- bşıyorum? AtanmamlaOgfliyasalolnıavan hiç- bir şey yok. Drv'orlar ki 'Atanan kişi tanınmış biri olmahydı'. Tanınmışhğın ölçüsü ne? \e- ye göre tanınmış, kime göre tanınmış? Tanın- mışuk çok izafi bir şey. Tiyatro camiasmdan olrnayan birçok kişi Saym Tamer Le% ent'i ya da Lemi Bey'i tanryor mu? Tepkilerin nede- nini söylüyorum; beklenmedik \e ahşüma- dık olmasL." DT Dramaturglann çok kapsamlı bir tiyatro eği- timi aldığını dile getiren Acar, dramaturgla- nn bütünsel yaklaşımının oyunculara göre a\antaı sağladığını da söyledi. "Oyuncu ar- kadaşlanm sahnede seyirci karşısuıdalar, bu onlara ayncahk sağbyor. Ama sadece ayrıca- hk, bu bir üstünlük değü" diyen Acar şöyle devam etti: "Bu kurumu yönetmek için illa oyuncu ol- mak gerekir mi bunu tartışmak gerekir. Tur- gut Özakman çok mu körü yönetmiş bu kuru- mu? Kurumun genel müdürünün illa oyuneu Genel Müdür Vekili Acar, görev devirtesliminin sağhksız olmasından kaynaklanan sorunlar nedeniyle DT perdelerinin 1 Ekim'de açılmayacağını bildirdi. Dramaturji kökenli olması nedeniyle genel müdür olamayacağına yönelik eleştirilere cevap veren Acar, "Dramaturglar oyunculardan daha donanımlı eğitim ahyorlar. daha da iyi genel müdür olurlar." olması gerektiğine inanmıyorum. Zaten bu ku- rumu bir kişi yönermez, bir ekip yönetir. Be- nim ekibimdeki 12 bölge müdürü de sanatçı. Bu kadar sanatçuun bol olduğu yerde bir dra- maturgun olması iyidir. Eğer buravı bir fabri- ka gibi görü>orsak biz o>nn üreriyoruz. l)i ojıınlar için iyi bir repertuvara ihtijacunız var. Bu repertuvan da yapanlar zaten dramarurg- lardır. Genel müdür olmak için insanın oyun- cu olması gerekir di> e kural yok Dramaturg- lar ki çok birikimli insanlardır. Birçok konu- da dünya trvatrolarını takip ederler, lisan bi- Brler ve sahneyi de çok rvi tanniar. Bu dona- nunla oyunculardan da iyi yönetir dramaturg- lar burayL." Genel müdürlük görevuıe geldikten sonra hakkında bırçok asılsız ıddıanın gündeme getınldığinı kaydeden Acar, hıç kimsenin ka- nıt göstermeden kendisine yönelik saldında bulunmaması gerektığinı N'urguladı. Acar, "Iddia edildiği gibi korku dağlan sardığı ya da kendimin bile cevaplayamacağım sorular olduğu için değü. tarûşmayaraop kuruma da- ha fazla zarar vertnemek için susrum'* diye konuştu. 'Asaleten atanmam için zaman gerekli' Görevlendirilmesinin vekâleten olmasına yönelik iddialann ise varsayımdan ibaret ol- duğunu söyleyen Acar. "Bu bir süreç mesele- âbekkyeceğizvegöreceğjz'' dedi. Asaleten ata- ma için gerekli olan 3'lü kararnamenin çıka- nlamayacağı iddialannda bulunanlann kendi- lennce yorum yaptıklannı söyleyen Acar. kol- tuğun boş kalmaması için vekâleten atandığ- nı söyledi. "Asaleten atama için zamangerek- h"" diyen Acar, devlet kurumlannda birçok atamanın bu şekilde yapıldığını sa\oındu. Kendisine. "yaz aylannda bir tatil köyünde çalıştığı T "na yönelik, hazırladığı bir oyunda "intihal" yaptığının ıddia edildiğini dile geti- ren Acar şöyle konuştu: "Her yaz Fethiye'de bir tatil köyüne gittiğim doğru. Gittiğim yer çok yakm dostlanma aiL Ama orada çabşma gibi bir durumum kesin- likle söz konusu değü. Bunu iddia eden çıkıp bana kanıt göstersin. belge göstersin. Ben yap- üğım ve yapmadığım her şe\in belgesini gös- teririm. Aynısuu iddiası olan insanlar da yap- sm. İntihal yapüğnn söyleniyor bir de. Bahsi geçen oyunun rejisini >apmıştım ben. İlk defa reji intihali" diye bir kavram duydum iddiada bulunanlar sayesinde. Bu iddialar kesinUkle dedikodudan ibarettir. Bu >üzden yargı \oüarın- dan döndüğüm iddialan gerçeklik taşımıyor. Hâlâ da bunun ispatını yaparun." - DEFNE GÖLGESt TURGAY FİŞEKÇİ Sorrento Sorrento'nun adına ilk kez, yıllar önce AnaBri- tannica Ansiklopedisi'nin sayfalannı kanştınrken rastlamıştım. Kendine özgü, hoş kokulu limonlarıyla ünlüdür diyordu, bu küçük Italyan kenti için. Yeryüzünde insandan başlayıp kurdun kuşun derdine dek her şey şairlerden sorulurya, o gün aklıma düştü o limonların kokusu. önce nasıl bir coğrafyada yetiştiklerini merak edipharitadayerini buldum. Napoli Körfezi'nin güneyinde küçük, dağlık bir yarımada üzerindeydi. Çeyresinde başka küçük yerteşimler de vardı: Amalfi, Positano... Bunlardan özellikle Positano, son yıllarda kimi Hollyvvood filmlerinde mekân olarak kullanılmasıyla yaygın bir üne kavuştu. Oysa bu yöre daha Romalılar döneminde ılıman iklimiyle gözde bir dinlence yeriydi. Yanmadanın karatarafında, Vezüv Yanardağfnın patlaması sonucu lavlar altmda kalarak yok olan Pompeı kenti, deniz tarafında ise Roma imparatorlannın yazlık saraylarının bulunduğu Capri adası vardı. Akdeniz çevresinin geçmişte ne denli yakın ilişkiler içinde olduğu da yine ansiklopedi'de rastladığım ilginç bir ayrıntıda karşıma çıktı: Amalfı'de, yapımına 9. yüzyılda başlanan St. Andrea Katedrali'nin gösterişli bronz kapıları 1065 yılında Istanbul'da yapılmış. Bu yaz aniden işsiz kalınca, çok merak ettiğim bu yöreyi görmek için yola düştüm. Yanmadaya güney kıyısından girdiğim anda, benzersiz bir doğa ve kültür olgusuyla karşı arşıya olduğumu aynmsadım. Olağan durumlarda insanoğlunun pek yerieşmek için çaba göstermeyeceği çetin doğa koşullannda. denizden dimdikyükselen kayalann üzerine küçük kentler kurulmuş, o kayalar oyularak daracık yollar yapılmış ve dahası o kayalann üzerinde yaratılmış küçük küçük setlerde limon ve asma bahçeteri oluşturulmuştu. iki bin yıldır insanoğlu, yapılanyla, bahçeteriyle, yollarıyla burada bir küçük cennet yaratmıştı. Kıyıdan tepelere dek kat kat yükselen, koyu yeşil yapraklar ve dallar arasından yeşil-sarı limonların sarktığı, masalların büyüleyiciliğinde cennet bahçeleri uzanıyordu. Kayalaria denizin buluştuğu kimi yerlerde oluşmuş küçük kumsallar da hiç olmadık bir şeyle karşılaşmışçasına şaşırtıcı geliyordu. Bu yeryüzü güzelliği tüm kısıtlı olanaklara karşın. dünyanın her yanından inanılmaz yoğunlukta gezgin akınına uğruyordu. Bir otel odası ya da bir park yeri bulabilmek bile büyük sorun. Motosikletyoğunluğu dabu nedenlebir zorunluluk. Amalfi, Positano ve Sorrento birbirinden yaklaşık on beş-yirmi kilometre uzaklıktalar. Ancak bu uzaklıklan aşabilmek, hem yolların güçlüğü, hem de kalabalık nedeniyle saatler alıyor. Herdönemeçte soluk kesici birgörünümle karşılaşıp duraksamak da cabası. Sorrento, öteki yerleşimlere göre yine yüksek kayalar üzerinde, ama görece düz bir alanda kurulduğu için hiç değilse bir ana caddesi, bu caddeyi kuşatan görkemli yapıları var. Roma döneminden günümüze kesintisiz uzanan bir tarih ve kültür kenti. Daha yedinci yüzyılda özerk bir düklüğün merkezi olmuş. Kent merkezinde lise edebiyat kitabımızdan adını anımsadığım Kurtarılmış Kudüs adlı yapıtıyla ünlü Rönesans dönemi Italyan şaıri Torquato Tasso'nun heykeliyle karşılaştım. Şair 1544'te burada doğmuş. Yörenin limonlannın tat ve kokulannın güzelliği yanında bir özelliği de iri ve buruşuk kabuklu olmaları. Gerek dallarda sallananlar arasında gerekse manavlarda satılanlarda orta büyüklükte bir kavun iriliğinde olanlarına rastlanıyor. Bunca ünlü limonun elbette likörü de yapılmış. 'Limoncello' adlı limon likörü, bütün yanmadanın en özgün ürünü. Yörenin iri taneli beyaz üzümlerinin detıpkı limonlargibi, kendine özgü hoş kokulan var. Yeryüzünde bunca güzelliğin ve bunca kötülüğün bir arada olması kimi zaman inanılmaz geliyor. Hangisi insan kardeşlerimiz: Yeryüzünün bir köşesinde böylesi cennetler yaratanlar mt, başka bir köşesinde, başka insanlar üzerine bombalar yağdıranlar mı? turgaycı fisekci.com K Ü L T Ü R * Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle