17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURfYET 4 AĞUSTOS 2005 PERŞEMBE HABERLER TBMM Dilekçe Komisyonu, GDO ürünlerle ilgili yasal düzenleme yapılmasını istedi Gıdalaralarm veriyorEMtVEKAPLAN ANKARA - TBMM Dilekçe Ko- misyonu, çevre ve insan sağlığı açısın- dan genetiği değiştirilmiş organizma- laria (GDO) ilgili tartışmalann sürdü- ğVüne dikkat çekerek bu ürünlerle ilgi- li denetim eksikliklerinin olduğunu vurguladı. Türkiye'de bu konuda hu- kuki boşluk olduğuna işaret eden ko- misyon, yasal boşluk giderilinceye ka- dar modern laboratuvarlann faaliyete geçirilerek zaman yitirilmeden dene- rjmlerdekı zaafîyetin giderilmesi gerek- tiğıni bildirdi. TBMM Dilekçe Komisyonu, GDO kapsamındaki ürünlerin insan sağlığı- na ve çevreye zarar verdiği, ekolojik sistemi ve biyolojik çeşitliliği tehdit ettiği, bu ürünleringeliştirilmesi çalış- malannın sınırlı sayıda çokuluslu şir- ketin dünya tanmını tekellerine alma çabalanndan ibaret olduğu yönünde- • TBMM Dilekçe Komisyonu, genetiği değiştirilmiş organizmalarla ilgili olarak kamu kurum ve kuruluşlannı uyardı. Bu konuda yasal boşluktan kaynaklanan denetim eksikliğinin bulunduğuna dikkat çeken komisyon, yasal süreç tamamlanıncaya kadar modern laboratuvarlar kurularak denetim zafiyetinin zaman yitirilmeden giderilmesi gerektiğini bildirdi. kiiddialarüzerinebiraraştırmayaptı. • Türkiye'nin her yerinde görül- • Mevzuat çalışmalantamamlanın- Sivil toplum örgütleri ve akademis- meye ve artmaya devam eden kanser caya kadar AB ülkelerinde benimse- yenlerle toplantılar yapan komisyon, şu tespıtlerde bulundu: •/ 3-4 yıl gibi insan ömrü için dahi oldukça kısa sayılacak dönemsel labo- raruvar çalışmalannı kapsadığı belir- tilen ve yüzyılın en yeni gelişmesi ola- rak henüz bir insan ömrü kadarlık za- man diliminde dahi test edilme olana- ğı bulamamış bu ürünler, çe\Te ve ya- şam boyutuyla ortaya çıkarabileceği risklerin, geriye dönülememezlik en- dişesi de dikkate alındığında önemli bir kaygı unsuru olarak varhğını devam et- tirmektedir. olaylan ve değişik ülkelerde özellikle de GDO'lu ürünlerin oldukça fazla tü- ketildiği ABD'de ortaya çıkan besin zehirlenmeleri gibi gelişmelerle de- vam eden bu süreç, GDO'lu ürünlerin üretimi ve tüketimiyle ilgili yönüyle be- lirsizliğini devam ettirmektedir. • GDO 'lu ürünlerin insanlığın bes- lenme sorunluna çözümdenziyade bir- kaç çokuluslu şirkerin tanmı üzerinde tekel oluşturma ve ülkeleri bağımlı kı- larak doğal zenginlikleri kontrol altı- na almagirişiminden ibaret olduğu yö- nündeki iddialar yabana atümamalıdır. nen uygulamalar doğrultusunda, bu ürünlerin ülkeyegirişi ve tükefimi çok sıkı kayıtlara bağlanmahdır. Hufcukl boşluk var 1 • GDO'lu ürünlerin tüketimi ve bunlara ilişkin üretim olanaklannın geliştirilmesi konulannda ülkelerin ge- nelinde farklılıklar olduğu gözlenmiş ve mevzuat yönüyle de uygulama bir- liğine rastlanamadığı anlaşılmıştır. Ül- kemizde de bu konuda yasal düzenle- me eksikliği olduğu ve buna bağlı ola- ĞlTtMEKSİKLİĞİ Denetimsiz ilaçkullanımı çiftçiyivurdu • Tanm Bakanlığı verilerine göre, son iki yılda ihraç edilen 700 ton ürün, üzerindeki ilaç | kalıntısı nedeniyle iade edildi. Buğday Derneği Başkanı Victoria Ananias, Türk çiftçisinin bilinçli ilaçlama yapamamasını eğitim düzeyinin yetersizliğine bağladı. SİBEL BAHÇETEPE/ HASAN YİĞİT/ CtHAN ORUÇOĞLU Türk çiftçisinin bilinçsizce yaptığı ilaçlamanın, eko- nomiye verdigi zarann boyutlan son olarak Alman- ya'ya gönderilen yeşil biberlerin ve Isveç'e gönderi- len patlıcanlann iade edilmesiyle tekrar gündeme geldi. Tanm Bakanlığı verilerine göre, son iki yılda ihraç edilen 700 ton ürün, üzerindeki ilaç kalıntısı nedeniyle iade edildi. Uzmanlar, ilaçlı ürünlerin tü- ketilmesinin kanser dahil çeşitli hastalıklara neden olduğuna dikkat çekerek, devletin bu konuda yeterli denetim yapmadığını vurguladılar. Buğday Derneği Başkanı Victoria Ananias, Türk çiftçisinin bilinçli ilaçlama yapamamasını eğitim düzeyinin yetersizli- ğine bağlayarak, "Tanm ilaçlannı kullanan çiftçi, al- dığı ilaçlann prospektüsünü okuyarak yeterince bilgi sahibi olamaz. Önemh olan çiftçinin eğitilmesidir" de- di. Ananias, devletin denetımimin de yetersiz oldu- ğunu söyleyerek, "Köylerdeki tanm iiaçlamalannda maalesef piyasada kullanılamayan, yasaldanmış ilaç- lar kuUanıhyor. Gittiğim bir köyde. 20 yıl önce yasak- lanan bir ilacın kullamldığını da görmüştüm" diye konuştu. Ananias, hal sıstemlerinin ıç pazan denetle- mede yetersiz kaldığına da değinerek, "Hafler.top- tancı denetiminin yapüması gereken yerlerdir. ihraç edilen ürünler, buralarda denetinıden geçmeli. Ama bunlar yapıimadığı için, ürünler pazanmıza geri dö- nüyor" dedi. Kanser vapıvor îstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Erkan Topuz da tanm ilaçlannın ölçüsüz kullanıldığında kanser yaptığını söyledi. Topuz, ta- nm ilaçlannın belli ölçülerde ve standartlarda kulla- nıldığında bir zaran olmadığını belirterek "Kullanı- lan ilaçlar geneüikle meyve-sebzenin kabuğunda, az da olsa çekirdeğinde toplamyor. Meyve-sebze iyi yı- kanmazsa kanser yapar" dedi. Türk çiftçisinin orga- nik tanma geçmesi gerektiğini vurgulayan Topuz, or- ganik tanmın tamamen doğal yöntemlerle yapıldığı için daha sağlıklı olduğunun altını çizdi. Gıda Mü- hendisleri Odası Başkanı PetekAtaman, Tanm Ba- kanlığı'nın zirai ilaç satan bayileri yeteri kadar denet- leyemediğini ifade ederek. "Çiftçi kafasına göre ilaç kuilanıyor. Üacı tarlaya atnğı zaman 1 hafta beklemesi gerekirken, beklemeden hasat yapryor" dedi. Bekleme süresl önemli Tanm Kredi Kooparatifi Genel Müdürlüğü Zirai ilaç Pazarlamacısı Adem Danışık ise bilinçsiz ilaçlama iddialanna karşın, "Bilinçsiz ilaçlama yoktur, çiftçiler ürünün ilaçlama süresini biür, önemli olan ilaçların kullanımındaki bekleme süresidir" diye konuştu. Da- nışık, ilaçtaki moleküllenn parçalanma sürelerinin farklılık gösterebileceğini belirterek meyve ve sebze- ler üzerinde kalan ilaç miktannın insana zarar ver- meyeceğini savundu. Turfanda sebzecilik yapan üre- ticüıin, sebzeler üzerindeki ilaç moleküllerinin parça- lanmasını beklemediğini anlatan Damşık, "Türfanda sebzecilikte hasat etme süresi kısaldığı için, yeterince parçalanamayan ilaç molekülleri meyve ve sebze üze- rinde birikerek bu şekilde insan sağhğına zarar vere- bilir" diye konuştu. Bartm Irmağı'nda yapılan kontrolde bahk ölümJerine kaü aüklann neden olduğu beliriendi Toplu balık ölümleri korkuttu BARTIN (Cumhuriyet) - Bartın Irmağı'na dökülen atık madeni yağ nedeniyle toplu balık ölümleri meydana geldi. Il Çevre ve Orman Müdürü Sedat Ecevit, bazı vatandaşlann, Bartın Irmağı'nda ölü balıklar bulunduğunu bildirmelen üzerine harekete geçtiklerini ve ırmakta inceleme başlattıJdannı söyledi. Irmağa, Kemerköprü ile Asmaköprü arasından henüz kimlikleri belirlenemeyen kişi veya kişilerce atık madeni yağ döküldüğünün tespit edildiğini belirten Ecevit, "Irmağa dökülen yanmış sanayi >agı muhtemelen gece saatlerinde bırakünuş. Akuıtı sona ermiş, ancak ırmagın durgun yerlerinde sanayi yağlan suyun üzerinde kalmış. Balıklar da bu nedenle öhnüş olabilir" dedi. Yağ dökenlerin tespit edilmesi halinde çevre il müdürlüğü ve Bartm Belediyesi'nce toplam 16 bin YTL ceza kesileceğini anlatan Ecevit, "Böyle bir şeyin yapılmış olmasına hayret ediyorum. Irmak da kentüniz de bizim. Temiz rufmamız gerekirken, hem görüntü kirtüigine hem de bahklaruı ölümüne neden oluyoruz" diye konuştu. Vatandaşlan bu konuda dikkatli ve duyarlı olmalan çağnsmda bulunan Ecevit, "Irmağa ne şekUde olursa olsun aük atanlan kesinhkle bize ya da belediyeye bildirmelerini istiyoruz. Öhnüş bahklaruı yenmemesi konusunda da uyanyonız" dedi. rak önemli bir hukuki boşluk doğdu- ğu gözlenmiştir. •" GDO kapsamındaki ürünlerin it- haline ilişkin olarakgenellikle yasalboş- luktan kaynaklandığı ıddia edilen de- netim eksikliklerinin, insan sağlığını ko- ruyan genel mevzuat çerçevesinde ele alınarak giderilmesi zorunludur. ^ Dünyadaki öraek uygulamalar içerisinde insan ve çevre sağlığına ver- diği önem ve bu yönde geliştirdiğ ka- tı kurallarla saygın bir yere sahip olan Avrupa ülkelerindeki kriterlerin ülke- miz koşullannda ele alınarak bu kri- terlerin ithalattaki kontrollerde işler hale getirilmesi gerekmektedir. V' Konuya ilişkin yasalaşma süreci- nin tamamlanmasına kadar altyapıla- n oluşturulmaya başlanan modern la- boratuvarlann yeterli nitelikte ve sayı- ca faal hale getirilerek denetimlerde- ki zaafıyetlerin zaman yitirilmeden gi- derilmesi gerekmektedir. HD BAŞKANIÇAKAR: 'Enerji içecekleıi toplanmah' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tüketicı Haklan Denieğı (THD) Genel Başkanı Turhan Çakar. Da- nıştay'ın enerji içecekleri hakkmda aldığı son karân olumlu karşıladıkla- nnı belirtirken "Tanm Bakanhğı'nın dava sonuçlanana kadar bu ürünlerin üretimini durdunnası ve piyasadan toplatması gerekir" dedi. Çakar, Da- nıştay'ın enerji içeceklerindeki kafe- in miktannın düşürülmesi ve 18 yaş altına satılmasını yasaklayan tebliğ hakkında açtıklan iptal davasında yürütmeyi durdurma karan alınması- nı Cunthuriyet'e değerlendirdi. "Ük olarak yüriitme durduruldu. Daha sonra o tebliğ de iptal edilir diye dü- şünüyorum" şekünde konuşan Ça- kar, Tanm Bakanlığı'nın harekete geçmesi gerektiğini söyledi. '18 yaşın altına yasak' Bakanlığın savunmasında Avrupa normalannın örnek alındığının behr- tildiğini söyleyen Çakar, "Fransa'da bu içecekleryasak, Ashnda zararta ol- duğunu kendileri de bUi\T)r" dedi. Çakar, söz konusu içeceklerin 18 yaş altına satılmasının yasak olduğunu da anımsatarak şunlan kaydetti: "Kimse bümiyor ama çocuklar bu içecekleri içiyor. Khn denetliyor? Ebevejnlerin de haberi yok, öğret- menlerin de haberi yok, bunlan ahp tüketrvvriar." TMMOB Gıda Mü- hendisleri Odası Başkanı Petek Ata- man da Tanm Bakanlığı 'nın bir an önce harekete geçmesi ve bu içecek- lerin piyasadan kaldınlması gerekti- ğini belirterek "Bakanhk gereğini ya- pacakür herhalde" dedi. Necip Fazıl Kısakürek'in kitaplan listeye alınırken Aziz Nesin görmezden gelindi İBDA-C idoKi İOO eseıdeANKARA (Cumhuriyet Büro- su)-Milli Eğitim Bakanlığı "nın il- köğretim öğrencilerine okuma alış- kanlığı kazandırmak için hazırla- dığı "100 Temel Eser" listesine NecipFazılKısakürekve Mehmet Akif Ersoy'un kitaplan eklenir- ken Aziz Nesin yine "görmezden gehndi''. CHP Denizli Milletve- kili MustafaGazala, konuyu Mec- lis gündemine taşıdı. Milli Eğitim Bakanlığı tarafın- dan ilköğretim ögrencüeri için ha- zırlanan "100TemelEser" listesi- ne "NecipFazılKısakürekv«Meh- met Akif Ersoj rötuşu" yapıldı. Vakit, Dünden Bugüne Tercüman ve Kanal 7 başta olmak üzere din- cimedyanınyoğun baskısıylakar- şılaşan bakanhk, Kısakürek ve Er- soy'un "seçmeler''ini listeye ekle- di. Bakanlık, buna karşın Fransız yazar A. D. Esupery'nin "Küçük Prens" adlı kitabı ile Zeki Bur- duriu'nun "Anılarda Öyküler* adlı eserlerini listeden çıkardı. Er- soy ve Kısakürek'i listeye ekle- yen bakanlık, Aziz Nesin'i yine "görmezden geldi". Çocuklara yönelik onlarca kitabı bulunan Ne- sin'inhiçbir kitabı listeye alınma- dı. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin EKTA GUNGOR ÖZDEN'DENSUÇLAMA 'Kısakiirekcumhuriyet düşnıamy ANKARA (ANKA) - Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı ye Cumhuriyetçi Demokrasi Partisi kurucusu Yekta Güngör Öz- den, Necip Fazıl Kısakürek'in usta bir şair ancak Türkiye Cum- huriyeti düşmam olduğunu söyledi. Antoine de Saint Exu- pery'nin Küçük Prens kitabındaki "diktatör" niteliğinin Ata- türk'e ait olduğu kesin ise, kitabın listeden çıkanlmasının doğ- ru bir karar olduğunu söyleyen Özden, "Ama bir belirsizlik var- sa bu bir bahanedir. Beüi sayıda kitaba yer verilecekse birini çıkanp diğerini koymak gerektiğinden Necip Fazü'ı ahnak için Küçük Prens'i çıkarnuş olabiürler" dedi. ÇeKk, daha önce Ersoy ve Kısa- kürek'in kitaplannın "çocuklann seviyesineuygun ofanadıklangerek- çesryte" listeye alınmadıgım açık- lamıştı. Bakanlığın listeye ekle- diği Necip Fazıl Kısakürek, şeri- atçı terör örgütü ÎBDA-C'nin "ido- Ki" olarak biliniyor. AKP'nln rengl ortada' Konuyu değerlendiren CHP De- nizli Milletvekili Mustafa Gazal- a, yapılan sıralamayla, her konu- da olduğu gibi bu konuda da "AKP'nin siyasal damgası veren- ginin ortaya çıküğmı" söyledi. Gazalcı, "tdeolojik davranarak Necip Fazd'ı üsteye eklevip Aziz Nesin'i eklememek, tamamen bir önyargryla, 'Biz yapıyoruz, olu- yor' anlayışuıa çıkıyor" dedi. Listede, Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi dünyaca ünlü yazarlann bu- lunmadığını belirten Gazalcı, "Ha- di diyeam ki ölen yazarian listeye ahyorsunuz; o zaman neden Aziz Nesinyok?BuAKP'nin kendipen- ceresinden ve belnii göriişjeri ço- cuklaraaşjdamakiçinyapüğıbirdu- rum. Bunun bUimsel bir ölçütü yok" diye konuştu. Listede, ço- cuklann anlaması mümkün olma- yanbirçokesere yerverildiğinidi- le getiren Gazalcı şunlan kaydet- ti : "Burada amaç, çocuklara oku- ma ahşkanhğıkazandırmaksa, bu bö\1e 100 temel eserin okunmaa biçiminde değil, o iklimi v^rata- rak sağjanır. Bir yandan siz Nâ- zım'dan şür okudu diye çocuğu yargdayacaksuuz,YaşarKemal'in tiyatrolannı ovnatmayacaksuuz, listeye ahnayacaksunz. Öte yan- dan böyle bir üste hazuiayacaksı- mz. Bürün bunlar gerçekten ço- cuklara okuma ahşkanitğı kazan- dırmakrru, onlan beüi yöndeeğtt- mekmi,aşdamakmı?tyiniyediol- madıklannı düşünüyor insan." Eğitim-Sen Genel Başkanı Ala- addin Dinçer de çeşitli dinci çev- relerin bu tür konularda baskıcı bir tutum izlediklerini ve etkili ol- duklannı söyledi. "Kısakürek'in çocuklarayönelikkitaplanmıvar- nuş, var da biz mi bümhvruz" di- ye soran Dinçer, "Bakanınbu ko- nuyiailgüıgeriadun atması doğaL Listedepekçok o düşüncedeinsan var zaten. Ben u\gulamanm ken- disini saçma buluyorum. Aynca kim buna kararvermiş,bununbir ölçüsü mü \ar?" dedi. PERŞEMBE ORHAN BURSALI Düz Çizgiciler ve Özelleştirme AKP, dolayısıyla ülke, küresel liberalizmin dayattığı koşulların gözü kara uygulayıcısı, hatta kraldan fazla kralcısı bir siyasal öndeıiiğin mengenesi altında. Par- tiye ve hükümete yön veren Başbakan ve "maliye, eko- nomi" yöneticileri, özelleştirmeler konusunda iziedik- leri, cetvelle çizilmiş düz hat üzerinde yol alıyoriar.. Hem de inanılmaz bir azimle! öyle ki, dünya çapın- da bir mal olan ERDEMİR'İ bile kötüleyecek, yerden yere vuracak kadar gözü dönmüşçesine! Ülke ekonomisine ve kalkınmasına bir düz mantık egemen.. Oysa, ekonomi ve kalkınma, karmaşık, kaotik, çok boyutlu, çok girdili, yerel ve küresel göreceliklerle do- lu konular.. Her şeyi satma düz düşüncesi, karmaşık dünyada geçerli bir "politika" değildir. Çünkü liberalizmi, öze\- leştirmeyi teşvik eden sanayileşmiş ülkelerin büyük ço- ğunluğunda bile ekonominin belirli kesimleri önemli oranlarda "devlet/ kamuyönetiminde" bulunmakta- dır. Dünyaya baktığınızda, ekonomide siyah/ beyaz bir manzara yoktur. Yani, ekonomi ya kamu yöneti- mindedir ya da tamamen özel yönetimdedir biçimin- de bir anlayışın hüküm sürdüğü ender bir ülkedirTür- kiye!.. Gelişmiş ülkelerde devlet, tamamen seyirci ve sa- dece yasalarla piyasayı "regüle eden" bir "sorum- luluk" üstlenmiyor. Gerektiğinde, ülke çıkarlan, ülke- piyasanın uzun vadeli çıkarlan için birçok sanayide yön- iendirici rolünü hiçbir zaman terk etmiyor. Erdoğan, geçmişte KlT'lerin ne kadar kötü yöne- tildiklerini, satışlara neden olarak gösteriyor. haklıdır, felsefi ve düşünsel olarak "ülke kalkınması" fikrinin zer- resine sahip olmayan, ülke yönetimini günlük siyasal ve ekonomik yararlar peşinde koşmak olarak algıla- yan siyasal iktidarlar, ülkeyi perişan etti. Şu da doğrudur ki, iktidarda olmayı, devletin ola- naklan ve Hazine'yi sürekli olarak özel sektöre peş- keş çekme olarak anlayan insanlara, KlTleri iyi yönet demek mümkün değil, eşyanın tabiatına aykındır. Bu bakımdan, devletin ekonominin her alanında bizzat iş- letmeci olarak bulunmasının bir anlamı yoktur. Bu, verimli değildir ve işletmeleri siyasetçinin tasallutu ve talanına terk etmek anlamına gelir.. • • • Ancak, belirli sanayi alanlarında, devletin birçok özerk kurumunun varlığı, hem ekonomiye hem kalkın- maya katkıyı 'ençoklayıcı' etki yapar. ERDEMİR, TÜP- RAŞ ve satılamadığı süre içinde 13-15 milyar dolar kâr ettiği için değerinden ashnda bir şey kaybetme- yen örneğin Türk Telekom, bu tür kuruluşlardır. Aynca devlet, özel sektörün kısa sürede kâr görme- diği için girmediği, birçok ileri sanayi kollannda özel- likle Ar-Ge'ye büyük destekler vererek ulusal polrti- kalar yaratmak (") zorundadır. Ulusal sanayi, teknoloji, kalkınma polrtikası olma- yan hiçbir ülke yoktur! Türkiye hariç! Kalkınma, refah, bir fikir meselesidir her şeyden önce.. Bazı gözde ve güzide yazaıiann yazıp çizdikleri ve sandıklan gibi, "zengin hammadde varlığına sahip olmak" meselesı değildir. Iran zengin hammaddeye sahip, ama yoksuldur! • • • özelleştirme, kalkınma, zenginleşme konulanna bir "fıkir meselesi" olarak yaklaşmayan hiçbir ülke kalkı- namaz ve ülkenin temel ekonomik sorunlannı çöze- mez. Ekonomide, özelleştirmede düz çizginin yolcusu AKP'de, bu ülkenin hiçbirtemel sorununu çözecek dü- şüncezenginliği, kıvrakiığı, esneMiği gosterecek bir ham- madde olmadığı görülüyor. İktidarda ne yazık ki ülke yöneticileri değil, piya- sa tüccarfan oturuyoıi Ne yazık ki bu "düz çizgi" ve "tekyol", "siyah-be- yaz" mantığı, ülkemizde fikir hayatının yoksulluğun- dan mıdır, bilinmez, "düşünce üretecekler" kesimine de oldukça egemendir. Ikinci Cumhuriyetçiler, liberal- ler, küreselleşmeciler, özelleştirmecilerin büyük ço- ğunluğu "feA-yo/"cu düşüncenin esiri değil mi? "Tek yol devrim"ci\er, sadece bir dönem solculann sorunu değildi, bu bakış her kesimden insanın düşünceleri- ne yapışıktır. Düşünce hayatımız böyle olunca, günlük al-ver ve al-sattan iktidara tırmananlann da "styah-beyazcı" olması rastlantı olabilir mi? (*) Bu cumartesi Cumhuriyet Bilim Teknikte "Müm- künlerin Oyunu olarak Ekonomide öndekilere Yetiş- mek ve Ulusal Strateji" başlıklı yazıya dikkat çekmek isterim. obursali(a cumhuriyet.com.tr. 400 YTL olarak beliriendi Öğretmenlerin ödenek isyanı ANKARA (Cumhurhet Bürosu) - Öğret- menlere yeni eğitim-öğretim dönemi için 400 YTL hazu"lık ödeneği verilecek. Ba- kanlık Araştırma Planlama ve Koordi- nasyon Kurulu (APK) tarafindan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin ÇeKk'e gönderi- len bilgi notunda, 2005-2006 öğretim yılı hazu"lık ödeneğinin 2005 Mali Yılı Bütçe Yasası ile belirlendiği belirtildi. Notta, geçen yıl 350 YTL olan ödeneğin bu yıl 400 YTL'ye yükseldiği belirtildi. Öde- nek, okullann açılmasıyla birlikte ögret- menlere verilecek. 'Dağ fare doflurdu' Eğitün-Sen Genel Başkam Alaaddhı Dinçer, ödenek konusunda daha önce ba- kanlıkla yaptıklan görüşmelerde bunun bir maaş tutannda olması ve yılda iki kez verilmesi konusunda uzlaşmaya vardıkla- nnı ancak, bakanlığın anlaşmaya uyma- dığrnı söyledi. Dinçer şöyle konuştu: "Sonuçta, dağ fare doğurdu. Bakanhk al- tına imza koyduğu hiçbir mutabakat met- nine, sendikayla imzaladığı hiçbir taahhü- de uymamakta, yerine getirmemektedir."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle