Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 AĞUSTOS 2005 CUMARTESİ
HABERLER
DUNYADABUGIM
^ L t SİRMEN
Soruna Doğru Bakmak
üçık, Net Komışmak - 5
Nelerin olabileceğini bilmek için, önce nelerin
olamayacağına bakmak gerekir.
Bütün yurttaşlann tüm hak ve özgürlüklerden ırk,
dtil, din ayınmı yapılmaksızın eşitçe yararlanmalan,
toplumda fırsat eşitliğinin tam sağlanması olarak
olaya yaklaştığınız zaman, tartışmalı konuya, orta-
d a çözülmesi güç bir sorun olmadığı kendiliğinden
ortaya çıkar.
Arna bir kısım insanlann "Kürt sorunu" deyimiyle
kastettiklerinin bu olmadığını görmek zonjndayız.
Şiddete karşı olup "demokratik çözüm" den ya-
na olduklannı söyleyen kimi Kürt ve Türk "aydınla-
n "nın da konuşmalarını dikkatle okuduğunuz za-
man bu gerçeğin açıkça ortaya çıktığını görürsü-
ntiz.
Burada her şeyden önce hukuki bir sorun mev-
cuttur.
Türkiye'de hukuki ve siyasi kavramlar gelişigüzel
kullanıldıklan için, setf determınation (uluslann ya
da halkların kendı kaderierini tayin hakkı ya da auto
determination) kavramı da konumuzda, bilir bilmez
gündeme getirilmektedir.
Bir yüzyıldan daha genç olan 1. Dünya Sava-
şı'nın sonlannda, 1917'de ABD Başkanı Wilson ta-
rafından ortaya atılmış olan bu kavramın, konu-
muzda ne kadar geçerti olduğuna biraz daha ya-
kından bakalım.
•••
Emekli büyükelçi ve şimdi ASAM yöneticisi olan
değerli yazar Gündüz Aktan, Radikal gazetesinde-
ki köşesinde 23 Ağustos günü bu konuda çok
önemli saptamalar yapıyor.
Türkiye'deki Kürtlerin de self determination hakkı
olduğunu söyleyenlerin bunu 1960 tarihli BM bildi-
risine dayandırdıklannı söyleyen Aktan, bu hükmün
sömürgeler için getirilmiş olduğunu hatırlattıktan
sonra bizim durumumuzda bunun uygulanamaya-
cağını, zira Türkiye'nin sömürge idaresi olmadığını
haklı olarak belirtiyor.
Bu sütunda da, artık diziye dönüşmüş olan bu
yazılann 3'üncüsünde, Türkiye'nin güneydoğusu-
nun hukuken, siyasi ve ekonomik açıdan sömürge
olarak nitelenmeye çalışılmasının neden yanlış ol-
duğu belirtilmiştı.
Gündüz Aktan, bütün okurlanma tamamını oku-
malannı ve saklamalannı salık vereceğim yazısında,
bizim gündemimizdeki sorunda uygulanabilecek
olan self determination kavramının BM Genel Ku-
rulu'nun 1970 tarihli 2625 numaralı Devfetler Huku-
ku Bildirisi olduğunu anımsatıyor.
Bildirinin metni okunduğunda bu hakkın Kürtlere
uygulanabilmesi için, her şeyden önce Türkiye'deki
Kürtlerin bir halk olarak kabul edilmesi gerekiyor.
•••
BM'nin 1970 tarih ve 2625 sayılı bildirisi, ulus
devletlerin bir ulus içindeki değişik halklar kavramı-
na neden alerjı duyduklannın ipuçlannı da veriyor.
Nitekim Fransa'da Sosyalist Pierre Joxe tarafın-
dan hazıriandığı için onun adını taşıyan 13 Mayıs
1991 tarih ve 91-428 sayılı kanunun "Tek ve bö-
lünmez olan Fransız ulusunun bir parçası olan
Korsika halk..." ndan söz eden 1. maddesini Fran-
sız Anayasa Mahkemesi'nin (Conseil Constituti-
oneO 91-290 DC karanyla "Fransız Anayasası "nın
Fransız ulusunun tekliği ve bölünmezliğini öngören
1. maddesine aykın olduğu gerekçesiyle iptal etti.
Aynı kuruluş, 1999 yılında, Korsika dilinin öğretil-
mesi ile ilgili yasayı da, içinde halk deyimi olmadığı
için kabul ederken bunu, kamu hizmetine sekte
vermeyecek biçimde yapılması ve ihtiyari olması
koşuluyla kabul etti.
Ama, biz bir an için sorunun bu yönünü bir yana
bırakalım ve Kürtlerin bir halk olduklannı veya yapı-
lan düzenlemeyle bundan böyle bir halk olarak ka-
bul edilmeleri gerektiğini kabul edelim.
Bu durumda da, 2625 sayılı BM bildirisinin konu-
muza uygulanması önünde, bildirinin kendisinden
kaynaklanan engeller olduğunu belirtiyor Aktan ve
aynen şunlan söylüyor:
" ...Varsayalım ki, Kürtlerin de self determination
haklan var. 2625 sayılı belgeye göre 'halkını temsil
eden bir hükümete sahip' olan bir ülkenin toprak
bütünlüğü ve siyasi biriiğini tahrip edici hiçbir ey-
lem yine de yapılamıyor. Yani rejimi demokrasi
olan bir ülkenin 'toprak bütünlüğü' ve 'siyasi biriiği-
ni' bozmak için değil, terörist şiddete başvurmak,
herhangi bir eylem, ömeğin sivil itaatsizliğe baş-
vurmak bile yasak."
Görüyorsunuz, bilen bilmeyen, gelişigüzel konu-
şuyor, kimi kavramlar ileri sürmeye kalkışıyor ve
bunlar gerçeklerie bağdaşmıyor.
Konunun siyasal ve ekonomik yönüne salı günkü
yazımda değineceğim.
(Sürecek)
asirmen@cumhuriyet.com.tr
SEFERMSAR'DAKİ LÎNÇ GlRİŞlMl
Emniyetten yurttaşa
sağduyu uyarısı
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Emniyet
Genel Müdürlüğü Söz-
cüsü IsmaiÇa^kan, son
dönemde artan linç giri-
şimlerine işaret ederek
yurttaşlara "sağduyulu
ve soğnkkanh" olmala-
n çağrısında bulundu.
Çahşkan, dün Emniyet
Genel Müdürlüğû'nde
haftahk bilgilendirme
toplantısı düzenledi.
Trabzon ve Seferihi-
sar'da meydana gelen
olaylarda yurttaşlann
linç girişiminde bulun-
masını değeriendiren Ça-
hşkan, "Yurttaşjanınız
teröroJaylannakarşıdu-
yarh.Ancakbazenohım-
suzgörüntükr ortayaçı-
kabfliyor.Yurttaşlanmı-
zm bu tür oiayiarda da-
ha sağduyulu ve soğuk-
kanhyaktaşmasmda&y-
davar"dedi.
Enerji Piyasası Düzen-
leme Kurulu ve Içişleri
Bakanhğı arasındaki
"Petrol Piyasasında İş-
birfiğiProtokoJü'' çerçe-
vesinde polisın gereklı
denetimleri yaptığını da
bildiren Çalışkan, 5 bin
680 akaryakıt istasyo-
nundan 5 bin 509'unun
denetlendiğini ifade etti.
Bunlardan lisanssız olan
394'ünün mühürlendi-
ğini kaydeden Çalışkan,
mühürlenen istasyonlar-
dan 154'ünün daha son-
ra lisans işlemlerini ta-
mamladığını ve yenıden
faaliyet izni aldığını dı-
le getirdi.
Çalışkan, bu yıl 6 ay-
da meydana gelen 261
bin 886 trafik kazasında
1302 kişinin hayatım
kaybettiğini de bildirdi.
ATO'nun raporuna göre ekonomik nedenler yurttaşlan organize suç örgütlerinin eline düşürüyor
Suçtarekorpatlama
Yeditepe Cnrveritesi Hastanesi'nin açıhşını yaparken rahatsızlanan Demirel'e ayakta müdahale edildi. ( AA)
'Darbeler henüz tarfaşJmadı'
Süleyman Demirel, askeri müdahaleye neden olacak
ortam yaratılmaması gerektiğini vurguladı
EğitimServia-9. Cumhurbaşka-
nı Süleyman Demirel, askeri müda-
halelerle ilgili olarak, "HenüzTür-
kiye, hürbirahink bütün bunlarm
tarnşmasını yapmarruşür'* dedı.
Siyasi tlırnler Türk Derneğı ile
Dünya Uluslararası Araşhrmalar
Komitesi'nce düzenlenen Dünya
Uluslarası Araşürma Konferansj,
dün Istanbul Bilgi Ünıversitesi'nin
Dolapdere kampusunda başladı.
Bir hastanenin açıhşını yapar-
ken rahatsızlanan ve ayakta mü-
dahalesı yapılan 9. Cumhurbaşka-
nı Süleyman Demirel, bu nedenle
toplantıya geç katıldı. Yürürken
zorlandığı için destek verilen ve
yorgun görünen Demirel, buna rağ-
men yaklaşık 40 dakika süren ko-
nuşmasını ara vermeden bitirdi.
9. Çumhurbaşkanı Demirel, kon-
feransın "Uhıslararası İKşkikrde
Devlet Kurumunun Karşılaşüğı
Bunakm" başhklı oturumunda yap-
tığı konuşmada şunlan söyledi:
u
Askeri müdahaleler veya dar-
beler, haklı haksız kıstasına baş-
vurubnadan bir defa ohınca, son-
ra da oluyor. Önemli olan bu du-
rum meydana gelmeden gereldi
tedbirkri alabibnek ve daha bü-
yük bunahmlan önleyebümek. Kı-
nlganhk bulaşıcıdır. Bir yerde ge-
len durum, etrafina da sirayet edi-
yor. Rahatsız edki bir istikrarsız-
hk meydana gelebüryor. Her dev-
let, kendi savıınması için tedbir al-
maya, bu arada Silahh Kuvveüer
kurmaya mecburdur. Lenin,' Elin-
de sılah bulunan güce karşı tedbir-
li olunmair demiştir."
Demirel, konuşmasında Arjan-
tin, Brezilya gibi ülkelerdeki as-
keri girişimler ve Türkiye'de ya-
şanan darbelerden söz ederek,
"Partiler üstü bir hükümet kuru-
luyor. 1973'te seçime gidiliyor. 12
Eylül 1980 yeni bir müdahale ile
karşılaşıyor. HenüzTürkiye,hürbir
zihinle bütün bunlarm taroşmasv
m yapmamışür" dedı.
Bedrettin Dalan
'Artik
tedaviiçin
yurUhşına
gerekyok'
Istanbul Haber Servisi - Kadıköy
Kozyatağı'nda yaptınlan Yeditepe
Üniversitesi Hastanesi, 9. Çumhur-
başkanı Süleyman DemireTin de ka-
tıldığı törenle açıldı. Üniversitenin
Kayışdağı 26 Ağustos Yerleşimi 'nde-
ki İnan Kıraç Konferans Salonu'nda
düzerüenen törende konuşan Yedite-
pe Üniversitesi Mütevelli Heyeti Baş-
kanı Bedrettin Dalan, üniversitenin
9. kuruluş yıldönümü olduğunu anım-
sattı. Ünıversitede halen 54 bölümün
olduğunu anlatan Dalan, "Tıp fakül-
temizin de bir hastaneyle taçlandınl-
maa gerekiyordu. tnandık,yob çıknk.
Bu hastanedeki teknoloji başka hiçbir
hastanede yok. Düny ada yok. Aksini
ispat edene hastaneyi hediye ederim"
dedi. Dalan, hastanenin 2.5 yılda ta-
mamlandığını, 75 milyon dolara mal
olduğunu, 85 hekimin görev yaptığı-
nı ve 200 yatak kapasıtesi bulundu-
ğunu söyledi. Hastanenin dünyanın
en gelişmiş görüntüleme cihazlany-
la donatıldığını anlatan Dalan, "Artık
tedavi için ynrtdışma gitmeye gerek
yok. Gen araşürmalan dahil her tür-
lü araşürma yapüabilecek*' dedi.
B A S A R I N I N A N A H T A R I
ÖZEL KADIKÖY ^
.^ANADOLU GÜZEL SANATLAR LİSESİ *\
İŞTE BİZİM FARKIMIZ...
Resim Müzik Bölümleri îlk mezunlanmızın
OSS başarb, olmuştur.
Tüm öğrentilerimizi ,veliierimizi ve emeği geçen tûm
öğretmenlefimizi kutiuyor, ontaria gurur duyduğumuzu ozellikte
belirtmek istiyoruz.
RESIM . MUZİK - TİYATRO - SINEMA - TV.
BOLÜMLERI İÇİN KAYITLARIMIZ BAŞLAMIŞTIR
GÜZEL SANATLAR LBEMIZE
YETENEK SINAVIMIZ 29-31 AĞUSTOS,
1 - 2 - 3 • 4 • 5 • EYLÜL 2005
TARIHLERINDE YAPILACAKTIR
SINIMA . TU BOLUİAU OLAN IUC V I TEK
5 - 2006 EGITIM OGRETIM YILI İÇİN
İKEK OGRENCI KONUK EVIMIZ HİZMETE
GIRMIŞTIR...
• Bu yılın ilk 6 aymda kişiye karşı işlenen suçlarda yüzde 26, mala
karşı işlenen suçlarda yüzde 43 oranında artış olurken; suçlardaki
toplam artış ise yüzde 35.5 olarak gerçekleşti. Son 4 yılda suçla-
nn en çok arttığı il yüzde 288 ile Balıkesir oldu. Suçlann illere
göre dağılımında ise listenin başını Istanbul çekiyor.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - An-
kara Ticaret Odası (ATO), bu yılın
ilk 6 ayında işlenen suçlarla ilgili
bir rapor hazırladı. Geçen yılın ay-
m dönemı dikkate almarak hazırla-
nan rapora göre kişiye karşı işlenen
suçlarda yüzde 26, mala karşı işle-
nen suçlarda ise yüzde 43 oranında
artış yaşandı Suçlardakı toplam ar-
tış ise yüzde 35.5 olarak gerçekleş-
ti. ATO'nun Emniyet Genel Mü-
dürlüğü'nün venlerine dayanarak
hazırladığı "Suç RaponTnda şu
bilgilereyer verildi.
Suçlarda artış: Yıim ıik 6
ayında geçen yılın aynı dönemme
göre kişiye karşı işlenen suçlarda
yüzde 26.1, mala karşı işlenen suç-
larda yüzde 43, toplam suçlarda
yüzde 35.5 artış oldu. Kişiye karşı
işlenen suçlar 76 bin 895'ten 96
bin 978'e, mala karşı işlenen suçlar
96 bin 329'dan 137 bin 743'e çıktı.
Buna göre ilk 6 ayda meydana ge-
len toplam 234 bın 721 suç sayısı
ile 2000 yılının yıllık suç sayısına
şimdiden ulaşılrnış oldu.
Kriz yıllarından fazla: suç
-
lardakı artış trendınin bu biçimde
devam etmesi durumunda suç sayı-
suun 540 bini aşması bekleniyor.
2000 yılında yaklaşık 260 bin,
2001 yılında 300 bin, 2002 yılında
296 bin, 2003 yılında 322 bin,
2004 yılında 354 bin suç işlendıği
dikkate alındığında 2005 yılında
kriz yıllarmın iki katına yakın bir
suç işleme rakamma doğru hızla
ilerlendiği ortaya çıkıyor.
Yankeslcillkte rekor: BU
>.-
lın ilk 6 aymda suçun türlerine göre
en büyük artış yankesicilik ve kap-
kaç suçlannda yaşandı. Geçen yılın
ilk 6 aymda 7 bin 665 yankesicilik
ve kapkaç olayı yaşanmasına kar-
şın bu yılın ilk yansında bu rakam,
kapkaçta yüzde 56.6, yankesicilikte
yüzde 71 artarak 12 bin 774'e yük-
seldi. Evden hırsızlık olaylan da
yüzde 50.6 oranmda arttı.
Araba hirSIZİlğl: Mala karşı iş-
lenen suç türlerinde yer alan hırsız-
lıklarda ise küçük ve büyükbaş
hayvan hırsızlığı yüzde 18.7, oto
hırsızlığı yüzde 25.1, işyerinden
hırsızlık yüzde 35.7, resmi kurum
ve kuruluşlardan hırsızlık yüzde
39, otodan hırsızlık da yüzde 44.2
oranında arttı.
Yak-kaç olaylan: Evden gasp ve yağ-
ma olaylannda yüzde 27.5, şahıs-
tan gasp ve yağma olaylannda yüz-
de 32.9 artış oldu. Yangın suçunda
yüzde 23, zorla çek senet ımzalat-
ma suçunda yüzde 25.3, adam kal-
dırma suçunda yüzde 63, dolandın-
cılık suçunda yüzde 46.7, emniyeti
suiistimal suçunda yüzde 62, suç
eşyası satm ahna suçunda yüzde
62.8, mala zarar vermek suçunda
yüzde 103 artış oldu.
ATO Başkanı Aygün:
Pembe değil
kara tablo '
ATO Başkanı Sinan Aygün, suç ,
1
perdesının arkasındakı aktörlerin
yaşama yenık Türkler, organize
örgütler olduğunu belirterek, ge-
len her iktidann pembe tablo çız- '
mek ve afçıkarmakta mahir, ka-
ra tabloyu görmekte ise kör ol-
duklannı söyledi. Raporunorta- ,
ya çıkardığı tablonun suç işleme i
sayılannda bu yıl bır patlama ya-
şanacağma, suç sayısınm 450 bi-
nı aşacağma işaret ettiğıni kay- :
deden Aygün, "Bu hızla gklersek \
bu yıl geçen yıla göre suçlarda !
yüzde 78 artış yaşanmış olacak. ;
Ne ihracat ne turizm... Aflardan i
sonra suçlarpadadı" dedi. Aygün, >
şu görüşleri dile getirdi: "Ekono- j
mi 2004 yıhnda yüzde 9 büyüdü ;
diyorlar. Ekonomi yüzde 9 büyü- j
yorsa, ekonomik suçlarda yüzde i
43'lük arüşui anlamı ne? Büyü- >
yen ekonomi böyle mi olur? Ne- ^
remizbü\üyor?Ekonomininbü- i
yüdüğü yok, büyüyen suç ekono-
misL Aş, iş bulamayan insanlan-
mız hayata, devlete küstüler. Bu
küskün Türkler, organize suç ör-
gütlerinin eline düştüler"
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR orak^isiar@o«iıhuriye
tcoın.tr
Lemi Bilgin'in Görevden Alınması
Dr. Esat Işık Cad. Şifa Çıkmazı Sk. No:28 Moda - Kadtkoy - IST.
Tel. 0216. 414 52 26 Fax: 0216. 414 52 94
e-mail; info^kadikoygsl.org - Web:wvvw.kadikoygsl.org
Devlet Tiyatrolan Genel Müdürü Le-
mi Bilgin'in Kültür ve Turizm Bakanı
Atilla Koç tarafından görevden alın-
ması, bütün tiyatro dünyasını ayağa
kaldırdı. Tiyatronun bütün emektarları,
deneyimli oyuncuları, yönetmenleri,
hocalan bu atamayı siyasi bularak kar-
şı çıktılar. Ünlü tiyatro sanatçısı, yönet-
men ve oyuncu Can Gürzap'ın dün
yayımlanan mektubu, bu tepkinin ne-
denlerini çok güzel özetliyordu. Ona
eklenecek fazla bir şey olduğunu dü-
şünmüyorum.
Gürzap, Lemi Bilgin'in daha önce de
sosyal demokrat Kültür Bakanı Istemi-
han Talay tarafından görevinden alın-
dığını hatırlatıyor. O zaman da kurumun
sanatsal yapısına müdahale edilmesine
karş! çıktığı için görevinden alınmak is-
tendiğinı hatırlatıyor. Gürzap, aynca Le-
mi Bilgin'in çok başanlı bir genel mü-
dür olduğunu da özellikle vurguluyor.
* * •
Lemi Bilgin'i tanınm. Kişilikli, kendin-
den emin ve ayın zamanda alçakgö-
nüllü bir sanat insanıdır. Kunjmu da bir
sanatçı gibi yönetmiş, çalışanlann sev-
gi ve desteğini kazanmıştır. Görevden
alınmasına gösterilen tepki de Lemi
Bilgin'in siyasetler dışı kimliğiyle, sa-
natçı duyarlığıyla kurumu yönertiğini
gösteriyor.
Ortada bir gerçek var, Devlet Tiyatro-
lan dünyası Lemi Bilgin'den memnun
ve onun görevden alınmasını siyasi bir
tasarruf olarak görüyor, bu karann dü-
zeltilmesini istiyor.
Sanat dünyası zor beğenen bir dün-
yadır. özellikle yöneticilerini kolay ko-
lay beğenmezler. Sanatsal çekişmeler
kendine özgü birrekabetdünyası için-
de tartışmalarla, eleştirilerle yürür. fşte
böyle iddialı bir dünyanın tamamı Lemi
Bilgin üzerinden sanata yapılan müda-
haleye sert bir sekilde tepki gösteriyor-
lar. Ortada gerçekten yanlış olduğu
açıkça görülen bir siyasi tasarruf vardır.
Kültür Bakanı Atilla Koç'un, yolsuz-
luk imasıyla Lemi Bilgin'i görevden al-
dığını söylemesi de artık siyasi oyunun
bir parçası olarak kabul ediliyor. Atilla
Koç, siyaset adamı. Bu nedenle ben
yaptım olur havası içinde. Bakın Can
Gürzap bu müdahaleyi nasıl yorumlu-
yor "Ne gariptir ki, sol bir partinin kül-
tür bakanı olan Sayın Talay da Sayın
Bilgin'i görevden almıştı. Sağ bir parti-
nin bakanı olan siz de aynı üslupla gö-
revden aldınız Sayın Bilgin'i. Peki biri
sağda, diğeri solda olan iki kültür ba-
kanı nasıl oluyor da böylesine bir üs-
lup birliği içinde olabiliyorlar? Onları
aynı noktada birleştiren nedir? Politi-
kacı olmalan ve sanatla politikayı birbi-
rine kanştırmalan."
•••
Kültür Bakanı'nın yaptığının yanlış ol-
duğu ortadadır. Eğer bir kurumun ta-
mamına yakını böyle bir görevden al-
mayı doğru bulmuyorsa, yapılan iş
yanlıştır. Siyasi iktidar sahibi olmak,
kimseye özerk olması gereken bir sa-
nat kurumu üzerinde keyfi tasarruf
hakkı sağlamaz. Doğru siyaset, o kuru-
mu oluşturan anlayışa saygı göstermek
ve ortak bir çalışma yürütmektir.
Kültür Bakanı Atilla Koç bu yaptığını
düzeltmekle yükümlüdür. Tiyatro dün-
yasının altını üstüne getirmeye ve her
şeyi birbirine karıştırmaya hakkı yoktur.
Devlet Tiyatrolarfnın repertuvanna, uy-
gulamalarına ilişkin eieştirileri varsa
söytemeli, işbirliğini esas almalıdır.
Doğru siyasetçi yaptığı işin yanlış ol-
duğunu gördüğü zaman bundan dön-
mesini bilen siyasetçidir. Lemi Bilgin
tasarrufu yanlıştır. Bütün tiyatro dünya-
sı bu uygulamaya karşı çıkıyorsa, doğ-
ru olan onlardır. Günümüzde sivil siyasi
anlayışın gereği budur.
• • •
Lemi Bilgin önemli ve sevilen bir yö-
neticiydi. lyi bir oyuncu, iyi bir sanatçı-
dır. Kültür Bakanı'nı bu yanlış yoldan
dönmeye çağırıyorum. Bu iş esprilerle,
şakalarla geçiştirilebilecek basit bir uy-
gulama değildir. Yanlıştan bir an önce
dönmesini bekliyoruz.
Yazımı Can Gürzap'ın şu çağrısıyla
bitirmek istiyorum: "Yıllarca büyük
emek verilerek bugünlere getirilmiş
olan Türkiye'nin bu en büyük sanat
kurumunu zedelemeye, yaralamaya
hakkınız yoktur."