23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 AĞUSTOS 2005 PAZARTESİ DIZI Çin okullanndayetmiş yıldırAtatürköğretiliyoranghay'dayayımlanan "ShenBao" gazetesi 12 Kasım 1938 sayısında muhtemelen Londra saatiyle "Ön- ceki gün sabah sa- at 7'de Yeni Türki- ye'nin kurucusu Kemal vefat etti" haberini vermiştı. O tarihli Shen Bao'yu arkadaşı- mız Noyan Rona bulup çıkarttı ve çe- virisini yaptı. Ro- na'nın mezun oldu- ğu Ankara Üniver- sitesi Dıl-Tarih Coğrafya Fakülte- si Çin Filolojisi'nin, Rusça bölümü gibi Soğuk Savaş'ın en karanlık günlerinde bile açık tutulmasının yaran on yıllar son- ra anlaşıhyor. 1970'lerde An- kara'da bu bölüm- de okuyan gazete- ci arkadaşımız Çin- cesini geliştireme- mekten yakınır, o sıralarda Çın'le ara- sı iyi olan Amavut- luk Büyükelçıliği Basın Danışma- nı'nın "Senin Pe- kin'e gönderilme- ne aracıhk edebili- riz. ancak ryi düşün bir daha Türkiye'ye dönemeyebilirsin" dediğini naklederdi. Noyan Rona ve Türk- Çin îş Konseyi Başkanı Yavuz Onay gi- bi filolojinin eski öğrencileri, ikı ül- ke arasındaki bağ- lantılarda çok önemli roller üst- lendilerveüstleni- yorlar. Atatürk'ün etklsl Shen Bao'nun "Kemal'i Anar- ken" başlıklı yazı- sı Atatürk'ün Çin üzerinde nasıl bir etki ve örnek oluştur- duğunun göstergesidir. "Kemal'in yaşa- mı boyunca elde ettigj ve bütün dünya ta- rafindan bfliııen ba- şanlannı burada tekraıiamayagerek yoktur. Burada an- latmak istediğimiz konu, onun Birinci Dünya Savaşı erte- si gerçekleştirdiği dörenişsavaşısonra- sında yeni bir dev- let kurmasıdır. Bu noktada, bizi yü- reklendirenveders çıkarmanuz gereken birçok husus bulun- maktadır. Onun verdiği sa\ aşın başany- la sonuçlanması, bizün de Japon savaşın- Çin'in değîşen yüzü Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Song Aiguo, "Günümüz Türkiyesi ve Türk hal- kı Çin'de yeterince tanınmıyor. Büyük Atatürk ise çok tanınıyor diye konuşuluyor. da muttaka gaMp geleceğunize olan güve- nimizi artnrmaktadır. Türkiye Imparatoriuğu Birinci Dünya Savaşf ndan sonra dağüarak parampar- ça olmuş, dış emperyanstlerin etkili taci- zine maruz kalmışü. Zamanın emperya- lisüeri gaüp olmaıun verdiği kibir Ue Tür- kiye'yi esir almışlardı. Istanbul'daki aciz hükümet de kesilmeye hazu~ kuzu gibi ça- resiz durumdaydL Sevr Antlaşmasrnnı imzalanmasuıdan hemen önce bu emper- yalistler Türkiye'den neler alabilecekleri- nin, hangi bölğeleri eie geçirebilecekleri- nin hesabını yapmış, bu topraklan nasıl koparabileceklerini, sonra da nasıl kulla- nabileceklerini planlamıslardı. Sevr Antiaşmasıimzalandıktan hemen sonra bütün Türkiye'yi böldüler. Suriye, Filistin, Mezopotamya, Ermenistan hat- ta Izmir bile Türk toprağı obnaktan çık- n. Başkent Istanbul bile ancak kâğıt üze- rinde bağunsızhğmı koruyabildL >Iarnıa- ra Denizfnin yönetiraini bile emperya- listlerle paylaşmak zorunda kaJdılar. Kı- yıda sadece küçük baa adalar bırakudL." Yunanistan'a karsı alınan zafer "Shen Bao" yorumcusu, Ankara devrim hükümetinin böylebiranlaş- mayı tanımadı- ğını, Kemal'in milli bir ordu oluştunıp Sov- yetler'le ittifak yaphğını, onla- nn malzeme ve danışmandesteğindenyararlandığını kay- dediyor. "Kemal.Anadolu'da dağmık haldebu- lunan orduyu yeniden örgütlcdi, cğittL sa- vaş yeteneğini yükselttL Yunanistan'a karşızafer kazanan Türk miffi ordu- su zamanla gelişti. Zafc- rin esas temeü bu ordu- dur. Kemal, savaşta Yuna- nistan'ı yenmek için zor bir süreçten geçti. Bu ba- şan biz Çinlikri de cesa- retJendinniş ve güvenini artürmıştır. Türk ordu- su Yunanistan'la savaşa başladığuıda ardı ardV nayenikdüşüyor. birçok önemli şehri düşmana terk ediyordu. BLdm gi- bi Türkrye'nin de deniz kuvvetlerinin olmayışı, kıyı bölgelerindeki çar- pışmalarda büyükdeza- vantajdL Tek çare diiş- manı iç bölgelere çeke- rek kara savaşı yapmak- ü. Uzun süren direniş mü- cadelesinde Yunan ordu- sunuyorgun düşüren Ke- mal, bütün gücüyle püs- kürtme harekâtına giriş- ti, ülke topraklanıun bü- yük bölümünü geri akü. 1922 Eylülü'nde Yuna- nistan'ın Türkiye'deki son askeri işgal bölgesi tzmir'de Türk ordusun- ca geri ahnmışü." Türkler çinde yeterince tanınmıyor Bizim Japonlara dire- niymmn karariıhkta g'ir- dürülmesme olan inancı- mız tam bu nedenledir. Bir şehir veya bölgenin geçkiolarakdüşman eb- ne geçmesiönemKdcgil- dir. Biz de üpkı Türkler gibidirenecekve düşma- nı km-acağız. Kemal'i bu düşünce ve inan- cımızı güçlendirdiği ve Türkiye'yi örnek ahpamro sagfajHıgı içm ıic nnnnrn?.'" Çin 'le ilişkisi olan dıplomat, öğrenci, gazeteci, ışadamı herkesin bu yazınm aslıyla Tüık- çesini duvannda, masasında bulundur- masını öneriyoruz. Türk-Çin Iş Konse- yi'nin Noyan Rona ile bağlanh kurarak bunu sağlayacağını umarız. Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyü- kelçisi Song Aiguo, "GünümüzTürkfye- si ve Türk halkı Çin'de yeterince tanınmı- yor. BüyükAtatürk ise biliniyor, ortaokul- larda öğretilhor, örnekgösteriliyor. Çin'de yetmiş yıl önce iktidar komünistJere geç- ti. Mustafa Kemal o zaman da şimdi de okul khaplannda. Lenuı ve Gandhi'yle birlikte yer ahj'or. 1920'lerdeÇin'de Kemalizmileiİgflikrtap- lar çıkö. Atatürk bütün dönemlerde say- gı ve sevgi görüyor, hakkında kitaplar ya- züma> a devam ediüyor" diyor. Türkiye'ye en çok ihracat yapan ülkeTürklerin eski çağlardan bu yana Çin'le olan ilişkileri, en özgün sa- natlanndan çinicüiğin adının Çin'den gehnesi, Çin'in hep bir uygarhk kut- bu olarakkabul görmesi, günümüz- de de sanıldığından çok daha fazla önem taşıyor. Bu sağlam zeminin değerini bilmeliyiz. Çin'de yakın ve uzak geçmişinde sömürge tipi bağ- lar kurmuş olanlann yaklaşunıyla bizimki çok farklı olmahdır. Günü- müz Çin gerçeğini yakından ve bü- tün boyutlanyla izlemek zorundayız. Bir işadamı, "Her geçen yıl kaydet- tilderi mesafeyigördükçe şaşmnak- tan kendimi alanuyorum. Bu arada ne yapıp ettiğiminyakından idendi- ğini görmekten daha da hayrete düş- tüm. Çinlilerle her türlü ilişkinin te- meli ciddi, mütevaa ve kararh ol- maktan geçiyor" saptamasında bu- lunuyor. Türkiye yalnız kaldı Çan Kay^Şek'le görüşmüş harici- yecilerimizin, tkinci Dünya Savaşı sonu Mao'yla konu^muş o zamanın genç diplomatı Büyükelçi Necdet Ozmen'in Çin anılannı, ilişkileri- mizin yeni döneminde tekrar oku- mahyız. Bugün, o dönemin Çin'in- deki temsilciliklerimizin binalan, sorumlulan ve etkinlikleri üzerine bil- gi bulmakta zorlanıyoruz. 1963-1964 ydlanndaki Kıbns bu- nalımı sırasında Türkiye BM'de ve genel olarak dünyada epey yalnız kahnıştı. Aynı dönemde Çin'le Sov- Çin Halk Cumhuriyeti, Türkiye'nin en çok ihracat yaptığı ülkeler arasında 19. sırada yer alırken en çok rthalat yaptıkları arasında çok daha önde, 8. sırada yer alıyor. Tüıkiye o tarihte Tayvan'la diploma- tik ilişkilerini kesti ve o günden be- n "tek Çin" politikası izliyor. 1974'teki ticaret anlaşmasının ar- dından Çin'le 198 l'de sanayi ve tek- nik ışbirliği anlaşması, 1990'da ya- tınmların karşılıklı teşviki ve ko- runması anlaşması, 1995 'te çifte ver- gilendirmenin önlenmesi anlaşma- sı ve mutabakat zabıtları imzalandı. Ithalatta uygulanan gümrüklerin ortalama yüzde 10'un altına inme- si ve kotalann kalkması, Çin'i Tür- kiye için önemli bir tehdit konumu- na getirdi. 1996'da Çin'e yaptığı- mız 65 milyon dolarlık ihracat yıl- lar içinde epey azaldı, 2002'den bu yana ilerleme kaydederek 500 mil- yon dolanbuldu. Çin'den yaptığımız ithalat ise aynı dönemde sürekli ar- tarak 550 milyon dolardan 3 milyar düzeyine erişmiştir. İthalat da 8. sırada yetler'in anlaşmazlığı başlamıştı. Çin azgelişmiş ülkelerde Sovyetle- rin yerini alarak uluslararası komü- nizm kutbu oluyordu. 1964 Ocak ayında De GauDe Pe- kin'le diplomatik ilişkiler kuruyor, Fransa ile karşılıklı elçi gönderil- mesi, Birleşmiş Milletler'in Çin'i tanımasıyla başlayacak süreci baş- laüyordu. Çin kendi içinde ideolo- jik savaşı şiddetlendiriyor, devrimi görmemiş genç kuşakların eğitimi- nigüçlendiriyorve 16Ekim 1964'te ilk atom bombasmı patlatıyordu. 1965 yılında Siyasal Bilgüer Fa- kültesi dekanhğına seçi len Siyasi Ta- rih Profesörü Fahir Armaoğhı öğ- renim yıhnı açış dersinde "Çin'inta- nınması gereğine'' işaret ediyor. Bu haber yeni kurulan TRT rad- yolannm o akşamki bültenlerinde ilk sırada veriliyordu. Ancak, Türk- Çin ilişkilerinin diplomatik düzey- de yeniden başlaması altı yıl sonra gerçekleşti. Ticari ilişkiler 1974'te imzalanan ticaret anlaşmasıyla başladı. Oysa Türk- Çin ilişkileri Çin'den kalkan tarihi Ipek Yolu günlerine kadar uza- nıyordu. MÖ 206- MS 220 yülan ara- sında Türkler Çin ordusuna at yetiş- tirip sahyor, çeşitli gıda maddeleri, ıpekli kumaşlar alıyordu. Göktürkler, Çin- Iran arasında kül- tür köprüsü oluşturmuşlardı. Şang- hay'daki büyükelçiliğini 1949'daka- patan Tüıkiye Cumhuriyeti, Çin Halk Cumhuriyeti'ni Pekin'e büyükelçi atayarak 5 Ağustos 197l'de tanıdı. Çin Halk Cumhuriyeti, Türki- ye'nin en çok ihracat yaptığı ülke- ler arasında 19. sırada yer alırken, en çok ithalat yaptıklan arasında çok daha önde, 8. sıradadır. Türki- ye Çin'e maden cevherleri, mermer, gıda sanayii ürünleri, kereste, sana- yi bitkileri ve çeşitli cihazlar satıyor. Dünyanın en büyük açık şantiyesi Çin'in inşaat kesiminin ithalatı za- manla daha da artacaktır. Çin'den makine, elektronik malzeme, oyun- cak, aydınlatma lambalan, deri eş- ya alıyoruz. 'Dünya, tek kutuplu değil' Türk-Çin Iş Konseyi Başkanı YavuzOnay'a göre Çin'de en büyük sıkıntı ülke içi ulaşım. Bu sorun dışanya mal götürmekten daha bü- >"ük zorluğa yol açıyor. Intemette arama mo- torlan üzerinden yapılan ticaret, sanal üretici- ler tuzağına düşürebıliyor. Onay, "AJınacak mal en azmdan bir kere Çin'e gidilip görülme- li, üretki firmadan referans istenmen- mal ucuz diyeahnmaz. Kaliteli ve ümictsi tanınnuş ouna- h" diyor. Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) Genel Müdürü Atilla Sandüdı ve Ekonomi Çalışma Grubu'ndan Ühan Güllü, Türkiye'nin, Çin'e olan dış ticarerinden daha fazla pay almasını sağlayacak bazı politikalar geliştirmesini öneriyorlar. Uzmanlar, ekono- mik gelişme sürecinde tanm sektörünü ihmal etmiş olan Çin'e Türkiye'nin GAP çerçeve- sınde yapılacak yatırımlarla tahıl ve gıda mad- deleri satabileceğinı belirtiyorlar. Çin'in ku- zeybatı kalkınma projesi çerçevesinde Sinki- ang'a (Sincan) yatınm yapılarak aradaki yerli pazara ve Çin'e üriin pazarlanabilir. Medyamızın çin'e Mglslzllğl Londra, VVashıngton. Brüksel gibi merkezler- deki bürolannın yanı sıra basın ve medyamızın Pekin bürolannı açmakta geciktiğini belirtmek durumundavız. Çin'dekı diplomat ve ticaret mü- şa%TTİerimiz büyük firmalanmızuı Çin'e iltifat ermeyişinden yakınıyor. Oysa, Türk işadamla- n Çin'de ihracat amaçlı yatınmlara gitmeyi ih- mal etmemeliler. Çin Türkiye'yle ilişkilerini karşılıklı saygı, yarar ve eşitlik çerçevesinde belırtiyor. Türkiye'yi Avmpa'ya, Asya'yabağ- layan stratejik konumunun altını çiziyor. Tür- kiye'yi daha çok "Asyah" olarak değerlendiri- yorlar. Türkiye'nin Ortadoğu, Kafkasya ve Or- ta Asya'ya açılan ayncalıklı kıtalararası ağırlı- ğını seslendiriyorlar. Büyükelçi Song Aiguo, 20O4'te Sayın Se- zer'in rahatsızlığı nedenıyle ertelenen gezinin en kısa zamanda gerçekleşeceğini, cumhurbaş- kanının bu ziyaretinin yanı sıra Başbakan Er- doğan'ın da Çin'e davet edıldiğini bildiriyor. Bü- yükelçi Çanakkale'de santral yapımı, Zongul- dak'ta kömür madeni projesinde Çin'le işbirli- ğine değiniyor, demiryolu, telekomünikasyon alanlannda yeni ımkânlar olduğunu vurguluyor. Büyükelçi, Çin-Türk ekonomik ilişkilerinde kazan- kazan ilkesi uygulanarak çok verimli bağlantılar kurabileceğine işaret ediyor. Asya'yla bafllar koparılmamalı Çin, Türkiye'nin AB üyesi ohnasının As- ya'yla bağlannı da ihmal etmemesi şartıyla ya- rarlı olacağına inanıyor. "Haritanın sağ tarafi da var. Dünya, tek kutuplu değtt." Çin Büyükelçisi. "SinkiangUygurözerkböl- gesine ve Uygur halkına verdüderi önemi özel- ukle belirtiyor. Sinkiang(Sincan) kalkmmadan Çin'in kalkınması mümkün dcğiL Bu bölgeye heryıl üç mihon dolar harcıyor. her alanda kal- kmmasına çalışıyoruz. L'ygurca ünrversite, lise, radyolar ve televizyon mevcut. Kazakca, Kır- gızca ve Tacikçe de bu imkânlara sahip." Büyükelçi, Çin'de Uygur halkına karşı bö- lücülük yapan bir avuç kişinin bulunduğunu, bu kişilerin El Kaide kamplannda eğitilmış ol- duğunu söylüyor. "ABD'desözdesürgündebir hükümet bile kurdular. Türkiye, Çin'in ege- menlik ve toprak bütünlüğüne saygıhdır. Ayn- hkçı güçlere karşı çabalaruu olumlu değeıien- diriyonız." Çin "ihracata dayalı büyümevebu- nu gerçekleştirmede yabancı sermaye katkısr modelini uyguladı. Yabancı sermaye yatırun- lanna "istihdam sağjama garantisi ve dış san- ma dönük olması" koşullanyla izin verdiler. Türkiye türbanla zaman kavbediyor Türkiye, Çin'in üretün modelini kapsamlı bir incelemeden geçirmek. gelişmiş ülkelerin tü- ketim üzerine kurulu yaşam biçimleriyle kar- şılaştumalar yapmak durumundadır. Türkiye türban tartışmalanyla vakit geçirirken, Çin is- tikrarh bir biçimde halkını doyurmaya, büyük güçler arasına gırmeye çaba gösteriyor. Çin ek- siklerini gidermenin yollarını ararken Türki- ye'nin her geçen gün sanal sorunlarla uğraşma- sı, zaman kaybıdır. Türkiye Çin'le karşıhklı öğ- renci değişimine gitmek durumundadu". Çin'e burslu öğrenci gönderehm. Çinh turistler deniz kıyılannı değil, iç bölgelerimizi, kültür gezile- rini tercih ediyorlar. Türkiye Seyahat Acenta- lan Birliği'nin (TÜRSAB) Çin Seyahat Acen- talan Merkezi ile işbirliği yaparak rehberyetiş- tirmesi gerekiyor. Kaplumbağa eti yenılen toplumlarda kap- lumbağa evren modelini hatırlatrığı için "Kap- lumbağa asü düşünmek için yararhdır" denir- mış. Çin'le daha ileri noktalara gidebilmek için önce Çin'i iyi öğrenmeliyiz. Çin. banş için, banş içinde birhkte üretip bir- likte paylaşmayı savunuyor. Yoksullann aşsız kalmaması, işsizlere iş temini içinuğraşıyor. Tek kutuplu dünyanın, miryarlarca insanı çaresiz ve alternatifsiz bırakmasına karşı önlemler anyor. Bu yönde pencere açıyor. Bu pencereden bak- tığuıda bizi de görüyor ve önem veriyor. Bu ba- kışı görmezden gelemeyiz. İÎTTÎ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle