20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 AĞUSTOS 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET EKONOMİ [email protected] KAZANMAK İÇİN DOĞDU»F Türk firmalan aralannda Bermuda, Burkina Faso ve Cibuti'nin de dahil olduğu 236 ülkede faaliyet gösteriyor Ihracatdevleriyineotomotivden MITSUBISHI CRNTER L * FE511 Ekonomi Servisi - Türki- ye'nin ihracatını gerçekleşti- ren 1000 kuruluştan 5'i, ka- mu sektöründe faaliyet gös- teriyor. Türkiye îhracatçılar Mec- lisi'nin (TİM), "Türkiye'nin En Büyük Ük ve tkinci 500 thracatçı Firma Araşürma- sı"nın sonuçlanna göre ilk 10 'da yer alan fırmalar, Tür- kiye ihracatının 5'te l'ini gerçekleştirirken sıralama- daki ilk 10 firma içerisinde, ihracatındaki artışa paralel olarak 4 adet otomotiv fir- ması yer aldı. Türk firmalan, aralannda Bermuda, Cibuti, Burkina Faso, Sierra Leone'nin de yer aldığı yaklaşık 236 ülke- ye ihracat yaptı. 2001'de 30 milyar dolar seviyesinde olan Türkiye ihracatının 2004 yılında 64 milyar dola- ra yükseldiğinin belirtildiği araştırmada, ihracat gerçek- leştirilen ülkeler sıralama- sında ilk sırayı Almanya al- dı. Sonuçlar, Türkiye'nin toplam ihracatının 5'te l'ini Toyota lider jfm ,9SsG9£fiS. (milyon dotar) Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye 2.156 Vestel Dış Ticaret A.Ş Gead Dış Ticaret A.Ş Fort Otomotiv Sanayi A.Ş Oyak Renault Otomobıl Fabntalan A.Ş Türkiye Petrol Rafinenlen A.Ş BekoEleKtronıkaŞ Tofaş Türk Otomobü Fabnkası A.Ş GSD Dış Ticaret A.Ş Ismını açıkJamad: 2.056 1.791 1.741 1.502 1.111 938 804 791 783 10 firmanın yaptığım ortaya koydu. ilk 10 firmanın Tür- kiye'nin toplam ihracatı içersindeki payı 2003 yılın- da yüzde 18'ken geçen yıl yüzde 21.4'e yükseldi. İlk bin arasında 5 kamu kuruluşu İlk 10 ihracatçı firma içe- risinde kamu sektöründen TÜPRAŞ yer alıyor. TÜP- RAŞ'ınyamsırailk 1000'de yer alan diğer 4 kamu kuru- Araştırma, özellikle otomotiv vekimya sektörlerinin ihracattaki ağırlığının arttığını ortaya koydu. Sıralamadaki ilk 10 firma içerisinde, ihracatındaki artışa paralel olarak 4 otomotiv firması yer aldı. luşu olan ERDEMÎR, Eti Maden tşletmeleri, PET- KİM ve Tekel'in de özelleş- tirilmesi halinde önümüzde- ki yıllarda en büyük 1000 ih- racatçı firmanın tamamının özel sektör firmalanndan oluşacağı görülüyor. 1000 ihracatçı kuruluş içinde sayı- lan 5 olan kamu firmalannın toplam 2 milyar 82 milyon dolarhk ihracatı, ilk 1000 firma ihracat toplamının yüzde 4.3'ünü oluşturdu. Ülkelere göre dağılım ALMANYA İNGİLTERE * 7 ABD a ^ İTALYA ^ FRANSA "" ISPANYA HOLLANDA IRAK C, RUSYA £ a | "BELÇİKÂ~^JB 2004 (milyon dolar) 5.859 jğ 4 '1 8 6 J{ 3.498 ^ ^ 3.356 2.688 1^76 JJS 1^51 j|HB 968 3 ¥ 675 ^ || 641 Ithalata bağunhhk sûrüyor Araştırmaya göre 14.2 mil- yar dolarlık ihracat gerçekleş- tiren yabancı sermayeli fir- malar ilk 1000 ihracatçı fir- manın yüzde 10'unu oluştur- masına karşın ihracatın yüzde 29'unu gerçekleştirdi. Açık 16 milyar dolan buldu thracattaki verimliliğin 2001'de 30 milyar dolar seviyesinde olan Türkiye'nin ihracatının 2004 yılnıda 64 milyar dolara yükseldiğinin belirtildiği araştirmada, ihracatuı gerçekleştirildiği ülkeler sıralamasında ilk sırayı Almanya aldı. 2002 yılından beri arrtığı gözlense de sektörlerin ha- len ithalata dayalı üretim gerçekleştirdiği değerlendir- mesinin yer aldığı araştırma- da 2004 yılında ilk 500 ihra- catçı firmanın 43.8 milyar dolarlık ihracatına karşılık, ithalatlannın 59.1 milyar do- lar olduğu ve bu veriler ışı- ğında ilk 500 ihracatçı fir- manın dış ticaret açığının yaklaşık 16 milyar dolar ol- duğu görülüyor. İstlhdam hâlâ sorun1 Araştırma sonuçlannı de- ğerlendiren TtM Başkanı Oğuz SatKL, ekonomik bü- yümeye rağmen son yıllar- da ıstüıdam rakamlarında yaşanan olumsuz tablonun ihracatçı fırmalanna yan- sıdığını ve 2002 yıhndan bu yana kapasite kullanım oranlannın sürekü artış göstermesine karşın tanm, sanayi ve madencilik sek- törlerinde ortalama çahşan sayısında azalma yaşandı- ğını vurguladı. Satıcı, "Bununla birtikte ihracat- yilanmt7in başta enerji ve istihdam olmak üzere girdi maiiyetlerindeki arüş, pet- rol fry"atlanııın yüksdmesi, vergi oranlannda bir ryi- kştirme yapıhnaması, ib- racatçrianmızııı daha kârh ve yüksek hacimli ihracat gerçekleştirmelerine engel otaıuştur" diye konuştu. 76 TRİLYON LÎRA GELÎR SAĞL ANDI Boğaz köprüleri paramakinesi • Bu yılın ilk altı ayında, köprü ve otoyollardan 161 milyon YTL gelir elde edildi. Köprü ve otoyollann toplam gelirinin bu yıl sonunda 350 milyon YTL'yi aşması bekleniyor. Ekonomi Servisi - Getirisi ile bütçeye önemli bir kay- nak sağlamanın yanı sıra önemli yatınmlara da katkı sağlayan köprü ve otoyollar para basmaya devatn edi- yor. Karayollan Genel Müdüriüğü'nün son verilerine göre, 2005 yılı haziran ayı sonu itibanyla köprü ve iş- letmedeki paralı otoyollardan elde edilen toplam gelir 161 milyon 701 bin 281 YTL olarak gerçekleşti. Söz konusu süre içerisinde Istanbul Atatürk Köprüsü ile Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nden geçen 66 milyon 860 bin 592 bin araçtan, 76 milyon 802 bin 765 YTL gelir elde edildi. Aynı süre içerisinde işletmedeki pa- rah otoyollardan ise 84 milyon 989 bin 710 YTL ge- lir elde edildi. Bu süre içerisinde paralı otoyollardan çift yönlü olarak 54 milyon 255 bin 689 adet aracın geçtiği bildirildi. Geçen yıl Boğaziçi köprülerinden ve paralı otoyollardan toplam 302 milyon YTL (302 trilyon lira) gelir elde edilmişti. Bu yıhn ilk alü aylık toplamı dikkate alındığında 2005 yılı sonunda Boğaziçi köprüleri ile otoyollardan elde edilecek gelirin 350 milyon YTL'yi aşması bekleniyor. Yaklaşık bir yıl sonra tamamlanması bekknen Bohı Dağı TüneK'nin açılmasryla çevredeki esnaf zorda kalacak. 5-6binkişinin işsizkahna tehükesivar. D-100 karayolunun çevresindeki tesisler kapanma tehlikesiyle karşı karşıya Bolu Tiineli esnafi vuracak BOLU (AA) - Bolu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Sabahattin Yamaner, Bolu Dağı Tüneli'nın açümasının D-100 kara- yolunun çevresinde bulunan tesisleri olum- suz etkileyeceğini belirterek "Bota Dağı Tüneli'nin açılmasından olumsuz olarak etkflenecek olan en az 100 işletme ve yakla- şık 5-6 bin insan var" dedı. Yamaner, Bolu Dağı Tüneli'nin tamam- lanmasına 1 yıllık bir süre kaldıgmı belir- terek "Bu tünelin tamamlanacağuu herkes büiyordu. Bugüne kadar Idmsetünelin açü- masının Bolu'ya yapacağı etkflerle ilgüi ön- lem almayı düşünmedL Tünelin neden ola- cağı sonuçlardan ve ortaya çıkacakolan fa- turadan bu kentte yaşayan herkes sorum- hı" dedi. Tünelin açılmasından sonra orta- ya çıkacak sonuçlarla ilgili olarak son ay- larda bir çalışma yapmaya başladıklanna işaret eden Yamaner şunlan söyledi: "Bu işten mağdur olacaklandüşünülen işletme- lerin sahipleri ile görüşüyoruz. Bu konuya devlet yetkilflerinin acüen çözüm bulması lazım. Devlet bu konuda gerekli çözümü bulmazsa, biz demokratikyöntemlerletep- kimizi ortaya koyanz," Bolu Valisı Ali Serindağ ise "Tünefin olumlu ye olumsuz sonuçlan muüaka ola- cakbr. Önemli olan olumlu sonuçlanmn fazla olmasT dedi. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Sanayinin 'Sinyali' Bu yılın ilk üç-dört ayının ekonomik göstergele- ri, giderek netleşiyor. Verilerden, ekonominin geçen yıl yaşadığı büyüme başansını bu yıl yineleyeme- yeceği anlaşılıyor. Buna karşılık, enflasyon oranın- daki düşüş eğilimi sürüyor; dış ticaret açığı büyür- ken bütçe açığı azalıyor. İlk gelişmeler, 2005'te bir ekonomik yavaşlamayı işaret ediyor. Geçen yıl yakalanan toplam ulusal üretimin yüz- de 9.9 gibi çok yüksek sayılabilecek bir oranda büyümesinde, yüzde 10'un üzerinde büyüyen ima- lat sanayisinin katkısı büyük önem taşıyordu. Bu yılın ocak-mayıs döneminde, "bir önceki yı- lın aynı ayı ve beş aylık ortalamasına göre" imalat sanayisinin büyüme oranı gerçek anlamda uyan ışı- ğı veriyor. İmalat sanayisi sektörü, 2004'ün Mayı- sı'nda bir önceki yıla göre yüzde 17.9 oranında bü- yümüştü; bu yıl mayıs ayında ulaşılan büyüme ora- nı yüzde 1.1'dekalıyor. Beş aylık ortalamalara bakıldıöında da imalat sa- nayisinde durum iç açıcı değıldir. İmalat sanayisi, ge- çen yılın ilk beş ayında yüzde 14.3 oranında büyüme sağlamıştı; bu yılın aynı döneminde sektörün büyü- mesi, yalnızca yüzde 4.2 düzeyinde kalmaktadır. Gerek mayıs ayında, gerekse de bu yılın ilk beş ayında ulaşılan imalat sanayisi büyüme oranlan, ekonominin üretim sektörlerinde sıkıntılı birdöne- min yaşanmakta olduğunu kanıtlıyor. Sanayi üre- timinin azalması, kendi içinde çok boyutlu olum- suzluklar taşıyor. Azalma, öncelikle, sanayide ye- ni yatınmların da azalabileceği anlamına gelir. Bu durum, sanayide iş bulma ya da yeni iş alanlan ya- ratma sürecinin de sınırlı kalması demektir. Eski Tablo'dan da izlenebilecegi gibi, beş aylık or- talamalara bakıldığında, alt sektörier içinde büyük ağıriığı olan, tekstil, giyim eşyası ve deri işleme gi- bi tanma dayalı sanayi sektörleri, büyük "üretim dü- şüşleri" yaşamakta; gıda ve içecek sektörü de uy- gun deyimiyle yerinde saymaktadır. Tanm ürünleri- ni girdi olarak kullanan alt sektörlerde yaşanmakta olan üretim düşüşleri, bu tanm ürünlerine olan tale- bi azaltacağından, bu durumdan tanm kesimi de, gerek ürün fıyatlan, gerekse yatınm ve iş bulma ba- kımından olumsuz yönde etkilencektir. İmalat sanayisi alt sektörleri içinde, göreli öne- mi az olan, mobilya ve metal eşya alt sektörleriyle elektrikli makine araçlan üretiminde yılın ilk beş ayında önemli büyüme oranlan yakalanmıştır. An- cak gerek toplam, gerekse tanma dayalı sanayi üretiminde yaşanan büyüme ve küçülmeler, eko- nominin geleceği açısından çok önemli birer uya- n ya da sinyal sayılmalıdır. Ne yazık ki, tam da bu sırada hükümet, kamu- nun elindeki büyük sanayi kuruluşlannın satışı ile uğraşıyor; üreticinin sorunlannın çözümüne yöne- lik politika üretemiyor. Bu politika yokluğu karşısın- da üretimden gelen sinyallerin karşılık bulacağını söylemeye olanak kalmıyor. İmalat Sanayisi ve Tanma Dayalı Sanayi Üretiminde Değişim Ocak-Mayıs Dönemi İmalat Sanayisi Toplamı Gıda, içki Tekstil ürünleri Giyim eşyası Deri işleme 2004 13.3 1.2 1.5 1.3 21.4 2005 5.2 1.0 «12.5 «9-5 «25.5 [email protected] DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGÎN YILDIZOĞLU LONDRA [email protected] Jean Charlez Meneze Brezilyalı bir göçmen işçi. 2005 yılının uğursuz birTem- muz günü, Ingiltere'de halkın gözü önün- de polis tarafından kafasına 8 kurşun sıkı- larak infaz edildi. Polis, Meneze'yi, üzerin- de mevsimine g' lr e biraz kalın bir giysi ve sırt çantası olduğL, teninin rengi de Orta- doğuluyu andırdığı için, intihar bombacısı sanıp hemen oracıkta, sorgusuz sualsiz öldürüvermiş. Meneze bir göçmen proleter. 11 Eylül- de 3 binden, Irak'ta 100 binden Bali Mad- rid, Beslan Londra vb olaylannda toplam 500'e yakın insan terorizmin kurbanı ol- duktan sonra Meneze'nin bir anlamı ola- bilir mi? Uygarlıktan karanlık II. karanlık çafllara Meneze'nin ölümüyle Locke'un, Hu- me'un, ilk burjuva devriminin, sınıf uzlaş- malannın, Kiplingin'in, uygartıktaşımayü- künü omuzlamış beyaz adamının ülkesin- de, IRA'nin bombalama kampanyalan kar- şısında bile soğukkanlılığını kaybetmemiş, demokrasinin, liberalizmin, hoşgörünün "beşiği" Ingiltere'de yargısız infaz olağan devlet uygulamalan arasına girdi. Bir Av- rupa ülkesinde, ancak faşist diktatörlük- lerde, "Muz cumhuriyetlerinde" yaşana- bilecek cinsten olaylar olağanlaşıyor. Ingiltere polisi bu infaz yöntemini Israil gizli servisinden öğrenmiş. Londra'daki bombah saldırıdan sonra yaşanan geliş- meler başka garipliklere de işaret ediyor. İlk önce bombalann patlama saatlerine ilişkin bir belirsizlik yaşandı. Sonra, Ingil- tere'nin o sırada Londra'da bulunan eski Israil Başbakanı Natenyahu'yu saldınlar- dan kısa bir süre önce uyardığına ilişkin söytentiler çıktı ve giderek güçlendi. Sal- dırganlarönce "intihareylemcisiydi", son- ra bulgular, adamlann ölüme gittiğinden habersiz birer "patsi" (salak) olduklannı gösterdi. Bombalarönceprofesyonel işiy- di, sonra ise ev yapımı olabilecekleri açık- landı. Tüm basın muazzam bir terörist komplo, El Kaide vb. bağlantısı kurarken, polis, cep telefonlarında "liderierin" nu- marasını bulunca "teröristlerin" olaydan önce umumi telefonu kullanmayı bile akıl edemeyecek kadar acemi olduklan orta- vanıktı Pnlis salrtırnanlann rp^imlfirini va- Yaz Sıkıntsı yımladı, tuhaflıklann sayısı giderek arttı. Neden bu adamlann, patlamanın yaşan- dığı vagonlarda hiç resmi yoktu? Neden var olan resimlerde, başka sıradan yolcu- lar yoktu, adamlar hep tek başlannaydı? Mısır'da biri yakalandı; basın, adamı kim- yacı, bombacı diye lanse ederek rezil etti. Sonra adam serbest bırakıldı.... Tüm bunlar çok karanlık olaylara işaret ediyor. Daha da korkuncu, hükümet poli- se öldürme yetkisi vermiş olduğunu halk- tan gizlemiş. Hükümetin, polisin, sağ ve hatta kimi sol basının infaz olayını, ölenin haklarını değil öldüren polisin hakkını sa- vunmuş olması, The Daily Telegraph gi- nın eşiğine kadar getiren büyük siyasi, ekonomik, ekolojik felaketleri aşabilmiş olmamıza borçluyuz... 21. yüzyılda yaşa- nan felaketlen'n kökleri bir önceki yüzyıl- da çözümlenemeden kalan, giderek biri- ken sorunlarda yatıyordu. Halbuki, 20. yüzyılın başında, yaşanan iki dünya sava- şı derin ekonomik kriz, faşizm, Yahudi Soykınmı, Stalinizm, Hiroşima ve Nagasa- ki, Dresden, gibi felaketlerden yeterince ders alınabilir, benzer hatalar tekrahan- mayabilir, 'küresel serbest piyasa', 'Bü- yük Ortadoğu' gibi fanteziprojelergünde- me gelmeyebilirdi. Ne ilginçtirki, 20. yüzyılın son çeyreğin- bi gazetelerin, şimdi sorgulama yapacak olan polislerin, yasal sınıriamalardan do- layı zorlanacağından yakınmaya başlama- sı (işkence için yasal gerekçe araması) Ba- tı merkezli uygariıktaki çürümenin yayıl- makta olduğunun yeni kanıtlanydı. Saldı- nlardan sonra Tony Blair'in toplumsal desteğinin birdenbire artmış olması da... Dejenerasyondan... ... Ancyclopedia Universalis 'in 2205 yılı edisyonuna, Meneze diye soruyorum, bilgisayar anlatmaya başlıyor: "Ikinci ka- ranlık çağlar"... "Bu gün yüz yıl öncesi- ne göre çok daha refah içinde, temiz bir gezegende yaşıyorsak (75 yıl önce Mars ve Europa'da başlayan yerteşim dalgası- nın katkılannı da unutmadan) bunu 21. \.ıfi7vılın ortasınrlf) insan tûmnü vnk nlma- de, bir 'aşın üretim' krizi yeniden günde- me gelmiş, ülkeleriçinde ve bölgelerara- sında gelir dengesizlikleri hızla artmış. Merkez ülkeler, bu sorunlan hafifletmek için dünya ekonomisinde, yeniden birser- best piyasa projesi uygulamaya kalkmış- lar. (Halbuki 19. yüzyılın sonunda yaşa- nanlara bakarak bir ders almış olmalan gerekmez miydi?) Ama, Kısa süre sonra, büyükgüçler, özellikle ozaman hegemon- yacı güç olan ABD, küresetleşme söyle- minden de vazgeçmeye, ulusalcı milita- rist, hatta giderek 'oryantalist" (bizim uy- gahığımız sizinkinden daha üstündür vb..) bir söylemi benimseye başlamış. Bu kez de bu demagojinin aitında, bir öncekiyüz yılda olduğu gibi, sömürgecilik yatıyor- muş. Bir farida ki, bu kez artık tükenmeye başlayan enerji ve su kaynaklan (Bugün- lerde aünlük vasamımızın bırnarcası olan 'replikatörier' o zaman henüz icat edilme- mişti. Gereken maddeier moleküler dü- zeyde inşa edilemiyordu) üzerindeki ça- tışmalar ortamı daha da kızıştırmış. Yine 20. yüzyılın son yıllannda, aynen 19. yüzyılın son yıllanndakini anımsatan bir toplumsal muhalefetin hatta anarşist, narodnik suikastlan anımsatan bir "terör" dalgası yükselmeye başlamış. Felakete 21. yüzyılın başında durum kabaca şöy- leymiş: Ekonomik kriz yönetim modelin- de aksama, yükselen toplumsal muhale- fet, büyük güçler arasında rekabet ve iç- lerinden bihnin, Çin'in yükselmeye başla- ması... Uluslararası kurumlarda, anlaşma- larda çözülme... 2001 yılında yaşanan, uzun süre 11 Eylül olarak anımsanan ve failleri hâlâ karanlık kalmış (Büyük Savaş- lar döneminde, kullanılan 'manyetik' si- lahlann dijital arşivlerin çoğunu yok etti- ğini unutmayalım) bir felaket bu kriz orta- mının dejenere olmasını hızlandırmış. Bir taraftan emperyalist rekabet, militaristleş- me yoğunlaşmış. Diğer taraftan, 'terorizm' tehlikesini gündeme getirerek, George Orvvell adlı biryazann neredeyse 100 yıl önce 1984 adlı kitabında betimlediği, kontrolcü ve baskıcı rejimler (yeniden) in- şa edilmiş (Belli ki, Nazizm, faşizm, Stali- nizm, Pinochet diktatöriükleh çoktan unutulmuştu). Böylece yükselmekte olan toplumsal muhalefet de, 'terorizme karşı savaş' ve güvenlik yasalan söylemleri ai- tında sterilize edilmiş... Korku giderek egemen olmuş. Daha sonra 'büyükdepresyonun' ardından gün- deme gelecekolan savaşlarda, halMarbir- birlerini boğazlamaya, kolaytıkla ikna edi- lebilmişler. Çünkü, yıllar boyunca, kültür endüstrisi de seks, uyuşturucu, meta fe- tişizmini, tüketim saplantısını körükleyen; yaşamlan pomografi, uyuşturucu ve tü- ketim etrafında şekillendirmeye zohanan, kısa döneme kilitlenmiş, kolaylıklayönlen- dihiebilen kuşaklar yetiştirmiş'"... Ne zor günlermiş. Neyse ki geride kaldılar... Sonra birden uyandım... Dehşetle ayır- dına vardım, Ancyclopedia Universalis daha yayımlanmadı, yıl hâlâ 2005. Küresel ısınma tüm şiddetiyle devam ediyor, yaz bunarhvor halbuki daha sabahın attısı Uyum için hazırlanan veterinerlik projesi ABiçin 'Şap'ınkökünü kazımakşart ANKARA (AA) - Türkiye'nin, Avrupa Birliği'ne (AB) üye olmadan önce, geçmişte hemen hemen her 10 hayvandan birinde görülen şap hastalığını topraklanndan yok etmesi gerekiyor. Eğer Türkiye şap hastalığını temizlemezse, AB 'ye hiçbır şekilde et, süt ve bunlann ürünlerini satamayacak. Üyelik halinde, şap hastalığı görülen kentler, bölgeler arasındaki hayvan ve hayvansal ürün ticaretine bile ambargo konulacak. örneğin, üyelikten sonra Kars'ta şap hastalığı çıkınca, hiçbir şekilde hayvan, et, süt ve peynir il dışına çıkanlamayacak ama.. AB'den ithal edilen peynir, et ürünleri Kars'a girebilecek. ISTANBUL KAPALIÇARŞI, SANDAL BEDEŞTENİ'NDE SATILIK 2 DÜKKÂN Mülkiyeti Vakfımıza ait istanbul ili, Eminönû ilçesi, Çarşı mahallesi, Sandal Bedesteni sokağı, pafta 5, ada 2734, parsel 20 numarada kayıtlı, 29 metrekare yûzölçümlü dükkânın tamamı ile, aynı yerde 21 numaralı parselde kayıtlı 36 metrekare yüzölçümlü dükkâmn 210/240 hissesi kapalı zarfla teklif alınmak suretiyle satılacaktır. 1) Satılacaktaşınmazların muhammen satış bedeli, 29 metrekare dükkânın tamamı için 1.000.000 YTL, 36 metrekare dükkânın 210/240 hissesi için 1.200.000 YTL olmak üzere toplam 2.200.000 YTL ve geçici teminatı 29 metrekare dükkan için 300.000 YTL, 36 metrekare dükkânın 210/240 hissesi için 400.000 YTL'dir. 2) ihale 10.08.2005 Çarşamba günü saat 16.00'da T.Garanti Bankası A.Ş. Emekli ve Yardım Sandığı Vakfı Halaskargazi Cad. No: 278 Kat: 8 Şişli-İstanbul adresinde yapılacaktır. 3) Şartname yukarıdaki adresten temin edilebilecektir. 4) Teklif mektupları en geç 10.08.2005 Çarşamba günü saat 12.00'ye kadar yukarıdaki adrese verilecek veya aynı gün ve saatte belirtilen adrese ulaşacak şekilde posta ile gönderilebilecektir. Postadaki gecikmeler kabul edilmeyecektir. 5) Vakfımız 2886 sayılı kanuna tabi olmamakla, ihaleyi dilediği kişi ve kuruluşa vermekte veya ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. 6) Satış hakkında daha geniş bilgi, Genel Müdürlüğümüzden şahsen ya da (0212) 233 36 40'tan (10 hat) no.lu telefonlarla temin edilebilir. TÜRKİYE GARANTİ BANKASI A.Ş. MEMUR VE MÜSTAHDEMLERİ EMEKLİ VE YARDIM SANDIĞI VAKFI GENEL MUDURLÛĞÛ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle