22 Ocak 2025 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 AĞUSTOS 2005 PAZARTESİ 10 DIŞBASEV Topraklannda yetişen gençlerin terörist olarak karşısma çıktığı Ingiltere toplumsal sorunlannı çözmek zorunda ÖÖnce evdeki savaşı kazanmalı• Londra'ya yönelik saldınlar Fransız yazar Gilles Kepel'in geçen yıl yaptığı saptamayı doğrular nitelikte: Önümüzdeki on yıl içinde Müslümanlann beyinlerindeki en büyük savaş Filistin veya Irak'ta yapılmayacak. Londra, Paris veya diğer Avrupa kentlerinde yapılacak. SEMONTISDALL M ısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'in yıllar sonra ye- niden yaptığı, tngiltere Baş- bakanı Tony Blair tarafindan da onay- lanan terorizmle mücadele için ulusla- rarası konferans düzenleme önerisi, korkunç olaylann ardından dayanışma gereği duyulmasının göstergesi. Bu, aynı zamanda politikacılar için de bir şeyler yaptıklannı göstermenin bir yo- lu. Bu tür uluslararası işbirliği girişim- lerinde daha önce de bulunuldu. Bun- lann en kayda değerleri de 11 Eylül sonrasındaki Birleşmiş Milletler giri- şimiydi. Londra'daki bombalı saldınlar hak- kında açılan soruşturmalan yürüten tn- giliz ekiplerinin karşılaştığı rahatsız edici bir gerçek var ortada. Kilit hükü- metlerin terör tehdidine ilişkin kendi- lerine has siyasi yaklaşunlan var. Ya da Mısır gibi kendi yaşadıklan felaket ve karşı karşıya olduklan tehdit nedeniy- le "meşguUer", daha doğrusu kendi dertlerine düşmüş durumdalar. Aynca, Arap ve Müslüman dünyanın siyasi liderleri, politikalanndan hoş- lanmadıklan ve aldığı yaralann kıs- men de olsa kendi hatalanndan kaynak- landığını düşündükleri için lngılız hü- kümetine yardım etme konusunda is- teksiz olabilirler. Yardım konusundaki ALIŞILMADIK MAN'ZARALAR- Londralılar, bombalardan birinin patladığı Kings Cross Metro tstasyonu'nun önünde olduğu gibi saldınlann düzerüendiği istasyonlann girişlerini ölenler için çiçek, mektup ve mumlardan oluşan birer anıta çevirirken polis teşküatı Scotland Yard güvenlik önlemlerini her geçen gün arttınyor. Kentin eğience merkederinin olduğu Leicester Square'de olduğu gibi birçok merkezde İngiliz halkının hiç de auşık olmadığı şekilde, yollarda gün boyu eli silahh polisler geziyor. (AP) bu isteksizliğin temelinde yatan ana nedenlerden biri Irak'ın Anglo-Ame- rikan güçler tarafindan işgal altında ol- ması. Tabii, bu durum teröristler için de bu ülkeye saldırma konusunda itici güç oluşturuyor. Bedel ödeme zamanı Aniden yardıma ihtiyacı olan bir In- giltere de Bağdat'tan Filistin'e, Afga- nistan'dan Keşmir'e, Çeçenistan'dan Bosna'ya düşüncesiz, sadece kendini koruma amacı güden veya ıtaatkâr dış politikalannın bedelinı ödemeye baş- lamış olabilir. 7 Temmuz'da Londra'da düzenlenen saldınlarda Pakistan bağlantısının or- taya çıkmasından sonra bu ülkenin se- çimle göreve gelmeyen devlet başkanı General Pervez Müşerref Islamcı mili- tanlann tutuklanması talımatını verdi. Ancak Islamcı militanlara indirilen bu darbe şimdiye kadarkimliği belirlenen şüphelilerin yakalanmasmı sağlamadı. Sağlamadığı gibi ülkede ulusalcılann tepkisine yol açtı. General Müşerref yönetiminin de- mokratiklik konusundaki eksikliği, VVashington ve Londra tarafindan, ABD'nin 2001 yılında terorizme kar- şı açtığı küresel savaşa destek verdiği için görmezden gelindi. Ingiltere, ge- çen yıl Pakistan"da 1999 yılındaki dar- beden sonra bu ülkenin ingiliz Ulusal Topluluğu çatısından çıkanlmasına son veren bir karara destek verdi. Başba- kan Tony Blair, Müşerref 'i Londra'ya davet etti. Müşerref'in bu konudaki zafiyeti ge- çen hafta, geçmışte cihat yanlısı grup- lan sindirme çabalannın etkisiz oldu- ğunu kabul ettiğinde net bir şekilde or- taya çıkmış oldu. Pakistan daki 30 bin medrese ve benzeri din eğitimi veren okullann üçte ikisi -ki bu okullar gü- nümüzde uluslararası medyanın odak noktası haline geldi- 2002 yılında hü- kümetin aşın uçta eğitim verilmesini en- gellemek için hazırladığı yönetmeliğe uymadı. Ancak bu eksikliklerine rağmen Su- udi Hükümeti'yle birlikte Tony Bla- ir'e kendi evini toparlamak ve Lond- ra'run sürgündeki İslamcılanna yöne- lik harekete geçmek konusunda çağn yapmaktan geri kalmadı. (Bu sürgün- lerin bir bölümünün Pakistan'da oldu- ğu sanılıyor.) Keşmlr yüzünden kızıyorlar General Müşerref, ülkesindeki birçok yurttaşı ve Londra'da yaşayan Pakistan- lılar gibi ABD ve tngiltere'nin Keş- mir'deki terorizme "dur" demek için gereken çabayı göstermediklerini dü- şünüyor. ingiliz soruşturmacılar Pakis- tan Hükümeti'nin 7 Temmuz saldınla- nyla ilgili herhangi bir bağlantı veya ipu- cunu ortaya çıkarmak için istek ve yön- teme sahip olan siyasi otoriteden yok- sun olmalan gibi bir sorunla karşı kar- şıya olabilirler. Bu durum ABD'nin El Kaide terör örgütünün lideri Usame bin Ladin'i ararken Pakistan güvenlik birimleri ve onlann eski Taliban dostlan arasında- ki bağlantıdan şüphe duyulduğu döne- mi anımsatıyor. Yine bir Pakistan bağlantısının sap- tandığı Mısır patlamalan farklı bir du- rum olsa da Londra için sorun oluştu- ruyor. Arap dünyasının lideri konu- munda olan Mısır'ın, bölgesinde çok önemli bir rolü var. Bazı konularda, örneğin Israil'in Gaz- ze'den çekilmesi konusunda çok çaba Terorizmin nedeni siyasiJOHNPILGER L ondra'ya yönelik bombalı saldınlar, sesini duyurabilmek için büyük müca- dele veren bir gerçeği aydınlattı. Bu ger- çek, neredeyse özür diler gibi ve sıkılarak di- le getiriliyor. Durumun değerlendirmesini yapan CNN muhabirinin karşısına çıkan bir Londralı, muhabirin sözünü kesti. "Irak" de- di adam, "Biz Irak'ı işgal ettiğunizde başka ne bekliyorduk? Açık açık söyle bakalım!" ingiliz üst tabakasına ve yöneticilere yakın- hğıyla bilinen düşünce kuruluşu Chatham House'ın bir temsilcisi şu saptamayı yaptı: "Irak'ın işgata'; propaganda, adam kazan- ma ve fınansman bulma bakımlanndan £1 Kaide'nin ekmeğine yağ sürdü. Aynı zaman- da, teröristler için ideal bir buluşma ve eğitim yapma alanı yaratmışür." Blair1 i sürükleyen güç, Irak'ın işgalinden ve 11 Ey- • Günümüzde mi'den önce deterorizm oldu- terorızmın nedeni, ne Ambargo, ortaçağa özgü bir kuşatmaya benziyordu. Güney Irak'ın büyük bölümü. yeniden kazanılmış uranyumla ve patlamamış bombalarla doluydu. Batı'nın glzlediği gerçekler UNICEF ambargo nedeniyle 500 bin ço- cuğun öldüğünü açıkladı. Batı'da bundan söz edilmiyordu. Müslüman dünyasında ise bü- yük bir öfke egemendi; Ingiltere'deki bir- çok Müslüman genç de kuşkusuz aynı duy- gulan yaşıyordu. 2001 'de New York'ta 3 bin kişinin öldürülmesinin intikamının alınması için Afganistan'a yapılan ingiliz- Amerikan saldınsında 20 bini aşkın Müslüman katledil- di. Kendini Avrupa El Kaide örgütü olarak ad- landıran bir grup, Londra saldınsı konusun- da, "Irak ve Afganistanda İn- gilizler tarafindan düzenlenen kattiamlara verilen vanrt" ifa- dinseldir ne de 'bizim yaşam tarzımızdan nefret edilmesi'... Sorun şaşınyorlar. Bubölgede 35 yıl sİyasİdİT ve Sİyasİ bİT mu önünde yapılan tartışma- gazetecılikyapmış bin olarak, cÖZÜm larda,Bush'unveBlair'indev- benden mılyonlarca Arap'ın a _ r p k I i r t T i e W t p H i r let terorizmı yanmda El Ka- veMüslümanınhıssettıklennı gereKlirmeKteair. ğu inancıdır. Ortadoğu'nun acı- lı tarihini biraz bilenler, 11 Ey- lül'e, Madrid ve Londra'daki saldınlara değil, bunlann ne- den daha önce yapılmadığına desini kullandı. Bu açıklamanın kaynağı ger- çek olsa da olmasa da, gerek- çesi buydu. Bush ve Blair. ''te- rorizme karşı bir savaş" iste- mişti ve istedikleri olmuştu. Ka- (Terör örgütü gençlere böyle yaklaşıyor!) THE OBSERYTR tek bir sözcükle ifade etmem istenirse, "aşağılanına'' sözcüğünü yeğler- dim. Mısır'ınjsrail'e 1973'tekaptırdığıtop- raklan geri almak üzere olduğu sanıldığı gün- lerde, Kahire'de coşkuyla meydanlan dol- duran halkın içine girdiğimde, insanlann aşağılanmışlık duygusundan kurtulma sevin- ci içinde olduklarını gördüm. Bir adam bana şöyle dedı: "Bir zamanlar İngiliz kulübü için kriket toplan arardık. Şimdi özgürüz." Kuşkusuz, özgür değillerdi. ABD, Israil ordusuna yepyeni silahlar verdi ve Mısır bir kez daha hemenhemen her şeyi kaybetti. Az ileride hastanenin ışıklı pencereleri görülür- ken acaba kaç Filistinli bebek, annesi tsrail askerleri tarafindan kapatılmış yolun kenann- da doğum yapmak zorunda kaldığı için öl- müştür? BBC'nin bir yonımcusu, "Lond- ra'daki saldınlann ne kadar ciddi olduğunu, Ingütere'de ilk kez intihar saldınlan düzen- lenmesi göstermektedir" dedi. Irak yüzün- den mi? Blair ve Bush Irak'ı işgal etmeden önce, bu ülkede intihar saldınlan olmuyor- du. Filistin yüzünden mi? Ariel Şaron iktida- ra gelmeden önce Filistin'de intihar saldın- lanna rastlanmıyordu. Basra Körfezi'nde 1991 'deki savaşta, en az 200 bin Iraklı yara- landı veya öldü, altyapı yok oldu. ide'nin terorizminin çok sınır- h kaldığına genellikle hiç deği- nilmez. Lancet dergisi, 100 bin Iraklı erkek, kadın ve çocuğun, intihar komandolan değil koalisyon güçleri tarafında öldürüldüğünü açıkladı ve bu açıklama sessizlikle karşılan- dı. "Islamnıhunereyegidrv'or?'' sözleri, yal- nızca hedef şaşırtmayı amaçlamaktadır. Gü- nümüzde terorizmin nedeni, ne dinseldir ne de "bizim yaşam tarzımızdan nefret edilme- si'... Sorun siyasidir ve siyasi bir çözümü ge- rekririr. Nedeni haksızlık ve çifte standarttır. Bu ve liderlerimizin. objektifleri yanlış is- tikamete yöneltmeleri sorunun özünü oluş- turuyor. Blair, Londra'daki saldınlan, bizle- rin ve başkalannın haklannı daha da kısıtla- mak için kullanmaktadır. A>nı şeyi Bush da ABD de yapıyor. Onlann amacı, güvenlik değil, kontroldür. Onlann Irak'ta, Afganis- tan'da, Filistin'de ve dünyanın diğer yerlerin- de kurban ettikleri insanlar öfkemizi daha da arttırmaktadır. Askerler derhal vatana dönme- lidirler. Bunu, 7 Temmuz'da Londra'da ölen- ler ve sahte oyunun sürmesine göz yumuldu- ğu takdirde hayatlan paramparça olacak olan insanlar için yapmak zorundayız. (Afionbladet, tsveç, 24 Temmuz) Türkçesi: Gürhan Uçkan Birlikçiler şüpheci bakıyor K uzey tlanda'daki cumhuriyet- çi harekete demokratik ve ba- nşçıl yöntemlerle siyasi deği- şimi sağlamayı hedef haline getirten Belfast Anlaşması'ndan yedi yıl son- ra, IRA (İrlanda Cuhuriyetçi Ordusu) dün silahla mücadeleye son verdiğini resmen açıkladı. IRA'nın açıklaması Irlandalı ve İngiliz bakanlar tarafindan "tarihi" olarak nitelendi- rilmiş olsa da açıklama- nın zamanlaması ve amaç- lan konusunda şüpheci bir yaklaşıma sahip olabiririz. Olumlu açıdan yaklaşır- sak IRA'nın bu açıklama- sı geçmişte yapılan ve ha- yal kınklığından başka bir şeye neden olmayanlardan çok daha az şüphe uyandıracak nitelikte. Geçmişte kanlı eylemlere adı kan- şan IRA'nın bunlara son verecek olma- sından herkes sadece memnuniyet du- yabilir. IRA'nın silahlannı bırakması- nın denetlenmesinde Protestanlardan da bir temsilcinin görev alacak ohna- sı da olumlu bir gelişme. Insan ilk ba- kışta "Neden olmasuı!" diye düşünü- • IRA kararında samimi olduğu konusunda Tony Blair'i değil, birlikçileri ikna etmeli. yor. Şimdi verilen sözlerin tutulup tu- tuhnayacağuıı görmek için bekleye- ceğiz.l998'den beri fazla sayıda kötü niyetli fıkir üretildi. Çünkü birlikçiler cumhuriyetçilere çok fazla ödün veril- diğini ve karşıhğında çok küçük bir ka- zanım elde edildiğini düşünüyorlar. Shankill bombacısı Sean Kelly'nin bu hafta cezaevinden çıkanlması suçlan mahkemece tescillenmiş yüzlerce katilin "şiddete son verilmesi için değişim projesi" uyannca bölge- nin sokaklannda ellerini kollanm sallayarak dolaş- tığı gerçeğini anımsatıyor. Tabii bizim şiddete son ve- rileceğinden dün öğleden sonra 16.00'da haberimiz oldu. ERA ve siyasi kolu Sinn Fein'in yeni giri- şimleri konusunda ikna edilmesi gere- kenler Ingiltere Başbakanı Tony Bla- ir, siyasi yorumcular veya konuyla il- gilenen ABD'li kongre üyeleri değil. Dcna edilmesi ve kazanıhnası gereken kesim, Kuzey Irlanda'nın birlikçi kesimi. Bu açıdan bakıldığında IRA silah bırakarak banş sürecinin bir daha Silah bırakma açıklamasuu Sinn Fein Başkanı Gerry Adams yaptı. (AP) tersine çe\Tİlmeyeceğıni kamtlamak zorunda. Hem demokratik, siyasi bir parti neden bir orduya gereksinim duy- sun ki! Örgüt aynca polise ve yargı sistemine yüzde yüz destek vermeli. Birlikçiler dün yapılan açıklama konusunda sözler eyleme dökülene kadar olumlu düşünmekten kaçınmak- ta haklılar! sarf ediyor. Ama ABD ve Ingiltere'nin Ortadoğu'daki politikasıru şiddetle eleş- tiriyor. Mısu-'m üst düzey diplomatla- n ABD ve Ingiltere'nin Filistin politi- kasını dengesiz, Suriye ve Iran'a yöne- lik tutumunu tehditkâr buluyor. Ve.. Irak politikasını da felakete yakın... ABD ve Ingiltere söz konusu olduğun- da Mısu- halkının tutumu yönetim ka- tuıdakilerden daha olumsuz. Askerini çeker' ümidl Tabii başka düşünceleri olanlar da var. Bazı Müslüman siyasi liderler Londra'nın saldırılar sonrasında ABD'den esinlenerek daha fazla mace- ra yaşamaya engel olmak amacıyla Ital- ya gibi Irak'tan askerlerini çekmek için bir takvim belirleyecek kadar büyük bir ders aldığını umuyorlar. Arap li- derler, Washington'ın tek taraflı olarak yürürtüğü terorizmle savaşı işbirlikçi- İik adma doğru buknuyorlar. ABD ise başına buyruk tutumu ve bu konudaki özgürlüğünü tehlikeye soka- cak uluslararası konferans düzenleme fikrine sıcak bakmıyor. Ingiltere'nin komşulan da bu ülke- ye bağlılıklannı ve hassasiyetlerini bil- dirmiş olsalar da kaygılı bir şekilde olan biteni gözlemlemeye devam edi- yorlar. Kendi toplumlanndaki bazı Müs- lüman gruplann gelecekte Batı'da olu- şacak olası îslam karşıh tutum nedeniy- le evsahiplerinin karşısmda olacağm- dan korkuyorlar. Geçen yıl Fransız yazar Gflles Kepel'in işaret ettiği gibi "Önümüzdekion >iliçin- de Müslümanlann beyinlerindeki en büyük sa\ aş Fin'stin veya Irak'ta yapıl- mayacak. Londra, Paris veya diğer Av- rupa kentlerinde yapılacak." Evdeki savaşı kazanmak Ingiltere'nin dış poütikasında büyük değişiklikler gerektirebilir. (The Guardian, İngütere, 26 Temmuz) Yargıda reformşart Neyse ki Svvaka Cezaevi'nde 10 tutuklunun sekiz gündür sürdürdüğü açlık grevi banşçıl bir şekilde sona erdi. Hem de Kafkafa Rehabilitasyon Merkezi'ndeki 10 tutuklunun açlık grevlerine 12'nci gününde son vermelerinden bir gün sonra. tki taraftaki tutuklulann da grev nedeni aynıydı. Duruşmalannın alışılagelmişin dışında gecikmesine ve kendüerine verilen cezalann ağırlığına tepki göstermek için greve gittiler. Bazılan ulusal güvenlikle ilgili davalarda yargılanıyorlar. Ancak duruşmalar sonuçlanmadığı için suçlan da kesinleşmiş değil. Bu konuda küresel anlamda kabul görmüş bir inanış, bir hukuki prensip vardır. Adaletin, hukukun işlemesinin gecikmesi onu inkâr etmek anlamına gelir. Yargı yavaş Işllyor Ürdün'ün Ulusal tnsan Haklan Merkezi hukuki süreçlerdeki gecikmeleri defalarca protesto etti. Ve, durumdan yıllık raporunda da bahsetti. Ulusal güvenliği tehdit edenlerin yakalanmalan ve yargı önüne çıkanlması gerekliliğini inkâr etmek mümkün değil. Tabii başka türde suç işleyenler için de aynı şey geçerli. Ancak bir davanın suursız şekilde sonsuza dek sürmesi düşünülemez. Bu nedenle burada tartışılması gereken konu, ulusal güvenliğin önemi değil yargının işleyişinin hızıdır. Insan Haklan Merkezi 'nin ve diğer insan haklan gruplannın geçmişte yayımladığı raporlar birçok kişinin bir kere bile mahkemeye çıkanlmadan uzun süre cezae^de tutulduğuna, bazı durumlarda bir suç için öngörülen sürenin uzatıhnası yoluyla daha uzun bir süre tutuklu kaldıklanna işaret ediyor. Ceza Yasası uyannca tutuklulann tutukluluk süresi, serbest kaldıklan takdirde aynı suçu tekrar işleyebilecekleri düşüncesiyle uzatılabiliyor. Mahkemelerdeki dava dosyası sayısı her geçen gün artıyor. Yukandaki tablo ve bu durum da göz önüne alındığında yargı reformu ülkeye büyük yarar sağlayabilir. (DaSy Telegraph, İngütere, 29 Temmuz) (Jordan Times, Ürdütt, 2 7 Temmuz)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle