23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 TEMMUZ 2005 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER EYET / HAYIR OKTAY AKBAL 2Temmuz'u Umıtmamak... 2 Temmuz 1993 gecesi Tiirkiye Cumhur- başkanı Süleyman Demirel gazetecilere şöyle diyordu: "Olaylarağırtahriksonucu çıkmıştır. Ote- lin yakılmasıyla, güvenlik ku\rvetleriyle halk arasrnda herhangi bir çattşma yok. Olay münferittir, ağırtahhkvar. Tahriksonrasıhalk galeyana gelmiş, güvenlik kuvvetleri elle- rinden geleni yapmışlardır." Yine, 2 Temmuz 1993 akşamı Türkiye Baş- bakanı Prof. Tansu Çiller de devletin TV'sin- den şöyle konuşuyordu: "öten hiç kimse, çekişmeden dolayı ölmüş değildır. Hatta bu otelin etrafını saran vatan- daşlarımız da hiçbir şekilde zarar görme- miştir. Onlardan ölen ve yaralanan yoktur. Do- layısıyla olay bir otelin yakılması ve içinde bulunan vatandaşlanmızın ö/rnesiyle ortaya çıkmıştır." On iki yıl geçti! Otuz yedi yurttaşımızın 4 alevleıie, dumanlarla göz göre göre yakıl- *• ması tarih sayfalarında sonsuza dek anım- sanacak... Her kuşak bu kanlı olaydan ders alacak! Böyle diyoruz, ama gerçekten ders alacak mı, alınacak mı? Ülkemizin günden güne karanlık bir çıkmaza, bir derin uçuru- mun kenarına itilmesi gerçegi ortada durur- ken böyle umutlara kapılmak!.. Şairdiler, yazardılar, türkücüydüler, sanat- çıydılar... Bilebileyokedildiler. Nevali.neem- niyet müdürü ne de Sıvas'ın asker birtikJeri imdatlanna yetişebildi. Ya beceriksizlikten, ya korkudan, yatembellikten, ya kayıtsızlıktan, en önemlisi de umursamazlıktan... Bir otel yakıldı. Otuz yedi kişi öldü. Bir daha böyle şey olmaz deyip mi geçildi? Böyle bir kanlı olay bir daha yaşanmaz mı ssnıldı? Yanılgı- lar, yanılgılar... Yıllardırsuçlularyargılanıyor. O mahkeme, bu makeme, Yargıtay!.. Sonuç ne? Aziz Ne- sin'e saldıran Refahlı Belediye Meclis üye- si Erkocak yakalandı mı, yargılandı mı? Yok- sa evinde, köyünde huzurlu bir yaşam mı sürdürüyor? On iki yıl geçmiş, adı anılmıyor. Ya yargılananlar?.. Onlar kendilerini şeriat kahramanları saymaya devam ediyorlar mı hâlâ? Meydan okuyarak savcılara, yargıçla- ra!.. Yeni Sıvas kıyımlarını özlemle bekleye- rek! "Cumhuhyet Sıvas'ta kuruldu, Sıvas'ta sona erecek" diye bağırarak... Çok kitap çıktı. Edebiyatçılar Derneği'nin "Bir Toplu öldûrümün öyküsü"; Ankara Ba- ro Başkanlığı'nın iki ciltlik "Sıvas Katliamı Davası"; Çetin Yiğenoğlu'nun "Şeriatçı Şid- det ve ölü OzanlarKenti Sıvas "; Burhan Gü- nel'in Yunus Nadi ödülü'nü alan romanı "Ateş ve Kuğu" ve daha nice çalışmalar, belgesel yapıtlar... Anıları unutulmayacak. O şairlerin, yazar- ların, sanatçıların. Hepsi birer devrim kuşa- ğı... Elbet o günlerdeki iktidar sahiplerinin de adı kalacak geleceğe! Sıvas kıyımının bir anlamda sorumluları, belki suçluları sayıla- rak!.. Turizm Politikamız ve Darboğazlan... Bugün ülkemizde dört yıllık lisans programında okuyan turizm öğrencisi sayısı sekiz bin, iki yıllıkta okuyanlar yaklaşık yirmi bin ve meslek okullanndakiler de on dokuz bin gibi ciddi rakamlan oluşturan bir nicelik gösterse de, nitelik konusunda daha çok yol alınması gerekiyor. Aİİ K.ULEBI TUSAM Başkamekili.Atılım Üniversitesi Yan Zamanlı Ögretim Görevlisi lan sonradan turizm alanında hizmet öncesi ya da hizmet içi eğitim bile vermeden kullanmı- şız. Ucuz turist geldiği için bu süreci bir şekil- de atlatmışız. Ancak turizmle ilgili eğitim ve- ren kuruluşlanmız hâlâ kurama (teoriye) dönük eğitim vermeye, devam ediyorlar. Hâlâ, açılmak- ta olan dört ve beş yıldızlı otellerimize yakışa- cak hazır eleman sağlayamıyoruz. Turizmde ilen, çağdaş toplumlarda okulunu bitiren öğ- renci, çalışmaya başladığı yere katkı yapabile- cek düzeyde bilgi birikimiyle geliyor. Bizde ise hâlâ işe başladığında ciddi bir yöıilendirme ge- reksinimı ve hizmet öncesi eğitim verilmesi gereği var. Tadı vermuta zeytin koyup martini diye verenya da Boody Mary kokteylini salça- dan yapıp müşteriye takdim eden personel, tu- rizmin etiğine saygısızlığın ve cehaletin en çar- pıcı ömekleri. Bugün ülkemizde dört yıllık lisans progra- mmda okuyan turizm öğrencisi sayısı sekiz bin, iki yıllıkta okuyanlar yaklaşık yirmi bin ve meslek okullanndakiler de on dokuz bin gibi ciddi rakamlan oluşturan bir nıcelik gösterse de, nitelik konusunda daha çok yol ahnması ge- rekiyor. Altyapıdakı eksiklik de hâlâ ciddiyetini ko- ruyor. Dünyanın en güzel otellerini inşa ettiği- T urizm sektörü, elli yıldır beklenen patlamayı gerçekleştiremedi. An- cak yine de son yirmi yılda ciddi bir gelişme gösterdi. Turist sayısı ve turizm gelirleri açısından dün- yada ilk on ülke arasına girdik. Sektörde doğ- rudan çalışan kişi sayısı 650 bin. Aynca yak- laşık 1.5 milyon vatandaşımız da yine turizm sektöründen dolaylı şekilde yararlamyor, geçi- mıni sağlıyor. Bütün bu gelişmeler kıvanç ve- rici. Ancak gelinen bu nokta yeterli mı ya da buraya yıllar önce ulaşmış olabilir mıydik? Planlı ekonomi, turizmimize destek sağladı mı; devlet, sektöre yeterince yardımcı oldu mu, oluyor mu? Belli başlı sorunlanmız neler? Iş- te bütün bunlar irdelendiğinde öncelikle yeter- li bir devlet desteğı ve öncelikle -her şeyde ol- duğu (olmadığı) üzere- yeterli ve planlı bir sek- törel strateji olmadığını görüyoruz. Devletin planlamada zafıyet göstermiş olduğu en önem- ü olgu, eğitim ve altyapıdaki eksiklikler, çar- pıkhklar. Turizmimızin sıçrama yaptığı 19801e- re yetişmiş ve yeterli personel ile girememişiz. Sanat okullan her yerde alabıldiğine açılmış, fakat turizmle ilgili okullann açılmasında plan- sız bir gidiş olmuş. On binlerce niteliksiz tor- nacı, tesviyeci, elektrikçi yetiştirmişiz ve bun- Adalet ve Hoşgörii M. tskender ÖZTURANLI E ski Yunan düşünürlennden Carneya- des Roma'ya gittiği zaman iki konuş- ma yapmıştı. Bu konuşmalardanbirin- cisınde adaletin övgüsünü yapıyor, her şeyin adalete dayandığını söylüyordu. tkinci ko- nuşmasınnı konusu ise adaletsizlikti. Bu kez, ilk söylediklerinin tam tersini söylüyor, ada- leti yerin dibine geçiriyor, güçlü bir dille ada- letsizliği savunuyordu. Bu suretle de Yunan kuşkuculugunun en güzel örneğini koyuyor- du ortaya. Bihndiği gibi Yunan Sofistlerine göre salt gerçek olmadığı gibi, salt adalet de olamaz. Salt gerçek de, salt adalet de görecedir. De- ğişken ve devingendir. Bugünün gerçeği ya- nn gerçek ohnaktan çıkar. Çıkmıştır da. Her şey karşıtıyla değer kazanır. Adaletsizliğm karşıtı adalettir. Ve çoğu zaman adaletsizlik, adaletle önlenir. Sözünü ettiğımiz kuşkucu düşünce uzun yıllar unutulmuş, uygulama alanından kaldınlmış ve salt gerçeğın varlı- ğına inamlmıştır. Bunun sonucunda özgürlük yerini bağnazlığa, hoşgörii hoşgörmezliğe terk etmiştir. Kendi doğrusunun salt gerçek olduğuna inanan insanoğlu, başka düşünce- leri acımasızca suçlamaktan çekinmemiştir. Insanlann kazıklar üzerinde öldürülmesı, ateş- lerde yakılması, engizisyon mahkemelennın acnnasızlığı hep bu düşünceden dogmuştur. XVII. yüzyılda Descartes'le birlikte kuşku- culuk yeniden çıkmıştır gün yüzüne. Bu kez adı "biKmsd kuşkuculuk"tur. Bilımsel kuş- kuculuk, salt gerçeği yadsıyan bir dünya gö- rüşüdür. Kuşku, bir aydınlığa koşmakbiçimin- de tammlanmış, salt gerçeğin yerini bilimsel gerçek almıştır. Düşünce düşünceyi suçla- maktan, insan insana kara çalmaktan vazgeç- miştir. Bılimi yaratan, hoşgörüyü ve insanlık düşüncesini gün yüzüne çıkaran bu düşünce biçımi ohnuştur. Şu unutulmaz tümceyi söyleyen Voltaire'i yetiştiren bu düşüncedir: "Hoşgörii insanmen güzel yanıdır. Hepimiz eksiktiklerle. yanılma- larla yoğrulmuşuz. Birbirimizin budalahkla- nnı karşdıklı olarak hoş göreüm. Doğanın ilk vasası budur." miz Aksu bölgesinde, geçen yıla kadar köy yo- lu ile ulaşım dışında bir olanak yoktu. Oysa bü- tün altyapı tesislerinin plan dahihnde oteller ya- pılmadan önce tamamlanması gerekirdi... Yazık ki Türkiye'nin tanıtımındaki cıddı dar- boğazlar da yıllardır sürüyor. Özellikle ABD, Avrupa ve Uzakdoğu'da, değil kültürümüzü, ta- rihimizi ve doğal zenginliklenmızı, ülkemizin yerini bile bilemeyenler çok fazla. Burada ek- siklikler herhalde o ülkelerin halklanndan kay- naklanmıyor. Sorunlann ucu bize de önemli öl- çüde dokunuyor. Turizm Bakanlığımızın tamtım ile ilgili büt- çesi 2002 yılnıda 62 milyon dolar, 2003 'te ise 65 milyon dolardır. Kanada'da 185 milyon do- lar, tsraiTde 170 milyon dolar, ABD'de ise 1.150 milyar dolar turizm çerçevesinde tamtıma ay- nlmaktadır. Bu rakamlar karşılaşnnldığında, bı- zim kadar tanıtım gereği duymayan ülkelerin tamtıma ayırdığı bütçe karşısında bızimkınin çok yetersiz olduğu ortaya çıkar. Yetersiz ve is- tikrarsız tamtım bütçesinin yam sıra dış tanı- tım personeli sayısının da oldukça az olması ve mevcutlann da verimli çahşamamalan söz ko- nusu. Tanıtmayla ilgili genel müdürlüğün mer- kez teşkılatında 1500, il turizm müdürlüklerin- de 1040, danışma müdürlüklerinde 309 kişi çalışırken dış tanıtma ofislennde 45 personel çahşmaktadır. Ne var ki bu 45 kişinin de gö- revlerini tam gereği gibi yapmalan konusunda ciddi sorunlar olduğu da söylenmekte. Tanıtım malzemelerinın ve lojistik desteğin hiçbir za- man tam olmadığı bu ofîslerden, turistlerin ye- terli broşür bulamadığı gibi konularda da cid- di şikâyetler var. Yine, dış basın ve medyada yapılan tamtım çalışmalannın da yetersiz olduğu gibi devam- lılık da arz etmediğine burada değinmek gere- kir. Artık ucuz turistten çok, harcama gücü yüksek turistlerin oluşturduğu hedef kitleleri- ne yönelmek gerekırken bunu sağlayacak ya- bancı, ciddi yayın organlannda buna yönelik süreklı tanıtımlara rastlamak maalesef olası değil. Tanıtımın yapıldığı yayın araçlan konu- sunda da Türkiye'de bir saydamlık (şeffaflık) yok Bu nedenle bu yönde harcanan paranın stra- tejik açıdan doğruluğu tarüşmalı. Örneğın Iran'a dönük turizm reklamlannı körfez ülkeleri te- levizyonlanndan Farsça yerine Arapça yayım- lamak gibi yanlışlann olduğu yönünde eleşti- riler basınımızda sıklıkla yer alıyor. Böylece ül- kemızın tamtımı için aynlan fon da yanhş de- ğerlendırilmış olmaktadır. Sonuç Turizmle ilgili yukanda sözü edılen sorun- lann, ülkenin tanıtımına aynlmış fonlann dü- şüklüğünden, tanıtım yöntem ve kanallarının yanlış seçilmesinden, eğitimli, inanmış, mes- leği seven personel eksikliğı ve bunu destek- leyecek bir eğitim polıtıkasının eksiklığınden ve altyapı sorunlannın çokluğundan kaynaklan- dığı anlaşıhnaktadır. Bunlann üstesinden gel- mekse ancak planlı ve sistemli bir bıçımde ön- celiklenn belırlenmesı ve tamamlanmasıyla mümkün olacaktır. PENCERE 'Hiçbir Şey Birdenbire Olmadı...' Sıvasta Madımak Oteli'nde 2 Temmuz 19931e 37 kişi yakılarak öldürüldü. Suçlan neydi?.. Ülkenin seçkin aydınlan, sanatçılan, yazarla- rı, şairleri Pir Sultan Abdal'ı anmak için Sı- vas'ta toplanmışlardı... Bir irtica kalabalığı çevreyi sardı, oteli benzin dökerek kundakladı, yangını söndürmek için gelen itfaiyeyi engelledi; mürteci, ülkesinin şa- irini, yazannı, sanatçısını yakarak öldürdü! Dün bu olayın yıldönümüydü. Doğaldır ki medyamızda Cumhuriyet'ten baş- ka hiçbir gazete olayı anımsamadı ve anımsat- madı. • "EdebiyatçılarDerneği" olaydan sonra "top- lumsal sorumluluğunun bilincinde biryazarör- gütü olarak" "Sıvas Kitabı"n\ yayımladı. Bu kitabın arka kapağında şu dizeler var: HİÇBİR ŞEY BİRDENBİRE OLMADI "önce ezanı Arapçaya çevirdiler.. Dinlediniz. Sonra 'siz isterseniz hilafeti bile getirirsiniz' dendi.. Demokrasi sandınız. Sonra çığ gibi Kuran kurslan, imam-hatip okullan açıldı.. Din dersleri anayasal zorunluluk oldu.. Kabullendiniz. Tesettür arttı, cami sayısı okullan geçti.. Inanç özgürlüğü saydınız. Giyim kuşama müdahale ettiler, oruç tutmayanı öldürdüler.. Şaşırdınız. Daha sonra bilim adamı ve yazahan vurdular. Milletvekili ve gazetecileri parçaladılar.. Şairleri ve dansçılan yaktılar.. Kimin yaptığını düşünüp durdunuz. En sonunda kapınızı çalacaklar.. Size kendinizden başka yardım edecek kimse Kalmayacak." • Evet, şiirin ya da uyannın (veya SOS dizele- rinin) adı: "Hiçbir Şey Birdenbire Olmadı." Peki, 1993'ten bu yana neler oldu?.. Her şey yavaş yavaş oluyor... 1993'te kim ABD desteğiyle kurulmuş birta- kıyye partisinin "ılımlı Islam devleti modeli"ni gerçekleştirmek üzere iktidara geçip progra- mını uygulayacağını söyleyebilirdi?.. 1993'te Madımak katliamını hoş görüp el al- tından destekleyen dinci basın bugünkü iktida- nn medyasıdır... Evet, hiçbir şey birdenbire olmadı.. Olanlar olacakların habercisidir. VVORLDPUAN HAVUZUNUZU DOLDURUN! TOPLAM 1OO YTL'LİK AKARYAKIT YA DA MARKET ALIŞVERIŞINIZE EKSTRA 1OO VVORLDPUAN 31 Ağustos'a kadar market ya da akaryakıt alışverişleriniz 100 YTL'ye her ulaştığında : ekstra 100 VVorldpuan kazanın. ; Kampanya 31 Ağustos 2006 tarihin* kadar kampanyaya katıUn VVorid üyesi akaryakıt istasyonlannda veya marketlerde geçerlidir. Kampanya sürasince yapacağmız akaryakıt alışver'tflerinizin toptamı 100 YTL'ye ya da market abşverişlerinizin toplamı 100 YTL'ye ubştığı her seferde ekstra 100 VVorldpuan kazamrsmız. VVoridcard'ınızla kampanya sûresince yapacağınız market ya da akaryakıt alısverrelerinizden en fazla ekstra 20O0>f VVorldpuan kazanabilirsiniz. §Ş world YAPI^CKREDi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle