19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 TEMMUZ 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER ABDÜLCANBAZ TURHAN SELÇUK İLBRİ..p PtfsîfLMİ? ı}A«!. HAVVAN M Î U E î i . . İMSAMLAP- IVÖyLE Mi V / Ö H £ - Eski Dış Operasyonlar Daire Başkanı Ataç, mafya liderinin devletle ilişkili olduğunu söyledi 'Çakıcı'yıMİT eğitti'Yavuz Ataç'taii: Bizim Çakıcı'lara, Peker'lere ihtiyacımız olmamalı. Ama bu adamlann faydası da oluyor. Bu adamlar operasyonun yapıldığı ülkenin güvenlik güçlerinin eline geçince bir hikâye uydurabiliyorlar. îstihbaratla ilgilim yok, ülkücüyüm ve gönüllü olarak bu işi yapıyorum diyorlar. Böylelikle ülkeler arasında kriz çıkmasını önlüyorlar. ECEVtTKEJÇ Eski MÎT Ehş Operasyonlar Daire Başkanı Ya- vuz Ataç'ın adı sık sık marya lideri Alaattin Ça- kıa'yla birlikte anıldı. Ataç, Çakıcı'ya "kaç" de- diği gerekçesiyle yardım ve yataklıktan yargılan- dı. Bu davadan beraat eden Ataç, Çakıcı'ya kır- mızı pasaport temin etmekle suçlandı. Bomba ve patlayıcı maddeler konusunda en iyi uzmanlar- dan biri olarak kabul edilen Ataç, Gladio bünye- sinde ABD ve Israil 'de "saboter" (sabotajcı) ola- rak yetiştirildi. NATO'nun komşu ülkelerde des- teklediği darbeler ve Kuzey Irak'ta aktif görev- ler alan Ataç'la Çakıcı-MÎT ilişkisini, derin dev- leti, Mehmet Eymür'ü, Susurluk'u, Fethullah Gülen'i, kaybolan Tank Ümit ve "Yeşfl" kod ad- lı Mahmut Yüdmm'ı konuştuk. - Özel Harp Dairesi'nde görevüydiniz, MtT'e geçişjniz nasd oldu? YAVUZ AIAÇ - PKK patlak verdiğinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nde buna göre bir yapılanma olmadığı için örgütle ağırlıklı olarak Özel Harp Dairesi ilgileniyordu. PKK'yle ilgili subaylara ilk dersi ben verdim. Daha sonra polis özel timleri- nin eğitilmesiyle görevlendirildik. 1987 yılının başında ise Korkut Eken'le MÎT'e katıldık. - Mfrteki ilk göreviniz neydi? ATAÇ -Yurdışındaki terörörgütü liderlerinden birine yönelik bir operasyondu. - Çalaa'nın yer aldığı operasyon mu? - Evet. Ekibin başında ben vardım. Ekipte Ça- kıcı ve birkaç adamı da vardı. - Ekibe Çakıa'yı siz mi aldınız? ATAÇ - Ekibi teşkilat belirlemişti. Bana "Bu adamlarla çahşacaksm" denildi. Sonra operasyon için Çakıcı'yı geniş kapsamlı bir eğitime aldık. MtT'in tesislerinde yatırdık. Sonra hedefin ol- duğu ülkeye gjttik. Üdmizde de sahte pasaport var- dı. Çakıcı'yla ilişkimiz bu vesileyle başladı. - Operasyon nasd sonuçlandı? ATAÇ - 0 ülkenin güvenlik güçlerine operas- yonla ilgili ihbarda bulunulmuştu. Geri geldik. Çakıcı ilk kez bu operasyonla yurtdışına çıktı. - Bu tür operasyonlarda Çakıcı gibi isimleri kuDanmak ne derece doğru? ATAÇ- Bizim Çakıcı'lara, Peker'lere ihtiya- cımız olmamalı. Ama bu adamlann faydası da oluyor. Bu adamlar operasyonun yapıldığı ülke- nin güvenlik güçlerinin eline geçince bir hikâye uydurabiliyorlar. îstihbaratla ilgim yok, ülkücü- yüm ve gönüllü olarak bu işi yapıyorum diyor- lar. Böylelikle ülkeler arasında kîiz çıkmasını önlüyorlar. - Çakıcı-MtT iüşkisi böyle mi başladı? ATAÇ - Evet. İlk operasyonu buydu. - Çakıa'ya pasaportunu vermekten yargdanan eskiMİT görevusi FaikMeral, "Çakıcı'yla 19801i yıllann başında çanşmaya başladık" dedL. ATAÇ- Doğru değil. Bu operasyonda Faik Meral de ekipteydi. - Operasyona götürdüğünüz Çakıcı o dönem- de çeşitM suçlardan aranıyordu-. AIAÇ - Çakıcı'nın sabıkalı olduğunu ve aran- dığını Türkiye'ye geri geldikten sonra öğrendim. Göreve giderken bilmiyordum. -Birlikteoperasyona gittiginiz kişinin durunıu- na bakmadmız mı? ATAÇ - Teşkilat seçmişti onu. Onlar gerekü 'Mumcu suikastında deliller toplanmadı' - Görevti olmadığuuz haldeUğur Mumcu suikastmda olayye- rindeydiniz? - Suikastı televizyondan öğrendim. Patlayıcılar konusunda en bilgili insanlardan biriyim. Faillerinin yakalanması için bulgulann çok iyi değerlendirilmesi lazım. Hemen olay yeri- ne gittim. Savcı Ulkü Coşkun ile konuştum. Araştırmanın iyi yapılmadığını söyledim. Terörle Mücadele Şube Müdürü, "Abi keşke bize yardınrcı olsan" dedi. Ama görevim değildi. O günkü şartlarda uzaktan kumandalı patlayıcıyı oraya yerleş- tıren kişinin olay yerini görmesi gerekir. O nedenle sokağın he- men tecrit edilmesi gerekirdi. Sokaktaki her yer iyi aranmalıy- dı. Oraya üstlerimden habersiz gittim. Sonra MÎT'e geldiğimde müsteşar, emniyete gidip suikastla ilgili bilgi almamı söyledi. Git- tiğimi söyleyince "Keşke bize haber verseydm" dedi. Uğur Mum- cu Araştırma Komisyonu'na bilgi verdim. Mumcu suikastını araş- tırmayı çok isterdim. Orada MlT'in de teknik ekibi olmalıydı. incelemeleri yaptığı için ben ilgilenmedim. Ama Mehmet Eymürbiliyordu. Çakıcı'ya buaranma- lannın sorun olmayacağını, çözeceğine dair söz vermişti. Bu nedenle Çakıcı'nın da suçlanna iliş- kin devletten birbeklentisi vardı. Ama Eymür'ün bunu çözme şansıyoktu. Çunkü tstanbul'da em- niyetin başında Ünal Erkan ve Mehmet Ağar vann. Eymür'le Ağar'ın arası yoktu. ' Ç A K I C I ELİMDE KALDI' - Çakıcı'ıun beklentikrine cevap verildi mi? ATAÇ - Bu sıralarda Mehmet Eymür'ün ha- zırladığı Birinci MİT Raporu patladı. Eymür'le aynı dairede görev yapıyorduk. Bizim dairenin yurtiçiyle ilgili bir görevi yoktu. Yani Eymür'ün görevi değildi bu rapor. Bunun üzerine daire da- ğıtıldı. Eymür ve diğer yetkililer teşkilattan ay- nldı. Çakıcı benim elimde kaldı. Çakıcı, polis ara- malanyla ilgili Eymür'ün verdiği sözü hatırlatı- yordu. Ben de ona, "Nereye kadarkaçacaksm. Ko- nuşahm emniyede, hesap vapahm. Az bir cezay- lakıırtannzseıri" dedim. Ustleriminizniyleern- niyetten ilgili birimleriyle konuştum. Emniyetle anlaştık. Onlar da "Biz yakalamış gibiolahm" de- diler. Çakıcı'yla öğlen yemeğirıe çıktık. Polis ekibine haber verdim. Gelip Çakıcı'yı aldılar. Çezasını çekti ve cezaevinden çıktı. - MÎT'le Uişkisi çıkbktan sonra da sürdü mü? ATAÇ - Tabii. Cezaevindeyken bile teşkilatla ilişkisi vardı. - Mehmet Eymür, görevi olmamasına karşın Birinci MİT Raporu'nu niye hazuiadı? ATAÇ - tkinci MÎT Raporu da görevi değildi. Teşkilat da görev vermemişti. Ama buradaki önemli nokta, birinci raporla Necdet Uruğ'un cumhurbaşkanı olması engellendi. Turgut Ozal bu koltuğa oturdu. - Eymür'le aramzda hep bir çekişme yaşandı? ATAÇ - Eymür'ün neye hizmet ettiği belli de- ğil. Eymür, ülkeye çok zarar verdi. - Eymür'ün geri genşi nasd oldu? ATAÇ - Daha sonra Çakıcı'nın adamlan tara- findan vurulacak olan bankacı Adil Ongen benim arkadaşımdı. Çiller ailesiyle yakın ilişkisi vardı. Sürekli beni Tansu Çüler'le bir araya getirmeye çalışıyordu.Çiller'inihtiyaçlanna yönelik bir fa- aliyette bulunmamı istedı. Ama "hayır" dedim. -Nasd bir ihtiyaçnbu? ATAÇ - Çiller ailesi aleyhine yazan birkaç ga- zetecinin susturulmasıydı. Ama Mehmet Eymür buna "evet" demişti. Ongen, Eymür'ü Özer Çil- ler'le tamştırmıştı. Buna karşılık olarak Eymür MÎT'e geri getirildi. *Y E Ş İ L ' İ YETERLİ BULMADIM' - Yeşil'le biriikte çahşünız mı? ATAÇ - Yeşil'i Eymür bana gönderdi. Birkaç kez görüştük. Ancak dış operasyonlarda kulla- nılabilecek kabılıyette bulmadım. - Peki Tank Ünüt'in ortadan kaybolması? ATAÇ - Tank Ümit MÎT'e Eymür kanalıyla girdi. Dönemin Kaçakçüıkve îstihbarat Daire Baş- kanı AnlaAytek'in adamıydı. Eymür'ün bilgi kay- nağı Ümit'ti. Ümit, aynca uyuşturucu kaçakçısı Ferda Sevenın yakın arkadaşıydı. Ben MÎT'le iliş- kisini kestim. Eymür geri gelince o da döndü. - Fethullah Gülen'e yönelik istihbarat çahşma- lannda yer alduuz mı? ATAÇ - Çın'de görev yaptığım zaman Başba- kan Bülent Ecevit geldi. Yanında yer alan 6 kişi- den 5'i Gülen cemaatindeydi. Bunun üzerine ben de merkeze "Bu adamlar bizim hedefımiz mi de- ğil mi" diye sordum. Ancak, cevap alamadım. 6 Pasaportıın rengi çok öııeıııli değîl' MİT'in DHKP/C lideri Dursun Karataş'a yönelik operasyonunda Çakıcı göre\r aldı mı? ATAÇ - MÎT'ın Karataş'a yönelik bir operasyonu olmadı. Karataş'ın bugüne dek neden yakalanmadığını ve operasyon yapılmadığını anlamış değilim zaten. Çakıcı geldi. "Dursun Karataş benim kişisel hedefım, sizden sadece bilgi istiyorum" dedi. Talebi kabul edildi. Sönmez Köksal'ın bilgisi dahilinde Karataş'uı peşine gitti. - Son tutuklanmasuıdan önce dışarda olduğu zaman Çakıcı'yla görüştünüz mü? ATAÇ - Görüştük. Oturup yaşananlann muhasebesini yaptık. Çakıcı'yla bir görev nedeniyle bir ilişkim vardı. Bir de bu birlikte çahşmanın getirdiği insani ilişki. Birlikte ticaret yapmamızı istedi. Benim başıma gelenlerden dolayı kendini huzursuz hissediyordu. Ama kabul etmedim. Aynı kulvann insanlan değiliz. Dostça aynldık. Başımı belaya sokan iki isim var. Çakıcı ve Mehmet Kulaksızoğhı. Kulaksızoğlu, dolandıncıydı. - Çakıa'ya 'kaç' dediniz mi? ATAÇ - Çakıcı benı anyor, "Abi beni isthoriarmış, kim istiyor" diye sorular soruyordu. Bilmiyordum. Bilseydim söyleyebilirdim. Ama operasyon hakkında bilgim yoktu. Bu telefon konuşmalanndan aylar önce Çakıcı'nın bir adamı yanıma geldi. Ben adamına "Çakıa'v^a söyle Güney Amerika'ya gitsin dedim. Onu orda kimse bulamaz, Gitsin orda sonuçlan beklesin" dedim. Zaten kaç diyenin Eyüp Aşık olduğu ortaya çıktı. - Peki kırmızı pasaportu siz mi verdiniz? ATAÇ - Hayır. Pasaportun benim son görev yaptığım Çin'deki büyükelçilikten verildiği söylendi. Pasaport Çin Büyükelçiliği'nden verilmiş ise onlara sorsunlar. Pasaportun defter olarak bir değeri yok ki. Çakıcı yıllarca MÎT'le çalıştı, pasaportu nereden temin edeceğini bilir. Çabcı, devletle ilişkili, MÎT'in tesislerinde kalmış, operasyonlara katılmış, eğitim görmüş ve para verilmiş, ama insanlar hâlâ yakalanan pasaportun rengiyle ilgileniyorlar. Burda pasaportun ve rengin hiçbir önemi yok. GEÇMİŞTEN GELECEĞE OBHAN ERİNÇ Siyaset ve Yargı Türkiye ve Türk basını için tarihsel önemi olan 24 Temmuz'u geride bıraktık. Lozan Antlaşmasf nın 82'nci yıldönümü eskiye oran- la daha kapsamlı ve içerikli etkinliklerie kutlandı. Bun- da bağımsızlık ve ulusal egemenlik alanlannda yara- tılan kara lekelere karşı aymazlıkla yaklaşılıyor olma- sının rolü büyüktü. Türkiye'nin kendisini doğrudan etkilemeye yönelik dayatmalar karşısında kolayca pes etmeyeceğinin işareti, laik Türkiye yurttaşlannın yüreğine biraz olsun su serpti. • • • 24 Temmuz'un ikinci önemi ise Türk gazetecileri- nin anayasanın yeniden yürürlüğe konulduğu 1908 yı- lında, ortak karartanyla sansür yöntemine karşı çıkış- lanndan geliyordu. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin 1946'da kurulur- ken adı Istanbul Gazeteciler Cemiyeti'ydi. O dönemdeki ustalanmız, gazeteciler için özel bir gün saptamak istemişler, ancak ilk Türkçe gazetenin yayına başlama tarihinde uzlaşma sağlanamamıştı. Bu nedenle daha yakın bir gün olmasına karşın 24 Tem- muz'da uzlaşıldı. Cemiyet yönetimi, 1948 yılında 24 Temmuz'un yıl- dönümünü Gazeteciler Bayramı olarak kutlama ka- ran aldı. Bayram kutlamalan, 12 Mart 1971 müdahalesi son- rasında 1961 Anayasası'ndaki özgüriüklerin geri alın- ması yüzünden Geleneksel Gazeteciler Günü olarak ve "sansürie, sansür sonucu doğuran kısıtlamalaria mücadele gününe" dönüştürüldü. Aslında artık tarih olan bir 24 Temmuz daha vardı. 1963 yılında Toplu Iş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Ya- sası'nın çıkanldığı gün de 24 Temmuz'du. Izleyen yıl- larda "ÇalışanlarBayramı" olarak işçilertarafından kut- lantlırdı. önce 12 Eylül 1980 askeri darbe yönetimi, ardından da sivil yönetimler sendikalaşmayı ve çalı- şanların haklannı öylesine tırpanladılar ki unutulup gitti... • • • Yeni Türk Ceza Yasası'nın "ifade özgüıiüğünü, ga- zetecilerin haber verme ve halkın bilgilenme hakla- nnı sınıhadığr görüşüne bugün yalnızca kimi siyaset- çiler katılmıyor. Yasanın hazırlanış ve çıkanlış aşamalan, Türkiye'nin hukuk ilkelerini siyasi görüşlere tercih etme gelene- ğinin verilen onca söze karşın degişmediğini kanıtlı- yor. En somut ömek de Türkiye'yi yönetenlerin, Avru- pa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin önce Brüksel'de ardından da Kiev'de düzenlenmiş olan bildirgelere imza atmalanna karşın Türkiye'de bildiklerini okuma konusundaki ısrarlan. Avrupa Konseyi üyesi ülkeler hakaret suçlanna ha- pis cezası verilmemesi ilkesine imza atar ve uygula- maya sokarken (ki belirttiğim gibi imzalayıcılar arasın- da Türkiye de var) bizimkiler aksini yapıverdiler. Hem de eleştirinin biraz aşınya kaçmasını sövme fiili ile eş tutarak. Avrupa Konseyi'nin gündeminde iftira fiiline de Av- rupa Insan Haklan Sözleşmesi kapsamında daha hoş- görülü yaklaşılması ve hapis cezası öngörülmemesi varken bizimkiler tam tersini yapıverdiler. Avrupa Konseyi Medya ve Yeni lletişim Hizmetleri Yürütme Komitesi ilk toplantısını 21 -24 Haziran 2005 günlerinde Strasbourg'da yaptı. Kurulan alt komite- de Türkiye de var. Alt komitenin görevlerinden biri de "Avrupa Insan Haklan Sözleşmesi'nin 10'uncu mad- desinin hakaret ve iftira suçlan açısından yorumlan- ması". Hiç kuşkunuz olmasın. Toplantıya katılan uzman- lanmız vanlacak sonuçlann yer alacağı rapora imza atarlar ama, siyasetçilerimiz bildiklerini okumaktan vazgeçemezler. ••• Siyasetçilerimiz dirense de yargı, Avrupa Insan Hak- lan Sözleşmesi ve Avrupa insan Haklan Mahkeme- si'nin yorumlannı geçerii sayan bir yaklaşım sergili- yor. Yasada yer alan sınıriamalara karşın, suçlamalar- da beklenen patlamanın gerçekleşmemesinin en önemli nedeni de bu yaklaşım. [email protected]. Yargıtay'ın temyiz incelemesi Nesim Mcdkicinayeti davasıyinegörülecek ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Nesim Malki cinayeti davası ye- niden görülecek. Yargı- tay 1. Ceza Dairesi, Bur- sa 2. Ağır Ceza Mahke- mesi'nin verdiği karar- larla ilgili temyiz ince- lemesini tamamladı. Yargıtay 1. Ceza Daire- si'nin verdiği kararlar şöyle: SanıklarErolEv- cü. MineSumbüL Omer Eker. Hamide Aykaç ve Yusuf tlhan hakkında "suç işlemek amacı>1a teşekkül oluşturmak" suçundan açılan dava- nın zamanaşımı nede- niyle ortadan kaldınl- masına ilişkin kararlar onandı. - Cinayet suçlamasın- dan beraat eden Enıin Menge ve Mücahit Ça- kal hakkında verilen ka- rarlar bozuldu. Emin Menge'nin cinayete yar- dım etmek, Çakal'ın ise cinayet suçundan mah- kûm edilmesi istendi. - Evcil'e işkence yap- tıklan iddiasıyla yargı- lanan ve beraat eden em- niyet mensuplan Sun Tuğ, Candemir Özde- mir, Metin Soner Şen- türk, Hakan Ünsal Yal- çın, Ragıp Doğandemir, Harun Ozkava, Kemal Na\ir, MehmetKaçmaz, YaşarUsta ve Muzaffer Alan hakkındaki hü- küm, temyiz istemi sü- resinde yapılmadığı için reddedildi. Bu sanıklar hakkındaki temyiz iste- mini müdahil sıfatıyla Erol Evcil yapmıştı. - Cinayet nedeniyle ömür boyu hapis ceza- sına çarptınlan sanıklar Erol Evcil, Burhanettin Türkeşve ŞükrüElver- di hakkındaki hüküm 1 Haziran'da yürürlüğe gi- ren 5237 sayılı yeni TCY uyannca bozuldu. -"Tetikçi" olarak hü- küm giyen Türkeş'in "azmettirid" olarak yar- gılanması istendi. - Evcil'e kötü muame- le yapılmadığına dair sağlık raporu veren Ad- li Tıp Kurumu doktorla- n FeridunAbduDahKa- radağ ve Gündüz Sü- mevya Döl'e TCY'nin görevi kötüyü kullanma fıiünden verilen para ce- zası ve bunun ertelen- mesine ilişkin karar da yeni TCY'ye göre de- ğerlendirilmesi istemiy- le bozuldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle