Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 HAZİRAN 2005 CUMARTEî
HABERLER
DUNYADABUGIM
ALt StRMEN
Avrupa Müslümanlarla
Bağdaşamıyop
PARİS - Hollanda'da yapılan Avrupa Anaya-
sası referandumunda, yüzde 62 "hayır" oyunun
çıkmasının, hiç kuşku yok ki, tıpkı Fransa'da ol-
duğu gibi, ekonomik nedenleri var. Artan işsizlik,
ffyat yükselişlerini izleyemeyen ücretler, Hollan-
dalıların, kendilerini mutlu etmeyen bir düzene
başkaldırmalanna neden oldu.
Ancak olayın bir başka yönü de var. Bir za-
manlar Avrupa'nın en büyük hoşgörü ülkesi ola-
rak görülen Hollanda'da, son zamanlarda hızla
yükseJen ve saplantıya dönüşen bir yabancı kar-
şıtlığına tanık olunmakta.
Yabancılar arasında da özellikle, Müslümanlar
hedeflenmiş bulunmakta.
Her şey, 2 Kasım 2004'te, ünlü ressam, Vin-
cent Van Gogh'un üçüncü kuşaktan yeğeni
olan sinemacı Theo Van Gogh'un bisikletiyle gi-
derken, vurulup öldürülmesiyle alevlendi. "Alev-
lendi" diyorum, çünkü yabancılara ve özellikle
Müslümanlara karşıt duygular bu olaydan önce
de filizlinmeye başlamıştı.
Nitekim Theo Van Gogh da, senaryosunu Hol-
landalı kadın milletvekilı, Somali asıllı Hirsi Ali ile
birlikte yazdığı, bu milletvekilı hanımı da oynattı-
ğı "itaat" adlı filmde, Islamda kadının ikincil rolü-
nü eteştiriyordu.
Rlmı izleyenler, eleştirinin dışında, hakarete
varan ifadelerin de yer aldığını söylüyorlar.
• • •
Tabii ki bütün bunlar, ne cinayeti haklı göster-
meye yetiyor ne de işlenişindeki vahşeti. Görgü
tanıklanna göre, Van Gogh'un katili, garip eği-
limleri olan, saldırgan üsluplu sinemacıyı yalnız-
ca öldürmekle kalmamış, yerde can çekişmekte
olan kurbanının kafasını kestikten sonra, başsız
cesedi bıçaklamayı da sürdürmüştü.
Böylesine bir vahşet sahnesine, toplumun du-
yarsız kalması tabii ki beklenemezdi.
Aynca polisin bulduğu ilk ipuçlan da örgütlü
bir suç şebekesiyle karşı karşıya olunduğunu or-
taya koymuştu.
Nitekim buradan hareketle, Fransız polisi ma-
yıs ayı sonlanna doğru örgütün elebaşısı Çeçen
Muhammed Buyeri'yi, bir süredir saklanmakta
olduğu Tours kentinde yakaladı.
Bütün bu gelişmelerin, Avrupalılann tepkisini
çekmesine ne şaşırmak ne de kızmak gerek.
Ne var ki, Mine Kınkkanat'ın 19 Mayıs tarihli
Radikal'deki köşesinde yayımlanan "Tarih yazan
cinayetler" başlıklı yazısında da belirttiği gibi,
"...bütün bu ülkelerde, Islamcı teröre karşı mü-
cadele artarken, terör ile hiçbir ilişkisi olmayan
Müslüman göçmenlere yönelik bir düşmanlık
kabardığı gibi, terörü şimdilik terörü olmadan
önleyebilen Fransa'da bile 'sessiz kalabalığın'
Islam dinine bakışı sertleşiyor."
* • •
Bu görüşü doğrulayan bir olay, Grenoble'un
Echinolle komünündeki Marcel Cochin Anaoku-
lu'nda dün yaşandı. Okulda bulunan Müslüman
asıllı çocuklann başları örtülü anneleri, aile birliği
toplantısına alınmadılar.
Bu uygulama ilktir ve gerekçesinin anlaşılması
da güçtür. Fransa'da son çıkan laiklik yasasın-
daki "aşikâr şekilde görûnür dinı simgeler"in ya-
saklanması, öğretmenler ile öğrencilerin uymak
zorunda olduklan, ama velileri kapsamayan bir
hükümdü.
Doğrusu, kuruluş yetkilisinin 'Ve// öğretmen
ile işbiriiği yaptığı durumlarda kamu alanının bir
parçası haline gelir" gerekçesini geçerli bulmak
oldukça zor.
Ancak bu yasa daha ilk çıktığında da Fran-
sa'da ve Avrupa'da artan tepkiler karşısında, uy-
gulama alanının okuldan kamu hastanelerine ve
oradan da başka alanlara gentşletileceğini söy-
lemiştik. Gelişmeler, bu eğilimin arttığını gösteri-
yor.
Echirolle'deki uygulamayı kabul etmek müm-
kün değil, Fransa'nın da konyu tartışacağını sa-
nıyorum.
Buna karşılık Düsseldorf Idare Mahkemesi'nin
"yüzme havuzundaki bikinili kızları görmesinin
dini inançlanna aykın düştüğü" gerekçesiyle 11
yaşındaki erkek çocuklannın yüzme dersine gir-
memesi için Filistinli ailenin açtığı davayı, "Kamu
okullannda kız ve erkek öğrenciler birlikte yüze-
bilir" diyerek reddetmesine karşı çıkmak müm-
kün değil.
Görülüyor ki, Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde, Is-
lamiyet ile devlet bağdaşmazlığı artmakta, bu
eğilimin süreceğini söylemek pek yanlış olmasa
gerek.
Avrupa'da anlaşmazlığın her iki tarafının da
olaylara daha geniş bir bakış açısı ve hoşgörülü
bir uyumla yaklaşması zorunlu. Evet her iki taraf
da, daha uzlaşmacı olmak zorunda.
asirmen(5 cumhuriyet.com.tr
MAHKEMEYE GİDECEKLER
SHPveANAP'a'gün
hesabiyla9
yardım
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Hazine,
ANAP ve SHP'ye,
TBMM'de temsıl edil-
meye başlamalanndan
Sıyasi PartilerYasası'nın
en az 3 milletvekiline
Hazine yardımıru öngö-
ren geçici 16. maddesi-
nin yürürlükten kaldınl-
masına kadar geçen sü-
re için para aktardı. Bu-
na göre 10 milletvekili
olan ANAP 37 gün üze-
nnden 731 mılyar, SHP
ise 5 millerv ekili için 40
gün üzerinden 184 mil-
yar liralık yardım aldı.
Hazine'nin ANAP ve
SHP'ye gün üzerinden
yaptığı yardım önceki
gün itibariyle hesaplan-
na yatınlırken, her iki
parti de yargıya başvur-
ma karan aldı. Ancak iki
parti, Hazine'ye başvu-
ruda bulunduklan tarih-
te kaç milletvekilleri var-
sa ona göre bir yıllık pa-
ranın kendilerine öden-
mesi gerektiğini savu-
nuyor. Bu çerçevede
ANAP ve SHP'nin yü-
rütmenın durdurulması
ve alacaklannın faiziy-
le ödenmesı için mah-
kemeye başvuracağı öğ-
renildi.
Sezer, Başbakan Erdoğan'a 'Hukuka olan güvenin yitirilmemesi için uygulamaya son verin' dedi
AKP'ye Vekâlef uyansıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer,
AKP ikridannın "gefenek haline dö-
nüştürdüğü" devlet kademelerine ve-
kil bürokrat uygulamasıyla ilgili Baş-
bakan Recep Tayyip Erdoğana yazı
gönderdi. Yazıda. "vekâletstatüsüııün
istihdam modeline dönüşriirüldüğü-
nü" vurgulayan Sezer, "Devletevehu-
kuka oiangüveninvesaygının yitirflnie-
mesT jçin kamu görevlerinin vekâle-
ten yürütülmesi uygulamasına son ve-
rilmesini istedi.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Se-
zer'in, 7 Mart 2005'te Başbakan Re-
cep Tayyip Erdoğan'a vekâleten ata-
malarla ilgili gönderdiği yazının aynn-
tılan netleşti. Buna göre Sezer, yazı-
sında "kamu kunım ve kuruluşlann-
dakiüstdüze> yöneöciKkgörevlerinden
kimilerinin atanmalan uygun görül-
meyen kişilercevekâleten yürütiiklüğü-
nü ve aünması onaylanmayacagı dü-
• Erdoğan'a gönderdiği yazıda Sezer, bulunduğu göreve bilgisi ve deneyimi ile, tüm kademelerden
geçerek yükselmiş ve başansızlığı saptanamayan kamu görevlilerinin "salt siyasal nedenlerle"
görevden alınmasırun, kamu hukuku, gelenekler ve kamu yaran ile bağdaşmadığını vurguladı.
şünülenkimi ktşâerindekaramamedü-
zenlenmesinegerek görülmeden vekâ-
leten göreve getirildiğinr kaydetti. Bu
durumun son dönemde süreklilik ka-
zandığına işaret eden Sezer, kendisi-
ne 59. Hükümet döneminde 28 Şu-
bat'a kadar toplam 2 bin 340 atama ka-
ramamesi geldiğini, bu kararnameler-
den 306'smın imzalanmayarak geri
gönderildiğini bildirdi. Sezer, geri gön-
derilen karamamelerin 17sinin atan-
mak istenen kişilerin yasa ya da yönet-
melikte yazılı koşuiu taşımadığı, 58'inin
yöneticilik ya da bakanlığın görev ala-
myla ilgili konularda yeterli bilgisi ve
deneyimi bulunmadığı, 13'ünün yar-
gı kararlanna uygun olmadığı ve
163 'ünün de diğer nedenlere dayandı-
nldığını dile getirdi. Yazısında, *Ge-
rekçeierden de anlaşılacagı gibiüst dü-
zey \önedcilik görevine atanmak iste-
nenlerin kimileri kamu yaran vekamu
hizmednin gereği olarak bu görevler-
de bulunmaması gereken kişilerdir"
diyen Sezer, buna karşın uygulamada
bu kişilenn atanmak ıstenilen görev-
lerde vekâleten çalıştınldığını belirtti.
Böylece hizmetin aksamaması için is-
tisnai biryöntem olan vekâlet statüsü-
nün "bir istihdam modeline dönüştü-
rüldügunü" kaydeden Sezer, konuyla
ilgili yasal düzenlemeleri ve yargı ka-
rarlanru anımsattı.
Sezer. "Asaletenatanmasıyetkihüst
makamlarca uygungöriibneyen birka-
mu görevfoinin aynıyada farkta birgö-
revi yetkili alt makamın onayıyla vekâ-
leten vürütmesi>argı kararlanlede bağ-
daşmamaktadır" dedi.
Yazısında geri gönderilen atama ka-
rarnamelerinin 55'inin, geçmişte ba-
şanlı hizmet gören ve başansızlığı sap-
tanamayan kamu görevlilerinin görev-
den alınmasına ılişkin olduğunu be-
lirten Sezer, bulunduğu göreve bilgisi
ve deneyimi ile. tüm kademelerden
geçerek yükselmiş ve başansızlığı sap-
tanamayan kamu görev hlerinin "saltsi-
yasal nedenleıie" görevden ahnması-
mn, kamu hukuku. gelenekler ve ka-
mu yaran ile bağdaşmadığını vurgu-
ladı. Bazı kamu görevlilerinin de hak-
lannda açılan inceleme ve soruştur-
malarla suçlu duruma düşürüldüğüne
işaret eden Sezer. yapılan işlemlerin yar-
gı denetimine tabi olduğunu ancak bu
tür uygulamalann hizmet aksamalan-
na ve kamu kurumlanna duyulan gü-
venin azalmasına neden olduğunu bil-
dirdi. Cumhurbaşkanı Sezer. şunlan
kaydetti:
-Devlet beDi UkeJer doğrultusunda
varhğını sürdünnektedir. Devtetin var-
hgjnı ilketi biçimde sürdürmesi ehil dev-'
let memuıianyla olanaklıdır. Devlet
memuru hiikümeti değiL devieti tem-
sfl etmektedir. Çünkti. hükümerJer ge-
çici, devlet kalıcıdır. De>1et polirikası
olabilecek konu \e alanlarhükümetten
hükümete değişirse de\1etin sürekliü-
ği sağlanamaz. Aynca, bu durum ana-'
jasaJ ve yasal kurallara. kamu v^ran-"
na ve kamu hizmetinin gereklerine uy--
gun düşmemektedir. Yukanda belirti-"
len gerekçelerie, kamu görevlileriniır;
sürekli olarak vekâleten yürütülmesU,
uygulamasına son veribnesinde, devie-*
te ve hukuka olan güvenin ve saygının -,
yitirihnemesiyönündenzorunhıhıkgö- °
riilmektedir.n
'~:
MECLtS TATtLtNE DOĞRU
Hükümetin
temmuza kadar
hedefi 8yasa
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümet,
Meclis'in tatile gireceği 1 Temmuz'a kadar TBMM
Genel Kurulu'ndan 8 ya da 9 yasa tasansı geçirmeyi
planlıyor. Tasanlar arasında Personel Rejimi, Sicil
Affi, Bankacılık ve Tanm Sigortalan yasa tasanlan
da bulunuyor. Hükümet, TBMM'nin tatile gireceği 1
Temmuza kadar öncelik vereceği yasa tasanlanm
belu-ledi. Geçen Bakanlar Kurulu toplantısmda
masaya yatınlan öncelikli yasalar, bu haftaki
toplanhda netleştirilecek. Toplantının en önemli
gündem maddesi Personel Rejimi Yasa Tasansı
olacak. Toplantıdan çıkacak sonuca göre tasannın 1
Temmuz'a yetiştirilip yetiştirilmeyeceği
belirleneceİc. Bu çerçevede hükümetin öncelik
tanıdığı tasanlar şunlar:
Kamu Personel Rejimi Yasa Tasansı: TSK
personelını, öğretim üyelenni \e hakim-savcılan
Devlet Memurlan Yasası kapsamına alan tasanyla,
kademe ve dereceden basamak sistemine geçilecek.
Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar
Hakkında Yasa Tasansı: Tasan ile sektörleri
denetlemek ve düzenlemek amacıyla oluşturulan
kurullann arasındaki farklı starü ve uygulamalann
kaldunlması hedefleniyor.
Sicil Affı Yasa Tasansı: Yaklaşık 20 bin memuru
ilgilendiren tasanyla, yüz kızartıcı suçlar haricindeki
cezalar affa uğrayacak.
Bankacılık Yasası Tasansı: Batık bankaiardan
tahsilatın hızlandınlması tasansıyla TMSF'nin
yapısı değiştıriliyor.
Ozürlüler Hakkında ve Bazı Yasalar ile Yasa
Hükmünde Karamamelerde Değişiklik
Yapılmasına Ilişkin Yasa Tasansı: Tasanya göre
engellıler aleyhine aynmcıhk yapılamayacak,
aynmcılıkla mücadele. engellilere yönelik
politikalann temel esası olacak.
Mahalli Idare Birlikleri Yasası Tasansı: Tasanya
gore birden fazla mahalli idarenin yürütmekle
görevli olduklan hızmetlerden bazılannı bu-likte
görmek üzere, kendi aralannda kurduklan kamu
tüzel kişiliğıne "Mahalli İdare Birtiği'' denilecek.
Tanm Sigortalan Yasa Tasansı: Tasan, tanm
üreticilerininın kuraklık, don ve sel gibi doğal afet
riskleri nedeniyle uğrayacaklan zararlann devlet
desteğiyle tazmin edilmesi sistemini kurma>ı
amaçlıyor.
Bazı Kamu Alacaklannın Tahsil ve Terkikine
Ilişkin Yasa Tasansı: Tasanyla yurtdışına eğitim
amacıyla gönderilen kamu personelinden mecburi
hizmet yükümlülüğünü yerine getirmeyenler faiz
yükünden kurtulacak.
Hakkâri lli Çevresinde 25 Ocak 2005te Meydana
Geten Deprem Afeti Hakkında Yasa Tasansı:
Tasan, Hakkâri çe\Tesinde meydana gelen depremde
zarar gören afetzedelerin onanm işleri için kredi
verilmesine ilişkin düzenlemeleri öngörüyor.
Sağlık hakkı için yürüdüler
Sağbk ve Sosv-al Hizmet Emekçileri Sendikası'nca (SES), tzmir'den 5 gün önce başlatılan "Sağhk Hak-
kı Yürüyûşü" dün Ankara'da sona erdi. Hacettepe Ünivıersitesi Tıp Fakültesi Hastanesi bahçesine gelen
yürüyüş korteji. KESK üyeleri ile baa shil toplum örgütü ve sh-asi parti temsiküeri tarafindan karşı-
landî "SağM Hakla İçin Yürüyoruz" pankartı arkasında Abdi İpekçi Parkı'na vürüyen gnıptakikr,
"Sagnk hakdr satılama/", "Hastaneler halkındır satılamaz" ve "AKP sağtağa zarârhdır" sloganlan at-
b. SES Genel Başkanı Köksal Aydın, "davatmalarla gündeme gelen ve kamusal hizmetJerin taJamna yol
açacak" Sosyal Sigortalar ve Genel Sağhk Sigortası, Personel Rejimi ve Kamu Yönetimi Temel Kanunu
>'asa tasanlanıun geri çekilmesi genektiğini söyledi. KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul da uy-
gulanan ekonomik politikalann toplumun yüzde 80'ini nıağdur ettiğini belirtti. (Fotoğraf: AA)
Terörist Öcalan, Miloşeviç gibi yargılanma talep edecek
'Tarafsız mahkeme' istiyor
İLHANTAŞCI
ANKARA-Avrupa Insan Hak-
lan Mahkemesi'nin (AİHM) adil
yargılanmadığıru savımduğu te-
rör örgütü lideri Abdullah Oca-
bn. yeniden yargılanma istemin-
de bulunmayaeak. Başbakan Tay-
yip Erdoğan ile Dışişleri Baka-
m Abdullah Gül'ün "100 kez de
yargdansa sonuçdeğjşmez" açık-
lamasıyla Türkiyenin tarafsızlı-
ğuıı yitirdiğini savıınan Öcalan,
BM nezdinde olusturulacak ta-
rafsız ve bağımsız birmahkeme-
de "Türkiyeîe birtikte" yargılan-
ma istedi. Avukatı AyselTuğluk,
Öcalan'ın eski Yugoslavya Dev-
let Başkanı Miloşeviç örneğıni
vererek, ona benzer yargılama
istediğini aktardı.
Abdullah Öcalan, avukatlany-
la yaptığı görüşmenin ardından
yeniden yargılama baş\^ırusu
için "net" olarak başvurulma-
ması talimatı verdi. A\Tikatı Ay-
sel Tuğluk, Öcalan'm "mevcut
koşuDarda yeniden yargılamavı
kabul edemeveceğini'' söyledi-
ğitü bildirdi. öcalan adına Tuğ-
luk, gerekçeyi şöyle açıkladı:
"Yeniden yargılama süreci ka-
rannın çıkniasından önce Erdo-
ğan ve Gül'ün' 100 kez de yargı-
lansaavTiı cezayı alır'.askerlerin
Biz tarafiz' açıklanıalaru devle-
tin bu davada taraf olduğunu or-
taya kovmuştur. Bu koşullarda
bağımsız, tarafsız yargılama ve
mahkeme koşuiu ortadan kalk-
mışOr. Biz de tarafiz. Savaş süre-
ci yaşandı, acılan biz de yaşadık.
Her iki tarann da yargüanacağı,
savaş sürecinin açığa çukanlaca-
ğı özgün koşuüar v^ratılmah."
YASATASARISIj
Üniversite j
açmak ~
kolaylaşıyorı
ANKARA (Cumhuri- '
yet Bürosu) - Anadolu il- ~
lerinde yeni ünıversiteler,":
açmaya hazırlanan hükü- \
met, bunu kolaylaştıran .
bir yasa tasansınıf>
TBMM'ye gönderdi. Ta-
sanya göre, yeni üniversi-J
:
te açıhnası için fen- ede- ,
biyat fakültesi kurulmasjD
zorunluluğu kaldınlıyor. jji
Yükseköğretim Kurum- *,
lan Teşkılatı Yasası'nda -
değişiklik yapılmasına iliş- ,,
kin yasa tasansı dün
TBMM'ye gönderildi. Ta- •
sanmn gerekçesinde yeni.1
bir üniversite kurulması/
için fen-edebiyat fakülte-;,
si bulunması zorunlulu-, j
ğuna dikkat çekilirken, ,
ünıversitelerde bugüne dek
94 fen-edebiyat fakültesi, T
fen fakültesi ve edebiyat ,
fakültesi kurulduğu vurgu- '
landı. Tasan ile yeni üni- y
versiteler kurulurken fen- i
edebiyat fakültesi kurul-'y
ması zorunluluğu kalduı- ^
larak ihtiyaç duyulan ye-jtJ
ni fakültelerin kurulmasLr.
yolunun açılmasının be-\'A
nimsendiği kaydedildi.,,
Üniversite bulunmayan 41,;
ilin 14'ünde başka üniver-
sitelere bağlı olarak fen- "
edebiyat fakülteleri kurul-
duğunun da altı çizildi.
Gerekçede. "Öğretim de-Jl
mam yetiştirilmesi ve bft-'-l
gitransferikonusundaüni- >
versitler arasında eskiden.j
beriişbirfiği vapıhnaktadır TN
vevapılmasınadevamedi- ,
lecektir. Kaldı ki Avru-v;
pa'nmbazı ülkelerinde sa- .
dece edebiyatve beşeri bi- ,j
limler ağırnklı veva fen bi- ^
limleri ağırhklan ünh'er-',
sitelerkurulabilmekledir'' ^
denildi. 1
Tasanda, üniversite ku-J,
rulabilmesi için en az üç -(
fakülte koşuiu getiriliyor. u
YÖK'e gerekli görülme- ^
si durumunda sayılanla- Z
nn dışmda fakülte adı be-^
lirleme yetkisi de verildi. -
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr -
ATV'de yayımlanan "Beyin Fırtına-
sı" isimli programımızda çarşamba
gecesi konuğumuz eski Milli Eğitim
bakanlarından Hasan Celal Gü-
zel'di. Bu program sırasında Milli Eği-
tim Bakanlığı'nın yeni hazırladığı müf-
redattaki din küJtürü ve ahlak bilgisi
dersindeki yeni uygulama hedeflerine
dikkat çekmiştim.
Gazetelere yansıyan yeni müfre-
datta, dikkat çekici bazı uygulamalar
yer alıyordu. Ortaöğretim ders prog-
ramında yapılan değişikliğe göre öğ-
renciler, camiye gidip aptes uygula-
ması yapacak, Milli Eğitim Bakanlı-
ğı'nın "belirli gün ve haftalar" çizel-
gesinde yer almamasına karşın Kutlu
Doğum Haftası'nda düzenlenen et-
kinliklere katılacaklardı.
Derste, öğretmenlerce Kuran da
okunacaktı. Öğrenciler, "Ça^n'filminı
izleyerek, Hz. Muhammed'in hayatı
hakkında çıkarımlarda bulunacaklar-
dı. Din öğretimi Genel Müdürlü-
ğü'nce 4 yıllık liseye göre hazırlanan
ve Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlı-
ğı'nca da onaylanan program, 9. sı-
Din Dersleri ve Vicdan Özgürlüğü
nrftan başlayacak, gelecek yıl ortaöğ-
retimde okutulacaktı.
• • •
Bu konuyu gündeme getirmemin
bir sebebi de Kuran kursları konu-
sunda son anda Türk Ceza Kanu-
nu'na eklenen bir madde nedeniyle
ortaya çıkan tartışmaydı. Nazlı llıcak
ve Hasan Celal Güzel, Türkiye'de din
ve inanç özgürlüğünün baskı altında
olduğunu söylemişler ve türban,
imam hatip liseleri gibi konulara dik-
kat çekmişlerdi.
Ben de Milli Eğitim Bakanlığı'nın
gazetelerde yayımlanan genelgesin-
deki terslikten söz etmiştim. Uygula-
malı aptes, derste Kuran okuma, sure
ezberieme gibi konulann laik bir eği-
timde olamayacağını belirttim. Böyle
bir uygulamanın ancak din derslerinin
seçmeli ders olarak okutulması halin-
de kabul edilebileceğini söyledim.
Bu haber diğer konuşmacılar tara-
findan tereddütle karşılandı. Hatta
büyük bir ihtimalle uydurma olduğu
düşüncesi ifade edildi. Program bitip
evlerimize dönerken Milli Eğitim Ba-
kanı Hüseyin Çelik'in bizleri aradığı
söylenince, biz de cevaben kendisini
aradık. Hüseyin Çelik, benim sözünü
ettiğım müfredat konusunda bizleri
aydınlatmak istediğini ifade etti.
Kendisiyle yaptığımız kısa sohbet-
te, söz konusu hükümlerin yeni müf-
redatta yer aldığı anlaşılıyordu. Ancak
Bakan Çelik, bu uygulamanın diğer
dinlere mensup öğrenciler için de
kendi ibadetlerini öğrenme şeklinde
uygulanacağını belirtti. Başka birçok
ifade içinden bu bolümün cımbızlana-
rak yayımlandığını söyledi. Bakan bu
konuda haberi yapan gazeteye de bir
açıklama yolladığını sözlerine ekledi.
• • •
Milliyet gazetesi, Milli Eğitim Ba-
kanlığı'nın yolladığı açıklamanın ha-
beri doğruladığını belirtiyordu. Ba-
kanlığın yolladığı açıklamada, yenile-
nen programda camide aptes uygu-
lamasının öğretmenlere yol gösterici
etkinlik örneği olduğu belirtilmişti,
"Din hakkında doğru bilgi sahibi ol-
mak, dindar olmak anlamına gelmez.
Dindariık bireysel bir tercihtir" denil-
mişti.
Bakan Çelik'in sözlerinden ve ga-
zetelere yapılan açıklamadan, bu uy-
gulamalı din dersinin yeni müfredatta
yer aldığı anlaşılıyordu. Bakan Çelik,
bu uygulamaya ilişkin bazı yumuşatı-
cı yorumlar yapıyordu. Ancak burada
sorun şuydu: Söz konusu aptes alın-
ması, Kuran okunması, namaz kılın-
ması gibi uygulamalar Islam inancının
Sünni-Hanefı mezhebi uyannca yapı-
lıyordu.
Din dersi zorunlu olduğuna göre,
öğrenci hangi inançtan, hangi mez-
hepten olursa olsun ya da inançsız
bile olsa bu müfredata uymak duru-
mundaydı. Burada bir dayatma söz
konusuydu.
Din dersi seçmeli ders olsa sorun
yok. 0 zaman isteyen öğrenci girer''
isteyen girmez. Kaldı ki. zaten Türki- -
ye'deki şu andaki din derslerinde de-.
sure ezberletifiyor, Kuran okutuluyor,
ve Sünni-Hanefi propagandası yapılı-^,
yor. Laik bir devlette olmaması gere-"
ken ne varsa oluyor. Bu yetmiyormu^»'
gibi şimdi de bu konu daha da aşıır
bir hale getiriliyor. \ı
Din ve vicdan özgürlüğü olmadığ^,*
şikâyeti yapanların, kendi inançlarK
doğrultusunda dayatma yapmaya'
kalkışmalan nasıl açıklanmalı? örne-
ğin, neden bir gün bile din derslerinin;
seçmeli olması gerektiğini savunmu- •
yorlar? örneğin Milli Eğitim Bakanı,
Hüseyin Çelik, zorunlu din derslerin-,;
den yana olmadığını, bunun seçmel?
olduğunu savunuyor mu?
• • • "i
Bunların hiçbirini bir önyargıyla .'
söylemiyorum. Demokrasi ve özgür^ (
lükler bir bütündür, bir tarafı savunu-'
lup diğer tarafı görmezlikten geline- -
mez. 0 zaman hiçbir özgürlük adımı
atılamaz. _.