26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 HAZİRAN 2005 ÇARŞAMBA HABERLER Özkök, uluslararası alanda fîkir birliği oluşturulamazsa mücadelenin işe yaramayacağını söyledi: Ortakterörtanımı şartANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, terör örgütlerinin gü- nümüzde her yerde eylem yapma yeteneğine ulaştığına dikkat çekerek "Şayet terorizmin ortak tanımı ko- nusunda tam bir ortak fikir birliği- ne erişemezsekbu mücadelede galip gelemeyiz. Küresel banş ve güvennk ya her yerde olduğunu ya da hiçbir yerde olmadığını görürüz" uyansın- da bulundu. Özkök, NATO kapsamında kuru- lan Terörle Mücadele Mükemmeli- yet Merkezi'nin (TMMM) açılışın- da yaptığı konuşmada çeşitli uyan- larda bulundu. Clkelerin uluslara- rası düzeyde terorizmin ortak tanı- mı üzerinde uzlaşmaya varması ge- rektiğini belirten Özkök, "Şayether- KARAYILAN 'Aydınlar araya girsinler9 DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) -PKK KONGRA GEL'ın yenı sıyasi yapılanması Koma Komelen K.urdistan/K.ürdistan Halklar Birliği Kürdistan Yûrütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan. aydınlaruı ateşkes çağnsına olumsuz yanıt vermediklerini belirterek "Biz bu konuda her şeye açığız. Gelsinler, baksınlar, kontrol etsinler. Araya girsinler" dedi. Örgüt yanlısı haber yapan Mezopotamya Haber Ajansı'na açıklamalarda bulunan Murat Karayılan, AB büyükelçileri, Türk aydınJan ve ardından da Kürt aydınlannm ateşkes çağnlannı değerlendirdi. Şiddetle sonuç alma yanlısı olmadıklannı savunan Karayılan, ateşkes çağnlanyla ilgili şunlan söyledi: "Türkiye'deki aydınlar sürecin ciddilestiğini gördüler. Banş istemiyle yapılmış bir girişimdir ve saygındır. Yîne Türk basınından bazı yayınlar bizim bu çağnlan reddettiğimizj iddia ettiler. Bunlar doğru değiL Bu çağnlan saygryia karşıbyonız. Her ne kadar geç ve yetersiz olsa da iyi nrveti içeren iyi bir girişim. Banşa dönük her şey iyidir. Biz aydm çevreierinin girişimlerini boşa düşürmemeye çabşryoruz ve bunu yakın bir süreçte değerlendirmeye alacağız. Biz bu rür banş hareketkrinin daha da gefiştirihnesini öneriyoruz." Aydınlann "hakem" rolünü üstlenmeleri konusunda da görüş açıklayan Karayılan. "Biz bu konuda her şeye açıgız. Gebinler, baksınlar, kontrol etsinler. Araya girsinler. Teföş yapsınlar, araşnrsınlar. kun. nasıl başlatü görsünJer. Biz ashnda süreci ürmandırmamak için çok yoğun bir çaba sarf ediyoruz. Biz drvoruz ki getin anlayıhm. Bir memurunuzu gönderin, görüşetim" dıye konuştu. Amerika'nın Irak'taki direnişçilerle görüştüğünü öne süren Karayılan, "Ne var yani, Amerika küçüİdü mü? Yok, büyüklüğünü gösterrvor. Peki Kürt halkı kendisiyk biıükte yûzyıDardır yaşayan bir halkın bazı temsilcileriyİe otursa dünya mı yılalacak? Hayır" dedi. • Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök, NATO kapsamında ku- rulan Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi'nin açılışında yaptı- ğı konuşmada herhangi bir ülkede terörist olarak adlandınlan bir kişi diğer ülkelerde farklı şekilde tarunıp kabul görüyorsa o zaman terörle mücadelenin başan şansınm olamayacağını vurguladı. Özkök, "küre- sel banş ya hiçbir yerde ya da her yerde" uyansında bulundu. hangi bir sebepten ötürü bir ülkede terörist olarak adlandınlan bir kişi, diğer ülkelerde farklı şekilde tanınıp kabul görüyorsa o zaman bu müca- delenin başanh olma şansı yoktur" dedi. Terörü kendi amaçlanna ulaş- mak için bir yöntem olarak kullanan kişi ya da gruplann "terörist" ola- rak adlandınlması gerektiğini belir- ten Özkök, "Şayet terorizmin ortak tanunı konusunda tam bir ortak fı- kir birfiğmeerişemezsek bu mücade- lede galip gelemeyiz" diye konuştu. Terör örgütlerinin dünyanın her bölgesinde saldın gerçekleştirebil- me olanak ve yeteneğine ulaştığını belirten Özkök, "Bu perspektiften ba- kıküğmda küresel banş ve güvenü- ğin ya her yerde olduğunu ya da hiç- bir yerde olmadığuu görürüz" dedi. 11 Eylül'ün dünya tarihi açısından dönüm noktası olduğunu belirten Özkök, Türkiye'nin daha önce ya- şadığı sıkmtılara diğer ülkelerden gerekli desteği göremediğini şu ifa- delerle dile getirdi: Türkiye uyarmışt "Sizin de bikiiginu gibi yalmzca Türkiye'de 30 bin insan terörist sal- dınlar sebebiyleöhnüşveya yaralan- mışür ki bu sayıdünya tarihindeki en büvükrakamlardan biridir. Biz ulus- ÎĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇlN Vekfl kira yarcbnıı istedi Maaşlanna zamyapılmasının halkı rahatsız edeceğini söyleyen AKP'li Tosun,parlamenterlere destek için İsveç modelV uygulanmasını önerdi BÜLENTSARIOĞLU ANKARA - Başbakan Recep Tay- yip Erdoğan'ın memur maaşından önce millervekili maaşının arttırıl- mayacağını belirtmesine karşın mil- letvekillerinin beklentisi sürüyor. Millervekilleıinin "geçim sıkmtisı" dün AKP grup toplantısında yeni- den değerlendirildi. Alınan bilgiye göre, grup toplan- üsının basına kapalı bölümünde AKP Tokat Millervekili Resul Tosun mil- lervekili maaşlanyla ilgili konuştu. Tosun'un "MiDetveküımaaşzammı takbi çok ayıp. Kamu vicdanuıı ze- deleyen bir durum. Bir taraftan 350 milyon lirahk asgari ücreöe geçinen vatandaşbrvarken 7miyar frakkma- aş alan milletvekiline zam yapıiması kamu vicdanuıı sarsar. Maaş zammı yaktşıksız olur, ahlaki değfldir, halka anlatamavTzve sjyasetendoğru değfl" dediği öğrenildi. Edinilen bilgiye gö- re Tosun, ancak îsveç 'te parlamenter- lere sağlanan mali desteğin Türki- ye'de uygulanması yoluyla milletve- killerinin "geçim sıkıntısuıa" çözüm bulanabileceğini söyledi. Tosun'un "İsveç modeü" olarak getirdiği öne- ri şöyle: "MiDetveküi maaşı beUrti birse\T\çdesabJtienir.araşrnernurrna- aşıytaparalelolur.Maaşm üzerine,mfl- lervekülerinin seyahaoerinde hara- rah, konaklama gideri, ulaşnn gide- ri, kn-a ve iktişim giderieri devlet ta- rafindan karşılanır. Bunu uygular- sak halkı da kunse>i de rahatsızetme- mişohınız." Tosun, însan Haklannı Araştırma Komisyonu üyesi olarak tsveç'e yap- tığı ziyaret kapsamında insan hakla- rı ihlallerinin önlenmesine ilişkin gözlemlerini de anlattı. İsveç'te ka- mu ve özel sektörden sorumlu iki ombudsmanlık bulunduğunu, kamu ombudsmanının cumhunyet savcı- suıın yetkileriyle donatıldığını belir- ten Tosun, insan haklan ihlallerine kar- şı çok ağır cezalar öngörüldüğünü vurguladı. Tosun'un, milletvekili ge- liri için öraek gösterdiği tsveç. 9 mil- yonu bulmayan nüfusuna karşın 346 milyar dolarlık ulusal geliriyle dün- yanın en büyük 19. ekonomik gücü- nü oluşturuyor. Fransa ve Ispanya'dan sonra Avrupa'nnı en büyük üçüncü ülkesi olan İsveç'te işsizlik oranı yüzde 4.5 ile sınırlı bulunurken ka- mu ve özel sektörde çaüşanlann yüz- de 81 'i sendikalı. Uluslararası çahş- ma yaşamı literatüründe "tsveç mo- defi" olarak büinen uygulama; ülke- deki yüksek sendikalaşma oranı, mer- kezi toplu pazarlık ve az sayıda iş uyuşmazlığına dayah istihdam poli- tikasını oluşturuyor. Milletveküi gelir- leriyle ilgili önerinin bu modelle il- gisi bulunmuyor. lararası toplumu terorizmin kötü- lüklerine karşı birikte hareket etme- miz gerektiği konusunda daima uyar- mışük. Ne yazık ki pek çok ülke bi- zim işbüüği çağnlanmıza kulak as- manuşü." 11 Eylül saldrnlarırun ar- dından ortak bir tepki oluştuğunu, te- rörün ülkelerin gündeminin birinci sırasında yer almaya başladığını an- Iatan Özkök, "Salduılann ortaya çı- kardığı bir diğer sonuç ise bazı ülke- lerin ilk defa olarak teröre karşı ne kadar savunmasız olduklaruu anla- malan ohnuştur" diye konuştu. Özkök, Türkiye'nin uluslararası pozitif girişim ve taahhütlenne pa- ralel olarak terörü daha bilimsel bir yolla araştırmaya karar verdiğini belirterek, TMMM'nin oluşturul- duğunu söyledi. ERDOĞAN AYRICALIĞI Jethıvyla sabıka açıklaması ANKARA (ANKA) - Trabzon'da gerçekleşen yumurtalı-sloganlı protesto, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik her protesto girişiminde polisin protestoculann daha önceki suç kayıtlarını jet hızıyla çıkararak açıkladıklannı gösterdi. Başbakan Erdoğan'a karşı geçen cuma günü Trabzon'da yol açılışında konuşurken iki vatandaş tarafindan protesto girişiminde bulunuldu. Erdoğan'a konuşması sırasında yumurta atmaya çalışan iki protestocu, "Karadeniz uşağı Amerikan uşağı olmayacak" sloganı da ahnca, polis tarafindan çok kısa sürede etkisiz hale geririlerek gözaltına alındı. Ancak protestonun üzerinden uzun zaman geçmeden protestoculann kimlikleri. siyasal görüşleri ve geçmiş suç kayıtlan bilgi noru haline getirilerek basına iletildi. Protestoda bulunan Murat Bektaşoğhı \ e Ethem Kütük'ün Trabzon Halkevi başkan \ e üyesı olmalannın yanı sıra daha önce de, "hırsızhk ve bölücü faalnetlerde bulunmaktan" suç kayıtlannın olduğu duyuruldu. Jet açıklama olayının benzeri, AKP iktıdannda karşılaşılan ilk ciddi protestolardan birinde de yaşandı. 9 Haziran 2003'te Erdoğan'ı İstanbul'da katıldığı Yoksulluk Konferansı'ndaki konuşması srrasında protesto eden iki halkevi üyesi ve üniversite öğrencisi Mehtap Vurthık ve AB Ergin önce tuvalete kapatıldı. iki protestocu için "Skilleri bozuk" diyerek ilk suç kaydına dikkat çeken Erdoğan oldu. Arduıdan da yine çok hızlı biçimde polis tarafindan iki protestocunun, "bölücü ve terörist eylemlere kaüldıklanna" \e bu eylemlerin sayısal bılançosuna ilişkin suç kayıtlan basuıa iletildi. Erdoğan, 10 Mayıs 2005 tarihinde AKP grup toplantısında konuşmasını yaparken izleyaciler arasında bulunan bir vatandaş tarafindan, "Açım Başbakamm açun, işsizim" sözleriyle protesto edildi. Aradan l saat geçmeden protestocu vatandaşın kimlik ve suç kaydına ilişkin polisin hazırladığı bilgi noru dağıtıldı. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Idris Güllüce, eskı Istanbul Deniz Otobüsleri Genel Müdürü ve şu anda Istanbul Büyükşehir Belediye Baş- kanvekili. Kendisine uzmanlık alanı da olduğu için Istarbul Belediye- si'nin vapurlarla ilgili projelerini sor- dum. Bu konudaki endişelerimizi dile getirdim. Güllüce'nin söyledıklerini sizlerle paylaşmak ve söylediklerini bir kena- ra not etmek amacıya aktanyorum: Istanbul Büyükşehir Belediyesi'nin hızlı deniz otobüsleri diye bir tercihi yok. Olamaz da. Çünkü deniz oto- büsleri maliyetlen çok yüksek ulaşım araçlan. Üstelik masraflan da oiduk- ça fazla. Bu nedente bile tercih et- memiz mümkün deği< Güllüce'ye şöyle bı- soru sordum: Eski Deniz Işletmeler vapurlanndan yenisini yapmıyorsunuz. Bu vapurlar da eskiyor ve giderek ulaşımdan kal- kıyor. O zaman burların yerine ne koyacaksınız? Eskiden bu vapurlar ya bizim tersanelerimzde üretilirdi ya da Italya gıbi güneşli Akdeniz ülkele- Idris Güllüce ile Vapurlar Üzerine rinden satın alınırdı. Şimdi ne yapa- caksınız? Güllüce'nin cevapları şöyle: Evet, ben İDO Genel Mûdûrlüğü yaptım, ancak konunun uzmanı değilim. Is- tanbul Büyükşehir Belediyesi bünye- sinde işin uzmanlanndan oluşan bir ekip bu konularda nasıl bir seçim yapacağımız üzerinde çalışıyor. Bir grup uzmanımız da şu anda Porte- kiz'de araştırma yapıyor. Hangi tür vapurlan tercih edeceği- miz konusunda titiz bir çalışma yürü- tüyoruz. Hangi tür vapurlar daha ko- lay ve hızlı iskeleye yanaşabilir? ön- den yanaşan vapurlar mı yoksa yan- dan yanaşanlan mı, bizim denizimize ve iskelelehmize uygun olur, onu saptamaya gayret ediyoruz. Merak etmeyin hızlı vapurlar bizim tercihi- miz olamaz çünkü zaten mesafeler çok kısa olduğu için en fazla bir iki dakika fark eder. Bu da onca masra- fa değmez. ••• Güllüce'ye, bu çalışmaları yapar- ken halkı bilgilendirmeleri gerektiğini, halkın tercihlerini de dikkate almaları gerektiğini anlattım. Neden böyle bir yola başvurmadıklarını sordum. Gül- lüce şunlan söyledi: Konuyu uzman- lara bıraktık. Ben bile yıllarca bu işte çalıştığım halde konunun uzmanı değilim. Bu nedenle halka danış- makla bir çözüm bulabilmek müm- kün değil. Güllüce'nin bu açıklamasına karşı- lık şunlan söyledim: Konuyu uzman- lar araştırsınlar, ancak bu gemileri kullananlar, bu gemilerin gündelik se- ferlerine bağlı olarak yaşayanlan en azından temsil eden sivil toplum ku- ruluşlarına kulak vermelerinde yarar olduğunu düşünüyorum. • • • Güllüce, bu konuda basında çıkan haberlerin gerçeği yansıtmadığını, vapurlann falan ortadan kaldınlmadı- ğını söyleyince, ben de kendisine şu karşılığı verdim: Gelişmeler konusun- da kamuoyunu bilgilendirmelisiniz. Eğer bilgilendirmezseniz, o zaman insanlar haklı olarak kaygılara kapılı- yorlar. Bu arada kendisine kapalı ve karanlık deniz otobüslerini öven, kla- sik vapurlan ise yeren afişleri hatırlat- tım. "Amacımızı doğru anlatamamı- şız" dedi. Idris Güllüce ile konuşmamız özet- le bu şekilde. Bu sözlerini bir teminat olarak kabul ertiğimizi ve kendilerini izlemeye devam edeceğimizi belirt- tim. • • • Can Saydam'ı yrtirdik 1968'li arkadaşımız, gazeteci Can Saydam'ı önceki sabah Isveç'in Stockholm kentinde geçirdiği beyin kanamasının ardından kaybettik. Can benim çocukluk arkadaşımdı. Ameri- kan Koleji'nde aynı sınıfta okuduk. O Mardinliydi. Süryaniydi. Mardin o za- man bana dünya kadar uzak bir yer gibi görünürdü. Araya yıllar girdi. 12 Eylül dönemi- nin zor günlerinde İstanbul'da karşı- laştık. Isveç'te Margarrta ile evlen- mişti ve Kerem adlı bir de oğulları olmuştu. Stockholm radyosunun Türkçe bölümünde çalışıyordu. Mar- maris'in Kumlubük koyunda ortak bir ev tuttuk. Güzel bir yaz tatili geçirdik. Sonra Türkiye'ye geldiğinde buluş- tuk, eski arkadaşlarımızla bir araya geldik. Ben Stockholm'e gittiğimde ona uğrardım. Evlerini ziyaret eder- dim. Can, 68 kuşağının sempatik, di- rençü ve dost canlısı temsilcilerin- dendi. Hepimizi acı içinde bıraktı. Cenazesi cuma günü Türkiye'ye geli- yor. Taksim'deki Voskeperan Katolik Kilisesi'nde saat 16.00'da yapılacak törenden sonra toprağa verilecek. Onu hep sevgiyle anacağız. G L O B A L P O L İ T İ K Ü L T Ü R ERGİN YILDIZOĞLU ••Yıie,'Şok', Deppent vs. Yine Batılı yorumcular şok içinde. Bir yerterde hepsinin kafasını karıştıran bir "siyasi deprem" olmuş. Kaplanlara, kurtlara ve kuzulara dair... Mao, "Emperyalizm kâğıttan kaplandır" diyor- du: Ihtışamlı ama kof. Humeyni de, VVaşhington ile Tahran arasındaki ilişkiyi "kuttla kuzu arasın- daki ilişkiye" benzetiyordu. Bence ikisi de haklıy- dı. Bildiğiniz gibi, ABD-lngiltere ekseni (kaplanlar ve kurtlar) kimi ülkeleri "şer ekseni" (kuzular) olarak saptayarak saldırmaya başladılar. Afga- nistan'a, diplomatik süreçlere hiçbir şans tanı- madan girdiler. Irak'sa, bir sürü sahte gerekçeye dayanılarak işgal edildi. Ancak Afganistan'da kurulan sözde yönetimi Kâbil dışında takan yok, feodaller her şeye egernen. Irak giderek Viet- nam'a benziyor. Bu arada, Latin Amerika'da bir "kuzu", Vene- züella, onurunu koruyor. ABD, ilk kez, tüm çaba- larına karşın Amerika Ülkeleri örgütü'nün basına kendi adayını seçtiremedi, hiçbir Latin Amerika ülkesini Venezüella'ya karşı kendisine destek vermeye, "serbest piyasanın gelişme sürecinin askeri yanına önem vermeye" ikna edemedi. Ni- hayet geçen hafta Afrika Birliği ülkelerinin, ABD ve Ingiltere'nin Zimbabvve ile ilgili taleplerine "Daha önemli işlehmiz var" diyerek geri çevirme cesaretini bulması kaplanın kâğıdının incelmekte olduğunu gösterdi. Kurtlann şaşkınlığı Kaplanların/kurtların en büyük zaafı sanırım kendi güçlerine duyduklan aşın güven. Bu yüz- den, "gerçekliği yaratabileceklerine" inanabili- yoriar. Durum böyle olunca da sık sık şaşkınlığa düşmeleri kaçınılmaz. 11/09 trajedisiyle ilgili hâlâ çözülemeyen istih- barat denklemlerini, Irak halkının işgalcileri bağ- rına basacağına ilişkin tuhaf beklentileri bir ke- nara bırakalım, "depremin" olduğu yere, Iran'a bakalım. Şah devrildiğinde de ABD yönetimi, bir şok yaşamıştı. Çünkü ABD, bölgedeki en önemli müttefikinin ülkesindeki siyasi iklimden habersiz- di. Iran hâlâ bölgede, ABD'nin, Irak'tan sonra, en büyük baş ağnsı. Üstelik rivayete göre, nükleer bomba ımal etmeye hazırlanıyor. İşte böyle bir ülkede başkanlık seçimleri oluyor, seçimlerden önce Batı medyasında sütunlarca, saatlerce yo- rum yapılıyor, ancak Ahmedinecad'ın adı bile geçmiyor. Seçimlerden sonra Fox News, Rumsfeld'e, Ahmedinecad'ı soruyor. Amerikan Savunma Ba- kanı, "Ben bu adamı bilmiyorum" diye cevap veriyor. Bush'un milli güvenlik danışmanı Had- ley'e göre Iran (Taliban'a karşı ABD ile işbirliği yapmış, Irak kukla hükümetini tanımış olmasına karşın) "terörü destekleyen ülkelerin başında geliyor". Varlığından bile haberdar olunmayan bir adam, iran'da seçimleri kazandı, devlet başkanı oldu, kafalar iyice kanştı. örneğin bir yorumcu "ultra-lslamcı" gibi anlamsız bir kavrama sığınır- ken Ingiliz gizli servisinden bir uzmanın, Ahmedi- necad için, "Bu adam kafadan çatlak" ifadesi, bizi, "adamdan" daha çok bu uzmanın çaresizli- ği hakkında bilgilendirmiş oluyor. Bir başka yo- rumcu İran'da şimdi "katılık yanlısı" olanlarla "daha çok katılık yanlısı" olanlar arasında çatış- ma olacağını muştuluyor. Parametrelerin dışına çıkınca... Bu saçmalıklann üretilmesinde sanınm, 25 yıl- dır egemen olan küreselleşmeci paradigmanın büyük rolü var. Bu paradigmanın arkasındaki "epistemik" sistem (ve "hakikat-rejimi"), sınıf mücadelesi, ulusal bağımsızlık, eşitlik, halkçılık, emperyalizm gibi kavramlan dışlıyor, insan yaşa- mının düzenlenmesinde serbest piyasadan baş- ka bir araç tanımıyor. Adeta dünyada yalnızca küreselleşme yanlıları {"reformcular", "çağdaş- lar") ve karşıtları var. Dünya ve siyaset bu kadar basite indirgenince de, bizzat "küreselleşme- nin", serbest piyasanın arkasındaki gerçekten (kapitalizmden) kaynaklanan sorunları çözmek bir yana görmek bile olanaksızlaşıyor. Venezüella'da Chavez rejiminin dayanıklılığı, Fransa ve Hollanda halkının anayasaya hayır de- mesi, nihayet Iran seçimlerinde Rafsanjani (+ "reform" yanlıları) hezimete uğrarken Ahmedine- cad'ın başkan seçilmesi gibi gelişmelerin arka- sında, ulusal bilinç, antiemperyalizm, sınıf müca- deleleri gibi etkenler var. Dolayısıyla bu olaylar, verili "epistemik sistemin" parametrelerinin dı- şında kalıyorlar, "hakikat rejimi" sarsılıyor, at gözlüklü yorumcular da saçmalamaya başlıyor. Halbuki oluşmaya başlayan tehlikeli konjonk- türü çok iyi anlamak gerekiyor. örneğin, eğer İran'da molla rejimi halkın desteğini, ulusalcılık ve halkçılık zemininde yeniden elde ettiyse, bu- nun siyasi ve jeopolitik etkileri çok yönlü olacak. ABD patentli "ılımlı Islam" adaylarının sahtekârlı- ğını gizlemek zorlaşacak, dinin temel ilkelerine (hakikatine) sadık kalmaya kararlı, radikal akım- lar güçlenmek için uygun bir iklime kavuşacak- lar. Diğer taraftan, modern/laik ulusalcı akımla- nn, eğer halkçı bir politik program geliştirmezler- se, bu yeni siyasi iklimde ayakta kalmalan çok zorlaşacak. Sosyalist solun ise dikkatini post- modernizmin öne çıkardığı, "yaşam tarzı", "kim- lik politikası" gibi alanlardan hızla antiemperya- lizm, zenginler ve yoksullar, emek hareketinin sorunları, egemen ideoloj/nin dinamikleri gibi ko- nulara ve parçalanmış güçlerini bir araya getir- menin araçlarını yaratmaya çevirmesi gereke- cek. Bölgemizde zaman yeni bir etkenle biraz daha hızlandı. ergin.yildizoglu « gmail.com TAŞINDIK Cumhuriyet Gazetesi Antalya Büro, yeni adresinde. Lütfen not edin; Deniz Mah. Güllük Cad. Çelikbaş İş Merkezi (Güllük Koçbank üstü) Kat: 6 Tel : 242 248 00 57 Faks : 242 248 75 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle