Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Z9 HAZİRAN 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET
posta: denusom@cumhuriyelcom.tr
SAYFA
17
Hesap
Anıl Öçal:
"Devl«t Istatistik
Enstitüsü'nün
araştı rmasına göre
Türkiye, Avrupa'nın en
yoksul ülkesıymiş.
Enflasyonu yöntem
deği^tirerek küçültmeyi
başaran uzmanlar,
yeşil sermayenin
kayrtsız gelirlerini ve
Kemal Unakrtan'ın
naylon faturalannı milli
gelir ftesabına
katamamışlar demek."
- Çocuklara kelepçe
takılmayacakmış
"Prangaya vurulacak!"
3
E
Yfeş/7 sermaye
çeteyle işbirliği
yapmış.
Şıracının şahidi
bozacı!
DİCLE Ünıversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr.
Emrullah Güney, Türkiye'nin Avrupa'nın en yoksul
ülkesi olarak gösterilmesine şiddetle itiraz ediyor:
"Bir ülkede, müteahhitler, doktortar, kuyumcular,
avukatlar, büyük toprak sahipleri bir yılda, devlet
dairesindeki hademenin bir ayda ödediği kadar vergi
vermiyorsa o ülke yoksul olabilir mi?
3 bin 451 kilometrekare yüzölçümü otan ilçede,
ekilen arazi 4 bin kilometrekare gösteriliyor ve bu
yolla devlet kazıklanıyorsa, o ülkeye yoksul denebilir
mi? Duble yol yapıp, daha yıl geçmeden onanm için
ödenek aynlıyorsa o ülke yoksul sayılır mı? Bin bir
emek ve istekle 196O'lı yıllarda yapılan köy okullan
muhtann, zengin ağanın ahınna dönüşmüşse, o ülke
yoksul olabilir mi? Göçlerie nüfus yitiren ve ancak
birkaç kişinın kaldığı köylere, iki minareli dört şerefeli
cami yapılıyorsa, o ülke yoksul sayılmalı mı? 700
milyon aylığı olan memurun, 1 milyar ayiık ödemeyle
Yoksulluk mu?villa sahibi olabildiği ülke yoksul mu? Borçlannın
faizini bile ödeyemeyen ülkenin insanlan hacca
rahatça gidebiliyorsa o ülke yoksul sayılır mı? Eski
arabasını satıp 15-30 milyar lira fark ödeyerek yeni
araba alan, buna karşılık çocuklannın eğitimi için
evine kitap almayı gereksiz gören on binlerce ana
babanın yaşadığı ülke yoksul mudur? Bir milyarlık
cep telefonuna, ayda 50-70 milyon fatura odeyen,
buna karşılık üniversrte vakfından öğlen yemeği
yardımı isteyen öğrencilerin binlerce olduğu bir ülke
yoksul olabilir mi?
Ormanlannı kesip yakarak, yerine mahalleler
kuran bir ülke yoksul sayılabilir mi? Fay hattının
yerini imar planı üzerinde değiştirip, çok katlı binalar
yapan belediye yetkililerinin olduğu bir ülke yoksul
mudur? Zaman öldüren erkeklerin saatlerce
kahvehanede oturduğu, boş gözleıie gelip geçen
arabaları izlediği, ekeneklerde salt kadınlann,
çocuklann çalıştığı bir ülke yoksul olabilir mi?
Düğünlerde milyarlarca liralık merminin keyif uğruna
yakıldığı, buna karşılık ilköğretimden sonra
çocuklann okuyamadığı köylerin saytsının hâlâ on
binlerce olduğu bir ülke yoksul sayılmalı mı? Srfınn
altında not alan ünh/ersite öğrenci adaylannın binleri
bulduğu, buna karşılık, eğitimde fırsat eşitsizliğinin
bu denlt yüksek olduğu, dershanelere trilyonlar
akıtılan bir ülke yoksul olabilir mi?
İki Kıbns büyüklüğünde mayınlı topraklann
bulunduğu, 27 Mayıs devriminin üzerinden 45 yıl
geçtiği halde, hâlâ bunlann temizleneceğinden,
tanma açılacağından söz edilen, toplantılardan
başka bir şey yapılmayan bir ülke nasıl olur da
yoksul sayılır?"
Merak
^ Savaş Ünlü:
"Hacıdan
hocadan
hortumladıklan
paraya faiz veımeyen
özel finans kurumlan,
Merkez Bankası'ndan
faiz alırken 'günahı
boynumuza' dediler
mi, demediler mi?"
Dal
Akif Kökçe:
"Türkiye'de
Tele^om'dan
Haydarpaşa Gan'na
kadar her şey satılık.
Hocanın torunlan
artık bindikleri dalı
bile satıyor."
ŞESSÎZSEDASIZ(l) Binm dincilen ve Hırîstîyanlara özenmek
BlZİM dınciler Hıristiyanlara mı
özeniyor sorusunun yanıtını Kamil
Acar'dan öğrenelim:
"Dın ağırlıklı eğitim ile din ağırlıklı
yönetim düşüncesine haklılık
kazandırmak için Ingiltere kralının
başpapaz, Ingiltere kraliçesinin
başrahibe olduğunu, kiliselere bağlı
okullarda okuyanlann devlet
yönetıminde görev aldıklannı ileri
sürerek ömekleme yapıyoriar. Islamda
ruhban sınrf olmamasına rağmen
kendılenni papaz yenne koyup kimın
cennetlik kimin cehennemlik olduğuna
karar veriyorlar. Hıristiyan ülke
meclıslerinde ve mahkemelerinde
Incil'e el basarak yemin edilmesi gibi
Kuran'a el basıp yemın etmek
istıyorlar. Hıristiyanlıkta papazlann
resmi nikâh kryması karşısında
dincüer, imamlara resmi nikâh kıydırmak
için çalışıyorlar. Rahibelerin başlannı
örtmesini ileri sürerek türbanı haklı
çıkarmaya çabalıyorlar. Hıristiyanlann
pazar ayinlerinden etkilenip vakit
namazlannı es geçerek cuma namazına
aşın önem veriyortar. Kilise müziğine
özenerek ilahi müzık gruplan kuruyoriar.
Isa'nın doğum günü kutlamalanna
benzer şekilde Peygamberimiz için
kutlu doğum haftası diye bir kutlama
şekli yaratıyortar."
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutkuigyahoo.com
Henüz ruhuna para bulaşmamış insanlar
aranıyor, insanlık borsasında!
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCİ
'KUDEB'lere Başanlar
Kültürel mırasın korunmasın-
da yerel yönetimler yenne mer-
kezi yönetime bağlı Koruma Ku-
ruOan'nın yetkıli olması, ulusla-
rarasıbirkural...
Çünkii bu değerler sadece bu-
lunduğu kent halkının, hatta ulu-
sun değil "insanhğm" ortak var-
hğı. Haklannda karar almak, ko-
rumak y a da korumamak yönün-
deki tutumlar da yine kent halkı-
nın yetkisinde değil...
Bu nedenle hem ulusa karşı
yükümlülükler, hem de insanlığa
karşı sorumluluklar açısmdan,
tarihsel yapılar "devtetevehükü-
metkre bağh organlar"ca koru-
nurlar...
Böyle bir yapılanmanın yerel
yetkileri gasp etmek ya da halkın
"demokratikiradesin)" hiçe say-
miıası sahıplenmelerini teşvik e-
den Tarihi Kentkr Birüğinin de
özlemle beklediği bu yasal geliş-
menin uygulama yönetmeliği ise
"KUDEB"leri koruma dünyamı-
za kazandınyor.
Yönetmeliktekı tanımıyla, be-
ledıyelerin bu sonımluluklannı
yerine getirebilmeleri için kur-
mak zorunda olduklan "Koru-
ma, Uygulama, Denetim Büroto-
rTnın kısa adı olan KUDEB. ay-
ru zamanda kentsel duyarhlığın
da yerel organlan arasına katılı-
yorlar.
11.06.2005 tarihli Resmi Ga-
zete'de vayımlanan yönetmelığe
göre "Iniar MüdürJüklerTne
bağlı çalışacak KUDEB'lerde
"mimarhk, şehir pVanlama,inşa-
at mühendisriği. sanat tarihi ve
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK behicak/ı turk.net
ÇİZGÎLİK KÂMtL MASARACI kamilmasaracio mynet.com
Muğla e\1eri de KUDEBTe korunacak-
mak anlamında olmadığını da
evrensel koruma hukukundan
haberi olmayanlar bile kavraya-
bilirler...
Ömeğin. bir kentin tarihi yapı-
lan için orada yaşayan herkes
"yıkıbHr dıye oy kullansa bile
böyle bir demokrası asla uygu-
lan(a)maz.
Yerel sorumluluk
Ne var kı aynı miras, öncelik-
le "buhuıduğıı kentin" kökenı
olarak oraya kendi kimliğini ka-
zandırdığı için. yerel yönetimle-
Te de koruma konusunda "so-
rumluluk" vermek. yine ulusla-
rarası sözleşmelerde yer ahyor.
Böylece belediyeler. bir yan-
dankonımada "taraF' değil ''or-
tak'1
olma konumlan ile kentsel
miraslannı yaşatmada daha et-
kın ve "saaiptenid" kılınırken;
bır yandan da korumaya yönelik
denetimlerın "haBan yerel tem-
gküerTnceyapılması sağlanrruş
oluyor...
Birçok ülkede geçerli olan bu
kuralın. yıllardır korumadan
"uzak tutiüan" belediyelerimiz
için de geçerli olması ıse 2863
sayılı Koruma Yasası'nda 5226
sayılı yasaylayapılan değvşiklik-
k mümkün olabildi.
Sadece Koruma Kurullan'na
ait olan *tamiratizniT
' yetkısi, ye-
rel yönetimlere a
bilinîselriği sağ-
braâk" koşuluyla devredilmiş
oldu...
önkoşul'Uzmanhk'
2000 yılındaki kuruluşundan
bu yana belediyelenn kültürel
arkeoloji" dallannda en az birer
uzmanın bulunması gerekiyor.
Bu uzmanlardan birinin eksilme-
si halinde
i
^e1kisiz
r
' kalıyoriar.
tzin verme yetkileri ise Koru-
ma Kurullan'nca korunmalanna
karar verilmiş kültür mirası nite-
liğindeki yapılar ile bunlara
komşu yapılarda tadilat ve tami-
ratlarla srnırlı Denetleme yetki-
leri de Koruma Kurullan'nca uy-
gun göriilen diğer kapsamh ona-
nmlan da kapsıyor...
KUDEB'lerce verilen tamirat
ve baknn izinlerinin, uygulama-
da "restoras\x)n''a dönüşmesi,
yani kültür varlığının yapısal ve
sanatsal özelliklerine "müdaha-
le" düzeyine ulaşması ise beledi-
yenin "yeöcilerini aşjmasT anla-
mına geliyor.
Ne var ki hem yasada, hem de
yönetmelikte, böyle bir "risk"i
engelleyecek önlemler yeterince
açık değil. Bu durumun, çoğube-
lediyedeki *^JopüKst" alışkanlık-
lan KUDEB'lere de bulaştıraca-
ğı: kültür varlıklannın "bakun"
adı altında özgünlüklerini yitire-
cek uygulamalarla bozulacakla-
n kaygısınahemenherkes ortak...
Buna rağmen yine de KU-
DEB'lerin yaygınlaşması için
belediyeleri teşvik etmek, ardın-
dan KUÜEB'lere yardımcı ol-
mak ve desteklemek, kültürel
mirasın jıllardrr "yerel ihmaDer-
le" tahrip olmasınaüzülenherke-
singöreviolmah...
Biz şimdiden ilk kurulacak
KUDEB'ı bu köşede kutlamaya
ve tamtmaya söz veriyoruz...
oekinci" cumhuriyetcom.tr
HARBÎ SEMtH POROY semihporoyÇn yahoo.com
BULUT BEBEK MRAYÇIFTÇI bulutbebeko hotmail.com
Cejrek îdüzytîda ancak
4â
LtûkJiji tayhe^ilntez bir şyj sam/ı 'fttranetfaksrnn*'rfyyenfere...
TARÎHTE B U G Ü N MÜMTAZ ARIKAN 29 Haziran tcmcmumtaz-arikan.com
t>.SAHWS
zm
8EUİHİ
H.SAHTOİ
oeutueo
V.FGOLA
(
P£L£
2A6ALO
DUtHA KUPASINDA SAMBA FtRTINASI
19S8PE SuGvN, FUrSOL Oünm KUPASf
MİLÜ T7*&MINtN ŞAMPİYONLU6U IL£ SONA E&MİÇ
Tİ. 16 ÜLKgMİN KATtUtAIYU* İSI/EÇ'TE
FİNALLSR, EY SAHİBt T7İKIMLA BREZİLYA
ARAStNPAKt MAÇCA BİrMİŞTİ. BIZEZİLY/^,
LA$MAW 5-2 tCAZ/WA8AK KUPAYI Ai.M'Ç.GOL-
LMfZlNİ DE, PELE, DİOİ, SAfZRtNCHA, VAVA, ZrfGA-
(.O AT7JHŞT7. rAŞU FUrSOL.CULARI*J DİKKATİ
ÇSKTİĞİ fSSB KUJPASt, ONLAKLA AYKIR.1LIK XA-
MrAfJ /? yASMDAKi PCi-E'NiN PARLAPIĞf
İUSlNÇ BİR MÜCADELEYDİ FİNAL MAÇLARINOA-
K-İ 6OL REKOKTMENİ &, FMNStZ JUST F0UTA -
P. SU SPO&CUNUN 13 GOLLÜK. GEKO-
ÛJIHA SONIZAKİ KUF>ALAfiDA BİLE Kt~
Sotfa,f9S8 Srez/tya h&mgörofâjor
PANO
DENİZ KAVUKÇUOĞLU
Bilmemek Ayıp Değil...
Büyüklerimiz, "Bilmemekayıp değil, öğrenmemek
ayıp" demişler. Ben de, yaşım kaç olursa olsun, bü-
yük sözü dinleyen bir insan olarak her zaman yeni
şeyler öğrenmeye, beni urtandıracak ayıplı durumla-
ra düşmemeye çabalıyorum. Kitaplar kadar televiz-
yonlar, dergiler, gazeteler de beni olası ayıplardan
kurtaran önemli bilgilenme-öğrenme araçlan. Bu ne-
denle düzenli olarak günde belli saatler arasındate-
levizyon izliyorum, her gün belli gazeteleri baştan so-
na okuyorum, tek öğreneceğim yeni bir şey kalma-
sın diye.
ûrneğin, geçen pazartesi günü, Mustafa Kemal
Atatûrk'ün "7920-23 arası Meclis'ie modemizmin
a/eyhine"konuşmalaryaptığını,"Türtoereya/flşan/(/-
yafef öu değildir!" diyerek, "modern Batılı şekilde gi-
yinenleri suçlayan ve Batılı kıyafetin aleyhine" atıp
tuttuğunu öğrendim. İnsan, bilmediği yeni şeyler ög-
rendiğinde büyük şaşkınlığa düşüyor, ben de düştüm
doğal olarak. Sanınm, Atatûrk'ün "sosya/ ve ekono-
mik a/anda çok muhafazakâr ve otoritergörüşleri ol-
duğunu" siz de bilmiyordunuz, dolayısıyla şu anda
sizlerin de nasıl bir şaşkınlık içinde olduğunu görür
gibi oluyorum.
Madem öyte, en iyisi sizi biraz daha şaşırtayım.
Şimdi size bir soru: "Latin alfabesi, Medeni Kanun,
laiklik, kadın haklan, kadınlann öğretmen olması, iş
hayatına girmesi" gibi projeleri kim başlatmıştır? Ata-
türk mü? Hah, hah, hah... Bilemediniz, tüm bunlar "/t-
tihatçıların" başlattığı ve başlatmak üzere olduğu
projelerdi. Atatürk ise "Ittihatçı muhalefeti sustur-
mak ve silahlannı ellehnden almak için bazı devrim-
leriyaptı."
• • •
Sevgili okuriar, siz eğer Bilgi Ünıversitesi'nde öğ-
renci olsaydınız ve sınavda size yukanda tımak için-
de verdiğim konular sorulsaydı mutlaka 0 alıp çakar-
dınız. Çünkü, tımak içindeki o cümleler Bilgi Üniver-
sitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Aykut Kansu'ya
ait. Kendisi daha önce Orta Doğu Teknik Üniversite-
si'nde Tarih Bölümü Başkan Yardımcısı imiş, şimdi de
Bilgi'de ders veriyor. Doktorasını Amerika'da MPTde
yapmış, iki yıl da dünyanın en iyi üniversitesi olarak
bilinen Harvard'daçalışmış. Anlayacağımız, mesleki
geçmişine baktığımızda "taş gibi" bir bilim adamı.
Ama ne yalan söyleyeyim, 27 Haziran 2005 tarihli
Radikal'de Neşe Düzel'e anlattıklan allak bullak et-
ti beni. "Atatûrk'ün dış politikası Batı yanlısıydı ama
siyasi, sosyal ve ekonomi politikası özgüriükçü ve
modernist değildi. Kemalistlerin en büyük korkusu,
Türkiye'ye Batı prensiplerinin, kapitalizmin ge/mesi-
dir. Kemalistler, siyasi rekabetin olmadığı, Meclis'in
kendi ırades/y/e iş yapamadığı birrejim istıyorlar." Bu
sözlerde biraz da olsa takke düşüyor, kel görünüyor
sanki... Üstat, anlaşılan kapitalizm ile modemizmi eş
tutup Cumhuriyetçilerin Cumhuriyet'in kuruluş yılla-
nnda "Bırakınızyapsın, bırakınızgeçsin" türü birka-
pitalizme geçit vermemesine öfkelenmiş gibi...
• • •
Emperyalizm olgusunu, -artık bilerek mi, yoksa bil-
meyerek mi, orasını da ben bilemiyorum- gözden ka-
çınyor hazret. Ama Ittihatçılarla Atatürk'ü karşılaştı-
np, "Asf/ devrimciier Ittihatçılardı" demesi, doğaısu
bana çok ilginç geldi. Aykut Kansu'ya kulak verelim:
"Biz Osmanlı tarihini 1923'e kadar getiriyorvz. Hal-
buki 1908-1918 arasındaki Ittihatçılann dönemi, Os-
manlı tarihine uymayan birdönem. Bize 1908, Ikin-
ci Meşrutiyet'in ilanı diye anlatılıyor. Yeni bir devrin
açıldığı, Türkiye'de anayasal düzenin kurulduğu,
ekonomi ve sosyal politikalann liberalleştiği anlatıl-
mıyor. Çünkü aslında 1923, bûtün bu özgürlükler-
den, pariamento ûstünlüğünden bir geriye dönüş-
tür." İyi mi?
Devam ediyor genç bilim adamı: "1923'te Meclis
üstünlüğünü dışlayan, basın özgüriüğünü yok eden
bir iktidarkurulmasaydı, Ittihatçılariçindekiaynşma-
ları, hesaplaşmaları görecektik. Ama Kemalistler,
1926'daki Izmir Suikastı Davası'yla Ittihatçılann (o-
punun hakkından gelmek istedi." Büyüklerimiz, bil-
memek ayıp değil, öğrenmemek ayıp, demişler, ama
insan yeni şeyler öğrendikçe de daha fazlasını isti-
yor. Ben de bunlan öğrendikten sonra, eğer 1923'te-
ki o iktidar kurulmasaydı şimdi nasıl bir Türkiye'deya-
şardık, sorusunun yanıtını öğrenmek istiyorum Sayın
Âykut Kansu'dan. Ayıp değil ya...
e-posta: dkavukcuoglu@superonline.com
Faks:0212-234 68 73
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ Muğla'nın
Fethiye ilçe-
sinde, doğal
güzelliğiyle
tanınmış bir
koy ve ada. 2/
Zekâ... Ara- 5
lannda belir-
li bir uzaklık
bulunan iki
elektrot ara-
sında kıvıl-
cım oluşumu.
3/ Eski dilde ayak...
Uğur, iyi talih... Gü-
ney Afrika Cumhu-
riyeti'ninplakaimi.
3
4/Hararet... Sergen. 4
5/ Gövdesi kızıl,
ayaklan ve yelesi
kara olan at... Oyun-
da kazanılan her 8
parti. 67 Anado- 9
lu'nun en güney ucu olan burun... Güzel sanat. 7/
Kökündeki yumrulardan "ararot" adlı un elde
edilen kartuş çeşidi. 8/Vücudun herhangi bir ye-
rini haf ifçe çizip üzerine boynuz, bardak ya da şi-
şe oturtarak kan alma. 9/ Kadınlann ziynet eşya-
sı...Namazça&-ısı.
\XKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Marmara Denizi'nde büyük bir yanmada. 2/
Kokulu tohumu hamur işlerinde ve rakıcılıkta
kullanılan bitki... Alan ölçüsü hektann kısa yazı-
lışı. 3/ Paramızı simgeleyen harfler... Uzaklaş-
mak, ara açılmak. 4/Demiryolu... Küçük çocuk-
lan korkutmak için uydurulmuş yaratık. 5/ Mü-
zikte üç ya da daha çok sesin bir arada tınlama-
sı... Mersin'in Silifke ilçesinde antik bir kent. 67
Ipten düğümlü saçaklarla oluşturulan bir el sana-
tı. II Kalsiyum elementinin simgesi... Bir nota...
Cilve. 8/ Bir kimsenin iffeti... Dört Incü'den bi-
rincısinin yazan olan aziz. 91 Bah alınmış petek.