25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Z9 HAZİRAN 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET posta: [email protected] SAYFA 17 Hesap Anıl Öçal: "Devl«t Istatistik Enstitüsü'nün araştı rmasına göre Türkiye, Avrupa'nın en yoksul ülkesıymiş. Enflasyonu yöntem deği^tirerek küçültmeyi başaran uzmanlar, yeşil sermayenin kayrtsız gelirlerini ve Kemal Unakrtan'ın naylon faturalannı milli gelir ftesabına katamamışlar demek." - Çocuklara kelepçe takılmayacakmış "Prangaya vurulacak!" 3 E Yfeş/7 sermaye çeteyle işbirliği yapmış. Şıracının şahidi bozacı! DİCLE Ünıversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Emrullah Güney, Türkiye'nin Avrupa'nın en yoksul ülkesi olarak gösterilmesine şiddetle itiraz ediyor: "Bir ülkede, müteahhitler, doktortar, kuyumcular, avukatlar, büyük toprak sahipleri bir yılda, devlet dairesindeki hademenin bir ayda ödediği kadar vergi vermiyorsa o ülke yoksul olabilir mi? 3 bin 451 kilometrekare yüzölçümü otan ilçede, ekilen arazi 4 bin kilometrekare gösteriliyor ve bu yolla devlet kazıklanıyorsa, o ülkeye yoksul denebilir mi? Duble yol yapıp, daha yıl geçmeden onanm için ödenek aynlıyorsa o ülke yoksul sayılır mı? Bin bir emek ve istekle 196O'lı yıllarda yapılan köy okullan muhtann, zengin ağanın ahınna dönüşmüşse, o ülke yoksul olabilir mi? Göçlerie nüfus yitiren ve ancak birkaç kişinın kaldığı köylere, iki minareli dört şerefeli cami yapılıyorsa, o ülke yoksul sayılmalı mı? 700 milyon aylığı olan memurun, 1 milyar ayiık ödemeyle Yoksulluk mu?villa sahibi olabildiği ülke yoksul mu? Borçlannın faizini bile ödeyemeyen ülkenin insanlan hacca rahatça gidebiliyorsa o ülke yoksul sayılır mı? Eski arabasını satıp 15-30 milyar lira fark ödeyerek yeni araba alan, buna karşılık çocuklannın eğitimi için evine kitap almayı gereksiz gören on binlerce ana babanın yaşadığı ülke yoksul mudur? Bir milyarlık cep telefonuna, ayda 50-70 milyon fatura odeyen, buna karşılık üniversrte vakfından öğlen yemeği yardımı isteyen öğrencilerin binlerce olduğu bir ülke yoksul olabilir mi? Ormanlannı kesip yakarak, yerine mahalleler kuran bir ülke yoksul sayılabilir mi? Fay hattının yerini imar planı üzerinde değiştirip, çok katlı binalar yapan belediye yetkililerinin olduğu bir ülke yoksul mudur? Zaman öldüren erkeklerin saatlerce kahvehanede oturduğu, boş gözleıie gelip geçen arabaları izlediği, ekeneklerde salt kadınlann, çocuklann çalıştığı bir ülke yoksul olabilir mi? Düğünlerde milyarlarca liralık merminin keyif uğruna yakıldığı, buna karşılık ilköğretimden sonra çocuklann okuyamadığı köylerin saytsının hâlâ on binlerce olduğu bir ülke yoksul sayılmalı mı? Srfınn altında not alan ünh/ersite öğrenci adaylannın binleri bulduğu, buna karşılık, eğitimde fırsat eşitsizliğinin bu denlt yüksek olduğu, dershanelere trilyonlar akıtılan bir ülke yoksul olabilir mi? İki Kıbns büyüklüğünde mayınlı topraklann bulunduğu, 27 Mayıs devriminin üzerinden 45 yıl geçtiği halde, hâlâ bunlann temizleneceğinden, tanma açılacağından söz edilen, toplantılardan başka bir şey yapılmayan bir ülke nasıl olur da yoksul sayılır?" Merak ^ Savaş Ünlü: "Hacıdan hocadan hortumladıklan paraya faiz veımeyen özel finans kurumlan, Merkez Bankası'ndan faiz alırken 'günahı boynumuza' dediler mi, demediler mi?" Dal Akif Kökçe: "Türkiye'de Tele^om'dan Haydarpaşa Gan'na kadar her şey satılık. Hocanın torunlan artık bindikleri dalı bile satıyor." ŞESSÎZSEDASIZ(l) Binm dincilen ve Hırîstîyanlara özenmek BlZİM dınciler Hıristiyanlara mı özeniyor sorusunun yanıtını Kamil Acar'dan öğrenelim: "Dın ağırlıklı eğitim ile din ağırlıklı yönetim düşüncesine haklılık kazandırmak için Ingiltere kralının başpapaz, Ingiltere kraliçesinin başrahibe olduğunu, kiliselere bağlı okullarda okuyanlann devlet yönetıminde görev aldıklannı ileri sürerek ömekleme yapıyoriar. Islamda ruhban sınrf olmamasına rağmen kendılenni papaz yenne koyup kimın cennetlik kimin cehennemlik olduğuna karar veriyorlar. Hıristiyan ülke meclıslerinde ve mahkemelerinde Incil'e el basarak yemin edilmesi gibi Kuran'a el basıp yemın etmek istıyorlar. Hıristiyanlıkta papazlann resmi nikâh kryması karşısında dincüer, imamlara resmi nikâh kıydırmak için çalışıyorlar. Rahibelerin başlannı örtmesini ileri sürerek türbanı haklı çıkarmaya çabalıyorlar. Hıristiyanlann pazar ayinlerinden etkilenip vakit namazlannı es geçerek cuma namazına aşın önem veriyortar. Kilise müziğine özenerek ilahi müzık gruplan kuruyoriar. Isa'nın doğum günü kutlamalanna benzer şekilde Peygamberimiz için kutlu doğum haftası diye bir kutlama şekli yaratıyortar." Yüksek Yerilim Hattı erdincutkuigyahoo.com Henüz ruhuna para bulaşmamış insanlar aranıyor, insanlık borsasında! ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ 'KUDEB'lere Başanlar Kültürel mırasın korunmasın- da yerel yönetimler yenne mer- kezi yönetime bağlı Koruma Ku- ruOan'nın yetkıli olması, ulusla- rarasıbirkural... Çünkii bu değerler sadece bu- lunduğu kent halkının, hatta ulu- sun değil "insanhğm" ortak var- hğı. Haklannda karar almak, ko- rumak y a da korumamak yönün- deki tutumlar da yine kent halkı- nın yetkisinde değil... Bu nedenle hem ulusa karşı yükümlülükler, hem de insanlığa karşı sorumluluklar açısmdan, tarihsel yapılar "devtetevehükü- metkre bağh organlar"ca koru- nurlar... Böyle bir yapılanmanın yerel yetkileri gasp etmek ya da halkın "demokratikiradesin)" hiçe say- miıası sahıplenmelerini teşvik e- den Tarihi Kentkr Birüğinin de özlemle beklediği bu yasal geliş- menin uygulama yönetmeliği ise "KUDEB"leri koruma dünyamı- za kazandınyor. Yönetmeliktekı tanımıyla, be- ledıyelerin bu sonımluluklannı yerine getirebilmeleri için kur- mak zorunda olduklan "Koru- ma, Uygulama, Denetim Büroto- rTnın kısa adı olan KUDEB. ay- ru zamanda kentsel duyarhlığın da yerel organlan arasına katılı- yorlar. 11.06.2005 tarihli Resmi Ga- zete'de vayımlanan yönetmelığe göre "Iniar MüdürJüklerTne bağlı çalışacak KUDEB'lerde "mimarhk, şehir pVanlama,inşa- at mühendisriği. sanat tarihi ve KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK behicak/ı turk.net ÇİZGÎLİK KÂMtL MASARACI kamilmasaracio mynet.com Muğla e\1eri de KUDEBTe korunacak- mak anlamında olmadığını da evrensel koruma hukukundan haberi olmayanlar bile kavraya- bilirler... Ömeğin. bir kentin tarihi yapı- lan için orada yaşayan herkes "yıkıbHr dıye oy kullansa bile böyle bir demokrası asla uygu- lan(a)maz. Yerel sorumluluk Ne var kı aynı miras, öncelik- le "buhuıduğıı kentin" kökenı olarak oraya kendi kimliğini ka- zandırdığı için. yerel yönetimle- Te de koruma konusunda "so- rumluluk" vermek. yine ulusla- rarası sözleşmelerde yer ahyor. Böylece belediyeler. bir yan- dankonımada "taraF' değil ''or- tak'1 olma konumlan ile kentsel miraslannı yaşatmada daha et- kın ve "saaiptenid" kılınırken; bır yandan da korumaya yönelik denetimlerın "haBan yerel tem- gküerTnceyapılması sağlanrruş oluyor... Birçok ülkede geçerli olan bu kuralın. yıllardır korumadan "uzak tutiüan" belediyelerimiz için de geçerli olması ıse 2863 sayılı Koruma Yasası'nda 5226 sayılı yasaylayapılan değvşiklik- k mümkün olabildi. Sadece Koruma Kurullan'na ait olan *tamiratizniT ' yetkısi, ye- rel yönetimlere a bilinîselriği sağ- braâk" koşuluyla devredilmiş oldu... önkoşul'Uzmanhk' 2000 yılındaki kuruluşundan bu yana belediyelenn kültürel arkeoloji" dallannda en az birer uzmanın bulunması gerekiyor. Bu uzmanlardan birinin eksilme- si halinde i ^e1kisiz r ' kalıyoriar. tzin verme yetkileri ise Koru- ma Kurullan'nca korunmalanna karar verilmiş kültür mirası nite- liğindeki yapılar ile bunlara komşu yapılarda tadilat ve tami- ratlarla srnırlı Denetleme yetki- leri de Koruma Kurullan'nca uy- gun göriilen diğer kapsamh ona- nmlan da kapsıyor... KUDEB'lerce verilen tamirat ve baknn izinlerinin, uygulama- da "restoras\x)n''a dönüşmesi, yani kültür varlığının yapısal ve sanatsal özelliklerine "müdaha- le" düzeyine ulaşması ise beledi- yenin "yeöcilerini aşjmasT anla- mına geliyor. Ne var ki hem yasada, hem de yönetmelikte, böyle bir "risk"i engelleyecek önlemler yeterince açık değil. Bu durumun, çoğube- lediyedeki *^JopüKst" alışkanlık- lan KUDEB'lere de bulaştıraca- ğı: kültür varlıklannın "bakun" adı altında özgünlüklerini yitire- cek uygulamalarla bozulacakla- n kaygısınahemenherkes ortak... Buna rağmen yine de KU- DEB'lerin yaygınlaşması için belediyeleri teşvik etmek, ardın- dan KUÜEB'lere yardımcı ol- mak ve desteklemek, kültürel mirasın jıllardrr "yerel ihmaDer- le" tahrip olmasınaüzülenherke- singöreviolmah... Biz şimdiden ilk kurulacak KUDEB'ı bu köşede kutlamaya ve tamtmaya söz veriyoruz... oekinci" cumhuriyetcom.tr HARBÎ SEMtH POROY semihporoyÇn yahoo.com BULUT BEBEK MRAYÇIFTÇI bulutbebeko hotmail.com Cejrek îdüzytîda ancak 4â LtûkJiji tayhe^ilntez bir şyj sam/ı 'fttranetfaksrnn*'rfyyenfere... TARÎHTE B U G Ü N MÜMTAZ ARIKAN 29 Haziran tcmcmumtaz-arikan.com t>.SAHWS zm 8EUİHİ H.SAHTOİ oeutueo V.FGOLA ( P£L£ 2A6ALO DUtHA KUPASINDA SAMBA FtRTINASI 19S8PE SuGvN, FUrSOL Oünm KUPASf MİLÜ T7*&MINtN ŞAMPİYONLU6U IL£ SONA E&MİÇ Tİ. 16 ÜLKgMİN KATtUtAIYU* İSI/EÇ'TE FİNALLSR, EY SAHİBt T7İKIMLA BREZİLYA ARAStNPAKt MAÇCA BİrMİŞTİ. BIZEZİLY/^, LA$MAW 5-2 tCAZ/WA8AK KUPAYI Ai.M'Ç.GOL- LMfZlNİ DE, PELE, DİOİ, SAfZRtNCHA, VAVA, ZrfGA- (.O AT7JHŞT7. rAŞU FUrSOL.CULARI*J DİKKATİ ÇSKTİĞİ fSSB KUJPASt, ONLAKLA AYKIR.1LIK XA- MrAfJ /? yASMDAKi PCi-E'NiN PARLAPIĞf İUSlNÇ BİR MÜCADELEYDİ FİNAL MAÇLARINOA- K-İ 6OL REKOKTMENİ &, FMNStZ JUST F0UTA - P. SU SPO&CUNUN 13 GOLLÜK. GEKO- ÛJIHA SONIZAKİ KUF>ALAfiDA BİLE Kt~ Sotfa,f9S8 Srez/tya h&mgörofâjor PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Bilmemek Ayıp Değil... Büyüklerimiz, "Bilmemekayıp değil, öğrenmemek ayıp" demişler. Ben de, yaşım kaç olursa olsun, bü- yük sözü dinleyen bir insan olarak her zaman yeni şeyler öğrenmeye, beni urtandıracak ayıplı durumla- ra düşmemeye çabalıyorum. Kitaplar kadar televiz- yonlar, dergiler, gazeteler de beni olası ayıplardan kurtaran önemli bilgilenme-öğrenme araçlan. Bu ne- denle düzenli olarak günde belli saatler arasındate- levizyon izliyorum, her gün belli gazeteleri baştan so- na okuyorum, tek öğreneceğim yeni bir şey kalma- sın diye. ûrneğin, geçen pazartesi günü, Mustafa Kemal Atatûrk'ün "7920-23 arası Meclis'ie modemizmin a/eyhine"konuşmalaryaptığını,"Türtoereya/flşan/(/- yafef öu değildir!" diyerek, "modern Batılı şekilde gi- yinenleri suçlayan ve Batılı kıyafetin aleyhine" atıp tuttuğunu öğrendim. İnsan, bilmediği yeni şeyler ög- rendiğinde büyük şaşkınlığa düşüyor, ben de düştüm doğal olarak. Sanınm, Atatûrk'ün "sosya/ ve ekono- mik a/anda çok muhafazakâr ve otoritergörüşleri ol- duğunu" siz de bilmiyordunuz, dolayısıyla şu anda sizlerin de nasıl bir şaşkınlık içinde olduğunu görür gibi oluyorum. Madem öyte, en iyisi sizi biraz daha şaşırtayım. Şimdi size bir soru: "Latin alfabesi, Medeni Kanun, laiklik, kadın haklan, kadınlann öğretmen olması, iş hayatına girmesi" gibi projeleri kim başlatmıştır? Ata- türk mü? Hah, hah, hah... Bilemediniz, tüm bunlar "/t- tihatçıların" başlattığı ve başlatmak üzere olduğu projelerdi. Atatürk ise "Ittihatçı muhalefeti sustur- mak ve silahlannı ellehnden almak için bazı devrim- leriyaptı." • • • Sevgili okuriar, siz eğer Bilgi Ünıversitesi'nde öğ- renci olsaydınız ve sınavda size yukanda tımak için- de verdiğim konular sorulsaydı mutlaka 0 alıp çakar- dınız. Çünkü, tımak içindeki o cümleler Bilgi Üniver- sitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Aykut Kansu'ya ait. Kendisi daha önce Orta Doğu Teknik Üniversite- si'nde Tarih Bölümü Başkan Yardımcısı imiş, şimdi de Bilgi'de ders veriyor. Doktorasını Amerika'da MPTde yapmış, iki yıl da dünyanın en iyi üniversitesi olarak bilinen Harvard'daçalışmış. Anlayacağımız, mesleki geçmişine baktığımızda "taş gibi" bir bilim adamı. Ama ne yalan söyleyeyim, 27 Haziran 2005 tarihli Radikal'de Neşe Düzel'e anlattıklan allak bullak et- ti beni. "Atatûrk'ün dış politikası Batı yanlısıydı ama siyasi, sosyal ve ekonomi politikası özgüriükçü ve modernist değildi. Kemalistlerin en büyük korkusu, Türkiye'ye Batı prensiplerinin, kapitalizmin ge/mesi- dir. Kemalistler, siyasi rekabetin olmadığı, Meclis'in kendi ırades/y/e iş yapamadığı birrejim istıyorlar." Bu sözlerde biraz da olsa takke düşüyor, kel görünüyor sanki... Üstat, anlaşılan kapitalizm ile modemizmi eş tutup Cumhuriyetçilerin Cumhuriyet'in kuruluş yılla- nnda "Bırakınızyapsın, bırakınızgeçsin" türü birka- pitalizme geçit vermemesine öfkelenmiş gibi... • • • Emperyalizm olgusunu, -artık bilerek mi, yoksa bil- meyerek mi, orasını da ben bilemiyorum- gözden ka- çınyor hazret. Ama Ittihatçılarla Atatürk'ü karşılaştı- np, "Asf/ devrimciier Ittihatçılardı" demesi, doğaısu bana çok ilginç geldi. Aykut Kansu'ya kulak verelim: "Biz Osmanlı tarihini 1923'e kadar getiriyorvz. Hal- buki 1908-1918 arasındaki Ittihatçılann dönemi, Os- manlı tarihine uymayan birdönem. Bize 1908, Ikin- ci Meşrutiyet'in ilanı diye anlatılıyor. Yeni bir devrin açıldığı, Türkiye'de anayasal düzenin kurulduğu, ekonomi ve sosyal politikalann liberalleştiği anlatıl- mıyor. Çünkü aslında 1923, bûtün bu özgürlükler- den, pariamento ûstünlüğünden bir geriye dönüş- tür." İyi mi? Devam ediyor genç bilim adamı: "1923'te Meclis üstünlüğünü dışlayan, basın özgüriüğünü yok eden bir iktidarkurulmasaydı, Ittihatçılariçindekiaynşma- ları, hesaplaşmaları görecektik. Ama Kemalistler, 1926'daki Izmir Suikastı Davası'yla Ittihatçılann (o- punun hakkından gelmek istedi." Büyüklerimiz, bil- memek ayıp değil, öğrenmemek ayıp, demişler, ama insan yeni şeyler öğrendikçe de daha fazlasını isti- yor. Ben de bunlan öğrendikten sonra, eğer 1923'te- ki o iktidar kurulmasaydı şimdi nasıl bir Türkiye'deya- şardık, sorusunun yanıtını öğrenmek istiyorum Sayın Âykut Kansu'dan. Ayıp değil ya... e-posta: [email protected] Faks:0212-234 68 73 BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Muğla'nın Fethiye ilçe- sinde, doğal güzelliğiyle tanınmış bir koy ve ada. 2/ Zekâ... Ara- 5 lannda belir- li bir uzaklık bulunan iki elektrot ara- sında kıvıl- cım oluşumu. 3/ Eski dilde ayak... Uğur, iyi talih... Gü- ney Afrika Cumhu- riyeti'ninplakaimi. 3 4/Hararet... Sergen. 4 5/ Gövdesi kızıl, ayaklan ve yelesi kara olan at... Oyun- da kazanılan her 8 parti. 67 Anado- 9 lu'nun en güney ucu olan burun... Güzel sanat. 7/ Kökündeki yumrulardan "ararot" adlı un elde edilen kartuş çeşidi. 8/Vücudun herhangi bir ye- rini haf ifçe çizip üzerine boynuz, bardak ya da şi- şe oturtarak kan alma. 9/ Kadınlann ziynet eşya- sı...Namazça&-ısı. \XKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Marmara Denizi'nde büyük bir yanmada. 2/ Kokulu tohumu hamur işlerinde ve rakıcılıkta kullanılan bitki... Alan ölçüsü hektann kısa yazı- lışı. 3/ Paramızı simgeleyen harfler... Uzaklaş- mak, ara açılmak. 4/Demiryolu... Küçük çocuk- lan korkutmak için uydurulmuş yaratık. 5/ Mü- zikte üç ya da daha çok sesin bir arada tınlama- sı... Mersin'in Silifke ilçesinde antik bir kent. 67 Ipten düğümlü saçaklarla oluşturulan bir el sana- tı. II Kalsiyum elementinin simgesi... Bir nota... Cilve. 8/ Bir kimsenin iffeti... Dört Incü'den bi- rincısinin yazan olan aziz. 91 Bah alınmış petek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle