Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9 MAYIS 2005 PAZARTES CUMHURİYET SAYFA
17
liktak, taktik
Halka aptal denir, halkırj çabuk kan-
masına kızılır, yanlış seçepeklerin pe-
şinden koşmasından öfkelenilirfilan...
Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, bu-
nun hiç de doğru olmadlğını söyledi
geçen hafta um:ag'da v0rdiği konfe-
ransta...
Güler'e göre sorun halkta değil,
okumuş-yazmışlarda... ABD'nin öz-
gürleştirici niteliğine samimi inanç
kimde? Onlarda... AB'nin zorlayıcı bir
araç olarak ülkeleri demökratikleşti-
receğine dönük inanç kımde? Yine
onlarda...
Çok doğrudur, balığın başından
başlıyor bu "inanç" sist^mi, kuyru-
ğuna doğru uzuyor... Bifgül Ayman
Güler'e göre bu bir "orgınize" hare-
ket: "Türkiye'de birpolitik hat olarak
karşımızda duran ve ABDya da AB
emperyalizmini kendine kurtuluş yö-
nü olarak gören hareket, tanımlannı
çok net ortaya çıkarmamız gereki-
yor."
Bir hissini de açıkladı 3
rof. Güler:
"Politik hareket bakımından tam ba-
ğımsızlık talebini yükseltın ve bunu
gerçekçi bir analiz som nda müm-
kün görenlersandığımızdan çok da-
ha azdırlar!"
Işin kötü tarafı, o az olanlar da "ABD
ve AB ile işbirliğini özgürlük ve de-
mokrasi mücadelesi olarak gören-
ler" tarafından boğulmak isteniyor...
öyleyse?
Prof. Güler'e göre "artı '< olup bite-
ne ve insanlara şaşmayı .ışmak" zo-
rundayız. Zamanın tiktakl arını taktiğe
dönüştürmek gerekiyor.
Öncelikle de, gerçekçi ve çözüm-
lemeci biranlayışlaTürkiye'nin kalkın-
masını, eşitliğini ve özgurleşmesini
sağlayacak bir büyük arE.cın, "kamu
yönetimi"n\r\, yani devletin "başkalaş-
tırılmasını" durdurmak gferekiyor...
cınkarcı kıılisi ISIK KANSU
Ankara Hukuk Fakültesi'nin unutulmaz hoca-
larından Prof. Bülent Nuri Esen, "Türk Anayasa
Hukuku" adlı kitabında, Demokrat Parti'nin son
dönemini şöyle anlatır:
"Iktidarasgari teknokratik bilgiden yoksundur.
Uzmanlığa değervermez. Gerekli elemanlar kad-
rosuna sahip değildir. Iktidarın demokrasi anla-
yışı yoktur. Çoğunluğun mutlak bir kudret sahi-
bi olduğu, çoğunluğa dayanan siyasi partinin
devlet demek olduğu kanaatindedir."
Prof. Esen'e göre o günlerde değerler buhranı
siyasi buhrandan daha da ağır bir görüntü çizer.
Şöyle ki:
"Genel ahlak düşmüştür.
Devlet idaresinde hukuken
eşit vatandaşlar arasında
tercih yapılması, iktidarın
davranış kuralıdır. Memur,
güvensizlik içindedir. Inti-
sap (bağlılık, kapılanma),
yeterlik yerine geçmiştir.
Hükümet bir 'yâran (dostlar,
arkadaşlar) hükümeti'd/r.
Görev sahiplerinde sorum-
luluk duygusu kalmamıştır.
Gerçekte kimin neyi idare
etmekte olduğu belli değil-
dir. Iktidar, vicdanlar alanı-
na girmiştir ve devlet ida-
resinde dini istismar yolu-
nu tutmuştur. Bu yüzden,
dinsel iktidar kudret kazan-
maya başlamış; biryandan
da, siyasi iktidarın kendisi-
ne muhtaç olduğunupek iyi
bildiği için siyaseti istisma-
ra koyulmuştur."
Nereye iktidar?
Prof. Esen, o bunalımlı günlerde anayasa çer-
çevesindeki hukuki durum ile fiili durumun nasıl
çeliştiğini de şu çarpıcı tabloyla aktarır:
"Hukuki durum: Egemenlik kayıtsız şartsız mil-
letindir. Fiili durum: Egemenlik Demokrat Partizüm-
resinindir.
Hukuki durum: Türk milletinln tek ve gerçek tem-
silcisi TBMM'dir. Fiili durum: Türk milletini De-
mokrat Parti temsil eder.
Hukuki durum: Vatandaşlar eşittirler. Fiili du-
rum: Vatandaşlarpartizanlarve partizan olmayan-
lar diye ikiye ayrılırlar.
Hukuki durum: Mahkemeler bağımsızdır. Fiili
durum: Mahkemeler, De-
mokrat Parti'nin arzusuna
göre hüküm verir.
Hukuki durum: Anaya-
saya aykırı kanun yapıla-
maz. Fiili durum: Demok-
rat Parti iktidan anayasaya
aykırı davranmakta serbest-
tir.
Hukuki durum: Türkiye
devletçi, halkçı, laik, inkılâp-
çı bir Cumhuriyettir. Fiili du-
rum: Türkiye Devleti züm-
reci, dinsel ve gerici bir oli-
garşidir."
Prof. Esen, bu karşılaştır-
mayı yaptıktan sonra DP'nin
son dönemine ilişkin şu yo-
ruma varır:
"Meşruluk, hukuka bağ-
lılıkla mümkündür. Siyasi
iktidar ise anayasal düze-
nin dışında ve karşısında-
dır. Yani, meşruluğunu kay-
betmiştir. Anayasa dışına düşecek her siyasi ik-
tidar gibi Demokrat Parti de devleti idare yetki-
sinden yoksun kalmıştır. Artık hukukiliği yoktur.
Temsil etmek iddiasında olduğu devlet kudreti hu-
kuki dayanaktan mahrumdur."
Yaşadığımız takvime dönelim şimdi de:
Bürokrasinin en tepe noktalarının vekâletle yö-
netilmesi; dış politikadadeneyimsiz veteslimiyet-
çi bir kadronun gaf üstüne gaf yapıyor olması; Baş-
bakanlık Müsteşarı'nın laik, demokratik devleti
kemiren tasarılar hazırlamayı özel iş edinmesi;
partizanlık ve kadrolaşmanın memurlar arasında
yarattığı huzursuzluk; Anayasa Mahkemesi'ni kal-
dırmaönerileri; artan rüşvet, kapkaç, hırsızlıkolay-
ları ve kabaran din istismarı...
Anayasadaki Cumhuriyetin temel ilkeleri ile kav-
galar, devletle didişmeler, halkın sorunlarını gi-
derme yerine vır vır konuşmalar, yerli yersiz şişin-
meler, olur olmaz böbürlenmeler, gerekli gerek-
sizdayılanmalar...
Hoş geldin Demokrat Parti...
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILİVIAZ ŞİPAL
'Emekliljk Sigortaları
Yasası': SSK ve Bağ-Kur
Ülkemizde, sosyal güver liği sağlayan sosyal güvenlik kurum-
ları:
1) Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı,
2) Sosyal Sigortalar Kufumu,
3) Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sos-
yal Sigortalar Kurumu'du| (kısa adı Bağ-Kur).
Bu sosyal güvenlik kuru|mlarının, "Emeklilik SigortalarıYa-
sasıTasansı" ile "SosyalGüvenlikKurumu" çatısı altında top-
lanması tasarlanmaktadır.
lik Sigortaları Yasası": İş
lık, analık, malullük, yaşhl
oranlarını, bu sigorta koll;
hak sahiplerini, sigorta ko
dımları, alınacak primleri
Tasarının 2. maddesinde, "Emekli-
cazaları, meslek hastalıkları, hasta-
k ve ölüm sigortaları kollarını, prim
rından yararlanacak sigortalılan ve
larından sağlanacak hakları ve yar-
kanun kapsamına giren gerçek ve
her türlü kamu ve özel hujtuk tüzelkişileri ile tüzelkişiliği ol-
mayan kurum ve kuruluşlan, işverenleri, işveren vekillerini ve
işyerlerini kapsayacağı vurgulanmaktadır.
Tasarı taslağının 4. maddesinde de kimlerin "sigortaü" ola-
cağı belirlenmiştir.
A) "Hizmet akdine dayınarak bir veya birkaç işveren tara-
fından çalıştınlanlar" ile bir hizmet akdine dayanarak bir ve-
ya birkaç işveren tarafından çalıştıranlardan:
a) lşçi sendikalannın yönetim kurullarına seçimle göreve ge-
tirilenler,
b) 4081 sayılı Çiftçi Mallannın Korunması Hakkında Yasa'ya
göre çalıştınlan koruma çılıştırılan koruma bekçileri,
c) Bir ya da birkaç işven :n tarafından çalıştınlan "film, tiyat-
ro, sahne, gösteri, ses ve saz sanatçılan, nıiizik, resinı, heykel, de-
koratif ve bcnzcri diğer ıı^;raşları içine alan biitün güzel sanat
dallarında çalışanlar,
d) Düşünür ve yazarlar,
e) "Umunü HıizıssıhhalCanunıı'nda" belirtilen genel kadın-
lar,
Emeklilik Sigortaları Yasası kapsamında "sigortalı" olacak-
lardır.
B) "Herhangibirişverenı hizmet akdiyle bağlı olmaksızın keıı-
di adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan:
a) Esnaf ve sanatkârlar,
b) Ticari kazanç veya seıbest meslek kazancı dolayısıyla ger-
çek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar,
c) Gelir vergisinden muj f olup esnaf ve sanatkâr sicili ile bir-
likte yasayla kurulan meslek kuruluşlarına usulüne uygun ola-
rak kayıtlı olanlardan ayluY gelirlerinin net tutannın, asgari pri-
me esas kazanç düzeyinde; olduğu saptananlar,
d) Anonim şirketlerin ku ucu ortaklan ve yönetim kurulu üye-
si olan ortaklan,
e) Sermayesi paylara bö|ünmüş komandit şirketlerin koman-
dite ortakları ile diğer şirkjet ve donatma iştirakleri ortaklan,
f) Köy ve mahalle muhtarlan,
g) Tanmda kendi adına |ve hesabına bağımsız çalışanlar,
h) "Kendi miilkiinde veya ortaklık ve kiralamak suretiyle
başkalannm miilkiinde ya • la kamuya mahsus mahallerde ekun,
dildm, bakım, üretme, yetiştirme ve ıslah yoluyla yahut doğru-
dan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman,
hayvan ve su ürünleri elde edilnıesini, bu ürünlerin ycriştiricilc-
ri tarafından işlenip değerlendirilmesi, muhafaza ve pazarlama-
sını yapanlar,
Emeklilik Sigortalan Yisası Tasarısı'na göre, 'EmeklilikSi-
gortaları Kurumu' sigort; lısı olacaklardır.
2005/135 sayılı karalan ile :
ALAŞEHİR SUL H HUKUK MAHKEMESt
TEREKE TASFİYE MEMURLUĞU'NDAN
Dfsya No: 2005/2
Manisa ili Alaşehır ilçesi, Akkeçili köyü 2 hanede nüfusa kayıtlı
Süleyman ve Güldane'cen olma 12.03.1978 doğumlu olup
11.01.2004 tarihinde vefat cden müteveffa Yunus Efe'nin mirası tüm
mirasçıları tarafından red edilmiş bulunduğundan, terekesinin tasfi-
yesine Alaşehir Sulh Uukuk Mahkemesi'nin 2004/316 Esas ve
carar verilmiş olmakla;
Tasfiye işlemleri yapılmakta olduğundan müteveffa Yunus Efe'den
alacakh olan veya borcu bulunan şahıs veya kurumların işbu ilanın
neşri tarihinden itibaren Mlt.'nun 621. maddesı gereğince bir ay içe-
risinde metnurluğunıuzun 2005/2 sayılı tereke tasfiye dosyasına mü-
racaatları, aksı takdirde alacaklannın nazara almmayacağı ilan olu-
nur. 02.05.2005 I Basın: 21126
Sakatat
Telefondaki ses "Ben, Zeki Sivri" dedi,
"zaman zaman sizi arayacağım. önemli
haberler sızdıracağım." Ardından "Şimdi
söylediklerimin kelimesini kaçırmayın" diye
uyardı ve ilk atlatma haberini yazdırdı:
"Atalet ve Kandırma Partisi lideri Tayyar
Nurtopudoğan dün devlet hastanesinin yeni
kurulan transplantasyon ünitesini açarken
'Gönül ister ki böyle bir sakatat dükkânı her
hastanemize hizmet verebilsin' dedi."
Zeki Sivri, kikirdedi, telefonu kapadı.
KİM KÎME DUM DUMA BEHİÇAK behicakn turk.net
HARBİ SEMİU POROY semihporoy(ayahoo.com
ff
%k^/
OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc(a yahoo.com
HAYAT EPlK TİYATROSU MUSTAFA BÎLGIN hayatepikı mynet.com
TÜRKİy.E'OE
ASGARİ UCRET
ÇOK YÜKSEIC..
SIMDI SELDE
BU 6AZETECİYİ
YENt TCY İLE
HAPİSE v
ATTIRMA!
x
AMA SAYIN KRUEGER,
ŞİZ 270 DOLARLA
©ECINEBÎLÎRMİSİNtZ?
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 9 Mayıs ıcumı.nmmtaz-ftriJuın. com
BYRDKUZB'KUTBUNDA
f926'M BUGÜN,AMERİKALI AMİRAL
RlCNAKD EVELVN BYItD KUZ£Y KUT-
BUMA İUC KEZ UÇAKLA ULAŞT/. GÛ.
A/ey KUTBUNUN KÂŞİFİAMUNDSEN
BİR BALONLA KUZEY KUT8UNA GİT-
MEK İÇİN SP/TZBEKSEN'PE (NOR-
VEÇ 'E AİT BİR ACA) UA2HSLAMIIZ-
K£N,OK<)yA 6ELE.N BYRD,ARKA-
DA$I FLOYP BENNETİLE KUTBA
HflREKET EDİYORDU. ÜÇ MOTOOM
"JACQUELINE"ADLI UÇAK SAAT
O.2. 'OE KUTBA DOĞeu YOLA ÇtK
M$, &AAT3.OZ 'DE KUTUP NOK-
TASINA BİR &AYRAKATMIŞTI...
"JACCtUELIfJE" 1S,S SAATSONM
SPITZBERGEN'E PÖNPÛ..
SAGNAK
NİLGÜN CERRAHOĞLU
Luther ve Haçlılar
Arkaarkaya çıkan şu film başlıklan bile -"Isa'nın Çi-
lesi", "Luther", "Cennetin Krallığı"- dünyanın nasıl bir
"din polemiği" ve "siyaseti" içine savrulduğunun ka-
nıtı değil mi?
11 Eylül'den sonra siyaset panaromasına hâkim
olan "din unsuru", bir "din filmleri"furyası başlattı. Viz-
yona girdiği ilk günde 26.5 milyon dolarlık hasılat re-
koru kıran "Isa'nın Ç/7es/"nden sonra; iki tartışmalı din
filmi vargündemde: "Luther"ve "Cennetin Krallığı"...
Gibson karşıtı mesajlar...
"Luther"ve "Cennetin Krallığı"... birer "anti-Gibson"
fılmi. Her şeyden önce bunu teslim etmek lazım. Mel
Gibson'un "Ç/7e"si, hatırlayacaksınız, Hıristiyan kök-
tendincilik propagandasıydı. Ne "Cennetin Krallığı",
ne "Luther"in... böyle bir derdi var. Tersine, özeleştiri
getiriyorlar.
"Luther" kültürün nasıl sekülerleştiğini anlatıyor
(Türk seyircisi için bu açıdan çok ilginç). "Cennetin Kral-
lığı " ise "uygarlık çatışması" ikliminde inanç haritamı-
zın dışına çıkıp, "kuş bakışı" bir konumdan meselele-
re göz atmayı öneriyor. Sinema sanatı açısından iki fil-
min de eksikleri var. Ancak iki film de savsaklanma-
ması gereken "didaktik" mesajlar içeriyor ve geçmiş-
ten bugüne cesur göndermeler yapıyor.
önce "Luther"\ gördüm. Saksonya Prensi III. Fe-
derick'i oynayan Peter Ustinov'a bayıldım. Bir yan
rolde, nasıl böyle bir "başrol" çıkarılabilir? Film sanki
Luther değil de, bilgeliği temsil eden III. Federick üze-
rine...
Aykırı fikırleriyle Saksonya'ya gönderilen Luther'in;
herhangi birhükümdartarafından can sıkıcı bir "ayak-
bağına" dönüşecek varlığını, Prens Federick reddet-
mek yerine kucaklıyor. Akıl ve kültürü her şeyin üstün-
de tutan Prens çünkü, Luther'in mesajını kritik bir za-
manlamayla algılıyor ve algılamaktan öte -astığı astık
kestiği kestik Papa'ya meydan okumak pahasına- be-
nimsiyor.
Burada bir defa, Hıristiyanlıkta "reformun" tek ba-
şına Luther değil; bilge iktidarların sinerjisiyle müm-
kün olabildiğini görüyoruz. Emin Oktay'ın tarih kitap-
larında bize öğretildiği gibi öyle "Bir adet Luther çık-
tı, kilisede reform yapf/"dan ibaret değil bu serüven.
Güçlüye 'hayır' deme sanatı...
Filmin kilit sahnesi, Luther'le III. Federick arasında
geçen bir konuşma. Konu: "Kendinizden güçlü biri-
ne (filmde tabii Papa'ya) nasıl 'Hayır' dersiniz?" "Ya
hiç yanıt vermeden, meseleyi zamana yayarsınız" di-
yor Prens Federick "Ya bu yanıtı baştan çıkarıcı bir
şekle dönüştürürsünüz. Veya savaşırsınız. Ama (En-
gizisyona) kurban olmak adına değil. Kazanmak adı-
na girersinizsavaşınıza..." Üç cümlede alın size bir Mak-
yavel "prens'l özeti...
Güç ilişkilerinin -hâlâ- Engizisyon Avrupası kadar
"ham"ve "çiğ"olduğu ülkemizde; "hereve lazım" bir
nasihat bu. Prens Federick'in bu hayati önerisini, tek
süpergüçlü dünyamızda ABD'ye de uyarlayabilirsi-
niz...
Bir söyleşide Ecevit'ten tıpatıp aynısı laflar duy-
muştum: VVashington ne zaman kendisinden yakası
açılmadık bir şey istese; kabul edilmez bulduğu tale-
bin üstüne yatar, konuyu zamanın sonsuzluğuna tes-
lim eder; es vermezmiş... Diyeceğim o ki: AKP'lilerin,
"Luther"\ görmesinde sayısız yarar var. Bir de sine-
ma alışkanlıkları olsa...
Hıristiyanlıkta da yasak...
"Luther"den herkes içinden çıktığı kültüre göre bir
ders çıkarıyor. Film tabii en çok Protestan ülkelerde il-
gi çekmiş. Almanya'da 4 milyon izleyiciyle rekor kır-
mış. Katoliklerin tepkisini de merak ettiğim için Italya'da
çıkan kritikleri okudum. Tek kelimeyle çarpıldım. "Lut-
her" Katoliklerden, bugün dahi saklanan birfigürmüş
meğerse. Ders kitaplannda hâlâ yangından mal kaçı-
rır gibi okutulurmuş.
"Papalığın çektiği şalı kaldıran bîr film olarak" öne-
riliyor "Luther" Katolik seyirciye. Bir eleştirmen örne-
ğin; "On emirden ikincisinin imaj ve görüntüyü yasak-
ladığını doğrusu bilmiyordum..." diye yazıyor: "Bu
filmde öğrendim. Bizim kiliselerimajla dolu..."
İmaj, Hıristiyanlıktadayasakmış! İyi mi? "Mutlaköğ-
reti" din -içinde kök saldığı siyasi, sosyal, kültürel şart-
lara göre- bakın nasıl da göreceleşebiliyor. Dinler ve
siyaset kültürüne meraklı herkesin görmesi gereken
bir film "Luther".
"Cennetin Krallığı" için de söyleyeceklerim var. Cu-
maya...
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAIS
1 2 3 4
SOLDANSAĞA:
1/ Adana ve
Mersin yöre-
sinde güğüm-
lere dolduru-
larak sokak-
larda satılan
ve böbreğe iyi
geldiğine ina-
nılan meyan-
köküşurubu...
Ilkel bir silah.
2/01umsuzluk 9
belirten bir
önek... Küçük kitap,
broşür. 3/ Aklın eri-
şemediği, açıklana-
mayan ya da çözüle-
meyen şey... Hazır- 4
lanan çayın renk ve 5
koku bakımından is-
tenilen durumu. 4/tki
nicelik arasındaki ba- 8
ğıntı... Boru sesi. 5/ 9 _^____
Portekiz halk şarkısı... Şarkı, türkü. 6/Gelecek...
Aruz ölçüsünde kısa okunması gereken bir hece-
yi, kalıba uydurmak için uzatma. II Türk halk
edebiyatında çoban türküsü. 8/Piston... Bakır ele-
mentinin simgesi. 9/Telli bir çalgı... Elçilik ya da
konsolosluklarda çalışan koruma memuru.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Argoda aptal, salak, bönkimseye verilen ad. 2/
"Aldanma ki — sözü elbette yalandır" (Fuzuli)...
Eskiden Karagöz oynatılan kahvelere verilen ad.
3/Güçsüzlük, dermansızlık. 4/Boğa güreşi yapı-
lan alan... Tarla sınırı. 5/Temeli taklide dayanan
sözsüz oyun... Taştan ya da ağaçtan yapılmış bü-
yük havan. 6/Iskambilde bir kâğıt... Kadm baş süs-
lemesinde kullanılan, genellikle gümüşten yapıl-
mış takı. 7/Bayağı, sıradan... Yemek. 8/lspanyol-
lann sevinç ünlemi... lzmir'in Çeşme ilçesi yakı-
nında turistik bir yöre. 9/ Gemi güvertesinin eni-
ne konmuş kirişlerinden her biri... Akıl.