Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 MAYIS 2005 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Kopu esı
ZONGULDAKTA, kentki deniz arasını perdele-
yen Hükümet Binası önüne
uzun, upuzun bir feribot. Ama, araba ve kamyon
değil, yük vagonu taşımak
kıçtan kara bağlanmış
için. Eski bir feribotun
içine raylar döşenmiş; körriür başkentinin içinden
trenlerle çekilip gemi güvertesine sıralanacak va-
gonlarla biraz batıdaki Ereğli'nin ERDEMİR Demir-
Çelik Fabrikası'na taşkömürü götürecek. Dönüş-
te de, orada üretilen ağır çelik ürünlerini Zongul-
dak'a getirip Türkiye'nin demiryolu şebekesine an-
cak buradan sokabilecek.
Çünkü artıkyeryüzünün ei önemli ağırsanayi ku-
ruluşlarından biri sayılan EF DEMlR'in ülkedeki de-
miryollarıyla ilintisi başka tiirlü sağlanamıyor.
Bu açıdan, dünyada demiryolu bağı olmayan tek
demir-çelik fabrikası.
Böyle bir acayipliğin benzeri ne Asya'da var ne
de Afrika'da. Üretiminin aia girdileri olan demir
cevheriyle taşkömürünü yt
ürünlerini demiryoluyla taş
da ürettiği ağır sanayi
lyabilme olanağı sağ-
lanmamış böyle bir fabrik$ olabilir mi? Ama, "ol-
maz o/maz"ların ülkesi Türkiye'de olabiliyor.
Ayrıca, "Aralarındakiuzaklıkkarayoluyla kırk da-
kikada aşılabilen Zonguldak'la Ereğli bunca yıl-
dır demiryoluyla niçin birbirine bağlanmamış" di-
ye sormaz mısınız? Bunur yanıtı daha da acı ve
düşündürücüdür; hele döşenmesi gereken hattın
yirmi-otuz kilometrecik olduğunu biliyorsanız.
Çünkü Zonguldak'la bafısındaki ocakların bu-
lunduğu altı-yedi kilometre! uzaklıktaki Kozlu ara-
sında demiryolu çoktandır i/ar. Ereğli de doğusun-
daki Armutçuk ocaklarına demiryoluyla bağlanalı
epey olmuş. Ama hattın ikl ucu bir türlü birleştiri-
lememiş. Neden? Kıyı boygncasırasırauzanan ve
denize dik yarlarla inen dadlar tünel açıp demiryo-
lu döşemeyi zorlaştırmaktşymış. Sanki, iş karayo-
lu yapmaya gelince koca dağlar kesilip kayaların
oyulduğu bir Türkiye'de bişka çok güç ve pahalı
projeler hiç gerçekleştirilmemiş gibi.
Otomotiv saplantısı, niyett bozukluğu ve plansız-
lık kopukluğu değil de ne?
1
Bu utanç verici ihmalin ^mücessem" ve somut
anıtları önünde kahrolmak|stiyorsanız, artık kulla-
nılmaz durumda bırakılan Ereğli-Armutçuk hattı
boyunca demir traversleriyle birlikte havaya kalk-
mış rayları, yıkılmaya yüz tutmuş taş köprüleri ve
paslanmayaterk edilmiş lakomotif kalıntılarını gö-
rebilirsiniz.
Kopukluk orada bitmiydr ki.
Ülkenin en güzel ormanlarıyla kaplı yüksek
dağları delerek Mengen'e ı/e Ankara-lstanbul yo-
luna uzanan Dorukhan Tüpeli'nin Devrek tarafın-
'nın Alabalık Lokantası
şından geçen bir elekt-
daki girişte Ismet Masalc
yıllardır elektriksiz. Yanı ba
rik nakil hattına rağmen.
Niçin? Çünkü o hat tüne|li aydınlatmak amacıy-
la çekildiğinden Karayollan'na aitmiş ve TEDAŞ
karışmaz, Karayolları da b&ğlantı yapmazmış.
Plansızlıkveakılsızlıknecleniyledemirikömürün-
den, elektriği insanından kapan bir ülkenin vatan-
daşı da devletinden kopup u mutsuzluğa kaymaz mı?
Ermeni Sorunu: Konferansm Ardından...
Ermeni sorununda sürekli savunmada kalmaktan kurtulmak için yeni yetişenlere de bu konuya
ilişkin verileri okul kitaplarında, onların devlete ve eğitim sistemine güven duymalarını
sağlayacak bilimsellikle sunmak ve öğretmek gerekir. Bu yapılmayınca gençler, türlü
maksatlarla konuyu başka yönlere çekenlerden öğrenmekte ve olaylar kadar yetersizliklerinin
de sorumlusu gördükleri devleti suçlamaktalar.
Prof. Dr. Seçil Karal AKGÜN ODTÜ Tanh Böiümü
B
ılindiği gıbı, içinde bu-
lunduğumuz yıl, Birin-
ci Dünya Savaşı'nın ilk
yılındaOsmanh Impara-
torluğu'nun, kendi top-
rakları üzerinde, kendi uyruğu olan
çok sayida Ermeninin, savaşmakta
olduğu ülkelertarafından kışkırtılıp,
silahlandınlıp Türk askerleriyle si-
lahhçaüşmaya girmeleri üzerine hü-
kümetin aldığı bir kararla onlan çar-
pışmalann geçtiği topraklann dışına
taşımasıııın 90. yıldönümü. Devletin
öz savunnia olarak uygulamak zoruıı-
da kaldığı, tarihte Ermeni Tehciri
olarak anilan bu toplu göç sırasında
sayısi yüzbinlerle söylenen Ermeni-
nin yaşamını yitirmesi, büyük yan-
kılaruyandırmıştı. Lozan Antlaşma-
sı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin duyu-
rulmasından sonra yeni Türkiye'nin,
tarih sayfalannda kaldığını düşün-
düğü bu sorun, Atatürk'ün önderli-
ğinde gelişen ulusal direniş karşısın-
da yaptınm kazanıııayan Sevr'den
bekledikleri çıkarlan kaçıran ülkeler
tarafından beslendi. Yine bilındiği
gıbı, özellikle Osmanlı lmparatorlu-
ğu döneminde Ermenilere destek ve-
ren bu ülkeler tarafından ve özellik-
le Türkiye'nin iç huzursuzluklannın
yoğun olduğu zamanlarda, en çok da
Osmanlı hükümetinde göçe götüren
kararlann alınmaya başlandığı nisan
aylarında yazılarla ve eylemlerle de-
falarca gündeme getirildi.
Gerek düzenlenen gösterilerde, ge-
rekse resmı olan veya olmayan top-
lantılarda dile getirilen Türkiye Cum-
huriyeti'nin Emıenilerden özürdile-
mesinden toprak ödünlerine kadar
uzanan isteklere, bir süre de Ermeni
terör örgütü ASALA'nın bir misille-
me olarak yurtdışında görevli onlar-
ca diplomatımızı öldürmesi eklen-
di. Sonunda, uzun yıllaryurtdışında-
ki bu gelişmeleri suskunlukla izleyen
Türkiye de, Osmanlı İmparatorlu-
ğu'nun son döneminde Ermenilerle
Türkler arasında yine dış kışkırtma-
larlabaşlayan ve değindiğimiz zorun-
lu göç karanna doğru gelişen olay-
lar zincirine çok ciddi boyutlardan
bakmaya başladı. Artık tarihçiler,
araştırmacılar bilimsel açıdan ince-
lemeler yapıp kıtaplar, nıakaleler ya-
yımlamakta. Öte yandan, Türkiye'nin
bütünlüğüne kast etmiş olanlar, teh-
cirin 90. yıldönümü olarak niteledik-
leri 24 Nisan için yurtdışında çeşitli
merkezlerde gösteriler, toplantılar
düzenleyerek özel önemle hazırlan-
maktalar. Türkiye'de de bu yıldönü-
müne kayıtsız kalınmayarak pek çok
etkinlik yapılmakta. Konuyu yıllar
boyu savsaklamamızın ürünü, dış ge-
lişmelere savunmacı olarak bakabil-
diğimizden, düzenlenen etkinlikler ve
yapılan yayınlar arasında "Türkleri
haklı gören" yabancı araştırmacıla-
nn da yer almasına, çok önem ver-
mekteyız. Bu çerçevede, CHP'nin
önemli birgirişim yaparak ABD'de
Louisville Ünıversitesi profesörle-
rinden, Türkiye'de Ermeni sorunu
üzenne -bizden yana- çeşitli yayın-
lan olan Prof. Dr. JustinMcCarthy'i
bu konuda konferanslarvermek üze-
reTürkiyc'yedavetetmesi,çokolum-
lu karşılandı.
Prof. Dr. Justın McCarthy'nin 24
Mart günü TBMM'de eski Senato
Salonu'ndaki "Ermeni Sonınunun
Gerçegi" konulu CHP Genel Başka-
nı'nın takdını, TBMM Başkanrnın
da açılış konuşmalarını yaptıkları
konferansına her ıkı ev sahibınin su-
nuşlanndan anladığımıza göre ba-
kanlar, mılletvekilleri, büyükclçıler,
sivil toplum örgütleri başkanları ve
basın temsilcileri çağrılıydı.
Ben de konuşmalann orada bulu-
nanlara "hitap" kısmında söz edılme-
se de bir şekilde çağnlmış ve pek gö-
ze batmasınlar dıye olacak, eski Se-
nato Salonu'nun üçüncü balkonuna
oturtulmuş öğretim üyeleri arasında
konferansı dinledim. Oncelikle, "biz-
den yana" yazıp çizen ve konuşan Sa-
yın Prof. Dr. JustinMcCarthy'i ver-
diği konferans için kutlar, teşekkür
ederim. Ne var ki, bu konuda hakkın-
da araştırmalar yapmış, yazmış ve
konuşmuş biröğretim üyesi olarak ge-
rek konuk profesörün konuşması sı-
rasında, gerek konferansını izleyen so
ru-cevap kısmında, gerekse izleyen
günlerde basındaki yankılan okurken
içimde duyduğum gitgide büyüyen
burukluğu sonunda yazıya dökmek-
AS1NIKİ
Darüşşafaka BağışçıLar Siteleri'nde
yaşayanlar, her geçen gün çoğaLıyor.
Onlar, sadece bir kez yaptıkları
bağışta, hem ömür boyu konfor içinde
her türlü bakımları yapılarak yaşama
olanağına kavuşuyor, hem de
Darüşşafaka Eğitim Kurumları'nda
okuyan babası ölmüş ve yoksul
900 çocuğun eğitimine katkıda
butunuyoıiar.
Sizirı eviniz aslında Darüşşafaka
Bağışçılar Siteleri değil, bizim
kalbimiz. Türkiye'nin geleceğinde
ve kalplehmizde yeriniz var.
t
Darüşşafaka
Darüşşafaka'nın Yakacık, Maltepe, Şenesenevler Bağışçılar Siteleri ya da Maltepe Özel Bakım Ünitesi,
Ömran ve Yahya Hamuluoğlu Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi'nden nasıl yararlanabilirsiniz ?
4 ^ 4 4 ^ 1 3 6 3 no'lu telefonu arayın. Sizi hemen bilgilendirelim, yönlendirelim, yardımcı olalım.
(Önemli Not: Lütfen; Ankara, İzmir ve istanbul dışı aramalarında telefon numarasının başına 216 ekleyiniz.)
d a r u s s a f a kw w w o r g
len kendimi alamadım. Birçeşıt öze-
leştıri dc sayılabilecek duygulanmın
yansımasını kimılerinın mcsleksel
çekememezlik olarak yorumlayacak-
larını düşünmem, yazımdaki bu ge-
cıkmeye neden oldu. Ancak, duygu-
lanmın ve sözlerimın Sayın
McCarthy'nin ne şahsı ile ne de ça-
lışmalan ile bir ilgisi olmadığından,
onlan ve kafamda beliren sorulan
bu köşcnin okurlan ile paylaşmaya
karar verdim.
Öz savunma
"Ermeni Tehciri" olarak bılinen
1915 yılında Osmanlı Imparatorlu-
ğıı'nun kendısini ıçten vurmaya kal-
kışanlara bir öz savunma olarak uy-
guladığı ve zaman ıçmde Türk ulu-
su için kanayan yara haline gelen bu
karann nedenlenne ve gelişmelerine
bilimsel açıdan açıklayıcı bir boyut
getiımeyeçalışmaklayetkılılenmiz,
kuşkusuz çok yerinde bir adım at-
mıştır.
Yukanda da söz edıldığı gıbi, Tür-
kıye, uluslararası ortamlarda Erme-
ni sorunu gündeme getırıldiğinde
kim haklı, kim başlattı, kaç Ermeni
sürüldü, kaçı öldürüldü gibi sorııla-
n göğüslemek zorunda kaldığında, ya-
kın zamana kadar bu konuda pek ııı-
celeme yapan olmadığından, ulusla-
rarası ortamlarda sürekli savunmada
kalarak haklılığını kanıtlamaya çalış-
maktaydı. Ancak olaylar, yurtdışın-
da verdiğimiz diplomatik kurbanla-
rın yanı sıra başkentımizin hava ala-
nında teröristlerin sılahlannı konuş-
turmasına ve orada canlar almasına
kadar vardığında, Ermeni sorununun
derinlemesine araştınlması başladı.
Konuyu merak edenler ve öğrenmek
isteyenler de gitgide çoğaldı. Dola-
yısıyla Prof. Dr. Justin McCarthy'nin
gerçekleri açıklayan konferanslan,
dinleme olanağı bulamayanlar tara-
fından da gazete haberlerinden ilgiy-
le izlendi.
Bu noktada altı önemle çizılmesı
gereken, konuşmacının yansıttığı ger-
çeklerin yıllardır pek çok Türk bilim
insanı tarafından da yazılıp anlatılı-
yor olmasıdır. Ülkemızde bu konu-
ya bilimsel açıklamalargetirmek üze-
re yıllardır ulusal ve uluslararası top-
lantılaryapılmaktadır. Benım ılkka-
tıldığım toplantı, 1984 yılında Erzu-
rum'da Atatürk Üniversitesı tarafın-
dan düzenlenmişti. Bu toplantıdan
çok kısa bir süre sonra büyük ölçü-
de bu konuda araştırma yapmak üze-
re ABD'ye gittiğımdeyse, ılk kez ola-
yın yurtdışı boyutu ile karşılaşmıştım.
O yıllar, ASALA'nın dıplomatlanmı-
zı hedef aldığı yıllardı. San Francis-
co'da katıldiğım bir tarih toplantısm-
da, (Prof. McCarthy ile de orada ta-
nışmıştım) Ermeni bilim adamlan
tarafından verilen kan kokan birbil-
diri dinlemiş, söz alıp salonu doldu-
ran Ermenilerin mınldanmalarınaal-
dınnaksızın açıklamalar yapmış, hat-
ta Prof. Richard Hovanisyan ile bir
tartışmaya gırmem üzenne oturum ta-
tıl edilince, çıkışta can sıkıcı birolay-
la karşılaşabileceğim kaygısında olan
Türk öğrencilerbeni ve eşımı toplan-
tının yapıldığı otelın mutfak kapı-
sından dışan çıkarmışlardı Amerı-
ka'daelliyıldır'Fürklerekarşıörgüt-
lendıklerıni öğrendiğim Ermenile-
rin bu güçlü birliktelikleri karşısın-
daki yalnızlığımı anlatmak üzere so-
luğu New York'taki eğitim ataşeliğin-
de aldığımda Turk yetkilinin "Aman
Seçil Haııını.biz btınlarla uğraşsakbıı-
rada iş yapamayız" sözleri beni çok
şaşırtmış ve üzmüştü. Aynı üzüntü-
yü bir tarıhçı olarak bu konudaki
araştırmalanmı Ermenice bilmedi-
ğımden hep ikincı el kaynaklardan
yapmak zorunda olduğumda, bu di-
libilen bir tek bilim insammızolma-
dığını görerek de yaşadım Amacım,
o ilk seferden sonra pek çok kez özel-
likle yurtdışında bilimsel ortamlar-
da yaşadığım yalnızlıklan, tanık ol-
duğum tatsızhklan ya da kişisel de-
neyimlerimı anlatmak değil. Nite-
kinı, artık konunun yakın tarihimiz
ve ulusal çıkarlanmız açısından öne-
mi kavrandı diyebilmekteyiz. Bir
yandan Ermeni sorunu üzerine araş-
tırmalar çoğalırken bir yandan da
Ankara Üniversıtesi'nin başlattığı gi-
rişimle, artık bu dili öğrenmeye baş-
lamış kimseler yetişmekte. Kendi öğ-
rencilerim arasında da Ermeniceyi
öğrenmeye yönlendırdiğim ve kısa bir
süre içinde kaynak dilden araştırma-
lar yapabılecek durumda olacak genç-
ler var. Asıl yansıtmak istediğim, bir-
çok konudaki güvensizliğimizin ve
yabancı bağımlılığımızın Ermeni so-
runu ile uğraşmamıza da yansımış
olan acıklı boyutu.
Yazımın yann noktalayacağım...
AB-AKPartiikilemi!..
İktidara gelır gelmez
1
AB'ye dört elle sanlmanın
hedefinin amaca yönelik olduğu su götürmez şekilde
anlaşılmıştır. AB'ye girersek Türkiye'de, hürriyet,
demokrasi, insan haklan, diyerek, AB normlarını
ilen sürcrek, biraz daha imam, biraz daha türban
hedefine yaklaşınz, diye düşündükleri, son aşamada
iyice belli olmuştur. AB de, Kıbns'ı böyle kopartırız.
M. Selİm OKÇAY Avukat (kmir Barosu)
A
B'nin amacının,
adma ister Sevr de-
yın, ısterse başka
şekilde ortaya koyun, ken-
di çıkarlan doğmltusunda
gelıştirmeye uğraşırken,
Türkiye'nin yönetimini ele
geçiren iktidardaki AK Par-
ti'nin amacının ise biraz
daha türban, biraz daha
imam sağlıyabilir miyim,
şeklinde, olduğu anlaşılı-
yor.
İktidara gelir gelmez
AB'ye dört elle sanlmanın
hedefinin yukanda belirt-
tiğim amaca yönelik oldu-
ğu su götürmez şekilde an-
laşılmıştır AB'ye girersek
Türkiye'de, hürriyet, de-
mokrasi, ınsan haklan, di-
yerek, AB normlarını ileri
sürerek, biraz daha imam,
biraz daha türban hedefine
yaklaşınz, diye düşündük-
leri, son aşamada iyice bel-
li olmuştur. AB de, Kıb-
ns'ı böyle kopartırız.
Emıenilen böyle mutlu
ederiz, Kürtleri bir devlet
haline getirırız şeklindekı
amaçlarını artık hiç çekin-
meden apaçık söyleyebıl-
mektedirler. Şimdi her iki
taraf da, gerçek kimlikleri,
gerçek amaçlan ortaya çık-
tıkça ne yapacaklannı şa-
şırmış görünmektedırler.
Bu aradaki derin sessizli-
ğin arkasında bu yatmak-
tadır.
Her ne kadar, aynı hızla
çalışıyoruz, deseler de, ne
yapacaklannı, nasıl bunu
açıkça söyleyeceklerini bil-
memektedirler. Bu nokta-
da AB'nin daha pervasız
olduğu görülüyor ve açık
açık her şeyi söylemeye
başladılar bıle.. Kıbns'ı
verdin verdin; vermedin,
yandın diyorlar. Ermeni
soykırımını tanı, bız tanh,
arşiv vs. dinlemeyiz, diyor-
lar. Olmaz, dese, gitti tür-
ban... Veüstelikbaşlangıç-
taki tüm çabaları ile çelışe-
cek herkes, bu ne perhiz
bu ne lahana turşıısu diye-
cek.
Türban'a, imam hatibe
onay alsa, verecek, hiç din-
lemeyecek. Ona da onay
alamıyor, bubesbelli... Av-
rupa arka arkaya resmi ış-
lemlerde, devlet hizmetle-
rinde, okullarda türbana ya-
sak getiriyor.. AİHM de bu
konuda ödün vermiyor.
1 latta ttalya'da biryetki-
li, türbanın, ölümü çağrış-
tırdığınıbile söyledi... Hal-
bukı ödün ümitlerı burada
ıdi. İki dınden avara, oldu
denılir ya, işte ta kendısi,
durum bu merkezde. Bir
yandan gızli istekleri ger-
çekleşmıyor, diğer yandan
milli meselelerde tam bir
hüsranla karşı karşıya..
Ben alacağımı alamaya-
cağım, öyle ise bari namus
elden gitmesin, deyışı ge-
reği, milli konularda taviz
vermeyeyim, diye düşün-
meye başladığı da besbel-
lı. Ancak bunu da tam ola-
rak söyleyemıyor; suçu bi-
rilerinin üstüne atmak için
kara kara planlar yaptığı
açık seçik belli. Benim her
ikisıne de bir diyeceğim
var: Unutmayın, Türkiye
Cumhuriyeti ne Ata-
türk'ten geri.adım atar, ne
de ulusal sorunlarından...
Her ikiniz de hüsrana uğ-
ramaya mahkûmsunuz.
Edepli edepli oturun otur-
duğunuz yerde; dokundurt-
mazlar, dokundurtmazlar...
l'ürkiye Cumhuriyeti, Ata-
türk devrımlerinde ve ulu-
sal sorunlannda bir bütün-
dür, hiç kımseyi dınlemiz...
Öyle ayak oyunlan içerı-
sınde olmayın.
T.C.'nin hedefi bellidir,
çağdaş uygarlık düzeyinın
üzerine çıkmak. AB'yı kul-
lanarak ülkeyi geriye götü-
remezsiniz .. AB'yı kulla-
narak T.C.'yi parçalaya-
mazsınız.. Hepsi bu...
CUMHUBİYET'TEIV
OKURLARA
tBRAHtM YILDIZ
Cumhupiyet 82 Yaşında
Cumhuriyet gazetesi çalışanları bu hafta sonu
(7 Mayıs Cumartesi) 82. kuruluş yıldönümünü kut-
layacak.
Ülkemizin en eski gazetesi olmanın verdiği kıvanç-
la 82. yıla gireceğiz. Bilindiği gibi gazetemizin ku-
rucusu Yunus Nadi, emperyalistlere karşı verilen
savaşta büyük kurtarıcı Mustafa Kemal Atatürk'ün
yanında yer almıştı. Birlikte Anadolu'ya uzanan o
zor günlerde Mütareke basınından ayrılıp bağım-
sızlık için verilen mücadelenin bir neferi olmuştu.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra Ata-
türk'ün isteğiyle gazetesinin (Yenigün) adını Cum-
huriyet olarak değiştiren Yunus Nadi ve ardından
Nadir Nadi bu bayrağı bir üst noktaya taşıdılar.
Cumhuriyet gazetesinin tarihi, bu köşeye sığ-
mayacak kadar uzun bir süreçtir. 9O'lı yıllarda ya-
şananlar ve Cumhuriyet Vakfı'nın kuruluşu, pat-
ronsuz gazete olmanın da başlangıcı olmuştur.
Her gün gazete satıcısından aldığınız bu gaze-
te, Cumhuriyet Vakfı Senedi'ndeki yazılı anayasa-
sına bağlı olarak yayımlanmaktadır. 82. yılımıza gi-
rerken Cumhuriyet'in öyküsünü bir kez daha yine-
lemekte yarar görüyoruz. 7 Mayıs'ta bu uzun mü-
cadeleyi okurlarımıza aktaracağız.
• • •
Son dönemde devletin en üst makamlarından ya-
pılan uyarılar sadece Cumhuriyet'in manşetinde
yer aldı. Bu manşetlerden bazı örnekler şöyle:
ILIMLIİSLAM DEĞ|L, LAİK: Cumhurbaşkanı Ah-
met Necdet Sezer, Harp Akademileri Konferan-
sı'nda yaptığı konuşmada, ılımlı Islam modeliyle sık-
ça öne çıkarılan kimi ülkelerin, daha sonra kaçınıl-
maz biçimde
köktendinci •«•«**vAW',if,1
/^ ^m^iH^^vM»»».//.*^
bir rejime dö- ^ I l ı m l ı İNIIUII d«>^il. l a i k * ;
nüştüğünü < > • • %
anımsatarak |; • • ••»'" • %£L f
Türkiye'nin ^^w«M^>«^wı^.w^.s»^.i!^^#^
ancak laik,
demokratik ve hukuk devleti niteliğiyle örnek oluş-
turabileceğini söyledi. (8 Nisan)
PARÇALAMAK İSTİYORLAR: Başbakan Re-
cep Tayyîp Erdoğan, MÜSlAD'ın 14. Genel Ku-
rulu'ndayaptığı konuşmada, AvrupaBirliği'ninTür-
kiye'ye yönelik bazı dayatmalarda bulunduğunu
belirterek
"Hatta bizi #
yönelik gay- ğ
retler içerisin- ^
de önümüze
tezler geldiği
de oluyor" dedi. (17 Nisan)
ÖZKÖK SERT ÇIKTI: Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Hilmi Özkök, Harp Akademileri Komu-
tanlığı'ndayaptığı konuşmada, irticai unsurların le-
gal ve illegal oluşumlar halinde yapılandığını vur-
guladı. özkök, bu unsurların Cumhuriyet rejiminin
vedemokrasinin hoşgörülerini ustalıklakullanarak
bir aldatma içerisinde olduklarını belırtti. (21 Nisan)
TÜRBAN PARTİKAPATTIRIR: Anayasa Mahke-
mesi Başkanı Mustafa Bumin, yüksek mahkeme-
nin 43. kuruluş yıldönümünde yaptığı konuşmada,
türbana özgürlük getirmek amacıyla anayasa deği-
olmayacağını
belirterek "Bu
konuda anaya-
sal kural konul-
sa bile bu
AİHS'ye uygun olmayacaktır" dedi. Bumin, din duy-
gularıyla dince kutsal sayılan şeylerin istismar edil-
mesi yoluna başvuran partilehn laiklik karşıtı eylem-
ler nedeniyle kapatıldığını anımsattı. (26 Nisan)
KAMPLAŞMA UYARISI: Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı Nuri Ok, Yargıtay Cumhuriyet Başsav-
cılığı'nın Onur Günü'nde yaptığı konuşmada, Türki-
ye'nin ve toplumun sorunlarına bilgi toplumunun ge-
reği olan eleşti-
rel akıl yerine
ideolojik, katıve
kalıp fikir sap-
lantılarıyla yak-
laşılması nede-
niyle gerginlik
ve güvensizlık ortamı oluşturulduğunu söyledi. Ok,
"Ayrılıkçı ve bölücü düşünce yaratılması hedefinde
de kısmen başarı sağlanmıştır" dedi. (30 Nisan)
• • •
Bir süredir anonslarını yayımladığımız 'Söz Oku-
run' sayfasının yayımına yarın başlıyoruz. Büyük il-
gi gören; sayısız mektup, makale, eleştiri ve övgü-
den oluşan yazıları birdüzen içerisinde okurlarımız-
la paylaşacağız.
Fikret Dağlıoğlu yönetiminde, okurlarımıza aç-
tığımız bu sayfa bir eksikliği de gidermiş olacak.
• • •
Merkezi Kaliforniya'da bulunan (CRN) dünyanın
en büyük karikatür örgütü, bu yılın basın dalında
Cesaret ödülü'nü çizerimiz Musa Kart'a verdi.
Kart, çizdiği kedili karikatür nedeniyle Başbakan R.
Tayip Erdoğan'ın açtığı davada 5 bin YTL tazmi-
nat ödemeye mahkûm edilmişti.
Bülent Dikmener Jüri özel ödülü'nü de Ankara
Büromuzdan llhan Taşcı kazandı. Her iki arkada-
şımızı bir kez daha kutlarız.
lyi haftalar...
KÜLTÜK • SANAT
•••"••••••••••••JLÜHliLU
o.yun "i, atöl.yesi i«e: (02I6) 345 39 39
vww.oyunatolyesi.com |
K f e ( l i
karlıyls rezervasyon yapılmaklaı
neten ;:l Kasapoğlu 4 (ınflırımlı)/5/6 Mayıs 20.30
Aflfe Tlyatro ödüllerl / Komedi ya da MUzikal Dalında
En lyı Erkek Ovuncıı > Haluk Bilglner
En lyı Yardımcı Kadın Oyuncu > Şebnem Sönmez
En lyı Yardımcı Erkek Oyuncu > Gökçer Genç
En lyı Kostum > Funda Çebl
SON OYUNLAR
I Yöneten Kemal Aydoğan 7/13/14 Mayıs 20.30 • 15 Mayıs 16.00
ile Tlyatro ödullerı > Tlyatroda Yeni Kuşah özel ödlllil
Sadrı Alışık Tıyatro Ödullerı > En lyı Yardımcı Kadın Oyuncu > Esra Uygur
azraıl ın gozyaşları
Yöneten Kemal f.ydfn'j.ın 8 Mayıs 16.00
Afife Tıyatro Ödullerı > Tlyatroda Yeni Kuşah Özel Ödiilü
E F E S PUsea'in kültür ve sanata katkıları artarak sürecek.
EFES
io. PUsen , J