18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 MAYIS 2005 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Kopu esı ZONGULDAKTA, kentki deniz arasını perdele- yen Hükümet Binası önüne uzun, upuzun bir feribot. Ama, araba ve kamyon değil, yük vagonu taşımak kıçtan kara bağlanmış için. Eski bir feribotun içine raylar döşenmiş; körriür başkentinin içinden trenlerle çekilip gemi güvertesine sıralanacak va- gonlarla biraz batıdaki Ereğli'nin ERDEMİR Demir- Çelik Fabrikası'na taşkömürü götürecek. Dönüş- te de, orada üretilen ağır çelik ürünlerini Zongul- dak'a getirip Türkiye'nin demiryolu şebekesine an- cak buradan sokabilecek. Çünkü artıkyeryüzünün ei önemli ağırsanayi ku- ruluşlarından biri sayılan EF DEMlR'in ülkedeki de- miryollarıyla ilintisi başka tiirlü sağlanamıyor. Bu açıdan, dünyada demiryolu bağı olmayan tek demir-çelik fabrikası. Böyle bir acayipliğin benzeri ne Asya'da var ne de Afrika'da. Üretiminin aia girdileri olan demir cevheriyle taşkömürünü yt ürünlerini demiryoluyla taş da ürettiği ağır sanayi lyabilme olanağı sağ- lanmamış böyle bir fabrik$ olabilir mi? Ama, "ol- maz o/maz"ların ülkesi Türkiye'de olabiliyor. Ayrıca, "Aralarındakiuzaklıkkarayoluyla kırk da- kikada aşılabilen Zonguldak'la Ereğli bunca yıl- dır demiryoluyla niçin birbirine bağlanmamış" di- ye sormaz mısınız? Bunur yanıtı daha da acı ve düşündürücüdür; hele döşenmesi gereken hattın yirmi-otuz kilometrecik olduğunu biliyorsanız. Çünkü Zonguldak'la bafısındaki ocakların bu- lunduğu altı-yedi kilometre! uzaklıktaki Kozlu ara- sında demiryolu çoktandır i/ar. Ereğli de doğusun- daki Armutçuk ocaklarına demiryoluyla bağlanalı epey olmuş. Ama hattın ikl ucu bir türlü birleştiri- lememiş. Neden? Kıyı boygncasırasırauzanan ve denize dik yarlarla inen dadlar tünel açıp demiryo- lu döşemeyi zorlaştırmaktşymış. Sanki, iş karayo- lu yapmaya gelince koca dağlar kesilip kayaların oyulduğu bir Türkiye'de bişka çok güç ve pahalı projeler hiç gerçekleştirilmemiş gibi. Otomotiv saplantısı, niyett bozukluğu ve plansız- lık kopukluğu değil de ne? 1 Bu utanç verici ihmalin ^mücessem" ve somut anıtları önünde kahrolmak|stiyorsanız, artık kulla- nılmaz durumda bırakılan Ereğli-Armutçuk hattı boyunca demir traversleriyle birlikte havaya kalk- mış rayları, yıkılmaya yüz tutmuş taş köprüleri ve paslanmayaterk edilmiş lakomotif kalıntılarını gö- rebilirsiniz. Kopukluk orada bitmiydr ki. Ülkenin en güzel ormanlarıyla kaplı yüksek dağları delerek Mengen'e ı/e Ankara-lstanbul yo- luna uzanan Dorukhan Tüpeli'nin Devrek tarafın- 'nın Alabalık Lokantası şından geçen bir elekt- daki girişte Ismet Masalc yıllardır elektriksiz. Yanı ba rik nakil hattına rağmen. Niçin? Çünkü o hat tüne|li aydınlatmak amacıy- la çekildiğinden Karayollan'na aitmiş ve TEDAŞ karışmaz, Karayolları da b&ğlantı yapmazmış. Plansızlıkveakılsızlıknecleniyledemirikömürün- den, elektriği insanından kapan bir ülkenin vatan- daşı da devletinden kopup u mutsuzluğa kaymaz mı? Ermeni Sorunu: Konferansm Ardından... Ermeni sorununda sürekli savunmada kalmaktan kurtulmak için yeni yetişenlere de bu konuya ilişkin verileri okul kitaplarında, onların devlete ve eğitim sistemine güven duymalarını sağlayacak bilimsellikle sunmak ve öğretmek gerekir. Bu yapılmayınca gençler, türlü maksatlarla konuyu başka yönlere çekenlerden öğrenmekte ve olaylar kadar yetersizliklerinin de sorumlusu gördükleri devleti suçlamaktalar. Prof. Dr. Seçil Karal AKGÜN ODTÜ Tanh Böiümü B ılindiği gıbı, içinde bu- lunduğumuz yıl, Birin- ci Dünya Savaşı'nın ilk yılındaOsmanh Impara- torluğu'nun, kendi top- rakları üzerinde, kendi uyruğu olan çok sayida Ermeninin, savaşmakta olduğu ülkelertarafından kışkırtılıp, silahlandınlıp Türk askerleriyle si- lahhçaüşmaya girmeleri üzerine hü- kümetin aldığı bir kararla onlan çar- pışmalann geçtiği topraklann dışına taşımasıııın 90. yıldönümü. Devletin öz savunnia olarak uygulamak zoruıı- da kaldığı, tarihte Ermeni Tehciri olarak anilan bu toplu göç sırasında sayısi yüzbinlerle söylenen Ermeni- nin yaşamını yitirmesi, büyük yan- kılaruyandırmıştı. Lozan Antlaşma- sı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin duyu- rulmasından sonra yeni Türkiye'nin, tarih sayfalannda kaldığını düşün- düğü bu sorun, Atatürk'ün önderli- ğinde gelişen ulusal direniş karşısın- da yaptınm kazanıııayan Sevr'den bekledikleri çıkarlan kaçıran ülkeler tarafından beslendi. Yine bilındiği gıbı, özellikle Osmanlı lmparatorlu- ğu döneminde Ermenilere destek ve- ren bu ülkeler tarafından ve özellik- le Türkiye'nin iç huzursuzluklannın yoğun olduğu zamanlarda, en çok da Osmanlı hükümetinde göçe götüren kararlann alınmaya başlandığı nisan aylarında yazılarla ve eylemlerle de- falarca gündeme getirildi. Gerek düzenlenen gösterilerde, ge- rekse resmı olan veya olmayan top- lantılarda dile getirilen Türkiye Cum- huriyeti'nin Emıenilerden özürdile- mesinden toprak ödünlerine kadar uzanan isteklere, bir süre de Ermeni terör örgütü ASALA'nın bir misille- me olarak yurtdışında görevli onlar- ca diplomatımızı öldürmesi eklen- di. Sonunda, uzun yıllaryurtdışında- ki bu gelişmeleri suskunlukla izleyen Türkiye de, Osmanlı İmparatorlu- ğu'nun son döneminde Ermenilerle Türkler arasında yine dış kışkırtma- larlabaşlayan ve değindiğimiz zorun- lu göç karanna doğru gelişen olay- lar zincirine çok ciddi boyutlardan bakmaya başladı. Artık tarihçiler, araştırmacılar bilimsel açıdan ince- lemeler yapıp kıtaplar, nıakaleler ya- yımlamakta. Öte yandan, Türkiye'nin bütünlüğüne kast etmiş olanlar, teh- cirin 90. yıldönümü olarak niteledik- leri 24 Nisan için yurtdışında çeşitli merkezlerde gösteriler, toplantılar düzenleyerek özel önemle hazırlan- maktalar. Türkiye'de de bu yıldönü- müne kayıtsız kalınmayarak pek çok etkinlik yapılmakta. Konuyu yıllar boyu savsaklamamızın ürünü, dış ge- lişmelere savunmacı olarak bakabil- diğimizden, düzenlenen etkinlikler ve yapılan yayınlar arasında "Türkleri haklı gören" yabancı araştırmacıla- nn da yer almasına, çok önem ver- mekteyız. Bu çerçevede, CHP'nin önemli birgirişim yaparak ABD'de Louisville Ünıversitesi profesörle- rinden, Türkiye'de Ermeni sorunu üzenne -bizden yana- çeşitli yayın- lan olan Prof. Dr. JustinMcCarthy'i bu konuda konferanslarvermek üze- reTürkiyc'yedavetetmesi,çokolum- lu karşılandı. Prof. Dr. Justın McCarthy'nin 24 Mart günü TBMM'de eski Senato Salonu'ndaki "Ermeni Sonınunun Gerçegi" konulu CHP Genel Başka- nı'nın takdını, TBMM Başkanrnın da açılış konuşmalarını yaptıkları konferansına her ıkı ev sahibınin su- nuşlanndan anladığımıza göre ba- kanlar, mılletvekilleri, büyükclçıler, sivil toplum örgütleri başkanları ve basın temsilcileri çağrılıydı. Ben de konuşmalann orada bulu- nanlara "hitap" kısmında söz edılme- se de bir şekilde çağnlmış ve pek gö- ze batmasınlar dıye olacak, eski Se- nato Salonu'nun üçüncü balkonuna oturtulmuş öğretim üyeleri arasında konferansı dinledim. Oncelikle, "biz- den yana" yazıp çizen ve konuşan Sa- yın Prof. Dr. JustinMcCarthy'i ver- diği konferans için kutlar, teşekkür ederim. Ne var ki, bu konuda hakkın- da araştırmalar yapmış, yazmış ve konuşmuş biröğretim üyesi olarak ge- rek konuk profesörün konuşması sı- rasında, gerek konferansını izleyen so ru-cevap kısmında, gerekse izleyen günlerde basındaki yankılan okurken içimde duyduğum gitgide büyüyen burukluğu sonunda yazıya dökmek- AS1NIKİ Darüşşafaka BağışçıLar Siteleri'nde yaşayanlar, her geçen gün çoğaLıyor. Onlar, sadece bir kez yaptıkları bağışta, hem ömür boyu konfor içinde her türlü bakımları yapılarak yaşama olanağına kavuşuyor, hem de Darüşşafaka Eğitim Kurumları'nda okuyan babası ölmüş ve yoksul 900 çocuğun eğitimine katkıda butunuyoıiar. Sizirı eviniz aslında Darüşşafaka Bağışçılar Siteleri değil, bizim kalbimiz. Türkiye'nin geleceğinde ve kalplehmizde yeriniz var. t Darüşşafaka Darüşşafaka'nın Yakacık, Maltepe, Şenesenevler Bağışçılar Siteleri ya da Maltepe Özel Bakım Ünitesi, Ömran ve Yahya Hamuluoğlu Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi'nden nasıl yararlanabilirsiniz ? 4 ^ 4 4 ^ 1 3 6 3 no'lu telefonu arayın. Sizi hemen bilgilendirelim, yönlendirelim, yardımcı olalım. (Önemli Not: Lütfen; Ankara, İzmir ve istanbul dışı aramalarında telefon numarasının başına 216 ekleyiniz.) d a r u s s a f a kw w w o r g len kendimi alamadım. Birçeşıt öze- leştıri dc sayılabilecek duygulanmın yansımasını kimılerinın mcsleksel çekememezlik olarak yorumlayacak- larını düşünmem, yazımdaki bu ge- cıkmeye neden oldu. Ancak, duygu- lanmın ve sözlerimın Sayın McCarthy'nin ne şahsı ile ne de ça- lışmalan ile bir ilgisi olmadığından, onlan ve kafamda beliren sorulan bu köşcnin okurlan ile paylaşmaya karar verdim. Öz savunma "Ermeni Tehciri" olarak bılinen 1915 yılında Osmanlı Imparatorlu- ğıı'nun kendısini ıçten vurmaya kal- kışanlara bir öz savunma olarak uy- guladığı ve zaman ıçmde Türk ulu- su için kanayan yara haline gelen bu karann nedenlenne ve gelişmelerine bilimsel açıdan açıklayıcı bir boyut getiımeyeçalışmaklayetkılılenmiz, kuşkusuz çok yerinde bir adım at- mıştır. Yukanda da söz edıldığı gıbi, Tür- kıye, uluslararası ortamlarda Erme- ni sorunu gündeme getırıldiğinde kim haklı, kim başlattı, kaç Ermeni sürüldü, kaçı öldürüldü gibi sorııla- n göğüslemek zorunda kaldığında, ya- kın zamana kadar bu konuda pek ııı- celeme yapan olmadığından, ulusla- rarası ortamlarda sürekli savunmada kalarak haklılığını kanıtlamaya çalış- maktaydı. Ancak olaylar, yurtdışın- da verdiğimiz diplomatik kurbanla- rın yanı sıra başkentımizin hava ala- nında teröristlerin sılahlannı konuş- turmasına ve orada canlar almasına kadar vardığında, Ermeni sorununun derinlemesine araştınlması başladı. Konuyu merak edenler ve öğrenmek isteyenler de gitgide çoğaldı. Dola- yısıyla Prof. Dr. Justin McCarthy'nin gerçekleri açıklayan konferanslan, dinleme olanağı bulamayanlar tara- fından da gazete haberlerinden ilgiy- le izlendi. Bu noktada altı önemle çizılmesı gereken, konuşmacının yansıttığı ger- çeklerin yıllardır pek çok Türk bilim insanı tarafından da yazılıp anlatılı- yor olmasıdır. Ülkemızde bu konu- ya bilimsel açıklamalargetirmek üze- re yıllardır ulusal ve uluslararası top- lantılaryapılmaktadır. Benım ılkka- tıldığım toplantı, 1984 yılında Erzu- rum'da Atatürk Üniversitesı tarafın- dan düzenlenmişti. Bu toplantıdan çok kısa bir süre sonra büyük ölçü- de bu konuda araştırma yapmak üze- re ABD'ye gittiğımdeyse, ılk kez ola- yın yurtdışı boyutu ile karşılaşmıştım. O yıllar, ASALA'nın dıplomatlanmı- zı hedef aldığı yıllardı. San Francis- co'da katıldiğım bir tarih toplantısm- da, (Prof. McCarthy ile de orada ta- nışmıştım) Ermeni bilim adamlan tarafından verilen kan kokan birbil- diri dinlemiş, söz alıp salonu doldu- ran Ermenilerin mınldanmalarınaal- dınnaksızın açıklamalar yapmış, hat- ta Prof. Richard Hovanisyan ile bir tartışmaya gırmem üzenne oturum ta- tıl edilince, çıkışta can sıkıcı birolay- la karşılaşabileceğim kaygısında olan Türk öğrencilerbeni ve eşımı toplan- tının yapıldığı otelın mutfak kapı- sından dışan çıkarmışlardı Amerı- ka'daelliyıldır'Fürklerekarşıörgüt- lendıklerıni öğrendiğim Ermenile- rin bu güçlü birliktelikleri karşısın- daki yalnızlığımı anlatmak üzere so- luğu New York'taki eğitim ataşeliğin- de aldığımda Turk yetkilinin "Aman Seçil Haııını.biz btınlarla uğraşsakbıı- rada iş yapamayız" sözleri beni çok şaşırtmış ve üzmüştü. Aynı üzüntü- yü bir tarıhçı olarak bu konudaki araştırmalanmı Ermenice bilmedi- ğımden hep ikincı el kaynaklardan yapmak zorunda olduğumda, bu di- libilen bir tek bilim insammızolma- dığını görerek de yaşadım Amacım, o ilk seferden sonra pek çok kez özel- likle yurtdışında bilimsel ortamlar- da yaşadığım yalnızlıklan, tanık ol- duğum tatsızhklan ya da kişisel de- neyimlerimı anlatmak değil. Nite- kinı, artık konunun yakın tarihimiz ve ulusal çıkarlanmız açısından öne- mi kavrandı diyebilmekteyiz. Bir yandan Ermeni sorunu üzerine araş- tırmalar çoğalırken bir yandan da Ankara Üniversıtesi'nin başlattığı gi- rişimle, artık bu dili öğrenmeye baş- lamış kimseler yetişmekte. Kendi öğ- rencilerim arasında da Ermeniceyi öğrenmeye yönlendırdiğim ve kısa bir süre içinde kaynak dilden araştırma- lar yapabılecek durumda olacak genç- ler var. Asıl yansıtmak istediğim, bir- çok konudaki güvensizliğimizin ve yabancı bağımlılığımızın Ermeni so- runu ile uğraşmamıza da yansımış olan acıklı boyutu. Yazımın yann noktalayacağım... AB-AKPartiikilemi!.. İktidara gelır gelmez 1 AB'ye dört elle sanlmanın hedefinin amaca yönelik olduğu su götürmez şekilde anlaşılmıştır. AB'ye girersek Türkiye'de, hürriyet, demokrasi, insan haklan, diyerek, AB normlarını ilen sürcrek, biraz daha imam, biraz daha türban hedefine yaklaşınz, diye düşündükleri, son aşamada iyice belli olmuştur. AB de, Kıbns'ı böyle kopartırız. M. Selİm OKÇAY Avukat (kmir Barosu) A B'nin amacının, adma ister Sevr de- yın, ısterse başka şekilde ortaya koyun, ken- di çıkarlan doğmltusunda gelıştirmeye uğraşırken, Türkiye'nin yönetimini ele geçiren iktidardaki AK Par- ti'nin amacının ise biraz daha türban, biraz daha imam sağlıyabilir miyim, şeklinde, olduğu anlaşılı- yor. İktidara gelir gelmez AB'ye dört elle sanlmanın hedefinin yukanda belirt- tiğim amaca yönelik oldu- ğu su götürmez şekilde an- laşılmıştır AB'ye girersek Türkiye'de, hürriyet, de- mokrasi, ınsan haklan, di- yerek, AB normlarını ileri sürerek, biraz daha imam, biraz daha türban hedefine yaklaşınz, diye düşündük- leri, son aşamada iyice bel- li olmuştur. AB de, Kıb- ns'ı böyle kopartırız. Emıenilen böyle mutlu ederiz, Kürtleri bir devlet haline getirırız şeklindekı amaçlarını artık hiç çekin- meden apaçık söyleyebıl- mektedirler. Şimdi her iki taraf da, gerçek kimlikleri, gerçek amaçlan ortaya çık- tıkça ne yapacaklannı şa- şırmış görünmektedırler. Bu aradaki derin sessizli- ğin arkasında bu yatmak- tadır. Her ne kadar, aynı hızla çalışıyoruz, deseler de, ne yapacaklannı, nasıl bunu açıkça söyleyeceklerini bil- memektedirler. Bu nokta- da AB'nin daha pervasız olduğu görülüyor ve açık açık her şeyi söylemeye başladılar bıle.. Kıbns'ı verdin verdin; vermedin, yandın diyorlar. Ermeni soykırımını tanı, bız tanh, arşiv vs. dinlemeyiz, diyor- lar. Olmaz, dese, gitti tür- ban... Veüstelikbaşlangıç- taki tüm çabaları ile çelışe- cek herkes, bu ne perhiz bu ne lahana turşıısu diye- cek. Türban'a, imam hatibe onay alsa, verecek, hiç din- lemeyecek. Ona da onay alamıyor, bubesbelli... Av- rupa arka arkaya resmi ış- lemlerde, devlet hizmetle- rinde, okullarda türbana ya- sak getiriyor.. AİHM de bu konuda ödün vermiyor. 1 latta ttalya'da biryetki- li, türbanın, ölümü çağrış- tırdığınıbile söyledi... Hal- bukı ödün ümitlerı burada ıdi. İki dınden avara, oldu denılir ya, işte ta kendısi, durum bu merkezde. Bir yandan gızli istekleri ger- çekleşmıyor, diğer yandan milli meselelerde tam bir hüsranla karşı karşıya.. Ben alacağımı alamaya- cağım, öyle ise bari namus elden gitmesin, deyışı ge- reği, milli konularda taviz vermeyeyim, diye düşün- meye başladığı da besbel- lı. Ancak bunu da tam ola- rak söyleyemıyor; suçu bi- rilerinin üstüne atmak için kara kara planlar yaptığı açık seçik belli. Benim her ikisıne de bir diyeceğim var: Unutmayın, Türkiye Cumhuriyeti ne Ata- türk'ten geri.adım atar, ne de ulusal sorunlarından... Her ikiniz de hüsrana uğ- ramaya mahkûmsunuz. Edepli edepli oturun otur- duğunuz yerde; dokundurt- mazlar, dokundurtmazlar... l'ürkiye Cumhuriyeti, Ata- türk devrımlerinde ve ulu- sal sorunlannda bir bütün- dür, hiç kımseyi dınlemiz... Öyle ayak oyunlan içerı- sınde olmayın. T.C.'nin hedefi bellidir, çağdaş uygarlık düzeyinın üzerine çıkmak. AB'yı kul- lanarak ülkeyi geriye götü- remezsiniz .. AB'yı kulla- narak T.C.'yi parçalaya- mazsınız.. Hepsi bu... CUMHUBİYET'TEIV OKURLARA tBRAHtM YILDIZ Cumhupiyet 82 Yaşında Cumhuriyet gazetesi çalışanları bu hafta sonu (7 Mayıs Cumartesi) 82. kuruluş yıldönümünü kut- layacak. Ülkemizin en eski gazetesi olmanın verdiği kıvanç- la 82. yıla gireceğiz. Bilindiği gibi gazetemizin ku- rucusu Yunus Nadi, emperyalistlere karşı verilen savaşta büyük kurtarıcı Mustafa Kemal Atatürk'ün yanında yer almıştı. Birlikte Anadolu'ya uzanan o zor günlerde Mütareke basınından ayrılıp bağım- sızlık için verilen mücadelenin bir neferi olmuştu. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra Ata- türk'ün isteğiyle gazetesinin (Yenigün) adını Cum- huriyet olarak değiştiren Yunus Nadi ve ardından Nadir Nadi bu bayrağı bir üst noktaya taşıdılar. Cumhuriyet gazetesinin tarihi, bu köşeye sığ- mayacak kadar uzun bir süreçtir. 9O'lı yıllarda ya- şananlar ve Cumhuriyet Vakfı'nın kuruluşu, pat- ronsuz gazete olmanın da başlangıcı olmuştur. Her gün gazete satıcısından aldığınız bu gaze- te, Cumhuriyet Vakfı Senedi'ndeki yazılı anayasa- sına bağlı olarak yayımlanmaktadır. 82. yılımıza gi- rerken Cumhuriyet'in öyküsünü bir kez daha yine- lemekte yarar görüyoruz. 7 Mayıs'ta bu uzun mü- cadeleyi okurlarımıza aktaracağız. • • • Son dönemde devletin en üst makamlarından ya- pılan uyarılar sadece Cumhuriyet'in manşetinde yer aldı. Bu manşetlerden bazı örnekler şöyle: ILIMLIİSLAM DEĞ|L, LAİK: Cumhurbaşkanı Ah- met Necdet Sezer, Harp Akademileri Konferan- sı'nda yaptığı konuşmada, ılımlı Islam modeliyle sık- ça öne çıkarılan kimi ülkelerin, daha sonra kaçınıl- maz biçimde köktendinci •«•«**vAW',if,1 /^ ^m^iH^^vM»»».//.*^ bir rejime dö- ^ I l ı m l ı İNIIUII d«>^il. l a i k * ; nüştüğünü < > • • % anımsatarak |; • • ••»'" • %£L f Türkiye'nin ^^w«M^>«^wı^.w^.s»^.i!^^#^ ancak laik, demokratik ve hukuk devleti niteliğiyle örnek oluş- turabileceğini söyledi. (8 Nisan) PARÇALAMAK İSTİYORLAR: Başbakan Re- cep Tayyîp Erdoğan, MÜSlAD'ın 14. Genel Ku- rulu'ndayaptığı konuşmada, AvrupaBirliği'ninTür- kiye'ye yönelik bazı dayatmalarda bulunduğunu belirterek "Hatta bizi # yönelik gay- ğ retler içerisin- ^ de önümüze tezler geldiği de oluyor" dedi. (17 Nisan) ÖZKÖK SERT ÇIKTI: Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Harp Akademileri Komu- tanlığı'ndayaptığı konuşmada, irticai unsurların le- gal ve illegal oluşumlar halinde yapılandığını vur- guladı. özkök, bu unsurların Cumhuriyet rejiminin vedemokrasinin hoşgörülerini ustalıklakullanarak bir aldatma içerisinde olduklarını belırtti. (21 Nisan) TÜRBAN PARTİKAPATTIRIR: Anayasa Mahke- mesi Başkanı Mustafa Bumin, yüksek mahkeme- nin 43. kuruluş yıldönümünde yaptığı konuşmada, türbana özgürlük getirmek amacıyla anayasa deği- olmayacağını belirterek "Bu konuda anaya- sal kural konul- sa bile bu AİHS'ye uygun olmayacaktır" dedi. Bumin, din duy- gularıyla dince kutsal sayılan şeylerin istismar edil- mesi yoluna başvuran partilehn laiklik karşıtı eylem- ler nedeniyle kapatıldığını anımsattı. (26 Nisan) KAMPLAŞMA UYARISI: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, Yargıtay Cumhuriyet Başsav- cılığı'nın Onur Günü'nde yaptığı konuşmada, Türki- ye'nin ve toplumun sorunlarına bilgi toplumunun ge- reği olan eleşti- rel akıl yerine ideolojik, katıve kalıp fikir sap- lantılarıyla yak- laşılması nede- niyle gerginlik ve güvensizlık ortamı oluşturulduğunu söyledi. Ok, "Ayrılıkçı ve bölücü düşünce yaratılması hedefinde de kısmen başarı sağlanmıştır" dedi. (30 Nisan) • • • Bir süredir anonslarını yayımladığımız 'Söz Oku- run' sayfasının yayımına yarın başlıyoruz. Büyük il- gi gören; sayısız mektup, makale, eleştiri ve övgü- den oluşan yazıları birdüzen içerisinde okurlarımız- la paylaşacağız. Fikret Dağlıoğlu yönetiminde, okurlarımıza aç- tığımız bu sayfa bir eksikliği de gidermiş olacak. • • • Merkezi Kaliforniya'da bulunan (CRN) dünyanın en büyük karikatür örgütü, bu yılın basın dalında Cesaret ödülü'nü çizerimiz Musa Kart'a verdi. Kart, çizdiği kedili karikatür nedeniyle Başbakan R. Tayip Erdoğan'ın açtığı davada 5 bin YTL tazmi- nat ödemeye mahkûm edilmişti. Bülent Dikmener Jüri özel ödülü'nü de Ankara Büromuzdan llhan Taşcı kazandı. Her iki arkada- şımızı bir kez daha kutlarız. lyi haftalar... KÜLTÜK • SANAT •••"••••••••••••JLÜHliLU o.yun "i, atöl.yesi i«e: (02I6) 345 39 39 vww.oyunatolyesi.com | K f e ( l i karlıyls rezervasyon yapılmaklaı neten ;:l Kasapoğlu 4 (ınflırımlı)/5/6 Mayıs 20.30 Aflfe Tlyatro ödüllerl / Komedi ya da MUzikal Dalında En lyı Erkek Ovuncıı > Haluk Bilglner En lyı Yardımcı Kadın Oyuncu > Şebnem Sönmez En lyı Yardımcı Erkek Oyuncu > Gökçer Genç En lyı Kostum > Funda Çebl SON OYUNLAR I Yöneten Kemal Aydoğan 7/13/14 Mayıs 20.30 • 15 Mayıs 16.00 ile Tlyatro ödullerı > Tlyatroda Yeni Kuşah özel ödlllil Sadrı Alışık Tıyatro Ödullerı > En lyı Yardımcı Kadın Oyuncu > Esra Uygur azraıl ın gozyaşları Yöneten Kemal f.ydfn'j.ın 8 Mayıs 16.00 Afife Tıyatro Ödullerı > Tlyatroda Yeni Kuşah Özel Ödiilü E F E S PUsea'in kültür ve sanata katkıları artarak sürecek. EFES io. PUsen , J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle