18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15MAYIS2005PAZAR PAZAR KONUGU leyla.tavsanoglufr' cuınlnıriyet.com.rr Zihniyet değişildiği şartVan ValisiMehmetNiyazi Tarılır'layatıntn ve üretimin önemini, terör ve uyuşturucuyu konuştu Bugün gerçeklerin ve doğruların lyırdına varan bölge insanının ayakları yere basmaya başlaniış. j (§ Osmanlı, sermaye birikimini ve dönüşümü sağlayamadığı için günün şartlarına, ayak ııyduramadı. i Okullu olma konusu gibi su konusunda da üç yıl içinde rakamı \iifırlamayı hedefliyoruz. ama imkân Igl Van Kalesi çevresini canlandırmak için ışık ve su gösterisi sepgilenecek bir akııapark yapmayı planlıyoruz Ayrıca Osmanlı döneminde g. Van hn gülleri ünlüymüş. / SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU Doğu Anadolu ülkemizin en çok ih- male uğrayan bölgelerinden birisi. On- larca yıl gerekli ekonomık ve eğitim ya- tınmlanndanyoksun kalmış. Birdönem ise bölgede başta Van olmak üzere pek çok il "uyuşturucu trafiğinden nemala- nanlar" damgasını yemiş. Ama bugün gerçeklerin ve doğrulann ayırdına varan bölge insanının ayakları yere basmaya başlamış. Neredeyse 20 yıla yakın süre de terörle iç içe yaşayan bu ınsanlar şim- di sılkinip daha fazla yatınm, üretim, daha iyı eğitim kalitesı için kollan sıva- mışlar. Geçen hafta sonu gittiğim Van ve ilçesi Erciş'te gördüklerim ve yaşadık- lanmdan pek çok etkılendim. Van'ın Er- ciş ilçesınde düzenlenen bir panelle DPT'nin AB'yle birlikte başlattığı ve bir ilk niteliğinde olan Doğu Anadolu Kalkınma Programı'nın (DAKP) baş- latılmasına ilişkin bir panel yapıldı. Pa- nelde yapılan konuşmalar ve dinleyici- lerin sorulanyla katılımcılığı Türkıye'de bir şeylerin değışmekte olduğu unıudu- mu güçlendirdi. Hele de Van Valisi Meh- met Niyazi Tarüır'la yaptığım bu konuş- ma Türkiye'nin geleceğiyle ilgili umut- larımaumut kattı.: uyuşturucunun önü keslldl - Türkiye, nüfusunun biiyük çoğun- luğu Müslüman olan bir ülke. Siz mo- dern sosyolojinin kuruculanndan ve ekonomist Max Weber'in kuramların- dan yola çıkarak dinle kalkınma ara- sındaki bağlantıyı sorguluyorsunuz. Sizce dinle kalkınma arasında nasıl bir bağlantı var? TAR1LIR - Avrupa'da kapıtalizmin gelişimi özellikle Max Weber tarafından Protestanlığın yükselişine bağlanıyor. Kuzey ülkelerinde, Protestan ülkelerde daha erken bir dönemde sermaye bın- kımi ve kapitalizmin gelışmesine tanık oluyoruz. Katolik ülkeler ise onlara ki- yasla kalkınmalannı daha geç bir dö- p.enıdegerçekleştirebilmişlerdır. Max VVeber Müslüman toplumlan da ıncelemiş. Oralarda da kapıtalizmin ge- lişmesine uygun şartların oluştuğunu söylüyor. Ancak buralarda msanların geleneksel davranış biçimlenni bıraka- mamaları nedenıyle onların kapitaliz- me geçemediklerini savunuyor. Ne yazık ki bu çapta bir araştırma Is- lam dünyasında yok. Islam dünyasında Islamla kalkınma arasında nasıl bir bağ- lantı var'? Dine atfedilen bırtakım gele- neklerın kalkınma konusunda ne gibi olumsuz etkileri olduğunu tam olarak tah- lil etmiş değiliz. Belkı güncel olarak bırtakım yorum- lar yapılabilir, ama Max Weber çapında bir düşünürümüz, bir sosyoloğumuz bu ışin bilimini yapmış değil. Benım ala- nım olmadığı için kesin bir yargıda bu- lunmam doğru olmaz. Bunun yapılabil- mesı için belkı de Max VVeber çapında insanlara ihtiyacımız var Sadece Türki- ye'de değil, ne yazık ki Islam dünyasın- da da böyle bir çalışma yapılmamış. Doğu Anadolu kalkınacak - Peki, sizce Osmanlı deneyimi na- sıl sonuçlandı? TARILIR- Osmanlı deneyiminde de bu dönüşüm yapılamadı. Bununla ılgi- li olarak Mustaia Akdağ, Halil lnalcık gibi tarihçilerin, SencerDivitçioğlugibi iktisatçı bılim adamlannın çeşitli yo- rumları var. Osmanlı sermaye birikimini ve dönü- şümü sağlayamadığı için günün şartla- nna ayak uyduramadı. Dolayısıyla da doğal olarak çöküş noktasına geldı. Biz de Batılı ülkeler gibi sermaye ve bilgı bi- rıkimını sağlayabilseydik bugün farklı bir noktada olabılırdık. - Türkiye, Müslüman olan ülkelere kıyaslafarklı bir örnek gibigöjrünüyor. Dolayısıyla Türkiye kalkınmışlığı ya- kalayabilmek için sizce neler yapma- lı? TARILIR- Islam dünyasına baktığı- mızda, Türkiye çok ciddi farklılıklar gösteriyor. Bunda Islam dünyasının mer- kezi olması dolayısıyla Osmanlı lmpa- ratorluğu'nun daha erken dönemde mo- dernleşme çabasına girmesi, ardmdan cumhuriyet gibi bir dönüşümü yaşama- mız bize bu ayrıcahğı kazandırdı. Dolayısıyla bu modernleşme evrımı- ni yapmaya Müslüman dünyasının ülke- lerine göre bız daha yatkın görünüyoruz. Ama burada başaramadığımız olgu top- lumsal dönüşümü sağlayamamak. Özel- likle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da- kı feodal aşıret yapısı hâlâ devam edi- yor. - Aşiret yapısı toplumsal dönüşü- nıün ö'nünde ciddi bir engel, öyle de- ğil mi? TARILIR-Tabii ki öyle. Bu noktada ciddi bir zihniyet değişımi geçırmemız gerekıyor. Bence bu sadece modernleş- me değil, uluslaşma an- lamında da bir handıkap- tır. Aşiretleşme ve uluslaş- ma arasında ciddi bir te- zat var. Biz bu zihniyet de- ğişimini gerçekleştire- mezsek yaptığımız tek tek çabalarla üçüncül bir sonuç almamız imkânsız gibi görünüyor. - Van, Muş, Bitlis ve Hakkâri illerini kapsa- yan ve DPT'nin AB 'yle birlikte yürüttüğü 45 milyon Euro 'luk Doğu Anadolu Kalkınma Programı'nın (DAKP) nisan ayında tanıtımıya- pıldı. Bize biraz bupro- jeden sö'z eder misiniz? TARILIR - Bu proje AB'ye üye adayı ülkele- re verilen hibe fonları çerçevesınde ger- çekleştirilecek. Daha önce adaylık süre- cıni yaşayan ülkeler de bundan yararlan- dılar. Geçmişte özellikle Yunanıstan ve Ispanya'nın bunları çok ıyi kullandığı- nı bilıyoruz. Şimdi, Türkiye'nin birçok bölgesin- de AB kaynaklannın bu şekılde kulla- nılması söz konusu. Bununla ilgili ola- rak bölgemizde DPT tarafından bir pro- je koordinasyon birimi kııruldu. Başın- da da Van Vali yardımcısı arkadaşımız Osman Ahsen var. Bu projenin hazırlık çahşması yakla- şık bir buçuk yıldır devam ediyordu. Şımdi doksan günlük bir süreç başladı. Bunun 45 günü tanıtıma ve eğitime ay- nldı. Geri kalan 45 günde de projeler alı- nacak. -Anladığım kadarıyla ilk kez Brük- sel merkez dışında bu programm yü- rütülmesinin denetimi alanda yapıla- cak, öyle mi? TARILIR-Daha önce benzer program- lar bellı aşamalardan sonra onay için Brüksel'e gönderilıyordu. Şımdi yeni bir yöntem denıyorlar. Artık Brüksel'e gıtmeyecek. Burada bir ön elemeden geçtikten sonra Ankara'ya gıdecek. Avrupa Birliğı Genel Sekreterlıği'ne bağlı bir birımde değerlendınldikten sonra karar verilecek. Bu programda dört bileşen var. - Nedir onlar? TARILIR-Tarım Toplumsal Kalkın- ma Bıleşeni, Çevre Turizm Bileşenı, Sosyal Kalkınma Bileşenı, KOBl Bıle- şeni. KOBİ Bileşeni hariç, diğer üç bile- şende paydaşlar kâr amacı gütmeyen ku- ruluşlar, sivil toplum örgütleri, yerel yö- netimler, ünıversıteler, il müdürlükleri olabilir. Bölgemiz için bu konunun çok yeni olması ve bölgede bilgi birikiminin yetersızlıği nedeniyle bizim yeterli sa- yıda proje verilmesi konusunda endişe- lerimiz var. Bunu telafi etmek için de ben bütün kamu kurumlanna proje üretilmesi ve si- vil toplum kuruluşlanna bu projelerin ver- dirilmesi için talımat verdim. Bu çaba- mızın amacı da aynlan bu fonun geri gıtmemesini sağlamak. Bu fon, yoksul- luk ve işsizliğı göz önünde tutarsak böl- gemiz açısından çok büyük bir önem ta- şıyor. Bız bundan azami faydayı sağlamaya çahşacağız. - Türkiye 'de, özellikle büyük şehir- lerde sayısız sivil toplum kuruluşu var. Ama bu bölgede bu kuruluşlar etkin ve etkili olabiliyorlar mı'l TARILIR-Bızde gerçek anlamda si- vil toplum kuruluşlan ne yazık kı çok zayıf. Kendılerine sivil toplum kurulu- şu dıyen örgütler zaman zaman bize ge- lıp kıra yardımı bıle isteyebıliyorlar. O zaman da bunlara sivil toplum ku- ruluşu adını vermek zor oluyor. Bunla- yapıyorsunuz? TARILIR - tki yıldır ciddi bir planla- mayla tl Özel Idaresi kaynaklarından önemli birkısmı özellikle kırsal kesını- deki okullara ayırdık. Mıllı Eğitim Ba- kanhğı'mn da genel bütçeden ayırdığı kaynaklan da ekleyerek bu yıl 270 ders- lik yapıyoruz. Bunlann büyük bir kıs- mı ihale edildi. Geçen yıl toplam 117, 2003'te top- lam 108 derslıkyapabilmiştik. Bızbuhız- la gidersek üç yıl içinde okullu olmayan 28 bin çocuk rakamını sıfırlayacağımız umudu içindeyim. Halk terörden çok çektl - Muhtemelen bu çocuklar çoğunluk- la aile baskısıyla okula gönderilmiyor- lar. Bu engeli nasıl aşabileceksiniz? TARILIR - Geleneklerin ne yazık ki böyle olumsuz etkileri var. Ama biz ka- mu olarak ışin ıçine girince büyük oran- da ikna edebiliyoruz. Öğretim yıhnın başında merkeze bağlı Ocaklı Kö- yü'nden, bir din adamının etkisiyle kız- lann okula göndenlmediği bilgisi gel- di. TARILIR - Van Defterdarlığı'nın ba- na verdiği rakama göre oran bire üç. Ya- ni bir alıp üç veriyoruz. Bunu tersıne çevirmenin tek yolu da üretirnden geçiyor. - Üretim deyince, aklıma şöyle bir so- ru geliyor. Bu bölge onlarca yıl uyuş- turucu kaçakçılığınm yolu olarak bi- liniyordu. Ancak bu trafiğin '90'lıyıl- ların sonundan beriyavaşladığı söyle- niyor. Bunu sıfıra indirebilmenin ola- nağı var mı? TARILIR - Bu, sadece bızim çaba- mızla, tek başına Van'ın ya da tek başı- na Türkiye'nin çözebileceği bir mesele değil. Bu sorunun uluslararası boyutu var. Bu boyutu olması nedeniyle de çözül- mesi için uluslararası alanda ciddi ve samımi bir işbirliği gerekiyor. Burada samimi kelımesini de özellik- le kullanıyorum. Bütün devletlerin bu ko- nuda samimi çaba içinde gerçek işbirli- ği yapmaları lazım. Bizim kolluk kuv- vetlerimiz bunun için olağanüstü gayret içindeler. Çok ciddi miktarlarda uyuştu- rucu yakalaruyor. Bunun haberleri zaman zaman basına da yansıyor. Türkiye'nin gösterdiğı bu gayretin di- ğer ülkeler tarafindan da paylaşılması ge- P O R T R E MEHMET NtYAZİ TARILIR 1960, Bingöl doğumlu. Yükseköğrenimini AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset ve Idare Bölümü 'nde yapîı. Kısa bir süre Bayındırhk ve tskân Bakanhğı 'nda denetim elemanı olarak çalıştıktan sonra Içişleri Bakanhğı 'na geçti. 1990 'da Ingiliz kamu yöneîimi sistemiyle ilgili incelemeler yapmak üzere İngiltere ye gitti. Yurda dönüşünden sonra çeşitli illerde kaymakamlık ve vali yardımcıhğı görevlerinde bulundu. 2000 yılında İçîşleri Bakanhğı 'nca gönderildiği İngiltere de kriminoloji masteri yaptı. Master tezi Türkçede "Internet Suçları ve Bireysel Mahremiyet" adıyla kitap olarak yayımlandı. Eylül, 2004 'te Van Valisi olarak atandı. rın hem organik yapı, hem de finans kaynağı olarak sivil topluma dayanma- lan lazım. Yine de son birkaç yıldır bu alanda bir canlanma var. Bunda AB'ye uyum sü- reci içinde yapılan birtakım düzenleme- lerin de etlcisi olabilir. Bu da sevindiri- ci bir durum. - Bu bölgede eğitim düzeyinin ciddi olarak düşük olduğunu biliyoruz. Bu düzeyiyükseltmek için neler yapılabi- lir? TARILIR- Bence bu Türkiye'nin bi- rinci meselesidir. Burada zihniyet deği- şiminin gerçekleştirilebilmesinin temel yolu eğitimden geçer. Dolayısıyla bizim kamu kaynaklannın kullanımında da eğitime birinci önceliği vermemız gere- kir. Türkiye'nin geneline kıyasla bölgemi- zin nüiiıs artışının çok yüksek olması bu- raya özel bir özenın gösterilmesini zo- runlu kılıyor. Bu bölgenin nüfus artışı Türkıye oıialamasının iki katı gibi bir oran gösteriyor. Van'da okula gidemeyen çocuk sa- yısı 28 bın. Bunlann 25 bini kız. Bu da vahım bir durum. Son ıkı yıldır yü- rütülen "Haydi Kızlar Okula" kam- panyasıyla belli bir yol alındı. Bu kam- panyayla okula kazandınlan çocuk sa- yısı 20 bın. Ama dediğim gibi 28 bin çocuk da hâlâ okullu değil. Bu neden- le bızım eğitime çok ciddi bir öncelik vermemız gerekiyor. Son yıllarda sür- dürülen "Eğitime Yüzde Yüz Katkı Kampanyası" çerçevesinde birçok ıl- de olduğu gibi bızım ılimizde de bir ta- kım yatırımlar yapılmaya başlandı. - Siz vilayet olarak eğitim için neler Okulda 62 erkek, 8 kız öğrenci vardı. Haber gelır gelmez oraya milli eğitim mü- dürü ıle il müdürünü gönderdim. Dönüş- te, o köyde öyle bir dın adamı olmadı- ğını, ancak bir velinin ekonomik neden- lerle çocuklannı okula göndermek iste- mediğinı anlattılar. Ertesi gün köye ben gittim. Ve okula gitmeyen bütün kız çocuklannı okula kaydederek sayıyı 62 erkek ve 62 kız ola- rak eşitledik. Buradan da ailelerin ikna olabildiklerinı görüyoruz. Geleneklerin yanı sıra içme suyu so- runu da okula gıtme ya da gıtmemeyle doğrudan bağlantılı. Çünkü aileler kız çocuklan su taşımada kullanıyorlar. Ama içme suyu şebekesını evlere götürebilir- sek bunun da okullu olmada olumlu bir etkı yapacağını düşünüyorum. Dolayı- sıyla da içme suyu projesine de aynen okul gibi öncelik vermemiz zorunludur. Bunun için de harekete geçtik. Eğitim şart - Van 'a bağlı kaç yerleşim birimi var? TARILIR-Mezralar dahıl 1003 yer- leşim birimimiz var. Cumhuriyet tarihı boyunca sadece 188 binme şebekeli iç- me suyu ulaştınlmış. Bu yıl buna 52 bi- rim daha ekliyoruz. Okullu olma konusu gibi su konusun- da da üç yıl içinde rakamı sıfırlamayı he- defliyoruz. Bu iş güç, ama imkânsız de- ğil. Kaynaklann doğru kullanımıyla iş- lerin doğrudan yapılması durumunda pek çok şey başanlabiliyor. - Burada devletin çok fazla katkısı- nın olduğu görülüyor... rekiyor. Belki mutlak anlamda sıfırlana- mayabılır ama asgari düzeye indirilebi- lir. - Kolluk kuvvetlerinin uyuşturucu trafığiyle olağanüstü mücadele verdi- ğini söylediniz, ancak geçmişte birta- kım kolluk görevlilerinin uyuşturucu kaçırmaktan yargılanıp hapis cezala- rına çarptırıldıklarını da biliyoruz.... TARILIR- Bir devlet örgütü içinde yer alan ınsanlar arasında zaman zaman za- af gösterenler olabilir. Bunlara hiçbir zaman müsamaha gösterilmez; göste- rilmemelidır. Böyle bir bulgu olduğunda bu kişiler hakkında derhal işlem yapılıyor. Aynı za- manda da kamuyla olan bağlan hemen kesılıyor. Zaaf gösteren insanlarheryer- de olabilir. - Türkiye 'de onlarca yıl terörle mü- cadelede savaş verildi. Şimdi de tran 'daıı gelen kaçak mazotun ve ka- çakgöçmenlerin denetlenmesi için Er- ciş'te üç yoldajandarma kontrol nok- taları oluşturmuş durumda, Halk bun- dan şikâyetçi. Erciş 'in kaçak mazotya dagöçmen yolu üzerinde olmadığı söy- leniyor. Siz buna katılıyor musunuz? TARILIR - Aksıne, Ercış kaçak ma- zotun da göçmenlerin de yoludur. Bun- dan iki ay kadar önce Ercış 'le Adilce- vaz arasında bir trafık kazası oldu. Ka- zayı yapan kamyonun kasasından 62 ka- çak göçmen yakalandı. Üzerlerıne pon- za taşı basılmıştı. Çoğu Pakıstan vatan- daşıydı. Bir kısmı da yaralanmıştı. Pakistan Büyükelçiliği'yle görüşme sonucu bunlar ülkelerine iade edildiler. Şu anda tüm yollar hassasiyetle denet- leniyor. Göçmen pazarı suç örgütü gibi- Göçmenpazarını kimleryönetiyor? TARILIR - Aynen uyuşturucu gıbı uluslararası suç örgütlerinin işın için- de olduğu bir pazar. - Yine bu bölgede ciddi bir ihale mafyası olduğu ve bu mafya mensup- larının her ihaleden yüzde 30 komis- yon aldıklan yaygın bir biçimde ko- nuşuluyor... TARILIR - Organize bir suç olarak bu konuda bugüne kadar bize ıntıkal et- mış herhangi bir duyum ya da bir şikâ- yet söz konusu değil. - Bir de Van 'dan yapılan sınır tica- reti var. Bu ne durumda? TARILIR- Sınır tıcaretı bu ılin eko- nomisinde çok önemli biryer tutmuyor. Ama ilde geçmişte mazot tıcaretinin getirdiği tatlı kârlar nedeniyle böyle bir beklentı var. Bu beklentıyi de o ışten pa- ra kazanan belli kişiler gündemde tu- tuyor. Ama beklentiler gerçekleşmeymce, "Devlet bize bakmıyor. Devlet bizimle ilgilenmiyor," deniyor. Bunlar yanlış düşünceler. Burada bizim ınsanlanmı- zı yeniden toprakla, üretimle barıştır- mamız gerekiyor. Para kazanmak, üç kuruşluk mazot elde etmek uğruna yaralanmayı, ölümü bile göze almaları gerçekten çok acı bir durum. Dolayısıyla ılimizde tanm ve hayvancılığın geliştirilmesi gerektı- ğini düşünüyorum lkıncı önemli sektörümüz de turizm. Biz bu iki alanda çalışmalarımızı yo- ğunlaştırdık. Bir tunzm yatınm planı hazırladık. Çevrede ıhmal edilmış ta- rihı bınalar restore edilecek. Bir el sa- natlan atölyesı, aynca Van Kent Müze- si planlıyoruz. Bu konuda Kültür ve Turizm Bakanı'yla görüştüm. Gerekli çalışmalan yapmamızı söyledi. - Van, işgal sırasında yakılıp yıkıl- mıştı. Sanıyorum çok fazla da tarihi bina kalmadı, burada... TARILIR - Evet. Öylesine yakılıp yıkılmış kı neredeyse tarihiyle bağı kopmuş. Adeta hafızası silınmış bir kent. Kent Müzesı ve Arşivı'nde geç- mişe ait ne kadar belge varsa toplamak istiyoruz. Van Kalesi çevresini canlandırmak için ışık ve su göstensi sergilenecek birakuapark yapmayı planlıyoruz. Ay- rıca Osmanlı döneminde Van'ın gülle- ri ünlüymüş. Bu amaçla bir Van bah- çesi düzenleyeceğız. - YaAkdamarAdası'ndakieskiEr- meni Kilisesi'nin restorasyonu ne ola- cak? TARILIR - Onun projesını Kültür Bakanhğı yapmıştı. Geçen yıl Diyar- bakır Koruma Kurulu'ndan izın çıktı. Bu KültürBakanlıgı tarafindan 2005 ya- tınm programına alındı. thalesi de ya- pıldı. Restorasyon çalışmalan sırasında da gerekli hassasıyeti göstereceğiz. Gere- kirse ünıversıtelerımızden damşman- lık hızmetı de alacağız. Akdamar Ada- sı aynca Turizm Teşvık Kanunu kap- samına girecek. Dolayısıyla oraya ya- tırım yapmak isteyenler teşvıklerden yararlanabilirler. Su sporlanna yönelik bir çalışmamız da var. Yelken, kürek ve kano sporlan- nı buraya getirmek istiyoruz. Bu amaç- la altı kulüp kurdurduk. Malzeme sağ- lanması için de Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'yle görüştük. İlk aşamada bize altı tane optimist tekne göndere- cekler. Iskeleleryaptınyoruz. Buspor- ları getirebilirsek hem spor, hem tu- nzm açısından burası ilgi odağı ola- cak. - Van kedilerinin neslinin tüken- mek olduğu söylenir. Bu kedileri ko- ruma altına almak için nasıl bir ça- lışma yapıyorsunuz? TARILIR- Şimdi Van kedısı çiftliği kurduruyoruz. Gelen zıyaretçiler pey- zaj düzenlemesi yapılmış alanda hem kedileri seyredebilecek hem de ısteyen satın alabilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle