17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 NİSAN 2005 ÇARŞAMBA HABERLER Devletin üst makamlan peş peşe laiklik ve türban konusunda eleştirilerini dile getirdiler AKP'ye 5.sertuyanANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Devle- tuı en üst makamlan, son dönemde ardı ar- dına yaptıklan açıklama- larla AKP iktidannı uyar- dılar. YÖK'ten Genelkur- may'a, Cumhurbaşkanı'ndan Yar- gıtay Cumhuriyet Başsavcısı'na kadar devletin temel kurum- lan hükümetın "laiklik ko- nusunda daha hassas olma- agerektigmi" vurguladılar. Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bu- min'in. AKP yöne- timini Refah Par- tisi örneğini anunsatarak *Türban parti kapatnnr" di- ye uyarması. • AKP'ye YÖK'ten Genelkurmay'a, Cumhurbaşkanı'ndan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'na kadar her kesimden uyan geldi. Devletin temel kurumlan hükümetin "laiklik konusunda daha hassas olması gerektiğini" vurguladılar. devletin üst makamlanndan hükü- mete yönelen en sert tepkilerden biri oldu. AKP hükümetine son dö- nemde devletin üst kurumlarmdan yapılan uyanlar sırasıyla şöyle: YÖKBaşkanıProf.Dr. Erdo- ğan Teziç (11 Şubat) (Türban ko- nusunda yargı kararlannın tüm kurumlan bağlayacağını vurgu- layarak): Bu bağlayıcılık karşı- smda başka bır çözüm biçimını bi- zim gündemimize genrip tartışma- mızın hiç yeri yok. Bız kararla bağlıyız. Devletımizin organlan da bağlı. Çözüm yollan tatmın edici olmasa bile varsayım olarak söylüyorum, biz öncelikle mev- cut yasal hukuki ya da yargı ka- rarlannın oluşturduğu hukuki çer- çeveye sadık kalmak zorundayız. Bu kararlan hemen aşabilmek için yargı kararlannı etkisiz hale ge- tirmek için yapılacak yasal dü- zenlemeler de yerine göre ya ya- saya karşı ya da anayasaya karşı hile oluşturur. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı- sı Nııri Ok (1 Nisan):"Laiklik kar- şıtlannın ülkemizde güçlenme or- tamı bulduklan, yandaş sayılan ve ımkânlannı arttırdıklan, bunla- nn doğal sonucu olarakdevlete sız- dıklan bir gerçektır. Gerek siya- si partılere gerekse devlet kadro- lanna otoriter rejım yanlılanyla köktendınci kesimlerden sızma- lara firsat verilmesi mücadelede etkinliğı azaltır. (...)Köktendinci- lerin saf ve temiz kadın ve kızla- nmızla kamusal alanı zorladıkla- n da bir gerçektir. Öğrencilerin, okulda dinı simge ve işaret taşı- malan da kesinliklikle laikliğe aykındır. Cumhurbaşkanı Ahmet Nec- det Sezer (7 Nisan) (Büyük Orta- doğu Projesi'ni eleştirerek): Tür- kıye mutlaka örnek gösterilecek- se, ancak laik, demokratik ve hu- kuk devleti niteliği ile öraek oluş- turabiliriz. Yakın tarihe bakıldığın- da. çevremizde geçiş dönemi ör- neği olarak "ıhrnh tslam" mode- liyle sıkça öne çıkanlan kimi ül- kelerin, daha sonra kaçınıhnaz bi- çimde radikal bir değişiklığe uğ- rayarak köktendınci rejime dö- nüştüğü görülmüştür. Cknelkurmay Başkanı Orgene- ral HUmi Özkök (20 Nisan): La- iklik ilkesi, Türkiye Cumhuriye- ti'ni oluşturan tüm değerlerin ki- lit taşıdır. Türkiye, bu nitelikleriy- le "TürkiyeCıımhuriyeti" olarak model gösterilebüir. Ancak başka ülkelerin kabul edeceği bır ılımlı Islam devleti modeline dönüştürülmek isten- mesi halinde bu yaklaşuna ulus- ça karşı çıkılacağı asla gözden kaçınlmamalıdır. (irticai örgütle- rin kamudaki kadrolaşma çalışma- larını arttırdığını vurgulayarak) Bu yönde önemli mesafeler kay- detmişlerdir. TSK'nin dine düşman gibi gös- terilmeye çalışıldığı bir ortamda dine saygılı olduğumuzu ancak irticaya karşı olduğumuzun altı- nı bir kez daha çızmek isterim. Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın açıklamalannda iktidann son 1 yılda türbanla ilgili çıkışı etkili oldu Bumin'i hükümet komısturdu • Anayasa Mahkemesi Başkanı Bumin. geçen yılki konuşmasında ne türban ne de parti kapatma konulanna değinmişti. Bumin önceki günkü çıkışını ise "Geçen yıl bunu gerektirecek oranda bir şeyler yaşanmamıştı" sözleriyle gerekçelendirdi. ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin'in ikti- daraçısmdan "bddenme- dik" çıkışını, başta Baş- bakan Tayyip Erdoğan ol- mak üzere AKP'lılerın son 1 yılda **turban so- rununun zamanı gekfiğin- de" çözüleceğıne ilışkin açıklamalannın tetikledi- ği belırtilıyor Bumin, geçen yılki ko- nuşmasında ne türban ne de parti kapatma konula- nna değinmişti. Ancak beklenmedik şekilde ön- ceki gün yaptığı çıkışı Bu- min, "Geçen yıl bunu ge- rektirecek oranda bir şey- ler yaşanmamıştL Ben her zaman konuşmam" söz- leriyle gerekçelendirdi. Bumin'ın işaret ettiği ve konuşmanın tetikleyi- cisi olarak nitelendirilen başta Erdoğan olmak üze- re AKP'lilerin türbana ilişkin açıklamalanndan bazılan şöyle: Başbakan Erdoğan'ın Alman Welt Am Sonn- tag'da üniversitelerde ba- şörtüsü yasağını doğru bulmadığıru ve kaldırmak için çalışmalar yaptığuıa ilişkin röportajı tartışma yaratn. Erdoğan ise bu rö- portajın "ash astarT ol- madığını açıkladı. Ancak röportajı yapan gazeteci- nin ses kaydının olduğu- nu söylemesi üzerine Er- doğan'ın basm danışma- nı Ahmet Tezcan, yazuıın doğru ancak eksik olduğu- nu ve Başbakan'ın "top- hımsal nmtabakat şartry- la" sözlerine yazıda yer verilmedığini aktardı. Başbakan Erdoğan'ın, türban yasağının kaldınl- ması için kampanya baş- latan öğrencilere parti yö- netimi aracılığıyla "Tür- ban sorunu sayısal güçle degil uyguntiming'le(za- manlama) çözülebilir" mesajını aktardığı da savlandı. 'Bu iş sabır ister' TBMM Başkanı Biilent Annç, ocak ayuıda tnanç Özgürlüğü Platformu üyelerini kabulünde sert mesajlarvermıştı. Annç, türban konusunun çözül- mesi gerekli bir "sorun" olduğunu saMinarak "Bu bir inanç özgürlüğü ko- nusudur. tnancı sebebiy- Ie başını örtmüş bir insa- na saygı gösterilmesi gere- kir. Çûnkü inanç denen şeyin kalplerde ^zti kal- ması doğru değfldir. tdam kakürüdı, kıyamet kop- madı. Tabular gidiyor. önûmüz biraz daha açıh- yor. Demokraâ korkular- dan kurtulma rejimidir. Türkiye gibiülkelerde bu iş sabır işi, biraz mücade- le işi" diye konuşmuştu. AKP Grup Başkanveki- li FarukÇefik, gelişmele- nn olumlu yönde oldu- ğunu, Türkiye'nin kısır tartışmalardan ve çatış- macı anlayışlardan kur- tulduğunu belirterek Tür- kiye'nin kabugunu kırdı- ğını, bölge ve dünya ülke- si olmaya doğru gıttiğini söylemişti. AKP Grup Başkanveki- li İrfanGündüz ise "Tür- lrîye'nin bu ayıptan kurtul- masıgerekn^nu" belırte- rek "Türldye'de köpekler serbesttaşkr ise bağh gö- rünüyor. Akşam televiz- yonlarda gösterikn ayini TürkKe'deki yerli bir ta- rikatveya imam yapsa kı- yamet kopar" demişti. İĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇtN AKP'DEN TEPKÎLER SÜRÜYOR Çelik: Mahşeri vicdanda marıkûm olacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türban konu- sunda sert uyanlarda bulunan Anayasa Mahkeme- si Başkanı Mustafa Bumin e AKP yöneticilerinin tepkisi sürüyor. Bumin'in konuşmasma dün Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çetik de tepki gösterdı. Konuşmayı Mustafa Bumin'e yakıştıramadığını belirten Çelik, "Saym Bumin hâldmfik mesleğmin sonuna gebnişken mahşeri vicdanda kendisini mahkûm ertirecek bu tür ifadeleri bence kuDanma- mahydL Bunu doğru buhnuyorunT dedi. Türki- ye'nm bir hukuk devleti olduğunu ve bir hukuk devleti olarak kalması gerektiğini belirten Çelik. Anayasa Mahkemesi gibi yüksek yargı organlan- mn kuruluş yıldönümlerinde başkanlann daha dik- katli konuşmalar yapmasuıuı önemli olduğunu söyledi. AKP Grup Başkanvekili Irfan Gündüz ise Bumin'in uyanlannı "sunigündem" olarak niteledi. Gündüz, "Ana- >usa Mahkemesi Başka- m'nm, MecBs'in yasama yetkisirisınırlayacakşe- AKP'liletinyüzde 39 'u kamııda serbestlikistemiyor Seçmeni de türbana karşı MURATKIŞLALI ANKARA - Yöntem Araştırma tara- fından her ay tstanbul, Ankara, îzmir, Adana, Bursa. Antalya, Konya, Zon- guldak, Samsun, Erzurum ve Diyarba- kır il merkezlerinde gerçekleştirilen Omnibus araştırmasırun Ekim 2004 so- nuçlan, Türk toplumunun türban ile il- gili düşüncelerini ortaya koydu. Araştırmada 15 yaş üzerinde Türki- ye geneline eşit olarak dağılmış 1200 kişiye "Türban kamusal alanda da ser- best bırakümalıdır" 1 önermesine katılıp katıhnadıklan soruldu. Araştırmada şu sonuçlar elde edildi: Kamusal alanda türban olmaz: Ka- tılımcılann sadece yüzde 24.1 'i "Tür- ban kamusal alanda da serbest bırakd- mahdır" görüşünü dile getirdi. Katı- lımcılann yüzde 50.5 'i bu görüşe kar- şı çıkarken yüzde 25.5'i ise çekimser kaldı. Adalet ve Kalkmma Parna: Araştır- maya katılan 1200 denekten 301'i 3 Kasım 2002 seçimlerinde AKP'ye oy verdiğini belirtti. AKP'ye oy verenle- rin yüzde 37'si "Türbanmkamusal alan- da da serbest bu*akümasını n isterken yüzde 39'u ise bu görüşe kanlmadığı- nı belirtti. Cumhuriyet Halk Partisi: CHP'lile- rin yüzde 9'u türbanın kamusal alanda da serbest bırakılmasını istedi. güne de degil, vanna ve geleceğe dönük şekflde önünü ükaması doğru değü" dedi.Yürürlükteki yasalara göre öğrencıle- r m . t ü * a n l ^ . ü n ı v e r s i t e y e gıdebıleceğını savunan Gündüz, şu görüşleri dile getirdi: "Hukuki yönden bakacak olursamz da, la- ikük, din ve vicdan hürri- > etMir. YOK Yasaa ek • B u m u ı m geleceğe dönük olarak Meclis'in türban konusunda düzenleme yapamayacağını söylemesine AKP yönetimi tepki gösterdi. Grup Başkanvekili Gündüz, * ... , , M e c l ı s m o n u n u geleceğe dönük şekilde tıkaması dogru deöil" dedi. 17. maddeye göre, meri kanunlara aykuı ohnamak şarü> la ünhersitelerde her türlü kıhk kıyafet ser- besttir. Bizim yasalanmızda kıhk kı> afeöe ilgili Ud düzenleme vardır. Birisi şapka yasası, diğeri Diya- net işleri başkanına, Fener patriğme, hahambaşma kendi dini kisveshie dışarda dolaşmasma müsaade eden >asa. Toplumun bütün kesimleri >1irüriükteki bu yasamn uygulanmasım bekh'yor. Herkes inana- nı yaşama özgürlüğüne kavuşmah." Anayasa Mah- kemesi Başkanı Bumin'in türban konusundaki uyanlan AKP yönetimini şaşırttı. Bazı AKP yöneticileri; Irfan Gündüz'ün ilk gün dile getirdiği "Önüne konulan metni okumuş" tepkisi- ninbu şaşkınlıktan kaynaklandığını vurguladı. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] StarTV'de Erdoğan Aktaş ın sun- duğu Yakın Takip programında "Er- meni sorunu"tartışıldı. TürkTarih Ku- rumu Ermeni Masası Başkanı Profe- sör Hikmet Özdemir, kendi görüş- lerini açıkladıktan sonra, bunlaraTürfc tezi" adını verdi ve Profesör Baskın Oran'abu konudanedüşündüğünü sordu. Baskın Oran, "Türktezi"ne karşı fi- kirier ffade ettiği için bazı çevrelerin kendisini "vstan hainliği" ile suçladık- larını söyleoı. Benim kafam ise Hik- met Özdemir'in öne sürdüğü "Türk fez/"ndeydi Neden "Türk tezi" Hik- met özderrır'in söyledikleri oluyor- du ki! Sonunda, birileri Ermeni soru- nu konusunda bazı tezler öne sürü- yoriardı. Olsa olsa bu tez, bu düşün- celeri savuranların tezi olabilirdi. Baskın Oran da Türk'tü ve onun da savurduklan bir grup Türk bilim in- sanı tarafından savunuluyordu. Benim 'Türk Tezi'm Oran' ınki Türk tezi olmuyor da neden Hikmet özdemir'inki oluyordu ki? • • • Aslında bu tartışma biçiminin arka- sında, demokratik olmayan totaliter bir anlayış yatıyor. Bir zamanlar Hik- met özdemir de muhalifti, bu neden- le başı derde girmişti. O zaman da kendisi bazı tezlere sahipti. Onun sa- vunduğu tezler, şimdi Türk tezi" adı- nı verdiği tezlere benzemiyordu. Bir tez devletin bazı birimleri tara- fından savunulunca "Türk tezi" sa- yılıyor, sivil insanlar tarafından savu- nulan tezler ise milli patent taşımıyor. • • • Baskın Oran ve Etyen Mahçup- yan'ın Ermeni sorununa ilişkin söy- ledikleri, toplumun bir kesimi tara- fından Türkiye'nin çıkarları açısından daha doğru kabul ediliyor. Konunun "Soykırım var mıydı, yok muydu" noktasına kilitlenmesinin iki taraf için- deki çözümü istemeyenleri sevindir- diğini söylüyorlar. Oran'ın da, özdemir'in de söyledik- lerinin doğru olduğunun bir ölçüsü yok. Ancak bildiğimiz bir gerçek var- sa, Ermeni sorununun, "Onlarda bi- zimkileri öldürdüler" ya da "Dedeme katil dedirtmem" yaklaşımıyla bir ye- re gitmediğidir. • • • Aslında, olayların nasıl ele alınaca- ğı ve nasıl çözüm aranacağı konusun- da, son dönemlerde giderek farklı gö- rüşler oluşmaya başladı. Hemen her kritik konuda "Türk tezi" adına var olan durumu korumaya yönelik bir yaklaşımla yüz yüze geliyoruz. Bu bil- diğimiz "devlet" yaklaşımı ya da "res- mi" yaklaşım diye tanımlanabilir. Son dönemde ise bu temel tezle- rin, artık değişmesi gerektiğini söy- leyen Türkler ortaya çıktı. Bu Türkle- rin de kendilerine göre tezleri bulu- nuyor. örneğin Kıbns'ta yüzde 56'lık bir destekle cumhurbaşkanı seçilen Mehmet Ali Talat, bu yeni simalar- dan birisi. 30 yıllık Kıbns politikasının değişmesini savunuyordu. Onun karşısına birileri "Türk tezi" ile çıktılar. O da benimki de "Türk te- zi" dedi ve halkın desteğini sağlaya- rak kendi "Türk tezi"n\ uygulamak ola- nağını ekde etti. Talat ömeğı de bize gös- terdi ki, birilerinın "Türk tezi" dediği şey kalıcı bir tez değil, değişebilir ve kar- şı tarafın söyledikleri toplumdan da- ha fazla destek bulabilır. Hikmet özdemir'i dinlerken de ben- zer duygulara kapılmamak mümkün değil. özdemir'in söyledikleri yeni bir şey değil. Bu siyasetlerin arşivlerden bazı belgelerle takviye edilmesi, bu tezin sürekli kabul göreceği anlamı- na gelmez. Bir teze "Türk tezi" den- diği zaman da bunun eleştirilmeye- ceği, değiştirilmeyeceği söylenemez. Sakin sakin, ülkemiz ve toplumu- muz için en yararlı olanı tartışalım, konuşalım. Kimse, yüksek perdeden kahra- manlık edebiyatı yapmasın. öyle ya- panlann, arkalannda başka çıkariar olduğuna defalarca tanık olduk. Benim "Türktezi"m, komşulanyla iyi geçinen, bölgede banşın ve eşit- liğin sembolü olan, demokratik ve in- san haklarınasaygı gösteren birTür- kiye yaratmak üzerine kurulu. Bunun gerçekleşmesi için otoriter "Türktez- /eri"ni eleştirmeyi sürdüreceğim. GLOBALpOLİTtKÜLTÜR ERGtN YILDIZOĞLU Nisan Sıkıntısı ABD açısından, bu yılın iki sözde pariak başan- sının (Irak'taseçimlerveFilistin'deyeni liderlik)yal- dızlan, nisan ayında hızla dökülmeye başladı. Seçimleri kim anımsıyor? Bush yönetimi, ABD medyası, Irak seçimlerini bü- yük bir başarı, "direniş açısından sonun başlangı- cı" olarak sundu. New York Tımes'ın "nalıncı ke- serli" yazarlarından Friedman, "ABD'de yeni bir terörist saldırı olasılığı asıl şimdi arttı, çünkû Irak'ta kazandık" diye yazacaktı. Gerçekten de direnişin operasyonlarında belli bir azalma vardı. Ancak nisanda görüntü aniden değişti. Direniş, Hüseybah ve Ebu Garib'e yönelik 70-80 kişilik açık saldınlar gerçekleştirerek şiddetle geri geldi. Bu saldınlar Irak'taki "terorizm" uzmanlannı çokşaşırt- tı: "Nasıl oluyordu da ABD'nin bumunun dibinde bu büyüklükte gruplar toplanabiliyor, açık saldın- lar düzenleyebiliyorlardı." (Knigth Ridder 21/04) Geçen hafta ekranlarda izlediğimiz ve Brooking Institute Dış Politika uzmanlanndan Micheai O'Han- lan'ın da kabul ettiği gibi, "Direniş giderekyoğun- laşmaya başladı" (The Daily Telegraph, 22/04). Seçimlerden sonra yaşanan göreli durgunluk dö- neminde ABD'nin kayıplannda bir azalma olmuştu ama hem hâlâ ayda yaklaşık 1000 Iraklı yaşamını yi- tirmeye devam ediyordu hem de VVashington Post'un aktardığına göre, direnişçiler bu dönemi "yeniböl- geleri denetim altına almak, yeni kadrolar, yeni sı- ğınaklar yaratmak için kullanmışlardı". Halbuki bu dönemde Irak ordusunda bir gelişme olmamıştı, saldınlar başlayınca, Irak ordusunun "kahraman" askerleıinin ilk tepkisi, hâlâ savaştan kaçmak olu- yordu (Daily Telegraph, 25/04). Yine VVashington Post'a göre ülkenin çok geniş bölümü direnişçile- rin denetimindeydi. Irak Devlet Başkanı Talaba- ni'nin direnişi Kürt ve Şii milislerie bastırma önerisi- ne, ABD taraftndan bite iç savaşa çanak tutacak bir çılgınlık olarak görülüyordu (şimdilik!?). Diğer bir deyişle durum, iyimser bır yaklaşımla, en fazla seçimlerden önceki gibiydi, liberal eğilim- li Al-Hayat'tan Abdulvahab Barakan'in işaret et- tiği gibi "seçimleriyse artık anımsayan bile yoktu". Yeni hükümet hâlâ kurulamamıştı, kurulsa bile, "herkes iktidann gerçek sahibinin kim olduğunu pekâlâ biliyordu". Kısacası, demokrasi oyununun sahnesinde de, yeni bir "geçici hükümet" kome- disi vardı o kadar (24/04). Abu Mazen'in 100 günü Kasım'da Arafat öldükten sonra, Filistin Yöne- timinin başına Abu Mazen geldi. Sonra da büyük bir başanyla seçimleri gerçekleştirdi, Filistin Yöne- timi Devlet Başkanlığı'na seçildi. Artık Filistin yö- netiminin başında Bush ve Şaron'un kabul edebi- leceğı "ılımlı", "reformist" bir lidervardı. Şimdi ba- nş süreci yeniden başlayabilir, Filistin halkının ya- sam koşullannı biraz olsun iyileştirecek reformlar, Israil'in saldırılan altında harabeye dönmüş olan "işgal altındaki topraklarda" bir yeniden inşa sü- reci gerçekleştirilebilirdi. Hamas, islami Cihad ve FKÖ'nün sılahlı güçleri de ateşkes ilan ettiler. Abu Mazen artık, o "büyük pazarlık yapma bece- risini" yaşama geçirebilecekti. Nitekim 17 Mart Ka- hire zirvesinde Hamas ve İslami Cihad, Filistin yö- netimine katılmayı kabul ettiler, lideriiğin bütünleş- mesi süreci başladı. Ancak Şaron yönetimi Abu Ma- zen'in açılımlanna aynı biçimde cevap vermedi, oya- lama taktiklerine devam etti. Gazze'den çekilme va- adi hâlâ gerçekleşmedi. Duvar yerli yerinde kaldı, ye- ni yerleşimler "sahada de facto durumlar" yarata- rak genışlemeye devam etti. özellikle Maal Adu- mim'i Doğu Kudüs'e bağlayarak kentin Arap hinter- landıyla bağlantısını kesmeyi ve Batı yakasını ikiye bölmeyi amaçlayan 3 bin 500 evlik yeni yerteşim pro- jesi, Şaron yönetiminin "YolHan'tası"nı fiilen terk et- tiğini gösteriyordu. A) Ahram'ın aktardığına göre, Şaron, ay başında Bush'la yaptığı görüşmede Abu Mazen'i, Arafat'a yönetttiği eleştirileri andıran bir dil- le suçlamaya başlamıştı. Böyiece, nisan boyunca, Filistin Israil ilişkilerinde de, yavaş yavaş başa, Ara- fat ölmeden önceki ortama dönülmeye başlandığı- nı gösteren belirtiler giderek arttı. Abu Mazen'in ilk 100 günü büyük bir enerji ve iyimserlikle başlamış- tı. Şimdi, birdüş kınklığı söz konusu (Al Ahram, The Independent, Christian Science Monitor). Ancak, sanırım yakın gelecekte önem kazanabi- lecek bir değişiklik söz konusu: FBI'ın casusluk id- dialanna yönelik soruşturması, Israil'in nükleer silah- lannın gündeme gelmeye başlaması, ABD'nin Isra- il'i "Joint Strike Force" uçak projesinden dışlama- sı, ABD ile Israil arasındaki, Filistin sorununa, Iran'a yönelik stratejiye ilişkin görüş ayrılıklarının denetim- den çıkmaya, Al Hayat'ta Patrick Seal'ın dikkat çek- tiği gibi bir krize dönüşmeye başladığını gösteriyor. Bumin'e suç duyurusu • ANKARA (AA) - Ankara Adliye Sarayı önünde toplanan. kendilerini 'Başörtüsüne Özgürlük Yürü- vüşçüleri' olarak tanımlayan bir grup türbanh, Ana- yasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin hakkında hazırladıklan şikâyet dilekçesini Ankara Cumhuri- yet Başsavcılığı Müracaat Bürosu'na vermek istedi. Müracaat bürosunun konudan kendisini yetkili gör- memesi üzerine türbanlılann dilekçeleri, Cumhuri- yet Başsavcı Vekıli Ibrahim Özsoy'a venldi. DYP'B Ercaıfdan tepki • ANKARA (ANKA) - DYP Genel Başkan Yar- dımcısı Nevzat Ercan, üniversitelerde türbanın ser- best bırakılmasına yönelik düzenleme yapılamaya- cağını söyleyen Anayasa Mahkemesi Başkanı Mus- tafa Bumin'e sert tepki gösterdi. Ercan, "Anayasa Mahkemesi Başkanı, anü'demokratik herhangi bir de\letin ideolojisinden beslenen ve haklan tanıma- yan söylemlerin sözcüsü olamaz" diye konuştu. AKP'den 'konjonktürel değişödik' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümet, "geli- şen konjonktür karşısında niteliği değişmeye başladı- ğı" için Kabotaj Bayramı'nın ısminin "Denizcilik Bayramı" olarak değiştirilmesini öngören tasanyı Meclis'e sevk etti. Tasannın gerekçesinde "Deniz kül- türünü yaygınlaşnrma konusunda çalışmalar yapüma- sı" için 815 sayılı yasanın kabul tarihi olan 1 Tem- muz'un Kabotaj Bayramı olarak kutlandığı behrtildı. Sahil Giivenlik'e yargı yetkisi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sahil Güven- lik Komutanlığı'na bağlı disiplin mahkemelerine erden albay rütbesine kadar olan askerlen yargıla- ma yetkisi veren tasan TBMM Başkanlığı'na su- nuldu. Tasan, Sahil Güvenlik Komutanı'na, komu- tanlığa bağlı disiplin mahkemelerinin gereksinimi- ne göre değiştirilmesini teklif etme yetkisi veriyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle