23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 NİSAN 2005 ÇARŞAMBA 14 KULTTJR kultur a cumhuriyet.com.tr Fransız tarihçi yazar Jean-Michel Thibaux'nun iki kitabı Türkçeye çevriliyor Baü gözüyle Nurbanu...ATAKAN KARAMŞ Daha önce 'Kleopatra' adlı tari- hi romanı dılımize çe\Tilen Fransız tarihçı-yazar Jean-Michel TThiba- ux'nun şimdı ıki kitabı daha Türk- çede. KjtaplardanbiriRoma döne- mini anlatan 'Imparator', diğeriy- se Türk okurunun daha yakınciaıı d- gileneceğı 'Işıklann Prensesi'. 'Işıklann Prensesi*. Nurbanu ya- nı Yenedıkli Cecüianın yaşarnını ve dönemin Osmanlı ve özellikie ha- rem içi entrikalannı anlatan ifca cılt- lik bır roman. Yazar. "romanlaşü- nlmış yaşamöyküleri" olarak: nite- ledıği kıtaplannı, uzun ve yoğun araştırmalann sonucunda yazdığı- nı belirtiyor. Nurbanu üzerune ro- man yazma düşüncesiyse bir "Vene- dik gezisinde doğmuş ve hemen araştırmalara başlamış: Belgeler, intemet, kişiler. Ancak işın en zor kısmı haremde olanlan anlatmak ıstediğınde ortaya çıkmış. "Osman- h tmparatotiuğu üzerine yazüı bin- lerce belge varken haremler üzeri- ne yok denecek kadar az. Hatretn- ler hakkmda birçok kitap var ve pek çok şey söyleniyor, ancak kim- se içeride gerçekten neler dCndü- ğünü bilmiyor. Bu da elbette yoru- ma açık yeıier bırakıyon'' Harerm ya- şamını \ e cariyelerin ıçınde b»ulun- duklan zorluklan olabildiğınc-e nes- nel anlatmaya çahştıgını söyleyen Fransız tarihçı-yazar, bakış açnsının bir Batılının gözünden olduğunun farkında. öykünün Iskeletl araştırmalar Romanm ilk cildi öykünüjn Ve- nedik tarafını; Venediklilerijn Ce- Roma dönemini anlatan 'împarator' ve Nurbanu, yani Venedikli Cecilia'nnı yaşamını ve dönemin Osmanlı ve özellikle harem içi entrikalannı anlatan iki ciltlik roman "Işıklann Prensi" ile Türk okuruyla buluşmaya hazırlanan Jean-Michel Thibaux'nun daha önce "Kleopatra" adlı tarihi romanı dilimize çevrihnişti. cilia'yı Sultan Süleyman'ın hare- mine sokmak ıçin başvurduklan komplolan anlatıyor. Ikinci ciltse Istanbul tarafinı, yani Nurbanu'nun haremde yer bulma çabasını konu ediniyor. Bütün bunlan gerçekçi bir dekor içinde canlandırdığını ve ta- rihe kesinlikle bağlı kaldığnıı ile- ri sürüyor Thibaux. "Işıklann Pren- sesi' için, uzun süre Yenedik'te ve Türkiye'de hem yerieri, hem belge- leri araştırdım; hem de insanlaıia konuştum. Bu yüzden romanda kurmaca var, ancak gerçek daha çok. Yani araşürmalar öykünün is- keletini romancüık da etini oluştu- ruyor." Türkiye'ye ve Osmanlı tarihine olan ilgisinin nereden geldiğini sorduğumuzda, Doğu'nun roma- nesk çekiciliğinden çok, Türkiye sevgisinin altını çiziyor Thibaux. "Türkleri, Türkiye'yi çok seviyo- rum. Türk yurttaşkğına geçmeyi düşündüğüm bile oluyor bazen. Bu sırf Avrupa'ya nanik yapmak için bile ciddi ciddi düşündüğüm birşey." Türkiye Avrupa için büyük bir $ans' Söz Avrupa'dan açılınca, Avru- pa Birliği hakkındaki düşüncesi- ni sakınmıyor yazar. Türkiye'nın Avrupa için büyük bir şans oldu- ğunu düşünen Thibaux, ülkenin diğer Müslüman ülkelerle Avrupa arasında bir tampon görevı yapa- bileceğini söylüyor. Din sorunu- nunsa yalan olduğunu dile geti- ren yazar, "Eğer Türkiye Avrupa Biriiği'ne girerse Avrupa dinle il- giü yaşadığı gerginligi bir tür yu- muşatmış olur" dıye de ekliyor. Aynca, yazdığı yerel tarihi ro- manlann dışmda, ılgınç bır kitap denemesinın de yolda olduğunu öğreniyoruz Thıbaux'dan. '3 Co- des de Dieu /Tann'nm 3 Yasası' adı- nı tasıyacak bu kıtabında yazar, kutsal kitaplardan yola çıkarak Tann'nın genetık haritasını çıka- ran kuramı ele aldığını söylüyor. Yakın bir tarihte okurla buluşa- cak olan kitaplardan 'Işıklann Prensesi' Inkılap Yayınevi'nden, 'tmparator' ise Literatür Yayın- lan'ndan çıkacak. Günther Uecker, Milli Reasürans Sanat Galerisi'ndeki sergisiyle 24 Mayıs'a dek İstanbul'da 'IMyalog/Göstergeler ve Yazılar' ZtYAGÜREL Alman sanatçı Günther Uecker, Milli Reasürans Sanat Galerisi'nde. 24 Mayıs'a kadar açık kalacak sergisinde, geçmişten geleceğe taşıdığı bir banş kurgusunu sunuyor. Yerli-yabancı polıtikacılano. sanatçıların. sanatseverlerir* çağrılı olduğu etkinlığın ilk günü, Uecker'in kurduğu yerleştirmeden yola çıkılaraık bir söyleşi gerçekleştirildi. TBMM Başkanı Annç'ın d a adının bu söyleşiye çağnlanlar listesüıde yer aldığı söyleniyor. İz bırakmış olgular... Günther Uecker, yeryüzüniin dört bir köşesinde anlamı yakalamaya yönelen sayısız düzenleme ve sergileme yapmış. Ağustos 2005'te, Endonezya'nın Jakarta'sındaki Coderi Batora Budaya Galerisi'nde bir başka yerleştırme kuracak. Sanatçı, bugünlerde 75. dogum gününü Stifftung Wilhelm Lehmbruck Müzesi'nde gerçekleştirdiği, "Yîtik Anılar Mezan" adlı düzenlemesıyle kutlamakta.. Bu yapıtında da çividen yapılmış küpler, yirmi beş yıllık bir geçmişte sanatçıda iz bırakmış olgulann birer simgesi gibi... Örneğin. 1979'daBerta Gölü'nde yaptığı "Su Yelkeni" yontusuna göndermeleri, bir sanatçının göz önüne çıkanlamamış günlüğünün, biçımlendırmelennde beliren soyutlamalann özgülleşmış anlatımına dönüştürülüyor. Kısacık notlardan, büyük boyutlu simgelere ulaşan bir bellek süreci, tüm insanlığın, kayıtlann tamamı silinmeden önce, kalıt olarak neyi bırakmayı seçeceği sorusunun yanıtını anyor. Istanbul'daki düzenlemesinde de genellikle ona çekici gelen çivileri kullanmış. Çivilerin bir arada görünümü, hem en eski alfabelerden birini; hem de bağıntı oluşturamayan, dağınık bir bilinci çağnştırmakta. Kurgunun bütünlüğü içinde, gündelik yaşantının kargaşasıyla akıp geçen;sonradan anımsanamayan imgelerin, düşüncelerin ış işten geçmeden kayıt altına alınması çabası izleniyor. Eski ve yeni Ahit'lerden, bir arada yaşama isteğinde buluşan sözler, düzenlemeyi, çağımızın sonu gelmez savaşlarına karşı bir banş çığlığına dönüştürüyor. Çözümsüzlük politikalannı üreten küreselcilik, böylelikle ırksal, dinsel aynmlan körükleyerek savaşlann sürekliliğıni sağladığı bir yeryüzüne egemen olurken insanlığın gelecek kurgusu da elinden alınmakta. Savaşa direnmek Günther Uecker bu emperyal saldırganlığa, savaşa karşı direnci çoğaltmak için kışkırtıcı bir çağnda bulunuyor. Uecker'uı çağnsı, Milli Reasürans 'ta bundan önce izlediğimiz Tayfiın PirseKmoğlu'nun "FeUuce" resimleriyle de bütünleşen bir düşünsel yapı içinde; yalnızca izleyici olmakla yetinen kanıksamışlığımızın perdesini yırtarak, bakış açunızı berraklaştırmaya yönelik bir çaba. (Teşvikıye Cad 43-57 - 212 230 19 76) zgurel@efes.net www.ziyaguiel.com ^%'if t .Alman sanatçı sergisinde geçmişten geleceğe taşıdığı bir banş kurgusu sunuyor. 'Doğayı Koruyun 0 da Sizi Korusun...' EVRİMKAYA Tunaiı tlköğretim Okulu öğrencilerinden Eüf Kaymaz'ın resmi birinciüğe değer görüldü. ESKİŞEHtR- Opet Petrolcülük AŞ'nın Türkiye çapında sürdürdüğü "Sosjal Sorumluluk Kampanyalan" kapsamında Eskişehir'de de gerçekleştırilen "Yeşil Y&" tasansı tamamlandı. "\eşili Ka>t>eden Yaşamı Kaybeder" sloganıyla peyzaj çalışmalannı bitiren 7 OPET istasyonu ağaçlandınldı. Tasan doğrultusunda ildeki tüm ilköğretim okullan arasında düzenlenen "Doğayi Koru>~un O da Sizi Korusun'" konulu resim, kompozısyon ve şiir yanşmasının sonuçlan da belli oldu. Projetun miman Opet Yönetim Kurulu üyesı Nurten Öztürk. "Doğa hızla yok oluyor ve herkesin üstüne düşeni yapması gerekir. Çocuklarimız ve gençlerimiz bugün doğanın önemini kavramazlarsa gelecekte meyvesini yiyecekleri, üzerine konmuş kuş seslerini dinteyecekleri. nefes alacaklan doku kalma>acak" dedi. OPET ile Eskışehir II Milli Eğitim Müdürlüğü'nün ışbirliğınde düzenlenen yanşmada mınıkler doğaya karşı sorumluluk ve sevgılerini resim, şıir ve kompozisyon olarak aktardılar. Yanşmanın ödül törenı Eskişehir Anemon Otel'de yapıldı. Birincilere 3.000 \TL (3 milyar lira). ikincilere 2.000 \TL (2 milyar hra), üçüncülere de 1.000 YTUnin (bir milyar lira) yani sıra üniversite bursu ve çeşitli armağanlann verildiği yanşmada kompozisyon dalında Kurtuluş ilköğretim Okulu öğrencilerinden Yeöz Tuğçe Kaymaz'ın "Sadık Yarim" adlı kompozisyonu birin ci olurken ikinciliğe Süleyman Havva Kamışlı ilköğretim Okulu"ndan Demet Ekti'nin "Benim Eyogam" başlıklı kompozisyonu, Ata ilköğretim Okulu öğrencısi Özge Ozdanıar ın "Doğayı Koruyalun" adlı kompozisyonu da üçüncü oldu. Şıir dalında Iki Eylül ilköğretim Okulu öğrencisi Ayşegül Ceren Ayaş'ın "Sesleniş" adlı şiiri birinci, Mehmet Gedik ilköğretim Okulu'ndan Cansuı Ipek'in "Duyun Sesimi" ikinci, Dumulupınar ilköğretim Okulu öğrencisi Cansu Soyupak'ın "Arkadaş" adlı şiiri de üçüncü oldu. Resim dalında ise Tunaiı ilköğretim Okulu öğrencilerinden EUf Kaymaz'ın resmi birinciüğe, Dr. Halil Akkurt İlköğretim Okulu'ndan Ismail Günay'ın resmi ikinciliğe. Ali Fuat Cebesoy İlköğretim Okulu öğrencisi Aslı Dağn'nın resmi de üçüncülüğe değer görüldü. DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Karabasandan Doğan Renkli DünyaIstanbul Modem Müzesi'nde açılan Fikret Mu- alla sergisi öncelikle herkesin gezip görmekten mutluluk duyacağı bir etkinlik. Sanki bir çocuğun elinden çıkmışçasına yalın çizgiler, canlı renklerden oluşan resimler. Yalnızca bu sergide bir araya getirilmiş 230 re- sim olduğu ve bir yemek parasına resimlerini ver- diği düşünüldüğünde ise kim bilir nerelere yayıl- mış büyük bir verim. Belki de bu nedenle aynı za- manda resimlerinin en çok sahtelehnin yapıldığı ressamımız. Böylesi rengârenk, yaşama sevinci veren resim- lerin ressamını merak ettiğinizde ise karşınıza bambaşka bir kişilik çıkıyon Daha küçük yaşta ge- çirdiği bir kaza sonucu ayağının sakatlanması, 11 yaşındayken annesinin ölmesi, 25 yaşında al- kol bağımlılığından kurtulabilmek ıçin tedavi gör- mesi, bu nedenle adının polis kayıtlanna geçme- si ve ölene dek sürecek polis korkusunun başla- ması... 1930'larda öğrenim için gittiği Almanya ve Fran- sa'da geçirdiği yıllardan sonra ülkesine dönmüş, dikkat çeken bir sanatçıdır. Istanbul ŞehirTiyat- rolan'nda operetler için kostümler çizer, Nâzım Hikmet'in Varan 3 adlı kiiabını resimler. Ses der- gisinde çizdiği desenler müstehcen bulunarak dava açılır. Bu davadan aklanınca 1939'da bir daha dönmemek üzere Paris'e gider. Yurt özlemi, içki ve polis korkusu üçgeni için- de dengesi yeniden bozulur. Yeniden tedavi gö- rür. 1954 ve 55'te açtığı sergiler ilgi görür. Bir sa- natseverin yakın ilgisiyle Güney Fransa'da bir kö- ye yerleşerek çalışmalannı burada sürdürür. Korkular, karabasanlar, yoksulluk içinde bir ha- yattır yaşadığı. 20. yüzyılın başlanndaki Dışavu- rumculuk ve Fovizm akımlannın etkileri görülse de özgün bir resim dünyası kurmuştur kendine. Bu dünya çoğunluk kahve ve lokantaların çevre- sinde, her gün içinde yaşadığı çevreden oluşur. Bu sıradan dünyayı ressam kendi anlatımıyla renk- li, cümbüşlü, oyunlu bir dünyaya dönüştürmüş- tür. Fikret Mualla gibi, güçlüklerden büyük yaratı- lara ulaşmış, Dostoyevski'den Kafka'ya nice sanatçı sayabiliriz. Fakat onun yazgısının en faz- la ortaklık gösterdiği sanatçı, sanınm Hollandalı ressam Van Gogh'tur. Van Gogh da tıpkı Fikret Mualla gibi daha genç yaşta akıl hastalıklanyla boğuşmak zorunda kal- mıştır. Ikisinin sanatında da çarpıcı renkler ve dış çiz- gilerdeki belirginlik temel özelliklerdir. Ikisinin de sanat yolculuğu Paris'ten geçmiş, Gü- ney Fransa'da sona ermiştir. Ikisinin de uzun sayılmayacak yaşamlan bü- yük üretkenlik içinde ama çok yoksul geçmiştir. Van Gogh, 800'ü aşkın yağlıboya yapmasına kar- şın sağlığında yalnızca tek bir resim satabilmiş. Fikret Mualla'nın ise resimlerinin sayısı bile tam olarak bilinmiyor. Çoğu resmini kendine bir yemek parası verenlere armağan etmiş. Kendisini yaşa- dığı köyde ziyarete giden Hıfzı Topuz, anı kita- bında onun bu özelliğinden de söz ediyor. Amsterdam'da Van Gogh'un yapıtlannın sergi- lendiği çok güzel bir müze yapılmış. Kentın nere- deyse simgelerinden biri olmuş, en değerli me- kânlardan biri. Istanbul Modern'deki Fikret Mualla sergisi, di- lerim bir Fikret Mualla Müzesi'nin ilk adımı olur. Izleyenini bu denli yaşama sevinciyle dolduran bir sanatçının yapıtlan her an herkesin ulaşabile- ceği bir yakınlıkta olmalı. turgay@fisekci.com Joan Miro heykeli Selanik'te • EDtRNE (AA) - Geçen yıl 'Avrupa Müze Ödülü'nü kazanan Trakya Ünıversıtesi (TÜ) Sultan II. Bayezıd Külliyesi Sağlık Müzesi'nde bu^ yıldır sergilenen Joan Miro heykeli. 2005 yılmın Avrupa Müze Ödülü'nü kazanan Selanik Bizans Kültür Müzesi'ne teslun edilecek. Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Enver Duran başkanlığındaki heyet, Joan Miro heykelıni ödülün yeni sahibine devretmek üzere pazartesi günü Fransa'run Strasbourg kentine gitti. R l L T ü R • Ç t Z İ K K A M t L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle