28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 NİSAN 2005 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER ARSEN LÜPEN TURHAN SELÇUK DURUST TABİAILI İSTANBUL EFENDİSİ ABDÜLCANEAz' IN HARÎKULÂDE MACSRAIARI KISIM •IEEMÎLİ BİRDEN AuN 50HKA MÜLEN JiZı RuTİAM&K GEfeEK M0$ YÖ- YAJ.M17- ONEMlı t?ETEKTı'F_ 1ER.Î S POĞru\pAU 6EJ-EN APAM AMATÖR.. J * f-lAVAlEEPE MİYİM At>ıM MAki DAM /.. VUY,VMV.. Torunlar atalannıunutmadı'Şafak Ayini' için Gelibolu'da toplananlar, 90 yıl önce olduğu gibi, aynı tarih ve aynı saatte iki dakika kıpırdamaksızın durdu ve Çanakkale'nin büyülü coğrafyasından gelen sesleri dinledi OZAN YAYMAN ÇANAKKALE - Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın meşalesınin yakıldığı Çanakkale Savaşlan nın 90. yüdönümünde, 1. Dünya Savaşı 'nda Ingilizlerin yanında yer alarak Gehbolu Yanmadası'nda yaşamlanru yitiren Avustralya-Yeni Zellanda Kolordusu'nun askerleri (AnzakJar) dün sabaha karşı gerçekleştirilen "Şafak Ayini"yle anıldı. Anzak Koyu'nda bir araya gelen Yeni Zelandalı, Avustralyalı ve Türklerden oluşan yaklaşık 40 bin kişi, savaşta yaşamını yitırenler için saygı duruşunda bulundu, savaşsız bir dünya diledi. Şafak Ayini'ne Ingiltere Prensi Chartes da katılırken Avustralya, Yeni Zelanda ve Türkiye'den hükümet düzeyinde temsilciler yer aldı. Gelibolu Yanmadası'nda toprağa kanşanlann kahramanhkJan torunlan tarafından anıldı. Farklı bir ülkenin çıkarlan için Çanakkale'ye getirilen ve savaş sırasında yaşamlannı yitiren Avustralya ve Yeni Zelanda'nın bugünkü kuşaklan ise hem dedelerini andılar hem de aldıkları yenilgiye karşın yaratılan ulus olma bilinciyle daha sonra kazandıklan bağımsızlıklannı anımsadılar. 90 yıl önce, Midilli Adası ve Mısır'dan yüzlerce gemiyle Çanakkale'ye getirilen ve bölgeyi işgal eden Anzaklann Gelibolu'daki trajik sonu. genç nesiller tarafından "savaşsız, sömiirüsüz banş temelB bir dünya" özlemıyle anımsandı. Yanmadada toplananlar, 90 yıl önce olduğu gibi, aynı tarih ve aynı saatte iki dakika süresince kıpırdamaksızın durdu ve Çanakkale'nin büyülü coğrafyasından gelen sesleri dinledi. Sabaha karşı yapılan törenlerde banş ve dostluk ruhu hâkimdi. Aöırlık Avustralya'dan gelenlerdevdl Avustralya, Yeni Zelanda ve Türkiye'den gruplann yer aldığı etkinlikte ağırlığı. Avustralya'dan gelenler oluşturdu. 25 bin Anzak'ın geldiği törenler öncesi Çanakkale il merkezinde, olağanüstü bir kalabalık oluştu. Önceki yıllardaki anma törenlerinde meydana gelen tatsız olaylan göz önüne alan güvenlık güçleri, il genelinde son yıllardaki en geniş önlemleri devreye soktular. Yanmadadaki Anzak Koyu'nda düzenlenen Şafak Töreni için bölgede toplanan 40 bine yakın topluluk, gece yansından itibaren koya doğru yürüyüşe geçti. Sabaha karşı 04.00'te başlayan tören öncesi, kilometrelerce uzunluğunda konvoy oluşturdu. Tören alanına girenler bir ara "Çanakkale Içinde Vurdular Beni" türküsünü seslendırdiler. Koyda oluşturulan platformdan yapılan lazer gösterisi binlerce kişilik koroyu coşturdu. Havanın uğultusu ve çalan balalaykadan başka hiçbir sesin olmadığı ortamda, 90 yıl önce yaşamını yitirenler anısına iki dakikahk saygı duruşunda bulunuldu. Ardından Türkiye, Avustralya ve Yeni Zelanda nın bayraklan yan >ana göndere çekildi. Törende konuşma yapan "Yenı Zelanda Başbakanı Helen Clark, Anzak atalanndan kendilerine kalan mirasın daha güçlü bir ulusal kimlik geliştirmelennde önemli bir rol cynadığına dikkat çekti. Avustralya Başbakanı John Hmvard da Çanakkale Savaşlan'nda }aşamlannı yitiren Anzakların sonradan ortaya cıkan uluslann (Yeni Zelanda ve Avustralya) larakterlerini oluşturduğunu söyledi. Anzak Koyu hıncahmç dolu; daha erken gelenler, u\ku tulumlannın içine girip krvnüp yatmışlar çimenlerin üzerine. (Fotoğraf: AFP) Anzak Koyu'nda Türk- Avustralya ve Yeni Zelanda bayraklan iç içeydi Gelibolu'da banş mü• Yeni Zelanda ve Avustralya bandolannın kendi yerel müzikleri ile birlikte bizim meşhur Çanakkale Destanı, Kâtibim türkülerini de çalıyorlar. "Ölülerimiz artık ortak hepimizin. Evet, iki taraf da çok şey kaybetti ama farklı şekillerde özgürlüklerini kazandılar" dercesine... ÖZLEM YÜZAK Dolunay aydınlatıyor önümüzde kıvnla kı\Tila uzanan dar yolu ve biz onun ışığıyla Anzak Koyu'na doğru yürüyoruz. Sırt çantalannda uyku tulumlan, battaniyeler, mataralarda sıcakiçecekler... Çoğunun ellerinde Türk, Avustralya ve Yeni Zelanda bayraklan. Her dönemeçte biraz da- ha çoğalarak ilerliyoruz. Koy, hıncahınç dolu: daha erken ge- lenler. uyku tulumlannın içine girip kıvnlıp yatmışlar çimenlerin üzeri- ne. Genci yaşlısı binlerce insan. Hiç yer kalmamış gibi gözüküyor. Uyu- yanlann üstlerine basmamak için dikkatli adımlarla ilerliyor ve bul- duğumuz bir köşeye yerleşiyoruz. Dondurucu bir ayaz ve ayine da- ha saatler var. Ama kimse şikâyetçi değil. Alanın iki ucuna kurulu iki dev ekran, insanın içini ısıtan müzik- ler. Ama şenlik gibi hiç değil. Öyle bağırma çağırma falan da yok... în- sanlaryanlanndakilerle sohbet ede- rek beİdeşiyorlar. Önümüzde duran Sara. Avustral- yalı ama Londra'da yaşıyor. Güney Koreli kız arkadaşı ile kahlıyor ayi- ne. "Uzun zamandır planhyordum, bu yıl oldu. Tabii90. yıl ohnası anlam- h. Bizler bu savaşm önemini dinleye dinleye büyüdük Ulus biüncinin doğ- masma neden olan atalanmızla gu- rur duyuyoruz* diye anlatıyor. Yeni Zelanda ve Avustralya bandolannın kendi yerel müzikleri ile birlikte bi- zim meşhur Çanakkale Destanı, Kâ- tibim türkülennı de çalıyorlar. "Ölü- lerimiz artık ortak hepimizin. Evet, ikitaraf da çokşey kaybetti ama fark- b şekillerde özgürlüklerini kazandı- lar" dercesine... Anzak Koyu'ndan banşın dostluğun müzigi yükseli- yor... Yanımızda küçük bir grupla duran Greg Brown 61 yaşında. Tek- nisyen, Sidney'den geliyor. "Anzak günü bizimiçin hacca gitmekgibi Bu- rada oJduğumuz için çok mutiuyuz" diyor. 04.30'da başhyor tören. Ülke tem- silcilerinin konuşmalan, şiirsel söz- ler, savaşı anlatan belgesellerden kü- çük bir kesit, herkesi büyüleyen la- zerli ışık ve müzik gösterisini tngil- tere Velihat Prensi Charles'ın oku- duğu dua ve başka ilahiler takip edi- yor. Ardından Istiklal Marşı ile Âvust- ralya ve Yeni Zelanda marşlan. On bınlerceyiz ve tekiz... Ayakta. Gün usulca ağanyor... Hüzün yakışıyor Gelibolu'va... ENTERNET /MEHMETSUCU mehmet(5 cumhuriyet.com.tr Türkrye'nin en büyük sorunlanndan birisi, bi- Indiği gbi lisanssız yazılım kullanımı. Herhalde fctındanen çok mustarip olan grup ise Microsoft cisa gerek. Dünyadakı bilgısayarlann yüzde 96'sın- ca VVİnoovvs iştetım sistemı çalışıyor. Microsoft'un iarş\ karşıya kaldığı bu durum, işletim sistemi pa- srındatekel olma iddiasını sürdürmenin bedel- terinder birisi olsa gerek. Bir süre önce başlatılan öğretmenlere bilgısa- \ar projesı, lisanssız yazılım kullanımına karşı bir cnlem dabilir mi? Microsoft bılindiği gibi satılan ter bilgsayar için 40 dolar geri ödüyor. Lisanslı lazılım ^llanan öğretmenlere ciddi bir indirim ge- inyor. Branlamdasosyal sorumluluk projesi ola- rak da aJlandırılabilecek uygulamada güncelle- neler ve Microsoft Offıce paketleri için de cazip «Tierileryeralıyor. Geçen hafta, Microsoft Türkiye Genel Müdü- u Çağlayan Arkan'ın konuğu olduk Hakan Ka- e ve Orhan Bursalı ile birlikte, uzun süre Mic- osoft ve onun Türkıye'dekı faaliyetleri üzerine ko- najştuk. Çağlayan Arkan medyada ve özellikle Micposott kullamcılarına yenilik Cumhuriyet'te çıkan ünux ve Microsoft haber- lerinden duydukları rahatsızlığı dile getirdı. Bili- şim dünyasındatekel olmanın bedellerinden bi- risi de belkı böyle yayınlarla karşı karşıya olmak. Türkiye'de kullanılan bilgisayartann yüzde 98'ine yakınında kendi işletim sistemlerinin kullanıldığı- nı belirten Arkan, ünux'un en büyük handikabı- nın yaygın olmaması olduğunu belirtiyor. Lınux üzerinde çalışan program sayısının azlığını vur- gulayan Arkan, yazılım geliştiren ve geliştirdıkle- ri yazılımdan ekonomik kazanç bekleyen fırma- ların tercihini yaygın sistemlerden yana koyma- ları gerektiğini söyledi. Microsoft'un araştırma geliştirme çalışmaları- na 7 milyar dolar harcadığını belirten Arkan, bu konuda 10 binden fazla insanın çalıştığını söyle- di. Arkan'a göre Linux'un Windows gibi bütün- leşik ve yerleşmış bir sıstemle rekabet etmesi çok zor. Windows'un artık evrensel bir işletim sistemi olduğunu belirten Arkan, lisanslı Win- dows kullanıcılanna özel bir portal hizmeti vere- ceklerinı belirtti. Yinedeeklemekteyararvar. Pe- kı pazar payı yüzde 1 'lerde dolaşan Linux karşı- sında Microsoft niye rahatsız? Tüm bilgisayar pazarında yüzde 1 'lerde dolaşan Linux, server, web sunucu gibi büyük makinelerin pazannda yüz- de 20'lercivarında bir payasahip. Kısacası, Mic- rosoft'un rahatsızlığı pek de nedensiz değil. Ufak bir parantez açmakta da yarar var. Bir sıs- tem ne kadar yaygınlaşırsa korsan saldırılarla ve vırüslerle o kadar muhatap oluyor. Şu anda ne- redeysetekel konumundaolan Microsoft'un kar- şı karşıya bulunduğu saldırılar bu nedenle özet- lenebilir. Ancak Lınux da yaygınlaştıkça benzer durum- la karşı karşıya kalacak gibi görünüyor. Lisanslı Windows kullanıcılan internette işletim sistemlenni doğrulattıktan sonra sadece kendi- lerine özel bazı hizmetlerden yararlanabilecekler. Çağlayan Arkan'ın önümüzdeki günlerde açıkla- yacağız dediği sitede kullanıcılar için çeşitli prog- ramlar yer alıyor. Bu programlardan bir tanesi, Windows için Photo Story 3. Eğer lisanslı programa sahipse- niz bedava sahip olunabilen bu programla sayı- sal fotoğraf albümleri yaratmak olası. Bilgisaya- ra yüklenen fotoğraflara rötuş yapmak, albüme fon müziği eklemek, kaydırma hareketleri ve ya- kınlaşmalar gibi efektler kullanmak veya kendi an- latımınızı ılave etmek bu programla oldukça ko- lay. Birdiğer program ise Bilsag çevrim. Bu prog- ram Microsoft'un Explorer 5 ve üzerı sürümleri- nin içinde ek modül olarak çalışıyor. Intemette bağ- lanılan sayfaların Türkçe okunmasını sağlıyor. Kullanımı çok kolay. Istenilen sayfaya bağlanılın- ca, araç çubuğu üzeride görunen Türk bayrağı ikonuna basılınca sayfa Türkçeye çevriliyor. Bu program da darıa önce belırrtığimiz gibi sadece lisanslı Windows kullanıcıları için. DUZYAZI ORHAN BİRGİT Soğuk Duş 43. kuruluş yıldönümünde Anayasa Mahkeme- si Başkanı Mustafa Bumin'in, türban konusun- daki tartışmalan kesip atacak açıklıktaki konuş- masını izlemek için törene davetii iki Başbakan Yar- dımcısı ile Adalet Bakanı'nın ev sahibi Başkan'a veda etmeden, salondan aynlmış olmalannı an- layamadım. Dahası taşıdıklan görevin kimliği ile de yakıştıramadım. Sayın Gül de, Şener ve Çi- çek de, önlerinde yapılmış bir konuşmayı tamam- layarak katılımcılara saygısını sunan Mahkeme Başkanı'nı nezaket gereği ile de olsa alkışlama- mıslar! TBMM Başkanı ile Başbakan da, Sayın Mus- tafa Bumin'in "anayasadaki laik düzenlemeler kaldığı sürece türban serbestisi sağlayan dü- zenlemelerin anayasaya aykın olacağım" vur- gulayan sözlerini suratlannı asarak kerhen dinle- mişler. Ama hiç değilse o koltuklarda bulunmala- nnı gerektiren görevleri icabı da olsa ev sahibine veda etme nezaketini göstermeyi ıhmal etme- mişler. AKP önde gelenleri, öyle anlaşılıyor ki bugün- lerde aynalara kızmaktalar! Oysa onlar da bilme- liler ki aynaya kızılmaz. Üstelik TBMM'ye girdikleri ilk gün bağlı kalma sözü verdikleri anayasada yazılmış açık hüküm- leri hatırlartığı için Yüksek Mahkeme Başkanı'na küsen, kızan bir hükümet sağlıklı karar alma ye- teneğini yitiımiş olur. O gergin fotoğraflar Töreni bizim gibi televızyondan izleyenler bile, Sayın Mahkeme Başkanı'nın konuşması sırasın- da TBMM Başkanı'nın da, Başbakan'ın da öteki bakanların da nasıl gergin fotoğraflar verdığini gördüler. Suratlar kâh asıldı; kâh Erdoğan'ın yap- tığı gibi arada bir döşemeler ya da ayakkabının burnu seyredildi! Yüksek Mahkeme Başkanı, hükümeti türban affı nedeniyle de eleştirmek gereğini duydu ve ögrenci Affı Yasası için "Bu içtihatları bilme- mekten kaynaklanmıyorsa, din duygularını kullanarak siyasi avantaj sağlamaya yönelik- tir" demek zorunda kaldı. Türban affını parla- mentoya getiren hükümet de, o affı kabul eden milletvekilleri de bu iki seçenekten birisini üstlen- mek durumundadır. Içtihatlan bilmeden, araştır- madan tasan hazıriamak bir Bakanlar Kurulu'na yakışmaz. Hele bilerek "siyasi avantaj sağlama amacıyla din duygularını kullanmaya kalkış- mak" hiç yakışmaz. Sayın Başbakan, bu iki se- çenekten hangisini daha ehven görerek üstlen- diğini bakalım ne zaman söyleyecektir? Dün için yaptığı, partisinin Grup Başkan Veki- li'ni ivedilik ile konuşturmak oldu. AKP Meclis Grup Başkan Vekili Irfan Gündüz, Anayasa Mah- kemesi Başkanı'nı önüne konulan bir metni da- ha önce okumadan kürsüde seslendirmek gibi tu- haf yakışıksız bir polemikle suçlamaya kalkıştı. Onca yılın hukukçusu, ülkenin en yüksek mah- kemesinin başkanı için, önüne konulan metni okumak türünden bir yanıt yerine, dağarcığında varsa Irfan Gündüz, Mustafa Bumin'in karşısına O'nun söylediklerini hiçe indirecek içtihatlaria çı- kabilmeliydi. Ya da sonsuza kadar susmanın da- ha akıllıca olacağım, kendisinden demeç venme- sini isteyen kışiye söyleyebılmeliydi. Bir siyasal partinin grup başkan vekilinin lide- rin direktifine göre konuşması olağan sayılabilir. Ama bir ülkenin Anayasa Mahkemesi Başkanı'na, eline verilen metni okuyor suçlamasını yapmaya kalkışmak sadece büyük ayıptır. AKP'ye oy veren saygıdeğer seçmenler. Parti- nizin üst yönetiminde son bir hafta ıçerisinde sal- gın bir hastalığa yakalanmış olanlar gibi arka ar- kaya ortaya çıkan bu Anayasal Kurumlarla çe- lişkili gidişi nasıl yorumluyorsunuz? Faks: 0 212 677 08 21 obirgft / e-kolay.net PROFtLDE DEĞIŞIM Turizntde eğitim çıtasıyükseldi tSTANBUL (AA) - Devlet Istatistik Ensti- tüsü (Dt£) Yabancı Zi- yaretçüer Çıkış Anketi sonuçlan, Türkiye'ye 2001-2004 yülarî ara- suıda gelen yabancı tu- ristlerin profilinin de- ğiştiğini gösteriyor. Türkiye Seyahat Acentalan Birliği (TÜR- SAB) Ar-Ge Departma- nı, DÎE Yabancı Ziya- retçiler Çıkış Anketi 2001-2004 yıhsonuçla- nnı, Türkiye'ye gelen yabancı ziyaretçilerin eğitim, gehr düzeyi, ko- naklama tipi ve mesle- ki durumlanna göre de- ğerlendirdi. Araştırmadan derle- nen bilgiye göre, Türki- ye'ye gelen yabancılann eğitimlerine göre dagı- lımlannda. 2001-2004 yıllan arasında en çok fakülte veya yükseko- kul okumuş olanlann oranmda artış oldu. Bu kesimin toplam yaban- cı ziyaretçiler içindeki oraru 2001 yılında 36.8 iken 2004 yılında yüzde 39'a ulaştı. Araştuma sonuçlan, 2001-2004 yıllan arasında Türki- ye'ye gelen yabancı zi- yaretçilerin gehr durum- lannda da iyileşme oldu- ğunu gösteriyor. Düşük geürü kesimin payı 2001 yılında yüzde 15.8 iken, 2004 yılında yüzde 13.9'a geriledi. Yüksek gelirli kesimin payı ay- nı dönemde yüzde 11.7'den yüzde 12.6'ya yükseldi. Bu arada. orta gelirli kesimin payı aynı dö- nemde yüzde 72.5'ten yüzde 73.5'e yükseldi. Kadın turlst arttı Araştmna sonuçlan, 2001-2004 yıllan ara- sında ülkemize gelen ka- dın turist oranının da art- tığını ortaya koydu. Tür- kiye'ye 2001 yihnda ge- len yabancı ziyaretçile- rin yüzde 41 'i kadın iken bu oran 2004 yılında yüzde 44'e çıktı. Buna göre, 2001 yı- hnda Türkiye'ye gelen yabancı kadm ziyaretçi sayısı 4.1 milyondan 2004 yılında 6.3 milyo- na yükselerek önemli bir artış kaydetti. DtE \e- rilerine göre. 1998-2004 yıllan arasında Türki- ye'ye kültürel nedenler- le geldiğini beyan eden ziyaretçilerin oranmda yıldan yıla düzenli düşüş olduğu görülüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle